Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

ALINTI

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    ALINTI

    (Dünyanın fânî nîmetleri elinden alınacak) âhiret yolcusuna,
    Rabbinin adını zikret ve her şeyden kendini çekerek yalnız O'na yönel! [Müzzemmil, 8]

    Harâb oldu gönül yâ Rab, evindir ânı tamir et…


    Tüketti sanma hezâran, hikâyet-i aşkı
    O kıssadan dahi söylenmedik neler kaldı
    hezâran: bülbüller

    Madem "Cân yine bülbül oldu" mihmânı olduğumuz dem bu dem ve fırsat elde iken hediyemizi ikram ile başlayalım söze:


    Aah zaman, gül yaprağına düşen bir kar tanesi gibi çabucak erir. Ramazan-ı şerif de, ömür de böyledir.Ancak biz aciz kullarına dünya ile alışverişi sürsün diye uzunmuş gibi gelir. Kuran ve Oruç ile infâk ayı bildiğimiz sebeb-i gufranımız Ramazan'ın da çoğu gitti azı kaldı erenlerim… Nedendir bilinmez yolun yarısını geçtiğinde can hüzünlenir, bir ayrılık heyecanıdır başlar…

    Ektik, ektik, yetişecek,
    Çoğu gitti, azı kaldı.
    Bütün yollar bitişecek,
    Çoğu gitti, azı kaldı.


    Kur'an-ı Kerim okumakla ne büyük bir nimete nâil olduk. Güzeller güzeli Cenab-ı Hakk'ın lütfuna bak ki bizim ağzımızdan kelamını çıkartıveriyor. Kıraat ederken daima böye bir lütfa mazhar olduğumuz için hamd ü sena duygularıyla niyaz etmek gerek.


    Hoş safalar vermiş bize vaslın şerbeti
    Ey mübarek sabr-ı âli, şehr-i gufran elveda


    Oruç nefsi Allah Teâlâ'nın rızası için helâlden dahî alıkoymak değil midir? Nefis iştihasını Allah Teâlâ'ya kurbiyyet (yakınlık) için tehir eden (erteleyen) rahmanî hudutlar içerisinde rahîmiyyet kokuları alırsın. Hal sahibi zatlar mâsivaya oruçludurlar. Şöyle beyân edelim: Nasıl ki bir insan oruçlu iken iftar vaktine kadar kendisini nimetlerden alıkoyar (haşa nimetlerden alıkoyar dedik fakat esasında en büyük nimet imandır) Fâni olan ikramları bâki olan ikrama değişmeyeceğini fiilen gösterir. Amma düşün ki bir adam imsak ettiği vakitte ağzıyla bir şey yemese de iftar vaktine kadar hep "Ah keşke yemek olsaydı, ah keşke şunu yeseydim, şunu işleseydim şöyle etseydim" dese o orucun feyzini alabilir mi? Alamaz. Demek ki kalbinde niyetle başladığı o amel ifsad olmasın (bozulmasın) diye o niyete uygun amel ve ahvâl içinde olmalı. Peki bir kişi Allah Teala'ya muhabbet ve kurbiyyet niyetinde ise artık masivaya (Allah'ın gayrında olan şeylere) meyleder ve yalanıp durursa kalbindeki bu imsak layıkıyla iftara erişir mi?

    Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır. [Buhârî, Savm, 6]

    Oruç der ki: "Oruç tutan can, helalden bile çekindi, bil ki harama varmasına artık imkan yok!" Zekat der ki: "Kendi malını bile muhtac olana veriyor, artık kendisiyle aynı yolda olandan nasıl çalar!"

    Oruç seni gün gibi gönlü aydın, canı safa bir hale kor. Sonra da padişah ile buluşma olan bayram gününde varlığını kurban eder, seni varlıktan ve benlikten kurtarır. [Hz. Pir Mevlana]

    Hazret-i Âişe (ra) annemiz anlatıyor: "Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ramazan ayında ibâdet husûsunda diğer aylarda görülmeyen bir gayret içerisinde olurdu. ramazan'ın son on gününde ise kendisini çok daha fazla ibâdete verirdi. Bu günlerde geceyi ihyâ eder, âilesini uyandırır ve izârını bağlardı. (Yâni ibâdet için hazırlıklarını tamamlar ve büyük bir azimle Hakk'a yönelirdi.) [Müslim, İ'tikâf, 8]

