Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

    "insan mutlu mudur, yoksa mutsuz mu?" sorusuna verilen felsefi cevaplari incelediginizde, filozoflar arasinda sasirtici bir görüs ayriliginin bulundugunu hemen anlarsiniz.

    isin ilginc tarafi insanin mutlu olup olmadigi konusunda filozoflar arasinda var olan bu görüs ayriligi caglar öncesinden bu yana hep var olagelmistir. bu konuda kurani kerimden cikarilan sonuclar ise filozoflar arasinda var olan görüs ayriligina inanmamak ve hicbir sekilde ciddiye almamak gerektigini ortaya koymaktadir.

    daha acik bir ifadeyle, insan ruh bakimindan dogustan mutlu olmaya elverisli bir varliktir. ancak ünyevi yönü söz konusu oldugunda yine yaratilisi geregi sürekli sikayet eden ve mutsuzluktan yakinan bir varliktir. insanin benligi ve icgüdüleri incelendiginde, onda mutsuzlugun gizli oldugu acikca görülür. zaten kuran-i kerimde insanin bu boyutu hakkinda sunlari söylemektedir:

    "yine de ben kendimi bütünüyle temize cikarmaya calismiyorum, cünkü Rabbimin aciyip esirgedigi kimseler haric, insanin kendi benligi (de onu) kötülüge sürükleyebilir; gercekten de benim Rabbim cok aciyip esirgeyen gercek bagislayicidir" (yusuf 53)

    insanin hayvani boyutunu teskil eden nefsi emmaredir. nefsi emmare, insani cogu zaman akil ve sagduyunun ahlak bakimindan iyi ve olumlu bulmadigi bir yöne dogru sürükleyen dürtülerle doludur. insana kötülügü emreder. bunlarin sonucunda da insanin zat bakimindan mutsuzluga sahip oldugu olgusu ortaya cikar. bu nedenle bazilari; özellikle de ikinci dünya savasindan sonra almanyada ortaya cikan filozoflar (ki bu tür insanlar islamdan önce de vardi) insanin zati mutsuzluguna inanirlar.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

    insanin hayvani boyutunu teskil eden nefsi emmaredir. nefsi emmare, insani cogu zaman akil ve sagduyunun ahlak bakimindan iyi ve olumlu bulmadigi bir yöne dogru sürükleyen dürtülerle doludur. insana kötülügü emreder. bunlarin sonucunda da insanin zat bakimindan mutsuzluga sahip oldugu olgusu ortaya cikar

    Yorum


      #3
      Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

      Bu nedenle Ebul alâ el ma'arri gibi filozoflar varlik alemine karsi cok kötümserdirler. ebul ala el maarriyi varlik dünyasina karsi bu denli kötümser ve karamsar olmaya iten sebeplerden birisi annesinin ölümüdür.

      elbette bu ana sebebi destekleyen ikincil sebeplerin ya da komplekslerin varligi da söz konusudur. Allah bir insani ve toplumu bu tür komplekslere kapilmaktan korusun.

      bu yüzden anne ve babalarin cocuklarinin kompleksli olmamalari konusunda son derece dikkatli ve duyarli olmalari gerekmektedir. cünkü cocuklugunda cesitli kompleksler edinen bir insan büyüdügünde, sözkonusu kompleksler nedeniyle isi cinayet islemeye kadar götürebilmektedir.

      islam dininin yetim cocuklarin terbiyesine cok önem vermesinin ve bu cocuklarin egitimi ve yetistirilmesi konusunda insanlara bircok önerilerde bulunmasinin inceliklerinden birisi budur.

      bu konuda bizlere düsen görevlerden biri de icinde yasadigimiz toplumda yoksullarin yoksulluklarindan dolayi komplekse kapilmamalari icin elimizden geleni yapmaktir.

      özellikle yetim cocuklarin komplekse kapilmamasina, yüzlerine yetim kalmis olmanin acisinin yansimamasina dikkat etmek ve bu konuda ayri bir özen göstermek gerekir.

