Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Toplumsal Zihin Kontrolü Kıskacında Ülkemiz İnsanı (Mehmet Ufukalp'ten)

Daraltma
Bu konu kapanmıştır.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Toplumsal Zihin Kontrolü Kıskacında Ülkemiz İnsanı (Mehmet Ufukalp'ten)

    bu konu'nun basligi Mehmet ufukalp kardesimizin konumuza yaptigi güzel katkidan dolayi "bir zihin kontrol magduru anlatiyor" dan "toplumsal zihin kontrolü kiskacinda ülkemiz insani" olarak degistirilmistir. kendisine bütün duyarli insanlar adina tesekkür ediyorum


    İsmim Babak Amirebrahimi, İran asıllı İspanyol vatandaşı ve altmış yaşında bir
    aile babasıyım. Kimlik numaram: 01181471. Bir CIA ajanının ifadesine göre;

    CIA İran Şubesi’nin verdiği bir ceza olarak beş yıldan bu yana işkence
    görmekteyim.

    Her şey bundan beş yıl önce, bir ışının kafamın arkasından beynime ilerlediğini
    hissetmemle başladı. Göğsümde ve kalbimde duyduğum ağrıyla bayıldığım o ândan şu
    âna kadar, sayısız hadise vukûbuldu ve hâlen de vukû buluyor.

    Aşağıda, CIA’nın neden olduğu ve günün yirmi dört saati, haftanın yedi ve yılın
    üçyüzaltmışbeş günü maruz kaldığım taciz ve işkencelerden bazılarını
    bulabilirsiniz.

    İspanyolca Konuşan İnsan Sesleri
    Duyduğum ilk anormal sesler arabamın radyosundan gelmekteydi. Radyo istasyonu
    değişmiş ve haber spikeri, yalnızca şahsımın bildiği ve kendi özel hayatıma ait
    şeyler hakkında konuşmaya başlamıştı. Kezâ, barlarda birtakım insanların,
    hayatımın bazı detayları hakkında konuştuklarını, bana ağır hakaretlerde
    bulunduklarını duyuyordum. Bir safhada, ofisimin içinde bile bir kadının ve bir
    adamın sesini işitiyordum.

    İnternette, daha doğrusu www.paltalk.com adresinde, siyasî içerikli bir sohbette
    iken; beni bir kez daha kalb krizi geçiriyor olduğuma inandıracak bir duruma
    düşürdükten sonra, CIA ajanı olduklarını ve internet faaliyetlerimin İspanyol
    devleti çıkarlarına aykırı olduğunu söylediler bana. Daha sonra tüm bunlardan
    kurtulmak ümidiyle birkaç ayımı Hollanda’daki bir akrabamın yanında geçirme
    zorunluluğu hissettim. Seyahatim esnasında, uçakta bulunduğum sırada dahi bu
    sesleri duymaktaydım.

    İçinde bulunduğum durumun, şahsıma ait psikolojik veya aklî problemle alâkalı
    olmadığı noktasında sizi temin ederim. Konu hakkında
    http://www.cheniere.org/books/excalibur/neurophone.htm adresinde bulabileceğiniz
    birçok uzmana ait çalışma da, kendi şahidliğimi doğrular mahiyettedir. Ayrıca,
    dünya genelindeki yüzlerce zihin kontrol mağdurunda görülen işkence semptomları,
    benimkiyle tıpatıp ötüşmektedir.
    http://www.fedame.org/phpBB2/viewtopic.php?t=2771


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

    İşkencenin, yakma ve ses saldırılarının belli bir noktasında artık o hâle düştüm
    ki, hastaneye kaldırıldım. Seslerin kafamın içinde oluşturulması da ilk kez
    Hollanda’da ortaya çıkmıştı.

    Dört yıldır, sayılarının en az üç olduğunu düşündüğüm CIA ajanları, beni her gün
    taciz etmeye devam ediyor. Geçen bu dört yıllık dönemde, Farsça konuşan bir CIA
    mensubunun her keresinde hazır bulunmasıysa oldukça dikkat çekici. Bu ajanlar
    her gördüğüm şeyi görebiliyor, her duyduğum şeyi duyabiliyor ve geçmişim
    hakkındaki her şeyi de biliyorlar. Bütün düşüncelerimi en küçük teferruatına
    kadar okuyabilmelerinden de anlaşılacağı üzere, tüm bu silah ve teknolojiler,
    casusluk faaliyetlerinde son derece kullanışlı olsa gerek.

