Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Aşk Dediğin...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Aşk Dediğin...


    Aşk sayesinde insan ebedilik kazanır ve la'mekan olur.
    Aşk bir hiçliktir tasavvuf neşvesinde...


    Fakat o hiçlikte kendinizi “hiç” hissettikçe var olursunuz,
    ve hiçlik büyük bir varlığa sebep olur...

    Can verirsiniz; ama can verdikten sonra yaşamaya başlarsınız,
    kendinizi feda edersiniz feda olduktan sonra Aşk'ı bulursunuz...



    alıntı..

    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      Ynt: Aşk Dediğin...


      Kurşun geçmez, kılıç kesmez hasreti.
      Yaşamayan anlatamaz gurbeti.
      Bazen bir ömürdür aşkın diyeti,
      Eceli yürekte belemektir AŞK...

      alıntı...


      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

      Yorum


        Ynt: Aşk Dediğin...


        Derman arardım derdime
        Derdim bana derman imiş
        Burhan sorardım aslıma
        Aslım bana burhan imiş


        ...Sağı solu gözler idim
        dostu bir kez görsem diye
        Ben taşrada arar iken
        Ol can içinde can (canımdan öte can) imiş


        Öyle sanırdım ayrıyam
        Dost gayrıdır ben gayrıyam
        Benden görüp işiteni
        Bildim ki ol canan imiş...


        alıntı..

        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          Ynt: Aşk Dediğin...


          Şu aşkın ateşi sinemi yaktı
          Ah ile feryadım göklere çıktı
          Gözlerimden yas yerine kan aktı
          Yaz bahar çayının seli böyl'olur


          ...Göründü gözüme bu aşkın babı
          Bülbül dalda sada verir harabı
          Beni mest eyledi aşkın şarabı
          Dost elinden gelen dolu böyl'oldur


          (Pir Sultan Abdal)


          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

          Yorum


            Ynt: Aşk Dediğin...



            Aşka yanmalı can dediğin...
            Ya canan olmalı ya da canını almalı...
            Yar diyemezsin ki herkese ; içindeki yaran olmalı...
            Herkesin de bir yüreği vardır amma , yürek dediğin bir b{aşka} yanmalı !.."

            (MevLana)


            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

            Yorum


              Ynt: Aşk Dediğin...


              Mecnun değilim dost; lakin çağırırsan çöllere gelirim...
              Sana yalan halde gelmem, toplarım özümü yalın halde gelirim...
              Kapıyı çaldığında "kim o? "dersen; ben olmam kapında sen olur gelirim...
              Sen gel de yeter ki, yola yük olmam, yol olur gelirim... !

              alıntı...


              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                Ynt: Aşk Dediğin...


                BİR DOSTUN ARDINDAN

                Dostum!
                Ocak’ın en sert yamacından geçtim
                Asırlaran en pahalı zamanı,
                Nesillerden en yamanını aldım.
                Kar’ın kırmızıya çaldığı bu karakışta
                Avucuma kardelendler ektim sonra
                Makbul bir dua olsun diye
                Bu gece sana/yıldızlara uzandım.
                İstanbulda..

                Efendim.!
                Bigane bir şehirdesin şimdi
                Irak..belli ki bigane..
                Ay parçası camdır aynalarda
                Bunu Re’sulayn’de
                Taa çobanlık yaptığım günlerden bilirim.
                İhanet nankör
                İhanet hayat yutan bir hortumdur.
                ‘’bizimdir’’ mührü olan sokaklarda
                Bunu ta doğduğumuzdan beri
                Sayısızdır görüyoruz
                Biraz da bu değilmi?
                Bizi ele muhtaç eden.. ihtiyarlatan..

                Sen ‘’çember daralıyor’’ dediğinden beridir
                Gözün uyku tutmuyor
                Gözün cennet tütüyor
                Yüzün hasret kokuyor..
                O zamandan beri yüzüm hicran
                Marmaranın oralarda..istanbulda..beykozda..
                En kasvet-engiz yanından ocak’ın
                Ve asrın herhangi bir vaktinde
                Tutmuş ölülere ezan okursun..

                Efendim.!
                O(c.c.) dilerse ölülere de işittirir
                Fakat habire yetimliğime çağrı alıyorum
                Habire yetimliğime çağrı alıyorsun
                Beyazın yüzüne kırmızı çığlıkların düştüğü
                Bu karakışta
                Ve kendi üslubunca bir aşure
                Kurşun renginde bir randevuda tadıyorsun.