      Ebul Alayi maarri daha dört yasindayken gözleri kör oldugu icin kompleksliydi, dünyaya ve dünyevi olgulara karsi karamsar ve kötümserdi, ancak üstün bir zekaya sahipti. o hic evlenmemisti, cünkü gözlerinin kör olmasinda özellikle babasinin pay sahibi oldugunu düsünüyordu.

      bu yüzden de öldügü zaman mezar tasina "iste babasi tarafindan zulmedilen bir insan" seklinde bir ibarenin yazilmasini vasiet etmisti. daha acik bir ifadeyle, o öldügünde mezar tasina yazmalarini vasiyet ettigi bu ibareyle, babasinin evlenmek suretiyle cinayet isledigini, bu cinayetin sonucunda da kendisinin dünyaya geldigini, kör olmasinin sebeplerinden birisinin babasi oldugunu, bu yüzden de kendisinin evlenmeyerek bir cocuk dünyaya getirmedigini ve dolayisiyla cinayet islemedigini anlatmak istemisti!


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

        Hayat tecrübelerim bana sunu gösterdi ki, insan sürekli elinde olmayani isteyen bir varliktir.Bundan dolayida mutluluklari daimi degildir.Bu bebeklikten baslayip yaslanincaya kadar böyle devam eder.

        Yorum


          #5
          Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

          [quote author=segaleyn link=topic=6319.msg41852#msg41852 date=1247042760]
          Hayat tecrübelerim bana sunu gösterdi ki, insan sürekli elinde olmayani isteyen bir varliktir.Bundan dolayida mutluluklari daimi degildir.Bu bebeklikten baslayip yaslanincaya kadar böyle devam eder.
          [/quote]

          Yorum


            #6
            Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

            Antropologlardan bir bölümü insanin dogustan mutsuz ve karamsar oldugunu söylerler. onlarin yanilgilari da güc ve kudret sahibi olanlarin ikinci dünya savasinda sirf kendi üstünlüklerini kanitlamak ve liderliklerini ilan etmek icin ne cinayetler islediklerini, kendi hakimiyetleri icin insan toplumuna ne ihanetler yaptiklarini görmüs olmalarindan kaynaklaniyordu. bu durum onlarin insan hakkindaki görüslerini etkiledi ve insanin dogustan mutsuz ve karamsar oldugunu söylemeye basladilar.

            ahlak bilginleri ve islam filozoflari ise genellikle insani dogstan mutlu oldugunu söylerler. ahlak bilginleri ve islam filozoflarinin insan hakkinda böyle bir görüs ortya koymalarinda belkide insanin rahmani boyutuna ilgi duymalari önemli bir rol oynamaktadir. meshur islam bilginlerinden biri olan ibn miskeveyh isekitab-i ahlak adli eserinde su misali insanin dogustan ne mutlu, ne de mutsuz oldugunu, bu yüzden de onun mutlu ya da mustuz oldugunu söyleyebilmek icin kendisini hangi yöne sürükledigini, mutlulugami, yoksa mutsuzlugami yöneldigini görmek gerektigini söylemektedir.

            Muhammed kazim-i horasani de bu konuda kifaye de insanlarin bir bölümünün dogustan mutsuz, bir bölümünün de mutlu oldugunu söylemektedir: özetle, insanin mutlulugu ya da mutsuzlugu konusunda bu ve benzeri sözler devamli olarak söylenegelmistir. bizlerin asil dikkat etmesi gereken sey kurani kerimin insan denen bu sasirtici varlik hakkinda neler söyledigidir. nitekim biz insanin melekut boyutuyla ilgilenirsek, kurani kerimin onun hakkinda söyle dedigini görürüz:

            "ona belirli bir bicim verip de ruhumdan üfledigim zaman onun önünde yere kapanin"

            hayvani boyutunu dikkate aldigimizda ise kurani kerimin insan hakkinda söyle dedigini görürüz:
            "yine de en kendimi bütünüyle temize cikarmaya calismiyorum;cünkü Rabbimin aciyp esirgedigi kimseler haric, insainin kendi benligi (de onu) kötülüge sürükleyebilir; gercekten de benim RAbbim cok aciyip esirgeyen gercek bagislayicidir!