    İnsansı Olmayan ve Dehşet Veren Sesler
    Kafamın içinde üretilen insan seslerine, daha sonraları, her saniye yankılanan,
    araba freni ve açık havada cırcır böceğinin çıkardığı sesleri andıran tuhaf ve
    keskin sesler eklendi. Daha önceden kaydedilmiş olduğunu düşündüğüm ve bilâhare
    beynime transfer edilen bu sesler, aslında işkence enstrümanlarıydı ve
    muhtelif biçim ve yoğunluktaydılar. Bazen düşük ama ekseriyetle yüksek tonlarda
    oluşturulan seslere karşı yapabileceğim tek şey ise, yatakta uzanmaktan başka
    birşey olmuyordu. Son derece güçlü ve yıpratıcı bu sesler herhangi bir işe
    konsantre olmama müsaade etmediğinden, çalıştığım işten emekliye ayrılmak
    zorunda kaldım. Kesinlikle öyle olmadığım halde, doktorumun gözünde ben bir akıl
    hastasıyım. Kafamın içini dürtükleyen yüzlerce kakafonik ses kaydıyla, günün
    onbeş saati taciz ediliyorum. Bu sesler, bitkinlik, mide bulantısı ve istifrayı
    tetikliyor.

    Bu canîler, kişi her nerede olursa olsun, kurbanlarını uzaktan sürekli
    izleyebilme; insan beynini, düşüncesini, tepkisini ve görüntülü resimleri
    algılamasını yine uzaktan denetleyebilme; insan beynine bazı sesler, gürültüler,
    resimler ve kurgulanmış gerçeklik senaryoları gönderebilme; aynı şekilde uzaktan
    insan üzerinde gelişmiş tıbbî işlemler uygulayabilme; beyne doğrudan veri,
    dosya, haber muhtevası zerkedebilme; bazı TV programlarının ve canlı şovların
    benzerini kurbana uyarlayarak, tüm bunlar neticesinde onu daimî bir kontrol ve
    takib altında tutup, mahremiyetine tecavüz etme gücüne sahibtirler. Bazı
    televizyon sunucularının beyinlerinin yıkanması neticesinde veya maddi çıkar
    karşılığında, masum kurbanların uzaktan kontrolünde aktif olarak ve sinsice suça
    iştirak ettikleri hususu, uzman makaleleri ve sayısız kurbanın şahidliği ile
    sabittir. (Bu
    konuyla ilgili olarak, çeşitli ülkelerdeki beyin kontrol mağdurlarının
    şahidliklerini okuyunuz.)


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

      Böylece, uyku bozukluğu işkencesine, aklî ve fizikî varlığımı mahveden
      psikolojik saldırılar, iftiralar ve acımasız tacizlerle yapılan kesintisiz hissî
      ve zihnî işkenceye ve elektrikle oluşturulan ağrı, yanma ve şok işkencesine
      maruz kaldım.

      Gecenin oldukça geç bir yarısında kafamın arka kısmında hissettiğim bir ışınla,
      çeşitli ağrılar hissetmeye başladım. Bunlar, başın ön kısmında ağrılar, her iki
      kulak civarında ağrılar, göğüste ağrılar, kalb civarında ağrılar, ayaklarda
      ağrılar,
      omurlardan birinde şiddetli ağrılar, gözlerde yaşlanmaya sebep olacak kadar
      yoğun ağrılar, beyinde keskin ağrılar ve özellikle ........ çok yoğun ağrılar
      şeklindeydi. Anladığım kadarıyla, bana işkence yapanların aldıkları zevk, her
      gece cinsî organıma elektrikî yolla yaptıkları eziyetlerle daha bir katlanıyor.
      Bu işkence suçlularının özellikle ........................suretiyle
      sadistçe bir zevk aldıkları, sayısız beyin kontrol mağdurunun rapor ettiği bir
      gerçektir.