                Sonra sen tarihine öykündüğüm
                En öksüz yüzümü alıp
                Hoyratça kabarmış boğazın
                Çılgın dalgalarına çarpıyorsun
                Beykozda kostantiniyyede

                Gomore sırıtan
                Şehrin kirli suratına
                Sodomun torunlarına
                Kendinle beraber bir kasırga
                Ve tufan kaldırıyorsun
                (….)

                Üzerümize uhudlar kadar acı
                Bir gam düştü o zaman
                Üzerimize gözüdem analar kadar
                Bir yas düştü o zaman
                Üzerimize virane virane haneler
                İffet timsali bacılar
                Ve yadigar çocuklar düştü
                Sonra..en kirletilmiş kelimeler
                En şaklaban adamlar
                Apolet omuzlar
                Ve acımasız bakışlar düştü
                Bacasından
                Yiğitlik öğrettiğin ocak’la beraber..2000de

                Birde sen gittikten sonra
                Medinetün Nebiyyi sardığı kadar
                İkibin açılı bir ifk
                Döküm döküm dökülen çılgın alevlere yakıt
                İbn-i selül suratlı bir nifak düştü o zaman
                (….)

                Sonra kalınan yerden zikre devam diye
                Bir tesbih kopardım dalından
                Kokusu kendir danesi efruz olan
                Adı zikir,adı abid,adı cahid bir tesbih.
                Tırnaklarımla kazıdım sonra
                Bende kalan hüzün anılarını,hepsini
                Beykoz sırtlarından ta toroslara kadar
                Zozanlara botanlara kadar
                ‘’Ey heviyemin ye bist sali’’dediğin
                Yiğitlerler beraber
                Onları sana göndereyim diye
                Gözyaşlarımla yıkayıp
                Kayıtlara geçirdim
                Diyarbekir’e Van’a Mardin’e yani
                Yurdumun her bucağına uzandım
                Yıldız yıldız saçına sarındım gecenin
                Kendi ellerimle
                Ve elleri elim olan ellerle

                Artık geride
                Nasipten mahrum ruhlar kaldı şimdi
                İşte ben, en maşeri myedanlarda
                Saçlarımı çarmuh yapıp
                Gözlerimle astım bunları
                Ve küllerini ebedi kalsın diye
                Korkunç çukurlara ve
                Çılgın cehennemlere savurdum
                Hiç şüphesiz Allah
                Ölüden diriyi,diriden ölüyü çıkarandır
                Efendim.!


                M.Said Karacadağ

                Yorum


                  Ynt: Aşk Dediğin...

                  Kan Damlıyor Kanlarım

                  Kan damlıyor kanlarım.
                  Can veriyor canlarım.

                  Direksiz ordalardan,
                  Çöken hanumanlarım.

                  Külüne hasret kalmış,
                  Gurbette dumanlarım.

                  İşgal edilmiş ruhum,
                  Nerde aşiyanlarım.

                  Kurda kuşa yem olmuş,
                  Güzelim ormanlarım.

                  Şakiye tapulanmış,
                  Güzide mekanlarım.

                  Satıya çıkarılmış,
                  Kervansaray, hanlarım.

                  Kovulmuşum evimden,
                  Kapıda mihmanlarım.

                  Caniyi tabip sanır,
                  Adaklık kurbanlarım.

                  Papa zangoçlarıyla,
                  Doluşmuş meydanlarım.

                  Kurdu kurtaran bilir,
                  Zavallı ceylanlarım.

                  İşgalci beşiğinde,
                  Doğuyor cevanlarım.

                  İpotekli ekinim,
                  Rehinli harmanlarım.

                  Mülki a'dadan gelir,
                  Yaraya dermanlarım.

                  Şemsi guruba doğru,
                  Dizilmiş kervanlarım.

                  Nahli yabana teslim,
                  Yadigar kovanlarım.

                  Gelmez oldu neştere,
                  Ağrılı çibanlarım.

                  Sürüyü kurda vermiş,
                  Köydeki çobanlarım.

                  Mezar evlerden çıktı,
                  Günahsız kurbanlarım.

                  Vasıl oldu tufana,
                  Ol çeşmi giryanlarım.

                  Kesmiş gülü, bülbülü,
                  Uçurmuş, bağbanlarım.

                  Bu kabustan kaçarken,
                  Yoruldu tabanlarım.

                  Hulku mağribe teşne,
                  Olmuş hiyabanlarım.

                  Sırtlanlar sofrasında,
                  Doğranmış arslanlarım.

                  Ne zaman ilkbahara,
                  Ulaşır hazanlarım.

