Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz. Ali, Resulullah (s.a.a)’in Yanında En Çok Sevilen Şahıstı

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Hz. Ali, Resulullah (s.a.a)’in Yanında En Çok Sevilen Şahıstı

    Hz. Ali, Resulullah (s.a.a)’in Yanında En Çok Sevilen Şahıstı..

    Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefi “Yenabi’ul- Mevedde”nin 55. babında Tirmizi’ den Bureyde’nin şöyle dediğini naklediyor:
    “Peygamber kadınların içinde en çok Fatıma’yı, erkeklerden ise en çok Ali’yi seviyordu.”
    Muhammed bin Yusuf-u Genci eş-Şafii “Kifayet’ut- Talib”in 91. babında Ümm’ül- Müminin Aişe’den şöyle bir hadis naklediyor:
    “Allah Teala, Resulullah’ın Ali bin Ebu Talib’den daha çok sevdiği bir kul yaratmamıştır.”
    Sonra şöyle devam ediyor: “Naklettiğim bu hadisi, İbn-i Hacer “Menakıb”da, İbn-i Asakir- Dimaşki de Hz. Ali’nin hal tercümesinde kaydetmiştir.”
    Muhyiddin ve imam’ul- harem Ahmed bin Abdullah eş-Şafii de yine Tirmizi’den şöyle naklediyorlar: Aişe’den; “Resulullah insanlar içinde en çok kimi seviyordu?” sorduklarında; “Fatıma’yı” diye cevap verdi. “Erkekler içerisinde daha çok kimi seviyordu” dediklerinde de; “Onun kocası Ali bin Ebi Talib’i” dedi.
    Zehebi ve Hafız Ebu’l- Kasım-ı Dimaşki de Aişe’den şu hadisi nakletmişlerdir:
    “Resulullah’ın Ali ve Fatıma’dan daha çok sevdiği bir kimseyi görmedim.”
    Hafız Hucendi, Muazet-i Gifariyye’den şöyle naklediyor: “Resulullah (s.a.a) Aişe’nin evindeyken onun huzuruna vardım. Hz. Ali de dışarıdaydı. Resulullah Aişe’ye şöyle buyurdular:
    “Bu (Ali) en çok sevdiğim ve benim yanımda en değerli olan insandır. Onun hakkını tanı, onun değer ve makamını bil.”
    Şeyh Abdullah bin Muhammed bin Amr Şebravi eş-Şafii (sizin büyük alimlerinizden sayılmaktadır) “İthaf” kitabının 9. sayfasında, Süleyman Belhi “Yenabi’ul- Mevedde”de ve Muhammed bin Talha eş-Şafii “Metalib-is Süul”un 6. sayfasında Tirmizi’den, o da Cumey’ bin Umeyr’den şöyle naklediyorlar:
    “Halamla birlikte Ümm’ül- Mü’minin Aişe’nin yanına gittik. Ben ondan Resulullah’ın en çok sevdiği insanların kimler olduğunu sordum. Aişe de; “Kadınlardan Fatıma ve erkeklerden ise onun kocası Ali bin Ebi Talip” diye cevap verdi.
    Aynı hadisi Mir Seyyid Ali Hemedani eş-Şafii “Meveddet’ul- Kurba”nın 11. Meveddesinde sadece şu farkla Cumey’in şöyle dediğini naklediyor: “Bunu halamdan sordum, o da böyle cevap verdi.”
    Hatip Harezmi de “Menakıb”ın 6. faslının sonunda bu hadisi Cumey’den, o da Aişe’den naklediyor:
    İbn-i Hacer-i Mekki “Savaik”in 2. faslında Hz. Ali (a.s)’ın fazileti hakkında 40 tane hadis naklettikten sonra Tirmizi’den, o da Aişe’den şu hadisi naklediyor:
    Aişe diyor ki: “Fatıma kadınların, kocası da erkeklerin içinde Resulullah’ın en çok sevdiği kimselerdi.”
    Muhammed bin Talha eş-Şafii “Metalib’us- Süul”un 7. sayfasında bu konuda birçok hadis naklettikten sonra şöyle diyor:
    “Bütün bu sahih hadisler şunu ispat ediyorlar: Resulullah (s.a.a)’in kadınlar içinde en çok sevdiği kimse Fatıma’dır. O; cennetteki kadınların, Medineli kadınların ve bütün ümmetin kadınlarının efendisidir.”
