Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

    öncelikle sayın hacı ne din konusunda nede başka herhangi bir konuda asla ama asla alimlik yapmadım uzun süredir site üzerinden yazışmaktayız hiçç böyle bir iddiam yada vurgulamam yada öyleymiş gibi bir davranışım asla olmadı olamazda bu bir
    siz yine anlamamışsınız
    bakın evrim demiyor mu insan yüzyıllar boyu maymundan evrimleşerek bu hale gelmiştir
    ve
    bende diyorum ki her ne olursa olsun birtane bile olsa bu evrimi ıspatlayacak maymundan insana geçiş olan küçük bir işaret olsun bu sizin dediğiniz gibi bir yarısı insan bir yarısı maymun olsun değil
    örneğin elleri daha çok yapılaşmış olsun yada tüyleri dökülmüş olsun vs...
    bir tane gösterin ben evrime yüzde yüz inanayım
    rica ediyorum gösterin böyle bir örnek sözüm söz
    bakın herşeyi bir kenara bırakıp sadece bir örnek istiyorum
    muhakkak olmalı değilmi
    sayın cepni sizle muhattap olmayacağım
    çünkü size hep saygılı yaklaşılmasına rağmen hep çirkin kelimeler kullanıyorsunuz hep bir tartışma kavga dövüş tarzında konuşuyorsunuz
    benim tarzım bunu kabul etmediği için size cevap vermeyi gerek duymuyorum lütfen artık bana hitaben birşey yazmayyınız
    "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

    Yorum


      #62
      Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

      Yukarıda bahsettiğim bu konudaki değişik görüşlerden birisine dair bir makale buldum biraz önce.


      Adem Baba Dünyaya Paraşütle mi indi?

      30 Kasım 1982

      Sigmund Freud, Karl Marks, Adam Smith ve Charles Darwin gibi alanlarında devrim yapan bilimadamlarını sokaktaki adamın duygularını gıdıklayacak ifadelerle karikatürize ederek alaya alıp reddetmiştim. Halbuki Charles Darwin, Kuran’ın 29:20 ayetindeki ilahi öğütü uygulayan bir araştırmacıydı.

      Aslında tarihi belgeler Darwin’in (1809-1882) ve dedesi Erasmus Darwin’in evrim konusunda, kendilerinden yüzyıllar önce yaşayan islam bilginlerinin eserlerinden etkilendiğini gösteriyor. Dostum Dr. T. O. Shanavas, Creation and/or Evolution: an Islamic Perspective adlı kitabının 6′ıncı bölümünü buna ayırıyor. Örneğin, John William Draper, The Conflict Between Religion and Science adlı kitabında evrim teorisinin batı kökenli olduğu varsayımını reddediyor ve evrim teorisinin Müslüman okullarında yüzyıllar önce okutulduğunu ve hatta Müslümanların evrimi çok daha geniş kapsamlı düşündüklerini, minarelleri ve inorganik maddeleri bile evrim olayına dahil ettiklerini tartışıyor. Will Durant adlı Amerikan tarihçisi de ünlü filozof Ali İbni Sina (980-1037) ve Ebu Bekir Muhammed El-Razi’nin (844-926) tıp ile ilgili kitaplarının ve görüşlerinin ortaçağ Avrupasında üniversitelerde yüzyıllar boyu ders kitabı olarak kullanıldığı gerçeğini anımsatıyor ve 1395 yılında Paris Üniversitesinde el-Razi’nin Kitab el-Havi adlı eserinin kullanılan dokuz kitaptan biri olduğunu bildiriyor. Aynı kitap, Avrupa’da Avicenna olarak tanınan İbni Sina’nın bilimler ansiklopedisi olan Qanun fil Tibb adlı kitabının Montpellier ve Louvain üniversitelerinde 17′nci yüzyıl ortalarına kadar temel ders kitabı olarak okutulduğunu bildiriyor. Avrupa’da tıp bilimini etkileyen evrimci iki önemli Müslüman bilimadamı daha var: Batı’da Abubacer olarak bilinen Ebu Bekr ibn Tufeyl (1107-1185) ve Averroes olarak tanınan ünlü filozof Ebu el-Velid Muhammed ibn Rüşd (1126-1298).

