Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Bilinmeyen Vatikan

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Bilinmeyen Vatikan

    KİLİSE İLE MANASTIR KAVGASI

    Katolik Kilisesi (Roma) ile ona bağlı olan manastırlar daima birbirlerine zor tahammül eden kuruluşlardır. Dolayısıyla Katolik Hıristiyanlık’ta alttan alta ve konunun dışındakilerce bilinmeyen bir Kilise–Manastır çatışması yaşanmaktadır. Katolik aleminde, Türkiye’deki okurlara anlatabilmek için bir ayrım yaparak söylersek, Papazlar ile Keşişler (Monks) arasında çatışma vardır, diyebiliriz.Kilise’de, yaptığımız bu kaba hatlı ayrıma göre iki tip din adamı vardır. Bunlardan çoğunlukla “Priset=Papaz” diye bilinenlere “SEKÜLER” denilir. Bunlar Kiliseler’de görevlidirler ve insanların gündelik işleriyle uğraşırlar. Ana hatlarıyla söylersek bu papazların ilk hedefi dünyayı ellerinden geldiğince “insancıllaştırmak” tır. Dolayısıyla gündelik siyasetle, sendika hareketleriyle, işçi–öğrenci eylemleriyle, bankacılıkla, teknolojiyle vd. ilgilenmek zorundadırlar. Çünkü bunları bilmeden Kiliseleri’ne gelen Katoliklere yardımcı olamazlar. Bu bakımdan, örneğin futbol maçına gidip amigoluk yapan papazlarla, diskoteklerde şarkı söyleyen rahibelere sıkça rastlanılır.Ama keşişler böyle değildirler. Onlar, kendilerini kapattıkları manastırlarından çıkmayı pek sevmezler. Gündelik basını bile çok ender izlerler. Dış dünyayla olabilecek en az şekilde ilgilenirler. Hatta bir çok manastır, kendi yiyeceğini, kendi giyeceğini kendisi üretir, dışardan almaz. Televizyon gibi, bilgisayar gibi “modern” teknolojiyle pek ilgilenmezler. İşte biraz genelleştirerek tanımladığımız bu din adamlarına da “Regulars” (Müdavimler, Daimiler) denilir. Bunlar günlerini yoğun ibadetle geçirirken, örneğin Miami’deki bir Katolik papaz aynı saatlerini bir beyzbol karşılaşmasında etrafına topladığı güzel kızlarla amigoluk yaparak geçiriyor olabilir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #17
      Ynt: Bilinmeyen Vatikan

      KÖYLÜLERİ AYAKLANDIRAN KEŞİŞLER

      Özellikle 11. ve 12. yüzyıllarda Papa seçimlerinde işte bu iki ayrı gurup arasında çok yoğun mücadeleler geçmiştir. Roma Kilisesi’ne karşı en ağır eleştirileri manastırlarda kalan keşişler başlatmışlardır. Onlara göre her geçen gün zulmünü arttıran ve zenginleşmeye doymayan Kilise ve onun Papaları Hıristiyanlığı yozlaştırıyorlardı. Avrupa’daki ilk köylü ayaklanmalarını kışkırtanlar ve yönlendirenler keşişler olmuştu. Köylüleri Kilise yıkmaya ve yakmaya çağıran keşişler Papa’nın tartışılmaz otoritesini sarsmışlardı. 13. ve 14. yüzyıllarda ilk kez feodal prenslere ve krallara sığınarak onları, artık diktatörleşmiş olan Papalara karşı örgütlemişlerdi. 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa keşişler tarafından kışkırtılmış, Papalar ve onlara bağlı Prensler tarafından soyulmuş köylülerin isyanlarıyla doluydu.18. yüzyıla gelindiğinde Fransa’da patlayan ihtilal, Kilise/Manastır çekişmesini de Kilise lehine sona erdirmişti. Fransa’da “Laiklik” işte ilk kez resmen Kilise/Manastır çekişmesine son vermişti. Kilise, Fransız Laisizmi’nin esasını teşkil eden din adamı düşmanlığı (Anti–Klerikalizm) konusunda Manastırları ve daima asi davranmış olan Keşişleri ihtilalcilerin önüne itmişti. Böylelikle binlerce keşiş öldürülmüş ve manastırlara ait tüm malvarlıkları Devlet’e devir edilmişti. Daha sonra Kilise bunların bir kısmını yine kendi malları arasına katmakta gecikmemişti. Sonuçta özellikle Fransa’da ve diğer Katolik ülkelerde manastırların etkileri zayıflamış ve yoksullaşarak bir çoğu kapanmak zorunda kalmışlardı.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #18
        Ynt: Bilinmeyen Vatikan

        TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN GELİŞMELER

        Türkiye’yi bekleyenlere gelince. Almanlar için önemli olan tıpkı tarihte kendilerinin yaptıkları gibi Türkiye’de İslamiyet’in lokalleşmesini istemekte ve bu yönde çalışmalar yapmaktadırlar. Fransa ise Türkiye’deki Laikliğin bekçisidir. Dolayısıyla Devletçi Laisizm’in her ne pahasına olursa olsun korunmasından yanadır. İngiltere bu iki görüşe karşıdır ve Türkiye’nin önderliğinde yeniden bir Hilafet kurulmasına sıcak bakmaktadır. Amerika ise, Türkiye’de artık Devlet’in değil, Liberalleşmiş bir Anayasa’nın en üst değer olarak tanınmasını ve bu anayasanın sınırlarını çizdiği İnsan Hakları çerçevesinde, Fransızlarınkinden daha özgür ve özerk bir “Din ve Vicdan Özgürlüğü”nü yerleştirmek istemektedir. Türkiye önümüzdeki yıllarda işte Batı’dan gelecek olan bu “İslam”la daha çok tanışacaktır...

        Araştırma: Aytunç ALTINDAL


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X