    Akli ve nakli deliller, Hz. Ali ve Hz. Fatıma (aleyhum’es- selam)’ın Resulullah (s.a.a)’in en çok sevdiği insanlar olduğunu kanıtlamaktadırlar.
    Resulullah (s.a.a)’in Hz. Ali (a.s)’ı herkesten daha çok sevdiğini ve her zaman ona öncelik verdiğini ispat eden hadislerin içinde en önemlisi “Tayr-i Meşviy” (kızartılmış kuş) diye meşhur olan hadistir. Bu hadisle Hz. Ali (a.s)’ın ümmetin içinde Resulullah (s.a.a)’in en çok sevdiği kimse olduğu tamamen ispat edilmektedir. “Tayr-i Meşviy” hadisi iki fırka arasında o kadar meşhur ki onu kimlerin rivayet ettiğini söylemek bile gereksizdir. Ama “Bu hadisi Şiiler uydurmuşlardır” diyenlerin eline bahane vermemek için yine de onun aklımda olan senetlerinden bazılarına değinmek istiyorum.
    "Tayr-i Meşviy" Hadisi
    Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai ve Secistani kendi muteber sahihlerinde, imam Ahmed bin Hanbel “Müsned”de, İbn-i Ebi’l- Hadid “Nehc’ul- Belağa’nın Şerhi”nde, İbn-i Sabbağ-i Maliki “Fusul’ul- Mühimme”nin 21. sayfasında ve Süleyman Belhi el-Hanefi “Yenabi’ul- Mevedde”nin 8. babını bu hadise ayırmış ve Ahmed bin Hanbel’den, Tirmizi’den, Muvaffak bin Ahmed’den, İbn-i Meğazili’-den ve “Sünen-i Ebu Davud”dan, onlar da Peygamber’in kölesi Sefine’den, Enes bin Malik’ten ve İbn-i Abbas’tan bu hadisi naklettikten sonra şöyle diyor: “Tayr hadisini 24 kişi Enes’ten nakletmiştir.” Özellikle Maliki “Fusul’ul- Muhimme”de şöyle diyor: “Enes bin Malik’in naklettiği Tayr hadisi, sahih ve sarih hadislerin içinde en sahih ve sağlam olan hadistir.”
    Sibt bin Cevzi “Tezkire”nin 23. sayfasında (Fezail-i Ahmed ve Sünen-i Tirmizi’den naklen) ve Mes’udi “Müruc’uz- Zeheb”in 2. cildinin 49. sayfasında bu hadise değinmişlerdir. İmam Ebu Abdullah Abdurrahman Nesai “Hasais’ul- Alevi” adlı kitabının 9. hadisinde ve Hafız bin Ukde ve Muhammed bin Cerir-i Taberi bu hadisin mütevatir olduğu ve senetleri hakkında yazmış oldukları özel kitaplarında, sahabeden 35 kişinin bu hadisi Enes’den naklettiklerini söylüyorlar. Hafız Ebu Naim de bu hadis hakkında kalın bir kitap yazmıştır.
    Kısacası Ehlisünnetin büyük alimlerinin hepsi kendi muteber kitaplarında bu hadisi nakletmişlerdir. Allame, muhakkik, zahit, adil, sıka Seyyid Mir Hamid Hüseyin Dehlevi (sizler onun ilim, amel ve takvasını daha iyi biliyorsunuz), Hindistan’daki şöhreti güneşten daha parlak olan bu alim “Abekat’ul- Envar” adlı büyük kitabının bir cildini “Tayr-i Meşviy” hadisine ayırmıştır. Orada Ehl-i Sünnet’in büyük alimlerinin güvenilir kitaplarından bu hadisin bir çok senetlerini toplamıştır. Ben bu hadisi kaç senetle naklettiğini şimdi hatırlamıyorum. Ancak şu kadar biliyorum ki, bu hadisin senetlerini okuduğumda bu büyük seyyidin böylesi küçük bir hadisin mütevatir olduğunu Ehl-i Sünnet’in kendi kaynaklarından nasıl zahmet çekerek ispat ettiğini görünce gerçekten de çok şaşırdım. Velhasıl, hem Sünnilerin hem de Şiilerin her zaman ve her yerde sahih oluşunu itiraf ettikleri o hadislerin hepsinin özet ve neticesi şudur:
