Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.



    Her gün aşüra! Her yer kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    14


    Acaba halen neden ve ısrarla

    Muharrem ayı hicri yılın

    ilk ayının adıdır denilmektedir?


    Bilindiği gibi Aşura kelimesi arapça’da sayı olarak 10. gün anlamına gelmektedir.Ve yine bilindiği gibi Hz. Hüseyin (a.s.)’ın hicri 61.yılda Muharrem ayında Kerbela çölüne ulaşmış ve 10. günde de şehit olmuştur. Peki nasıl oluyor da İmam Hüseyin (a.s.) gibi Allah ve Resulü katında övülmüş mübarek, masum bir kişi katlediliyor da insanlar hele de müslümanlar! O günü bayram ilan edebiliyor ve kutluyorlar?

    Çünkü bu meselenin altında inanmak istemediğimiz gerçek olguların olduğunu göstermektedir. Eğer Hicri yılı veya Hicri takvimi olarak kabul edilmesi gereken ay varsa o Muharrem ayı değilde Sefer ayın 27.si olması gerekir. Ve yine varın siz araştırmacıların düşünmesi gerekir ki, bunun altında çok büyük nedenler yatmaktadır. Elbette biz bu araştırmamızda bu konunun tamamı değilde bazı önemli ip uçlarını vermekle yetineceğiz.

    Hz. Muhammed (s.a.v.) sağlıklarında ve İslam devletinin Vahiy’e dayandırarak gerçekleştirecek olan bir cumhurriyetin temelini sağlam atmasıyla bazı konu ve meselelerininde habercisi olmuştur. Bunlardan en önemli olan meselelerinin içinde kendi soy seceresininde garantiliğini ve ondan sonra bu devletin başına gelebilecek kişi ve kişilerin kimlerin olduklarının bildirilmesiydi.

    Bu amaçlada kendilerinden sonra olabilecek vahşetlerin haberleri gün ve tarihleri ile beraber bildirmesi Emevi saltanatçılarının ilerde deşetlere yol açabileciğininde haberini vermiş olması idi. Bunların başından biride en önemli yeri teşkil edebilecek ve İslam devletinin bayrağı ve sancağının ayakta tutabilecek kişilerden biride İmam Hüseyin (a.s.)’dı. Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın şehâdeti hakında sayısız hadis kaynakların ve bilhasa kutsal kitabımız olan Kurân’ı Kerim’de de ayet ilkeleri ile tesbitler yer vermektedir. Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      #17
      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel

      Allah razı olsun..

      Yorum


        #18
        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Her gün aşura! Her yer kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        15

        Ve dahası o gün insanlık tarihinin en vahşet görüntüleri sergilenmişken, İllahi ki, tüm güzel şeylerin o güne yani 1 Muharrem günene denk geldiğini! söylenebiliyorlar? Sizce burada bir tuhaflık yok mu?
        Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak sizlere sayısız belge ve kaynakların sunulumuyla ispat edebilecktir. Hayır çünkü Aşura günü Burda bu konu hakında bir belirtme yapmadan geçeiyeceğim. Büyük araştırmacı ve yazar aynı zaman biriminde de büyük bir alim olan sayın Ayatullah. Murtaza mutahhari’nin Altı makale kitabında belirtmiş olduğu Arap Emeviliğin temel devletleştirme değiştirmesinde Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hadislerine yasak getirerek uydurma hadisleri yazdırarak ve aynı zaman biriminde de çok sayıda kütüphaneleri ateşe vererek yakıp, en başka Ehl-i Beyt hakındaki hadisleri yok olmasına nedende müslüman alemin gözünde kendi soyu ve Arap milliyetçiliğiyle Muaviye’ye ve Ondan sonra da O’nun oğlu olan Yezid’e zemin hazırlamıştır. Bu nedenlede Yezidin başını çektiği küfür ve münafık grubu birçok sahte hadis! Uydurarak kendi yaptıkları musibeti bayrama, kutlamaya çevirmek istediler ve tüm insanlara bu sahte kurtuluş masallarını anlatarak musibetlerini örtmek, kafa karıştırmak istediler.Ve ne acıdır ki kısmen de olsa başarılı oldular.
        Hatta Ehli Beyt evlatları ve dostlarından ve Şia’larından bilinçsiz ve eğitimsiz kalmış bir kısmını dahi bu oyuna alet ediyorlar. Dikkat ettiniz mi Muharrem ayının 10. günü geldiğinde artık sadece tatlı dağıtılmıyor ve sözüm onlara bazı dernekler kuruluşlar ve hatta mescitler özel törenlerle bazı gerçek olmayan vadlerde bulunarak yapıyorlar sazlar çalınıp, semahlar dönülüyor. Ve yine dikkat edilirse bu törenlere üst yetkililer, ilahiyatçılarda memnuniyetlikle! katılıyorlar. Ne acıdır ki Hz. İmam Hüseynin (a.s.) şehit edildiği gün kutlamalarla!, yeme içme ve halaylarla anılıyor.
        Oysa Bir Ehli Beyt evladı dostu yada Şia’sı o gün ne yapmalıdır? sorusunun cevabı birçok tarihi nakilde açık açık veriliyor. Ama cahil bırakılmış halk’ın ve duyarsızlaştırılmış Müslüman aydınlarının bunlardan haberi olmuyor, ve bu gibi gerçeklerden haberdar olan araştırmacılarda susturularak konuşturulmuyor. Yazan. imam Dikmen


