Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Fedail-u Ehl-i Beyt'i Rasulillah (Kur-an Hadis ve Tarih Işığında)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Fedail-u Ehl-i Beyt'i Rasulillah (Kur-an Hadis ve Tarih Işığında)

    SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHL-İ BEYTE

    Bu başlıkta ehl-i sünnet cumhur alimlerinin müteber gördüğü tefsir. hadis ve tarih kitaplarında Ehl-i Beyt'in faziletleri hakkında geçen rivayetleri inş buraya yazmaya çalışacam. Hadis kitaplarında geçen rivayetlerin tekrarlarınıda almaya çalışacam inş.

    A) HADİS

    A.a) SAHİH-İ BUHARİ.

    KİTABU'L-BUYU
    (Alışverişler Kitabı)


    حدثنا علي بن عبد الله حدثنا سفيان عن عبيد الله بن أبي يزيد عن نافع بن جبير بن مطعم عن أبي هريرة الدوسي رضى الله تعالى عنه قال خرج النبي صلى الله عليه وسلم في طائفة النهار لا يكلمني ولا أكلمه حتى أتى سوق بني قينقاع فجلس بفناء بيت فاطمة فقال أثم لكع أثم لكع فحبسته شيئا فظننت أنها تلبسه سخابا أو تغسله فجاء يشتد حتى عانقه وقبله وقال اللهم أحبه وأحب من يحبه قال سفيان قال عبيد الله أخبرني أنه رأى نافع بن جبير أوتر بركعة

    Çarşılar Ve Pazarlar Hakkında Zikredilen Hadisler Babı
    HADİS NO 73- Ebu Hureyre ed-Devsi (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) gündüzün bir parçasında çıktı; O benimle, ben de On’unla konuşmayarak Kaynuka çarşısına gelinceye "kadar (yürüdü). Sonra(oradan dönüp) Fâtıma’nın evinin önünde bir kenara oturdu ve (Hasan'ı yahut Hüseyin'i kastederek):
    — "Küçük orada mısın, küçük orada mısın?" diye sordu. Fâtıma çocuğu evden çıkmaktan biraz alıkoydu. Zannettim ki
    Bu az zaman içinde annesi çocuğu ya giydirdi yahut başını yıkayıp taramıştı. Sonra çocuk koşarak geldi. Peygamber (S) çocuğu kucaklayıp sarmaştı ve onu öptü de:
    — "Ya Allah, sen bu çocuğu sev; onu seveni de sev!" diye dua etti

    KİTABU'L-CİHAD VE'S-SIYER
    (Cihat ve Sîretler Kitabı)



    حدثنا عبد الله بن مسلمة حدثنا عبد العزيز بن أبي حازم عن أبيه عن سهل رضى الله تعالى عنه أنه سئل عن جرح النبي صلى الله عليه وسلم يوم أحد فقال جرح وجه النبي صلى الله عليه وسلم وكسرت رباعيته وهشمت البيضة على رأسه فكانت فاطمة عليها السلام تغسل الدم وعلي يمسك فلما رأت أن الدم لا يزيد إلا كثرة أخذت حصيرا فأحرقته حتى صار رمادا ثم ألزقته فاستمسك الدم

    Başa Miğfer Giyme(Nin Meşruluğu) Babı
    HADİS NO 122- Ebu Hazım’dan; o da Sehl İbni Sa'd'den tahdîs etti ki, Sehle Peygamber'in Uhud günündeki yaralanması soruldu da, o şöyle dedi: Peygamber (S)'in yüzü yaralandı, rabâiye dişi kırıldı, başındaki miğferi de yarıldı. Fâtıma aleyhi's-selâm kanı yıkıyor, Ali de tutuyordu. Fâtıma kanın arttığını görünce bir hasır parçası alıp onu kül oluncaya kadar yaktı. Sonra o külü yaraya yapıştırdı ve kan durdu


    KİTABU'L-CİHAD VE'S-SIYER
    (Cihat ve Sîretler Kitabı)


    حدثنا عبد الله بن مسلمة القعنبي حدثنا عبد العزيز بن أبي حازم عن أبيه عن سهل بن سعد رضى الله تعالى عنه سمع النبي صلى الله عليه وسلم يقول يوم خيبر لأعطين الراية رجلا يفتح الله على يديه فقاموا يرجون لذلك أيهم يعطى فغدوا وكلهم يرجو أن يعطى فقال أين علي فقيل يشتكي عينيه فأمر فدعي له فبصق في عينيه فبرأ مكانه حتى كأنه لم يكن به شيء فقال نقاتلهم حتى يكونوا مثلنا فقال على رسلك حتى تنزل بساحتهم ثم ادعهم إلى الإسلام وأخبرهم بما يجب عليهم فوالله لأن يهدى بك رجل واحد خير لك من حمر النعم

    Peygamberin İnsanları İslâm'a, Peygamberliği İtiraf Etmeye, Allah'ın Berisinde Bir Kısmının Diğer Bir Kısmını Rabler Edinmemelerine Çağırması Babı
    HADİS NO 152-Sehl İbni Sa'd (R) Hayber günü (fetih uzayınca) Peygamber(S)'den şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:
    — "Müslümanların bayrağını artık Öyle bir kimseye vereceğim ki, Allah onun elleriyle fetih verecektir."
    Bunun üzerine orada bulunan sahabeler, bayrağın kendilerinden hangisine verileceği meselesi için ümit eder oldular. Onların hepsi bayrağın kendisine verilmesini umarak, ertesi güne erdiler. Fakat Rasulullah ertesi gün:
    — "Ali nerededir?" diye sordu. Sahabeler tarafından:
    — Ali gözlerinden şikâyet ediyor, denildi.
    Peygamber emretti de Ali çağrıldı. Peygamber Ali’nin gözlerine tükürdü, hemen orada gözleri, onda hiçbir ağrı yokmuş gibi, iyi oldu. Bunun üzerine Ali:
    — Hayber Yahudileriyle; onlar da bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar harp ederiz! Dedi.
    Peygamber:
    — "Ya Ali, yavaş ol! Sükûnetle (yani harp etmeden) Hayberliler'in sahasına ininceye kadar ilerle. Sonra onları İslâm 'a çağır ve üzerlerine vacip olan İslâm esaslarını onlara haber ver. (Ya Ali!) Allah'a yemin ederim ki, senin irşadınla tek bir kişinin hidayete kavuşturulması, senin için kırmızı develerin olmasından hayırlıdır" buyurdu

    KİTABU'L-CİHAD VE'S-SIYER
    (Cihat ve Sîretler Kitabı)


    حدثنا قتيبة حدثنا حاتم بن إسماعيل عن يزيد بن أبي عبيد عن سلمة بن الأكوع رضى الله تعالى عنه قال كان علي رضى الله تعالى عنه تخلف عن النبي صلى الله عليه وسلم في خيبر وكان به رمد فقال أنا أتخلف عن رسول الله صلى الله عليه وسلم فخرج علي فلحق بالنبي صلى الله عليه وسلم فلما كان مساء الليلة التي فتحها في صباحها فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم لأعطين الراية أو قال ليأخذن غدا رجلا يحبه الله ورسوله أو قال يحب الله ورسوله يفتح الله عليه فإذا نحن بعلي وما نرجوه فقالوا هذا علي فأعطاه رسول الله صلى الله عليه وسلم ففتح الله عليه

    Peygamber(S)'İn Sancağı Hakkında Söylenen Hadisler Babı
    HADİS NO 179- Seleme İbnu'1-Ekva' (R) şöyle demiştir: Ali (R) Hayber gazvesinde Peygamber'den geri kalmıştı. Kendisinde bir göz hastalığı vardı. Kendi kendine: Ben Rasûlullah'tan geriye mi kalırım? Deyip dışarı çıktı ve Peygamber'e yetişti. Sabahında Hayber'in fethinin gerçekleştirildiği gecenin akşamı olunca, Rasulullah (S): "Müslümanların sancağım yarın elbette bir kişiye vereceğim -yahut: Yarın Müslümanların bayrağını muhakkak öyle bir kişi alacak- ki, Allah ve Resulü onu sever- yahut şöyle buyurdu: O Allah'ı ve Resulü’nü sever Allah fethi ona müyesser kılacaktır" buyurdu.
    Bizler Ali ile karşı karşıya geldik, hâlbuki onu orada ümit etmiyorduk. Sahabeler: İşte Ali buradadır, dediler. Rasulullah bayrağı Ali’ye verdi, Allah da fethi ona nasip etti

    KİTÂBU'L-CİZYE VE'L- MUVÂDEA MAA EHLİ'Z-ZİMME VE'L-HARB
    (Zımnilerle Cizye, Harbîlerle Mütâreke Akdi Kitabı)




