SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHL-İ BEYTE
Bu başlıkta ehl-i sünnet cumhur alimlerinin müteber gördüğü tefsir. hadis ve tarih kitaplarında Ehl-i Beyt'in faziletleri hakkında geçen rivayetleri inş buraya yazmaya çalışacam. Hadis kitaplarında geçen rivayetlerin tekrarlarınıda almaya çalışacam inş.
A) HADİS
A.a) SAHİH-İ BUHARİ.
KİTABU'L-BUYU
(Alışverişler Kitabı)
حدثنا علي بن عبد الله حدثنا سفيان عن عبيد الله بن أبي يزيد عن نافع بن جبير بن مطعم عن أبي هريرة الدوسي رضى الله تعالى عنه قال خرج النبي صلى الله عليه وسلم في طائفة النهار لا يكلمني ولا أكلمه حتى أتى سوق بني قينقاع فجلس بفناء بيت فاطمة فقال أثم لكع أثم لكع فحبسته شيئا فظننت أنها تلبسه سخابا أو تغسله فجاء يشتد حتى عانقه وقبله وقال اللهم أحبه وأحب من يحبه قال سفيان قال عبيد الله أخبرني أنه رأى نافع بن جبير أوتر بركعة
Çarşılar Ve Pazarlar Hakkında Zikredilen Hadisler Babı
HADİS NO 73- Ebu Hureyre ed-Devsi (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) gündüzün bir parçasında çıktı; O benimle, ben de On’unla konuşmayarak Kaynuka çarşısına gelinceye "kadar (yürüdü). Sonra(oradan dönüp) Fâtıma’nın evinin önünde bir kenara oturdu ve (Hasan'ı yahut Hüseyin'i kastederek):
— "Küçük orada mısın, küçük orada mısın?" diye sordu. Fâtıma çocuğu evden çıkmaktan biraz alıkoydu. Zannettim ki
Bu az zaman içinde annesi çocuğu ya giydirdi yahut başını yıkayıp taramıştı. Sonra çocuk koşarak geldi. Peygamber (S) çocuğu kucaklayıp sarmaştı ve onu öptü de:
— "Ya Allah, sen bu çocuğu sev; onu seveni de sev!" diye dua etti
KİTABU'L-CİHAD VE'S-SIYER
(Cihat ve Sîretler Kitabı)
حدثنا عبد الله بن مسلمة حدثنا عبد العزيز بن أبي حازم عن أبيه عن سهل رضى الله تعالى عنه أنه سئل عن جرح النبي صلى الله عليه وسلم يوم أحد فقال جرح وجه النبي صلى الله عليه وسلم وكسرت رباعيته وهشمت البيضة على رأسه فكانت فاطمة عليها السلام تغسل الدم وعلي يمسك فلما رأت أن الدم لا يزيد إلا كثرة أخذت حصيرا فأحرقته حتى صار رمادا ثم ألزقته فاستمسك الدم
Başa Miğfer Giyme(Nin Meşruluğu) Babı
HADİS NO 122- Ebu Hazım’dan; o da Sehl İbni Sa'd'den tahdîs etti ki, Sehle Peygamber'in Uhud günündeki yaralanması soruldu da, o şöyle dedi: Peygamber (S)'in yüzü yaralandı, rabâiye dişi kırıldı, başındaki miğferi de yarıldı. Fâtıma aleyhi's-selâm kanı yıkıyor, Ali de tutuyordu. Fâtıma kanın arttığını görünce bir hasır parçası alıp onu kül oluncaya kadar yaktı. Sonra o külü yaraya yapıştırdı ve kan durdu
KİTABU'L-CİHAD VE'S-SIYER
(Cihat ve Sîretler Kitabı)
حدثنا عبد الله بن مسلمة القعنبي حدثنا عبد العزيز بن أبي حازم عن أبيه عن سهل بن سعد رضى الله تعالى عنه سمع النبي صلى الله عليه وسلم يقول يوم خيبر لأعطين الراية رجلا يفتح الله على يديه فقاموا يرجون لذلك أيهم يعطى فغدوا وكلهم يرجو أن يعطى فقال أين علي فقيل يشتكي عينيه فأمر فدعي له فبصق في عينيه فبرأ مكانه حتى كأنه لم يكن به شيء فقال نقاتلهم حتى يكونوا مثلنا فقال على رسلك حتى تنزل بساحتهم ثم ادعهم إلى الإسلام وأخبرهم بما يجب عليهم فوالله لأن يهدى بك رجل واحد خير لك من حمر النعم
Peygamberin İnsanları İslâm'a, Peygamberliği İtiraf Etmeye, Allah'ın Berisinde Bir Kısmının Diğer Bir Kısmını Rabler Edinmemelerine Çağırması Babı
HADİS NO 152-Sehl İbni Sa'd (R) Hayber günü (fetih uzayınca) Peygamber(S)'den şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:
— "Müslümanların bayrağını artık Öyle bir kimseye vereceğim ki, Allah onun elleriyle fetih verecektir."
Bunun üzerine orada bulunan sahabeler, bayrağın kendilerinden hangisine verileceği meselesi için ümit eder oldular. Onların hepsi bayrağın kendisine verilmesini umarak, ertesi güne erdiler. Fakat Rasulullah ertesi gün:
— "Ali nerededir?" diye sordu. Sahabeler tarafından:
— Ali gözlerinden şikâyet ediyor, denildi.
Peygamber emretti de Ali çağrıldı. Peygamber Ali’nin gözlerine tükürdü, hemen orada gözleri, onda hiçbir ağrı yokmuş gibi, iyi oldu. Bunun üzerine Ali:
— Hayber Yahudileriyle; onlar da bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar harp ederiz! Dedi.
Peygamber:
— "Ya Ali, yavaş ol! Sükûnetle (yani harp etmeden) Hayberliler'in sahasına ininceye kadar ilerle. Sonra onları İslâm 'a çağır ve üzerlerine vacip olan İslâm esaslarını onlara haber ver. (Ya Ali!) Allah'a yemin ederim ki, senin irşadınla tek bir kişinin hidayete kavuşturulması, senin için kırmızı develerin olmasından hayırlıdır" buyurdu
KİTABU'L-CİHAD VE'S-SIYER
(Cihat ve Sîretler Kitabı)
حدثنا قتيبة حدثنا حاتم بن إسماعيل عن يزيد بن أبي عبيد عن سلمة بن الأكوع رضى الله تعالى عنه قال كان علي رضى الله تعالى عنه تخلف عن النبي صلى الله عليه وسلم في خيبر وكان به رمد فقال أنا أتخلف عن رسول الله صلى الله عليه وسلم فخرج علي فلحق بالنبي صلى الله عليه وسلم فلما كان مساء الليلة التي فتحها في صباحها فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم لأعطين الراية أو قال ليأخذن غدا رجلا يحبه الله ورسوله أو قال يحب الله ورسوله يفتح الله عليه فإذا نحن بعلي وما نرجوه فقالوا هذا علي فأعطاه رسول الله صلى الله عليه وسلم ففتح الله عليه
Peygamber(S)'İn Sancağı Hakkında Söylenen Hadisler Babı
HADİS NO 179- Seleme İbnu'1-Ekva' (R) şöyle demiştir: Ali (R) Hayber gazvesinde Peygamber'den geri kalmıştı. Kendisinde bir göz hastalığı vardı. Kendi kendine: Ben Rasûlullah'tan geriye mi kalırım? Deyip dışarı çıktı ve Peygamber'e yetişti. Sabahında Hayber'in fethinin gerçekleştirildiği gecenin akşamı olunca, Rasulullah (S): "Müslümanların sancağım yarın elbette bir kişiye vereceğim -yahut: Yarın Müslümanların bayrağını muhakkak öyle bir kişi alacak- ki, Allah ve Resulü onu sever- yahut şöyle buyurdu: O Allah'ı ve Resulü’nü sever Allah fethi ona müyesser kılacaktır" buyurdu.
