Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #91
    Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

    35- İmam Cafer Sadık (a.s) Ve Dilenci

    Mesma' b. Abdülmelik şöyle diyor:

    Biz Mina'da İmam Cafer Sadık (a.s)'ın huzurunda oturmuş ve yanımızda bulunan üzümden yiyorduk. Bu sırada bir dilenci gelerek İmam (a.s)'dan yardım istedi. İmam (a.s) da bir salkım üzümün ona verilmesini emretti.
    Dilenci: "Benim üzüme ihtiyacım yoktur; para varsa para veriniz" dedi.
    İmam (a.s): "Allah sana genişlik versin" buyurdu.
    Dilenci gitti. Birkaç adım attıktan sonra pişman olarak geri dönüp: "Üzümü veriniz" dedi.

    İmam (a.s): "Allah sana genişlik versin" buyurarak ona bir şey vermedi.
    Daha sonra başka bir dilenci geldi. İmam (a.s) ona üç tane üzüm verdi.
    Dilenci üzümü alarak: "Allah'a hamd olsun ki, beni rızıklandırdı" dedi.
    Gitmek istediğinde İmam (a.s) ona: "Dur!" dedi. Sonra ona bir avuç dolusu üzüm verdi.

    Dilenci üzümü alarak: "Allah'a hamd olsun ki, beni rızıklandırdı" dedi.
    İmam (a.s) tekrar ona: "Dur, gitme!" buyurdu.
    İmam (a.s) hizmetçiye: "Yanında ne kadar para vardır?" diye sordu.
    Hizmetçi: "Yaklaşık yirmi dirhem" dedi.

    İmam (a.s): "Onu da bu fakire ver" diye emretti.
    Dilenci tekrar şöyle dedi: "Allah'ım, sana hamdolsun; bu nimet yalnız sendendir; sen teksin ve eşsizsin."
    Gitmek istediğinde İmam (a.s): "Dur, gitme" diye buyurdu.
    Daha sonra gömleğini çıkararak fakire: "Al, giy" buyurdu.
    Dilenci o gömleği giyip şöyle dedi: "Allah'a hamd olsun ki, bana elbise verdi ve beni giyindirdi."

    Daha sonra İmam (a.s)'a dönerek: "Allah size iyi mükafat versin" dedi. Artık bundan başka bir şey söylemedi ve çekip gitti.
    Ravi diyor ki: Bizim tahminimiz şuydu ki, eğer fakir adam bu defa da Allah'a şükredip İmam (a.s)'a dua etmeseydi, İmam (a.s) yine ona bir şeyler verecekti ve durum böylece devam edecekti. Çünkü Allah'a şükrettikçe İmam (a.s) ona bağışta bulunuyordu.

    (Bihar, c. 47, s. 42)
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #92
      Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

      36- Mazeret Yolunun Kapanması

      Âl-i Sâm'ın kölesi Abdul'a'la şöyle diyor: İmam Cafer Sadık (a.s)'dan şöyle buyurduğunu duydum:

      "Güzelliğinden dolayı günaha bulaşan güzel bir kadını, kıyamet günü İlahi adalet mahkemesine getirdiklerinde: "Neden günah işledin?" diye soracaklar.
      Cevaben şöyle diyecektir: "Allah'ım, beni güzel yarattın, bu yüzden günah işledim!"

      Bu sırada Allah-u Teala, Hz. Meryem'i getirmelerini emredecektir. O kadına: "Sen mi daha güzelsin yoksa bu mu? Biz onu daha güzel yarattık ama o güzelliğinden dolayı aldanıp günaha düşmedi!"

      Daha sonra yakışıklığından dolayı günaha düşen yakışıklı bir erkeği sorguya çektiklerinde: "Neden günaha düştün?" diye soracaklardır. O cevaben şöyle diyecektir: "Allah'ım, beni yakışıklı yarattın; bundan dolayı kadınlar bana yöneldi, ben de aldanarak günaha düştüm!"