    Hayatın türlü meşgaleleri içerisinde meydana gelen niyet sapmalarının düzeltilmesi, bozulan yönlerin ıslâhı ve insanın bütün varlığıyla Allah'a yönelip rızâ-yı Bârî'yi kazanmaya çalışması ancak i'tikâf gibi bir ibadet ile gerçekleşebilir. İtikâf mü'mini aynı zamanda, Rabbinden başka dostun bulunmadığı kabir yalnızlığına alıştırır. Bu da ancak oruçla gerçekleşebileceği için, oruç günlerinin en efdali olan Ramazan'ın son on gününde emredilmiştir. İ'tikafa giren can, kalbini dünyadan ayırmak ve nefsini Mevlâ'ya teslim etmekle, Kerîm olan Allah'ın kapısına mülâzim(yapışmış), hal diliyle, "Rabbim beni mağfiret etmedikçe ben bu kapıdan ayrılmam." demiş olur.

    Bizi hiç ihmal etmediği bir sünneti olan, böylesi lâtif bir ibadet; "İ'tikaf" ile tanıştıran, numune-i imtisâlimiz, Habib-i Kibriya Efendimize, Cenab-ı Hakk'ın salat ü selamları adedince salat ü selam olsun.

    Cemâlin hüsnüne canlar fedâdır yâ Resûlallah
    Kelâmın kalb û ruha hoş gıdâdır yâ Resûlallah


    Nimetlerine, ihsanlarına nâil olunca, Allâh'a şükret; lütfunu gördüğün kişiye de teşekkür et, onu an! İşte bu yüzdendir ki, Cenâb-ı Hak; «Peygamber'e salevât getirin!» buyurdu. Çünkü Hazret-i Muhammed (sav) mü'minlerin dönüp başvurdukları, müstesnâ ve emsalsiz varlıktır! [Hz. Pir Mevlana]

    Canını Allah'a, gününü mescide bağlayan bir i'tikaf ehli, adeta ihtiyacı giderilinceye kadar büyük bir zatın kapısında bekleyen ve ısrarla dileğini tekrarlayan kimseye benzer, insan, dünyanın her türlü aldatıcı, çarpıcı süs ve alayişinden, gam ve telaşından uzaklaşma imkanı bulur. Gözünü gönlüne çevirme, kalbinin ve vicdanının sesini duyma fırsatı elde eder. Oruçla birlikte incelen cesedini, saflaşan ruhunu yaratılışının sırrına yönlendirme zeminine kavuşur. Kulluğun en devamlı ve en anlamlı olduğu haller bu hallerdir. Oruç, i'tikâf, sahur, iftar, mukabele, sadaka, hayrât ve hasenât… Bunlar, özellikle Ramazanda yoğunlaştığı için Ramazan kulluğun zirveye ulaştığı bereket ve rahmet mevsimidir, tasavvuf iklimidir.

    Tasavvuf, dinimizin özü ve gerçek anlamı; asıl gaye olan insân-ı kâmil olmanın yolu ve yöntemidir. Özetle tasavvuf tüm devirlerde olduğu gibi hatta onlardan da fazla, yirminci yüzyılın şu stresli, sinirli, gerilimli, bunalımlı, şüpheci, aceleci, dertli, hasta ve bedbaht insanının da "nerede?" diye gece gündüz aradığı, yalan yanlış yerlerden sağlamaya çalıştığı gerçek mutluluğun ilahî yolu ve anahtarıdır.

    O halde sen de ey can! Bu önemli ve hayati konuya ciddiyetle eğil, bu nurlu ilahî yola gir, iki cihan saadetini bul!

    Herkes, her şey, Sen'i arıyor; Senin evinde i'tikafa girmiş, Senin kereminin, lütfunun kabesine yüzlerini dönmüşler, ibadet ediyorlar! Bazen çeng gibi, kapının önünde Sana rüku etmekte, bazen ney gibi, Senin nefesinin ümidi ile kamet getirmektedir! Yeter ey akıl! Artık, bu hüzünlü feryadı bırak; acıklı hikayeyi söyleme! Cesur olan her gönül, konuşarak değil, susarak hakikatin kokusunu alır! [Hz. Pir Mevlana]

    Sen eyle ânı kim sana yaraşır,
    Ben ettim ânı kim bana yaraşır!
    Bizden isyân, senden ihsân!
    Bizden dua, senden icabet.
    Biz diken ektik, sen gül derlet yâ kerem kânı,
    Yâ men izâ du'iye ecâbe ve izâ sü'ile a'tâ!
    (Ey dua edildiğinde icâbet eden, istenildiğinde ihsan eden Allahım)

    Bizleri râzı olduğun hâl üzre eyle, kalplerimizdeki mâsiva muhabbetini ihrac eyle, sâdırlarımızâ ilhamat-ı Rabbaniyye'ni isâl eyleyiver!