Bizler Ali ile karşı karşıya geldik, hâlbuki onu orada ümit etmiyorduk. Sahabeler: İşte Ali buradadır, dediler. Rasulullah bayrağı Ali’ye verdi, Allah da fethi ona nasip etti
KİTÂBU'L-CİZYE VE'L- MUVÂDEA MAA EHLİ'Z-ZİMME VE'L-HARB
(Zımnilerle Cizye, Harbîlerle Mütâreke Akdi Kitabı)
حدثنا أحمد بن عثمان بن حكيم حدثنا شريح بن مسلمة حدثنا إبراهيم بن يوسف بن أبي إسحاق قال حدثني أبي عن أبي إسحاق قال حدثني البراء رضى الله تعالى عنه أن النبي صلى الله عليه وسلم لما أراد أن يعتمر أرسل إلى أهل مكة يستأذنهم ليدخل مكة فاشترطوا عليه أن لا يقيم بها إلا ثلاث ليال ولا يدخلها إلا بجلبان السلاح ولا يدعو منهم أحدا قال فأخذ يكتب الشرط بينهم علي بن أبي طالب فكتب هذا ما قاضى عليه محمد رسول الله فقالوا لو علمنا أنك رسول الله لم نمنعك ولبايعناك ولكن اكتب هذا ما قاضى عليه محمد بن عبد الله فقال أنا والله محمد بن عبد الله وأنا والله رسول الله قال وكان لا يكتب قال فقال لعلي امح رسول الله فقال علي والله لا أمحاه أبدا قال فأرنيه قال فأراه إياه فمحاه النبي صلى الله عليه وسلم بيده فلما دخل ومضى الأيام أتوا عليا فقالوا مر صاحبك فليرتحل فذكر ذلك لرسول الله صلى الله عليه وسلم فقال نعم ثم ارتحل
Müşriklerin Cesetlerinin Kuyu İçine Atılmasının Cevazı Ve Onların Kokmuş Leşleri İçin Bir Bedel Alınmaması Babı
HADİS NO 26 - Abdullah İbni Mesud (R) şöyle demiştir: Rasulullah (S) Kâbe’nin yanında secde edici olduğu sırada etrafında Kureyş müşriklerinden birtakım insanlar vardı. Bu sırada Ukbe İbni Ebi Muayt, (kesilmiş olan) bir devenin döl eşini getirdi ve onu, secde hâlindeki Peygamber'in sırtı üzerine attı. Peygamber secdeden başını kaldırmadı. Nihayet kızı Fâtıma aleyhi's-selâm geldi, onu sırtından aldı ve bu işi yapan kimseler aleyhine beddua etti.
Peygamber de (namazını tamamlayınca):
— "Ya Allah! Kureyş'ten olan bu topluluğu Sana havale ediyorum. Ya Allah Ebu Cehl İbni Hişâm 'ı, Utbe İbni Rabia 'yi, Şeybe İbni Rabia’yı, Ukbe İbni Ebu Muayt'ı, Ümeyye İbni Halefi yahut: Ubeyy İbni Halefi- Sana havale ediyorum (yanı bunları yakala da helak eyle)/" diye beddua etti.
Abdullah şöyle dedi: Allah'a yemin ediyorum ki, ben bu sayılanları Bedir gününde öldürülmüşler gördüm. Sonra bunlar bir kuyunun içine atıldılar. Ancak Ümeyye İbni Halef yahut Ubeyy İbni Halef müstesnadır. Çünkü bu iri bir adamdı. Onu kuyuya atmak üzere sürükledikleri zaman, kuyuya atılmadan önce bütün eklemleri parça parça oldu
KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
(Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)
حدثنا قتيبة بن سعيد حدثنا عبد العزيز عن أبي حازم عن سهل بن سعد رضى الله تعالى عنه أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال لأعطين الراية غدا رجلا يفتح الله على يديه قال فبات الناس يدوكون ليلتهم أيهم يعطاها فلما أصبح الناس غدوا على رسول الله صلى الله عليه وسلم كلهم يرجو أن يعطاها فقال أين علي بن أبي طالب فقالوا يشتكي عينيه يا رسول الله قال فأرسلوا إليه فأتوني به فلما جاء بصق في عينيه ودعا له فبرأ حتى كأن لم يكن به وجع فأعطاه الراية فقال علي يا رسول الله أقاتلهم حتى يكونوا مثلنا فقال انفذ على رسلك حتى تنزل بساحتهم ثم ادعهم إلى الإسلام وأخبرهم بما يجب عليهم من حق الله فيه فوالله لأن يهدي الله بك رجلا واحدا خير لك من أن يكون لك حمر النعم
Kureyş Kabilesinin Hâşimî Koluna Mensup Olan Ebu'l-Hasen Ali İbnu Ebî Tâlib(R)İn Menkabeleri Babı
HADİS NO 49 - Bize Abdülaziz, Ebu Hazım’dan; o da Sehl İbni Sa'd(R)'dan tahdîs etti ki, Rasulullah (S) Hayber günü:
— "Bayrağı yarın bir kişiye vereceğim ki, Allah fethi onun iki eliyle müyesser kılacaktır" buyurmuştur.
Râvî dedi ki: Bunun üzerine orada bulunan sahabeler o gecelerini bayrağın onlardan hangisine verileceği hayaline dalıp huzursuzlukla geçirdiler. İnsanlar sabaha girince Rasûlullah'ın huzuruna gittiler. Hepsi bayrağın kendisine verilmesini umuyorlardı. Fakat Rasulullah:
— "Ali İbni Ebî Tâlib nerededir?" diye sordu. Sahabeler:
— Ya Rasulullah, onun iki gözü ağrıyor, dediler. Rasulullah:
— "Ona haber gönderin de onu bana getirin" buyurdu.
Ali gelince, Rasulullah onun gözlerine tükürdü ve ona şifa dua¬sı yaptı. Akabinde Ali’nin gözleri iyileşti, hatta onda hiçbir ağrı yok¬muş gibi oldu. Hemen bayrağı Ali’ye verdi. Bunun üzerine Ali:
— Ya Rasulullah, Hayber Yahudileri ile onlar da bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar vuruşacak mıyım? Dedi.
Rasulullah:
— "Ta Hayberliler'in sahasına ininceye kadar heyetin üzere sükûnetle yürü. Sonra onları İslâm'a girmeye davet et. Ve onlara İslâm'da üzerlerine vacip olacak Allah haklarını haber ver. Allah'a yemin ederim ki, senin sayende Allah'ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin lehine, senin kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır" buyurdu.
KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
(Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)
حدثني محمد بن بشار حدثنا غندر حدثنا شعبة عن سعد قال سمعت إبراهيم بن سعد عن أبيه قال قال النبي صلى الله عليه وسلم لعلي أما ترضى أن تكون مني بمنزلة هارون من موسى
Kureyş Kabilesinin Hâşimî Koluna Mensup Olan Ebu'l-Hasen Ali İbnu Ebî Tâlib(R)İn Menkabeleri Babı
HADİS NO 54 - Sa'd İbni Ebî Vakkaas (R) şöyle demiştir: Peygamber (S),
Ali’ye hitaben: "Senin bana bağlılığın, Harun'un Musa'ya bağlılığı derecesinde olmandan razı olmuyor musun?" buyurdu
KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
(Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)
حدثنا أبو الوليد حدثنا بن عيينة عن عمرو بن دينار عن بن أبي مليكة عن المسور بن مخرمة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال فاطمة بضعة مني فمن أغضبها أغضبني
Rasülullah(S)'In Hısımlarının Menkabeleri Ve Peygamberin Kızı Fâtıma Aleyhi's-Selâmın Menkıbesi Babı
HADİS NO 61 - İbni Ebi Müleyke’den: O da el-Misver İbni Mahrame(R)'den: Rasulullah (S): "Fâtıma benden bir parçadır. Her kim onu öfkelendirirse, şüphesiz beni öfkelendirmiş olur" buyurmuştur
KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
(Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)
حدثنا أبو الوليد حدثنا بن عيينة عن عمرو بن دينار عن بن أبي مليكة عن المسور بن مخرمة رضى الله تعالى عنهما أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال فاطمة بضعة مني فمن أغضبها أغضبني
Fâtıma Aleyhi's-Selâmın Menkabeleri Babı
HADİS NO 107 - Bize Sufyân İbni Uyeyne, Amr İbni Dinar'dan; o da İbni Ebî Müleyke’den; o da Misver İbni Mahrame(R)'den tahdîs etti ki, Rasulullah (S): "Fâtıma benden bir parçadır. Her kim onu öfkelendir irse beni öfkelendirmiş olur" buyurmuştur.
KİTABU MENAKIBİ'L-ENSAR
(Ensâr 'in Menkıbeleri Kitabı)
حدثنا محمد بن بشار حدثنا غندر حدثنا شعبة عن أبي إسحاق عن عمرو بن ميمون عن عبد الله رضى الله تعالى عنه قال بينا النبي صلى الله عليه وسلم ساجد وحوله ناس من قريش جاء عقبة بن أبي معيط بسلى جزور فقذفه على ظهر النبي صلى الله عليه وسلم فلم يرفع رأسه فجاءت فاطمة عليها السلام فأخذته من ظهره ودعت على من صنع فقال النبي صلى الله عليه وسلم اللهم عليك الملأ من قريش أبا جهل بن هشام وعتبة بن ربيعة وشيبة بن ربيعة وأمية بن خلف أو أبي بن خلف شعبة الشاك فرأيتهم قتلوا يوم بدر فألقوا في بئر غير أمية أو أبي تقطعت أوصاله فلم يلق في البئر
Peygamberdin Ve Sahabelerinin Mekke'de İken Müşriklerden Maruz Kaldıkları Eziyetler Babı
HADİS NO 73 - Abdullah İbni Mesud (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) -Kâbe yanında- secde yapıyordu. Etrafında da Kureyş'ten birtakım insanlar oturuyorlardı. Bu sırada Ukbe İbni Ebî Muayt, yeni boğazlanan bir devenin döl yerini getirdi de, onu Peygamber'in sırtının üzerine attı. Peygamber secdeden başını kaldırmadı. Hemen Fâtıma aleyhi's-selâm geldi ve Peygamber'in sırtından o döl yatağını aldı ve bunu yapana beddua etti. Peygamber (secdeden kalkıp namazı bitirince):
— "Ya Allah! Kureyş'ten şu zümreyi sana havale ederim: Ebu Cehl, İbni Hişâm, Utbe İbni Rabia, Şeybe İbni Rabia, Ümeyye İbni Halef yahut Ubeyy İbni Halef".
Şüphe eden ravi, Şu'be ibnu'1-Haccac'tır.
İbni Mesud dedi ki: Ben bunların hepsim Bedir günü öldürülmüşler gördüm, hepsi orada bir kuyuya atıldılar. Yalnız Ümeyye İbni Halefin yahut Ubeyy İbni Halefin eklemleri parça parça olmuş bulunduğu için, kuyuya atılmadı
KİTABU'L-MAĞAZI
(Peygamber'in Gazveleri Kitabı)
حدثنا قتيبة بن سعيد حدثنا يعقوب عن أبي حازم أنه سمع سهل بن سعد وهو يسأل عن جرح رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال أما والله إني لأعرف من كان يغسل جرح رسول الله صلى الله عليه وسلم ومن كان يسكب الماء وبما دووي قال كانت فاطمة عليها السلام بنت رسول الله صلى الله عليه وسلم تغسله وعلي بن أبي طالب يسكب الماء بالمجن فلما رأت فاطمة أن الماء لا يزيد الدم إلا كثرة أخذت قطعة من حصير فأحرقتها وألصقتها فاستمسك الدم وكسرت رباعيته يومئذ وجرح وجهه وكسرت البيضة على رأسه
Uhud Günü Peygamber(S)'E İsabet Eden Yaralar Babı
HADİS NO 113 - Ebu Hazım, Sehl İbni Sad'tan işitmiştir. Şehre Rasûlullah'ın yarasından soruldu da şöyle dedi:
— Dikkat edin, vallahi ben Rasûlullah'ın yarasını yıkamakta olanı, suyu dökmekte olanı ve yaranın ne ile tedavi edildiğini pekiyi biliyorum.
Sehl dedi ki:
— Rasûlullah'ın kızı Fâtıma aleyhi's-selâm yarayı yıkıyordu, Ali de kalkan ile suyu döküyordu. Fâtıma suyun kanı artırmaktan başka bir şey yapmadığını görünce oradaki bir hasır parçasını alıp yaktı ve o yanığı yaranın üzerine bastı da böylece kanın akması durdu. O gün Peygamber'in rabâiye dişleri kırıldı, yüzü yaralandı ve başındaki miğferi de kırıldı.
KİTABU'L-MAĞAZI
(Peygamber'in Gazveleri Kitabı)
حدثنا عبد الله بن مسلمة حدثنا حاتم عن يزيد بن أبي عبيد عن سلمة رضى الله تعالى عنه قال كان علي بن أبي طالب رضى الله تعالى عنه تخلف عن النبي صلى الله عليه وسلم في خيبر وكان رمدا فقال أنا أتخلف عن النبي صلى الله عليه وسلم فلحق به فلما بتنا الليلة التي فتحت قال لأعطين الراية غدا أو ليأخذن الراية غدا رجل يحبه الله ورسوله يفتح الله عليه فنحن نرجوها فقيل هذا علي فأعطاه ففتح عليه
Hayber Gazvesi Babı
HADİS NO - Seleme (R) şöyle demiştir: Hayber'de Ali gözünden rahatsız olmuştu da Peygamber'den geri kalmıştı. Kendi kendine:
— Ben Peygamber'den geri kalıyorum, dedi de akabinde Peygamber'e ulaştı.
Sabahında Hayber'in fethi olunduğu geceye girdiğimizde Peygamber:
— "Yemin olsun yarın ben sancağı bir adama vereceğim ki -yahut da: Yarın bayrağı öyle bir adam alacaktır ki- Allah ve Resulü onu sever. Hayber ona açılacaktır" buyurdu.