      Bu sırada Yusuf (a.s)'ı getirerek ona: "Sen mi daha yakışıklısın yoksa Yusuf mu? Biz ona cemal ve güzellik verdik ama o aldanarak günaha düşmedi!" denilecektir.

      Daha sonra bela ve sıkıntılarından dolayı isyan ederek günaha düşen birisini getirecekler. "Neden isyan ederek günaha düştün?" dediklerinde şöyle diyecek: "Allah'ım, bana şiddetli bela, musibet ve sıkıntılar verdin, bu yüzden isyan ederek günaha düştüm."

      Bu sırada Eyyub (a.s)'ı getirerek o adama şöyle denilecek: "Senin belan mı daha şiddetli idi yoksa Eyyub'un mu? Halbuki biz onu şiddetli belaya uğrattık ama o isyan ederek günaha düşmedi."
      İşte böylece özür ve bahane yolu günahkarlara kapanmış olacaktır.

      (Bihar, c. 7, s. 285; c. 12, s. 341)
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #93
        Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

        37- Yanlış Tefsirlerin Tehlikesi

        Ebu Muhammed el-Askeri babasından İmam Cafer Sadık (a.s)'ın şöyle buyurduğunu naklediyor:

        Avam halkın bir şahsı överek onun şahsiyeti ve yüceliği hakkında konuştuklarını duydum. Tanınmayacak bir şekilde onu yakından görmek ve şahsiyetinin ne derecede olduğunu öğrenmek istedim.

        Bir gün onu, etrafı avam halkla sarılmış olduğu bir halde gördüm. Ben de yüzümü kapatarak tanınmayacak bir şekilde bir köşede durup onun hareketlerini göz altında bulundurdum. O, halkı aldatıcı bir kılık ve kıyafette idi. Yavaş yavaş halktan ayrılarak bir yola koyuldu. Halk da kendi işleri peşice gittiler.

        Ben de onun nereye gittiğini ve ne yaptığını öğrenmek için onun peşine takıldım. Çok geçmeksizin ekmek fırınına gitti. Fırın sahibini dalgın ve gafil bir durumda görünce, iki ekmek çaldı ve onları elbisesinin altına saklayarak yoluna devam etti.

        Ben onun bu işine şaşırdım. Kendi kendime dedim ki: Fırıncıyla anlaşmış olabilir ve ihtimalle ekmeyin parasını önceden vermiş veya sonradan verebilir.
        Oradan geçip nar satan bir manava ulaştı. Nar satan manavın önünde biraz durdu. Onun meşgul olduğunu görünce, iki tane nar alarak yoluna devam etti.
        Benim şaşkınlığım oldukça çoğaldı. Yine kendi kendime dedim ki: "Onunla bir anlaşması olabilir. Ama neden hırsızlar gibi davranıyor! Onlar meşgul olduklarında onların mallarını götürüyor!" Böylece şaşkınlık içerisindeydim. Nihayet hasta bir adamla karşılaştı; ekmekleri ve narları ona vererek yoluna devam etti. Peşice gederek ona ulaştım.

        Dedim ki: "Ey Allah'ın kulu! Senin methini duymuştum ve seni yakından görmek istiyordum. Ama bugün senden ilginç şeyler gördüm. Senin bu yaptıkların beni üzdü. Üzüntümün giderilmesi için senden soru sormak istiyorum."

        Söz konusu şahıs:
        - Ne gördün?
        - "Fırıncıdan iki adet ekmek ve manavdan ise iki tane nar çaldın."
        - Sen kimsin?
        - "Adem oğullarından ve Muhammed (s.a.a) ümmetindenim."
        - Hangi ailedensin?
        - "Peygamber Ehl-i Beytinden."
        - Hangi şehirdensin?
        - "Medine şehrinden."
        - Sen Cafer b. Muhammed misin?
        - "Evet, ben Cafer b. Muhammed'im."