                  Ömer Liman

                  Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                  Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                  Yorum


                    Ynt: Aşk Dediğin...


                    “Hay” canı, diri olmayı,
                    “Hu” ise, can vermeyi,
                    canı feda etmeyi...
                    Nefes, Hay diyerek alınır, Hu diyerek verilir...
                    Özge bir alış veriş, özge bir ticarettir,
                    can pazarında alış veriş, vuslata değin sürüp gider,
                    vuslat er veya geç biiznillah hasıl olur...


                    alıntı..



                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      Ynt: Aşk Dediğin...


                      Bir cefâkeş âşıkam ey Yâr senden dönmezem,
                      Hançer ile yüreğimi yar senden dönmezem...


                      Ger Zekeriya tek beni baştan ayağa yarsalar,
                      Başıma erre koy neccâr Senden dönmezem...


                      Ger beni yandırsalar, toprağımı savursalar,
                      Külüm oddan çağırsalar, Settâr senden dönmezem...


                      (Nesîmî)



                      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                      Yorum


                        Ynt: Aşk Dediğin...


                        Ey AŞIK! Hani özlem çekiyorsun ya sevgiliye.
                        Bil ki sevgilidendir özlemin özü. Odur asıl sana özlem duyan.
                        Çünkü o tutuşturmayınca alevi, kimsede olmaz ateş.
                        Ve AŞK ateşi önce sevilene, ondan sonra sevene düşer...

                        alıntı..


                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          Ynt: Aşk Dediğin...


                          Sen, benim canımsın;

                          canımın içinde, gönül evimde hırsızlar gibi sessizce gezip dolaşmadasın!
                          Ey bağımın bahçemin aydınlığı! Sen,


                          benim salına salına yürüyen bir selvimsin! Mademki gidiyorsun,
                          bensiz gitme! Ey canımın canı; ben, senin bedenin değil miyim?


                          Beni bırakıp bedensiz gitme! Ey parıl parıl parlayan ışığım;
                          ben..im gözümden çıkma, ayrılma; sen, benim gözümün nuru değil misin?


                          Sen, benim başı dönmüş canıma dilberler gibi sevgi ile bakarsan,
                          ben, kabıma sığamam ve yedi kat göğü de yırtarım, yedi denizi de aşarım!


                          mevlana


                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            Ynt: Aşk Dediğin...LEYLA.


                            LEYLA...

                            Bu gece işte bu gece, dönüşüm benim.
                            Dinlesin odamın duvarları, neymiş derdim.
                            Bu gece, kapanacağım ayaklarına LEYLA'mın.
                            Ağıtlar yakacağım, dizlerim kucağımda...


                            Açacağım bütün kapıları, boğazımda düğümlenmiş hıçkırıklarımla.
                            LEYLA'ma okuyacağım, hicran diyarı şiirlerimi.
                            Gözyaşlarımla yeşerteceğim, baharımın bütün çiçeklerini.
                            Doğrulacağım yeniden, dirileceğim yeniden...


                            Açıkça okuyacağım LEYLA'mın mektubunu,
                            Affına sığınıyorum diyeceğim, haykırarak yeniden...


                            Ben göklerin kartalıyım, bana yerden ne hasıl.
                            Mezarlıklar leş kargalarına kalsın, uçacağım yeniden.
                            Bir kabus gibi ineceğim, iblisin diyarına.
                            Ölümün hançerini dayıyacağım, boğazlarına...


                            Yollarına nefret tohumları ekeceğim.
                            Birdaha, birdaha dönmesinler diye haremgahıma.
                            Oraya LEYLA'mın tahtını kurdum, başkasına tahammülüm yok.
                            Bir tek LEYLA'mdan başka, LEYLA'm yok...


                            Turabi...



                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              Ynt: Aşk Dediğin...


                              Dildaşımdan ayrı düşmüş bir gönül.
                              Olsa bülbül, gayri dilsizdir gönül...


                              Vakkit erip mevsim geçer, solmuş gülün.
                              Derdi çok feryadı çıkmaz bülbülün...


                              Maşukun sırrıyla aşık örtülü,
                              Sağ olan maşuktur, aşık sa bir ölü...


                              alıntı..


                              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                              Yorum


                                Ynt: Aşk Dediğin...


                                Korkuyorum dünyayı yakacak içimdeki ateş;
                                alemi sele verecek gözyaşlarım.


                                Gündüzlerin ışığını alacak kara bahtım ve geceye çevirecek...
                                Kendimi vermek istiyorum ecele; ilgilenmiyor,


                                canını Leyla ya verdin diyor...

                                İskender PALA


                                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X