Bizler her birimiz o sancağı alacak kişi olmamızı ümit edip duruyorduk.
— İşte Ali! Denildi.
Peygamber sancağı Ali’ye verdi ve Hayber'in fethi Ali’ye müyesser oldu.
KİTABU'L-MAĞAZI
(Peygamber'in Gazveleri Kitabı)
حدثنا مسدد حدثنا يحيى عن شعبة عن الحكم عن مصعب بن سعد عن أبيه أن رسول الله صلى الله عليه وسلم خرج إلى تبوك واستخلف عليا فقال أتخلفني في الصبيان والنساء قال ألا ترضى أن تكون مني بمنزلة هارون من موسى إلا أنه ليس نبي بعدي وقال أبو داود حدثنا شعبة عن الحكم سمعت مصعبا
Gazvetu'l-Usre(Zorluk Gazvesi) Olan Tebûk Gazvesi Babı
HADİS NO 409 - Bize Yahya İbni Saîd el-Kattan, Şu'be'den; o da el- Hakem İbni Uyeyne'den; o da Musap İbni Sad'tan; o da babası Sa'd İbni Ebî Vakkaas(R)'tan tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Rasulullah (S) Tebûk gazasına çıktı ve Ali’yi Medine'de vekil bıraktı. Ali:
— Beni çocuklar ve kadınlar içinde vekil mi bırakıyorsun? Dedi. Rasulullah ona hitaben:
— Bana nispetle sen, Musa 'ya nispetle Harun menzilesinde olmana razı olmaz mısın? Şu kadar ki, benden sonra Peygamber yoktur" buyurdu.
Ve Ebu Davud Süleyman İbni Davud et-Tayâlîsî şöyle dedi: Bize Şu'be, el-Hakem'den; onun: Ben Musa'dan işittim, dediğini tahdîs etti
KİTABU'L-MAĞAZI
(Peygamber'in Gazveleri Kitabı)
حدثنا يسرة بن صفوان بن جميل اللخمي حدثنا إبراهيم بن سعد عن أبيه عن عروة عن عائشة رضى الله تعالى عنها قالت دعا النبي صلى الله عليه وسلم فاطمة عليها السلام في شكواه الذي قبض فيه فسارها بشيء فبكت ثم دعاها فسارها بشيء فضحكت فسألناها عن ذلك فقالت سارني النبي صلى الله عليه وسلم أنه يقبض في وجعه الذي توفي فيه فبكيت ثم سارني فأخبرني أني أول أهل بيته يتبعه فضحكت
Peygamber(S)'İn Hastalığı Ve Ölümü İle Yüce Allah'ın Şu Kavli Babı:
HADİS NO 425 - Ayşe (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) ölüm sebebi olan hastalığı sırasında Fâtıma aleyhâ's-selamı yanına çağırdı ve ona gizli bir şey söyledi. Fâtıma ağladı. Sonra bir daha çağırıp yine gizli bir şey söyledi. Bu defa da Fâtıma güldü. Biz bu ağlamanın ve gülmenin sebebini sorduk. Fâtıma:
— Peygamber bana vefat sebebi olan bu hastalığı sonunda ruhunun Allah canibine alınacağını söyledi. Bunun üzerine ağladım. Sonra bana ev halkından kendisine ilk ulaşanı olacağımı gizlice söyleyip haber verdi. Buna da güldüm! Dedi.
KITABUT-TEFSIR
(Kuran’ın Tefsiri Kitabı)
حدثنا حجاج بن منهال حدثنا معتمر بن سليمان قال سمعت أبي قال حدثنا أبو مجلز عن قيس بن عباد عن علي بن أبي طالب رضى الله تعالى عنه قال أنا أول من يجثو بين يدي الرحمن للخصومة يوم القيامة قال قيس وفيهم نزلت { هذان خصمان اختصموا في ربهم } قال هم الذين بارزوا يوم بدر علي وحمزة وعبيدة وشيبة بن ربيعة وعتبة بن ربيعة والوليد بن عتبة
Bab: Aziz Ve Celil Allah'ın Şu Kavli:
HADİS NO 265 - Bize Ebu Mıclez, Kays İbni Ubâd'dan tahdîs etti ki, Ali İbni Ebî Tâlib (R): Kıyamet gününde ben Rahmanın huzurunda müşriklerle muhakeme olmak üzere duruşmak için ilk diz çöken kişi olacağım, demiştir.
Bu hadisin ravisi Kays İbni Ubâd da: "Bu iki zümre, Rableri hakkında birbirleriyle davalaşan iki hasım zümredir ayeti bunlar hakkında (yani Hamza ve iki arkadaşı ile Utbe ve iki arkadaşı hakkında) indi, demiştir.
Yine Kays: Bedir gününde birbirlerine karşı cenkleşmeğe çıkan kimseler bunlardır: Ali, Hamza İbni Abdulmuttalib, Ubeyd’e ibnu'l-Haris İbni Abdulmuttalib (bu üçü Müslüman dır); Şeybe İbni Rabia İbni Abdi'-ş-Şems, kardeşi Utbe İbni Rabia ve el-Velîd İbni Utbe
KİTÂBU'L-LİBÂS
(Giyilen Şeyler ve Hükümleri- Kitabı)
حدثنا إسحاق بن إبراهيم الحنظلي أخبرنا يحيى بن آدم حدثنا ورقاء بن عمر عن عبيد الله بن أبي يزيد عن نافع بن جبير عن أبي هريرة رضى الله تعالى عنه قال كنت مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في سوق من أسواق المدينة فانصرف فانصرفت فقال أين لكع ثلاثا ادع الحسن بن علي فقام الحسن بن علي يمشي وفي عنقه السخاب فقال النبي صلى الله عليه وسلم بيده هكذا فقال الحسن بيده هكذا فالتزمه فقال اللهم إني أحبه فأحبه وأحب من يحبه وقال أبو هريرة فما كان أحد أحب الي من الحسن بن علي بعدما قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ما قال
Çocuklar İçin Olan Kokulu Boncuk Gerdanlık Babı
HADİS NO 100 - Ebu Hureyre (R) şöyle demiştir: Ben Medine çarşılarından bir çarşıda Rasûlullah'ın beraberinde idim. Rasulullah (S) yürüdü, ben de O'nun beraberinde yürüdüm. (Nihayet Fâtıma'nın evinin avlusunda bir kenara oturdu da torunu Hasan'ı kast ederek) üç kere:
— "Küçük neredesin? Küçük neredesin? Küçük neredesin?" diye seslendi.
Ve bana:
— "Ali’nin oğlu Hasan'ı çağır!" buyurdu.
Bunun üzerine Ali’nin oğlu Hasan, boynunda kokulu boncuk gerdanlığı olduğu hâlde yürüyüp geldi. Peygamber (S) sarmaşmak üzere elini şöyle yaydı, Hasan de elini açıp yaydı, Peygamber Hasan'a yapışıp sarmaştı ve:
— "Allah'ım, ben bu çocuğu seviyorum, Sen de onu sev ve onu seveni de sev!" diye dua etti.
Ebu Hureyre: Rasûlullah'ın Hasan hakkında söylediği bu sözlerden sonra artık bana hiçbir kimse Ali’nin oğlu Hasan'dan daha sevgili olmadı, demiştir.