    Ya Rabbi! Niyetlerimizi, düşüncelerimizi, hislerimizi ve davranışlarımızı rızâ-yı Bârîn ile te'lîf eyle! Hayatımızı dâimî bir kulluk vecdiyle sonsuz bir ramazan rûhâniyeti içinde yaşayabilmemizi, ilâhî dostluk ve yakınlığa nâil olarak son nefesimizi ebedî bir bayram sabahının huzur ve saâdetiyle verebilmemizi nasîb ve müyesser eyle!

    Yâ Rabbî! Peygamberler Sultânı Efendimiz r'e ümmet olma şerefinin şükrünü lâyıkıyla îfâ edebilmeyi cümlemize nasîb eyle! Üzerimizdeki nîmetlerini artır! Ya Rabbi! Bizleri Şehr-i Ramazan'ın emsali kesiresi ile müşerref eyle, şikayetinden emin şefaatine nail eyle!

    Ya Rabbi! Bizleri "günleri bitti diye değil" de Ramazanın hükmünün yerine getirilmesi ile "hale erdik" diye hakiki bayram eden aşık-ı sâdıklar zümresiyle haşr u cem eyle!

    Savm u tesbîhimizi eyleye lutfuyla kabûl
    İki âlemde nasîb ede visâline vüsûl


    Aşk olsun, huu

    Günahkârım kusûrum çok derd-i ihsânına geldim
    Senin affın günahkara atâdır yâ Resûlallah

    Muhabbet-i Ehli beyt-i Mustafa üzerlerimize sâyebân,
    Vakt-i şerif, sebeb-i gufran, aleme bayram olan Cuma,
    Ümid-i gufran olan Ramazan-ı Şerif, Hakiki Bayram,
    ömür ve şahsiyetlerimiz, ahir ve akibet,
    zahir ve batınlarımız hayrola…


    Aşk ola, aşk ile dola, Aşkullah,
    Muhabbettullah, Marifetullah,
    Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola erenler
    Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
    Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

    #2
    Ynt: ALINTI

    Oruç ile durulana,
    Hiç şüphesiz oruçlu bir kimsenin iftar açacağı anda (yaptığı takdirde) reddedilmeyen duası vardır.[Hadis-i Şerif]

    Dil-i mahzûnumuzu eyledi şâd û handân
    Geldi yümn ile yine şehr-i mübârek Ramazân

    Kadrini bilen görse hilâl-i ramazanı
    Mihrab edinir secde-i şükr etmeğe anı.



    Cenâb-ı Hakk'a sonsuz hamd ü senâlar olsun ki, Ramazan-ı Şerîf'in mağfiret iklîmi, mü'minleri bir rahmet bulutu gibi gölgesi altına aldı. Sayılı günlerden ibaret olan oruç, yine sayılı günlerden ibaret olan hayatımıza incelik, derinlik ve zerâfet kazandırıyor.

    Oruç, nîmetlerin kadrini bildiren, şükrân hisleri uyandıran, yoksulların, çâresizlerin hâlinden anlama şuûru veren, nefsânî arzu ve temâyülleri bertarâf eden, maddenin esâretinden kurtarıp "sabır" denilen en yüksek ahlâkî meziyete eriştiren ne hoş bir ibâdettir. Oruçlu iken ağza bir şey girmemesine dikkat edildiği gibi ağızdan çıkan her kelimeye de dikkat edilmelidir ki lisânımız rahmet dili olsun, kalplere saplanan bir diken olmasın.

    Mâsivâ resmi ola dîde-i dilden gâib
    Cân u dilden olalım ru'yet-i yâre tâlib
    Geldi 'izzetle yine şehr-i mübârek Ramazân

    Rabbimiz yemek ve içmek gibi beşerî sıfatlardan münezzehtir. Oruç da bu hâlin kullara akseden kıymetli bir tecellî zerresidir. O, Peygamberlerini dahî nübüvvetin feyizlerine oruçla hazırlamıştır. Cümle enbiya, kemâlin zirvesine ulaşınca bir süre insanlık âleminden uzaklaşmış ve kendilerinde melekî vasıflar tecellî ederek kalbleri ve dimağları, ilâhî vahyin çeşmesi ile dolup taşmıştır.

    Geldi bu mâhımız kutlu,
    Teşrifi şekerden tatlı,
    Nice canlar erişmedi,
    Eren canlara ne mutlu.

