Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

felsefik öyküler...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: felsefik öyküler...

    huge cok felsefik gülmüssünüz!?


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      Ynt: felsefik öyküler...

      Çatlak Kova

      Hindistan'da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş . Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece 1,5 kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş. "Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum."

      "Neden?..." diye sormuş sucu.

      "Niye utanç duyuyorsun?..." Kova cevap vermiş. "Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdırdığım için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun." Sucu şöyle demiş.

      "Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum." Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın bir yanındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş. Sucu kovaya sormuş."Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını fark ettin mi?... Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sofrasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı."

      Farkında mısınız hepimiz aslında çatlak kovalarız. Tanrı'nın büyük planında hiçbir şey ziyan edilmez. Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin. Kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu bilirseniz eğer, siz de güzelliklere sebep olabilirsiniz.
      Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
      Hz.Peygamber (saa)

      Yorum


        Ynt: felsefik öyküler...

        Ya Bir Bardak Su Olacaksın; Yada Göl

        Ustaların çıraklarına sadece edindikleri mesleği,zanaatı değil hayatı da öğrettikleri, en geniş ve gerçek anlamıyla öğretmen oldukları dönemde Hintli bir ahşap ustası yaşıyordu.Bu ustanın çırağı büyüdü, ahşap işlemeyi ve hayatı öğrendi, kendi işini kurup başlattı.

        Bir süre sonra dostlarından biri oğlunu getirdi, ustadan onu yanına çırak almasını istedi. Fakat bu çırak sürekli yakınıp duran, her şeye bozulan bir çocuk çıktı.Tahta getirmeye gidiyor, döndüğünde ellerine kıymık battığından uzun uzun yakınıyordu. Bir iş teslim etmeye gidiyor,döndüğünde yoldan, sıcaktan, müşterinin tavrından yakınıyordu.
        Usta çocuğa bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ama sözlerinin hiçbir etkisi olmuyordu.

        Bir gün usta çırağını köye tuz almaya gönderdi. Çırak ustasının söylediği gibi, tuzu alıp döndü. Usta bir bardak su getirmesini söyledi.Çırak bir bardak suyu da getirdi.Usta, 'Şimdi o tuzu suyun için at' dedi.Çırak ustasının söylediğini yaptı.

        Sonra usta 'Şimdi o suyu iç' dedi.Çırak suyu içti ve tabii ki içer içmez de tükürdü.Öfkeyle ustasına bakarken, usta 'Nasıldı tadı' diye sordu.Çırak nefretle, 'Çok acı' dedi.

        Usta çocuğa 'Tuzu yanına al gel, gidiyoruz' dedi.
        Çırak ustasının peşine takıldı. Bir süre sonra civardaki gölün kıyısına geldiler.
        Usta çırağa 'Bütün tuzu göle dök' dedi. Çıraksöyleneni yaptı. Usta 'Şimdi gölün suyundan iç' dedi. Çırak içti.'Suyun tadı nasıldı' diye sordu usta.Çırak, 'Çok güzeldi' dedi.
        'Peki tuzun acısını hissettin mi' diye sordu bu kez de. Çırak 'hayır' dedi.

        Usta çırağı karşısına oturtup anlattı:'Hayattaki bütün olumsuzluklar işte bu bir avuç tuz
        gibidir. Eğer sen küçük bir bardak su isen, nasıl tuzun bütün acısını tattıysan, hayatın bütün olumsuzluklarından da öyle etkilenirsin. Eğer sen kişiliğinle ve gönlünle bu önümüzdeki göl gibi isen, hayatta karşılaşabileceğin bütün olumsuzluklar seni, o bir avuç tuz gölün suyunu nasıl etkilediyse öyle etkiler, bir bardak suda tattığın acıyı vermez sana.


        Seçim senindir: Ya bardak olacaksın ya da göl...
        Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
        Hz.Peygamber (saa)

        Yorum


          Ynt: felsefik öyküler...

          Hazır Cevaplar


          BRAVO!..
          Genç bir şair, saçma sapan şiirlerini Victor Hugoya okuduktan sonra:
          -Üstad, diye sormuş. Şiirlerimi nasıl buldunuz?
          Victor Hugo:
          -Vezinsiz, kafiyesiz ve manasız bir şey yazmak istemiş ve tam muvaffak olmuşsunuz, demiş. Bravo doğrusu..

