Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Her Kula Helal Müslüman'a Haram....

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Her Kula Helal Müslüman'a Haram....

    Osmanlının başkenti Bursa’da Müslüman bir kişi, eskilerin Yahudilik Çarşısı denilen bugünkü Arap Şükrü Sokağı’nın girişine bir çeşme yaptırır.
    Çeşmenin başına da bir kitabe yazdırtır: “Bu çeşmenin suyu her kula helâl,
    Müslüman’a haram”
    Osmanlının başşehrinde bir çeşme ve bu çeşmenin başında da böylesi bir yazı…
    Çeşmeden çok kitabede yazılanlar, kısa sürede yayılır bütün Bursa’ya. Bir
    dedikodu bir dedikodu ki alır gider başını. Bursa’nın Müslüman ahalisi hop
    oturur hop kalkar bu nasıl fitnedir diye…
    Ahali, dayanamaz varır kadıya. Şikâyet üstüne şikâyet… Kadı, şikâyetler
    karşısında hayrat sahibi adamı yaka paça yakalatır; getirtir huzura.
    Vatandaş memnun. Mahkeme salonu dolar tıklım tıklım. Kadı, sorar:
    “Bu nasıl fitnedir, dini İslam, ahalisi Müslüman olan koca devlette, sen
    kalk hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a haram et!
    Olacak iş midir? Nasıl anlayıştır? Nasıl mantıktır? Nasıl izandır? Aklını
    mı yitirdin!
    Hayrat sahibi adam, bozmaz istifini; gayet sakin:
    “Müsaade buyurun” der. Sebebi vardır, delili vardır, ispatı vardır.”
    Kadı hiddetlenir: “Ne delili, ne ispatı! Her şey apaçık ortada değil mi?
    Sen fitne çıkardın! Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın! Nifak soktun
    topluma, vaciptir katlin!”, der. Der demesine de bir yandan da merak eder
    nedir delili? Nasıl olur bu kadar aleni yapılan işin delili? İspatı? Sorar
    hayrat sahibi adama:
    “Nedir gerekçen, delilin, ispatın, her neyse?”
    Hayrat sahibi adam:
    “Bir Sultan´a söylerim, başkasına diyemem”, diye cevap verince, yine
    karışır ortalık. Dinleyenlerde homurdanmalar. Kadı kararsız…
    Söz bu ya, kulaktan kulağa ulaşır Sultan’a. Sultan öncesini de bildiği bu
    olaydan dolayı zaten bir hayli kızgındır: “Tez elden getirilsin bu gafil
    huzuruma!”, diye emir verir. Hayrat sahibi adam yaka paça götürülür
    Sultan’ın huzuruna. Sultan; esmer, orta boylu, geniş omuzlu, sol yanağında
    kapanmış bir yaranın izi olan şakakları kırlaşmış orta yaşlı bu adama
    hiddetle bakar:
    “De bakalım ne diyeceksen bre gafil! Bu nasıl iştir ki, hem çeşme
    yaptırırsın hayır işlersin hem suyunu her kula helâl, bir tek Müslüman’a
    haram edersin”
    Adam, kaldırır başını padişahın gözlerine bakar:
    “ Sağlam delilim vardır Sultan’ım, lâkin ispat ister.”,der.
    “Sağlam delil mi? Nedir delilin, neyi ispatlayacaksın?
    “ Müsaade ederseniz”
    “ Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin, ya ispatlayamazsan!”
    “O zaman vereceğiniz hükme kıldan incedir boynum, Sultanım”
    “Peki, göster delilini, ispatla bakayım!
    “Sultan’ım, ispat için sizden arzım olacak, yerine getirilmesini isterim.
    Sultan, la havle çeker ya yine de: “peki, de bakayım!”,der.
    “Sultan’ım her hangi bir havradan rastgele bir hahamı sebepsiz, izahsız
    yaka paça tutuklatın.
    Dediği yapılır adamın. Bir anda karışır ortalık… Azınlıklarda bir telaş,
    bir öfke ki sormayın. Başta Museviler, “Ne oluyor, din adamımız ne yaptı
    ki tutuklanır. Bu ne zulümdür! Biz kefiliz kendisine. Ne gerekirse
    söyleyin yapalım. O, masumdur; gerekirse kefalet öderiz…” Toplantılar,
    gösteriler, mektup üstüne mektup… Ardı arkası kesilmez.