    حدثنا أحمد بن عثمان بن حكيم حدثنا شريح بن مسلمة حدثنا إبراهيم بن يوسف بن أبي إسحاق قال حدثني أبي عن أبي إسحاق قال حدثني البراء رضى الله تعالى عنه أن النبي صلى الله عليه وسلم لما أراد أن يعتمر أرسل إلى أهل مكة يستأذنهم ليدخل مكة فاشترطوا عليه أن لا يقيم بها إلا ثلاث ليال ولا يدخلها إلا بجلبان السلاح ولا يدعو منهم أحدا قال فأخذ يكتب الشرط بينهم علي بن أبي طالب فكتب هذا ما قاضى عليه محمد رسول الله فقالوا لو علمنا أنك رسول الله لم نمنعك ولبايعناك ولكن اكتب هذا ما قاضى عليه محمد بن عبد الله فقال أنا والله محمد بن عبد الله وأنا والله رسول الله قال وكان لا يكتب قال فقال لعلي امح رسول الله فقال علي والله لا أمحاه أبدا قال فأرنيه قال فأراه إياه فمحاه النبي صلى الله عليه وسلم بيده فلما دخل ومضى الأيام أتوا عليا فقالوا مر صاحبك فليرتحل فذكر ذلك لرسول الله صلى الله عليه وسلم فقال نعم ثم ارتحل

    Müşriklerin Cesetlerinin Kuyu İçine Atılmasının Cevazı Ve Onların Kokmuş Leşleri İçin Bir Bedel Alınmaması Babı
    HADİS NO 26 - Abdullah İbni Mesud (R) şöyle demiştir: Rasulullah (S) Kâbe’nin yanında secde edici olduğu sırada etrafında Kureyş müşriklerinden birtakım insanlar vardı. Bu sırada Ukbe İbni Ebi Muayt, (kesilmiş olan) bir devenin döl eşini getirdi ve onu, secde hâlindeki Peygamber'in sırtı üzerine attı. Peygamber secdeden başını kaldırmadı. Nihayet kızı Fâtıma aleyhi's-selâm geldi, onu sırtından aldı ve bu işi yapan kimseler aleyhine beddua etti.
    Peygamber de (namazını tamamlayınca):
    — "Ya Allah! Kureyş'ten olan bu topluluğu Sana havale ediyorum. Ya Allah Ebu Cehl İbni Hişâm 'ı, Utbe İbni Rabia 'yi, Şeybe İbni Rabia’yı, Ukbe İbni Ebu Muayt'ı, Ümeyye İbni Halefi yahut: Ubeyy İbni Halefi- Sana havale ediyorum (yanı bunları yakala da helak eyle)/" diye beddua etti.
    Abdullah şöyle dedi: Allah'a yemin ediyorum ki, ben bu sayılanları Bedir gününde öldürülmüşler gördüm. Sonra bunlar bir kuyunun içine atıldılar. Ancak Ümeyye İbni Halef yahut Ubeyy İbni Halef müstesnadır. Çünkü bu iri bir adamdı. Onu kuyuya atmak üzere sürükledikleri zaman, kuyuya atılmadan önce bütün eklemleri parça parça oldu

    KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
    (Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)


    حدثنا قتيبة بن سعيد حدثنا عبد العزيز عن أبي حازم عن سهل بن سعد رضى الله تعالى عنه أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال لأعطين الراية غدا رجلا يفتح الله على يديه قال فبات الناس يدوكون ليلتهم أيهم يعطاها فلما أصبح الناس غدوا على رسول الله صلى الله عليه وسلم كلهم يرجو أن يعطاها فقال أين علي بن أبي طالب فقالوا يشتكي عينيه يا رسول الله قال فأرسلوا إليه فأتوني به فلما جاء بصق في عينيه ودعا له فبرأ حتى كأن لم يكن به وجع فأعطاه الراية فقال علي يا رسول الله أقاتلهم حتى يكونوا مثلنا فقال انفذ على رسلك حتى تنزل بساحتهم ثم ادعهم إلى الإسلام وأخبرهم بما يجب عليهم من حق الله فيه فوالله لأن يهدي الله بك رجلا واحدا خير لك من أن يكون لك حمر النعم

    Kureyş Kabilesinin Hâşimî Koluna Mensup Olan Ebu'l-Hasen Ali İbnu Ebî Tâlib(R)İn Menkabeleri Babı

    HADİS NO 49 - Bize Abdülaziz, Ebu Hazım’dan; o da Sehl İbni Sa'd(R)'dan tahdîs etti ki, Rasulullah (S) Hayber günü:
    — "Bayrağı yarın bir kişiye vereceğim ki, Allah fethi onun iki eliyle müyesser kılacaktır" buyurmuştur.
    Râvî dedi ki: Bunun üzerine orada bulunan sahabeler o gecelerini bayrağın onlardan hangisine verileceği hayaline dalıp huzursuzlukla geçirdiler. İnsanlar sabaha girince Rasûlullah'ın huzuruna gittiler. Hepsi bayrağın kendisine verilmesini umuyorlardı. Fakat Rasulullah:
    — "Ali İbni Ebî Tâlib nerededir?" diye sordu. Sahabeler:
    — Ya Rasulullah, onun iki gözü ağrıyor, dediler. Rasulullah:
    — "Ona haber gönderin de onu bana getirin" buyurdu.
    Ali gelince, Rasulullah onun gözlerine tükürdü ve ona şifa dua¬sı yaptı. Akabinde Ali’nin gözleri iyileşti, hatta onda hiçbir ağrı yok¬muş gibi oldu. Hemen bayrağı Ali’ye verdi. Bunun üzerine Ali:
    — Ya Rasulullah, Hayber Yahudileri ile onlar da bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar vuruşacak mıyım? Dedi.
    Rasulullah:
    — "Ta Hayberliler'in sahasına ininceye kadar heyetin üzere sükûnetle yürü. Sonra onları İslâm'a girmeye davet et. Ve onlara İslâm'da üzerlerine vacip olacak Allah haklarını haber ver. Allah'a yemin ederim ki, senin sayende Allah'ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin lehine, senin kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır" buyurdu.

    KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
    (Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)


    حدثني محمد بن بشار حدثنا غندر حدثنا شعبة عن سعد قال سمعت إبراهيم بن سعد عن أبيه قال قال النبي صلى الله عليه وسلم لعلي أما ترضى أن تكون مني بمنزلة هارون من موسى

    Kureyş Kabilesinin Hâşimî Koluna Mensup Olan Ebu'l-Hasen Ali İbnu Ebî Tâlib(R)İn Menkabeleri Babı
    HADİS NO 54 - Sa'd İbni Ebî Vakkaas (R) şöyle demiştir: Peygamber (S),
    Ali’ye hitaben: "Senin bana bağlılığın, Harun'un Musa'ya bağlılığı derecesinde olmandan razı olmuyor musun?" buyurdu

    KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
    (Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)


    حدثنا أبو الوليد حدثنا بن عيينة عن عمرو بن دينار عن بن أبي مليكة عن المسور بن مخرمة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال فاطمة بضعة مني فمن أغضبها أغضبني

    Rasülullah(S)'In Hısımlarının Menkabeleri Ve Peygamberin Kızı Fâtıma Aleyhi's-Selâmın Menkıbesi Babı
    HADİS NO 61 - İbni Ebi Müleyke’den: O da el-Misver İbni Mahrame(R)'den: Rasulullah (S): "Fâtıma benden bir parçadır. Her kim onu öfkelendirirse, şüphesiz beni öfkelendirmiş olur" buyurmuştur

    KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
    (Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)


    حدثنا أبو الوليد حدثنا بن عيينة عن عمرو بن دينار عن بن أبي مليكة عن المسور بن مخرمة رضى الله تعالى عنهما أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال فاطمة بضعة مني فمن أغضبها أغضبني

    Fâtıma Aleyhi's-Selâmın Menkabeleri Babı
    HADİS NO 107 - Bize Sufyân İbni Uyeyne, Amr İbni Dinar'dan; o da İbni Ebî Müleyke’den; o da Misver İbni Mahrame(R)'den tahdîs etti ki, Rasulullah (S): "Fâtıma benden bir parçadır. Her kim onu öfkelendir irse beni öfkelendirmiş olur" buyurmuştur.