        Yorum


          #19
          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


          Her gün aşura! Her yer kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi


          İmam Hüseyin (a.s.):
          16

          Ehlibeyt’in büyük alimlerinden olan Merhum Şeyh Mufid şöyle diyor: “Muharrem ayının onuncu gününde Hz. Hüseyin (a.s) şehit edilmiştir. İmam Cafer-i Sadık’tan gelen rivayetler gereğince bu günde neşeden uzak durmak, yas merasimleri düzenlemek ve öğle oluncaya kadar bir şey yiyip içmemek ve öğleden sonra, sadece yaslı insanların yediği içtiği miktarda bir şeyler yemek gerekir.” Vesail-üş Şia c.10, s. 394. Ve daha fazla belgelerinde verilmesi acısında Kuran ve Ehl-I Beyt araştırmalarının gereği olacaktır.

          Ve yine Ehlibeytin büyük ulemalarından olan büyük araştırmacı hadisçilerinden olan Şeyh Saduk İmam Rıza (a.s)'ın şöyle buyurduğunu nakleder: “Aşura gününü kendisine hüzün ve musibet ve ağlama günü yapan kimseye, Allah kıyamet gününü sevinç ve neşe günü kılar.” İlelu’ş-Şerayi, S.227. Şeyh Saduk kendi senediyle İlelu’ş-Şerayi ve Emali kitaplarında Cibille-i Mekkiye’den şöyle devam eder:

          “Hz. İmam Ali (a.s)’ın sır dostlarından olan Meysem Temmar’dan şöyle nakleder: Allah’a yemin olsun ki bu ümmet kendi peygamberlerinin torununu Muharrem ayının onuncu günü öldürecekler ve Allah’ın düşmanları o günü bereket günü yapacaklar. Bu iş Allah’ın ilminde geçmiş kesin kazalardandır. Hz. İmam Ali’nin bana öğrettiği ilim üzere ben bundan haberdar oldum.

          Ve yine Hz. İmam Ali (a.s.) bana bildirdi ki, tüm yaratıklar hatta çölün yırtıcı hayvanları, denizdeki balıklar ve gökte uçan kuşlar bile Peygamber’in torununa ağlayacaktır. Bu hadis hemen hemen tüm Ehl-i Sünnet kardeslerimiz kaynak kitaplarında bulunmaktadır.

          Güneş, ay, yıldızlar, gök, yer, insan ve cinlerin mü’min olanları göklerdeki tüm melekler Rıdvan meleği (cennetin koruyucusu melek) ve cehennemle görevli olan Malik, tüm koruyucu melekler, gök ve arşı koruyan meleklerin hepsi Hz. İmam Hüseyin (a.s.)'e salavat getirip ağlayacaklardır.

          Ve daha Sonra Meysem şöyle nakl ettiler: Allah’a ortak koşanlara, Yahudi, Hıristiyan ve Mecusilere Allah’ın laneti gerekli olduğu gibi Hz. İmam Hüseyin(a.s.)’i kaltedip öldürenlere de bu lanet gerekli olmuştur.