        - Yazık ki bu nesebi şerafetin sana hiçbir faydası olmamıştır. Zira senin bu soru sorman, baban ve dedenin ilim ve bilgisinden ve Kur'an'dan habersiz olduğunu göstermektedir. Kur'an'dan haberdar olsaydın, beni eleştirmez ve övülecek şeyi inkar etmezdin!.
        - "O nedir?"
        - Allah'ın kitabı olan Kur'an'dır.
        - "Cahil olduğum şey nedir?"

        - Allah'ın şu sözüdür: "Kim (Allah'ın huzuruna) iyilikle gelirse, ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse, o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar."(1)

        Binaenaleyh, ben iki ekmek çaldım iki günah işledim ve iki nar çaldım yine iki günah işledim. Toplam dört günah işlemiş oldum. Ama onları Allah yolunda sadaka verdiğim için onların her birine karşılık on sevap kazandım. Toplam kırk sevap elde etmiş oldum. Dört günah kırk sevaptan azaltılmış olursa, geriye otuz altı sevap kalır. O halde benim şimdi otuz altı sevabım vardır. İşte bundan dolayı, ilim ve bilgiden habersizsin diyorum.

        -"Annen yasında ağlasın! Kur'an'dan habersiz olan sensin. Zira Allah Teala buyuruyor ki: "Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder."(2)

        Sen ilk önce iki ekmek çaldın, iki günah işledin. İki tane de nar çaldın yine iki günah işledin. Toplam dört günah işlemiş oldun. Halkın malını onların izni olmadan başkalarına sadaka olarak verdin, sevap işlememenle birlikte dört günah daha işlemiş oldun. Toplam sekiz günah işledin. Dört günahın karşısında kırk sevap kazanmış olmadın.

        O adam inat ederek bu sözleri kabul etmedi ve ben de onu kendi haline bırakıp gittim."

        İmam Sadık (a.s) bu kıssayı dostlarına naklederken şöyle buyurdular: "Dini meselelerde bu çeşit yanlış tefsir ve yorumlar, bir takım insanların, -hem kendilerinin ve hem de diğer kimselerin- sapmalarına yol açmaktadır."(3)
        _________________
        1 - En'am / 160
        2 - Mâide / 27
        3 - Bihar, c. 47, s. 238
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #94
          Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

          38- Hakaret Yasak!

          Köylü bir adam sürekli olarak İmam Cafer Sadık (a.s)'ın yanına gelip gidiyordu. İmam (a.s) bir süre onu göremeyince yanındakilerden o adamın halini sordu.

          İmam (a.s)'ın huzurunda bulunanlardan birisi, o adamı küçümsemek ve onu İmam (a.s)'ın yanında küçük düşürmek için şöyle dedi: "Efendim! O adam avam ve cahil birisidir ve çok önemli bir şahıs değildir!"

          İmam (a.s) onun bu sözüne karşı şöyle buyurdu: "İnsanın aslı onun aklıdır; hasebi (şerafet ve üstünlüğü) dinidir; değeri takvasıdır. İnsanlar soy açısından eşittirler; herkes Adem'dendir."
          O adam, İmam (a.s)'ın bu sözünden dolayı utanıp sıkıldı ve artık bir şey demedi.

          (Bihar, c. 78, s. 202)
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #95
            Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

            39- Aslanlarla Yük Taşıyabilme!

            Ebu Hazim Abdulgaffar b. Hasan şöyle diyor:

            Mensur'un hükümeti döneminde İbrahim b. Edhem Kufe'ye geldi ve ben de onunla birlikte idim. Ebu Abdullah Cafer b. Muhammed b. Ali el-Alevi de Kufe'ye geldi. Bu sırada İmam Cafer Sadık (a.s) Kufe'den çıkıp Medine'ye dönmek istiyordu.

            Kufe'nin alim ve büyükleri de İmam (a.s)'ı yolcu ediyorlardı.
            Süfyan-i Sevri ve İbrahim b. Edhem (sofuların önderi) İmam (a.s)'ı yolcu edenlerdendi. İmam (a.s)'ı yolcu edenlerden bazıları O'ndan daha ileride gidiyorlardı. Yolun yarısında aniden bir aslanla karşılaştılar.
            İbrahim b. Edhem şöyle dedi: "Bekleyin de İmam Sadık gelsin. Bakalım bu aslana ne yapacaktır."