      İspanyolca, Almanca ve İngilizce konuşan CIA ajanları, bana birtakım “oyun
      metodları”nı kullanarak psikolojik işkenceler uyguladılar. Mesela, bir keresinde
      “diğer” kelimesini söylediler ve aynı ânda bir sigara ateşi ile yakılıyormuşum
      gibi, yakma işkencesine tâbi tuttular. Ardı arkası gelmez dalga enerjileri
      bombardımanına tutarak beynimde yanmaya sebep oluyorlardı. Hile ve nefretle dolu
      söyledikleri her kelimeye, merhametsizce yakma işkencesi eşlik ediyordu.
      Gözbebeklerim, kulaklarım, cinsî organım başta, vücudumun her yanını bu şekilde
      yaktıkları günler, hayatımın en kötü günleriydi.

      Elektrik şokları ise, genellikle yüksek frekansta zayıf ve güçlü seslerle
      beraber devam ediyor. Nefesimin kesilmesine sebeb olan ve elektrik şoklarıyla
      gelen dalgalar tüm vücuduma yayılıyor ve birkaç saniye sonrasında da şuurumu
      kaybediyorum.

      Aslında insanların; biz kurbanların içinde bulunduğu durumu anlama veya inanma
      noktasında zorlanmalarını bir dereceye kadar anlayabiliyorum. Zira, bu biraz da
      kör bir insana kırmızı rengin neye benzediğini sormak gibi bir şey.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

        CIA ajanları, benim İran çerçevesinde siyasî bir aksiyoncu olmamam gerektiğini
        defaatle belirttiler, hâlâ da belirtmekteler. Bu yazıyı tam şu ânda yazarken
        dahi, CIA ajanlarının bana işkence etmeye devam ettiğini eklemek istiyorum.

        Nasıl bir dünyada yaşadığımızı anlayamıyorum; bir alçak güruhunun modern
        teknolojinin tek efendisi olduğunu görmek, insanlığa karşı kullanılan böyle bir
        gücün insanlık düşmanlarına emanet edildiğini görmek, üstelik insanların bu
        düşman gücün bir suç gücü olduğuna inanma zorluğu çektiklerini görmek, ne büyük
        skandal!..

        Beş yıldır devam eden bu işkenceden sonra, CIA’nın halâ benden ne istediğini
        anlayabilmiş değilim. Beni serbest bırakacaklarını ve daha neler ve neleri vaad
        etmişlerdi, oysa sonunda tüm bunların bir manipülasyon ve beyin yıkamadan başka
        bir şey olmadığını gördüm. Ümidsizlik ve acizlik içerisinde kaç kez tuzaklarına
        düştüğümü bilmiyorum.

        Tüm bunlar, çoğu insana, en ufak bir bilgilenme zahmetine girmedikleri müddetçe,
        yahud olan bitenlere peşin hükümden uzak biçimde daha açık fikirli olarak
        yaklaşmadıkları müddetçe, veya bunun kendi başlarına asla gelmeyeceğini
        düşünmekte ısrar ettikleri müddetçe, bir bilim-kurgu hikâyesi veya zihnin
        ürettiği bir hezeyan gibi gelecektir. Sözümona uzmanlar, basmakalıb “şizofreni”
        ve bildik “paranoya” masalını okumaya devam ettikleri müddetçe, bizim maruz
        kaldığımız bu durum, daima zihnî bir hastalık veya bozukluk olarak addedilmeye
        devam edecektir yine.

        Sonuç olarak, kendi adıma, tüm CIA zihin kontrolü ve zulüm mağdurları ile
        işbirliği yapma kararı aldım.

        Babak Amirebrahimi

        Tercüme: Oğuz YILDIRIM

        Kaynak: www.fedame.org (FederationAgainst Mind Control Europe)


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #5
          Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

          İran İslam Devrimi vuku bulduğunda bütün dünyada büyük yankılar uyandırmış, bu dalganın etraftaki bütün ülkeleri bir anda saracağı korkusu emperyalistleri ve uşak tağutları sarmıştı. Bu yüzden türkiyede askeri ihtilal yaptırdılar, afganistanı işgal ettiler, pakistanda darbe yaptırdılar, Irakta saddamı başa geçirdiler.

          İslam inkılabının bi yıldırım etkisi ile bütün sayılan ülke halklarında büyük bir heyecan büyük bir enerji meydana gelmiş, rejimler toplumsal patlamalarla her an yıkılabilecek zehabına kapılmışlardı.

