Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

MODERNİZ MEDENİYİZ DEĞİL Mİ?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    MODERNİZ MEDENİYİZ DEĞİL Mİ?

    Bismillah…





    Medeniyet Dediğin Tek Dişi Kalmış Canavar ...!!



    Bu cümleyle başlamak istedim sözlerime..



    Medeniyet !!..



    Çoğumuzu bu masallarla nerelere sürüklediler..Hep o temiz, saf, bilindik, lekesiz yaşadığımız dinin içinden medeniyet adına çok farklı şeyler çıkardılar..Oysa eskiden yaşadığımız İslam şimdi düşününce ne kadar da farklı geliyor!



    Kurandaki baş örtü ayetini nasıl da değiştirdiler kafalarındaki Batılı modele uymadığı için ..Ve o bir zamanlar mükemmel olan hicabımıza diktiler gözlerini... Belki çıkaramadılar onları başımızdan masallarla… Fakat yerine başımıza cicili bicili örtüler verdiler.



    Rengarenk, göz alıcı... Acaba daha renkli baş örtü taksam daha mı medeni olurum? Acaba pardösü yerine uzun gömlekler mi tercih etsem? Batılı modeline yakın görünebilir miyim? Nasıl da kandırıyorlar değil mi ve işin en kötüsü nasıl da kanıyoruz değil mi?



    Şimdi artık başımızda her biri çeşitli markalardan oluşan ve birçok insanın ihtiyacı için bile bulamadığı yüklü paralar ödediğimiz baş örtüler. Daha mı rahatız acaba her biri yüzlerce milyon olan bu örtülerle? Daha mı bir güveniyoruz kendimize bunları takarken? Ya da daha mı farklı davranılıyor dışarıda bunlarla bize?!



    İşte Batılının gözüne girmek için üretilen bir İslam kadını modeli.. Başımızda örtülerimiz var ya gerisi önemli mi!? Hem İslam’ın dediğini yapıp başımızı örtüyoruz hem de Batının bize çeşitli süslerle bezenmiş tuzaklarından biri olan modayı takip etmekten geri kalmıyoruz...

    Medeni olacağız ya...



    Gerek moda adı altında gerekse rahatlık adı altında birbirinden ilginç kıyafetler ürettiler hicaplı bayanlar için..Acaba bunları icat edip piyasaya sunarken gerçekten o hicaplı kadınların rahatlığı mı düşünüldü dersiniz? Yoksa kapitalizmin medeniyet kılığındaki oyunlarından biri miydi bu? Maksat tertemiz olan hicabımızın değerini düşürmek miydi acaba?



    Ve en sonunda başardılar ..

    Biz de artık baş örtülü ve onların deyimiyle medeni bir bayanız artık. Her türlü sosyal faaliyete gidebiliyoruz.. Utanmadan, sıkılmadan … Cicili bicili kıyafetlerimizle sokak sokak gezebiliyoruz.. Mahremiyet sınırlarını düşünmeden gidebiliyoruz sosyallik adı altında sinemalara, kafelere..



    Daracık kotlarımıza yakışan renklerle taktığımız baş örtülerimizle parklarda bahçelerde sıkılmadan yakabiliyoruz sigaralarımızı. Ne eksiğimiz kaldı ki Batılı ve onların deyimiyle medeni kadınlardan.. He bir fazlamız var hatta, yarım metre uzunluğundaki rengarenk türbanlarımız !!!...



    Ya rengarenk ve pahalı kıyafetler giyip medeni olacağız ya da tesettürümüzden taviz vermediğimiz için ikinci planda kalacağız. Batılı kadın modeline uyanlar sosyal hayata dahil olurken, tesettüründen taviz vermeyenler tahsil hayatlarını bile yarıda bırakıp sosyal hayatın dışında bırakıldılar ..



    Bir süzgeçten geçirelim yaşadıklarımızı ve değerlerimizden geriye ne kaldığını görelim yüreğimiz varsa...