      Shanavas, yukarıda ismini verdiğim kitapta daha birçok belgeye yer veriyor. Örneğin, sosyolog tarihçi Ibni Haldun’un (1332-1406) ünlü Makaddime’si minerallerden başlayan bir evrimi savunur. Minareller evrimleşerek çekirdekli ve çekirdeksiz bitkiler oluştururlar. Bitkiler hurma ağacı ve asma ile zirveye ulaşıp hayvanların ilk evresi olan salyangoz, kabuklu deniz hayvanlarıyla gelişir. Çeşitlenerek artan hayvanlar yaratılışın yavaş işleyen evreleşmesi sonunda bilinç sahibi ve düşünme yeteneğine sahip olan insana dönüşüp zirveye ulaşıyor. Ibni Haldun’a göre insanlığın ilk evresine maymunlardan erişiliyor. İbni Haldun Mukaddime’sinde evrim olayını bilimsel bir dil kullanarak anlatıyor ve varlığın aslınının (yani genetik yapısının) çeşitli değişikliklerden (mütasyonlardan) geçerek bir cinsten diğer bir cinse evrimin gerçekleştiğini savunuyor.

      Ortaçağ’da dünyanın bilim meşalesini ellerinde tutan Müslüman bilimadamlarının evrimi ilahi bir sistem olarak kabul etmekte hiçbir çekinceleri olmamıştır. Örneğin, İbni Haldun insan cinsinin kökeni hakkındaki bir paragraftan sonra Allah’ın sünnetinin (yasasının) değişmeyeceğini bildiren bir ayeti anımsatıyor.

      Bunlara ek olarak, batıda Alhazen olarak bilinen ünlü optik bilimcisi Muhammed el-Heysam (965-1039) optik bilimini incelediği Kitab-al Menazir adlı eserinde insanların mineraller, bitkiler, hayvanlar ile süren evrelerin bir sonucu olarak yaratıldığını savunur. İbni Arabi (1165-1240), Celaleddin Rumi (1207-1273) gibi ünlü tasavvuf liderleri de evrim teorisini savunmuşlardır. Geolog El-Biruni (973-1048) Kitab el-Jamahir adlı eserinde insanlığın basit organizmaların doğal ayıklama yoluyla uzun yıllar süren evreden evreye gelişimleri sonucu oluştuğunu tartışır.

      Maalesef, Gazzali ve benzeri hadisçi sünnetçi rivayet mukallitlerinin etkisi arttıkça İbni Haldun, İbni Sina, İbni Rüşt gibi müslüman bilimadamları zındık olarak tanıtılmaya başlandı.


      Bir zamanlar, Katolik klisesinin Kopernik ve Galileo’nun dünya yerine güneşi merkeze oturtan modele Allah adına açtığı savaşın bir benzeri şimdi de Darvin’in geliştirdiği evrim teorisine karşı açılmış bulunuluyor. Müritlerinin yazdığı veya sağdan soldan aşırarak derlediği kitapların üzerine kendisine sonradan yakıştırdığı Harun Yahya ismini koyan Adnan Oktar adlı mehdi özentisi şeyhin Allah adına, İslam adına evrim teorisine karşı açtığı savaş maalesef konu hakkında pek bilgisi olmayanları etkilemektedir.