          Cibille diyor ki Meysem’e “Nasıl halk Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’in şehâdet gününü bereket günü bileceklerdir?” diye sordum. Yazan. imam Dikmen

          Yorum


            #20
            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


            Her gün aşura! Her yer kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            17



            Meysem bu soruya karşılık ağlayarak şöyle dedi:


            Kendileri uydurdukları bir hadis gereğince Aşura gününün Hz. Adem (a.s.)’in tövbesinin kabul olduğu gün olduğunu söyleyecekler; oysa Hz. Adem’in tövbesi Zilhicce ayında kabul olunmuştur. Yine onlar Aşura gününde Yüce Allah’ın Hz. Davud (a.s.)’in tövbesini kabul ettiğini söyleyecekler; oysa ki, Davud (a.s.)’in tövbesi de Zilhicce ayında kabul olmuştur. Onlar bu günde Allah’ın Hz. Yunus (a.s.)’un balığın karnından kurtardığını söyleyecekler; oysa ki, Allah-u Teala Hz. Yunus (a.s.)’ı Zilkaade ayında balığın karnından çıkarmıştır. Onlar Aşura gününde Hz. Nuh (a.s.)’ın gemisinin sahile yanaştığını söyleyecekler; oysa ki, bu Zilhicce ayının 18. günü vuku bulmuştur. Onlar bu günde Beni İsrail’in kurtulması için denizin Allah tarafından Hz. Musa (a.s)’ı için yarıldığını söyleyecekler; oysa ki, bu Rebiulevvel ayında gerçekleşmiştir....”

            Evet Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmasının kaynaklarından ve çeşitli senetlerle Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s)'dan nakledilen ve Ehlibeyt dostlarınca sürekli okunan Aşura Ziyareti duasında şu cümleler yer almaktadır:
            “Allah’ım bu Aşura günü Ümeyye oğulları ve ciğer yiyen kadının oğlu tarafından kutlu ve mübarek bir gün olarak bilinir.... Bugün Ziyad oğullarının ve Mervan oğullarının Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’i (Allah’ın selamı ona olsun) öldürdükleri için sevindiği bir gündür. Allah’ım onlara olan lanet ve azabını iki kat eyle....”


            BU OLAYIN SÜNNİ KAYNAKLARINCA

            GERÇEKLİK AÇISINDAN İNCELENİŞİ:


            Ehl-i Sünnet kaynaklarında bu konu hakında değişikte olsa bazı nakiller ve rivayetler nakledilmiştir. Mesela bazısında diyor ki: “Allah Resulü (s.a.v) Medine’ye geldiğinde ve henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı bir sırada, Yahudilerin Muharrem’in on’u olan Aşura gününü oruç tuttuklarını gördüler. Bunun sebebini sorunca, Hz. Resul-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Bu yüce bir gündür; bu günde Allah Hz.Musa (a.s.) ve kavmini kurtarmış ve Fıravun ve kavmini suda boğarak (helak etmiştir).” Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) “Ben Hz. Musa (a.s.)’ya siz (Yahudilerden) daha evla ve onun orucunu tutmaya sizden daha layığım.” diyerek hem kendisi o günün orucunu tutmaya başladı, hem de (Müslümanlara) o günü oruç tutmalarını emretti.” Sahih-i Buhari, C.1, S.244, Sahih-i Müslim, C.3, S.150, Es-Siret-ül Halebiyye, C2, S.132-133, Tarih-ül Hamis, C.1, S.360…

            Ve yine aynı şekilde de Aişe’ye dayandırılarak şöyle nakledilmiştir: “Cahiliyet zamanında Kureyşliler Aşura gününü oruç tutuyorlardı. Hz. Resulullah (s.a.v.)’de onlar gibi o günü oruç tutuyordu. Medine’ye hicret ettikten sonra da hem kendisi tutmaya devam etti hem de başkalarına bunu emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılındığında buyurdu ki “Artık isteyen bu günün orucunu tutar, istemeyen terk eder.” Aynı kaynaklar… Sahih-i Buhari, C.1, S.244, Sahih-i Müslim, C.3, S.150, Es-Siret-ül Halebiyye, C2, S.132-133, Tarih-ül Hamis, C.1, S.360… Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              #21
              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Allah razı olsun
              Allah, geçimsiz efendileri olan bir adamla, yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Övülmek Allah içindir, fakat çoğu bilmezler. (Zümer 27)

