Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kaynama Noktası

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Kaynama Noktası

    Yazar: Ümit Çilingiroğlu

    Yaklaşık on yıl önce geliştirilen Sicim Teorisi, atom altı parçacıkları nokta şeklinde değil, sicim (iplik) şeklinde tanımlıyor. Bir sicimin atomun büyüklüğüne oranı, bir atomun Güneş Sistemine oranına eşit ve bazı sicimlerin kütle çekimine sahip olduğu bilinenler arasında.

    Fizikte, sıvının buhar basıncının, dış basınca eşit olduğu andaki sıcaklığına kaynama noktası denir. Aynı ortamda bütün sıvıların, kaynama anındaki buhar basınçları eşittir. Çay veya kahve pişerken görmüşüzdür. Kaynamaya başlayan sıvıdan gaz kabarcıkları çıkmaya başlar, bir iki derken çoğalırlar ve sıvının tüm yüzeyini kaplarlar ve bir fokurtu başlar. Kahveyse o, taşmasın diye ateşten alınır. Unutulan çay suyuysa, sıvı form değiştirir, buhar olur uçar gider, elimizde yanık çaydanlık kalır. Bilimsel tanımı abukça sorgulayalım. Kaynamakta olan sıvının buhar basıncı dış başınca eşit olduğunda biz nerdeyiz? Bu dış basınç, yaklaşık %70i sıvı olan insanı neden kaynatmıyor? Başında beklenmeyen süt taşıverir de, neden beklenen kahve bir türlü pişmez? Genç kanını kaynatan da bu basınç mıdır?

    Yaklaşık on yıl önce geliştirilen Sicim Teorisi, atom altı parçacıkları nokta şeklinde değil, sicim(iplik) şeklinde tanımlıyor. Bir sicimin atomun büyüklüğüne oranı, bir atomun Güneş Sistemine oranına eşit ve bazı sicimlerin kütle çekimine sahip olduğu bilinenler arasında. Ünlü teoriysen Stephen Hawking buradan yola çıkarak, “Kütle çekiminin kuantum teorisi”ni geliştirdi. Sicimlerden çok boyutlu kuantlar elde etti ve bunlara kısaca “Bran” dedi. Branlar birden fazla boyutta varlık gösteriyorlardı ve hesaplamalarla evrende on bir boyuta ulaştı.



    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: Kaynama Noktası

    Hawking yaşadığımız Dünya için, hiper uzayda süzülen üç boyutlu bir brandan öte değil ve evrenimiz uzayın içinde yalnız değil çünkü, sürekli yeni evrenler yeni branlar doğmakta diyor. Fizikçiler bu doğuşlara “kuantum flukturasyonu” adını veriyorlar. Hawking, böyle bir kuant oluşumunu, kaynayan sudaki hava kabarcığı oluşumuna benzetiyor. Bu kabarcıklardan bazıları patlıyor, bazıları da içinde bulunduğumuz evren gibi esneyerek genişliyor diyor ve teoriyi hologramla somutlaştırmaya çalışıyor. Doğru açıdan bakılan hologramlarda, iki boyutlu bir düzeyde, üç boyutlu bir nesnenin görüntüsü fark edilir. Daha yüksek boyuttaki bilgiler, daha düşük boyuttaki bir oluşumun içine kodlanıyor denebilir.

    Öyleyse, üç boyutlu dünyamızda gerçekleşen her şey, aslında daha yüksek boyut tarafından üretilmiş olabilir mi? Ya da bir paralel dünyanın sadece yansıması olabilir miyiz? Hawking’e göre bu soruların yanıtı evet. Dünya’mız bir hologram ise, bütün bilgiler Dünya’nın her yerinde ayrı ayrı bulunuyor. Bu açıdan bakıldığında, her birey bu matris bütününün bir parçası. Fantastik gibi gelen, sicim ve branlardan oluşan bakış açısının gerçekliğini ve tek formülü “Her şeyin Teorisi”ni gelecek yazılarımıza bırakalım ama bu mantıkla yazımızın özüne dönelim. Olası çıkarımlardan üçünü birleştirelim. “Kaynama noktasında bir eşitlik söz konusu”, “O nokta değişimin ve dönüşümün başlangıcı”, “Bilgi Dünya’nın her yerinde aynı”. Bu üç cümlecik günümüzde yaşananların bir özeti. Değişip dönüşmekte olan Dünya’mızın her yeri kaynamakta. Eşitlik noktasına gelinmesine az kaldı.



    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum

    YUKARI ÇIK
    Çalışıyor...
    X