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #7
              Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

              hayvani boyutunu dikkate aldigimizda ise kurani kerimin insan hakkinda söyle dedigini görürüz:
              "yine de en kendimi bütünüyle temize cikarmaya calismiyorum;cünkü Rabbimin aciyp esirgedigi kimseler haric, insainin kendi benligi (de onu) kötülüge sürükleyebilir; gercekten de benim RAbbim cok aciyip esirgeyen gercek bagislayicidir

              Yorum


                #8
                Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

                INSAN VE IRADE

                insan adi verilen bu sasirtici varlik, sözünü etigimiz iki boyutun birlesiminin bir sonucudur. bu yüzden de insana iliskin bütün degerler onun söz konusu iki boyuttan meydana gelmesinden kaynaklanir. Allah insana irade, yanis ecme hürriyeti bahsetmistir. bu yüzden de insan iradesi, yani secme hürriyeti saysinde hem meleklerdendaha üstün bir makama ulasabilir, hemd e hayvanlardan daha bayagi ve daha degersiz olabilir.

                ey insan! eger sen istersen, "olmaz!" ve "bilmiyorum" türünden kavramlar gercekte senin lugatinda yer almaz. sayet sen istersen, her kosul ve her ortama uyum saglayabilirsin. nerede bulunursan bulun, bilmek istemenn halinde bilebilirsin. cünkü insana istemesi durumudna basarabilecegi bir varlik tarzi bahsedilmis; üstelik bir de irade adi verilen ilahi bir bagisla ödüllendirilmistir.

                bu nedenle insan bir seyin olmasini isterse, o sey olur. ayni sekilde o, bir seyi bilmek isterse, o seyi bilir. o halde, her kosul ve ortama uyum saglama özelligine sahip olan, istemesi halinde basarabilecegi bir varlik olarak yaratilan ve irade gücü bahsedilen insanin kiyamet günü yüce Allahin huzurunda "yapamiyordum", "bilmiyordum" veya "olmuyordu" türünden bahanelerin ardina siginmasi ve cesitli gerekceler ileri sürmesi söz konusu o lamaz.

                cünkü cesitli bahanelerin ardina siginmak ve cesitli gerekceler ileri sürmek istemesi durumunda ona yapan ve bilen insanlar örnek gösterilir. bu yüzden de kiyamet günü geldiginde böy
                le bir insana yapip yapamadigi ya da bilip bilemedigi degil, neden yapmadigi ve nicin bilmedigi sorulacaktir. ona sorulacak ilk soru "neden yapmadin?" seklinde olacaktir.

                o gün yüce Allah, yarattigi kuluna "neden insan olmadin? cennetin sana az gelecegi bir yere ulasabilmen icin sana bahsettigim en büyük nimetlerden birisi olan bu buraka binmekten neden israrla kacindin?"

                sayet insan yaraticinin bu sorulari karsisinda "olmuyordu", "yapamadim" türünden cevaplar vermeye kalkisirsa, onun karsisina hemen isteyen ve bunun sonucunda da yapabilen örnekler getirir. bu sorular karsisinda insan "bilmiyordum" seklinde bir cevap verirse, ona istesenydi bilebilecegi bir örnek gösterir ve bütün bunlarin sonucunda da onun yalanlarini bir bir ortaya cikarir. nitekim insanlik tarihi incelendiginde, adeta demirden kafeslerde yasayan, ancak önünde sonunda bu kafesleri kiran, yapmak isteyip de yapan ve bilmek isteyip de bilen bir cok insan portresiyle karsilasilir.


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #9
                  Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

                  Hatirlanacagi gibi, bundan önceki bölümde firavunun karisinin öyküsünü anlattik ve onun firavuna özgü bir yasam kafesinde nasil amel ettiginden söz ettik. onun cevresi her bakimdan kirlenmisti. ancak bu kirlilige ragmen, onun mal ve mülk hirsini, makam ve mevki sevgisini ayaklari altina almasi, firavunun son derece cekici ve dis görünüs itibariyla görkemli sarayina tekme vurmasi gerekiyordu. o, Allah icin ve Allah sevgisi ugruna bunlarin hepsini yapti ve cevresini kusatmis olan bütn kafesleri kirdi. kocasina karsi isyan bayragi actiginda, firavun önce tatli dille ve seytanca bir nasihatla onu dogru yoldan cikarip ucurumun kenarina sürüklemek istedi.

                  ancak döktügü tatli dil, ne de seytanca nasihatlar fayda sagladi. firavunda bunlarin yararsiz oldugunu görünce, tehdit ve korkutma yoluna bas vurdu. ancak bir süre sonra, korkutup tehdit etmeninde hicbir ise yraamadigini, demir kafesin coktan parcalandigini ve ucusun basladigini görünce, son care olarak halkini bir meydana topladi.

                  kadini getirip civilemelerini emretti. icine hapsedildigi demirden kafesi parcalamayi basaran o kadin, bedenine civiler saplanirken bile "Allah birdir!" diye haykiriyordu. son olarak da söyle dedi: "Allahiim bana senin katindaki cennetten bir yer ver!

