Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Allame Muhammed Hüseyin Fadlullah(ra)'in Son Yazısı

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Allame Muhammed Hüseyin Fadlullah(ra)'in Son Yazısı

    Arap ve İslam medyasındaki birçok çevrenin girdiği mezhep fitnesi ümmeti tehdit ediyor. Şii-Sünni ayrımı yapmak haram kılınmalı.

    Filistin'in başkenti Kudüs, düşmanın Yahudileştirme operasyonunun en belirgin hedefi. Kudüs'te Filistinlilerin emlaklarından geriye kalanlara el konulması, Filistinlilerin kentin göbeğinden çıkarılması ve Batı Şeria, Gazze veya işgal altındaki Filistin toprakla-rından uzaklaştırılması amaçlanıyor. Tüm bunlar, Batı Şeria'nın kuzeyiyle güneyi arasındaki coğrafi bağlantının kaldırılmasına yol açacak şekilde 50 bin yerleşim inşasıyla yapılıyor. Bu arada ABD düşman İsrail'e saldırılarında ve tehditlerinde koruma temin etmeyi sürdürüyor; Avrupa ve diğer ülkelerin politikaları, hâlâ boyun eğdikleri tarihsel düğümün etkisiyle bu düşmana yönelik Amerikan politikalarıyla örtüşüyor; Arap dünyasıysa yaşananlar karşısında işbirliği yapmakla sessiz kalmak arasında bir noktada duruyor.

    Onlarca yeni uydu kanalı da dahil Arap ve İslam medyasındaki birçok çevrenin mezhep savaşına girmesi üzücü. Bu mezhep savaşı düşmanın çıkarına hizmet edecek, her şeyi yakacak ve nihayetinde düşmanlarının lehine, Araplarla Müslümanların aleyhine olacak fitneyi tesis edecek. Arap ve İslam gerçeğini hedef alan şeytani ve terörist faaliyetlerin yanı sıra güvenlik ihlallerine de girişen düşman, Sünni-Şii ve hatta Müslüman-Hıristiyan ayrımı yapmıyor. Bütün ümmeti tehdit eden büyük bir Siyonist tehlike hissediyoruz. Bazı Arap hükümetleri, Siyonistlere kendi ülkelerine giriş imkânı sağlıyor. Ayrıca Batılı medya organları bazı Arap ülkelerinin, İran'a yönelik muhtemel saldırısında hava sahalarını açacakları yönünde ilkesel anlaşmalardan bahsediyor. Bu arada Türkiye hava sahasını Siyonist askeri uçaklarını kapattığını açıklıyor.

    Herkesi sorumluluk üstlenmeye çağırıyoruz. Öncelikle, Kudüs'te yaşananlar konusunda sorumluluk üstlenilmeli. Yüksek dini merciler, özellikle de Sünni ve Şii merciler, Kudüs'ün önümüzdeki günlerdeki medyada ve siyasi hareketlenmelerde öne çıkarılması için somut girişimlerde bulunmalı ve bitirici adımlar atmalı. İkincisi, bazı medya organları kanalıyla oynanan mezhepçi fitne oyununa girmek kesin bir dille yasaklanmalı, haram kılınmalı. Üçüncüsü, Arap ve Müslüman halkları, düşmanın saldırgan hareketlerine hiçbir alan açmamaları ve düşmanla doğallaşma haliyle mücadeleyi sürdürmeleri için hızlı ve üzerinde iyi çalışılmış somut adımlarla Arap ve İslam ülkelerine baskı yapmaya çağırıyoruz. Dördüncüsü, Filistin içindeki veya dışındaki Filistinliler üzerindeki baskıların artırılmasına karşı çıkılması gerekiyor. Bu vesileyle Lübnan yönetimine, ülkedeki Filistinlilerin sivil haklarını korumaya alınması meselesine hız vermesi çağrısı yapıyoruz.

    Son olarak, Siyonist güvenlik ihlalleri sebebiyle Lübnan'da yakın bir tehlike hissediyoruz. Bu durum, uşakların ve casusların ülkenin güvenliğinin, selametinin ve egemenliğinin tehdit edilmesine zemin hazırlaması arka planında, Lübnan'a karşı büyük bir saldırının yolunu hazırlayabilir. Ülkeyi uşaklardan temizlemek ve onlara en ağır cezalar vermek için siyaset, medya ve güvenlik planları yapılmalı.
    La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