            Derken İmam (a.s) gelip yetişti. Aslanın yolda yattığını Hazrete söylediler. İmam (a.s) aslana yaklaşarak kulağından tutup onu yoldan uzaklaştırdı. Sonra şöyle buyurdu: "İnsanlar Allah'ın emirlerine uymuş olurlarsa, yüklerini bu aslanlara yükleyebilirler."

            (Bihar, c. 47, s. 139; c. 71, s. 191)
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #96
              Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

              40- Şiddetli Sıcakta Çalışmak

              Ebu Amr eş-Şeybani şöyle diyor:

              Bir gün İmam Cafer Sadık (a.s)'ın, işçi elbisesini giyip eline kürek alarak kendi bahçesinde çalıştığını ve mübarek sırtından terler aktığını gördüm.

              İmam (a.s)'ı bu halde görünce: "Fedan olayım! Küreği verin de ben çalışayım" dedim.

              İmam (a.s): "Hayır! Ben, insanın geçimini sağlaması için güneşin sıcağında zahmet çekmesini seviyorum."

              (Bihar, c. 47, s. 57)
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #97
                Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                41- Ani Ölümden Kurtuluşun Yolu

                Bir gün Abbasi halifesi olan Mensur, bir kimseyi İmam Cafer Sadık (a.s)'ı çağırmak için gönderdi. İmam (a.s) onun yanına geldiğinde, Mensur İmam (a.s)'ı, kendi yanında O'nun için serilen halının üzerinde oturttu.

                Daha sonra birkaç defa: "Muhammed ve Mehdi'yi yanıma getiriniz" diye seslendi. "Şimdi gelirler" diye cevap verdiler.

                Mehdi geldiğinde Mensur İmam (a.s)'a dönerek şöyle dedi: "Ya Eba Abdullah! Sila-i rahim hakkında naklettiğin hadisi, oğlum Mehdi'nin de duyması için tekrar söyleyiniz."

                İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Evet! Babam babasından, o da dedesinden, o da Ali (a.s)'dan, o da Resulullah (s.a.a)'den şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
                "Ömründen üç yıl kalan kimse, sıla-i rahim (akrabalara iyilik) ettiğinde, Allah-u Teala onu otuz yıla dönüştürür. Ömründen otuz yıl kalan kimse de sıla-i rahimi (akrabalarla ilişkiyi) kestiğinde, Allah-u Teala, sıla-i rahimi kestiğinden dolayı otuz yıl kalan ömrünü üç yıla dönüştürür."

                İmam (a.s) daha sonra şu ayeti okudu:
                "Allah dilediğini siler, (dilediğini de) sabit bırakır. Bütün kitapların aslı onun yanındadır."
                Mensur: "Bu hadis güzeldir ama maksadım bu hadis değildi."

                İmam (a.s): "Evet! Babam babasından, o da dedesinden, o da Ali (a.s)'dan ve o da Resulullah (s.a.a)'den şöyle buyurduğunu nakletti:
                "Sıla-i rahim, evleri onanır; iyi adam olmasalar dahi ömürleri çoğaltır."

                Mensur: "Ya Eba Abdullah! Bu da iyidir ama benim istediğim bu hadis değildir."
                İmam (a.s): "Sıla-i rahim, hesabı kolaylaştırır; (insanı) kötü ölümden korur."
                Mensur: "Evet! Bu hadisi istiyordum."
                Mensur'un hedefi, oğlunun bu hadisi duyarak sıla-i rahim yapmak hususunda onu bu amele teşvik etmekti.

                (Bihar, c. 47, s. 163; c. 74, s. 93)
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #98
                  Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                  42- Zorluk Ve Sıkıntılardan Şikayet

                  Mufazzal b. Kays b. Rummane şöyle diyor:
                  İmam Sadık (a.s)'ın huzuruna vardım. Hayat zorluğu ve geçim sıkıntılarından şikayet ettim ve bana dua etmesini istedim.

