Hristiyanlik dini, birey ve toplumlarin sosyal, siyasi vb. cesitli konulardaki ihtiyaclarini giderebilecek belli ve saglam hüküm ve prensiplere sahip olmadigi ve bu konuda pek fakir ve yetersiz bulundugundan, hristiyanligin ruhbaniyet teskilati sosyal, siyasi ve yönetim konularina karismiyordu.
Altinci yüzyila kadar durum bu minvaldeydi; ama Fransa Krali, egemenligi altindaki topraklarin bir kismini 756'da Papa'ya birakinca hristiyan din adamlarinin saltanat ve egemenlik dönemi baslamis oldu. kilisenin maddi durumu cok güclü hale gelince ister istemez nüfuz sahalari, egemenlik ve iktidari paylasamama yüzünden hristiyan din adamlariyla iktidar sahipleri arasinda ciddi sürtüsme ve catismalar bas gösterdi ve cok gecmeden avrupa'da mutlak otoriteyi ele gecirebilmek icin papalarla imparatorlar arasinda savaslar basladi...
Diger taraftan hristiyan halk kiliseyi Hz. isa'nin (a.s) ruhaniyetinin merkezi olarak gördügünden var gücüyle kiliseyi desteklemedeydi, bu da her gecen gün kilisenin gücünü ve nüfuzunu artiriyordu. böylece kilise cok gecmeden bütün avrupanin rakipsiz tek otorite merkezi haline geldi ve avrupa kilise tarafindan idare edilir oldu.
Hristiyanlikta kanli mezhep catismalari baslayincaya kadar her hristiyan sehre bir piskopos hükmetmedeydi; bir kac sehrin birlesmesiyle olusan eyaleti ise "halife" yönetiyordu. hristiyanlik dünyasinin en tepesinda bulunan "papa" mutlak otoriteydi ve baspiskoposlarla halifeleri tayin veya azletme yetkisini tasiyordu. cok gecmeden konstantin halifeleri papadan ayrilarak bagimsiz bir patrikhane olusturmaya karar verdiler.
Altinci yüzyila kadar durum bu minvaldeydi; ama Fransa Krali, egemenligi altindaki topraklarin bir kismini 756'da Papa'ya birakinca hristiyan din adamlarinin saltanat ve egemenlik dönemi baslamis oldu. kilisenin maddi durumu cok güclü hale gelince ister istemez nüfuz sahalari, egemenlik ve iktidari paylasamama yüzünden hristiyan din adamlariyla iktidar sahipleri arasinda ciddi sürtüsme ve catismalar bas gösterdi ve cok gecmeden avrupa'da mutlak otoriteyi ele gecirebilmek icin papalarla imparatorlar arasinda savaslar basladi...
Diger taraftan hristiyan halk kiliseyi Hz. isa'nin (a.s) ruhaniyetinin merkezi olarak gördügünden var gücüyle kiliseyi desteklemedeydi, bu da her gecen gün kilisenin gücünü ve nüfuzunu artiriyordu. böylece kilise cok gecmeden bütün avrupanin rakipsiz tek otorite merkezi haline geldi ve avrupa kilise tarafindan idare edilir oldu.
Hristiyanlikta kanli mezhep catismalari baslayincaya kadar her hristiyan sehre bir piskopos hükmetmedeydi; bir kac sehrin birlesmesiyle olusan eyaleti ise "halife" yönetiyordu. hristiyanlik dünyasinin en tepesinda bulunan "papa" mutlak otoriteydi ve baspiskoposlarla halifeleri tayin veya azletme yetkisini tasiyordu. cok gecmeden konstantin halifeleri papadan ayrilarak bagimsiz bir patrikhane olusturmaya karar verdiler.
Yorum