    “Bir gün kadının biri kızartılmış bir kuşu Resulullah (s.a.a)’in yemesi için ona hediye etmişti. Resulullah (s.a.a) onu yemeden önce ellerini göğe kaldırıp şöyle dua etti: “Allah’ım! Sana ve bana en sevgili olan kulunu gönder de bu (kızartılmış) kuşu benimle beraber yesin.” Derken Hz. Ali gelip o kuşu Resulullah (s.a.a) ile birlikte yediler.
    Malik’in “Fusul’ul- Muhimme”sinde, “Tarih-i Hafız-ı Nişabu-ri”de, “Kifayet’ut- Talip”te, “Müsned-i Ahmet”de ve Ehl-i Sünnetin diğer önemli kitaplarında Enes bin Malik’ten şöyle nakletmişlerdir:
    Enes diyor ki: “Resul-ü Ekrem bu dua ile meşgulken Ali üç defa geldi. Her gelişinde özür getirerek onu geri yolladım. Üçüncü gelişinde ayağıyla kapıya vurdu. Resulullah (s.a.a); “Onu içeri al.” diye buyurdular. Ali içeri girdiğinde; “Allah sana rahmet etsin, senin bana gelmene mani olan şey neydi?” diye sordular. Ali de; “Üç defa kapıya kadar geldim, bu üçüncü gelişimdir.” diye arz etti. Resulullah (s.a.a) bana dönerek; “Enes! Neden Ali’nin gelmesine mani oldun? Seni bu işe sürükleyen şey ne idi?” diye sordu. Ben de; “Ya Resulullah! Doğrusunu isterseniz, sizin duanızı duyduğumda benim kavmimden birisinin gelmesini istedim” dedim.
    Şimdi sizlere soruyorum, acaba Allah-u Teâla Resulünün duasını kabul mu etti, yoksa red mi etti?
    Cevap bellidir. Çünkü Allah-u Teâla Kur’ân’da duaların kabul edileceğine dair vaatte bulunmuştur. Ayrıca Resulullah da hiçbir zaman yersiz dua etmeyeceğinden Allah Teala duasını kesinlikle kabul buyurmuştur.
    Öyleyse bilin ki, Allah-u Teâla da yarattıklarının içinden en çok sevdiğini seçip onu Peygamberinin yanına göndermiştir. Binaenaleyh, Allah ve Peygamberinin, ümmetin içinde en çok sevdiği kimse, Ali bin Ebi Talip (a.s)’dır.
    Nitekim Ehlisünnetin büyük alimleri bu manayı tasdik etmişlerdir. Örneğin:Muhammed bin Talha eş-Şafii “Metalib’us- Süul” adlı kitabın 5. faslının 1. babının 15. sayfasında “Rayet” (bayrak) ve “Tayr” hadisleri münasebetiyle, güzel beyanı ve tatlı tahkikiyle Hz. Ali (a.s)’ın ümmetin içinde Allah ve Peygamber’in en çok sevdiği kimse olduğunu ve onun makamının yüceliğini ispat etmiştir.
    Şafii sözlerine şunu da ekliyor: “Peygamber-i Ekrem (s.a.a), muttakilerin en yüksek dereceleri olan bu değerli makam ve yüce sıfatı (Allah ve peygamberinin yanında sevgili olmayı) Hz. Ali’ye ispat ederek onun ulvi makamını halka bildirmek istedi.”
    H. 658. Yılda Şam’ın hafız ve muhaddisi olan Muhammed bin Yusuf-u Şafii “Kifayet-ut Talib fi Menakıb-i Ali bin Ebi Talib”in 33. babında kendi muteber senetleriyle Enes ve Sefine’den bu hadisi dört yolla naklettikten sonra şöyle diyor:
    “Mehamili de “Emali”nin 9. cüz’ünde bu hadisi nakletmiştir. Bu, Hz. Ali’nin Allah’ın en çok sevdiği insan olduğunu ispat eden açık bir delildir. Bu manaya delalet eden delillerin en güçlüsü de, Allah’ın kendi Resulünün duasını kabul edeceğine dair verdiği vaattir. Resulullah (s.a.a) dua ettiğinde, Allah Teala onun duasını hemen kabul ederek en sevdiği insanı Resulünün yanına gönderdi. O insan Ali’den başkası değildi.”