    #2
    Ynt: Allame Muhammed Hüseyin Fadlullah(ra)'in Son Yazısı

    Yüzyıllar boyunca Emperyalist Güçlerin İslam alemini böl , parçala , yönet yöntemi ile İslam Ümmetinin Tek Yumruk olma , tek saf halinde zalimlere karşı mücadele etme fırsatını sürekli engellemeiştir. Günümüze dek süre gelen ve halen devam etmekte olan taassub emperyalistlerin yüzünü güldürmektedir. Ne zaman ümmet bir araya gelme çabası içersine girse emperyalistler ümmet arasına nifak tohumları serpmeye başlamıştır. Malesef ki bu oyunların farkına varmayanların sayısı bir hayli yüksektir. Şii-Sunni ihtilafı yaratanlar sürekli araya taassub sokanlar bilerek veya bilmeyerek emperalistlerin ekmeğine yağ sürmektedirler. Öz Muhammedi Sunnilik ve Ali Şia'sı daima kardeştir . Bugünkü emperyalistler Ataları Olan Fir'avnun yolunu sürdürmekte sürekli ümmet arasında şii-sunni ihtilafı oluşturmaktadır. Ve malesefki emmellerine bo yoldan ulaşmaktadırlar. Artık bu oyunun farkına varılmalı Bugünkü Fir'avnlarının planlarını boşa çıkarma zamanıdır. Şii sunni ihtilafı yaratanları İmam Humeyni hazretlerininde dediği gibi saflarmızdan çıkarmalıyız. İhtilafı körükleyecek olan her türlü davranışlara, sözler tepki konulmalı ve saflardan men edilmelidir. Öz Muhammedi Sunnilik ile Ali Şiası kardeştir.


    La Şii , La Sunni İlla Vahdete İslami.!!
    La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

    Yorum


      #3
      Ynt: Allame Muhammed Hüseyin Fadlullah(ra)'in Son Yazısı

      dünya ile ilişkilerimizde evet..

      ama fıkıh ve itikadımızda hayır..

      insanlarla iletişim hak ve davranışlarımızda onlara karşı sevgi ve saygımızda, hukukumuzda ne şiiyiz ne sünni! Sadece müslümanız.

      ancak itikat ve amellerimizde, kendi bireysel yaşantımızda, şii kardeşlerimizle aramızda asla sünni değiliz şiiyiz..

      Yorum


        #4
        Ynt: Allame Muhammed Hüseyin Fadlullah(ra)'in Son Yazısı

        paylaşım için Allah razı olsun Fadlallah kardeşim. Seyyid Fadlallah r.a. ömrünü İslam'a adamış, İnkılabı ve velayeti çok iyi tanımış ve bu yüzden İslam İnkılabının ve İmam Humeyni r.a. ve İmam Ali Hamaney'in k.s. derdini dert edinmiş, vahdeti şiar edinmiş, ve İslam düşmanlarının ekmeğine yağ süren tefrikaya ve tefrikacılara şiddetle karşı çıkmış büyük bir İslam alimiydi. bu yüzden bazıları ondan çok da bahsetmezler.

        yalnız sadece bir hatırlatma yapayım fadlallah kardeşim Öz Muhammedi İslam tabirini kullanmak yeterli olacaktır. ki bu tabiri İmam Humeyni r.a. kullanmıştır. hiçbir mezhebi iz taşımaz çünkü.

        [quote author=Qom_u_aşk link=topic=21857.msg132806#msg132806 date=1317494597]
        dünya ile ilişkilerimizde evet..

        ama fıkıh ve itikadımızda hayır..

        insanlarla iletişim hak ve davranışlarımızda onlara karşı sevgi ve saygımızda, hukukumuzda ne şiiyiz ne sünni! Sadece müslümanız.

        ancak itikat ve amellerimizde, kendi bireysel yaşantımızda, şii kardeşlerimizle aramızda asla sünni değiliz şiiyiz..
        [/quote]

        yukarıda yazılanlardan anladığın bu mu?
        KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

        Yorum


          #5
          Ynt: Allame Muhammed Hüseyin Fadlullah(ra)'in Son Yazısı

          evet o yazı da zaten bunu açıklamış. ben özetledim..

          sünniliğin batıl olduğunu aşamamış birileri evlerinde bile sünniliği yaşamaya yol bulmasın diye bunu vurguladım..