    KİTABU MENAKIBİ'L-ENSAR
    (Ensâr 'in Menkıbeleri Kitabı)


    حدثنا محمد بن بشار حدثنا غندر حدثنا شعبة عن أبي إسحاق عن عمرو بن ميمون عن عبد الله رضى الله تعالى عنه قال بينا النبي صلى الله عليه وسلم ساجد وحوله ناس من قريش جاء عقبة بن أبي معيط بسلى جزور فقذفه على ظهر النبي صلى الله عليه وسلم فلم يرفع رأسه فجاءت فاطمة عليها السلام فأخذته من ظهره ودعت على من صنع فقال النبي صلى الله عليه وسلم اللهم عليك الملأ من قريش أبا جهل بن هشام وعتبة بن ربيعة وشيبة بن ربيعة وأمية بن خلف أو أبي بن خلف شعبة الشاك فرأيتهم قتلوا يوم بدر فألقوا في بئر غير أمية أو أبي تقطعت أوصاله فلم يلق في البئر

    Peygamberdin Ve Sahabelerinin Mekke'de İken Müşriklerden Maruz Kaldıkları Eziyetler Babı
    HADİS NO 73 - Abdullah İbni Mesud (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) -Kâbe yanında- secde yapıyordu. Etrafında da Kureyş'ten birtakım insanlar oturuyorlardı. Bu sırada Ukbe İbni Ebî Muayt, yeni boğazlanan bir devenin döl yerini getirdi de, onu Peygamber'in sırtının üzerine attı. Peygamber secdeden başını kaldırmadı. Hemen Fâtıma aleyhi's-selâm geldi ve Peygamber'in sırtından o döl yatağını aldı ve bunu yapana beddua etti. Peygamber (secdeden kalkıp namazı bitirince):
    — "Ya Allah! Kureyş'ten şu zümreyi sana havale ederim: Ebu Cehl, İbni Hişâm, Utbe İbni Rabia, Şeybe İbni Rabia, Ümeyye İbni Halef yahut Ubeyy İbni Halef".
    Şüphe eden ravi, Şu'be ibnu'1-Haccac'tır.
    İbni Mesud dedi ki: Ben bunların hepsim Bedir günü öldürülmüşler gördüm, hepsi orada bir kuyuya atıldılar. Yalnız Ümeyye İbni Halefin yahut Ubeyy İbni Halefin eklemleri parça parça olmuş bulunduğu için, kuyuya atılmadı

    KİTABU'L-MAĞAZI
    (Peygamber'in Gazveleri Kitabı)


    حدثنا قتيبة بن سعيد حدثنا يعقوب عن أبي حازم أنه سمع سهل بن سعد وهو يسأل عن جرح رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال أما والله إني لأعرف من كان يغسل جرح رسول الله صلى الله عليه وسلم ومن كان يسكب الماء وبما دووي قال كانت فاطمة عليها السلام بنت رسول الله صلى الله عليه وسلم تغسله وعلي بن أبي طالب يسكب الماء بالمجن فلما رأت فاطمة أن الماء لا يزيد الدم إلا كثرة أخذت قطعة من حصير فأحرقتها وألصقتها فاستمسك الدم وكسرت رباعيته يومئذ وجرح وجهه وكسرت البيضة على رأسه

    Uhud Günü Peygamber(S)'E İsabet Eden Yaralar Babı
    HADİS NO 113 - Ebu Hazım, Sehl İbni Sad'tan işitmiştir. Şehre Rasûlullah'ın yarasından soruldu da şöyle dedi:
    — Dikkat edin, vallahi ben Rasûlullah'ın yarasını yıkamakta olanı, suyu dökmekte olanı ve yaranın ne ile tedavi edildiğini pekiyi biliyorum.
    Sehl dedi ki:
    — Rasûlullah'ın kızı Fâtıma aleyhi's-selâm yarayı yıkıyordu, Ali de kalkan ile suyu döküyordu. Fâtıma suyun kanı artırmaktan başka bir şey yapmadığını görünce oradaki bir hasır parçasını alıp yaktı ve o yanığı yaranın üzerine bastı da böylece kanın akması durdu. O gün Peygamber'in rabâiye dişleri kırıldı, yüzü yaralandı ve başındaki miğferi de kırıldı.


    KİTABU'L-MAĞAZI
    (Peygamber'in Gazveleri Kitabı)


    حدثنا عبد الله بن مسلمة حدثنا حاتم عن يزيد بن أبي عبيد عن سلمة رضى الله تعالى عنه قال كان علي بن أبي طالب رضى الله تعالى عنه تخلف عن النبي صلى الله عليه وسلم في خيبر وكان رمدا فقال أنا أتخلف عن النبي صلى الله عليه وسلم فلحق به فلما بتنا الليلة التي فتحت قال لأعطين الراية غدا أو ليأخذن الراية غدا رجل يحبه الله ورسوله يفتح الله عليه فنحن نرجوها فقيل هذا علي فأعطاه ففتح عليه

    Hayber Gazvesi Babı
    HADİS NO - Seleme (R) şöyle demiştir: Hayber'de Ali gözünden rahatsız olmuştu da Peygamber'den geri kalmıştı. Kendi kendine:
    — Ben Peygamber'den geri kalıyorum, dedi de akabinde Peygamber'e ulaştı.
    Sabahında Hayber'in fethi olunduğu geceye girdiğimizde Peygamber:
    — "Yemin olsun yarın ben sancağı bir adama vereceğim ki -yahut da: Yarın bayrağı öyle bir adam alacaktır ki- Allah ve Resulü onu sever. Hayber ona açılacaktır" buyurdu.
    Bizler her birimiz o sancağı alacak kişi olmamızı ümit edip duruyorduk.
    — İşte Ali! Denildi.
    Peygamber sancağı Ali’ye verdi ve Hayber'in fethi Ali’ye müyesser oldu.


    KİTABU'L-MAĞAZI
    (Peygamber'in Gazveleri Kitabı)


    حدثنا مسدد حدثنا يحيى عن شعبة عن الحكم عن مصعب بن سعد عن أبيه أن رسول الله صلى الله عليه وسلم خرج إلى تبوك واستخلف عليا فقال أتخلفني في الصبيان والنساء قال ألا ترضى أن تكون مني بمنزلة هارون من موسى إلا أنه ليس نبي بعدي وقال أبو داود حدثنا شعبة عن الحكم سمعت مصعبا

    Gazvetu'l-Usre(Zorluk Gazvesi) Olan Tebûk Gazvesi Babı
    HADİS NO 409 - Bize Yahya İbni Saîd el-Kattan, Şu'be'den; o da el- Hakem İbni Uyeyne'den; o da Musap İbni Sad'tan; o da babası Sa'd İbni Ebî Vakkaas(R)'tan tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Rasulullah (S) Tebûk gazasına çıktı ve Ali’yi Medine'de vekil bıraktı. Ali:
    — Beni çocuklar ve kadınlar içinde vekil mi bırakıyorsun? Dedi. Rasulullah ona hitaben:
    — Bana nispetle sen, Musa 'ya nispetle Harun menzilesinde olmana razı olmaz mısın? Şu kadar ki, benden sonra Peygamber yoktur" buyurdu.
    Ve Ebu Davud Süleyman İbni Davud et-Tayâlîsî şöyle dedi: Bize Şu'be, el-Hakem'den; onun: Ben Musa'dan işittim, dediğini tahdîs etti

    KİTABU'L-MAĞAZI
    (Peygamber'in Gazveleri Kitabı)



    حدثنا يسرة بن صفوان بن جميل اللخمي حدثنا إبراهيم بن سعد عن أبيه عن عروة عن عائشة رضى الله تعالى عنها قالت دعا النبي صلى الله عليه وسلم فاطمة عليها السلام في شكواه الذي قبض فيه فسارها بشيء فبكت ثم دعاها فسارها بشيء فضحكت فسألناها عن ذلك فقالت سارني النبي صلى الله عليه وسلم أنه يقبض في وجعه الذي توفي فيه فبكيت ثم سارني فأخبرني أني أول أهل بيته يتبعه فضحكت

    Peygamber(S)'İn Hastalığı Ve Ölümü İle Yüce Allah'ın Şu Kavli Babı:
    HADİS NO 425 - Ayşe (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) ölüm sebebi olan hastalığı sırasında Fâtıma aleyhâ's-selamı yanına çağırdı ve ona gizli bir şey söyledi. Fâtıma ağladı. Sonra bir daha çağırıp yine gizli bir şey söyledi. Bu defa da Fâtıma güldü. Biz bu ağlamanın ve gülmenin sebebini sorduk. Fâtıma:
    — Peygamber bana vefat sebebi olan bu hastalığı sonunda ruhunun Allah canibine alınacağını söyledi. Bunun üzerine ağladım. Sonra bana ev halkından kendisine ilk ulaşanı olacağımı gizlice söyleyip haber verdi. Buna da güldüm! Dedi.