                  Kuran-i kerim; "insan nereye gidiyor?" diye soruyor. "ey Allahim, benim icin zor olan bu kafeste firavunla birlikte yasamaktir. ey Allahim, senin yanina gelmek istiyorum. Allahim beni bu zindandan kurtar, bu kafeslerden cekip cikar. beni kendi yanina al! insan isterse, bir anda yüz yillik yolu katedebilir; tipki firavunun akilli karisinin katettigi gibi.

                  firavunun kadin hizmetcisi hakkinda da ayni durum söz konusudur. görünüse göre firavunun kadin hizmetcisini de firavunun karisi tevhid yoluna getirmistir.

                  bir ara kadin hizmetci firavunun kizinin saclarini taramak istedi. tam kizin saclarini taramaa baslayacagi sirada söyle dedi: "esirgeyen ve bagislayan Allahin adiyla!" firavunun kizi ozamana kadar hic böyle bir söz duymamisti. bu nedenle "bu söz de ne demek?" diye sordu


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

                    Kadin hizmetci "gercekten de senin baban tanrilik iddiasinda bulunan düzenbaz ve sahtekar bir adamdir. tanri, musanin sözünü ettigidir" dedi. firavunun kiziyla kadin hizmeci arassinda gecen bu konusma cok gecmeden firavunun kulagina geldi.

                    bunun üzerine firavun hemen kadini alip getirmelerini söyledi. dört cocuguyla birlikte kadini firavunun huzuruna getirdiler. firavun, isnanlarin toplandigi bir meydan da kadina savundugu inanclarindan vazgecmesini söyledi. "eger inanclarindan vazgecersen, seni serbest birakiriz; aksi takdirde sonun kötü olur" dedi.

                    firavunun savurdugu bu tehdit karsisinda kadinin sergiledigi davranis tarzi, firavunun savurdugu bu tehdit karsisinda kadinin sergiledigi davranis tarzi, firavunun karisinin sergilediig davranis tarzindan farkli degildi. kadin hizmetci söyle karsilik verdi kendisine savrulan tehditlere: "inancimdan asla vazgecmiyorum. Allah birdir. tanri, musanin tanrisidir ve firavun yalan söylüyor!"

                    kadinin direnisi karsisinda meydanlik bir yere gökyüzüne yükselen bir ates yaktila. firavun, kadinin cocuklarini birer birer atese atmalarini emretti. cocuklari atese atilirken bile o kadin söyle haykiriyordu: "Allah birdir! Allah birdir! Allah birdir!"

                    ne mutlu demirden kafesleri kiran o insana! nihayet atese atilma sirasi henüz süt emen cocuguna geldi. kadin, daha süt emme caginda olan cocugunun diri diri atese atilacak olmasina dayanamadi. bunun üzerine cocuk annesine söyle seslendi: "annecigim, benim Allah yolunda atese atilmam neden sana zor geliyor? Allah birdir! Allah birdir! Allah birdir!

                    ardindan cocugu annesiyle birlikte atese attilar. son nefesini vermek üzereyken kadin orada bulunanlardan kendisinin ve cocuklarinin kkülünü ayni yere gömmelerini istedi ve "Allah birdir! Allah birdir! Allah birdir!" diye diye son nefesini verdi.

                    peygamberimiz bir hadisinde söyle buyurmaktadir: mirac gecesi dördüncü kat gökte gökyüzünün tamamini kaplamis olan güzel bir koku duydum. bu koku da neyin nesi? diye sordum.
                    cebrail, "ey Allahin elcisi" dedi, "senin duydugun her yeri kaplamis olan o koku firavunun karisinin, sarayinda görevli nedimenin ve o nedimenin cocuklarinin kokusudur"

                    bu nedenle birisinin cikipta yapamiyorum, olmuyor demesi hic bir gecerli gerekceye dayanamaz. böyle bir sey olsa olsa yersiz bir bahaneden ibarettir ve kesinlikle dogru degildir. cünkü yukarida anlattigimiz örnekler gercekte bir iki taneyle sinirli degildir, aksine cok fazladir.