          Bu sebeple emperyalistler ve işbirlikçileri bütün güçleri ile bunun önüne geçmeye çalıştılar, önce islam inkılabından etkilenen düşünen insanları İslam İnkılabına düşman ettiler, yetmedi vahhabizmi bu ülkelere islam inkılabı kültürüne aşı olsun diye soktular. Müthiş bir vahhabiyat kitapları tercümesi başlatıldı.

          Bu güne kadar "ne şamın şekeri, ne arabın pis yüzü " diye bir kültür oluşturup araplara karşı olan türkler ve onların darbeci generalleri rabıta örgütü ile işbirliğine gittiler, vahhabilerden parasal yardımlar aldı, adamlar, mollalar, aydınlar satın aldılar,hepsini islam inkılabı aleyhine kullanmaya başladılar.

          Bu durum Turgut Özalın liberalist yönetimi altında bütün hızı ile sürdürüldü, daha sonra bu kendi oluşturdukları frenkteştaynı herhalde kendileri için bir tehlike olarak görmüş olmalılar ki, bu kendilerine islam inkılabına karşı gaz verdikeri adamları hapispahenelere alıp presten geçirdiler, beyinleri ile oynadılar.
          Hapishaneye radikal islamcı olarak girenler diyalogçu ılımlı müslüman olarak çıktılar.

          Bu beyin kontrol hareketleri içeride dışarıda her yerde bir şekilde devam etmektedir.
          Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
          Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

          Yorum


            #6
            Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

            ufukalp kardesim;
            yüksek bir dünya görüsünüz var hamd olsun
            bu konuya da güzel bir perspektif getirmissiniz
            bu baglamda bildiklerinizi paylasirsaniz cok sevinirim

            zira beni gündemi mesgul eden hic birsey ilgilendirmez oldu
            dünya üzerine kurmak istedikleri hakimiyet amacina ciddi adimlarla yürümekte ve yaklasmaktalar, bu perde arkasi yazilarini okudukca, gündemdeki hersey bana abes ve bos geliyor
            lakin, bu oyunbazlar su an dahi örümcek agi gibi her yeri ve her seyi sarmis bulunmaktalar
            herseyin mutlaka bir zitti vardir
            her zehrin bir panzehri
            benim merak ettigim tam olarak; bu girisimlerden haberdar olan sagduyulu bir grup, sahis her ne ise artik, bunlara karsi bir önlem girisiminde bulunuyormu? veya öneriler varmi? kalkan mevcutmu? gibi seyler
            zira arastirmalarim esnasinda böyle bir aciklama hic okumadim malesef


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #7
              Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

              Aslında o kadar yazıp bırakmayı düşünmüştüm ama gülistan kardeşimiz bizi uyardı inşallah bu şekilde devam ettiririz .

              Bu konuda bildiklerimizi edindiğimiz intibaları, yaşanmış olayları ve şahit olduğumuz hadiseleri anlatmaya çalışacağıız inşallah.
              İslam devrimi olur olmaz, diğer ülkelerdeki islami yapılanmalarda bir heyecan oluştu. Sanki bu gün iranda yarın başka bir ülkede her an bir sosyal patlama yaşanacakmış gibi durumlar yaşandı.
              Çeşitli cemaatler gruplar partiler meydana gelebilecek sosyal patlamalara lokomotiflik yapmak üzere harekete geçtiler. İslam İnkılabından hemen sonra Tatvanda yapılan miting ve Selamet partisinin Konya mitingi söylediğimiz heyecanın birer ispatı gibidir. İşte bu olayları da korkarak ve bahane ederek türkiyede darbe yapıldı.
              Darbenin hemen akabinde, darbeyi yapanda amerika olduğundan dolayı, ülkelerinde bir islam devrimi yaşanmasını istemeyen bütün arap ülkeleri ile türkiyeyi abd bu noktada birleştirdi. Bu arap ülkeleri mısır suud, o zamanın ırakı, suudi ve diğer beylik arap ülkeleri türkiye ile siyasi kültürel ilişkilerini hızlı bir biçimde geliştirmeye başladılar.
              İranda İslam İnkılabı olduğunda türkiyede özellikle doğuda bulunan mütevazi medrese mollaları İmam Humeyni için Mehdi çıktı diye kurbanlar kestiler. İmam Humeyninin evladı resül bir alim bir önder olduğunu halka anlatmaya başladılar. Bütün bu durumlar elbette rejimin muhbirleri tarafından efendilerine rapor ediliyordu. Rejim bunun için tedbirler aramaya başladı.
              Tam bu sırada Adıyamanın kahta ilçesinde o güne kadar ismi cismi duyulmayan bir şeyhi devlet gözetim altına aldı ve bu gözaltını kendi eliyle bütün halka yaydı. Bütün halk o zamanın sınırlı iletişim araçları ile de olsa bu adamın rejim tarafından gözaltına alındığından haberdar edildi. Böylece insanları bu adamın etrafında toplamak için zemin uygun hale getirmeye başlandı. İnsanlar bu zatı tanıdıkça oraya bedava otobüs seferleri ziyaretler seyahatler düzenlendi. Anlattığımız şeyhte rejimin her kanaldan kendine yönelttiği insanları bir güzel rejime bağlama ameliyesine başladı. Menzil köyünde insanlar hidayet ediliyor, günahkar giden masum dönüyordu, namaz kılmayanlar namaza başlıyor, içki içenler içkiyi kumar oynayanlar kumarı bırakıyordu ve bu meyanda bir sürü keramet hikayeleri halkın arasında hızla yayılmaya başlamıştı........devam edeceğim.
              Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
              Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