    KITABUT-TEFSIR
    (Kuran’ın Tefsiri Kitabı)

    حدثنا حجاج بن منهال حدثنا معتمر بن سليمان قال سمعت أبي قال حدثنا أبو مجلز عن قيس بن عباد عن علي بن أبي طالب رضى الله تعالى عنه قال أنا أول من يجثو بين يدي الرحمن للخصومة يوم القيامة قال قيس وفيهم نزلت { هذان خصمان اختصموا في ربهم } قال هم الذين بارزوا يوم بدر علي وحمزة وعبيدة وشيبة بن ربيعة وعتبة بن ربيعة والوليد بن عتبة

    Bab: Aziz Ve Celil Allah'ın Şu Kavli:
    HADİS NO 265 - Bize Ebu Mıclez, Kays İbni Ubâd'dan tahdîs etti ki, Ali İbni Ebî Tâlib (R): Kıyamet gününde ben Rahmanın huzurunda müşriklerle muhakeme olmak üzere duruşmak için ilk diz çöken kişi olacağım, demiştir.
    Bu hadisin ravisi Kays İbni Ubâd da: "Bu iki zümre, Rableri hakkında birbirleriyle davalaşan iki hasım zümredir ayeti bunlar hakkında (yani Hamza ve iki arkadaşı ile Utbe ve iki arkadaşı hakkında) indi, demiştir.
    Yine Kays: Bedir gününde birbirlerine karşı cenkleşmeğe çıkan kimseler bunlardır: Ali, Hamza İbni Abdulmuttalib, Ubeyd’e ibnu'l-Haris İbni Abdulmuttalib (bu üçü Müslüman dır); Şeybe İbni Rabia İbni Abdi'-ş-Şems, kardeşi Utbe İbni Rabia ve el-Velîd İbni Utbe

    KİTÂBU'L-LİBÂS
    (Giyilen Şeyler ve Hükümleri- Kitabı)


    حدثنا إسحاق بن إبراهيم الحنظلي أخبرنا يحيى بن آدم حدثنا ورقاء بن عمر عن عبيد الله بن أبي يزيد عن نافع بن جبير عن أبي هريرة رضى الله تعالى عنه قال كنت مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في سوق من أسواق المدينة فانصرف فانصرفت فقال أين لكع ثلاثا ادع الحسن بن علي فقام الحسن بن علي يمشي وفي عنقه السخاب فقال النبي صلى الله عليه وسلم بيده هكذا فقال الحسن بيده هكذا فالتزمه فقال اللهم إني أحبه فأحبه وأحب من يحبه وقال أبو هريرة فما كان أحد أحب الي من الحسن بن علي بعدما قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ما قال

    Çocuklar İçin Olan Kokulu Boncuk Gerdanlık Babı
    HADİS NO 100 - Ebu Hureyre (R) şöyle demiştir: Ben Medine çarşılarından bir çarşıda Rasûlullah'ın beraberinde idim. Rasulullah (S) yürüdü, ben de O'nun beraberinde yürüdüm. (Nihayet Fâtıma'nın evinin avlusunda bir kenara oturdu da torunu Hasan'ı kast ederek) üç kere:
    — "Küçük neredesin? Küçük neredesin? Küçük neredesin?" diye seslendi.
    Ve bana:
    — "Ali’nin oğlu Hasan'ı çağır!" buyurdu.
    Bunun üzerine Ali’nin oğlu Hasan, boynunda kokulu boncuk gerdanlığı olduğu hâlde yürüyüp geldi. Peygamber (S) sarmaşmak üzere elini şöyle yaydı, Hasan de elini açıp yaydı, Peygamber Hasan'a yapışıp sarmaştı ve:
    — "Allah'ım, ben bu çocuğu seviyorum, Sen de onu sev ve onu seveni de sev!" diye dua etti.
    Ebu Hureyre: Rasûlullah'ın Hasan hakkında söylediği bu sözlerden sonra artık bana hiçbir kimse Ali’nin oğlu Hasan'dan daha sevgili olmadı, demiştir.
    EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

    #2
    Ynt: Fedail-u Ehl-i Beyt'i Rasulillah (Kur-an Hadis ve Tarih Işığında)

    SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHL-İ BEYTE

    Devamı

    KİTABU'L-EDEB
    (Edep Kitabı)


    حدثنا موسى بن إسماعيل حدثنا مهدي حدثنا بن أبي يعقوب عن بن أبي نعم قال كنت شاهدا لابن عمر وسأله رجل عن دم البعوض فقال ممن أنت فقال من أهل العراق قال انظروا إلى هذا يسألني عن دم البعوض وقد قتلوا بن النبي صلى الله عليه وسلم وسمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول هما ريحانتاي من الدنيا

    (Babanın) Çocuğa Merhameti, Onu Öpmesi Ve Sarmaşması Babı
    HADİS NO 23 - İbni Ebî Nü’m şöyle demiştir: Ben İbni Ömer'in yanında hazır bulunuyordum. Bir adam ona sivrisineğin kanının hükmünü sordu. İbni Ömer ona:
    — Sen hangi beldedensin? Dedi.
    Adam:
    — Ben Irak ehlindenim, dedi. İbni Ömer (hazır bulunanlara):
    — Şu adama bakın! Bana sivrisineğin kanından soruyor! Hâlbuki bu Iraklılar vaktiyle Peygamber'in torununu öldürmüşlerdi. Ben Peygamber(S)'den işittim, O: "Bu iki torunum, benim dünyadan öpüp kokladığım iki reyhanımdır" buyuruyordu, dedi.

    KİTÂBU'L-İSTİ’ZÂN
    (İzin İsteme Kitabı)



    حدثنا موسى عن أبي عوانة حدثنا فراس عن عامر عن مسروق حدثتني عائشة أم المؤمنين قالت إنا كنا أزواج النبي صلى الله عليه وسلم عنده جميعا لم تغادر منا واحدة فأقبلت فاطمة عليها السلام تمشي ولا والله ما تخفى مشيتها من مشية رسول الله صلى الله عليه وسلم فلما رآها رحب وقال مرحبا بابنتي ثم أجلسها عن يمينه أو عن شماله ثم سارها فبكت بكاء شديدا فلما رأى حزنها سارها الثانية فإذا هي تضحك فقلت لها أنا من بين نسائه خصك رسول الله صلى الله عليه وسلم بالسر من بيننا ثم أنت تبكين فلما قام رسول الله صلى الله عليه وسلم سألتها عم سارك قالت ما كنت لأفشي على رسول الله صلى الله عليه وسلم سره فلما توفي قلت لها عزمت عليك بما لي عليك من الحق لما أخبرتني قالت أما الآن فنعم فأخبرتني قالت أما حين سارني في الأمر الأول فإنه أخبرني أن جبريل كان يعارضه بالقرآن كل سنة مرة وإنه قد عارضني به العام مرتين ولا أرى الأجل إلا قد اقترب فاتقي الله واصبري فإني نعم السلف أنا لك قالت فبكيت بكائي الذي رأيت فلما رأى جزعي سارني الثانية قال يا فاطمة ألا ترضين أن تكوني سيدة نساء المؤمنين أو سيدة نساء هذه الأمة
    İnsanların Gözleri Önünde Birisine Gizlice Bir şey Söyleyen, Arkadaşının Bu Gizli Söylediği Sırrını Onun Sağlığında Hiç kimseye Haber Vermeyen Ve Ancak O Sırrı Söyleyen Vefat Ettiği Zaman Başkasına Söyleyen Kimse Babı
    HADİS NO 57 - Bize Fırâs İbni Yahya, Âmir İbni Serâhîl eş-Şa'bî'den tahdîs etti ki, Mesrûk şöyle demiştir: Bana müminlerin annesi Ayşe (R) tahdîs edip şöyle dedi: Peygamber'in (vefatı hastalığında) bütün kadınları toplu olarak yanında bulunuyorduk. Bizden hiçbir kadın ayrı bırakılmış değildi. Fâtıma aleyhi's-selam yürüyerek bize doğru yönelip geldi: Allah'a yemin ederim ki, Fâtıma'nın yürüyüşü Rasülullah’ın yürüyüşünden farklı olmazdı (tıpkı O'nun yürüyüşüne ben¬zerdi). Rasulullah, Fâtıma'nın gelişini görünce, onu:
    — "Merhaba kızım" diye hoş geldin sözüyle karşıladı. Sonra Fâtıma'yı sağ yanına yahut sol tarafına oturttu. Sonra
    Ona gizlice bir şey söyledi. Bunun üzerine Fâtıma şiddetli bir ağlayışla ağladı. Rasulullah onun hüznünü görünce, ona ikinci defa gizlice bir şey daha söyledi. Bunun üzerine Fâtıma gülmeye başladı. Kadınları arasından ben, Fâtıma'ya hitaben:
    — Rasulullah biz kadınlar arasından yalnız sana gizli bir şey tahsis etti. Sonra sen ağlamağa başladın! Dedim.
    Rasulullah kalkınca ben Fâtıma'ya:
    — Rasûlullah'ın sana gizlice söylediği şey ne idi? diye sordum. Fâtıma:
    — Ben, Rasûlullah'ın karşısında O'nun gizlice söylediği sırrını
    İfşa edip yayacak değilim, dedi.
    Rasulullah vefat ettiği zaman, yine ben Fâtıma'ya hitaben:
    — Senin üzerinde bulunan analık hakkım sebebiyle senden yemin ederek istiyorum ki, muhakkak bana o sırrı haber vereceksin! Dedim.
    Fâtıma:
    — Şimdi evet, dedi ve o sırrı haber verip şöyle söyledi:
    — Rasulullah, birinci defasında bana gizlice söylediği zaman: "Cibril her sene bir defa bütün Kurban 'ı kendisiyle mukabele eder olduğunu" (söyleyip) "Bu sene Cibril Kurban 'ı benimle iki kere mukabele etti. Bunu da ecelin yaklaşmış olmasından başka bir şey görmüyorum. Sen Allah'a ittikaa et ve sabret. Çünkü ben senin için ne güzel bir öncüyüm!" diye haber verdi. Bunun üzerine ben o gördüğün ağlayışla ağladım, dedi.
    Fâtıma devamla dedi ki:
    — Rasulullah, bu sözü üzerine benim sabırsızlanıp üzüldüğümü görünce de ikinci defa bana gizlice bir şey daha söyledi ve:
    — "Ya Fâtıma! Sen mümin kadınlarının seyyidesi olmandan razı olmuyor musun -yahut: Bu ümmetin kadınlarının seyyidesi olmandan razı olmaz mısın?" buyurdu