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

                      insan ve Allaha yakaris:

                      insanın Allaha yakarması konusunda mevlana'nın mesnevisinde cok güzel ve güzel oldugu kadar da anlamlı bir sözü vardır:

                      insanı "Allah,Allah" demesi ve Allaha yalvarıp yakarması icin yaratılmıstır. eger bu dünyada Allaha yalvarıp yakarmazsa, aglayislarini ve yalvarip yakarmalarini cehennemde yapmasi gerekir.

                      gercekten de cok güzel ve anlamlidir Mevlana'nın bu sözü, bu yüzden ben size bu demir kafesleri kirmanizi ve bu zincirleri parcalamanizi söylüyorum. bu dünyada ve firsat varken bu isi yaptiniz yaptiniz, aksi takdirde ölüm gelip cattiginda bu isi yapmak gercekten cok zordur.

                      bu nedenle bize kadar ulasan rivayetlerin bir bölümünde Azrail, bu demirden kafesleri parcalamayan ve bu zincirleri kirmayanlarin canini almaya geldiginde, onlarin sanki tirnaklari cekiliyormuscasina ya da damarlari bedenlerinden disari cikariliyormuscasina bir duygu icinde olacaklari söylenmektedir.

                      rivayetlerde sözü edilen bu gercegin ortaya koydugu anlamin ne oldugunu biliyor musunuz? insanin dünyevi boyutu bu dünyaya iyice baglandiginda bu baglari kesip atmak gercekten cok zordur. iste ölüm melegi Azrail bu isi yapmakta, insani dünyaya baglayan baglari bir anda kesivermektedir.

                      bu nedenle insani baglayan bu baglardan herbiri onun gönlündeki bir puta isaret etmektedir. peki, nedir insani dünyaya baglayan baglar? kimi zaman para, kimi zaman mal, mülk ve kimi zaman da baska seyler.

                      o halde, para sevgisi agir basan bir insanin gönlünde parayi temsil eden bir put bulunmaktadir, mal, mülk sevgisi agir basan bir insanin gönlünde de mali ve mülkü temsil eden bir put, iste ölm vakti geldiginde ve Azrail kapiyi caldiginda, insan gönlünde kendi eliyle yarattigi bu putun hicbir yarar saglamadigini görecek ve Azrailin bu puta giden damari kesip bedenden cikardigini hissedecektir.

                      Tanidiklarimdan birisi bana söyle bir olay anlatti: can cekisen ve ölmek üzere olan birisini gördüm. etraftakiler ona kelime-i şahadet getirmesini; "Allah birdir, Muhammed O'nun kulu ve elcisidir!" demesini söylüyorlardi. o ise kendisine söylenenleri hic duymuyormuscasina "bir dinar üc abbasi, iki tümen dört riyal..." diyordu. bu sözleri belli belirsiz bir sekilde birkac kez söyledikten sonra adam son nefesini verdi ve canini teslim etti. adami dünyaya baglayan baglar kesildi ve gönlünde yer edinmis olan putu besleyen damarlar söklüp cikarildi. sonunda adamin kelime-i şahadet getirecegi yerde, neden böyle dedigi ortaya cikti. adam sagliginda tefecilik yapiyormus. okumasi ve yazmasida yokmus, bu yüzden bütün parasal hesaplari parmaklariyla yapiyormus.


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

                        Kaynaklarda karun hakkinda söyle yaziyor: "ölmek üzereyken etrafina bakiniyor ve söyle diyordu: beni yüksekce bir yere götüründe bakayim!"
                        bu sözün anlami sudur: bu bagi kesecekler bu damari bedenimden cekip cikaracaklar.
                        iste o, bagin kesilecegini ve damarin bedeninden cekilip cikarilacagini bildigi icni srekli etrafina bakiniyor ve Kuran'in diliyle söyle diyordu:

                        [simdiye kadar] sahip oldugum seylerin bana hicbir faydasi olmadi [ve] bütn tartisma ve karsi koyma gücüm elimden kayip gitti! (hicr 29)

                        Görüyorsun ki, malin ve mülkün, makam ve mevkinin bana hicbir yarari dokunmadi! görüyorsun ki, bu saltanat beni yok etti! bu kadarla kalsa (yani sadece damar bedenden disari cekilse) problem yok. ancak btün bunlarin üstüne bir de bir anda imani aliverirlerse ne olacak?