          Yorum


            #6
            Ynt: Allame Muhammed Hüseyin Fadlullah(ra)'in Son Yazısı

            Değerli Hatt-ı İmam Üstadım hatırlatmalarınızdan dolayı şükranlarımı sunarım.. Umudumuz , dua'mız odur ki Ümmet kardeşçe tekrar Öz Muhammedi İslam'ı tekrar hayatlarına yaşamlarına yerleştirmeleridir. Ümmetin felağa kavuşması ancak bununla gerçekleşebilir. Hocam zaten kendine vahdeti şiar edinmiş , ümmet arasına tefrika taasssub yaratmaya emperyalistlerin ekmeğine yağ sürenlere şiddet ile karşı çıkan İslam alimlerinin hepsini böyle görmezden gelmiyorlar mı ? Bugün İmam Humeyni , Ayetullah Hamenei , Allame Fadlullah her defasında mezhebi taassubu körükleyenlerin şiddet ile karşısında durulmasını söylerken , bazılarının halen kendilerine meslek olarak mezhepçiliği seçmesi ilginç değilmidir ? Her konuda Alimlerin sözleri dinlernirken, değer verilirken neden Vahdet konuşmalarında verilen fetvalara uyunulmaz buda ayrı bir sorundur. Ama belkide Vahdetin ne olduğunu anlamının ne olduğunu bilmiyorlardır. Öyle ya her vahdet yazısında mezhepçi bir tavırla olaya yaklaşıyorlar.
            Bizler Mezhepler arasındaki takribe(yakınlaşmaya) inanıyoruz. Biz Vahdeti bazılarının anladığı gibi yorumlamıyoruz. Onlar vahdeti yorumlarken bir mezhebin diğer mezhebin bünyesi altında erimesi zannediyorlar. Ama bu konuda hataya düşmektedirler.
            Bu konuda Seydaye Molla Mansur’un makalesinden birkaç cümle aktaracam sanırım daha da anlaşılır.
            “Biz ancak mezhebler arasındaki takribe inanıyoruz, tahribe değil!.. Takrib yakınlaştırmadır, uzaklaştırma değil, ortak ilkeler çerçevesinde bir yakınlaşmadır. İhtilaf noktalarını unutarak bir vahdet gerçekleştirme anlayışıdır. Takrib; Sünniliği şi’ilik bünyesinde, ya da şi’iliği Sünnilik bünyesinde bir eritme planı değil ve birini diğerine karşı harekete geçirerek tek alternatif durumuna getirmek te değil.”

            Hocam sanırım İmam Humeyni hazretlerinin İslam alemine bu tefrika hakkındaki İslam alemine seslenişi , mezhepçi , taassubçu zihniyeti ile hareket edenlere bir nebze tefekkür etme fırsatı oluşturur. İşte İslam alemiinin büyük İmamı , İmam Humeyninin 1980 yılında İslam alemine seslenişi :
            ‘Acaba şu tefrikadan kim istifade edebiliyor? Müslümanların şi’i, sünni, hanefi, hanbeli, gibi taksimlerle gündem oluşturması herhangi bir faide sağlayamaz. İslam hizmetinde ve İslam göl­gesi altında yaşamak isteyen tüm toplum fertlerinin bu gibi hassas meseleler uğraşmaması ge­rekmektedir. Hepimiz kardeşiz, aynı kalp ile yaşıyoruz. Nihayet Hanefi bir kimse kendi alimleri­nin fetvaları ile amel etmektedir. Şafi’iler de kendi alimlerinin fetvaları ile amel etmektedirler. Şurda da ayrı bir kitle şi’a kitlesi olup İmam Sadık’ın fetvaları ile amel etmektedirler. Bu ise ihtilafı (keşmekeşi) gerektirmez. Evet, birbirimize düşmemeliyiz, birbirimize karşı cephe almamalıyız. Hepimiz kardeşiz. Şi’i, sünni kardeşler üzerinde, tüm ihtilaflı konulardan uzak durmak İslami bir vecibedir. İhtilaflardan yararlanan o kimseler ki, ne suniliğe inanıyorlar ve ne de şi’iliğe inanıyor­lar ve ne de Hanefi ve diğer İslami mezheblere inanıyorlar. Belki bunlar, İslam’ı kökünden söküp atmak peşindedirler. Aramıza tefrika tohumu atmaktadırlar. Aklınızı iyice başınıza alın. Hepimiz Müslüman’ız, Kur’an ve tevhid ehliyiz. Kur’an ve tevhid için çalışmalıyız”

            Hocam İslam Alemine seslenişteki son cümleler olayın iç yüzünü nasıl ortaya çıkarmaktadır. Umulur ki Düşünüp ibret alalar.
            “Hepimiz kardeşiz. Şi’i, sünni kardeşler üzerinde, tüm ihtilaflı konulardan uzak durmak İslami bir vecibedir. İhtilaflardan yararlanan o kimseler ki, ne suniliğe inanıyorlar ve ne de şi’iliğe inanıyor­lar ve ne de Hanefi ve diğer İslami mezheblere inanıyorlar. Belki bunlar, İslam’ı kökünden söküp atmak peşindedirler. Aramıza tefrika tohumu atmaktadırlar. Aklınızı iyice başınıza alın. Hepimiz Müslüman’ız, Kur’an ve tevhid ehliyiz. Kur’an ve tevhid için çalışmalıyız”
            La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

            Yorum

            YUKARI ÇIK
            Çalışıyor...
            X