    KITABU'D-DAAVAT
    (Dualar Kitabı)



    حدثنا آدم حدثنا شعبة حدثنا الحكم قال سمعت عبد الرحمن بن أبي ليلى قال لقيني كعب بن عجرة فقال ألا أهدي لك هدية إن النبي صلى الله عليه وسلم خرج علينا فقلنا يا رسول الله قد علمنا كيف نسلم عليك فكيف نصلي عليك قال قولوا اللهم صل على محمد وعلى آل محمد كما صليت على آل إبراهيم إنك حميد مجيد اللهم بارك على محمد وعلى آل محمد كما باركت على آل إبراهيم إنك حميد مجيد
    Peygamber (S) Üzerine Salât Okumak Babı
    HADİS NO 52 - Bize el-Hakem İbni Uteybe tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdurrahman İbni Ebî Leyla’dan işittim, şöyle dedi: Bana bir keresinde Ka'b İbni Ucre (R) kavuştu da, şöyle dedi: Sana Peygamberden işittiğim bir hediye vereyim mi? Peygamber (S) bizim yanımıza çıktı. Biz O'na:
    — Ya Rasulullah! Bizler Sen'in üzerine nasıl Selâm okuyacağımızı bildik. Fakat Sen'in üzerine nasıl Salât okuyacağız (bunu bilmiyoruz)? Dedik.
    Rasulullah bize;
    — "Allâhumme sallı âlâ Muhammed’in ve âlâ âli Muhammed’in. Keme salleyte âlâ âli İbrahim’e inneke Hamî dun Mecîdun. İbrâhîme inneke Hamî dun Mecîdun.
    = Ya Allah! Muhammed'e ve Muhammed'in âli üzerine, İbrahim’in âli üzerine Salât ettiğin gibi Salât et. Şüphe yok ki, Sen Hamîd’sin, Mecîd'sin. Ya Allah! Muhammed'e ve Muhammed'in âline, İbrahim'in âline bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen Hamîd'sin, Mecîd'sin! Deyiniz" buyurdu

    KİTABU'L-AHKÂM
    (Hükümler Kitabı)


    حدثنا أحمد بن يونس حدثنا عاصم بن محمد سمعت أبي يقول قال بن عمر قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لا يزال هذا الأمر في قريش ما بقي منهم اثنان

    Bab: Emirler Kureyştendir
    HADİS NO 4 - Bize Asim İbni Muhammed tahdîs edip şöyle dedi: Ben babam Muhammed İbni Zeyd'ten işittim, o şöyle diyordu: Dedem İbni Ömer (R) şöyle demiştir: Rasulullah (S): "Kureyş'ten iki kişi kaldıkça, şu hilâfet işi Kureyş'ten zail olmaz" buyurdu

    KİTABU'L-AHKÂM
    (Hükümler Kitabı)



    حدثني محمد بن المثنى حدثنا غندر حدثنا شعبة عن عبد الملك سمعت جابر بن سمرة قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول يكون اثنا عشر أميرا فقال كلمة لم أسمعها فقال أبي إنه قال كلهم من قريش

    Vefat Ardında Halife Tayin Etmek Babı
    HADİS NO 79 - Bize Şu'be tahdîs etti ki, Abdulmelik İbni Ömer şöyle demiştir: Ben Cabir İbni Semure(R)'den işittim, o şöyle dedi: Ben Peygamber(S)'den işittim, O: "Oniki emir olacaktır" buyuruyordu.
    Yine Cabir: Ben ancak Peygamberdin söylediği bir kelimeyi işitmemiştim. Onu da babam Semure:
    — Rasulullah: "Bunların hepsi Kureyş'tendir" buyurdu, diye rivayet etti


    (Yukarda örnek verdiğimiz rivayetler Ötüken yayınlarından çıkan Mehmed Sofuoğlunun Sahih-i Buhari Tercümesi 1. Baskı İstanbul 1987 nushasından alınmıştır.)


    EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

    Yorum


      #3
      Ynt: Fedail-u Ehl-i Beyt'i Rasulillah (Kur-an Hadis ve Tarih Işığında)

      SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHL-İ BEYTE


      A.b) SAHİH-İ MÜSLİM

      İMAN BAHSİ


      (78)حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا وكيع وأبو معاوية، عن الأعمش. ح وحدثنا يحيى بن يحيى (واللفظ له) أخبرنا أبو معاوية، عن الأعمش، عن عدي بن ثابت، عن زر، قال: قال علي:
      والذي فلق الحبة وبرأ النسمة! إنه لعهد النبي الأمي صلى الله عليه وسلم إلى "أن لا يحبني إلا مؤمن، ولا يبغضني إلا منافق".

      Ensar İle Ali (ra) Sevmenin İmandan ve İman Alametlerinden, Onlara Buğz Etmenin İse Nifak Alametlerinden Olduğuna Delil Babı
      HADİS NO (78) Bize Ebu Bekir İbni Ebi Şeybe rivayet etti. (Dedi ki): Bize Veki' ile Ebu Muâviye, A'mesden rivayet ettiler. H.
      Bize Yalıya b. Yahya dahi rivayet etti. Bu lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Ebu Muâviye, A'meş'den, o da Adiy b. Sabit’ten, o da Zirr'den naklen haber verdi. Zirr demiş ki: Ali şunları söyledi:
      «Daneyi yaran ve insanı yaratan Allah’a yemin ederim ki, beni müminden başkasının sevmemesi ve münafıktan başkasının bana buğz etmemesi ümmi olan Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bana kati bir ahdu peymandır.»

      (NAMAZ BAHSİ)

      (393) حدثنا يحيى بن يحيى وخلف بن هشام. جميعا عن حماد. قال يحيى؛ أخبرنا حماد بن زيد عن غيلان، عن مطرف. قال: صليت أنا وعمران بن حصين خلف علي بن أبي طالب، فكان إذا سجد كبر. وإذا رفع رأسه كبر. وإذا نهض من الركعتين كبر. ولما انصرفنا من الصلاة قال أخذ عمران بيدي ثم قال: لقد صلى بنا هذا صلاة محمد صلى الله عليه وسلم. أو قال؛ قد ذكرني هذا صلاة محمد صلى الله عليه وسلم.

      Namaz İçindeki Her Eğiliş ve Doğruluşta Tekbir Getirileceğini, Bundan Yalnız Rükû’dan Doğrulma Halinin Müstesna Olduğunu, Zira O Halde Semiallahü Limen Hamideh Denileceğini İspat Babı
      HADİS NO (393) Bize Yahya b. Yahya ile Halef b. Hişam hep birden Hammad'dan rivayet ettiler. Yahya dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd, Geylan'dan, o da Mutarrıf ten naklen haber verdi. Mutarrıf şöyle demiş: İmran b. Husayn ile ikimiz Ali b. Ebu Talibin arkasında namaz kıldık. Ali secde ettiği zaman tekbir alır. (secdeden) başını kaldırdığı zaman tekbir alır, iki rekât (kıldık) tan sonra kalkarken dahi tekbir alırdı. Namazdan çıktığımız vakit İmran elimden tuttu, sonra:
      «Vallahi bu zat bize Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazı gibi bir namaz kıldırdı yahut bu zat bana Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in namazım hatırlattı.» dedi.

      NAMAZ BAHSİ


      أتانا رسول الله صلى الله عليه وسلم ونحن في مجلس سعد بن عبادة. فقال له بشير بن سعد: أمرنا الله تعالى أن نصلي عليك. يا رسول الله! فكيف نصلي عليك؟ قال فسكت رسول الله صلى الله عليه وسلم. حتى تمنينا أنه لم يسأله. ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "قولوا: اللهم! صل على محمد وعلى آل محمد. كما صليت على آل إبراهيم. وبارك على محمد وعلى آل محمد. كما باركت على آل إبراهيم. في العالمين إنك حميد مجيد. والسلام كما قد علمتم".

