TAŞ
Gazze’de küçük çocuklar,
Tıpkı Aliasgar gibi…
Bir günlükken bebe, bir ayda ergen,
Yarım yılık koskoca bir ömür..
Ninniyle değil ağıtlarla uyuyor onlar.
Mermi sesinin deldiği gece,
Silik bir huzur örter onların üzerlerine
Sevmek için sarmaz anneleri onları;
Korumak , yaşatmak için sarar bebelerine
Güne yılları sığdırarark
Büyür gazzede her bebek
Büyümek direnmektir onlar için
Doğduğunda anlar çoğu yetimliği, öksüz kalmayı
Onlar çocuk kadar büyüyünce tanışır;
Ebbabillerden armağan taşlarla
İlk oyuncakları sapanlarıdır
Zamanın ebrehelerinden Korumak için Aksa’yı
Yüreklerinide koyarlar sapanın arasına
Ahlarını dövüp mazlum örslerinde
Tunçtan feryadlar fırlatırlar!
Küçücük olsada bedenleri, tanktan büyüktür gölgeleri
Yahya’yı alır herbiri ardına
Bileklerinde Davud’un gücüyle
Fırlatırlar zülmün kalbine
‘’Vekil ALLAH’’ diyerek taşlarını
Böyle direndi yıllarıdır İsmailoğulları zalime
Hacer’in zemzemine doyamadılar
Doğduklarından beri
Barışın sembolü zeytin ağaçlarıyla
Kuşanmış coğrafyanın savaşa vacip insanları…
Cefanın kanlı kantarı, tartamaz belki acılarını
Açınca ellerini semaya; dönünce yüzlerini Kudüs’e
Ancak sürerler sefalarını, duaları fecirle Mirac’a yükselir
Yılmadan, büyüyemeden Öderler kanla zekatlarını
Yıla bir değil, ömüre ömürdür onların infaktan payları.
Onlar! Yusuf’un terkedildiği kuyudan suyu
Kovayla değil avuçlarıyla taşıyarak
Söndürürler nemrutun ateşini
Onlar! Saklı ağaçtaki Zekerya’nın diriliğini,
Testereyle kesemeyen mühürlü kalplere
Korkuyu eman bildiriler hervakit!
İşte onlar! Çağların şehadet sayfalarının en başına
Adını yiğitlikle yazdırmışdan öğrendiler Cihadı
İşte onlar için zafer; boyun eğip yaşamak değil
Baş verip şehadete ermektir Huseyn’den beri…
AYNULLAH
(dörtaralıkikibinon)
Gazze’de küçük çocuklar,
Tıpkı Aliasgar gibi…
Bir günlükken bebe, bir ayda ergen,
Yarım yılık koskoca bir ömür..
Ninniyle değil ağıtlarla uyuyor onlar.
Mermi sesinin deldiği gece,
Silik bir huzur örter onların üzerlerine
Sevmek için sarmaz anneleri onları;
Korumak , yaşatmak için sarar bebelerine
Güne yılları sığdırarark
Büyür gazzede her bebek
Büyümek direnmektir onlar için
Doğduğunda anlar çoğu yetimliği, öksüz kalmayı
Onlar çocuk kadar büyüyünce tanışır;
Ebbabillerden armağan taşlarla
İlk oyuncakları sapanlarıdır
Zamanın ebrehelerinden Korumak için Aksa’yı
Yüreklerinide koyarlar sapanın arasına
Ahlarını dövüp mazlum örslerinde
Tunçtan feryadlar fırlatırlar!
Küçücük olsada bedenleri, tanktan büyüktür gölgeleri
Yahya’yı alır herbiri ardına
Bileklerinde Davud’un gücüyle
Fırlatırlar zülmün kalbine
‘’Vekil ALLAH’’ diyerek taşlarını
Böyle direndi yıllarıdır İsmailoğulları zalime
Hacer’in zemzemine doyamadılar
Doğduklarından beri
Barışın sembolü zeytin ağaçlarıyla
Kuşanmış coğrafyanın savaşa vacip insanları…
Cefanın kanlı kantarı, tartamaz belki acılarını
Açınca ellerini semaya; dönünce yüzlerini Kudüs’e
Ancak sürerler sefalarını, duaları fecirle Mirac’a yükselir
Yılmadan, büyüyemeden Öderler kanla zekatlarını
Yıla bir değil, ömüre ömürdür onların infaktan payları.
Onlar! Yusuf’un terkedildiği kuyudan suyu
Kovayla değil avuçlarıyla taşıyarak
Söndürürler nemrutun ateşini
Onlar! Saklı ağaçtaki Zekerya’nın diriliğini,
Testereyle kesemeyen mühürlü kalplere
Korkuyu eman bildiriler hervakit!
İşte onlar! Çağların şehadet sayfalarının en başına
Adını yiğitlikle yazdırmışdan öğrendiler Cihadı
İşte onlar için zafer; boyun eğip yaşamak değil
Baş verip şehadete ermektir Huseyn’den beri…
AYNULLAH
(dörtaralıkikibinon)
Yorum