Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

BAHREYN, İŞGAL ve DOĞURACAĞI SONUÇLAR

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    BAHREYN, İŞGAL ve DOĞURACAĞI SONUÇLAR

    Bismillahirrahmanirrahim

    Haberlerde de duyduğunuz üzere Bahreyn Suudi Arabistan ve BAE askeri güçleri tarafından işgal edildi. Bu işgal ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in bir kaç gün önce Bahreyn’e yaptığı seferden bir gün sonra gerçekleşti. Ayrı bir ifadeyle ABD’nin doğrudan emri ve Suudi askeri güçlerinin itaat etmesiyle gerçekleşti. İşgalle birlikte Bahreyn halkına yönelik saldırı ve hunharlıklar başlayacak ve buna paralel olarak halkın işgalcilere karşı direnişi de başlayacaktır. Ulaşan haberlere bakılırsa işgalin daha ikinci gününde halktan birkaç kişi şehid edilmiş, onlarcası da yaralanmıştır. İşgalci Suudi askerlerinden ise biri öldürülmüş altısı da direnişçiler tarafından esir alınmıştır. Bundan sonra Bahreyn’den benzeri haberleri sık sık duyacağımıza kesin gözüyle bakılabilir. Bu işgali çeşitli açılardan incelememiz gerekir:

    1- Bu işgal kime karşı gerçekleşmiştir? Başka bir işgal güce karşı mı? Bahreyn düşmanı bir dış güce karşı mı? Cevabın olumsuz olduğunu bilmeyen yoktur. Öyleyse en temel medeni haklarını isteyen bu ülke halkına karşı demekten başka bir cevap kalmamaktadır. Peki demokrasi, özgürlük, insan hakları iddiasıyla ülkeler işgal eden, başka ülkelerin iç işlerine karışmayı insanlık adına(!) kendi hakları olarak gören Batılı müstekbir güçler nasıl oluyor da Bahreyn’de medeni haklarını isteyen bir halka karşı işgali onaylamakta ve hatta gerekli görmektedirler? Bu Batı uygarlığının gerçek mahiyetini, dünya halklarından saklamaya çalıştıkları gerçek yüzünü gözler önüne sermiyor mu? Suudi mürteci krallığının maşa olarak kullanıldığı ortada olduğu için bu fasit ve müfsit rejimi bu işgalde muhatap almanın anlamı yoktur. Suudiler kuruldukları günden beri kendilerine verilmiş görevin yeni bir bölümünü icra etmekteler ve uşağa niçin uşaklık yapıyorsun demenin pek yararı da olmaz zaten. Muhatabımız insanlığı elinde bulundurduğu medya gücüyle çeşitli hile ve hokkabazlıklarla kendini insan haklarının koruyucusu olarak tanıtan Batılı güçler ve İslam ülkelerindeki müttefikleri, işbirlikçileri ve kiralık kalemlerdir.

    2- Bahreyn’in işgali, zulme, baskıya ve hukuksuzluğa karşı kıyam eden ve haklarını barışçı/medeni direnişle arayan bir halka karşı gerçekleştirilmiş olup uluslararası kanun ve kurallara aykırıdır. En ilkel haklarından mahrum bırakılmış bir halk haklarını başka hangi yolla arayabilir? Ne askeri yolları denemiş, ne bazı askeri çevrelerle işbirliği yaparak darbe girişiminde bulunmuş ne de başka bir yabancı ülkeden maddi destek almış bir halka karşı despot bir rejimin ayakta tutulması için yapılan işgal Batı’nın ve uluslararası camianın yüz karasıdır. Bu işgal, dünyaya hakim kılınan sistemin inhitanın, varmış olduğu seviyesizliğin düzeyini göstermesi açısından oldukça önemlidir.

    3- Bahreyn’in işgali dünyayı yöneten müstekbir güçlerin ve uluslararası siyonizmin kontrolündeki kuruluşların ortaya koydukları çifte standartlığı da gözler önüne sermektedir. Bir yerde iktidarını korumak için kendi halkını acımasızca katliama uğratan Libya diktatörü Kaddafi rejimi karşısındaki vurdum duymazlığı uluslararası kurallara bağlayan Batı emperyalizmi, öte yanda Âl-i Halife aile monarşisini halkına karşı korumak için bu ülkeyi işgal ettirmektedirler. Bu çifte satandartlığın sebebi ise ABD’nin başını çektiği sömürücü ülkelerin kendi uğursuz çıkarlarını her şeyin üstünde tutmalarıdır. Batı uygarlığı kendi mahiyetini hiç bir zaman bu çıplaklıkta tanıtmamıştı. Nifak, iki yüzlülük, çifte standartlık, aç gözlülük, çıkarcılık ve iddiasının aksine insan düşmanlığı Batı uygarlığının şimdiye kadar ifşa olan karakteristik özelliklerinden bazılarıdır. Zaman Batı istikbarının daha nice çirkinliklerini, canavarlıklarını yeri geldiğinde gözler önüne serecektir. Ne mutlu onlara ki o zamanı beklemeden uyanır, kurtuluş reçetesinin Beşeri/ Batı demokrasisi, liberalizmi ve hümanizminde değil ilahi kaynakta olduğunu idrak edip geç kalmazlar. Batı müstekbirliği ve İslam coğrafyasındaki Suudiler gibi kuklalarının