Bu başlıkta ehl-i sünnet cumhur alimlerinin müteber gördüğü tefsir. hadis ve tarih kitaplarında Ehl-i Beyt'in faziletleri hakkında geçen rivayetleri inş buraya yazmaya çalışacam. Hadis kitaplarında geçen rivayetlerin tekrarlarınıda almaya çalışacam inş.
A) HADİS
A.a) SAHİH-İ BUHARİ.
KİTABU'L-BUYU
(Alışverişler Kitabı)
حدثنا علي بن عبد الله حدثنا سفيان عن عبيد الله بن أبي يزيد عن نافع بن جبير بن مطعم عن أبي هريرة الدوسي رضى الله تعالى عنه قال خرج النبي صلى الله عليه وسلم في طائفة النهار لا يكلمني ولا أكلمه حتى أتى سوق بني قينقاع فجلس بفناء بيت فاطمة فقال أثم لكع أثم لكع فحبسته شيئا فظننت أنها تلبسه سخابا أو تغسله فجاء يشتد حتى عانقه وقبله وقال اللهم أحبه وأحب من يحبه قال سفيان قال عبيد الله أخبرني أنه رأى نافع بن جبير أوتر بركعة
Çarşılar Ve Pazarlar Hakkında Zikredilen Hadisler Babı
HADİS NO 73- Ebu Hureyre ed-Devsi (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) gündüzün bir parçasında çıktı; O benimle, ben de On’unla konuşmayarak Kaynuka çarşısına gelinceye "kadar (yürüdü). Sonra(oradan dönüp) Fâtıma’nın evinin önünde bir kenara oturdu ve (Hasan'ı yahut Hüseyin'i kastederek):
— "Küçük orada mısın, küçük orada mısın?" diye sordu. Fâtıma çocuğu evden çıkmaktan biraz alıkoydu. Zannettim ki
Bu az zaman içinde annesi çocuğu ya giydirdi yahut başını yıkayıp taramıştı. Sonra çocuk koşarak geldi. Peygamber (S) çocuğu kucaklayıp sarmaştı ve onu öptü de:
— "Ya Allah, sen bu çocuğu sev; onu seveni de sev!" diye dua etti
KİTABU'L-CİHAD VE'S-SIYER
(Cihat ve Sîretler Kitabı)
حدثنا عبد الله بن مسلمة حدثنا عبد العزيز بن أبي حازم عن أبيه عن سهل رضى الله تعالى عنه أنه سئل عن جرح النبي صلى الله عليه وسلم يوم أحد فقال جرح وجه النبي صلى الله عليه وسلم وكسرت رباعيته وهشمت البيضة على رأسه فكانت فاطمة عليها السلام تغسل الدم وعلي يمسك فلما رأت أن الدم لا يزيد إلا كثرة أخذت حصيرا فأحرقته حتى صار رمادا ثم ألزقته فاستمسك الدم
Başa Miğfer Giyme(Nin Meşruluğu) Babı
HADİS NO 122- Ebu Hazım’dan; o da Sehl İbni Sa'd'den tahdîs etti ki, Sehle Peygamber'in Uhud günündeki yaralanması soruldu da, o şöyle dedi: Peygamber (S)'in yüzü yaralandı, rabâiye dişi kırıldı, başındaki miğferi de yarıldı. Fâtıma aleyhi's-selâm kanı yıkıyor, Ali de tutuyordu. Fâtıma kanın arttığını görünce bir hasır parçası alıp onu kül oluncaya kadar yaktı. Sonra o külü yaraya yapıştırdı ve kan durdu
KİTABU'L-CİHAD VE'S-SIYER
(Cihat ve Sîretler Kitabı)
حدثنا عبد الله بن مسلمة القعنبي حدثنا عبد العزيز بن أبي حازم عن أبيه عن سهل بن سعد رضى الله تعالى عنه سمع النبي صلى الله عليه وسلم يقول يوم خيبر لأعطين الراية رجلا يفتح الله على يديه فقاموا يرجون لذلك أيهم يعطى فغدوا وكلهم يرجو أن يعطى فقال أين علي فقيل يشتكي عينيه فأمر فدعي له فبصق في عينيه فبرأ مكانه حتى كأنه لم يكن به شيء فقال نقاتلهم حتى يكونوا مثلنا فقال على رسلك حتى تنزل بساحتهم ثم ادعهم إلى الإسلام وأخبرهم بما يجب عليهم فوالله لأن يهدى بك رجل واحد خير لك من حمر النعم
Peygamberin İnsanları İslâm'a, Peygamberliği İtiraf Etmeye, Allah'ın Berisinde Bir Kısmının Diğer Bir Kısmını Rabler Edinmemelerine Çağırması Babı
HADİS NO 152-Sehl İbni Sa'd (R) Hayber günü (fetih uzayınca) Peygamber(S)'den şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:
— "Müslümanların bayrağını artık Öyle bir kimseye vereceğim ki, Allah onun elleriyle fetih verecektir."
Bunun üzerine orada bulunan sahabeler, bayrağın kendilerinden hangisine verileceği meselesi için ümit eder oldular. Onların hepsi bayrağın kendisine verilmesini umarak, ertesi güne erdiler. Fakat Rasulullah ertesi gün:
— "Ali nerededir?" diye sordu. Sahabeler tarafından:
— Ali gözlerinden şikâyet ediyor, denildi.
Peygamber emretti de Ali çağrıldı. Peygamber Ali’nin gözlerine tükürdü, hemen orada gözleri, onda hiçbir ağrı yokmuş gibi, iyi oldu. Bunun üzerine Ali:
— Hayber Yahudileriyle; onlar da bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar harp ederiz! Dedi.
Peygamber:
— "Ya Ali, yavaş ol! Sükûnetle (yani harp etmeden) Hayberliler'in sahasına ininceye kadar ilerle. Sonra onları İslâm 'a çağır ve üzerlerine vacip olan İslâm esaslarını onlara haber ver. (Ya Ali!) Allah'a yemin ederim ki, senin irşadınla tek bir kişinin hidayete kavuşturulması, senin için kırmızı develerin olmasından hayırlıdır" buyurdu
KİTABU'L-CİHAD VE'S-SIYER
(Cihat ve Sîretler Kitabı)
حدثنا قتيبة حدثنا حاتم بن إسماعيل عن يزيد بن أبي عبيد عن سلمة بن الأكوع رضى الله تعالى عنه قال كان علي رضى الله تعالى عنه تخلف عن النبي صلى الله عليه وسلم في خيبر وكان به رمد فقال أنا أتخلف عن رسول الله صلى الله عليه وسلم فخرج علي فلحق بالنبي صلى الله عليه وسلم فلما كان مساء الليلة التي فتحها في صباحها فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم لأعطين الراية أو قال ليأخذن غدا رجلا يحبه الله ورسوله أو قال يحب الله ورسوله يفتح الله عليه فإذا نحن بعلي وما نرجوه فقالوا هذا علي فأعطاه رسول الله صلى الله عليه وسلم ففتح الله عليه
Peygamber(S)'İn Sancağı Hakkında Söylenen Hadisler Babı
HADİS NO 179- Seleme İbnu'1-Ekva' (R) şöyle demiştir: Ali (R) Hayber gazvesinde Peygamber'den geri kalmıştı. Kendisinde bir göz hastalığı vardı. Kendi kendine: Ben Rasûlullah'tan geriye mi kalırım? Deyip dışarı çıktı ve Peygamber'e yetişti. Sabahında Hayber'in fethinin gerçekleştirildiği gecenin akşamı olunca, Rasulullah (S): "Müslümanların sancağım yarın elbette bir kişiye vereceğim -yahut: Yarın Müslümanların bayrağını muhakkak öyle bir kişi alacak- ki, Allah ve Resulü onu sever- yahut şöyle buyurdu: O Allah'ı ve Resulü’nü sever Allah fethi ona müyesser kılacaktır" buyurdu.