          ANLADIĞININ İSPATI
          Tanıdıklardan biri, yazdığı romanın müsveddelerini Neyzen Tevfike göstererek fikrini sorar:
          Neyzen beğenmediğini ifade edince, adam:
          -İyi ama, der. Siz hiç roman yazmadınız ki!
          Neyzen Tevfik şu cevabı verir:
          -Ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım. Ama bu güne kadar hiç yumurtlamadım .

          AKŞAM YEMEĞİ
          Yahya Kemâl, dostlarından birine rastlar:
          - Bu akşam yemeğini benimle yer misin?
          - Hay hay! Çok memnun olurum. Hiçbir mazeretim yok!
          Y. Kemâl gülümseyerek cevap verir:
          - İyi öyleyse bu akşam size geliyorum.

          ÇİVİ GİBİDİR
          Tanınmış nüktedanlardan merhum Sakallı Celâl, bir arkadaşı için "çivi gibidir" dediğinde, yanındakiler onun bu sözünü biraz garip karşılamışlar.
          Sakallı Celâl, açıklama yapmış:
          - Efendim, galiba yanlış anlaşıldı. Çivi demekle onun demir gibi sağlam olduğunu kastetmedim. Kafasına vurmadıkça vazifesini yapmaz da...

          DOKTOR HATASI
          Fransa'nın meşhur muharrir ve terbiyecilerinden Michel Montaigne'ye "Dünyanın en bahtiyar insanları kimlerdir?" diye sorduklarında:
          - Doktorlardır, cevabını vermiş. Çünkü başarıları, güneş gibi parıldar, hataları ise toprak tarafından örtülür.

          FİKİR YAKALAMAK
          Şahabettin Süleyman, bir gün Ahmet Haşim'e:
          -Üç günden beri zihnimde önemli bir fikir saklıyorum, dediğinde, Ahmet Haşim, onun fikir üretmedeki kısırlığını ima ederek şöyle demiş:
          -Günahtır yahu, salıver gitsin şu fikri. Zavallıcık günlerden beri tek başına kim bilir ne kadar sıkılmıştır?
          Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
          Hz.Peygamber (saa)

          Yorum


            Ynt: felsefik öyküler...

            mükemmel
            alkis alkis alkis


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              Ynt: felsefik öyküler...

              felsefecilere bir felsefik gülüş daha atayım bari
              Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

              Yorum


                Ynt: felsefik öyküler...

                at bari, müminin mümine sadakasi babindan olsun, bak böyle


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  Ynt: felsefik öyküler...

                  Güven Nedir?


                  İngiltere'de yargıçların maaşı yoktur.
                  Onun yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları
                  kredisi sınırsız çek defterleri vardır. İngiliz
                  devleti hakimlerine o kadar güveniyor yani.

                  Birgün hakimin biri bir bankaya gidip 1.000.000
                  poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş.
                  Tabii ortalık birbirine girmiş. Banka yöneticileri
                  en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı
                  veremeyecekleri söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı,
                  Adalet Bakanlığı,Başbakanlığa filan telefon etmişler.
                  Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış:
                  ÖDEYİN!

                  Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Hakimden
                  ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün para
                  bir bavul içinde hazırmış.

                  Aradan birkaç gün geçmiş. Hakim çıkagelmiş.
                  Parayı bankaya geri vermek istiyormuş.

                  Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet
                  Bakanlığı'nı aramışlar. Derhal bakanlık
                  müfettişleri devreye girmiş ve hakime
                  hareketinin sebebini sormuşlar. Hakim
                  "Kraliçe nin hükümeti bize gerçekten bu kadar
                  güveniyor mu? Onu sınadım" cevabını
                  vermiş.

                  Raporlar bakanlığa iletilmiş ve aynı gün hakim
                  azledilmiş. Adalet bakanlığı hakime gönderdiği
                  yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış:

                  "Kraliçe hükümetinin saygın bir hakimi,
                  devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet
                  ona asla güvenmez."

                  - "Güven" çok ince bir çizgidir. Onu
                  kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey,
                  "iki taraflı" olmasıdır.
                  Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                  Hz.Peygamber (saa)

                  Yorum


                    Ynt: felsefik öyküler...