    Bir hafta sonra hayrat sahibi adam çıkar Sultan’ın huzuruna:
    “Sultan’ım, hahamı artık bırakmak zamanıdır”, der ve haham bırakılır.
    Azınlıklar mutlu… Sultan’a teşekkürler, hediyeler…
    Hayrat sahibi adam, Sultan’a: “Aynı tutuklatmayı herhangi bir kiliseden
    bir papaz için yaptırınız, Sultan’ım”, der. Padişah, yine la havle çeker
    ya. Sonucu o da merak etmektedir. “Peki”, der. Aynı işlem, aynı usulle
    bugünkü Karaağaç mahallesinde bulunan bir kilisenin papazı için de
    uygulanır. Papaz tutuklanarak atılır zindana.
    Tepkiler had safhada. Galeyan gelir Bursa’daki azınlıklar. Bursa’da olduğu
    kadar civar şehirlerde de gösteriler yapılır. Hatta Bizans elçisi ile
    birlikte birkaç ülkenin elçisi de girer devreye. Nasıl olur, sorgusuz
    sualsiz, suçsuz günahsız biri hangi gerekçeyle içeri atılır, diye.
    Dolunca haftası o da serbest bırakılır. Mutluluk ve sevinç gösterileri bir
    kat daha artar. Teşekkürler, şükranlar… Levantenler, din adamlarına
    kavuşmanın mutluluğu ile daha sıkı sarılırlar birbirlerine.
    Padişah, çağırır hayrat sahibi zatı huzuruna: “tamam mı?” der.
    Adam:“Sultan’ım son bir arzım var; sonra hüküm zamanıdır!”
    “Şimdi nedir isteğin?”
    “Efendim başkentimiz Bursa’nın sevilen, sözü en çok dinlenilen, itimat
    edilen âlimini alınız minberinden aynı şekilde”
    Dediği yapılır adamın. Ulu Caminin imamı, vaazının ortasında alınır
    sorgusuz sualsiz… Yaka paça götürülür, atılır zindana. Bir Allah”ın kulu
    çıkıp da tek bir kelam etmez. “Ne oluyor, ne yapıyorsunuz hiç olmasa
    vaazı bitene kadar bekleyeydiniz,” demez. Peşinden giden de olmaz, arayan,
    soran da… Bir hafta, geçer aradan: “Nerede bizim imam?” diyen de çıkmaz,
    merak eden de…
    Ulu caminin bu âlim, sözü sohbeti dinlenir imamın yerine sıradan bir imam
    atanır. Halk halinden memnun… Memnun olmakla kalsa iyi âlim imamın
    ardından başlar bir dedikodu:“Biz de onu adam gibi adam bellemiştik, hoca
    bellemiştik”“Kim bilir ne haltlar karıştırdı da tutuklandı…“Vah vah!
    Acırım arkasından kıldığım namazlara…”
    Sultan, seyreder, şaşkınlık ve üzüntü ile bütün bu olup biteni… Hayrat
    sahibi adam, gelir huzura:
    “Ey büyük Sultan’ım! İrade buyurunuz lütfen! Böylesi Müslümanlara su helâl
    edilir mi?
    Sultan suskun, çağırır zindana attırdığı âlim imamı haleleşmek için.

    Ve yedi yüz yıl geçer aradan.
    Şimdi dönüp bir bakın bakalım bu kadar yıl sonra şu güzelim memlekete:
    BÖYLESİNE HER ŞEYE SUSKUN BU MİLLETE, HER KARIŞ TOPRAĞI ŞEHİT KANLARI İLE
    SULANMIŞ; YEDİ İKLİM, YETMİŞ RENK BU GÜZELİM ÜLKE HARAM DEĞİL DE NEDİR..??
    ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

    #2
    Ynt: Her Kula Helal Müslüman'a Haram....

    evet bu ibret verici kıssayı İmamlarımız her zaman yaşamışlardır: diğer ehli kitap olan yahudi hristiyanlar din adamlarına bağlı ve onları korurlar tutuklanmasına karşı çıkarlar. ama müslümanlar din adamlarının devletçe tutuklanmasına ses çıkarmak bir yana tutuklayanlara saygı gösterip yardımcı olurlar ve demek ki ne halt yemiş diye arkasından bile konuşurlar..

    İmam Ali a.s. bu milletten çok çekmiş biri olarak Muaviyeye uyanları örnek verir ve onlar batıl yolda olduğu halde onun emirlerine harfiyyen itaat ederlerken siz ben, hak olduğum ve buna inandığınız halde benim emirlerime uymuyorsunuz buyurur.

    tabi bu milletin bu hale gelesiye kadar çeşitli entrikalar çevrildi.

    kutsal elçi, örnek emir olan Allah'în seçtiği elçiler inkar ettirildi. Peygamberlerin hatalar yaptığına dair uydurma hadisler türetildi. buna karşılık sahabenin faziletine dair de hadisler anlatılarak devler cüce, cüdeler devleştirildi. kutsal elçi imam ve peygamberlerin, kimseye zulmetmeyeceğini, despot krallar gibi davranmayacağını bilen kitleler onlara itaat etmediklerinde başlarına bela gelmeyeceğini biliyorlar onlardan emin oluyorlardı. ve yine biliyorlardı ki kutsal elçiler kimseye zarar verecek zulmedecek değiller. böylece gönüllü itaat ve sınavın değeri olan öteki dünyadaki ödüle kimse bakmaz oldu.

    bunun yerine zalim çıkar sahibi despot krallar kutsal devlet anlayışı geliştirdiler. devlete itaati zorunlu olan dini bir görev gibi dayattılar kitlelere.. ve sonunda devletin her yaptığını kutsal bilen, ya da öyle işine gelen, ama din adamlarını yaptırımları olmayan bireyler olarak görmeye başladılar. ahiretti kimse hesaba katmaz oldu..

    ama kalıcı olan ahirettir bu dünya geçicidir..

    Yorum


      #3
      Ynt: Her Kula Helal Müslüman'a Haram....

      ama kalıcı olan ahirettir bu dünya geçicidir..
      Allah ahirette Ehli beyt a.s ın şefaatinden ayırmasın inşaallah hocam
      [center]
      ..ey ahle aalam agham Eli mazloome... یا ابا عبدالله الحسین
      [center]
      Bizleri öldürün! Zira Halkımızın bilinci daha da artacak!
      Şehid Seyyid Abbas Musavi(Eski Hizbullah Lideri)

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X