              Yorum


                #8
                Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

                Mehmet abinin hafızasına maşaAllah
                Allah nazarlardan saklasın.

                Sentezleri ve açıklamaları da çok güzel.
                Allah eksikliğini göstermesin
                "Biz aşkı neynevada öğrendik hani o ihanet diyarında zulme meydan okuyarak baş kaldıran kızıl güllerle."

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

                  Allah razi olsun
                  ilgi ile takib edecegim


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

                    Seksenli yılların ilk yılları, rejime muhalif insanların (700 yüzbini aşkın) hapishanelere taşınması, uslanmayanların idamı ve hapisteki hayatına devamı sağlandı. Uslananlar ise rejimin hazırladığı çeşitli programlarında görev aldılar.
                    Rejim hemen her cemaat, parti, grup, klik ve hareketten insanlarla ilgilendi ve adamları vasıtası ile çoğunu yönlendirir hale geldi.
                    Sağ veya sol, dindar veya laik her kesim artık rejim tarafından kontrol ediliyordu.
                    Rejimle asla hiç bir zaman uzlaşmayan, anlaşmayan, rejimle hiç bir ilişkisi olmayan kesim İslam İnkılabına bağlı olan kesimdi.
                    Rejim bu kesimide içerisine ajan ve muhbirler sokmaya çalışarak çalışmalarından haberdar olmaya gayret etti.
                    Amerika israil, ülkelerine islamın hakim olmasından endişe eden arap ülkeleri ve türkiye elele kolkola İslam İnkılabı hareketini engellemek, halkın gözünrden düşürmek, karalamak için ellerinden geleni ardına koymadılar.
                    Arap sermayesi ile ayakta duran Rabitkatül Alemil İslami (Vahhabi) hemen sünnilikle mücadelesini durdurdu, sünniliği yedeğe alıp islam inkılabı ve şia aleyhinde harekete geçti. Türkiye köy köy gezilerek mollalarla irtibat kuruldu.
                    Mal, para, makam ve dünyalıkla halk üzerinde nüfuzu olan insanlar bir bir satın alınmaya başlandı.
                    Burada şimdilik isim resim belirtmemeyi uygun bululuyorum, gerekirse eğer farklı şekilde de davranabiliriz elbette.
                    Mesela güneydoğuda önemli bir medrese alimi İmam Humeyniden İslam İnkılabından övgü ile sitayişle bahsediyordu. Ancak ne zamanki muaviye tipi arapların dostu bir parti başkanının sağladığı imkanlarla dünyanın orasına burasına rabıta alimleri ile birlikte yaptıkları seyahatlere başladı işin rengi değişti.
                    Bu zat rabıta şebekesinin kontrolünde İrana da gönderildi. Orada İranda güya kendi kalıplarına uymayan konularda İslam İnkılabının ne kadar da islamdan uzak olduğu vehmini o zatlara vermeye çalıştılar.
                    Her zamanki gibi zaafların sahibi zavallı insanlar ne olacak. Gözü dünya görmüş, midesi hayal edilmeyecek nimetlerle müreffeh olmuş, etrafı dünya mal ve metai ile donanmış, etrafındadi insan görünümlü şeytan rabıta ve onların yerli işbirlikçilerinin sahte iltifat ve itibarları ile gözleri dönmüş bu zavallılar öyle zavallı bir hale gelmişlerdi ki, artık haşa affınıza sığınarak ifade etmek istiyorum çünkü bizzat kendi ifadesidir: Sünni bir fahişenin bile irandaki en namuslu kadından islama daha yakın olduğunu anlatmaya başlamıştı bu belam kılıklı bişerefler.........
                    Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                    Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

