HAKKIN LUTÜF VE HİDAYETİ
Tunus'un güneyinde yeralan bir köyde bir düğün merasimi esnasında biraraya gelen hanımlar bir karı ve kocadan sözettiklerinde onların içinde bulunan yaşlı bir hanım şaşırak "O hanım nasıl o erkekle evlenmiş olabilir?" demişti. Nedenini sorduklarında ihtiyar hanım, onların her ikisine de kendisinin süt vermiş olduğunu ve bu yüzden onların sütkardeşi olduklarını söylemiş. Bunu duyan hanımlar, olayı kocalarına anlatmış ve mesele böylece büyümüş. Kızın babası, kızına, dadılık yapan o hanımın süt vermiş olduğunu ve oğlanın babası, oğluna aynı hanımın süt vermiş olduğunu tastik etmişler. Bunun üzerine kız ve oğlan tarafları arasında kıyamet kapar ve her biri diğerini bu evlilikten sorumlu tutmaya başlar; aralarında çıkan çatışmada ellerine geçen taş ve sopayla birbirlerine saldırıyorlar. Özellikle bu evlilikten on yıl kadar bir süre geçmiş ve eşlerin bu evlilikten üç çocukları da varimiş. Kadın bu haberi duyar - duymaz babasının evine firar etmiş ve üzüntüden yemek bile yemezmiş; hatta böyle bir hadiseye tahammül edemediğinden ihtihar etmeye de kalkışmış; Biçare nasıl tahammul etsin ki habersizce kendi(süt) kardeşi ile evlenmiş ve ondan üç çocuğu da olmuştur. Kabileler arasında çıkan kavga sırasında her iki taraftan da bir kaç kişi yaralanmıştır. Ama ihtiyarlardan biri ortaya girip geçici olarak olayı yatıştırıyor. Ve onlara ulemanın yanına giderek bu konuda fetva almalarını nasihat ediyor, Onlar da büyük şehirlere gelip bu olayı halletrnek için bir çok meşhur alime başvuruyarlar, ama sordukları her alim onların
251
hemen birbirlerinden ayrılmalarını gerektiğine ve artık evlenmelerinin haram olduğuna fetva vermiş ve bu evlendiklerinin keffaresi için de ya bir köle azat etmeleri lazım geldiğini yahutta iki ay peşpeşe oruç tutmaları gerektiğini söylemişlerdir. Sonunda Kafse şehrine gelip buranm hocalarına da sormuşlar ama yine aynı fetvayı almışlardır; çünkü Maliki mezhebine göre hatta bir damla süt emmek bile süt baba annesi ve süt kardeşi olmak için yeterlidir.
İmam Malik, sütü şarab ile kıyas edip "insanı sarhoş eden şeyin çoğu haram olduğu gibi azının da haram olduğuna yani şarabın hem çoğu hem azının haram olduğuna istinat ederek onun gibi süt emzirmenin de bir damla bile olsa süt yoluyla mahremliğin oluşmasına sebep olacağını söylemiştir. Bir adam onları bir tarafa çekip benim evimin adresini onlara veriyor ve diyor ki, "bu gibi konuları Ticani'den sorun; çünkü onun tüm mezhepler hakkında bilgisi vardır. Ben kaç defa onun bu hocalarla tartıştığına hepsini güçlü delillerle mağlup ettiğine şahit olmuşum", Kadının kocası gelip meseleyi bana söyleyince ben onu kendimle kütüphane'ye götürdüm, O tüm olayı evvelinden sonuna kadar teferruatıyla bana anlattı ve dedi ki; "efendim benim hanımım intihar etmek istiyor; çocuklarımız sahipsiz kalmış; bizim hiç bir çaremiz kalmamıştı ki senin adresini verdiler. Bu kadar kitabı senin yanında görmem, kalbime bir aydınlık ve ümit saldı. Belki siz bu düğümü çözebilirsiniz". Bir kahve getirdim ve sonra biraz düşündükten sonra o ihtiyar hanımdan kaç defa süt emmiş olabileceğini sordum. Bilernem, dedi "ama hanımım iki veya üç defadan fazla süt emmemiştir; çünkü hanımımın babası kızını süt emmesi için ancak iki veya üç defa o ihtiyar hanımın evine götürmüş olduğunu söyledi". Bunu duyunca ben dedim ki, "eğer bu doğru olursa sizlerin şer'an bir müşkülünüz yoktur; nikahmız sahih ve