              Yorum


                #22
                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                18


                Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ümmeti arasında iki ağır emanet’ten birisi olan Ehl-i Beyt’in tarihte eşine rastlanmaz bir şekilde ihanet ve zulme uğradığı gün olan Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın Aşura’nın anısını tazelerken, imam Hüseyin (a.s.)’i anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Aşüra Günü Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hariminin bozulduğu ve evladı hakkında O’nun kan bağının gözetilmediği bir gündür. Hz. Resulullah (s.a.v.)’in şü mübârek sözleri, ümmet tarafından ne de çabuk unutulmuştur.

                ‘’Kim benim yaşadığım gibi yaşamak, öldüğüm gibi ölmek ve (ağaçlarını) Rabbimin diktiği Adn cennetine girmek istiyorsa, benden sonra İmam Ali (a.s.)’i Veli edinsin; İmam Ali (a.s.)’in dostunu da dost edinsin. Benden sonra benim Ehl-i Beyt’in, soyum olan, benim mayamdan yaratılmış ve kendilerine büyük bir anlayış ve ilim verilmiş olan, imamlara uysun, Ümmetimden onların faziletini yalanlayan, onlar hakkında benim kan bağımı gözardı edenlere yazıklar olsun; Allah onlara şefaatımı ulaştırmasın. (Hılyet’ül- Evliya, C. 1. sayfa. 84.9)

                Ve yine İslam tarih kitaplarında ve hatta insanlık tarihinin en önemli savaşı sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in torunu Hz. İmam Hüseyin (a.s.) ile Muaviye oğlu Yezid arasında vuku bulmuştur. Hak ile batıl olarak belirleyebileceğimiz bu iki kutupta günümüz insanlığının çıkaracağı bir çok ibret dehşette mevcuttur. Tarihin doğru olarak tetkik edilip anlaşılması ve bundan 1369 yıl önce yaşanan bu hadisenin günümüz insanlarına neler verebileceğini öğrenmek için önce bu savaşin iki kutubundaki insanların tanınması gerekir diye düşünüyorum?...

                Kerbela’nın kızgın çölü üzerinde kadın ve çocukların da dahil, olmak şatıyla 72 kişiyle mücadele etmek zorunda kalan Hz. İmam Hüseyin (a.s.) kimdir diye düşünmeniz elbette sorunluluk unsurudur? İlk evel O’nun kişiliği hakında tanınması ve mücadelesinin nedenini sorulması gerekir?... Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  #23
                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                  Her gün aşura! Her yer kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  19


                  Bunun içinde okyanustan bir damla misali İmam Hüseyin (a.s.)’in fazilet okyanusundan, yalnızca bir damla zikretmeye değerli diye inanıyorum?

                  İmam Hüseyin (a.s.)’ın insanlık tarihinde en son olarak gönderilen alemlere rahmet mehbusu Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bedeninin bir parçası olan kızı Hz. Fatımat’ut-Zehra Semavat’ı Vel arz (a.s.) ile yine sevgili peygamberimizin, vasisi, varisi, halife ve amcasının oğlu olan İmam Ali (a.s.)’nin ikinci oğullardır.

                  Bu mesele üzerinde Ehl-i Beyt’e tevessül edilmesi gereken konunun Hz. İmam Hüseyin (a.s.) öyle bir ailenin ve hanedanın evladıdır ki, Hz. Muhammed (s.a.v.) bile başkaları sıkışınca o aileye tevessül etmiştir. İşte burda sunacağımız kaynak ve belgelerin bunu ispatıdır.

                  İbn-i Abbas (a.s.) şöyle buyurmaktadırlar: Hz. Resul-i Ekrem (s.a.v.)’e Hz. Adem (a.s.)’ın tövbesinin kabul olmasına sebep olan, rabbinden aldığı kelimeler neydi? diye sordum.