Bizler Ali ile karşı karşıya geldik, hâlbuki onu orada ümit etmiyorduk. Sahabeler: İşte Ali buradadır, dediler. Rasulullah bayrağı Ali’ye verdi, Allah da fethi ona nasip etti
KİTÂBU'L-CİZYE VE'L- MUVÂDEA MAA EHLİ'Z-ZİMME VE'L-HARB
(Zımnilerle Cizye, Harbîlerle Mütâreke Akdi Kitabı)
حدثنا أحمد بن عثمان بن حكيم حدثنا شريح بن مسلمة حدثنا إبراهيم بن يوسف بن أبي إسحاق قال حدثني أبي عن أبي إسحاق قال حدثني البراء رضى الله تعالى عنه أن النبي صلى الله عليه وسلم لما أراد أن يعتمر أرسل إلى أهل مكة يستأذنهم ليدخل مكة فاشترطوا عليه أن لا يقيم بها إلا ثلاث ليال ولا يدخلها إلا بجلبان السلاح ولا يدعو منهم أحدا قال فأخذ يكتب الشرط بينهم علي بن أبي طالب فكتب هذا ما قاضى عليه محمد رسول الله فقالوا لو علمنا أنك رسول الله لم نمنعك ولبايعناك ولكن اكتب هذا ما قاضى عليه محمد بن عبد الله فقال أنا والله محمد بن عبد الله وأنا والله رسول الله قال وكان لا يكتب قال فقال لعلي امح رسول الله فقال علي والله لا أمحاه أبدا قال فأرنيه قال فأراه إياه فمحاه النبي صلى الله عليه وسلم بيده فلما دخل ومضى الأيام أتوا عليا فقالوا مر صاحبك فليرتحل فذكر ذلك لرسول الله صلى الله عليه وسلم فقال نعم ثم ارتحل
Müşriklerin Cesetlerinin Kuyu İçine Atılmasının Cevazı Ve Onların Kokmuş Leşleri İçin Bir Bedel Alınmaması Babı
HADİS NO 26 - Abdullah İbni Mesud (R) şöyle demiştir: Rasulullah (S) Kâbe’nin yanında secde edici olduğu sırada etrafında Kureyş müşriklerinden birtakım insanlar vardı. Bu sırada Ukbe İbni Ebi Muayt, (kesilmiş olan) bir devenin döl eşini getirdi ve onu, secde hâlindeki Peygamber'in sırtı üzerine attı. Peygamber secdeden başını kaldırmadı. Nihayet kızı Fâtıma aleyhi's-selâm geldi, onu sırtından aldı ve bu işi yapan kimseler aleyhine beddua etti.
Peygamber de (namazını tamamlayınca):
— "Ya Allah! Kureyş'ten olan bu topluluğu Sana havale ediyorum. Ya Allah Ebu Cehl İbni Hişâm 'ı, Utbe İbni Rabia 'yi, Şeybe İbni Rabia’yı, Ukbe İbni Ebu Muayt'ı, Ümeyye İbni Halefi yahut: Ubeyy İbni Halefi- Sana havale ediyorum (yanı bunları yakala da helak eyle)/" diye beddua etti.
Abdullah şöyle dedi: Allah'a yemin ediyorum ki, ben bu sayılanları Bedir gününde öldürülmüşler gördüm. Sonra bunlar bir kuyunun içine atıldılar. Ancak Ümeyye İbni Halef yahut Ubeyy İbni Halef müstesnadır. Çünkü bu iri bir adamdı. Onu kuyuya atmak üzere sürükledikleri zaman, kuyuya atılmadan önce bütün eklemleri parça parça oldu
KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
(Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)
حدثنا قتيبة بن سعيد حدثنا عبد العزيز عن أبي حازم عن سهل بن سعد رضى الله تعالى عنه أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال لأعطين الراية غدا رجلا يفتح الله على يديه قال فبات الناس يدوكون ليلتهم أيهم يعطاها فلما أصبح الناس غدوا على رسول الله صلى الله عليه وسلم كلهم يرجو أن يعطاها فقال أين علي بن أبي طالب فقالوا يشتكي عينيه يا رسول الله قال فأرسلوا إليه فأتوني به فلما جاء بصق في عينيه ودعا له فبرأ حتى كأن لم يكن به وجع فأعطاه الراية فقال علي يا رسول الله أقاتلهم حتى يكونوا مثلنا فقال انفذ على رسلك حتى تنزل بساحتهم ثم ادعهم إلى الإسلام وأخبرهم بما يجب عليهم من حق الله فيه فوالله لأن يهدي الله بك رجلا واحدا خير لك من أن يكون لك حمر النعم
Kureyş Kabilesinin Hâşimî Koluna Mensup Olan Ebu'l-Hasen Ali İbnu Ebî Tâlib(R)İn Menkabeleri Babı
HADİS NO 49 - Bize Abdülaziz, Ebu Hazım’dan; o da Sehl İbni Sa'd(R)'dan tahdîs etti ki, Rasulullah (S) Hayber günü:
— "Bayrağı yarın bir kişiye vereceğim ki, Allah fethi onun iki eliyle müyesser kılacaktır" buyurmuştur.
Râvî dedi ki: Bunun üzerine orada bulunan sahabeler o gecelerini bayrağın onlardan hangisine verileceği hayaline dalıp huzursuzlukla geçirdiler. İnsanlar sabaha girince Rasûlullah'ın huzuruna gittiler. Hepsi bayrağın kendisine verilmesini umuyorlardı. Fakat Rasulullah:
— "Ali İbni Ebî Tâlib nerededir?" diye sordu. Sahabeler:
— Ya Rasulullah, onun iki gözü ağrıyor, dediler. Rasulullah:
— "Ona haber gönderin de onu bana getirin" buyurdu.
Ali gelince, Rasulullah onun gözlerine tükürdü ve ona şifa dua¬sı yaptı. Akabinde Ali’nin gözleri iyileşti, hatta onda hiçbir ağrı yok¬muş gibi oldu. Hemen bayrağı Ali’ye verdi. Bunun üzerine Ali:
— Ya Rasulullah, Hayber Yahudileri ile onlar da bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar vuruşacak mıyım? Dedi.
Rasulullah:
— "Ta Hayberliler'in sahasına ininceye kadar heyetin üzere sükûnetle yürü. Sonra onları İslâm'a girmeye davet et. Ve onlara İslâm'da üzerlerine vacip olacak Allah haklarını haber ver. Allah'a yemin ederim ki, senin sayende Allah'ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin lehine, senin kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır" buyurdu.
KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
(Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)
حدثني محمد بن بشار حدثنا غندر حدثنا شعبة عن سعد قال سمعت إبراهيم بن سعد عن أبيه قال قال النبي صلى الله عليه وسلم لعلي أما ترضى أن تكون مني بمنزلة هارون من موسى
Kureyş Kabilesinin Hâşimî Koluna Mensup Olan Ebu'l-Hasen Ali İbnu Ebî Tâlib(R)İn Menkabeleri Babı
HADİS NO 54 - Sa'd İbni Ebî Vakkaas (R) şöyle demiştir: Peygamber (S),
Ali’ye hitaben: "Senin bana bağlılığın, Harun'un Musa'ya bağlılığı derecesinde olmandan razı olmuyor musun?" buyurdu
KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
(Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)
حدثنا أبو الوليد حدثنا بن عيينة عن عمرو بن دينار عن بن أبي مليكة عن المسور بن مخرمة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال فاطمة بضعة مني فمن أغضبها أغضبني
Rasülullah(S)'In Hısımlarının Menkabeleri Ve Peygamberin Kızı Fâtıma Aleyhi's-Selâmın Menkıbesi Babı
HADİS NO 61 - İbni Ebi Müleyke’den: O da el-Misver İbni Mahrame(R)'den: Rasulullah (S): "Fâtıma benden bir parçadır. Her kim onu öfkelendirirse, şüphesiz beni öfkelendirmiş olur" buyurmuştur
KİTÂBU FADÂİLİ ASHÂBİ'N-NEBÎ (S)
(Peygamber'in Sahabelerinin Faziletleri Kitabı)
حدثنا أبو الوليد حدثنا بن عيينة عن عمرو بن دينار عن بن أبي مليكة عن المسور بن مخرمة رضى الله تعالى عنهما أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال فاطمة بضعة مني فمن أغضبها أغضبني
Fâtıma Aleyhi's-Selâmın Menkabeleri Babı
HADİS NO 107 - Bize Sufyân İbni Uyeyne, Amr İbni Dinar'dan; o da İbni Ebî Müleyke’den; o da Misver İbni Mahrame(R)'den tahdîs etti ki, Rasulullah (S): "Fâtıma benden bir parçadır. Her kim onu öfkelendir irse beni öfkelendirmiş olur" buyurmuştur.
KİTABU MENAKIBİ'L-ENSAR
(Ensâr 'in Menkıbeleri Kitabı)
حدثنا محمد بن بشار حدثنا غندر حدثنا شعبة عن أبي إسحاق عن عمرو بن ميمون عن عبد الله رضى الله تعالى عنه قال بينا النبي صلى الله عليه وسلم ساجد وحوله ناس من قريش جاء عقبة بن أبي معيط بسلى جزور فقذفه على ظهر النبي صلى الله عليه وسلم فلم يرفع رأسه فجاءت فاطمة عليها السلام فأخذته من ظهره ودعت على من صنع فقال النبي صلى الله عليه وسلم اللهم عليك الملأ من قريش أبا جهل بن هشام وعتبة بن ربيعة وشيبة بن ربيعة وأمية بن خلف أو أبي بن خلف شعبة الشاك فرأيتهم قتلوا يوم بدر فألقوا في بئر غير أمية أو أبي تقطعت أوصاله فلم يلق في البئر
Peygamberdin Ve Sahabelerinin Mekke'de İken Müşriklerden Maruz Kaldıkları Eziyetler Babı
HADİS NO 73 - Abdullah İbni Mesud (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) -Kâbe yanında- secde yapıyordu. Etrafında da Kureyş'ten birtakım insanlar oturuyorlardı. Bu sırada Ukbe İbni Ebî Muayt, yeni boğazlanan bir devenin döl yerini getirdi de, onu Peygamber'in sırtının üzerine attı. Peygamber secdeden başını kaldırmadı. Hemen Fâtıma aleyhi's-selâm geldi ve Peygamber'in sırtından o döl yatağını aldı ve bunu yapana beddua etti. Peygamber (secdeden kalkıp namazı bitirince):
— "Ya Allah! Kureyş'ten şu zümreyi sana havale ederim: Ebu Cehl, İbni Hişâm, Utbe İbni Rabia, Şeybe İbni Rabia, Ümeyye İbni Halef yahut Ubeyy İbni Halef".
Şüphe eden ravi, Şu'be ibnu'1-Haccac'tır.
İbni Mesud dedi ki: Ben bunların hepsim Bedir günü öldürülmüşler gördüm, hepsi orada bir kuyuya atıldılar. Yalnız Ümeyye İbni Halefin yahut Ubeyy İbni Halefin eklemleri parça parça olmuş bulunduğu için, kuyuya atılmadı
KİTABU'L-MAĞAZI
(Peygamber'in Gazveleri Kitabı)
حدثنا قتيبة بن سعيد حدثنا يعقوب عن أبي حازم أنه سمع سهل بن سعد وهو يسأل عن جرح رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال أما والله إني لأعرف من كان يغسل جرح رسول الله صلى الله عليه وسلم ومن كان يسكب الماء وبما دووي قال كانت فاطمة عليها السلام بنت رسول الله صلى الله عليه وسلم تغسله وعلي بن أبي طالب يسكب الماء بالمجن فلما رأت فاطمة أن الماء لا يزيد الدم إلا كثرة أخذت قطعة من حصير فأحرقتها وألصقتها فاستمسك الدم وكسرت رباعيته يومئذ وجرح وجهه وكسرت البيضة على رأسه
Uhud Günü Peygamber(S)'E İsabet Eden Yaralar Babı
HADİS NO 113 - Ebu Hazım, Sehl İbni Sad'tan işitmiştir. Şehre Rasûlullah'ın yarasından soruldu da şöyle dedi:
— Dikkat edin, vallahi ben Rasûlullah'ın yarasını yıkamakta olanı, suyu dökmekte olanı ve yaranın ne ile tedavi edildiğini pekiyi biliyorum.
Sehl dedi ki:
— Rasûlullah'ın kızı Fâtıma aleyhi's-selâm yarayı yıkıyordu, Ali de kalkan ile suyu döküyordu. Fâtıma suyun kanı artırmaktan başka bir şey yapmadığını görünce oradaki bir hasır parçasını alıp yaktı ve o yanığı yaranın üzerine bastı da böylece kanın akması durdu. O gün Peygamber'in rabâiye dişleri kırıldı, yüzü yaralandı ve başındaki miğferi de kırıldı.
KİTABU'L-MAĞAZI
(Peygamber'in Gazveleri Kitabı)
حدثنا عبد الله بن مسلمة حدثنا حاتم عن يزيد بن أبي عبيد عن سلمة رضى الله تعالى عنه قال كان علي بن أبي طالب رضى الله تعالى عنه تخلف عن النبي صلى الله عليه وسلم في خيبر وكان رمدا فقال أنا أتخلف عن النبي صلى الله عليه وسلم فلحق به فلما بتنا الليلة التي فتحت قال لأعطين الراية غدا أو ليأخذن الراية غدا رجل يحبه الله ورسوله يفتح الله عليه فنحن نرجوها فقيل هذا علي فأعطاه ففتح عليه
Hayber Gazvesi Babı
HADİS NO - Seleme (R) şöyle demiştir: Hayber'de Ali gözünden rahatsız olmuştu da Peygamber'den geri kalmıştı. Kendi kendine:
— Ben Peygamber'den geri kalıyorum, dedi de akabinde Peygamber'e ulaştı.
Sabahında Hayber'in fethi olunduğu geceye girdiğimizde Peygamber:
— "Yemin olsun yarın ben sancağı bir adama vereceğim ki -yahut da: Yarın bayrağı öyle bir adam alacaktır ki- Allah ve Resulü onu sever. Hayber ona açılacaktır" buyurdu.