    Hatem’ul- Enbiya (s.a.a), insanların Kur’ân’ı kişisel menfaatlerine uygun şekilde yorumlamalarını engellemek için Kur’ân’ı tek başına emanet olarak bu ümmete bırakmadı.
    Resulullah (s.a.a) her iki fırkanın (Şii ve Sünni) alimlerinin kabul ettiği ve daha önce de arz ettiğimiz ve Resulullah (s.a.a)’in buyurduğu; “Ben sizin aranızda iki değerli emanet bırakıyorum; Allah’ın Kitabı ve itretimi (Ehl-i Beytimi). Bu ikisine sarıldığınız müddetçe kurtulacaksınız.” (Bazı hadislerde ise: “...Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapmazsınız.” şeklinde geçmiştir.) hadisi, O Hazretin Kur’ân’ı yalnız başına emanet bırakmadığını, Kur’ân’la birlikte Ehl-i Beytini de ümmete emanet olarak bıraktığını açıkça ortaya koymaktadır. Bunun için Kur’ân ayetlerinin nüzul sebeplerini, içerdiği hakikat ve manayı yine O’nun gerçek açıklayıcısı ve beyan edicisi olan Resulullah (s.a.a)’den, O’ndan sonra ise Resulullah’ın Ehl-i Beyti’nden sormak gerekir. Çünkü Enbiya suresinin 7. ayetinde Allah-u Teâla şöyle buyuruyor: “Bilmiyorsanız zikir ehlinden sorun.”
    Zikr Ehli Âl-i Muhammed’dir
    Zikr Ehlinden maksat, Kur’ân’nın dengi olan Ali (a.s) ve onun İmam olan 11 masum evladıdır. Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefi “Yenabi’ul- Mevedde”nin 39. babının 119. sayfasında (İstanbul baskısı), o da imam Sa’lebi’nin Keşf’ul- Beyan tefsirinden, Cabir bin Abdullah-i Ensari’den naklen şöyle naklediyor: “Ali bin Ebu Talip; “Zikr Ehli biziz.” buyurmuştur. Zikr Kur’ân’ın adlarından birisidir. Ehl-i Beyt (a.s) ise Kur’ân ehlidirler. Sizin ve bizim alimlerimiz muteber kitaplarında Hz. Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu naklediyorlar:
    “Beni kaybetmeden önce sorun benden. Allah’ın kitabını sorun benden. Çünkü ben bir ayet nazil olduğu zaman gece mi yoksa gündüz mü, düzlükte mi yoksa tepede mi nazil olduğunu biliyorum. Allah’a and olsun nazil olan ayetlerin hepsinin nüzul sebeplerini, nerede nazil olduklarını ve kime nazil olduklarını şüphesiz biliyorum. Çünkü Rabbim bana fasih bir dil ve algılayıcı bir kalp bağışlamıştır.”
    Demek ki, Kur’ân’ın ayetleri delil olarak gösterildiği zaman, bu onun hakiki anlamı ve gerçek müfessirlerin beyanıyla uyumlu olmalıdır. Yoksa herkes kendi görüş ve zevkine, inanç ve fikrine göre Kur’ân’ın ayetlerini tefsir ederse, bu durum ihtilaf ve ayrılığın dışında hiçbir sonuç doğurmaz.
    Bu mukaddimeden sonra kastettiğiniz o ayeti okuyun. Eğer gerçeğe uygun olursa, onu canı gönülle kabul eder, başımızın üstüne koyarız
    ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

    #2
    Ynt: Hz. Ali, Resulullah (s.a.a)’in Yanında En Çok Sevilen Şahıstı

    Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefi “Yenabi’ul- Mevedde”nin 55. babında Tirmizi’ den Bureyde’nin şöyle dediğini naklediyor:
    “Peygamber kadınların içinde en çok Fatıma’yı, erkeklerden ise en çok Ali’yi seviyordu.”

    allah razı olsun

    Yorum


      #3
      Ynt: Hz. Ali, Resulullah (s.a.a)’in Yanında En Çok Sevilen Şahıstı

      Allah razı olsun ellerine sağlık..

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X