    4- ABD bu ülkeyi Suudilere işgal ettirmekle gerçekte kendi uğursuz çıkarları peşindedir, Bahreyn sularına, Fars Körfezi’ne konuşlandırdığı 5. Deniz filosunu koruma altına almayı, bölgedeki sömürü ve cinayetlerini sürdürmeyi planlamaktadır. Aynı yöntemle Arabistan Şiilerini her türlü medeni ve dini/mezhebi özgürlüklerinden mahrum bırakan Suudilerin, ABD’nin işgale yeşil ışık yakmasına balıklama dalmaları ise Bahreyn’de yanı başında Şii bir hükümete tahammül edemiyeceğini göstermiş bulunuyor. Vahhabi mezhebi bağnazlık ve taasubuyla bu ülke Şii müslümanlarını en ilkel halklarından bile mahrum bırakan ve ülke yönetiminde en küçük memurluklara bile almayan Suudi rejimi böylece Şiilerin etkileşiminden ne kadar korktuğunu göstermiş oldu. Ancak düşünsel uyanışın silahlarla ve kaba güçle uzun süre sindirilemiyeceğini unutan bu mürteci çevreler ileride nasıl bir inkılapla devrileceklerini inşallah göreceklerdir. Bir zamanlar bölgeden Batı’nın jandarmalığını üstlenen Şahlık rejimi askeri güçleri de ABD ve İngiltere’nin baskısıyla bölgedeki halk hareketlerini bastırmakla iftihar ediyordu. Bilindiği üzere İran Şahı, İslam İmkılabının zaferinden daha iki yıl önce 1977 yılında, Umman Sultanı Kabus bin Said diktatörlüğüne karşı Zufar bölgesinde mücadele veren Umman Halk Kurtuluş Cephesi gerillalarını bastırmak için bu ülkeye askeri birlikler göndermiş ve aradan daha iki yıl geçmeden kendisi tarihin çöplüğüne debelenmişti. Tarih tekerrürden ibarettir, tarihteki olaylardan ibret almayanların sünnetullahın tahakkukuna teslim olmaktan başka çareleri kalmayacaktır.

    Y. ZİYA T.YILMAZ

    #2
    : BAHREYN, İŞGAL ve DOĞURACAĞI SONUÇLAR

    Bahreyn’de meydana gelebilecek her nevi soykırım teşebbüsü İslami direniş alnaçına leh sağlayacaktır. ''Manama Diyaloğu'' kod adı altında Büyük Şeytan Amerika Savunma Bakanı Robert Michael Gates'la, Küçük Şeytan İsrail ise Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman'la dezenformasyon dolu açıklamalar yapmaktadır. İran İslam Cumhuriyeti, Ortadoğu'da kaos yapısı ihtiva ediyor havası estirilerek; bühtan stratejisi uygulamaktadırlar. Kanımca; ''Ya teslim olacaktık, ya Şehit!'' diyerek Ayetullah İsa Kasım ağamız Bahreyn’de tüm siyasi tuzakları yerle yeksan etmiştir.

    ''Tuzak kurdular, Allah (cc) da onların tuzaklarına karşılık verdi; çünkü Allah (cc) tuzak kuranların en hayırlısıdır."
    (Al-i İmran, 3. Sure / 54. Ayet-i Kerime)

    ''Oysa kötü tuzak, ancak sahiplerini kuşatır.''
    (Fatır, 35. Sure / 43. Ayet-i Kerime)

    ''Onlar orada tuzak kurarlar. Fakat aslında sadece kendilerine tuzak kurarlar da farkında olmazlar.''
    (En'am, 6. Sure / 123. Ayet-i Kerime)

    ''Ayetlerimizi yalan sayanları hiç farkına varmayacakları biçim de yavaş yavaş kötü akıbetlerine yaklaştırırak ve onlara mühlet veririm. Benim tuzağım oldukça sağlamdır.''
    (A'raf, 7. Sure / 182-183 Ayet-i Kerime)

    ''Onlardan öncekiler de tuzak kurmuşlardı. Bütün tuzaklar Allah'a (cc) aittir. O, her nefsin kazandığını bilir. İnkar edenler de dünya yurdunun sonunun kime ait olduğunu bileceklerdir.''
    (Ra'd, 13. Sure / 42. Ayet-i Kerime)
    Tevekkülle elde edilen sırlar; bir tek yakîn haddini bilenlere mahsustur.

    Hakikî Şialarımız da yakîn sınırını koruyanlardır, ki onlardan «Allah'ın varlığı sayesinde hiçbir şeyden korkmamaları»nı bekleriz!


    İmam Cafer-i Sadık (a.s)

    Yorum

    YUKARI ÇIK
    Çalışıyor...
    X