                        iste hepsinin korktugu da budur. gönüllerinde put olanlarin, arzu ve heves putuna, paraseverlik putuna, şehvet düşkünlüğü putuna sahip olanlarin cekindikleri de budur. gercekten de bu tür insanlarin gönülleri, her kösesinde bir putun bulundugu ve Allah icin hicbir yerin kalmadigi birer hayvanat bahcesi olmustur.

                        Ahlak bilginlerinden birisi söyle seslenmektedir insan denen bu sasirtici varliga: "ey insan! eger herkes sana "sakin müşrik olma!" diye sesleniyorsa, ben de "sayet Allah icin gönlünde birazcik bile yer kalmasini istiyorsan, gel, hic olmazsa müşrik ol!" diyorum.

                        bu gönül Allahindir. bu ev Allaha aittir. Allahi disari cikarip yerine gaspedenlerimi getirdin? böyleleri icin ölüm gercekten katlanilmasi son derece zor bir olgudur. bu arada şeytani da göz ardi etmemek gerekir. cünkü pusuya yatan ve sürekli firsat kollayip duran şeytan da mümkün olan her yoldan gelir ve imani alip gider. eger şeytan bir insana karsi basari ve üstünlük saglayamiyorsa, bunun bir tek sebebi vardir ve o da insanin şeytana kulak asmamasidir.


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

                          insan ve ölüm

                          ölüm meleği Allahın buyruğunu yerine getirmek üzere geliyor, ancak insan direniyor ve bir türlü gitmek istemiyor. ancak Allahın buyrugu kesin. bu yüzden insanin ayak diremesine pek aldiris etmiyor Azrail. insanin canini aliyor ve Allahin buyruğunu yerine getiriyor.

                          Bu sizi bir yerden disari cikarmak istemeleri, sizin de disari cikarmak isteyenlere karsi direnmenizden cok farkli bir durum degildir gercekte. böyle bir durumda insan hem disari atilmasini emredene, hem de bu emri uygulayana karsi düsman oluyor.

                          söz gelimi, sizi oturdugunuz evden disari atmak istemeleri durumunda, siz evden cikarilmanizi emredene de, onun bu emrini uygulayana da düsman olursunuz. acaba simdiye kadar hic bu olgular üzerinde düsündünüzmü? yoksa bu tür seyleri düsünmemeniz mi gerekiyor? oysa ölüm vaktinin hic de beklemedigimiz bir anda gelip catmamasi, ölüm sirasinda Azrailin gelmemesi icin hicbir garantimiz yok.

                          o halde, aynanin körelmemesi ve gönlün pas tutmamasi icin elimizden geleni yapmamiz gerekir.

                          acaba pas tutmus bir aynanin insanin yüzünü iyi göstermedigine hic dikkat ettinizmi? eger ayna pas tutmussa, Allahin mukarreb meleğinin yüzünü iyi göremeyiz. Azrailin yüzünü iyi göremememiz durumunda isimiz daha da zordur.


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

                            Peygamberimiz,ölüm döseginde ki bir gencin basucuna gelir ve ondan "Allahtan başka ilah yoktur" sözünü söylemesini ister. genc söylemeyi dener, ancak bir türlü basaramaz. gencin bu durumu karsisinda peygamberimiz, onun gönlünün pas tutmus oldugunu anlar. etrafindakilere "bu gencin annesi varmi?" diye sorar.

                            orada bulunanlar "evet" diye cevap verirler. bunun üzerine peygamberimiz cagirmalarini ister ve gencin annesini cagirirlar. annesi geldiginde, peygamberimiz; ona "oglundan razimisin yoksa razi degilmisin?" diye sorar.

                            Kadin, peygamberin bu sorusuna "hayir, razi degilim" diye cevap verir. bunun üzerine peygamberimiz, kadina "evladindan razi ol" diye buyurur ve kadin da razi olur.