252
helaldir", Bunu duyar duymaz zavallı benim ellerime kapanıp elimi ve başımı öptü sonra şöyle dedi: "Allah kalbini sevinçle doldursun; beni ıztıraptan kurtardm ve esenlik kapısnı yüzüme açtın. Artık kahvesini bitirmeden ve benim sözlerimin kaynağını bile sormadan izin alıp çocuk ve hanımına müjde vermek için hemen yanımdan ayrıldı. Ama ertesi gün yedi kişiyle birlikte tekrar benim yanıma geldi ve yanındakileri bana tanıtarak şöyle dedi: "Bu benim babamdır ve bu da hanımımın babasıdır ve üçüncü şahıs köy muhtarı, dördüncüsü cami imamı, beşincisi kabile büyüğü, altıncı şahıs okul müdürü yedinci şahıs şeyh'tir. Bunlar süt mahremliği ile ilgili meseleyi tartışmak ve bizim evliliğimizin helal olduğuna dair verdiğin fetvanın delilini sormak için buraya gelmiş bulunuyorlar".
Ben onları kütüphaneye götürdüm ve onlara kahve sunup biraz taltifte bulunduktan sonra kendilerini dinlemeğe hazır olduğumu söyledim. Dediler ki, "Seninle süt mahremiyeti
mevzuunu tartışmak için geldik. Allah Kur'an'ı kerim'de süt emzirmenin mahremiyete sebep olduğunu ve süt kardeşlerinin evlenmelerinin haram olduğunu açıkça buyurmuştur. Keza Resulullah, "neseb yoluyla haram olan, süt emzirme yoluyla da haram olur" buyurarak süt kardeşlerinin birbiriyle evlenmesini haram etmiştir ve İmam Malik'de böyle evliliğin haramlığına fetva vermiştir; Ama sen böyle bir evliliğin helal olduğuna fetva vermişsin!"
Tunus'un güneyinde yeralan bir köyde bir düğün merasimi esnasında biraraya gelen hanımlar bir karı ve kocadan sözettiklerinde onların içinde bulunan yaşlı bir hanım şaşırak "O hanım nasıl o erkekle evlenmiş olabilir?" demişti. Nedenini sorduklarında ihtiyar hanım, onların her ikisine de kendisinin süt vermiş olduğunu ve bu yüzden onların sütkardeşi olduklarını söylemiş. Bunu duyan hanımlar, olayı kocalarına anlatmış ve mesele böylece büyümüş. Kızın babası, kızına, dadılık yapan o hanımın süt vermiş olduğunu ve oğlanın babası, oğluna aynı hanımın süt vermiş olduğunu tastik etmişler. Bunun üzerine kız ve oğlan tarafları arasında kıyamet kapar ve her biri diğerini bu evlilikten sorumlu tutmaya başlar; aralarında çıkan çatışmada ellerine geçen taş ve sopayla birbirlerine saldırıyorlar. Özellikle bu evlilikten on yıl kadar bir süre geçmiş ve eşlerin bu evlilikten üç çocukları da varimiş. Kadın bu haberi duyar - duymaz babasının evine firar etmiş ve üzüntüden yemek bile yemezmiş; hatta böyle bir hadiseye tahammül edemediğinden ihtihar etmeye de kalkışmış; Biçare nasıl tahammul etsin ki habersizce kendi(süt) kardeşi ile evlenmiş ve ondan üç çocuğu da olmuştur. Kabileler arasında çıkan kavga sırasında her iki taraftan da bir kaç kişi yaralanmıştır. Ama ihtiyarlardan biri ortaya girip geçici olarak olayı yatıştırıyor. Ve onlara ulemanın yanına giderek bu konuda fetva almalarını nasihat ediyor, Onlar da büyük şehirlere gelip bu olayı halletrnek için bir çok meşhur alime başvuruyarlar, ama sordukları her alim onların
251
hemen birbirlerinden ayrılmalarını gerektiğine ve artık evlenmelerinin haram olduğuna fetva vermiş ve bu evlendiklerinin keffaresi için de ya bir köle azat etmeleri lazım geldiğini yahutta iki ay peşpeşe oruç tutmaları gerektiğini söylemişlerdir. Sonunda Kafse şehrine gelip buranm hocalarına da sormuşlar ama yine aynı fetvayı almışlardır; çünkü Maliki mezhebine göre hatta bir damla süt emmek bile süt baba annesi ve süt kardeşi olmak için yeterlidir.