    Hani bizler Hz Fatıma (as ) ' ı örnek alacaktık .. O biz kadınlar için en iyi model değil midir? Kör bir adamla bile konuşurken perdenin arkasından konuşarak ve o beni görmüyorsa bile ben onu görüyorum cümlesindeki asaletini örnek almamız gerekmiyor muydu?

    Eğer bizler tam anlamıyla Hz Fatıma’yı örnek alabilirsek şayet, hem sosyal hayatın içinde kalıp hem de iffetimizden ve değerlerimizden taviz vermemeyi de öğrenmiş olacağız..



    Tüketiliyoruz, uyanalım..



    İslam’ı günümüze uydurup modernize edenler tarafından tüketiliyoruz.. Hicaplarımız elden gidiyor

    tesettürümüz elden gidiyor , iffetimiz elden gidiyor... Uyanalım ...Nereye gidiyoruz? Kime hizmet ediyoruz ?!!



    Bizi sarıp sarmalayan şeyin ne olduğunu fark edelim.. Mutluluğu güzelliği şekilcilikte aramayalım..

    Bizlere boş hayaller kurduran Batının bize empoze ettiği kadın modeli yerine .. İslam’ın şereflendirdiği kadın modelini geçirelim hayatımıza..



    Asıl medeniyet, iffetimizden taviz vermeden ve İslam’ın kadınlara verdiği değerin bilincinde olup , İslam’ın ölçüleri dahilinde yaşayabilmektir.. İffetimizden taviz vererek tek dişi kalmış canavarın pençesi altında ezilmek değildir.



    Selam ve dua ile.....











    Fatma Gök

    #2
    MODERNİZ MEDENİYİZ DEĞİL Mİ?

    Sorun şurda. İki cihanı da mamur etme, iki cihandan da geçmeme niyetinde prgamatık din zihniyeti olan insanlar, dünya nimetlerinden mevcut gidişat eşliğinde yararlanırken, aherete de zeval gelmesin diye, dini dünyaya uydurma ihtiyacı hissetmektedirler.

    Bu yüzden medeniyet ve modernizme adapte olmaya çalışanlar inançlarını da buna uydurmaya çalışmışlardır.

    Halbuki hedef medeniyet ve modernizm ise, kıble ve hedef olarak bu belirlenmişse, artık dinle uğraşmanın, dini modernizme uydurmanın bir vakit kaybı olacağı muhakkak. Modern olmak isteyen, dinle hiç vakit kaybetmeden, modernizmin gereklerini gereği gibi yapmalı ki, ilerlemede vakit kaybı olmasın. Modern olmaya çalışırken bir de dini modernizme uydurmaya çalışma vakit kaybından başka bir şey olmayacaktır.

    Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
    Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

    Yorum


      #3
      MODERNİZ MEDENİYİZ DEĞİL Mİ?

      "sistematik duyarsızlaştırmayı" bilenler aslında bugün içine düşülmüş olan bu durumun nasıl oluştuğunu az çok bilirler.

      bize üniversitedeyken bu konuyu anlatan hocamız sınıfa girdiğinde ilk olarak "bizler hepimiz haşlanmış kurbağayız dedi." merakla soru yöneltince anlatmaya başladı" kurbağaların en çok sevdiği ve kendilerinden geçtiği su ısısı 37,5 derecedir.(yanlış hatırlamıyorsam) bilimadamları bir düzenek hazırlayıp bir kabın içindeki suyu 37,5 dereceye getirmiş ve içine bir kurbağa bırakmışlar.

      kurbağa bu ısıdan o kadar memnun ki mest olmuş ve suda uzanıp hiç kıpırdamadan beklemiş. belli bir süre sonra suyun dercesini artırmaya başlamışlar. kurbağadan yine çıt yok. öyleki hissettirmeden yavaş yavaş suyun ısısı 70 derceceye kadar çıkmış ve kurbağa hiç hareket etmeden haşlanmış olarak can vermiş. (o sıralarda bosna savaşı vardı ve haberlerde hep katliam görüntüleri yayınlanıyordu) ben dikkat ettim haberlere daha önceden bu tür kan görüntülerinden dolayı bakamazken şimdilerde oturmuş ve hiçbirşey hissetmeden izleyebiliyorum" demişti.

