RESULULLAH’IN (SAA) PARÇASI FATIMA
‘’ Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır; kim onu gazaplandırırsa, beni gazaplandırmış olur.’’(9)
Hz. Peygamber (saa)
Kur’an-ı Kerim’de birtakım şifreli (müteşabih) ayetler olduğu gibi Resulullah’ın (saa) hadislerinde de aynısını bulmak mümkündür… ‘’Fatıma benden bir parçadır.’’ Veya ‘’ Ali bendendir ben Ali’denim.’’ Ya da ‘’ Hüseyin bendendir ben de Hüseyin’denim…’’ hadisleri hayli derin hikmetleri ve şifreli anlamları ihtiva eden hadislerdir.
Allah Resulü (saa) tabi ki (hâşâ) abes konuşmaz. Onun her konuşmasında sayısızca hikmetler vardır. Biliyordu ki Fatıma onun kızıdır, Hüseyin onun evladıdır, Ali onun en yakınıdır. Etrafındakilerin de bunun böyle olduğunu biliyordu. Öyleyse Fatıma’nın kendisinin bir parçası olduğunu söylemekle acaba Resulullah (saa) neyi kast ediyordu? Ne gibi bir mesaj vermek istiyordu?
Şayet Resulullah’ın (saa) Ehl-i Beytine karşı izhar etmiş olduğu bu sevgi ve meveddet dolu ifadelerini rastlantısal olarak açıklar ve fıtrattan kaynaklan alışkanlık şeklindeki sözler olarak algılarsak, elbette bu, onun takva ve tebliğ bilinciyle örtüşmez… Resulullah’ın (saa) davranışları hiçbir zaman rastlantısal değildir ve fıtrattan kaynaklanan duygusallık da olamaz. Çünkü o, günahlarından arındırılmış ve masum kılınmış bir peygamber olmakla birlikte, aynı zaman da Rabbinin tetkiki ve uyarısı altındaki kuludur da. Ve yine onun her hareketi, yönelişleri, kaçındığı her davranışı, bizlerin yaşama usulümüz için emsal teşkil ettiğinden, söz ve davranışlarının tümü, vahiyle ilintili olmalıdır.
‘’O (Elçi) kendinden bir şey söylemez,(söyledikleri vahiydir.)’’(10)
Meveddet’ul- Kurba’da, İbn-i Hacer Savaik’da (Tirmizi, Hakim ve benzerlerinden naklen) çok az bir tabir ve lafız farklılıklarıyla Peygamber-i Ekrem (saa)’in defalarca şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
‘’ Fatıma benim bir parçamdır, gözümün nurudur, kalbimin meyvesidir ve ruhumdur; onu inciten beni incitmiştir, beni inciten Allah’ı incitmiştir; onu gazaplandıran beni gazaplandırmıştır, ona eziyet eden bana eziyet etmiştir.’’
İbn-i Hacer İsabe’de Fatıma (sa)’ın biyografisini anlatırken Buhari ve Müslim’den naklen Peygamber-i Ekrem (saa)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
‘’ Fatıma benim bir parçamdır, ona eziyet eden bana eziyet etmiştir, onu rahatsız eden beni rahatsız etmiştir.’’
Muhammed bin Talha eş- Şafii, Metalib’us- Süul s.6’da, Hafız Ebu Naim İsfahani, Hilyet’ul-Evliya c.2, s.40’da ve imam Nesai Hesais’ul-Alevi de Resulullah (saa)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedirler:
‘’ Fatıma benim kızım ve bir parçamdır; onu rahatsız eden beni rahatsız etmiştir; ona eziyet eden bana eziyet etmiştir.’’
Ebu’l-Kasım Hüseyin bin Muhammed (Rağib-i İsfahani) Muhazarat’ul-Udeba, c.2, s. 214’de Peygamber’i Ekrem (saa)’den şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
‘’ Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır; kim onu gazaplandırırsa, beni gazaplandırmış olur.’’(9)
Hz. Peygamber (saa)
Kur’an-ı Kerim’de birtakım şifreli (müteşabih) ayetler olduğu gibi Resulullah’ın (saa) hadislerinde de aynısını bulmak mümkündür… ‘’Fatıma benden bir parçadır.’’ Veya ‘’ Ali bendendir ben Ali’denim.’’ Ya da ‘’ Hüseyin bendendir ben de Hüseyin’denim…’’ hadisleri hayli derin hikmetleri ve şifreli anlamları ihtiva eden hadislerdir.
Allah Resulü (saa) tabi ki (hâşâ) abes konuşmaz. Onun her konuşmasında sayısızca hikmetler vardır. Biliyordu ki Fatıma onun kızıdır, Hüseyin onun evladıdır, Ali onun en yakınıdır. Etrafındakilerin de bunun böyle olduğunu biliyordu. Öyleyse Fatıma’nın kendisinin bir parçası olduğunu söylemekle acaba Resulullah (saa) neyi kast ediyordu? Ne gibi bir mesaj vermek istiyordu?
Şayet Resulullah’ın (saa) Ehl-i Beytine karşı izhar etmiş olduğu bu sevgi ve meveddet dolu ifadelerini rastlantısal olarak açıklar ve fıtrattan kaynaklan alışkanlık şeklindeki sözler olarak algılarsak, elbette bu, onun takva ve tebliğ bilinciyle örtüşmez… Resulullah’ın (saa) davranışları hiçbir zaman rastlantısal değildir ve fıtrattan kaynaklanan duygusallık da olamaz. Çünkü o, günahlarından arındırılmış ve masum kılınmış bir peygamber olmakla birlikte, aynı zaman da Rabbinin tetkiki ve uyarısı altındaki kuludur da. Ve yine onun her hareketi, yönelişleri, kaçındığı her davranışı, bizlerin yaşama usulümüz için emsal teşkil ettiğinden, söz ve davranışlarının tümü, vahiyle ilintili olmalıdır.
‘’O (Elçi) kendinden bir şey söylemez,(söyledikleri vahiydir.)’’(10)
Meveddet’ul- Kurba’da, İbn-i Hacer Savaik’da (Tirmizi, Hakim ve benzerlerinden naklen) çok az bir tabir ve lafız farklılıklarıyla Peygamber-i Ekrem (saa)’in defalarca şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
‘’ Fatıma benim bir parçamdır, gözümün nurudur, kalbimin meyvesidir ve ruhumdur; onu inciten beni incitmiştir, beni inciten Allah’ı incitmiştir; onu gazaplandıran beni gazaplandırmıştır, ona eziyet eden bana eziyet etmiştir.’’
İbn-i Hacer İsabe’de Fatıma (sa)’ın biyografisini anlatırken Buhari ve Müslim’den naklen Peygamber-i Ekrem (saa)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
‘’ Fatıma benim bir parçamdır, ona eziyet eden bana eziyet etmiştir, onu rahatsız eden beni rahatsız etmiştir.’’
Muhammed bin Talha eş- Şafii, Metalib’us- Süul s.6’da, Hafız Ebu Naim İsfahani, Hilyet’ul-Evliya c.2, s.40’da ve imam Nesai Hesais’ul-Alevi de Resulullah (saa)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedirler:
‘’ Fatıma benim kızım ve bir parçamdır; onu rahatsız eden beni rahatsız etmiştir; ona eziyet eden bana eziyet etmiştir.’’
Ebu’l-Kasım Hüseyin bin Muhammed (Rağib-i İsfahani) Muhazarat’ul-Udeba, c.2, s. 214’de Peygamber’i Ekrem (saa)’den şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
Yorum