                  İmam (a.s) cariyesine: "Ey cariye! Bize gönderilmiş olan o keseyi getir" dedi.
                  Cariye istenilen keseyi getirdiğinde İmam (a.s) onu bana vererek: "Bu kesenin içerisinde dört yüz dinar vardır. Onunla geçimini sağla" diye buyurdular.

                  Arzettim ki: "Canım sana feda olsun! Vallahi halimin perişanlığını anlatmaktan maksadım bu değildi. Sadece bana dua etmenizi istiyordum. “

                  İmam Sadık (a.s) buyurdu ki:
                  "Dua edeceğim. Ama bütün sorunlarını halka anlatma. Böyle yapmış olur isen, halkın yanında küçülür ve hakir olursun."

                  (Bihar, c. 47, s. 34)
                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    #99
                    Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                    43- Dua Ve İnfakın Kabul Olma Şartları

                    Bir şahıs İmam Sadık (a.s)'ın huzuruna vararak şöyle dedi: Kur'an'ı Kerim'de tevilini bilmediğim iki ayet vardır.
                    İmam (a.s): "Hangi ayetlerdir?"
                    - Biri; "Beni çağırın (dua edin) size icabet edeyim"(1) ayetidir. Oysa ben Allah'ı çağırmama rağmen duam kabul olmuyor.

                    - Allah'ın, vaadine aykırı hareket ettiğini mi sanıyorsun?
                    - Hayır!
                    - Öyleyse ne demek istiyorsun?
                    - Bilmiyorum.
                    - Diğer ayet hangisidir?
                    - "Neyi infak ederseniz, Allah onun yerine bir başkasını verir"(2) ayetidir.
                    - Allah'ı vaadine sadık kalmadığını mı sanıyorsun?
                    - Hayır!
                    - Öyleyse ne demek istiyorsun?
                    - Bilmiyorum.

                    - İnşaallah bu konuyu sana açıklayacağım. Eğer Allah'ın emrettiği şeye itaat ettikten sonra O'nu çağırsaydın sana icabet ederdi. Ama sen Allah'a muhalefet ve isyan etmektesin, o da sana icabet etmiyor.

                    İnfak ettiğin şeyin yerini başka bir şeyin doldurmadığı sözüne gelince; eğer helal yolla kazanarak yerinde infak etmiş olsaydın, bir dirhem bile olsaydı Allah onun yerine bir başkasını verirdi. Eğer O'nu dua metoduyla çağırsaydın, günahkâr bile olsaydın yine sana icabet ederdi.
                    - Dua metodu nedir?

                    - Farzı edâ ettiğinde Allah'ı ulularsın, ta'zim edersin ve edebildiğin kadar O'nu methedersin, Peygamber (s.a.a)'e salât gönderirsin, O'na çokça salât gönderirsin, risaletini tebliğ ettiğine şehadet edersin, hidayet İmamlarına salât gönderirsin. Allah'a hamd-u sena, hidayet İmamlarına salât ve selamdan sonra Allah'ın sana iyiliklerini, güzel ihsanıyla imtihanlarını, sana verdiği nimetlerini, sana yaptığı güzel işlerini hatırlayarak bunlara karşı Allah'a hamd ve şükredersin. Daha sonra hatırladığın günahlarına bir bir ve hatırlamadığın günahlarına ise genel olarak itiraf edersin. Bütün günahlarından Allah'a tövbe ederek, tekrar günaha dönmeyeceğine karar verirsin. O günahlardan pişmanlık duyarak doğru bir niyet, korku ve ümitle Allah'tan bağışlanma diler ve şunları söylersin:

                    "Allah'ım! Ben günahlarımdan dolayı senden özür ve bağışlanma diliyorum, sana tövbe ediyorum. Öyleyse beni itaatine yönelt, beni bana farz kıldığın, yani seni hoşnut eden her şeye muvaffak kıl. Şüphesiz ben, kendisini nimetlendirmediğin halde senin itaatinden birine ulaşan, onu yapmaya muvaffak olan hiç kimseyi görmedim. Öyleyse, bana öyle bir nimet ver ki, onunla rızvanına ve cennetine ulaşayım."(3)