                    Bir Kapı Kapanırsa Diğer Kapı Açılır

                    Genç Macar Sanatçı Arpad Sebesy multimilyoner Elmer Kelen in portresini yapmak için görevlendirilmişti. Görev özellikle zordu, çünkü Kelen sadece üç kısa poz vermeye razı olmuştu. Sonuçta, Sebesy portrenin çoğunu ezberden yapmak zorunda kalmıştı.
                    Kısıtlamalara rağmen, Sebesy portrenin Kelen e yeterince benzediği görüşündeydi.
                    Ancak, Kelen ayni fikirde değildi. Kibirli milyoner resmin kendisine benzemediğini öne sürerek portrenin parasını ödemeyi reddetti.
                    Genç ressam resmini yapabilmek için saatlerce titizlikle çalışmıştı, ve birdenbire bunu gösterecek hiç bir şeyi olmadığını fark etti. Milyoner stüdyodan ayrılırken, sanatçı bir ricada bulundu, " Portreyi size benzemediği için
                    reddettiğiniz belirten bir mektup yazabilir misiniz?" Kelen bu kadar kolay kurtulduğuna sevinerek razı oldu. Aylar sonra, Macar
                    Sanatçıları Derneği, Budapeşte Güzel Sanatlar Galerisinde sergi açtı. Kelen in telefonu çalmaya başladı. Biraz sonra galeriye geldiğinde Sebesy nin yaptığı portresinin, üzerinde "Bir Hırsızın Portresi" etiketiyle teshir edildiğini
                    gördü. Mağrur milyoner resmin indirilmesini istedi. Müdür reddedince, Kelen resim kendisini topluma alay konusu edeceği için dava açmakla tehdit etti. Bunun üzerine müdür Kelen in resmin kendisine benzemediği için almayı reddettiğini belirten imzalı mektubunu çıkardı. Milyoner artık resmin parasını ödeyip almaktan başka çare kalmadığını anlamıştı.
                    Genç sanatçı sadece son gülen olmakla kalmamış, ayni zamanda güçlüğü karlı bir alışverişe dönüşmüştü. Çünkü milyoner resmi almağa kalktığında fiyatının eskisinden on kat daha fazla olduğunu görmüştü. Gördüğünüz gibi, güçlüklere teslim olmayı kabul etmemişti. Bunun yerine öfke ve acıya teslim olmaktansa yaratıcı ve yararlı bir kapı açacak bir yol düşündü.Kısaca ressam değerli bir prensip keşfetmişti :
                    Yeni fırsatlar bizi genellikle sıkıntılı anlarda ziyaret eder, çünkü bir kapı kapanırsa, başka bir kapı açılır.

                    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                    Hz.Peygamber (saa)

                    Yorum


                      Ynt: felsefik öyküler...



                      İki Yaklaşım Farkı

                      Bir adam kötü yoldan para kazanip bununla kendisine
                      bir inek alir.Neden sonra, yaptiklarindan pisman olur
                      ve hiç olmazsa iyi bir sey yapmis olmak için bunu Haci
                      Bektas Veli'nin dergâhina kurban olarak bagislamak
                      ister.

                      O zamanlar dergâhlar ayni zamanda asevi islevi
                      görüyordu. Durumu Haci Bektas Veli'ye anlatir ve Haci
                      Bektas Veli
                      - ' helal degildir ' diye bu kurbani geri çevirir.

                      Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhina gider ve ayni
                      durumu Mevlana'ya anlatir .

                      Mevlana ise ; bu hediyeyi kabul eder.

                      Adam ayni seyi Haci Bektas Veli'ye de anlattigini ama
                      onun bunu kabul etmemis oldugunu söyler ve Mevlana'ya
                      bunun sebebini sorar.

                      Mevlana söyle der:
                      - Biz bir karga isek Haci Bektas Veli bir sahin
                      gibidir. Öyle her lese konmaz.
                      O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o
                      kabul etmeyebilir.

                      Adam üsenmez kalkar Haci Bektas dergâhi'na gider ve
                      Haci Bektas Veli'ye,

                      Mevlana'nin kurbani kabul ettigini söyleyip bunun
                      sebebini bir de Haci Bektas Veli'ye sorar.

                      Haci Bektas da söyle der:

                      - Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nin
                      gönlü okyanus gibidir.Bu yüzden, bir damlayla bizim
                      gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez.
                      Bu sebepten dolayi o senin hediyeni kabul etmistir."
                      Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                      Hz.Peygamber (saa)

                      Yorum


                        Ynt: felsefik öyküler...

                        Ön yargı...

                        Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ayrılmış tek
                        başına yasayan hamile bir kadın, kendisine arkadaş olması açısından,
                        dağda yaralı bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye baslar. Gelincik
                        kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan
                        olmasa da,oldukça uysallaşır.
                        Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara
                        göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. Günler geçer ve kadın bir gün
                        birkaç dakikalığına bile olsa, evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak
                        zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır.
                        Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir.Gelinciğin kanlı ağzını görür.
                        Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı.
                        Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya
                        yönelir.Ve odada beşiği,beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran
                        parçalanmış bir yılanı görür.


