Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Görmesini Bilen Kadın

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Görmesini Bilen Kadın

    Gençlik zamanımda, bir yaz sabahı köy yollarında yürürken, gerçekten görmenin sırrını öğrenmiştim. Rüzgarların ciğerime doldurduğu büyüleyici çiçek kokularını takip ederek yoldan ayrılmış ve masallara layık bir bahçenin önüne gelmiştim. Aralarında arıların vızıldadığı bin bir çeşit çiçekler, renkleri ve kokularıyla insanı kendinden geçiriyordu. Tam bu sırada ihtiyar bir kadının, küçüçük bir evden çiçeklerin arasına kadar uzanan dar yolda durduğunu fark ettim. Onun bu masal diyarının yaratıcısı olduğunu sezerek:
    “Ne güzel bahçeniz var!” diye seslendim.

    O, tatlı bir sesle: “Çiçekleri seviyorsanız, içeri girin.” dedi.

    Yanına gittiğim zaman, bana bakmadı bile. Gözlerini çiçeklerden ayıramadığını bildiğimden, onu ayıplamadım. Çiçeklerden sevgi ile sözederken, sesi titriyordu. Önümüzdeki bir tarhı işaret ederek: “Şu yüksük otlarına, unutmabenilere, menekşelere ve papatyalara eski çiçekler dedim” dedi. “Bunlar, asırlardan beri Avrupalıların gözbebeğidir. Fakat küpe çiçekleri, Afrika kadife çiçeği, hatmi çiçeği ve şu diğerleri, bizim için yenidir.”

    Onlar ancak Rönesans zamanında, uzak ülkelerden buraya getirildi.” Çiçek aşığı kadın bana bütün çiçeklerinin tarihçesini anlattı. Bazıları 6. asırda maceraperest tüccarlar tarafından Meksika, İran ve Suriye’den getirilmişti. Lale İstanbul’dan; bezelye çiçeği, hercai menekşesi daha uzak memleketlerden gelmişti. Kadın bana, çiçeklerinden bahsettikçe, o zamana kadar hiçbir çiçeği, tam manasıyla görmemiş olduğumu anladım. Çiçekleri o kadar canlı ve renkli bir lisanla betimliyordu ki onları en karanlık gecede bile görebileceğimi hissettim.

    “Haseki küpesinin şu çengel gibi bükülü mahmuzuna bakın” diyordu. “Ancak iri arılar bunun içindeki özü boşaltabilir. Çan çiçeği, boylu çiçekler arasında en sevdiğimdir. Çiçeğimin yaprakları o kadar ince ki adeta şeffaf...”

    Hayretler içinde kalarak ona, çiçeklerini bu kadar ince detayına kadar nasıl tanıdığını sordum.

    “Gözlerimi, sanki bir gün sonra görmekten mahrum kalacağımı biliyormuşum gibi kullanmayı öğrenmiştim” dedi.

    Aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen, ihtiyar kadının sözlerini unutmadım. Hele ona gülümseyerek veda ettiğim sırada, başını kaldırıp üzerlerine perde inmiş artık görmeyen gözlerini yüzüme dikince, sözlerinin değerini daha iyi anladım.

    Akıllı kadın, karanlık bastırmadan önce, gözlerini layıkıyla kullanmayı başarmıştı.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: Görmesini Bilen Kadın

    emeğine sağlık abla


    “Gözlerimi, sanki bir gün sonra görmekten mahrum kalacağımı biliyormuşum gibi kullanmayı öğrenmiştim” dedi.

    Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

    Yorum


      #3
      Ynt: Görmesini Bilen Kadın

      ben bu tür yazilari okudugumda, madde icerisinde ne kadarda esir oldugumu anliyorum, görmenin bile yalnizca maddesini biliyorum!
      halbuki görmek cooook daha ilerilere gidebiliyor.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: Görmesini Bilen Kadın

        Keşke bizde o kadın gini gözlerimizi iyi kullansakta çiçeklere baksak.Ancak gözler artık namahremlere ,kötü şeylere bakıyor.Allah bizi bu gaflet uykusundan uyandırsın ve bizim gözlerimizdeki perdeyi kaldırsın inşallah..

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X