                  O mübarek şöyle buyurdular:

                  ‘’Hz. Adem (a.s.) Hz. Muhammed, İmam Ali, Hz. Fatımat’uz-Zehra Semavat-ı vel Arz (a.s.) İmam Hasan, İmam Hüseyin (a.s.)’ın hakkına (tevessül ederek) tövbesini kabul buyurmasını istedi. Allah’ta bunların yüzü suyu hürmetine tövbesini kabul etti.’’ (Ed-düür’ül-mensur, tefsiri, Bakara süresi ayet. 37)

                  Ve yine İmam Zeyn’ül-abidin (a.s.)’dın bir rivayetinde şöyle nakl edilmektedir:’’ Hz. Adem (a.s.)’ın, arşın zirvesine bakınca bizim nürumuzun eşbah’ını gördü. Allah’u Teâla buyurdular ki; Ey Adem! Bu eşbâh, yaratıklarımın en üstünüdür. Adem’e onların isimlerini öğreterek buyurdu ki, onaların hürmetine alır, onların hürmetine ihsan ederim; Onların hürmetine cezalandırır ve onların hürmetine sevap veririm; O halde onlara tevessül et ey Adem! Başına bir felaket gelnce onalrın bana şefaatçı getir.

                  Zirâ kim onların hürmetine benden bir şey isterse O’nun duasını geri çevirmeyeceğime dair, kendi (Cebrail)’me yemin ettim. Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    #24
                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                    Her gün aşura! Her yer kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    20


                    Ve yine diğer bir hadis kaynağında

                    Hz. Resul-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmaktadırlar:


                    ‘’Ben ve Ali, Adem (a.s.) yaratılmadan 14 bin yıl önce Allah katında bir nûr idik. Allah Adem (a.s.)’ın yarattığında bu nûr ikiye bölündü. Biri ben diğer ise Ali oldu.’’ (Er-riyaz’un-nazara, C. 2, sayfa. 164.)

                    Evet değerli araştırmacı ehl-i olan arkadaşların elbetteki çalışmalarımızı yine Ehl-i Sünnet tarih kaynak kitaplarının vermis olduğu belgelerle devam ettireceğiz. Çünkü insanların üzerinde akıl almaz oyunların gün ışığna çıkmasının temel nedeni kayb olan ve gizlenen gerçeklerin son doruk notasına kadar aydınlanması gerekir. Elbette oynanan oyunların ve yapılmış olan mücadelenin nedenlik niteliğinin gerçek anlamı sadece ve sadece aşura veya Yezid gibi bir insana yapılması gereken beat değildir. Bunun altında ne gibi olayların cerayan eden niteliklerin olgusunun gerçekle üzleşmesi olmasıdır. Elbet’e bizim Yezid gibi bir zinakâr ve günahkâr insanların kanını emen insanların üzerinde akıl almaz düşünce idare şekillerinin nedenliğini ve islam devletinin başında reis olarak kalmasının faydalarından çok ve çok zararlarının olduğunu görmesi gerekir.

                    O’nun o kutsal devlet makamına getirmiş olan onun gibi zinâkar olan babası olan Muaviye ve aynı tarzda da O’nu İslam devletinin başına getiren ve onun kadar suçlu unsurunu oluşturan birinci, ikinci ve üçüncü halifelerinde onlar kadar suçlu olduklarını göz ardı yapamayız. Çünkü Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarının başından sonuna kadar olan bu gibi meselelerinin tarih kaynak ve belge isbatları ile sergilenmesi olmuş ve devam eden çalışmalarında neticesi sonunda ispatlanması olacaktır. Bizlere bırakılan iki emanetin biri kutsal anayamız ve kitabımız olan (Kuran) diğeri ise Allah tarafında mahsusen ve hususi olan yaratılmış Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın Ehl-i Beyt yani (itretim dediği) Ehl-i Beyt’tir. Biz müslümanlar olarak tek yuküm olarak bu iki emanete sarıldığımız müddetçe asla ve asla delalete uğramayacaktık. Ama çalışmalarımızda belirttiğimiz gibi bazı kişi ve kişilerin karazlığı ve menfaatları icabı Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından inşa edilen islam devleti devrilip ve yine aynı marazlara bırakılmıştır. Ve yine konumuz olan aşura hakındaki Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın Ehl-i Beyt’in faziletine?

                    Sahih-i Müslim ve diğer bazı kaynaklarda Resulullah’ın Aşura gününü vefatından bir sene önce oruç tuttuğu da nakledilmiştir. (Sahih-i Müslim, C.3, S.151) Evet yine çalışmalarımızı mutebir olan aşura konusuyla belirtilmiş konumu konusunda Ehl-i Beyt’inin yücelik makamı ve faziletleriyle devam ettireceğiz. Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

                      Allah razı olsun..