      Teşehhütten Sonra Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ‘e Salâvat Getirme Babı
      HADİS NO (405) Bize Yahya b. Yahya et-Temimi rivayet etti. Dedi ki: Malik'e Nuaym b. Abdullah el-Mücmir'den dinlediğim, ona da Muhammed b. Abdullah b. Zeyd el-Ensari'ninki bu Abdullah b. Zeyd namaz için Ezanı rüyasında gören zattır- Ebu Mesudu Ensârî'den naklen haber vermiş olduğu şu hadisi okudum: Ebu Mesut şöyle demiş:
      — Biz Sa'd b. Ubade'nin meclisinde iken Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanımıza geldi. Beşir b. Sa'd kendisine: Allah Teâlâ sana salâvat getirmemizi bize emretti. Ya Rasulullah! Acaba sana nasıl salâvat getireceğiz? Dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sükût etti, O derece ki biz keşke Beşir sormamış olsaydı diye temenni ettik; Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem);
      Allah'ım! Muhammed'e ve âli Muhammed'e, âli İbrahim'e salât buyurduğun gibi salât eyle! Ve Muhammed ile âli Muhammed'e, âli İbrahim'e âlemler içinde ihsan buyurduğun bereket gibi bereket ihsan eyle Zira sen Hamid ve Mecidsin; deyin. Selâmda bildiğiniz gibidir buyurdular.

      EMİRLİK BAHSİ

      (1818) حدثنا عبدالله بن مسلمة بن قعنب وقتيبة بن سعيد. قالا: حدثنا المغيرة (يعنيان الحزامي). ح وحدثنا زهير بن حرب وعمرو الناقد. قالا: حدثنا سفيان بن عيينة. كلاهما عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة. قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم. وفي حديث زهير: يبلغ به النبي صلى الله عليه وسلم. وقال عمرو:
      رواية (الناس تبع لقريش في هذا الشأن. مسلمهم لمسلمهم وكافرهم لكافرهم).

      İnsanların Kureyş'e Tabi' Olması ve Hilafetin Kureyşte Olması Babı
      HADİS NO - (1818) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb ile Kuteybe b. Said rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Muğire rivayet etti. H.
      Bize Züheyr b. Harb ile Amru'n-Nâkıd da rivayet ettiler. (Dediler ki); Bize Süfyân b. Uyeyne rivayet etti. Her iki ravi Ebuz-Zinâd’dan, o da A'rac'dan, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet etmişlerdir. Ebu Hureyre şöyle demiş: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i;
      Züheyr'in hâdisinde: «Onu Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e vardırarak» ifadesi vardır. A’rac ise «rivayet itibarı ile» dedi.
      İnsanlar bu işte Kureyşe tabidir. Müslüman Müslüman’a, kâfiri de kâfirine! Buyurdular.


      EMİRLİK BAHSİ


      2 - (...) وحدثنا محمد بن رافع. حدثنا عبدالرزاق. حدثنا معمر عن همام بن منبه. قال: هذا ما حدثنا أبو هريرة عن رسول الله صلى الله عليه وسلم. فذكر أحاديث منها:
      وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (الناس تبع لقريش في هذا الشأن. مسلمهم تبع لمسلمهم. وكافرهم تبع لكافرهم).

      İnsanların Kureyş'e Tabi' Olması ve Hilafetin Kureyşte Olması Babı
      HADİS NO 2- (...) Bize Muhammed b. Rafi de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Abdürrezzak rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih’ten rivayet etti. Hemmâm: Bize Ebu Hureyre'nin Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiği budur... Diyerek bir takım hadisler zikretti. Ezcümle: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
      İnsanlar bu işte Kureyşe tâbi'dir. Müslümanları onların Müslümanlarına, kâfirleri de onların kâfirlerine tâbidir. Duyurdular. Dedi.


      EMİRLİK BAHSİ


      (1820) وحدثنا أحمد بن عبدالله بن يونس. حدثنا عاصم بن محمد ابن زيد عن أبيه. قال: قال عبدالله:
      قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (لا يزال هذا الأمر في قريش، ما بقي من الناس اثنان).

      İnsanların Kureyş'e Tabi' Olması ve Hilafetin Kureyşte Olması Babı
      HADİS NO - (1820) Bize Ahmed fa. Abdullah b. Yunus rivayet etti. (Dedi ki): Bize Asım b. Muhammed b. Zeyd, babasından rivayet etti. (Demiş ki): Abdullah şunu söyledi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
      «İnsanlardan iki kişi kaldığı müddetçe bu iş Kureyşte devam edecektir.» buyurdular.


      EMİRLİK BAHSİ

      (1821) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا جرير عن حصين، عن جابر ابن سمرة. قال: سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول. ح وحدثنا رفاعة بن الهيثم الواسطي (واللفظ له). حدثنا خالد (يعني ابن عبدالله الطحان) عن حصين، عن جابر بن سمرة. قال:
      دخلت مع أبي على النبي صلى الله عليه وسلم. فسمعته يقول (إن هذا الأمر لا ينقضي حتى يمضي فيهم اثنا عشر خليفة). قال: ثم تكلم بكلام خفي علي. قال فقلت لأبي: ما قال؟ قال (كلهم من قريش).

      İnsanların Kureyş'e Tabi' Olması ve Hilafetin Kureyşte Olması Babı
      HADİS NO - (1821) Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivayet etti. (Dedi ki): Bize Cerîr, Husayn'dan, o da Cabir b. Semureden naklen rivayet etti. Ben Pey-gamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i Buyururken işittim, demiş. H.
      Bize Rifaa b. Heysem El-Vâsıtî de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Hâlid (yani İbni Abdullah Et-Tahhan) Husayn'dan, o da Cabir b. Semureden naklen rivayet etti. Cabir söyle demiş:
      Babamla birlikte Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına girdim. Ve onu:
      «Gerçekten bu iş onların aralarında on iki halife geçinceye kadar bitmeyecektir!» buyururken işittim. Sonra bana gizli kalan bir söz konuştu. Hemen babama:
      — Ne söyledi? Diye sordum.
      — «Hepsi Kureyş'ten» (buyurdu) dedi.

      (Devam edecek)
      EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

      Yorum


        #4
        Ynt: Fedail-u Ehl-i Beyt'i Rasulillah (Kur-an Hadis ve Tarih Işığında)

        SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHL-İ BEYTE

        SAHABE (ra)'NİN FAZİLETLERİ

        (2404) حدثنا يحيى بن يحيى التميمي وأبو جعفر، محمد بن الصباح وعبيدالله القواريري وسريج بن يونس. كلهم عن يوسف بن الماجشون (واللفظ لابن الصباح). حدثنا يوسف، أبو سلمة الماجشون. حدثنا محمد بن المنكدر عن سعيد بن المسيب، عن عامر بن سعد ابن أبي وقاص، عن أبيه، قال:
        قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لعلي "أنت مني بمنزلة هارون من موسى. إلا أنه لا نبي بعدي".
        قال سعيد: فأحببت أن أشافه بها سعدا. فلقيت سعدا. فحدثته بما حدثني عامر. فقال: أنا سمعته. فقلت: آنت سمعته؟ فوضع إصبعيه على أذنيه فقال: نعم. وإلا فاستكتا.

        Ali B. Ebi Talib (Radiyallahu anh)ın Faziletlerine Dair Bir Bab
        HADİS NO - (2404) Bize Yahya b. Yahya Et-Temimi ile Ebu Cafer Muham-med b. Sabbah, Übeydullah EI-Kavârîrî ve Sûreyc b. Yunus hep birden Yusuf b. Mâcişun'dan naklen rivayet ettiler. Lâfız İbni Sabah’ındır. (Dedi ki): Bize Yusuf Ebu Selemete'l-Mâcişun rivayet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Münkedir, Saîd b, Müseyyeb'den, o da Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkas'tan, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali'ye:
        Sen bana Musa'ya nispetle Harun yerindesin. Şu kadar var ki, benden sonra Peygamber yoktur. Buyurdular.
        Saîd demiş ki: Bunun üzerine ben bunu Sa'd'dan şifahen işitmeyi diledim ve Sa'd'la görüşerek bana Âmir'in rivayet ettiğini kendisine anlattım.
        — Bunu ben işittim! Dedi.
        — Onu sen mi işittin? Diye sordum. İki parmağını kulaklarına koyarak:
        Evet! Yoksa bunlar sağır olsunlar, dedi.



        SAHABE (ra)'NİN FAZİLETLERİ


        31 - (…) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا غندر عن شعبة. ح وحدثنا محمد بن المثنى وابن بشار. قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن الحكم، عن مصعب بن سعد بن أبي وقاص، عن سعد بن أبي وقاص. قال:
        خلف رسول الله صلى الله عليه وسلم علي بن أبي طالب، في غزوة تبوك. فقال: يا رسول الله! تخلفني في النساء والصبيان؟ فقال "أما ترضى أن تكون مني بمنزلة هارون من موسى؟ غير أنه لا نبي بعدي".
        Ali B. Ebi Talib (Radiyallahu anh)ın Faziletlerine Dair Bir Bab
        HADİS NO 31- (...) Bize Ebu Bekr b. Ebî Şeyhe de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Gunder Şu'be'den rivayet etti. H.
        Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr dahi rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Cafer rivayet etti. (Dedi ki): Bize Şube Hakem'den, o da Musap b. Sa'd b. Ebî Vakkas'tan, o da Sa'd h, Ebî Vakkas'tan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Tebûk gazasında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali b. Ebî Talibi halife bıraktı. Ali:
        — Ya Rasulallah! Beni kadınlarla çocukların içinde halife mi bırakıyorsun? Dedi. Bunun üzerine:
        Benden Musa'ya nispetle Harun yerinde olmana razı değil misin? Şu kadar var ki, benden sonra Peygamber yoktur. Buyurdular.

