Yarasanın yaratılış inceliklerinden bahsetmektedir.
"Sıfatların tanımaktan aciz kaldığı, azametini akılların kavrayamadığı ve böylece mülkünün sonuna erişilemediği Allah'a hamd olsun.
O gerçektir, apaçıktır. Gözlerin gördüğü şeylerden daha gerçek ve daha apaçıktır. Akıllar, O'nu sınırlarıyla kavrayamazlar ki, bir şeye benzetebilsinler. O belirli bir ölçüye göre zihinlerde tahayyül edilmez ki, örnek verilsin. Mahrukatı hiç bir şeyi örnek almadan, hiç bir kılavuzun kılavuzluğunu almadan, hiç bir yardımcının yardımını görmeden yaratmıştır. Emriyle yaratılışı tamamlamış, kendisine boyun eğdirmiş, itirazsız icabet ettirmiş, tartışmasız boyun eğdirmiştir.
Allah'ın şu yarasaların yaratılış hikmetlerinden bize gösterdiği şeyler, onun harikulade yaratışına ve sanatının inceliklerine örneklik teşkil eder. Her şevi harekete geçiren ışık yarasayı hapseder. Bütün canlıları hareketsiz kılan karanlıklar da onu harekete geçirir. Nasıl da aydınlatıcı güneşten yardım alamıyor, yollarına koyulamıyor, güneşin ışıklarıyla hedefine ulaşamıyor ve hiç bir yeri göremiyorlar? Yarasalar ışığın parlamasıyla aydınlattığı yerlere gitmekten nasıl aciz kalıyorlar? Güneşin ışınlarının parlamasıyla gizlendikleri yerlerde hiç bir yere gidemeden nasıl da gizleniyorlar! Gündüz onların göz kapaklarını göz bebeklerinin üzerine sarkıtmış; gece ise, rızık aramak için onlara bir lamba olmuş; ne gecenin karanlığı onun görmesini engelleyebiliyor, ne de zifiri karanlıklar gece yol almalarına engel oluyor. Güneş ışıklarını ortaya saçıp sabahın aydınlığı ortalığı bürüyünce ve güneş parıltıları kelerlerin yuvalarına kadar girince yarasaların göz kapakları kapanır ve onlar gecenin karanlıklarında topladıkları yiyeceklerle yetinirler.
Geceyi yarasalara aydınlık ve geçim vakti, gündüzü de durak ve dinlenme kılan ve ihtiyaç halinde kendilerine göklere uçtukları etten kanatlar yaratan Allah ne de münezzehtir! O kanatlar kamışı ve tüyü olmayan iki kulak memesi gibidirler. Damar yerlerini da apaçık görebilirsin. İki kanadı var; ne kırılacak kadar ince ve ne de ağırlık edecek kadar kalındırlar. Yavrusu kendisine yapışmış, kendisine sığınmış bir şekilde uçuyor. Durduğunda o da duruyor, havalandığında o da havalanıyor. Yavrusu, azaları tamamlanıncaya, kanadan kendisini harekete geçirebilecek hale gelinceye, yaşam yollarını öğreninceye, kendisi için faydalı olanı bilinceye kadar anasından ayrılmıyor. Başkasından kopya etmeden her şeyi emsalsiz bir mükemmellikte yaratan Allah ne yücedir!
"Sıfatların tanımaktan aciz kaldığı, azametini akılların kavrayamadığı ve böylece mülkünün sonuna erişilemediği Allah'a hamd olsun.
O gerçektir, apaçıktır. Gözlerin gördüğü şeylerden daha gerçek ve daha apaçıktır. Akıllar, O'nu sınırlarıyla kavrayamazlar ki, bir şeye benzetebilsinler. O belirli bir ölçüye göre zihinlerde tahayyül edilmez ki, örnek verilsin. Mahrukatı hiç bir şeyi örnek almadan, hiç bir kılavuzun kılavuzluğunu almadan, hiç bir yardımcının yardımını görmeden yaratmıştır. Emriyle yaratılışı tamamlamış, kendisine boyun eğdirmiş, itirazsız icabet ettirmiş, tartışmasız boyun eğdirmiştir.
Allah'ın şu yarasaların yaratılış hikmetlerinden bize gösterdiği şeyler, onun harikulade yaratışına ve sanatının inceliklerine örneklik teşkil eder. Her şevi harekete geçiren ışık yarasayı hapseder. Bütün canlıları hareketsiz kılan karanlıklar da onu harekete geçirir. Nasıl da aydınlatıcı güneşten yardım alamıyor, yollarına koyulamıyor, güneşin ışıklarıyla hedefine ulaşamıyor ve hiç bir yeri göremiyorlar? Yarasalar ışığın parlamasıyla aydınlattığı yerlere gitmekten nasıl aciz kalıyorlar? Güneşin ışınlarının parlamasıyla gizlendikleri yerlerde hiç bir yere gidemeden nasıl da gizleniyorlar! Gündüz onların göz kapaklarını göz bebeklerinin üzerine sarkıtmış; gece ise, rızık aramak için onlara bir lamba olmuş; ne gecenin karanlığı onun görmesini engelleyebiliyor, ne de zifiri karanlıklar gece yol almalarına engel oluyor. Güneş ışıklarını ortaya saçıp sabahın aydınlığı ortalığı bürüyünce ve güneş parıltıları kelerlerin yuvalarına kadar girince yarasaların göz kapakları kapanır ve onlar gecenin karanlıklarında topladıkları yiyeceklerle yetinirler.
Geceyi yarasalara aydınlık ve geçim vakti, gündüzü de durak ve dinlenme kılan ve ihtiyaç halinde kendilerine göklere uçtukları etten kanatlar yaratan Allah ne de münezzehtir! O kanatlar kamışı ve tüyü olmayan iki kulak memesi gibidirler. Damar yerlerini da apaçık görebilirsin. İki kanadı var; ne kırılacak kadar ince ve ne de ağırlık edecek kadar kalındırlar. Yavrusu kendisine yapışmış, kendisine sığınmış bir şekilde uçuyor. Durduğunda o da duruyor, havalandığında o da havalanıyor. Yavrusu, azaları tamamlanıncaya, kanadan kendisini harekete geçirebilecek hale gelinceye, yaşam yollarını öğreninceye, kendisi için faydalı olanı bilinceye kadar anasından ayrılmıyor. Başkasından kopya etmeden her şeyi emsalsiz bir mükemmellikte yaratan Allah ne yücedir!