                      yaziklar olsun "süphesiz insan nankördür, süphesiz insan bu nankörlügünün de farkindadir"


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

                        değerli ÜYELER BU KONU ile ilgili bir miktar araştırma yaptım ;

                        NeurPHONE diye tanıttıkları cihaz ;
                        Patrick Flanagan isimli bir bilim adamı tarafından 1958 yılında bulunmuş ;

                        Detayına fazla girmeden anlatırsak ULTRASONOGRAFİK dalga boyu kullarak SESİ DUYMAYI SAĞLIYOR ;
                        yani normal duymada illa kulakdan iletilmesi gereken sesi ; kulağa ihtiyaç duymadan direk 8. KRANİAL SİNİRİ uyararak iletiyor ;

                        Bu bağlamda HIZLI ,ÖĞRENME VE UYKUDA ÖĞRENME gibi işlemlerde kullanılıyor ;

                        ama görüldüğü kadarıyla bu cihazın çalışması için kafaya takılan bir transducera ihtiyacı var ;

                        Yukarıda anlatılan şeylerin DOĞRU OLMA İHTİMALİ bence biraz zayıf ;
                        Ama bilim yakında o noktaya gelecektir ;

                        Bu kişi mental durumunun iyi olduğundan bahsetmiş ama ALINMIŞ BİR DOKTOR RAPORU ,PSİKİYATRİST RAPORU VAR MI ?

                        Çünkü ŞİZOFRENİ VE PARANOİD PSİKOZLARDA DA BU TARZ SANRILARA SIK RASTLANIR ;
                        KİMİSİ UZAYLILARDAN BAHSEDER KİMİSİ DE ajanların beyinini dinlediğinden ; düşüncelerini okuduklarından,sesler duyduklarından ;

                        BÖYLE BİR buluş yapılmış olsa ABD'NİN ilk kullanacağı yer İRANDIR ;
                        BENCE ;

                        HENÜZDE BULMUŞ OLMADIKLARINI düşünüyorum ;

                        ilgili video linki (İNGİLİZCE )

                        http://vids.myspace.com/index.cfm?fu...deoID=48540793

                        vesselam
                        http://www.ehli-beyt.net

                        http://www.kurancasozluk.com

                        http://www.kuranbilim.com

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

                          katilim icin tesekkürler hakkulbeyan
                          bence biraz iyimser düsünüyorsunuz
                          konu ile alakali diger basliklara da bakarsaniz
                          bu konuda 1800'lü yillardan itibaren girisimler olduguna ve hayli ilerlemis olduklarina tanik olacaksiniz


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

                            Amerikancı islam projesi İslam İnkılabına ümit bağlayan müslümanlar dışındaki bütün yerel cemaat ve yapılanmaları kontrolüne aldı. Artık partiye başkan milletvekili aday bilmem ne olacak kişi vaşingtonun yolunu tutuyordu. Cemaatlere lider, şeyh, önder olmanın yolu da yine vaşintondan geçiyordu. Bütün klasik geleneksel sünni çevre amerikanın kendilerine tanımladığı şia tehdidi ile amerikanın emrinde bir ve beraber idiler.

                            Amerikanın, israilin, avrupa emperyalist devletlerinin, uşak arap ve benzeri rejimlerin onca çabalarına rağmen, vahhabizmi finanse edip her türlü yolla türkiye toplumuna pompalamalarına rağmen, anadolu halkını islam inkılabına ilgiden, muhabbetten, araştırmaktan alıkoyamadı.