                    Daha sonra hâcetlerini iste. Ümit ederim ki, Allah seni mahrum etmez inşaallah.
                    _________________
                    1 - Mü'min / 60
                    2 - Sebe' / 39
                    3 - Bihar'ul-Envar, c. 93, s. 319; Felah'us-Sâil, s. 38; Uddet-ud Daî, s. 16
                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                      44- Anneye Karşı Kabalık Yapan

                      İbrahim b. Mahzem şöyle diyor:

                      Ben İmam Sadık (a.s)'ın huzurunda idim. Geceleyin Medine'deki evime döndüm. Annem de benimle birlikte idi. Benimle annem arasında bazı sözler oldu ve ben anneme karşı kabalık yaptım. O gecenin sabahı, sabah namazından sonra İmam Sadık (a.s)'ın yanına gittim. Huzuruna varır varmaz, ben henüz bir söz söylemeden İmam (a.s) şöyle buyurdu:

                      "Ey İbn-i Mahzem! Neden dün gece annenle konuşurken ona karşı sert davrandın. Bilmiyor musun ki, onun karnı senin iskan ettiğin bir evdi; eteği dinlendiğin bir beşikti, göğsü süt içtiğin bir kaptı. O halde ona karşı sert davranma!"

                      (Bihar, c. 47, s. 349)
                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                        45- İmalı Öğüt

                        [color=green]Resulullah (s.a.a)'in hizmetçisi Şekrani şöyle diyor:

                        Ebu Cafer (Mensur Devanikî) zamanında Beyt'ül-maldan hissemi almak için aracı olacak bir kimsem yoktu. Beyt'ül-malın kapısında şaşkın bir vaziyette durmuştum. Bu esnada gözüm İmam Cafer Sadık (a.s)'a ilişti. Yanına vararak dedim ki: "Allah beni sana feda etsin! Ben sizin hizmetçiniz Şekrani'yim."

                        İmam (a.s) bana merhaba dedi ve hal hatırımı sordu. Ben de isteğimi arzettim.
                        İmam (a.s) bineğinden inerek içeri girdi. Çok geçmeksizin Beyt'ül-maldan bana bir pay alıp getirdi ve torbasını benim torbama boşalttı. Daha sonra şöyle buyurdu:

                        "Şekranî! Güzel iş herkesten güzeldir ama bize olan nispetinden dolayı bu işin senden (olması) daha güzeldir. Kötü iş herkesten kötüdür ama senden (olması) daha kötüdür!"

                        İmam (a.s) imalı öğütlerle ona nasihat etti. Çünkü Şekranî şarap içiyordu.

                        (Bihar, c. 47, s. 349)
                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                          46- Doğru İnanç

                          Amr b. Harîs şöyle diyor:

                          İmam Cafer-i Sadık (a.s)'ın huzuruna vardım. İmam (a.s) kardeşi Abdullah'ın evinde idi...
                          Arzettim ki: "Fedan olayım! İnandığım inancı (doğru olup olmadığını öğrenmek için) sana anlatayım mı?"
                          İmam (a.s): "Anlat ey Amr!" dedi.

                          Arzettim ki: Şu inanç üzereyim:
                          Şehadet ediyorum ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Muhammed (s.a.a) O'nun kulu ve elçisidir. Kıyamet günü gelecektir. Namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan ayının orucunu tutmak, müstetî' olduğunda hacca gitmek, Resulullah (s.a.a)'den sonra Hz. Ali (a.s)'ın, İmam Hasan'ın, İmam Hüseyin'in, İmam Zeyn'ul-Abidin'in, İmam Muhammed Bakır'ın ve ondan sonra da sizin velayetiniz farzdır ve sizler benim İmamlarımsınız. Bu inanç üzerine yaşıyorum, bu inanç üzerine öleceğim ve bu itikat üzerine de Allah'a itaat ve ibadet edeceğim."

