Bir kare geçiyor gözlerimin önünden; babasına sığınan babasını kendisine kalkan edinen minik bir “kul” gözlerinde korku, gözlerinde umutsuzluk, gözlerinde hayat var, yaşamadığı ve yaşayamayacağı bir hayat…
Babası çaresiz babası “kendinden geçmek” dedikleri noktada evladı için siper edilmiş bir “can” olmuş ama nafile…
Bu kare tanıdık geldi değil mi?
Filistinli Muhammed ve babası akıbetleri de malumunuzdur.

Bu karede bizlere okumamız için sunulan musibetlerin, mazlumiyetin, zalimliğin ve en önemlisi insanlığın resmi vardı.
Sahi insanlık nerdeydi o karede göreniniz var mı?
İnsanlık yoktu değil mi?
Bizler o kareyi izlerken insanlık nerdeydi?
Sorunun cevabı meçhul…

Bir fastfood batağının önünden geçiyorum, aa ne göreyim Muhammedler içeride, hem de babalarıyla el ele yan yana, korku yok, umutsuzluk yok hayat fışkırıyor gözlerinden…
Muhammed’e ve babasına soruyorum sizin Filistindeki Muhammed’en farkınız nedir?
Size soruyorum mc donalds’ları dolduran Muhammetlerin babaları size!
Çocuğun canı çekti ne yapacaktınız gözü kalmasındı değil mi?
Çocuğunuzun gözlerinde, Muhammed’in dehşeti oldu mu hiç?
Olmadı değil mi?
Eğer olsaydı; üzerinde Muhammed’in kanı olan hamburgeri keyifle yiyebilir miydiniz bilmiyorum…

Bir anne; ellerinde beşiğindeki çocuğunun cansız bedeni kameralara uzatmış insanlığa, bakın bu sizin eseriniz diyor.
“ Müslümanlar” demiyor çünkü onlar yok âlemde, onların vicdanı sukut etmiş.
Eşini ve çocuklarını kaybettiğini ama yinede bu topraklardan gitmeyeceğini söylüyor.
Yine insanlığa; siz üzerinize alınmayın adı “Müslüman”olanlar.
Sahi o kadında olan duygunun adı neydi?
Tüm sevdiklerini kaybetmiş, elinde bebeği cansız ve dünyaya meydan okuyan gözler, buradan gitmeyeceğiz diyor.
Hatırladınız mı neydi?
Cevabı meçhul sorular…

Yüzde doksan dokuzu Müslüman bir topraklardayım, adımlarım bir hanımla kesişiyor.
Başında son derece şık bir örtü, kucağında minik kızı sevgi dolu gözleri masum ve günahsız…
Annesi, Allahın ayetini taşıyor “mümin” olmalı?
Bir adım öne geçiyor ben ardındayım, bir yazı kocaman gözlere sokulmak istercesine kocaman bir yazı! Başörtünün üstünde ”vakko”
Bir anda başörtüsünden kanlar damlıyor!
Sokak Filistin kokuyor!
Kucağındaki kızı kan içinde gözlerindeki sevgi ışıltısı, korkuya dönüşmüş, ardına dönüp bana bakıyor bir şey mi var dercesine, yok ne olabilir ki hiçbir şey yok diyorum gözlerimde Filistinle


Gazze’de bir harabeden muhabir bizlere sesleniyor, bombalanmış evin her tarafından “ah” akmakta duyan, bilen, gören yok gibi, kamera bir yaşlı adamı çekiyor.
Muhabir yanında, ne zamandır buradasınız diyor.
Adam takatsiz ay oldu sanırım diyor.
Yiyecek diyor muhabir, adam gözlerini kameraya çevirip sence yemek yemiş gibi mi görünüyorum. Su bulamıyoruz çocuklar “susuz” dayanamıyorlar ihtiyarın gözlerinden akanlar gözyaşı değildi gördünüz mü?

Görüntüler hararet yaptı değil mi? şimdi şöyle güzel bir coca cola olsaydı harika olurdu yemeğin yanında, için ama! İçerken dikkat edin kolanızın içine Gazze’deki ihtiyarın gözyaşlarına belenmiş, Filistin kokulu kanları akmış olmasın sakın?
Meydandayız; kalabalık denebilecek kadar dolu meydan sloganlar uçuşuyor.
”Kahrolsun İsrail! Kahrolsun Amerika!” gençlerin cebinde Amerikan/Yahudi sigaraları ellerinde azalarında sigara kokuları ve kana belenmiş Filistin tadında sigaralar…

Kalabalık coşmuş iğice bağırıyor.
Vicdanım sesiz haykırışlarda; kahrolamazsın İsrail! Kahrolamazsın! İstesen de olamazsın bizlerde bu azim varken ne haddine kahrolmak senin!
Bizler var oldukça bin yaşayacaksın, sen üzülme Filistinli Muhammed, sen gam yüklenme Filistinli kadın, sen mahzun olma Filistinli ihtiyar, bizler size yağacak kurşunu, bombayı her türlü alet edevatı yükledik buradan.

SakıN oLa eNdişe etmeyesiNiz biz mi kimiz? Adımız :
“MüsLüman”!!!!
alıntı
Yorum