                            ardindan tekrar gence dönüp şu sözünü söylemesini iser. bu kez genc hic zorlanmadan "Allahtan başka ilah yoktur" der.

                            bunun üzerine peygamberimiz gence "ne görüyorsun?" diye sorar.
                            genc; "Ey Allahin elcisi!" der, "elini bogazima koymus ve DURMADAN SIKAN iri yari korkunc bir adam görüyorum"
                            gencin bu cevabi üzerine peygamberimiz, ondan su sözleri tekrarlamasini ister:

                            "ey cok kücük istekleri bile kabul eden ve cok büyük günahlari bile affedip bagislayan Allahim! Benim büyük günahlarimi bagisla ve kücük isteklerimi kabul et! ey Allahim, sensin sefkatli olan, sensin merhamet eden ve sensin günahlari bagislayan!"

                            gencin kendisinin arkasdindan bu sözleri tekrarlamasindan sonra "simdi ne görüyorsun?" diye sorar peygamberimiz.

                            genc; "ey Allahin elcisi!" der, "güzel bir yerde hos kokulu bir genc görüyorum. bana bakiyor ve koklamam icin cicek uzatiyor"

                            peygamberimiz "al o cicegi" diye buyurur. genc kendisine uzatilan cicegi alip kokladiktan sonra son nefesini verir ve melekut alemine dogru kanat cirpar.


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: insan mutlu mudur yoksa mutsuz mu?

                              islamî hukukuna, tasavvufa, kurana ve rivayetlere dayanarak bu rivayetten cikardigimiz sonucu su sekilde özetlemek mümkündür. eger bir insanin gönlü pas tutup küflenmis ve putlarin istilasina ugramissa, ölüm o insan icin cok zordur.

                              o halde, ölüm sirasinda Ali'yi gercek görüntüsü disinda bir görüntüyle görme tehlikesiyle karsi karsiya kalmak istemiyorsak cok dikkat etmeliyiz. firavun gibi düzenbaz olmamak icin son derece uyanik olmaliyiz.

                              cünkü bir milyonda bir ihtimal bile olsa, bizim düzenbaz, sahtekar ve aldanmis olmamiz icin yeterlidir. Allahin gercekte cok merhametli ve mukaddes melegi Azrailin bizden rahatsiz olacagi bir is yapmamaya özen göstermeliyiz.

                              Peygamberimiz, Hz.Alinin gözlerinden rahatsizlandigini duyar ve dogruca onun yanina gider. Alinin basucuna gelip "ey Ali" der, "galiba senin gözlerin cok agriyor?"

                              Ali, "ey Allahin elcisi! ben ömrümde bu kadar siddetli bir agri görmedim" der. Hz.Alinin bu sözü üzerine peygamberimiz onun gözlerindeki agriyi unutmasini saglayacak bir kelime söylemeye niyetlenir. bu nedenle de "ey Ali" diye seslenir cani gibi sevdigi insana, "bir kafirin canini alacagi sirada, Azrail demirden bir sisle gelir ve bedenindeki damarlardan biri disari cekiliyormuscasina onun canini bedeninden cekip cikarir"

                              peygamberimizin bu sözleri üzerine Hz.Ali yattigi yerden kalkar ve "ey Allahin elcisi" der, "gözlerimdeki agriyi unuttum. artik gözlerimdeki agri benim icin kesinlikle hicbir anlam ifade etmiyor. cünkü gercek dert bu dünyadadir"

                              ardindan "ey Allahin elcisi" dedi, "Acaba sizin ümmetiniz icinde gercekten böyle olan birisi varmidir?"

                              Resul-i Ekrem, "evet ve o zalimdir" dedikten sonra söyle sürdürdü sözlerini: "insanlari inciten ve onlara eziyet eden kimsenin zalim oldugunu sanmayin. bu, zulmün bir mertebesidir. halkin malini yagmalayan kimsenin de zalim oldugunu düsünmeyin. bu da zulmün bir mertebesidir. ancak zulmün bu iki mertebesinden daha kötü olani insanlarin namusuna ve serefine zulmetmektir. insanlarin irzina ve namusuna göz dikmek ve halkin sahsiyetini ayaklar altina almak; iste bu en büyük zulümdür!"



                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...