İmam Malik, sütü şarab ile kıyas edip "insanı sarhoş eden şeyin çoğu haram olduğu gibi azının da haram olduğuna yani şarabın hem çoğu hem azının haram olduğuna istinat ederek onun gibi süt emzirmenin de bir damla bile olsa süt yoluyla mahremliğin oluşmasına sebep olacağını söylemiştir. Bir adam onları bir tarafa çekip benim evimin adresini onlara veriyor ve diyor ki, "bu gibi konuları Ticani'den sorun; çünkü onun tüm mezhepler hakkında bilgisi vardır. Ben kaç defa onun bu hocalarla tartıştığına hepsini güçlü delillerle mağlup ettiğine şahit olmuşum", Kadının kocası gelip meseleyi bana söyleyince ben onu kendimle kütüphane'ye götürdüm, O tüm olayı evvelinden sonuna kadar teferruatıyla bana anlattı ve dedi ki; "efendim benim hanımım intihar etmek istiyor; çocuklarımız sahipsiz kalmış; bizim hiç bir çaremiz kalmamıştı ki senin adresini verdiler. Bu kadar kitabı senin yanında görmem, kalbime bir aydınlık ve ümit saldı. Belki siz bu düğümü çözebilirsiniz". Bir kahve getirdim ve sonra biraz düşündükten sonra o ihtiyar hanımdan kaç defa süt emmiş olabileceğini sordum. Bilernem, dedi "ama hanımım iki veya üç defadan fazla süt emmemiştir; çünkü hanımımın babası kızını süt emmesi için ancak iki veya üç defa o ihtiyar hanımın evine götürmüş olduğunu söyledi". Bunu duyunca ben dedim ki, "eğer bu doğru olursa sizlerin şer'an bir müşkülünüz yoktur; nikahmız sahih ve
252
helaldir", Bunu duyar duymaz zavallı benim ellerime kapanıp elimi ve başımı öptü sonra şöyle dedi: "Allah kalbini sevinçle doldursun; beni ıztıraptan kurtardm ve esenlik kapısnı yüzüme açtın. Artık kahvesini bitirmeden ve benim sözlerimin kaynağını bile sormadan izin alıp çocuk ve hanımına müjde vermek için hemen yanımdan ayrıldı. Ama ertesi gün yedi kişiyle birlikte tekrar benim yanıma geldi ve yanındakileri bana tanıtarak şöyle dedi: "Bu benim babamdır ve bu da hanımımın babasıdır ve üçüncü şahıs köy muhtarı, dördüncüsü cami imamı, beşincisi kabile büyüğü, altıncı şahıs okul müdürü yedinci şahıs şeyh'tir. Bunlar süt mahremliği ile ilgili meseleyi tartışmak ve bizim evliliğimizin helal olduğuna dair verdiğin fetvanın delilini sormak için buraya gelmiş bulunuyorlar".
Ben onları kütüphaneye götürdüm ve onlara kahve sunup biraz taltifte bulunduktan sonra kendilerini dinlemeğe hazır olduğumu söyledim. Dediler ki, "Seninle süt mahremiyeti
mevzuunu tartışmak için geldik. Allah Kur'an'ı kerim'de süt emzirmenin mahremiyete sebep olduğunu ve süt kardeşlerinin evlenmelerinin haram olduğunu açıkça buyurmuştur. Keza Resulullah, "neseb yoluyla haram olan, süt emzirme yoluyla da haram olur" buyurarak süt kardeşlerinin birbiriyle evlenmesini haram etmiştir ve İmam Malik'de böyle evliliğin haramlığına fetva vermiştir; Ama sen böyle bir evliliğin helal olduğuna fetva vermişsin!"
Yorum