Bizler her birimiz o sancağı alacak kişi olmamızı ümit edip duruyorduk.
— İşte Ali! Denildi.
Peygamber sancağı Ali’ye verdi ve Hayber'in fethi Ali’ye müyesser oldu.
KİTABU'L-MAĞAZI
(Peygamber'in Gazveleri Kitabı)
حدثنا مسدد حدثنا يحيى عن شعبة عن الحكم عن مصعب بن سعد عن أبيه أن رسول الله صلى الله عليه وسلم خرج إلى تبوك واستخلف عليا فقال أتخلفني في الصبيان والنساء قال ألا ترضى أن تكون مني بمنزلة هارون من موسى إلا أنه ليس نبي بعدي وقال أبو داود حدثنا شعبة عن الحكم سمعت مصعبا
Gazvetu'l-Usre(Zorluk Gazvesi) Olan Tebûk Gazvesi Babı
HADİS NO 409 - Bize Yahya İbni Saîd el-Kattan, Şu'be'den; o da el- Hakem İbni Uyeyne'den; o da Musap İbni Sad'tan; o da babası Sa'd İbni Ebî Vakkaas(R)'tan tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Rasulullah (S) Tebûk gazasına çıktı ve Ali’yi Medine'de vekil bıraktı. Ali:
— Beni çocuklar ve kadınlar içinde vekil mi bırakıyorsun? Dedi. Rasulullah ona hitaben:
— Bana nispetle sen, Musa 'ya nispetle Harun menzilesinde olmana razı olmaz mısın? Şu kadar ki, benden sonra Peygamber yoktur" buyurdu.
Ve Ebu Davud Süleyman İbni Davud et-Tayâlîsî şöyle dedi: Bize Şu'be, el-Hakem'den; onun: Ben Musa'dan işittim, dediğini tahdîs etti
KİTABU'L-MAĞAZI
(Peygamber'in Gazveleri Kitabı)
حدثنا يسرة بن صفوان بن جميل اللخمي حدثنا إبراهيم بن سعد عن أبيه عن عروة عن عائشة رضى الله تعالى عنها قالت دعا النبي صلى الله عليه وسلم فاطمة عليها السلام في شكواه الذي قبض فيه فسارها بشيء فبكت ثم دعاها فسارها بشيء فضحكت فسألناها عن ذلك فقالت سارني النبي صلى الله عليه وسلم أنه يقبض في وجعه الذي توفي فيه فبكيت ثم سارني فأخبرني أني أول أهل بيته يتبعه فضحكت
Peygamber(S)'İn Hastalığı Ve Ölümü İle Yüce Allah'ın Şu Kavli Babı:
HADİS NO 425 - Ayşe (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) ölüm sebebi olan hastalığı sırasında Fâtıma aleyhâ's-selamı yanına çağırdı ve ona gizli bir şey söyledi. Fâtıma ağladı. Sonra bir daha çağırıp yine gizli bir şey söyledi. Bu defa da Fâtıma güldü. Biz bu ağlamanın ve gülmenin sebebini sorduk. Fâtıma:
— Peygamber bana vefat sebebi olan bu hastalığı sonunda ruhunun Allah canibine alınacağını söyledi. Bunun üzerine ağladım. Sonra bana ev halkından kendisine ilk ulaşanı olacağımı gizlice söyleyip haber verdi. Buna da güldüm! Dedi.
KITABUT-TEFSIR
(Kuran’ın Tefsiri Kitabı)
حدثنا حجاج بن منهال حدثنا معتمر بن سليمان قال سمعت أبي قال حدثنا أبو مجلز عن قيس بن عباد عن علي بن أبي طالب رضى الله تعالى عنه قال أنا أول من يجثو بين يدي الرحمن للخصومة يوم القيامة قال قيس وفيهم نزلت { هذان خصمان اختصموا في ربهم } قال هم الذين بارزوا يوم بدر علي وحمزة وعبيدة وشيبة بن ربيعة وعتبة بن ربيعة والوليد بن عتبة
Bab: Aziz Ve Celil Allah'ın Şu Kavli:
HADİS NO 265 - Bize Ebu Mıclez, Kays İbni Ubâd'dan tahdîs etti ki, Ali İbni Ebî Tâlib (R): Kıyamet gününde ben Rahmanın huzurunda müşriklerle muhakeme olmak üzere duruşmak için ilk diz çöken kişi olacağım, demiştir.
Bu hadisin ravisi Kays İbni Ubâd da: "Bu iki zümre, Rableri hakkında birbirleriyle davalaşan iki hasım zümredir ayeti bunlar hakkında (yani Hamza ve iki arkadaşı ile Utbe ve iki arkadaşı hakkında) indi, demiştir.
Yine Kays: Bedir gününde birbirlerine karşı cenkleşmeğe çıkan kimseler bunlardır: Ali, Hamza İbni Abdulmuttalib, Ubeyd’e ibnu'l-Haris İbni Abdulmuttalib (bu üçü Müslüman dır); Şeybe İbni Rabia İbni Abdi'-ş-Şems, kardeşi Utbe İbni Rabia ve el-Velîd İbni Utbe
KİTÂBU'L-LİBÂS
(Giyilen Şeyler ve Hükümleri- Kitabı)
حدثنا إسحاق بن إبراهيم الحنظلي أخبرنا يحيى بن آدم حدثنا ورقاء بن عمر عن عبيد الله بن أبي يزيد عن نافع بن جبير عن أبي هريرة رضى الله تعالى عنه قال كنت مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في سوق من أسواق المدينة فانصرف فانصرفت فقال أين لكع ثلاثا ادع الحسن بن علي فقام الحسن بن علي يمشي وفي عنقه السخاب فقال النبي صلى الله عليه وسلم بيده هكذا فقال الحسن بيده هكذا فالتزمه فقال اللهم إني أحبه فأحبه وأحب من يحبه وقال أبو هريرة فما كان أحد أحب الي من الحسن بن علي بعدما قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ما قال
Çocuklar İçin Olan Kokulu Boncuk Gerdanlık Babı
HADİS NO 100 - Ebu Hureyre (R) şöyle demiştir: Ben Medine çarşılarından bir çarşıda Rasûlullah'ın beraberinde idim. Rasulullah (S) yürüdü, ben de O'nun beraberinde yürüdüm. (Nihayet Fâtıma'nın evinin avlusunda bir kenara oturdu da torunu Hasan'ı kast ederek) üç kere:
— "Küçük neredesin? Küçük neredesin? Küçük neredesin?" diye seslendi.
Ve bana:
— "Ali’nin oğlu Hasan'ı çağır!" buyurdu.
Bunun üzerine Ali’nin oğlu Hasan, boynunda kokulu boncuk gerdanlığı olduğu hâlde yürüyüp geldi. Peygamber (S) sarmaşmak üzere elini şöyle yaydı, Hasan de elini açıp yaydı, Peygamber Hasan'a yapışıp sarmaştı ve:
— "Allah'ım, ben bu çocuğu seviyorum, Sen de onu sev ve onu seveni de sev!" diye dua etti.
Ebu Hureyre: Rasûlullah'ın Hasan hakkında söylediği bu sözlerden sonra artık bana hiçbir kimse Ali’nin oğlu Hasan'dan daha sevgili olmadı, demiştir.
Yorum