                        Einstein'in söylediği rivayet edilen bir söz vardır:

                        " İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan
                        daha zordur".


                        Önyargılarınızı beyninizden silmek ve kalbinizden sevgiyi eksik etmemek dileğiyle...

                        Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                        Hz.Peygamber (saa)

                        Yorum


                          Ynt: felsefik öyküler...

                          Hz.Süleyman ile Karınca


                          Bir gün Süleyman Peygamber bir karıncaya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar.
                          Karınca da,
                          -Bir buğday tanesi yerim diye cevap verir.

                          Cevabın doğru olup olmadığını kontrol etmek isteyen Süleyman Peygamber,karıncayı bir şişeye koyar.Yanına da bir buğday tanesi koyarak hava alacak şekilde şişeyi kapatır. Ondan sonra da bir yıl bekler. Müddeti dolunca şişeyi açtığında bir de bakar ki karınca buğday tanesinin
                          yarısını yemiş, yarısını da bırakmıştır. Kendi kendine meraklanır.Acaba neden yemedi?
                          Bunun üzerine Hz. Süleyman karıncaya buğday tanesini tamamen neden yemediğini sorar.
                          Karınca da:
                          -Daha önce benim yiyeceğimi yüce Allah verirdi.Ben de O’na güvenerek bir buğday tanesini tamam olarak yerdim.Çünkü O beni asla unutmaz ve ihmal etmezdi. Fakat bu işi sen üzerine alınca doğrusu nihayet bu aciz bir insandır diye sana pek güvenemedim. Belki beni unutup yiyeceğimi ihmal edebilirsin.O yüzden de bir yıllık yiyeceğimin yarısını yedim,diğer yarısını da ertesi yıla bıraktım,diye cevap verir.

                          Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                          Hz.Peygamber (saa)

                          Yorum


                            Ynt: felsefik öyküler...


                            Sanattan Anlamak

                            Picasso’nun sergisinde, bir kadın, tablolardan birini ünlü ressama göstererek;
                            - Ben bu resimden hiçbir şey anlamadım, der.
                            Picasso sorar:
                            - Siz Çince biliyor musunuz madam?
                            Bu soruya kadının, hayır demesi üzerine ise Picasso şu cevabı verir:
                            - Ama Çince’yi 1 milyardan fazla yakın insan konuşuyor ve anlıyor.


                            Doğruya Yakın Sözler

                            Bir arkadaşı Mark Twain’e bir olayı anlatıyordu. Konuşma bitiminde yazar sordu:
                            “Bütün bunlar anlattığın gibi mi?”
                            “Evet, birebir aynı değilse bile, doğruya yakın sözcüklerle anlattım.” deyince Mark Twain hafifçe gülümsedi:
                            “Doğruya yakın sözcükle doğru sözcük arasında büyük fark vardır; ateş böceği ve ateş arasındaki fark kadar…” dedi

                            50 Altın

                            Meşhur hattatlardan Şevki Efendi’ye, resmi bir binanın kapısına bir kitabe yazdırmışlardı. Ünlü hattata bu yazıdan dolayı on altın verdiler. Şevki Efendi, bu parayı kabul etmedi. Saray Ağası, Şevki Efendi’ye: “Bu yazıyı on dakikada yazıverdin, on altın yeter”, deyince Hattat Şevki efendi gülerek: “Hayır, Ağa hazretleri ben bu yazıyı on dakikada değil, tam elli senede yazdım. Elli altın isterim.” dedi. Saray Ağası isteği Padişah’a iletince, Padişah: “Üstad dileğinde haklıdır. O elli senede yetişmiştir. Elli altın veriniz.” diye emir buyurdu.



                            Önemli Olan Tad Almak

                            Amerikalı piyanist ve besteci Eubie Blake öldüğünde 104 yaşındaydı. Blake 102 yaşındayken televizyonda bir söyleşi yapıyordu. Sordular: “102 yaşında olmak, nasıl bir duygu?”
                            Blake cevapladı:
                            “Yaşın pek tadı yok. Yaşamanın tadını çıkartmak güzel…”


                            Sanat Ateşi

                            Ünlü aktör Bert Lahr’e yönetmenler:
                            “Saçların bembeyaz oldu. Artık yaşlandın. Üzgünüz bu rolü sana veremeyiz…” demişler.
                            Aktör, kendine güvenen bir üslupla cevap vermiş ve rolü almış:“Damın karlı olması evin içinde ateş olmadığı anlamına gelmez…”

                            Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                            Hz.Peygamber (saa)

                            Yorum


                              Ynt: felsefik öyküler...