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Allah razı olsun..

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          [quote author=Divane-i ABBAS link=topic=1377.msg6215#msg6215 date=1234640412]
                          Allah razı olsun..
                          [/quote]
                          vela hevla vela kuvvete illa billahul ALİYYUL AZİM
                          [center]

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            [quote author=Divane-i ABBAS link=topic=1377.msg6215#msg6215 date=1234640412]
                            Allah razı olsun..
                            [/quote]
                            Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                            İmam Ali (a.s)

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Allah razı olsun

                              Yorum


                                #30
                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                21

                                Ve yine Hz. Muhammed (s.a.v.)’in başka

                                bir hadislerinde ifadeleri şöyle buyurmaktadırlar:


                                ‘’Mirac’a götürüldüğümde, arşın altında; Allah’tan başka hiç bir ilah yok, Muhammed O’nun resul-ü ve O’nu Ali ile destekledim; diye yazılı olduğunu gördüm.’’ (Tarih-i Bağdad, C. 11, sayfa. 173.)

                                Bölünen bu nûr, Ali ve Fatıma (a.s.)’nın evlenmeleriyle yeniden birleşti. İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin (a.s.)’larla birleşen bu nûr’dan dünyaya geldi. Ve yine Embia’ların şefaâfçıleri olan Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmaktadırlar:’’ Allah her peygamber’in zürriyetini kendi sulbunde, benim zurriyetim ise Ebu Talib oğlu Ali’nin sulbunde karar kılmıştır. Sözüyle İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin (a.s.)’lara karşı açılacak savaşın O’nun zürriyetine ve kendisine karşı yapılmış bir savaş olaracağını beyan ediyorlardı. İmam Hüseyin (a.s.) ve Hz. Fatımat’ut-Zehra Semavat-ı Vel Arz (a.s.)’da birleşen o ilahi nûr’du. İmam Hüseyin nûr oğlu nûr’du.’’

                                ‘’Ey Hüseyin! Şehâdet ederim ki, sen gerçekten de namaz kılıp, zekat verdin, ma’rufu emredip, münkerden nehy ettin. Sen parlak sülblerde bir nurdun, cahiliyet kendi pisliğiyle seni kirletemedi.’’ Diya ziyaret okunurken, bu nûr dile getirilmektedir. Daha sonrada İmam Hüseyin (a.s.)’ın aşura ziyaretnamesini yazacağız.

                                İmam Hüseyin (a.s.)’ın Yezid gibi bir zinakâr’a

                                karşı şöylemış olduğu hadisi şerifleri:


                                ‘’Ben, hakkın ayak altına alınıp, yok edilmesinden korkuyorum. Allah kendi nûr’unu faşistler hoşlanmasada tamamlayacaktır.’’ Sözleriyle bu ilahi nûr’u koruyacağına dair, kararlılığını bildiriyordu. Hz. İmam Hüseyin (a.s.), karanlığın temsilisi olan lanetlik Yezid’in babası Muaviye(l.a.)’nın ölümü üzerine, Müslümanların başına geçtiği haberini alır almaz, adeta Müslümanlarla ‘’alarm’’ verircesine şöyle buyurmuşlardır: ‘’Artık İslam’a uğurlar olsun. Çünkü ümmet, Yezid gibi bir yöneticiye dücâr oldu. Oysa ki, ben ceddim Hz. Resulullah (s.a.v.)’ten duydum ki, diyordu ki: hilafet, Ebu Sufyan oğulları’na haram kılınmıştır.’’

                                Evet araştırmacı Ehl-i olna arkadaşlar ve Müslümanlar, İslam gibi yüce ve mukaddes bir devletinin, şirki hiç bir zaman kalbinden silip atamayan, fasık iki yüzlü yani Münafık emperyalizm’in babası Muaviye ve onun oğlu lanetlik Yezid gibi bir alçak ve soysuzların idaresine bırakmasına ve onların eline oyuncak edilmesine Allah ve O’nun Resül-u Hz. Muhammed (s.a.v.) rıza göstermez ve göstermemiştir. Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X