Kitab-i mukaddes, kitaplar mecmuasi olmadan önce, fikirlerin intikali icin zaruri bir unsur olan beser hafizasindan baska dayanagi olmayan bir halk rivayeti idi. bu rivayet makamla okunuyordu.
E. Jacob'un yazdigina göre: "her millet baslangic safhasinda makamla bir seyler okur. baska yerde oldugu gibi israilde de nesirden önce siir mevcut olmustur. kendi tarihinin sartlariyla, ümitsizlik cukurlarina düstügü gibi, heyecaninin da zirvesine yükselen, nazarinda her seyin bir anlami oldugundan, karsilastigi her durumu kuvvetle yasayan israil pek ala ve pek cok teganni etmis ve nagmesine büyük bir anlatim cesitliligi vermistir"
Bircok vesile ile teganni ediliyordu. E. Jacob, Kitab-i mukaddeste yer alan parcalarla birlikte, onlarin söylenis vesilelerini de siralamaktadir: yemek nagmeleri, hasat bitimini kutlama nagmeleri, yapilan ise refakat eden nagmeler (ünlü kuyular sarkisi gibi. sayilar 21/17), nesideler nesidesinde oldugu gibi düsün nameleri, matem nagmeleri, kitab-i mukaddeste cok fazla olan savas türküleri gibi. bizzat Yahve'nin yönettigi bir kutsal savasin sonunda, israilin Yahve tarafindan idare edilmis zaferini yücelten Deborah Nesidesi de (hakimler, 5/1-32) bunlardan biridir: Ahit sandigi hareket ettiginde Musa diyordu: "kalk Yahve, kalk ki düsmanlarin dagilsin! senden nefret edenler senin yüzünü görerek kacsinlar!"
Peygamberlerin Allah tarafindan görevlendirildikten sonra insanlara ulastirdiklari buyruklar, bu safhada henüz meseleler ve vecizeler (meseller kitabi, tarihi kitaplar vecize ve meselleri), dua veya beddua formülleri ve kanunlar seklindedir. E. Jacob'un kaydettigine göre bu sözler ya aile gelenegi yoluyla veya mabetler araciligi ile, Allah'in "sectigi milletin" tarihinin rivayeti seklinde aktariliyordu. Yotam'in masalinda görüldügü üzere (hakimler, 9/7-21) rivayet cok gecmeden masala dönüsmüstür. bu masalda agaclar kendilerine kral mesh etmek icin yola düserler ve sirasiyla, zeytin agacina, incir agacina, üzüm asmasina ve karacaliya hitap ederler.
Bu da E. Jacob'a "... uydurmaci fonksiyonla harekete gecen rivayet, tarihi iyi bilinmeyen konular ve devirler hususunda zorluga düsmedi." diye yazmak ve su sonucu cikarmak imkanini verir:
"muhtemelen eski Ahit'in Hz. Musa ve daha önceki peygamberler hakkinda anlattiklari, olaylarin tarihi cereyanina ancak yaklasik olarak uymaktadir. fakat, daha sözlü rivayetler asamasinda bile, raviler, onlarin arasindaki muhtelif olaylari birbirine baglamak icin, cok sayida cekicilik ve hayal unsurunu seferber etmeyi becermisler; böylece dünyanin ve insanligin baslangicinda olup bitenleri, tenkitci zekalar icin yeterince ihtimal dahilinde sayilabilecek bir tarih seklinde sunmayi basarmislardir"
E. Jacob'un yazdigina göre: "her millet baslangic safhasinda makamla bir seyler okur. baska yerde oldugu gibi israilde de nesirden önce siir mevcut olmustur. kendi tarihinin sartlariyla, ümitsizlik cukurlarina düstügü gibi, heyecaninin da zirvesine yükselen, nazarinda her seyin bir anlami oldugundan, karsilastigi her durumu kuvvetle yasayan israil pek ala ve pek cok teganni etmis ve nagmesine büyük bir anlatim cesitliligi vermistir"
Bircok vesile ile teganni ediliyordu. E. Jacob, Kitab-i mukaddeste yer alan parcalarla birlikte, onlarin söylenis vesilelerini de siralamaktadir: yemek nagmeleri, hasat bitimini kutlama nagmeleri, yapilan ise refakat eden nagmeler (ünlü kuyular sarkisi gibi. sayilar 21/17), nesideler nesidesinde oldugu gibi düsün nameleri, matem nagmeleri, kitab-i mukaddeste cok fazla olan savas türküleri gibi. bizzat Yahve'nin yönettigi bir kutsal savasin sonunda, israilin Yahve tarafindan idare edilmis zaferini yücelten Deborah Nesidesi de (hakimler, 5/1-32) bunlardan biridir: Ahit sandigi hareket ettiginde Musa diyordu: "kalk Yahve, kalk ki düsmanlarin dagilsin! senden nefret edenler senin yüzünü görerek kacsinlar!"
Peygamberlerin Allah tarafindan görevlendirildikten sonra insanlara ulastirdiklari buyruklar, bu safhada henüz meseleler ve vecizeler (meseller kitabi, tarihi kitaplar vecize ve meselleri), dua veya beddua formülleri ve kanunlar seklindedir. E. Jacob'un kaydettigine göre bu sözler ya aile gelenegi yoluyla veya mabetler araciligi ile, Allah'in "sectigi milletin" tarihinin rivayeti seklinde aktariliyordu. Yotam'in masalinda görüldügü üzere (hakimler, 9/7-21) rivayet cok gecmeden masala dönüsmüstür. bu masalda agaclar kendilerine kral mesh etmek icin yola düserler ve sirasiyla, zeytin agacina, incir agacina, üzüm asmasina ve karacaliya hitap ederler.
Bu da E. Jacob'a "... uydurmaci fonksiyonla harekete gecen rivayet, tarihi iyi bilinmeyen konular ve devirler hususunda zorluga düsmedi." diye yazmak ve su sonucu cikarmak imkanini verir:
"muhtemelen eski Ahit'in Hz. Musa ve daha önceki peygamberler hakkinda anlattiklari, olaylarin tarihi cereyanina ancak yaklasik olarak uymaktadir. fakat, daha sözlü rivayetler asamasinda bile, raviler, onlarin arasindaki muhtelif olaylari birbirine baglamak icin, cok sayida cekicilik ve hayal unsurunu seferber etmeyi becermisler; böylece dünyanin ve insanligin baslangicinda olup bitenleri, tenkitci zekalar icin yeterince ihtimal dahilinde sayilabilecek bir tarih seklinde sunmayi basarmislardir"
Yorum