"Tanrı Geni" Hikayesi

[gulistan_2]

October 21, 2004
"Tanrı Geni" Hikayesi
[12 Ekim 2004 tarihli Referans gazetesinde yayınlandı]

Geçtiğimiz Salı günkü Hürriyet'in manşetinde "Tanrıya İnanç Geni Bulundu" diye yazıyordu. Asıl kaynağı Time dergisi olan bu haberi, Vatan gazetesi de benzer bir başlıkla vermişti.
Time'a kapak olup oradan da Türk basınına tepeden inen bu "bilimsel buluş"un gerçekte ne denli bilimsel olduğunu merak ettim. Biraz deşince, aslında ortada pek bir "buluş" olmadığı, sadece test edilmemiş, son derece zayıf ve tartışmalı bir "iddia" bulunduğu ortaya çıktı.


"Eşcinsellik Geni" de Boşa Çıkmıştı

"Tanrı Geni" tezinin sahibi olan Amerikalı moleküler biyolog Dean Hamer, bundan 10 yıl kadar önce de oldukça iddialı bir çıkış yapmış bir isim. 1993 yılındaki bir çalışmasında erkeklerin X kromozomundaki bir bölgenin eşcinselliğe neden olduğunu ileri sürmüş ve bu "buluşu" medya tarafından göklere çıkarılmıştı. Ancak aynı kromozom üzerinde çalışan diğer bilim adamları, Hamer'ın bulgusunu doğrulayamadılar. Böylece "eşcinsellik geni" efsanesi boşa çıkmış oldu.

Ancak Dean Hamer yılmadı ve bu kez de “Tanrı'ya inanç" için genetik bir temel bumaya karar verdi. Sigara bağımlılığı ile ilgili olarak yaptığı bir araştırmanın sonuçlarını, bu konuya yorarak, "The God Gene" (Tanrı Geni) adlı kitabını alelacele yazdı.

Bazı "toplumsal proje"lere uygun düştüğünden olacak, Hamer'in bu yeni tezi yine görkemli bir medya desteğiyle karşılandı. Türk medyasındaki yorumların bazıları ise, bu desteği daha da ileri götürüyor. Örneğin Vatan gazetesi, "bu geni baskın olanlar daha inançlı oluyor" diye, yani sanki ortada "kesin yargı" varmış gibi yazıyor.

[gulistan_2]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

Scientific American'dan Reddiye

Oysa ABD'nin en saygın bilim dergilerinden biri olan Scientific American'ın Ekim 2004 sayısında moleküler biyolog Carl Zimmer, "Tanrı Geni" tezinin ne denli çürük olduğunu detaylarıyla anlatıyor.
Bu tezi yerden yere vuran Zimmer, Hamer'in hipotezinin hiç bir bilimsel dergide yayınlanmadığını ve başka hiç bir bilim adamı tarafından doğrulanmadığını vurgulayarak şöyle diyor:

"Davranışsal genetik alanı, belirli genler ile kişisel özellikler arasında kurulmuş ancak sonradan çürütülmüş bağlantılar çöplüğü gibidir. İddia edilen bu bağlantılar ilk başta çok güçlü gözükse bile, aynı konuyu test eden başka araştırmacılar, bunların sadece istatistiksel sapmalar olduğunu göstermiştir."

Zimmer, Hamer'in kitabının, "Tanrı Geni" yerine şöylesine upuzun bir isme sahip olması gerektiğini kanısında:

"Yayınlanmamış Ve Tekrar Edilmemiş Bir Çalışmaya Göre, Kişisel Aşkınlık Adı Verilen Bir Faktörü Ölçmek Için Yapılan, Ancak Deneklerde Sadece Yüzde 1'lik Bir Fark Tespit Eden, Ve Yeşiller Partisi'ne Üye Olmaktan Altıncı Hisse Kadar Bir Çok Şeyle İlgili Olabilecek Bir Gen."

Kısacası ortada dini inancı belirleyen bir "Tanrı Geni" yok, sadece bunu ileri süren çok zayıf, güvenilmez, tartışmalı bir "iddia" var.

[gulistan_2]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

Materyalist Yanılgı

Bu zayıf iddianın bu kadar ilgi görmesi ise, kuşkusuz, taşıdığı felsefi anlamla yakından ilgili.
Bu anlam, bilincimizin sadece bedenimizin bir ürünü olduğunu varsayan "materyalist felsefe"den geliyor. İnsanı sadece biyolojik bir varlığa (yani bir hayvana) indirgemeye çalışan bu felsefeye inananlar, "Tanrı Geni" tezinin sahibi Dean Hamer gibi, spekülatif tezler üretip duruyorlar. Ama başarılı oldukları söylenemez.