                          İmam (a.s) buyurdu ki: "Ey Amr! Allah'a andolsun ki, benim ve babalarımın dini de -gizlide ve açıkta- böyledir. O halde Allah'tan kork! Hayır dışında dilini koru. Ben kendi kendimi hidayet ettim, deme. Hayır! Allah seni hidayet etmiştir. Öyleyse Allah'ın sana vermiş olduğu nimet karşısında O'na şükret. Geldiğinde yüzüne karşı kınanılan, arkasında yerilen kimselerden olma. Halkı boynuna bindirme (kendine musallat etme). Boynuna bindirmiş olur isen, boynunun kemiklerini kırarlar."

                          (Bihar, c. 69, s. 5)
                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                            47- Cennet Kokusunun Kendilerine Ulaşmayacağı Kimseler

                            İmam Cafer Sadık (a.s)'ın hizmetçilerinden olan Salime şöyle diyor:

                            İmam Cafer Sadık (a.s)'ın vefat anında O Hazretin yanında idim. İmam (a.s) bir ara bayıldı. Kendisine gelince şöyle buyurdular: "Hasan b. Ali b. Hüseyin-i Eftas'a yetmiş dinar ver, falan adama bu kadar ver ve falan adama da bu kadar ver."

                            Arzettim ki: "Kılıç çekerek seni öldürmek isteyen adama bağışta bulunmak mı istiyorsun?"

                            Buyurdu ki: "Allah Teala haklarında şöyle buyurduğu kimselerden olmamı istemiyor musun?: "Onlar Allah'ın gözetlemesini emrettiği şeyleri gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir."(1)

                            Evet, ey Salime! Allah Teala cenneti yarattı; kendisini ve kokusunu güzel kıldı. Cennetin kokusu iki bin yıllık bir mesafeden alınmaktadır. Onun bu güzel kokusunu, anne ve babaya karşı gelen, akrabalarla ilişkiyi kesen ve onlara iyilikte bulunmayan bir kimse alamaz."(2)
                            _____________
                            1 - Ra'd / 21
                            2 - Bihar, c. 74, s. 96
                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                              48- İmam Sadık (a.s)'dan Bir Keramet

                              Cemil b. Derrac şöyle diyor:

                              İmam Sadık (a.s)'ın huzurunda idim, aniden bir kadın gelerek şöyle dedi: "Ey Resulullah'ın oğlu! Çocuğum öldü! Onun üzerine bir örtü çekerek yardımda bulunmanız için huzurunuza geldim."

                              İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Belki de çocuğun ölmemiş, şimdi kalk evine git, guslet, iki rekat namaz kıl ve Allah'a: "Ey bu çocuğu yoktan var edip bana bağışlayan! Bağışını bana yenile" diye dua et ve çocuğunu hareket ettir ve bu olayı kimseye söyleme."

                              Kadın hemen eve dönüp İmam (a.s)'ın emrine uygun olarak amel edince aniden çocuk dirildi ve ağlamaya başladı.

                              (Bihar, c. 47, s. 79)
                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                                49- İstişarenin Sınırı

                                İstişarenin riayet edilmesi gereken bir takım sınırları vardır. Kim sınırlarını tanımazsa, zararı istişare edene yararından daha çok olur:

                                1- Kendisiyle istişare edilen kimse akıllı olmalıdır.
                                2- Dindar ve hür olmalıdır.
                                3- Gerçek bir dost olmalıdır.
                                4- İstişare ettiğin kimseye, iyice anlayabilmesi için konuyu tüm açıklığıyla açıp söylemelisin.

                                Akıllı olursa, onunla istişare etmekten yararlanırsın; dindar ve hür olursa, sana nasihat etmede (sana yol göstermede) gayret sarfeder; gerçek dost olursa, kendisine açtığın sırrı saklar; konuyu tam açıp söylediğinde de onun konu hakkındaki bilgisi senin bilgin kadar olur; istişare ve nasihatte tam ve kamil olur."

                                (Bihar, c. 75, s. 102; c. 61, s. 253)
                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X