                            Bütün fitne hareketlerine rağmen türkiyede İslam İnkılabına ilgi duyan kitleler oluştu. Bu kitleler genellikle, rejimle muhalefeti birazda eti ve kemiği ile hisseden doğu illerindeydi. Her yerde islam inkılabına muhabbet duyan insanlara rastlansa bile doğuda daha sık kümelenmişlerdi tabii olarak.

                            Tabi emperyalizmin emrindeki rejim ve dostları buna da bigane kalacak değillerdi. İslam İnkılabına İmam Humeyniye lebbeyk diyen kitleler, elbette oldukları yerde kalmayacak, bu halka genişledikçe rejim kendisini tehlikede hissedecekti.

                            Rejim ve dostları bu sefer de İnkılapçı müslümanları islam inkılabından soğutmak, yolarını saptırmak, aralarına nifak sokmak için harekete geçti. Bir çok inkılabpçı genci, etnik köken, bölgeciliki ve hemşehricilik fitnesi ile bu kitle arasına sızan rejim taraftarı adamlar kontrollerine aldılar.

                            İslam İnkılabına sadık, İmam Humeyninin mektebini esas almış hareket bütün olup bitenlere karşın yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam etti ve etmektedir.

                            Bununla birlikte bir çok müslüman kendilerini bu çizgiden ayıran fitne taifelerine kapıldı ve doğuda bir çok menfur eylemlerin yaşanmasına alet oldular. Zaman içerisinde bu yapıda bilmeden bulunan samimi inkılapçı müslümanlar temizlendi, yapılanma tümüyle rejimin adamları tarafından kontrol edilen rejime uygun insanlara kaldı.

                            İnkılabı hareketten kopartılarak rejimin kontrolündeki harekete sokulan kesim rejim tarafından pkk ile çatıştırılarak türkiye genelinde bu kontrollü harekete sempati ile bakılmasını sağladılar. Bir kaç yıl olaylar bu minval üzere devam etti.

                            Artık batıdaki ve türkiye genelindeki halk pkk gibi cani bir terör örgütü ile savaşan bu rejim güdümlü harekete islami hareket olarak bakıyor ve sempati duyuyordu. Ancak bölge halkı bu güdümlü hareketle birlikte islamdan da soğuyordu.

                            Bu güdümlü hareket rejime bağlı efendilerince pkk ile ateşkes yapıp (ki rejimin hedefi buydu zaten) inkılapçı müslümanları hedef almaya başladılar. Camilerde orda burda nice inkılapçı müslümanı hedef alıp ortadan kaldırdı ve ülkeyi mezar evlerle örmeye başladılar.

                            Rejimin hedefi pkk yı tasfiye edip bu güdümlü hizbi kontrayı harekete geçirip bütün inkılapçı ve diğer müslümanları bu örgüt eliyle kontrol etmekti.

                            Ancak planlar istedikleri gibi yürümedi. Bu hareketin rejim tandanslı bir hareket olduğu bütün eylem ve söylemleri ile inkılapçı müslümanlar tarafından her yerde her türlü çalışma ile ifşa edildi. 2000 yılı Ocak ayında yapılan operasyonla hizbikontra rejim güdümlü hareketi son kez daha bütün ülkeye duyuruldu, reklamı yapıldı. Urfa kırsalına silah ve mühimmat bırakılmıştı ki bu örgüt bu silah ve mühimmatla dağa çıkarılacak ve bunların yapacakları eylemlerle inkılapçı müslümanlar kontrol edilecek ve müslüman anadolu halkı da İran yanlısı gösterilmeye çalışılan bu canavarlar sayesinde islam inkılabına düşman edilecekti, bu güdümlü hareket pkk da yapıldığı gibi rejimin kontrolünde görünüşte ise rejime düşmanmış gibi hareket edecek ve rejime muhalif ne kadar insan varsa bu yapılanmanın jurnalı sayesinde rejim tarafından imha edilecekti. Ama elhamdulillah ki olmadı.

                            Türkiyede İslam İnkılabına olumsuz bakışta bu yapılanmanın önemli bir etkisi vardır. Halbuki bu canilerin hedefi, kendilerini yönlendiren rejimin de hedefi aynı idi, ki bu hedef islam inkılabı düşmanlığı idi.


                            Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                            Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Bir Zihin Kontrol mağduru anlatıyor...

                              masaAllah kardesim
                              devamini merakla bekliyorum ins.


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X