Biyolojimizin bilincimiz üzerinde etkisi olduğu kesin, ancak bu, bilincin maddesel olmayan bir özden (yani "ruh"tan) geldiği görüşünü yalanlamıyor. Aksine, insan bilinci üzerinde çalışan bilim adamlarının bazıları, tam da o görüşte. Bunlardan biri olan Kadanalı nörobiyolog Wilder Penfield "Zihnin Gizemi" adlı kitabında şöyle yazmıştı:

"Aklı, beynin içindeki sinirsel işlemler bazında açıklamanın imkansız olacağı kesin olarak gözüktüğü için, varlığımızın iki önemli unsur (madde ve ruh) açısından açıklanması gerektiğini düşünüyorum." (Penfield, The Mystery of the Mind. s. 123)

Dolayısıyla belki bizim de Penfield'e kulak verip, bilincimizin ve inançlarımızın "gen"den değil "ruh"tan kaynaklandığını kabul etmemiz gerekiyor.

Ve Allah'a inanç da, "gen"den değil, insanın özgür iradesinden ve vicdanından kaynaklanıyor.

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

Dolayısıyla belki bizim de Penfield'e kulak verip, bilincimizin ve inançlarımızın "gen"den değil "ruh"tan kaynaklandığını kabul etmemiz gerekiyor.

Ruh nedir?

Ve Allah'a inanç da, "gen"den değil, insanın özgür iradesinden ve vicdanından kaynaklanıyor.

İslamiyette Allah'a kulluk esastır.

Kullukta ne gibi bir özgürlük buluyorsunuz?Adı üstünde ''kul''sunuz.

[gulistan_2]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

meseleleri cok basitlestiriyorsunuz sayin haci,
anlasilan o ki, sizin evrimden baska bir ilgi alaniniz olmamis...beyni ne yönde calistirirsaniz o yönde gelisip, diger alanlarda daraldigini biliyorsunuzdur herhalde!

hem bir alanda kalmakta israr ediyor, hem o alanin disinda sorular soruyor,hem sorularinizin kendi alaninizda cevaplanmasini istiyorsunuz sayin haci, cok dar coook!

bakin sizde insansiniz bende
siz kullugu kabul etmiyorsunuz
bense ediyorum
sizin seciminiz özgürde benim secimim neden özgür olmasin ya hu

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

bakin sizde insansiniz bende
siz kullugu kabul etmiyorsunuz
bense ediyorum
sizin seciminiz özgürde benim secimim neden özgür olmasin ya hu

Bir insanın kendi isteği ile kendisini zincirlemesine özgürlük diyebilir miyiz?

[gulistan_2]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

insan secimini kendisi yaptigi müddetce evet
zira sizin bahsettiginiz manada bir özgürlük zaten mümkün degil

yine sizin zincir olarak gördügünüz sey (ki sizin bundan kacisinizin nedenide bu paradigmanizdir zaten) benim acimdan sonsuz özgürlüktür

anlamak istemiyorsunuz degilmi sayin haci?
bizim penceremizden bakmak asla aklinizdan gecmiyor
o yüzden bizim dünyamiz size korkunc geliyor ya

özgürlük benim diledigimi yapabilmem, diledigim olabilmem ise ben Allah inancini benimsiyor ve geregini yapmayi tercih ediyorum

dünya da kuralsiz kanunsuz hic bir yer yoktur, bütün insanlar da söyle veya böyle bir yerlere, birseylere baglidirlar ve bunlarin gereklerini yerine getirirler, sizde bir ateist olarak, ateizminizin geregini yerine getiriyorsunuz sonucta
iste bende Allaha inaniyorum ve inancimin geregini seve seve gönüllü olarak, mutluluk duyarak, huzur bularak, ve sonsuz lezzetlerden tadarak yerine getiriyor ve yasiyorum, ne boynuma kilic tutulmus, ne de daragaci beklemekte beni

bütün bunlarin yanisira, ömrüm baskaldirmakla gecti
inandigim Allah'in kurallari ve sisteminin disinda gördügüm bütün yollar kabus gibiydi, basta en yakinlarim olmak üzere, bircok zorluga katlanarak herkese ve herseye rest cektim, asla pisman degilim, kendimi de hic bir zaman bu kadar özgür hissetmedim...

bu cok farkli bir sey sayin haci
siz nasil ateist oldunuz bilmiyorum
vaktiyle din adina insanlara bir yigin hurafe anlatildigi ve bu hurafeler icerisinde bir cok konuda cocuklar, gencler mahrum birakildigi, sorularin cevapsiz kaldigi dogrudur
ancak zaman degisti, artik kimse, hic bir sey adina birilerine birseyleri dayatamiyor

sizede dileyecektim ama size simdi hakaret gibi gelir bu

[Mehmet UFUKALP]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

Yine yakın bir zaman içinde de ölüm yokmuş, bilim adamları ölümün olmadığını keşfetmiş diye yazmışlardı.
Ne kadar ilginç, yazıyı biraz okuduk ki, onların ölüm yok diye güya buldukları buluşu bizim en cahil müslümalınımız bile imanı ile otomatiman biliyormuş. Bayağı geri kalmışlar. Beden ölüyormuş ama insanyine var olabiliyormuş. Zaten bizim imanımız da ondan başka bir şey mi yani. Beden çürür ama ruh hayatta olmaya devam eder.
İşin tuhaf tarafı, olayı sanki inananlar böyle inanmıyormuş gibi, sanki inananlar insan ölünce her şey bitiyor diyormuş gibi vermeleriydi. sanki inananlar ölmekle insanın yok olduğuna inanıyorlarmış gibi bir hava estirilmişti.
Bu tür hezeyanlar, islam düşmanları tarafından, halkın varlık gündemini saptırmak için kullanılmaktadır. Yani inançsızlık ve safsatalar emperyalizmin elinde birer araçtır.