    Ramazan ayında gereği gibi oruç tutarsan, senin vücud toprağını altın ederler. Senin fâni varlığını taş gibi ezerler de göğe sürme yaparlar. İftar vaktinde yediğin lokmanın her biri birer mânâ incisi olur. Ramazan'da yemekte içmekte, kötü söz söylemekte, kötü iş işlemekte sabırlı olduğun için bu sabır senin manevi görüşünü artırır, gönül gözünü açar.[Hz. Pir Mevlana]


    Eğer insanlar, ramazan-ı Şerîf'in ne olduğunu lâyıkıyla bilselerdi, senenin tamamının ramazan olmasını arzu ederlerdi. [Hâdis-i Şerif]

    Ramazan'da nâzil olan Kur'ân, mü'minlere kıyâmete kadar uzun bir ramazan hayâtı yaşatmak için indirilmiştir. Ramazan ve Kur'ân, amelî ve hayatî bir ömür terbiyesidir. Ramazân-ı Şerîf'i lâyıkıyla ihyâ edenler, sayısız nîmetlere nâil olurlar, ona duyarsız kalanlar ise, dehşetli bir mahrûmiyete dûçâr olurlar.

    Cebrâîl -aleyhisselâm- bana göründü ve; "Ramazan'a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!" dedi. Ben de "Âmîn!" dedim… [Hadis-i Şerif]


    Mevlam, bizleri Hak Dostun güzelliği ile güzelleştirip Hazreti insan oluşumuzun şuuruna erdirsin, madde zincirinden kurtarıp melekût alemine vardıracak hakiki oruçlar nasib eyleyiversin…

    Milyonlarca canın hep bir ağızdan tevhid eylediği şu demlerde, oruçla ekilen irfan sofrasına biraz erkence oturalım da niyâza duralım:

    Ya Rabbi! Bu mübârek ayda duygu derinliği ile Kur'ân ve cennet hayâtı yaşayabilmeyi nasîb eyle! Îmân ve Kur'ân'ımız hüccet, oruçlarımız rahmet, sahurlarımız bereket, iftarlarımız vuslat demleri olsun!

    Ya Rabbi! Şu Ramazan gecelerinin esrârından bizlere de bir nasîb ihsân eyle! İhyâ edilen gecelerin feyz yağmurlarıyla gönlümüzü âbâd eyle! Şehr-i Ramazan-ı mağfiretnişan'ın nurundan hissemend, emsali kesiresi ile cümlemizi müşerref eyle! Rızayı şerifine muhâlif her türlü mâsivadan sâim olmayı nasib eyle! İdrâk ettiğimiz ramazan ayını, ihlâslı niyetlerle ve takvâ ölçüleriyle gelecek senenin ramazan'ına bağlayabilmemizi ve hayatımızı dâimî bir ramazan rûhâniyeti içinde yaşayabilmemizi nasîb eyleyiver! Âmin yâ Mûin.

    Ondadır feyz-i hidayet ondadır afv ü kerem
    Kadrini bil mevsim-i inzal-ı Kur'andır gelen.

    Aşk ve imân sancağıyla oruç kalkanı kuşanan cengâverin, nefsiyle gazası mübarek ola. Vücûd şehrinde esen ihtiras ve tamâ fırtınalarını oruç ikliminde dindirebilenin nefesindeki Huu demine sâfalar ziyâde ola ya huu.

    Muhabbet-i Ehli beyt-i Mustafa üzerlerimize sâyebân,
    Vakt-i şerif, sebeb-i gufran, aleme bayram olan Cuma,
    Ümid-i gufran olan Ramazan-ı Şerif
    ömür ve şahsiyetlerimiz, ahir ve akibet,
    zahir ve batınlarımız hayrola,

    Aşk ola, aşk ile dola, Aşkullah,
    Muhabbettullah, Marifetullah,
    Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola erenler

    Umalım ki Mevlam söylediklerimizi önce bize duyursun,
    sonra ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .

    Mevlam ateş-i aşkınızı ziyâde eylesin
    Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da
    huzur bulasınız efendim
    Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
    Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

    Yorum


      #3
      Ynt: ALINTI

      Yaklaştıkça yanana,
      Her kim Ramazan ayının gelişiyle sevinirse Allah da onun cesedini ateşlere haram kılar. [Hadis-i Şerif]


      Derd-i aşkı vermeden uşşaka cananım benim
      Bir gün elbette devâ-yı vaslın ihsandır garaz




      Cân û gönülden dilersen yalvar kul Allah'a yalvar
      Maksuda ermek istersen yalvar kul Allah'a yalvar
      Ümmet isen peygambere yalvar kul Allah'a yalvar
      Mahrum olmaz Allah deyen yalvar kul Allah'a yalvar

      Mezkur hadisin manasından nasiplenelim evvela, gönlümüzü bir sürur kaplayıversin, pek uzaklardan gelen, yollarını gözlediğimiz can dostun kokusu düştü diye…

      Malumâliniz "ramazan" denilince hatıra genellikle bir perhîz mevsimi ve irade eğitimi gelir. Lisan-i Arabî'de "ramazan" kelimesinin kökü olan "rameda" yanmak, kavrulmak anlamınadır. Ateşe vurulan toprak nasıl sudan arınır, pişer, tuğla, kiremit, çanak, çömlek gibi kullanılabilir hâle gelirse insan da ramazanın perhîz fırınına vurulmak sûretiyle âdetâ pişer, ham tarafları kemâl bulur, irâde eğitimiyle kendisi olmanın farkına varır.

      Eğer Allah Teâlâ olmazsa insana yâr, insanoğlu günahtan nasıl olur perhîzkâr?

      Bu güzelim ayda nefse ağır gelen açlık ve cinsellik perhîzi, nefsin direncini kırarak irâdeyi güçlendirir, şahsiyet ve kimliğin daha diri bir biçimde kulluğa yönelmesini sağlar, insanı nefs rüzgârı önünde savrulan çer-çöp gibi olmaktan kurtarır. Perhîz ve ibâdetlere devam gönül dünyasında aşk ateşinin uyanmasını sağlar. Aşk elsiz, ayaksız olan canın elini tutar ve önüne düşerek ona yol gösterir. Korku ve ümid duyguları ancak perhîz sâyesinde aşkın emrine râm olur. Çünkü aşkın gözü canlara can katar.

      Bugün gaflet kulağımıza pamuk dolmuş, onu tıkamış; göze de hakîkati göstermeyen perdeler inmiştir. Bu yüzden biz, sevda vesvesesine kapılmış ve yârının gam ve endişesi ile çırpınıp duruyoruz. Safa ehli gibi, sen de, hakîkati duyurmayan gaflet mumuna aşk ateşi düşür, onu yak da sağırlıktan kurtul. Aşk ile buluşma zamanı yakınlaştı, bu sebeple kendine çekidüzen ver, buluşma günü için güzelleş! [Hz. Pir Mevlana]

      Medet ey ateş-i aşkınla yak ya Rabbi,
      El-firak bir göz açıp kapayıncaya dek de senden ayırma ya Rabbi!

      Meded ey server-i âlem tut elim
      Başka yok aşkından özge emelim
      Meded ey rûh-i revânım yetişir
      Aşktan özge gam ü sevdâ nemedir?
      Var mı başka ilticâmız, kimedir?
      Meded ey mahzen-i esrâr meded ey
      Meded ey bâbına bendeyle beni
      Çok harâb etti beni nefs-i denî
      Meded ey şânına işle düşeni
      Meded ey tut beni her bâr meded ey
      Meded ey aybımı vurma yüzüme
      Aşkını bahşediver can gözüme
      Hasretin kâr eyledi tâ özüme
      Meded ey âşık-ı dîdâr meded ey


      Ey adını açıkça söyleyeni parçalayan, gizlice söyleyeni yakıp yandıran güzel! Ey gönlüme ateş düsüren! Bizlere kasvetli, kararmış, katılaşmış adeta taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşatacak oruçlar nasib eyle, feryadımızı, ah u vahımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin. Ya Rabbi! bizleri Ramazan-ı şerifin şefaatine nâil kıl, şikayetinden emin eyle, Gönlümüzü hakiki oruç ile saflaştırıp aşkın ile terbiye eyle...

      Muhabbet-i Ehli beyt-i Mustafa üzerlerimize sâyebân,
      Vakt-i şerif, sebeb-i gufran, aleme bayram olan Cuma,
      Mah-ı nebi olan Şaban-ı Şerif,
      Yaklaştıkça yakan Ramazan-ı Şerif
      ömür ve şahsiyetlerimiz, ahir ve akibet,
      zahir ve batınlarımız hayrola,
      Aşk ola, aşk ile dola, Aşkullah,
      Muhabbettullah, Marifetullah,
      Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola erenler

      Umalım ki Mevlam söylediklerimizi önce bize duyursun,
      sonra ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .


      Mevlam ateş-i aşkınızı ziyâde eylesin
      Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da
      huzur bulasınız efendim
      Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
      Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X