        (...) Bize Übeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dedi ki): Bize balam rivayet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be bu isnatta rivayet etti.



        SAHABE (ra)'NİN FAZİLETLERİ


        32 - (…) حدثنا قتيبة بن سعيد ومحمد بن عباد (وتقاربا في اللفظ) قالا: حدثنا حاتم (وهو ابن إسماعيل) عن بكير بن مسمار، عن عامر بن سعد بن أبي وقاص، عن أبيه، قال:
        أمر معاوية بن أبي سفيان سعدا فقال: ما منعك أن تسب أبا التراب؟ فقال: أما ذكرت ثلاثا قالهن له رسول الله صلى الله عليه وسلم، فلن أسبه. لأن تكون لي واحدة منهن أحب إلي من حمر النعم. سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول له، خلفه في بعض مغازيه، فقال له علي: يا رسول الله! خلفتني مع النساء والصبيان؟ فقال له رسول الله صلى الله عليه وسلم "أما ترضى أن تكون مني بمنزلة هارون من موسى. إلا أنه لا نبوة بعدي". وسمعته يقول يوم خيبر "لأعطين الراية رجلا يحب الله ورسوله، ويحبه الله ورسوله" قال فتطاولنا لها فقال "ادعوا لي عليا" فأتى به أرمد. فبصق في عينه ودفع الراية إليه. ففتح الله عليه. ولما نزلت هذه الآية: فقل تعالوا ندع أبناءنا وأبنائكم [3/ آل عمران/61] دعا رسول الله صلى الله عليه وسلم عليا وفاطمة وحسنا وحسينا فقال "اللهم! هؤلاء أهلي".
        Ali B. Ebi Talib (Radiyallahu anh)ın Faziletlerine Dair Bir Bab
        HADİS NO 32- (...) Bize Kuteybe b. Saîd ile Muhammed b. Abbâd rivayet ettiler. Lâfız da birbirlerine yakındırlar. (Dediler ki): Bize Hatim (bu zat İbni İsmail'dir) Bükeyr b. Mismar'dan, o da Âmir b. Sa'd b. Ebî Vak¬kas'tan, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Muaviye b. Ebî Süfyan Sa'd'a emir verdi ve:
        — Ebu't-Turaba sövmekten seni ne menetti? Dedi. O da:
        — Benim söyleyeceğim üç şey var ki; bunları onun için Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) söylemiştir. Binaenaleyh ben ona asla sövemem.
        Bu üç şeyden birinin benim olması bence kızıl develerden daha makbuldür. Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gazalarından birinde onu yerine bıraktığı, Ali de ona:
        — Ya Rasulallah! Beni kadın ve çocuklarla beraber mi bıraktın? dediği zaman;
        Benden Musa'ya nispetle Harun yerinde olmana razı değil misin? Şu kadar var ki, benden sonra Peygamberlik yoktur. buyururken işittim. Hayber gününde de:
        «Bu sancağı mutlaka Allah ve Resulünü seven, Allah ve Resulü de kendisini seven bir zata vereceğim.» Buyururken işittim. Biz sancak için hepimiz uzandık. Fakat o:
        «Bana Ali'yi çağırın!» buyurdu. Ali gözlerinden rahatsız olduğu halde getirildi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun gözüne tükürdü ve sancağı kendisine verdi. Allah da ona fethi müyesser kıldı. Şu ayet:
        «De ki: Gelin, bizim ve sizin çocuklarınızı çağıralım...» inince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali'yi, Fatıma’yı ve Hasan'la Hüseyin'i çağırarak:
        Allah’ım! Benim ailem bunlardır. Buyurdu.


        SAHABE (ra)'NİN FAZİLETLERİ


        (2405) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا يعقوب (يعني ابن عبدالرحمن القاري) عن سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة؛
        أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال، يوم خيبر "لأعطين هذه الراية رجلا يحب الله ورسوله. يفتح الله على يديه". قال عمر بن الخطاب: ما أحببت الإمارة إلا يومئذ. قال فتساورت لها رجاء أن أدعى لها. قال فدعا رسول الله صلى الله عليه وسلم علي بن أبي طالب. فأعطاه إياها. وقال "امش. ولا تلتفت. حتى يفتح الله عليك". قال فسار علي شيئا ثم وقف ولم يلتفت. فصرخ: يا رسول الله! على ماذا أقاتل الناس؟ قال "قاتلهم حتى يشهدوا أن لا إله إلا الله وأن محمدا رسول الله. فإذا فعلوا ذلك فقد منعوا منك دماءهم وأموالهم. إلا بحقها. وحسابهم على الله".
        Ali B. Ebi Talib (Radiyallahu anh)ın Faziletlerine Dair Bir Bab
        HADİS NO - (2405) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yakub (İbni Abdurrahman El-Kââri) Süheyl'den, o da babasından, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet etti ki: Hayber günü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
        Bu sancağı mutlaka Allah ve Resulünü seven bir adama vereceğim. Allah onun elinde fethi müyesser kılacaktır. Buyurmuşlar. Ömer b. Hattâb: Kumandan olmayı ancak o gün diledim, demiş. Sözüne şöyle devam etmiştir: Sancak için çağrılırım ümidiyle ona uzandım. Fakat Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali b. Ebî Talibi çağırdı, sancağı ona verdi ve:
        Yürü! Allah sana fethi müyesser, kılıncaya kadar bakınma! Buyurdu. Derken Ali biraz yürüdü, sonra durdu ama bakınmadı. Ve:
        — Ya Rasulallah! İnsanlarla ne Üzerine harp edeceğim? Diye haykırdı:
        Onlarla Allah'tan başka ilâh yoktur ve Muhammed Rasulullah’tır, diye şehadet getirinceye kadar harp et! Bunu yaptılar mı, kanlarını ve mallarını senden korudular demektir. Ancak hakkıyla olursa o başka! Hesaplan da Allah'a kalmıştır. Buyurdular.


        SAHABE (ra)'NİN FAZİLETLERİ

        (2408) حدثني زهير بن حرب وشجاع بن مخلد. جميعا عن ابن علية. قال زهير: حدثنا إسماعيل بن إبراهيم. حدثني أبو حيان. حدثني يزيد بن حيان. قال:
        انطلقت أنا وحصين بن سبرة وعمر بن مسلم إلى زيد بن أرقم. فلما جلسنا إليه قال له حصين: لقد لقيت، يا زيد! خيرا كثيرا. رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم. وسمعت حديثه. وغزوت معه. وصليت خلفه. لقد لقيت، يا زيد خيرا كثيرا. حدثنا، يا زيد! ما سمعت من رسول الله صلى الله عليه وسلم. قال: يا ابن أخي! والله! لقد كبرت سني. وقدم عهدي. ونسيت بعض الذي كنت أعي من رسول الله صلى الله عليه وسلم. فما حدثتكم فاقبلوا. وما لا، فلا تكلفونيه. ثم قال: قام رسول الله صلى الله عليه وسلم يوما فينا خطيبا. بماء يدعى خما. بين مكة والمدينة. فحمد الله وأثنى عليه. ووعظ وذكر. ثم قال "أما بعد. ألا أيها الناس! فإنما أنا بشر يوشك أن يأتي رسول ربي فأجيب. وأنا تارك فيكم ثقلين: أولهما كتاب الله فيه الهدى والنور فخذوا بكتاب الله. واستمسكوا به" فحث على كتاب الله ورغب فيه. ثم قال "وأهل بيتي. أذكركم الله في أهل بيتي. أذكركم الله في أهل بيتي. أذكركم الله في أهل بيتي". فقال له حصين: ومن أهل بيته؟ يا زيد! أليس نساؤه من أهل بيته؟ قال: نساؤه من أهل بيته. ولكن أهل بيته من حرم الصدقة بعده. قال: وهم؟ قال: هم آل علي، وآل عقيل، وآل جعفر، وآل عباس. قال: كل هؤلاء حرم الصدقة؟ قال: نعم.
        Ali B. Ebi Talib (Radiyallahu anh)ın Faziletlerine Dair Bir Bab
        HADİS NO - (2408) Bana Züheyr b. Harb ile Şûca' b. Mahled hep birden İbni Uleyye'den rivayet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim riva¬yet etti. (Dedi ki): Bana Ebu Hayyan rivayet etti. (Dedi ki): Bana Yezid b. Hayyan rivayet etti. (Dedi ki): Ben Husayn b. Sebra ve Ömer b. Müslim Zeyd b. Erkam'a gittik. Yanına oturduğumuz vakit Husayn ona: Gerçekten ya Zeyd sen çok hayırla karşılaştın. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gördün; hadisini dinledin; onunla beraber gaza ettin ve arkasında namaz kıldın. Gerçekten ya Zeyd, sen çok hayırla karşılaştın. Bize ya Zeyd! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiklerini rivayet et! Dedi. Zeyd:
        Be kardeşim oğlu! Vallahi yaşım geçti; vaktim ilerledi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bellediklerimin bazısını unuttum. Binaenaleyh size ne rivayet etmişsem kabul edin, neyi rivayet etmemişsem onu bana teklif etmeyin! Dedi. Sonra şunu söyledi: Bir gün Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke ile Medine arasında Hum denilen bir su¬yun başında aramızda hutbe okumak üzere ayağa kalktı ve Allah'a Hamdu-sena etti. Vaaz eyledi. Ve hatırlatma yaptı. Sonra şöyle buyurdu.
        Bundan sonra, dikkat edin ey cemaat! Ben ancak bir insanım. Rabbi-min resulü gelip de ona icabet etmem yakındır. Ben size iki ağır yük bırakıyorum. Bunların birincisi içinde doğru yol ve nur bulunan Kitâbullah'tır. Şimdi Kitâbullah'ı alın ve ona sarılın! Müteakiben Kitabullah'a terğîb ve teşbihte bulundu. Sonra:
        Bir de ehli beytimi (bırakıyorum)... Ehli beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım! Ehli beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım! Ehli beytim hakkında size Allah’ı hatırlatırım! Buyurdu. Husayn ona:
        — Onun ehli beyti kimlerdir ya Zeyd? Kadınları ehli beytinden değil midir? Diye sordu. Zeyd:
        — Kadınları ehli beytindendir. Lâkin onun ehli beyti ondan sonra sadakadan mahrum olanlardır, cevabını verdi. Husayn:
        — Kimdir onlar? Diye sordu.
        — Onlar Âli Ali, Âli Akil, Âli Cafer ve Âli Abbas'tır, dedi. Husayn:
        — Bunların hepsi sadakadan mahrum mudurlar? Dedi. Zeyd:
        — Evet! Cevabını verdi.