[Qom_u_ask]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

özgürlük açısından mükemmel diyalektik.

gülistan_2 duygularımızın tercümanı olmuş... teşekkürler. yanında olduğumuzu beyan ediyoruz..

[gulistan_2]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

ufukalp kardesim bahsettiginiz konu ilgimi cekti, ilgili haberi tekrar bulup bizimle paylasmaniz mümkün olursa ilgiyle okurum...

Allah razi olsun ehlibeytinizinde kardesim

[Mehmet UFUKALP]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

Ölüm yokmuş!
güncellenme zamanı 11.12.2009
Ölüm yokmuş!


ABD'li bilim adamı Robert Lanza yayınladığı bir hipotez ile ölümün aslında var olmadığını iddia etti. Lanza'nın bilim dünyasını ikiye bölen şok iddiasını dayandırdığı nokta ise bilim ve felsefeyi buluşturuyor.

Lanza, ölümün insanlar için bir yok oluş değil, sınırsız sayıda evren içerisinde bir diğerine geçiş olarak tanımlıyor. Bu geçiş senaryolarının hiç birinde ise bugün anladığımız anlamda bir ölüm gerçekleşmiyor sadece enerji şekil değiştiriyor.

Lanza, insan bedeninin zaman içerisinde işlevini yitiriyor olmasının "Ben kimim?" diye sorma becerisini gösteren yanımız ile aynı şey olmadığını iddia ediyor. Lanza'ya göre insan beyninde bulunan enerji kaynağı, bedenin ölümü ile birlikte yok olmuyor. Doğadan enerjinin asla ölmediği veya yok edilemediği gerçeğinden yola çıkan Lanza, bu enerjinin bizi biz yapan en önemli öğe olduğunu ve bedenin ölümünden sonra varlığını sürdürdüğünü iddia ediyor. Zaman ve uzay kavramlarının aslında bizim bazı şeyleri tanımlayabilmek için uydurduğumuz kavramlar olduğunu da söyleyen Lanza, bahsettiği ölümsüzlüğün bizim anladığımız anlamdaki zaman içerisinde bir son olmadığını, bu zaman kavramı dışında var olmaya devam etmek olduğunu da söylüyor.


Daha fazlası için www.chip.com.tr sitesini ziyaret edebilirsiniz
http://teknoloji.milliyet.com.tr/Tek...berDetay.aspx?

aType=HaberDetay&KategoriID=135&ArticleID= 1172559&Date=14.12.2009&b=Olum%20yokmus

[gulistan_2]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

tesekkür ederim kardesim
ölümün son olmadigini iddia etselerde yine de bir ucu noksan
bu aciklamadan benim anladigim, bir enerji akimi olarak boyutlarda dolasacagimizdir, yani bilincimiz olmayacak ve sonsuzluga savrulacagiz!

yine yanlis anlamadiysam, uzay ve zaman kavramini bizim uydurdugumuzu söylüyor, böyle bir olasilik var var olmasina ama buradaki yazi biraz celiskili olmuyormu acaba, kimbilir belki ben yanlis anliyorum, hem uzayi ve zamani biz uyduruyoruz, hem ölünce oralarda dolasiyoruz!

birde dikkatimi ceken
zaman kavrami disina cikacagimiz meselesidir
demekki zamaninda mekaninda disina cikabilmek varmis

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

Türk dil Kurumu özgürlük maddesine baktım.

http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori...Ck&ayn=tam

Bu tanımlamaya baktığımızda sizin özgürlüğü anlamadığınız sonucunu çıkarıyorum.

Bakın ne demiş tanımda,

Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet...

Siz imanınızı,Kuran ve sünneti bir kenara bırakıp,onlardan bağımsız düşünebilir misiniz?

Hür olmadıkları halde, kendilerini hür sananlar kadar hiç kimse esir olamaz.(Goethe)

Madem bu esarette bir mutluluk buluyorsunuz,sizlere kolay gelsin.

[Qom_u_ask]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

O da bizim gibi kula kulluktan kurtulup özgürlüğün tadını çıkardığı ve bundan zevk aldığı için Sn Gülistan 2 kardeşimize muhabbetlerimizi iletiyoruz...

Ben ne diye benim gibi insan, bana denk olanlardan kavramların anlamlarını, değer yargılarıma esas olacak tanımları alacakmışım ki... Özgürlüğümü bir basit aciz insana mı tanımlattıracağım...

isteyen de aciz istenen de..

[garib_i neyneva]

Ynt: "Tanrı Geni" Hikayesi

şimdi ateistler de o gen yok mu da inanmıyorlar. saçma sapan boşşş...