                              Kazanmak,ama nasıl...

                              Birkaç yıl önce,Seattle Özel Olimpiyatlarında,tümü fiziksel ve zihinsel özürlü olan dokuz yarışmacı,100 metre koşusu için başlama çizgisinde toplandılar. Başlama işareti verilince,hepsi birlikte başladılar.Bir hamlede başlamadılar belki ama yarışı bitirmek ve kazanmak için istekliydiler.

                              Yarışa başlar başlamaz içlerinden genç bir delikanlı tökezleyip yere düştü ve ağlamaya başladı.Diğer sekiz kişi oğlanın ağlamasını duydular.Yavaşladılar ve geriye baktılar.Sonra hepsi yönlerini değiştirdiler ve geriye döndüler,oğlanın yanına geldiler.İçlerinden Down Sendromlu bir kız eğilip oğlanı öptü ve :

                              - Bu onun daha iyi olmasını sağlar, dedi.

                              Sonra dokuzu birden kol kola girdiler ve bitiş çizgisine doğru hep birlikte yürüdüler.Stadyumdaki herkes ayağa kalkıp dakikalarca onları alkışladı. Orada bulunan insanlar hâlâ bu öyküyü anlatırlar.

                              Neden?Çünkü şu tek gerçeği derinden bilmekteyiz:

                              Bu hayatta önemli olan şey,kendimiz için kazanmaktan çok daha ötede olan bir şeydir.

                              Bu hayatta önemli olan,yavaşlamak ve rotanızı değiştirmek anlamına gelse bile, diğerlerinin de kazanması için yardım etmektir
                              Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                              Hz.Peygamber (saa)

                              Yorum


                                Ynt: felsefik öyküler...

                                Her Sabah 86400 Saniye Yatıyor Hesabına

                                Bankada bir hesap sahibi oldugunu düsün, hesabina her sabah 86.400 dolar para yatiriliyor, fakat bu paranin hepsini aksama kadar harcamak zorundasin.
                                Ertesi güne transfer edilemez..
                                Parani kullansan da kullanmasan da hesap her aksam sifirlaniyor..

                                Ne yaparsin??

                                Tabiiki hepsini harcamaya çalisirsin;
                                Hepimiz, Zaman adlı bu bankanin müsterileriyiz;

                                Her sabah 86.400 saniyeye sahip oluyoruz; yarina transfer
                                edilemez, Her sabah hesabimiz dolar, her aksam bosalir. Geri
                                dönüs yok, saniyelerini su ani yasayarak harca, en iyisi bunlarla
                                yatirim yap.

                                Mutluluk, saglik ve basari için. Zaman kaçiyor. Her gün için
                                en iyisini yap.

                                Bir senenin degerini anlamak için sinifta kalmis bir
                                ögrenciye sorr..

                                Bir ayin degerini anlamak için, 8 aylik bir bebek doguran
                                anneye sorr.

                                Bir haftanin degerini anlamak için, haftalik dergi çikaran
                                bir çilekese,

                                Bir saatin degerini anlamak için, kavusmayi bekleyen
                                sevgililere sorr

                                Bir dakikanin degerini anlamak için, trenin kaçiran yolcuya
                                sorr.

                                Bir saniyenin degerini anlamak için, bir kazayi önleyemeyen
                                sürücüye sorr.

                                Bir saniyenin yüzde birinin degerini anlamak için
                                olimpiyatlarda gümüs madalya kazanan kosucuya sorr.

                                Her anini degerlendir, her dakikani çok özel biriyle
                                paylas. Zamanina ortak edebilecegin kadar özel biriyle.

                                Unutma;

                                Zaman hiç kimse için durmaz.

                                Geçmis zaman tarihtir.

                                Gelecek zaman sirlar, mechullerle dolu.

                                Sadece şu an sana verilen gerçek bir armagandir..

                                Bu hafta dostluk haftasi olsun. Arkadaslar bulunmaz
                                mücevherlerdir. Bizi üzerler, cesaretlendirirler ve zaman zaman
                                avuturlar. Kalplerini bize açarlar. Arkadaslarina, onlari
                                sevdigini göster.

                                Arkadaslik mesajini herkese gönder, cevap alirsan bütün
                                hayatin için bir dostun bulundugunu anlarsin.

                                Onlara ne kadar çok ihtiyacin oldugunu ve senin için ne kadar
                                önemli olduklarini dikkatle denersen görürsün....
                                Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                                Hz.Peygamber (saa)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X