      bu örnekle içinde bulunduğumuz toplumu değerlendirirsek aslında gençlerimizin bir çoğunun "haşlandıklarının" farkında olmamalarının nedenini kendimizde bulabiliriz. bu sistem oynadığı oyunlarla, bizden görünen uşaklarıyla ve bizlere kendini şirin gösteren aldatmacalarıyla bizlerin daha önce kabullenemeyeceği neleri bizlere kabullendirdi bir düşünün?

      partilerle, stk'larla ve daha benzeri birçok sistem endeksli yapılarla bizleri sistemin içine kattığı yetmezmiş gibi, haram ve günahları hafifleten fetva! veren alimleri! ile bizlere günah işlemenin yolunu öğretti ve bizleri kendi yolumuzdan saptırdı. dizlerle ve filmlerle, gazete ve dergilerle bize dayattığı yaşam modelini bizlere kabullendirmek için bir anda değil, yüzü maskeli dostlarıyla yavaş yavaş ve planlı hareket etti ve bizler takip ettiklerimizin neyi ve kimi takip ettiklerini sorgulamadan zihnimizi ve, inancımızı ve ruhumuzu bu sisteme kaptırdık.

      işin acı tarafı artık yaptıklarının yanlışlığının farkında olmayan bir nesil yetişmeye başladı ve uyardığımızda kulak asmayan ve bizleri anormal olarak gören (bu devirde artık sizin gibi yaşanmaz kabilinden sözlerle) tabiri caizse ne deve ne kuş olabilen devekuşları türedi.

      daha önce "kimi hatırlatıyoruz" "http://www.velayet.com/index.php/top...4.0.html" diye bir yazımı bu konuyla alakalı bu sitede paylaşmıştım. bu dertlere aynen orada vurgu yapmış ve düştüğümüz durumu anlatmaya çalışmıştım. ama çözüm nedir? çözüm sadece şikayet etmek midir? uzaklaşmak mıdır? münzevi bir hayata başlayıp başkalarını düzeltmekten vazgeçmek midir?

      doğal olarak hepimiz hayır diyeceğiz. çözüm yaşamaktır. yaşatmak için yaşamaktır. görmeleri için göstermektir. bozuk olana çevrenin insanlardan oluştuğunu bilip o çevreyi inandığımız değerlere uygun hale getirmek için çaba harcamaktır.

      bunlar "on yılda on milyonlarca" genci bozdularsa bizler onlar yıl sürse de azmimizi yitirmemeliyiz. sahte gündemlerle zihinleri meşgul edilen gençlerin gündemlerinin İslam olması için mücadele etmeli ve davamıza güvenmeliyiz. zalimler kendilerince bizleri toplumdan soyutlamaya çalışsa da, bizleri marjinal hatta anormal gösterse de bizler davamızda ve mektebimizden aldığımız güçle zalimleri küçümsemeli ve gözlerde ve gönüllerde büyümüş olan sultalarını yıkmalıyız. olması gerekenin "kulluk" olduğunu zalimlerin dayattığı "cool"luğun Allah'a ve doğal olarak yaratılış gayesine aykırı olduğunu anlatmalı, yaşamalı ve bıkmadan vurgulamalıyız.

      bunu yaparken dışlayıcı ve suçlayıcı olmamalı, bugüne kadar bunların propagandalarının etkisinde kalmış insanımızı, gençlerimizi anlamaya çalışmalı onlarla empati kurabilmeli ve onlara yaklaşmak için değişik vesileleri kullanmalı, önce kendimizi ve davamızı sevdirmeli ve sonra zalimlerin ve tağutların oyunlarını birbir onların gönlünde görünür hale getirmeliyiz.

      bunun sonrasında ise çaba bizden başarı Allahtan'dır.

      KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X