        SAHABE (ra)'NİN FAZİLETLERİ


        (2424) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة ومحمد بن عبدالله بن نمير (واللفظ لأبي بكر). قالا: حدثنا محمد بن بشر عن زكرياء، عن مصعب بن شيبة، عن صفية بنت شيبة. قالت: قالت عائشة:
        خرج النبي صلى الله عليه وسلم غداة وعليه مرط مرحل، من شعر أسود. فجاء الحسن بن علي فأدخله. ثم جاء الحسين فدخل معه. ثم جاءت فاطمة فأدخلها. ثم جاء علي فأدخله. ثم قال "إنما يريد الله ليذهب عنكم الرجس أهل البيت ويطهركم تطهيرا" [33/ الأحزاب/ 33].

        Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Ehl-i Beytinin Faziletleri Babı
        HADİS NO - (2424) Bize Ebu Bekr b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr rivayet ettiler. Lâfız Ebu Bekir'indir. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Bişr Zekeriya’dan, o da Mus'ab b. Şeybe'den, o da Safiyye binti Şeybe'den naklen rivayet etti. (Demiş ki): Ayşe şunları söyledi: Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), üzerinde siyah yünden mamul nakışlı bir örtü olduğu halde sabahlayın (evden) çıktı. Derken Hasan b. Ali geldi. Onu örtünün içine aldı, sonra Huseyn geldi, o da beraberinde girdi. Sonra Fatıma geldi. Onula içeri aldı. Sonra Ali geldi. Onu da içeri aldı. Sonra:
        Ey Ehli Beyt! Allah ancak ve ancak sizden ricsi gidermek ve sizi tertemiz paklamak istiyor. Ayetini okudu.


        SAHABE (ra)'NİN FAZİLETLERİ

        94 - (…) حدثني أبو معمر، إسماعيل بن إبراهيم الهذلي. حدثنا سفيان عن عمرو، عن ابن أبي مليكة، عن المسور بن مخرمة. قال:
        قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "إنما فاطمة بضعة مني. يؤذيني ما آذاها".

        Fatime Binti Nebi (Aleyhisselâm)'in Faziletleri Babı
        HADİS NO 94- (...) Bana Ebu Ma'mer İsmail b. İbrahim El-Hüzelî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Süfyan Amr'dan, o da İbni Ebî Müleyke'den, o da Misver b. Mahreme'den naklen rivayet etti, Misver şöyle demiş: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
        Fâtıma ancak ve ancak benden bir parçadır. Ona eziyet veren şey bana da eziyet verir. Buyurdular.


        FİTNELER VE KIYAMET ALÂMETLERİ BAHSİ

        (2914) حدثنا نصر بن علي الجهضمي. حدثنا بشر (يعني ابن المفضل). ح وحدثنا علي بن حجر السعدي. حدثنا إسماعيل (يعني ابن علية). كلاهما عن سعيد بن يزيد، عن أبي نضرة، عن أبي سعيد، قال:
        قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "من خلفائكم خليفة يحثو المال حثيا. لا يعده عددا".
        وفي رواية ابن حجر "يحثي المال".
        Bir Adam Birinin Kabrinin Yanından Geçerken Musibetten Dolayı Ölenin Yerinde Olmayı Temenni Etmedikçe Kıyamet Kopmayacağı Babı
        HADİS NO - (2914) Bize Nasr b. Ali El-Cahdamî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Bişr (yani; İbni Mufaddal) rivayet etti. II.
        Bize Ali b. Hucur Es-Sa'dî de rivayet etti. (Dedi ki): Bize İsmail (yani; İbni Uleyye) rivayet etti. Her iki ravi Saîd b. Yezid'den, o da Ebu Nadra'dan, o da Ebu Saîd'den naklen rivayet etmişlerdir. Ebu Saîd (şöyle demiş): Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem);
        «Sizin halifelerinizden bir halife malı avuçla avuçlayacak, adetle saymayacaktır.» buyurdular.
        İbnu Hucur'un rivayetinde (yahsû yerine) yahsî denilmiştir.


        FİTNELER VE KIYAMET ALÂMETLERİ BAHSİ

        (2914/2913) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا عبدالصمد بن عبدالوارث. حدثنا أبي. حدثنا داود عن أبي نضرة، عن أبي سعيد وجابر بن عبدالله، قالا:
        قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "يكون في آخر الزمان خليفة يقسم المال ولا يعده".
        Bir Adam Birinin Kabrinin Yanından Geçerken Musibetten Dolayı Ölenin Yerinde Olmayı Temenni Etmedikçe Kıyamet Kopmayacağı Babı
        HADİS NO - (2914-2913) Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki): Bize Abdussamed b. Abdulvâris rivayet etti. (Dedi ki): Bize babam rivayet etti. (Dedi ki): Bize Davud, Ebu Nadra'dan, o da Ebu Saîd ile Cabir b. Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demişler): Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem);
        «Ahir zamanda bir halife gelecek, malı taksim edecek, saymayacaktır.» buyurdular.

        Hz, Cabir rivayetinin izahı biraz yukarda 2896 numaralı hadiste geçmişti. Diğer rivayetlerdeki halifenin kim olduğu bildirilmemişse de, Tirmîzî ile Ebu Davud bunun Mehdi olduğunu söylemişlerdir. Tirmîzî'nin rivayet ettiği bir hadiste:
        «Araplara benim Ehl-i Beyt’imden ismi ismime uygun bir adam hükmetmedikçe kıyamet kopmayacaktır.» Buyrulmuştur. Tirmizî : «Bu hadisi hasen sahihtir.» demiştir. Aynı hadisi Ebu Davud da rivayet etmiştir. Onun rivayetinde:
        «Yeryüzü zulümle nasıl doldurulduysa, o da doğruluk ve adaletle dolduracaktır.» ziyadesi vardır.
        «Yahsû» ve «Yahsî» fiilleri avuçla almak manasına gelirler. Halifenin malı saymadan avuçla vermesi, mal ve ganimetlerin çokluğundan ve kendisinin cömertliğinden olacaktır.

        (Yukarda verilen rivayetler Ebu’l Hüseyn Müslim b. El-Haccac’ın Sahih-i Müslim adlı hadis kitabında yer almaktadır. Ahmed Davudoğlu’nun tercümesi Sağlam yayınları 2. Baskı 1968 İstanbul)
        EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

        Yorum


          #5
          Ynt: Fedail-u Ehl-i Beyt'i Rasulillah (Kur-an Hadis ve Tarih Işığında)

          çok güzel bir konu Allah razı olsun paylaşımınız için
          "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
          "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

          Yorum

          YUKARI ÇIK
          Çalışıyor...
          X