Kuran-i kerime ve nakledilen rivayetlere göre, insanin degeri ve sayginligi insain iki boyutlu ya da iki yönlü o lmasi ve iki boyuta ya da sahip oldugu icin de yetkinlige dogru hareket edebilmesi nedeniyledir.
Bu boyutlardan biri ruh seklinde adlandirilir. insanin ruh boyutu akil, ahlaki vicdan, kalp ve benzeri mertebelere sahiptor. bir baska deyisle, bu yön insain melekuti yönüdür. insanin diger boyutu ise onun dünyevi boyutudur. daha acik bir ifadeyle, cisim veya dürtüler ve egilimler toplulugu adi verilen hayvani boyuttur.
Bu iki boyutun terkip tarzi nasildir?
bunu hic kimse bilmemektedir. bilinen bir sey varsa, o da terkip tarzinin son derece sasirtici olusuddur.
Hz.Alinin deyimiyle, varlik dünyasinin kendisinde gizli oldugu bu insan melekuti ve dünyevi boyutlari bakimindan gercekten son derece sasirticidir; cünkü bu iki boyut arasinda su ile ates arasinda var olan türden bir karsitlik bulunmaktadir.
biz bu iki boyut arasinda var olan karsitligin özünü ve terkip tarzini bilmemekteyiz. ancak ortaya koydugu etkiler yoluyla farkina varabiliyoruz. bu insanin zevkler ya da hazlar adiyla bir takim lezzetlere sahip oldugunu görüyoruz. söz gelimi Allaha ibadet etmekten ya da kendi türünden bi baska varligin yardimina kosmaktan haz duymasi bunlardan sadece ikisidir.
gercekten de insan, bir müslümanin gönlünü kazandiginda, bundan zevk duyar. ilim elde etmekten ve gercekleri kavramaktan haz alir. ancak onun sözkonusu eylemleri yapmanin sonucunda elde ettigi bu lezzetlerin tamami hayvani boyutu bakimindan incelersek, ibadet etmek istemedigini, ibadet etmenin kendisi icin zor oldugunu görürüz.
onun mal sevgisini ölcmeye kalkarsak, son derece bencil oldugunu ve baskalarini düsünmedigini farkederiz. sözgelimi, parasini baskalarina vermek yada baskalari icin calismak istemez.
görüldügü gibi, beden icin lezzet ve hazzin kaynagi olan bir sey, ruh icin üzüntü elemin kaynagi olabilmektedir. hatta yemek, icmek, uyumak, cinsel sehveti yok etmek, carsida pazarda para kazanmak türünden olgu ve eylemlerin tamami insanin gönlünün paslanmasina sebep olabilmektedir.
nitekim peygamberimiz bir hadisinde söyle buyurmaktadir:
"insanlarla temas, yeme, icme, uyuma, sehveti söndürme ve benzeri seyler nedeniyle benim gönlüm pas tutup karariyor. bunun icin gündüz yetmis defa Allaha af ve bagislanma diliyorum"
bu konuda gerek peygamberimizden, gerekse basta masum imamlar olmak üzere diger din büyüklerinden nakledilen hadis ve rivayetler cok fazladir ve hepsi de bir insanin hayvani boyutu icin lezzet veya haz sebebi olan her seyin ruh icin üzüntü verici oldugunu, ruha darbe vurdugunu ve ruhu suskunluga ittigini ortaya koymaktadir. bu yüzden de bu özellikler araciligiyla insanin bu iki boyutu arasinda karsitlik bulundugu kolayca anlasilmaktadir.
bir rivayete göre peygamberimiz söyle buyurmaktadir:
"mirac gecesi, yarisi yapraktan, diger yarisi atesten olan, ancak yapragin atese sirayet etmedigi, atesin de yapraga zarar vermedigi bir melek gördüm."
Bu boyutlardan biri ruh seklinde adlandirilir. insanin ruh boyutu akil, ahlaki vicdan, kalp ve benzeri mertebelere sahiptor. bir baska deyisle, bu yön insain melekuti yönüdür. insanin diger boyutu ise onun dünyevi boyutudur. daha acik bir ifadeyle, cisim veya dürtüler ve egilimler toplulugu adi verilen hayvani boyuttur.
Bu iki boyutun terkip tarzi nasildir?
bunu hic kimse bilmemektedir. bilinen bir sey varsa, o da terkip tarzinin son derece sasirtici olusuddur.
Hz.Alinin deyimiyle, varlik dünyasinin kendisinde gizli oldugu bu insan melekuti ve dünyevi boyutlari bakimindan gercekten son derece sasirticidir; cünkü bu iki boyut arasinda su ile ates arasinda var olan türden bir karsitlik bulunmaktadir.
biz bu iki boyut arasinda var olan karsitligin özünü ve terkip tarzini bilmemekteyiz. ancak ortaya koydugu etkiler yoluyla farkina varabiliyoruz. bu insanin zevkler ya da hazlar adiyla bir takim lezzetlere sahip oldugunu görüyoruz. söz gelimi Allaha ibadet etmekten ya da kendi türünden bi baska varligin yardimina kosmaktan haz duymasi bunlardan sadece ikisidir.
gercekten de insan, bir müslümanin gönlünü kazandiginda, bundan zevk duyar. ilim elde etmekten ve gercekleri kavramaktan haz alir. ancak onun sözkonusu eylemleri yapmanin sonucunda elde ettigi bu lezzetlerin tamami hayvani boyutu bakimindan incelersek, ibadet etmek istemedigini, ibadet etmenin kendisi icin zor oldugunu görürüz.
onun mal sevgisini ölcmeye kalkarsak, son derece bencil oldugunu ve baskalarini düsünmedigini farkederiz. sözgelimi, parasini baskalarina vermek yada baskalari icin calismak istemez.
görüldügü gibi, beden icin lezzet ve hazzin kaynagi olan bir sey, ruh icin üzüntü elemin kaynagi olabilmektedir. hatta yemek, icmek, uyumak, cinsel sehveti yok etmek, carsida pazarda para kazanmak türünden olgu ve eylemlerin tamami insanin gönlünün paslanmasina sebep olabilmektedir.
nitekim peygamberimiz bir hadisinde söyle buyurmaktadir:
"insanlarla temas, yeme, icme, uyuma, sehveti söndürme ve benzeri seyler nedeniyle benim gönlüm pas tutup karariyor. bunun icin gündüz yetmis defa Allaha af ve bagislanma diliyorum"
bu konuda gerek peygamberimizden, gerekse basta masum imamlar olmak üzere diger din büyüklerinden nakledilen hadis ve rivayetler cok fazladir ve hepsi de bir insanin hayvani boyutu icin lezzet veya haz sebebi olan her seyin ruh icin üzüntü verici oldugunu, ruha darbe vurdugunu ve ruhu suskunluga ittigini ortaya koymaktadir. bu yüzden de bu özellikler araciligiyla insanin bu iki boyutu arasinda karsitlik bulundugu kolayca anlasilmaktadir.
bir rivayete göre peygamberimiz söyle buyurmaktadir:
"mirac gecesi, yarisi yapraktan, diger yarisi atesten olan, ancak yapragin atese sirayet etmedigi, atesin de yapraga zarar vermedigi bir melek gördüm."
Yorum