      İki yıl önce bu konuda felsefi bir makale yazmaya karar verdim. Orijinalini İnglizce yazdığım makalemin başlığı: “The Blind Watch-watchers or Smell the Cheese: An Intelligent and Delicious Argument for Intelligent Design in Evolution.” (Kör Saat İzleyicileri veya Peyniri Kokla: Evrimde Akıllı Tasarım için Zeki ve Lezzetli bir Tartışma.). Akıllı tasarımın evrimin her anı ve noktasında kendini gösterdiğini tartışan İnglizce makalemi Quran: a Reformist Translation adlı Kuran çevirisinin arkasına ekledim. Bu makalenin Türkçesi, Ozan Yayıncılık tarafından yakında yayımlanacak olan felsefi makalelerimi içeren kitapta yer alacak inşallah.

      “Biz hepimiz bu gezegenedeki maceramıza, hayati ve acımasız bir yarışmada küçük canlı bir şampiyon olarak başladık. Genetik yapımızın yarısı, kurbağa yavrusuna benzeyen başlıbaşına bir spermdi. Umulur ki, dünyaya doğmadan dokuz-on ay önceki olaylar bazı kahkaha ve karşılıklı sevgi dolu öpücükleri içeriyordur. Bir kalem uzunluğunda bir tüp içerisinde bir gün süren uzun bir maratonun sonunda, yani vajinadan başlayıp serviks ve uterus boyunca ilerleyerek sonunda diğer yarımızla karşılaştık. Böylece yaşam ödülünü ya da mahkûmiyetini kazandık. (Bu makalenin yazarı bir bayan olsaydı bunun tam tersi de anlatılabilirdi: “Genetik yapımızın yarısı bir zamanlar uslu uslu bekleyen bireysel yumurtalardı…” şeklinde başlayabilirdi).

      Seçilen kadın yumurtalarından birine ulaştıktan sonra, çoğumuz şampiyon spermler olarak yumurtaları bencilce kapadık ve milyonlarca kardeşimizi ölmeye mahkûm bıraktık. Beğensek de beğenmesek de, milyonlarca potansiyel spermi bizden biraz daha yavaş oldukları veya şansız oldukları için ölmelerine sebep olan bencil genler olarak başladık. Biz aslında tarih boyunca kendilerini zafer kazanmış kimseler olarak bilen katillerin çocuklarıyız. Dahası, biz dünya hayatımıza olası kardeşlerimizi kitlesel imha yoluyla öldürerek başladık. Biz Kabil’in çocuklarıyız; bizler, makro ve mikro dünyanın her ikisinde, acımasız savaşlarda sağ kalanlarız.

      “Evet, organik roketlerimiz organik gezegenlerimizi vurduktan sonra, zigotlara dönüştük ve annemizin karnında 266 gün sürecek bir evrimi yaşamaya başladık. Adenin, Sitozin, Guanin, ve Timin adlı dört baz veya nükleotid diliyle kodlanmış yaklaşık altı bilyon bitlik DNA programı, fiziksel evrenin en harika ve kompleks varlığı olan birbuçuk kiloluk pelteyi, insan beynini yaratır.”

      Neden birçok insan maymundan evrimleşmeyi hazmedemiyor? Pis kokan bir damla meni ve yumurtacıktan, kurbağa gibi bir fetusten, altına pisleyen ve gördüğü herşeyi ağzına sokan bir bebekten evrimleşmeyi kabul ediyorlar da sevimli bir şempanzeden evrimleşmeyi onurlarına yediremiyorlar? Hulusi Başar Çelebi adlı bir arkadaşın 19.org sitesinin Türkçe forumunda 2006 yılında evrim teorisini tartışan bir zincirde evrim teorisini savunduğum için beni şiddetle eleştiren bir arkadaşa cevap olarak astığı bir kaç satırı burada sizinle paylaşmak isterim:

      “Tabuları yıkmak mı, yoksa tabuları korumak mı daha ciddi iş? Maymun ya da yılan ya da kedi ya da sinek… Ne kadar aşağılık mahlûklar değil mi? Leş gibi kokar, leş gibi yerlerde dolaşır. Aman mideciğim bulandı. İnsan ise cisim olarak istisna he mi? Misk-ü amber ve-l çember kokar durur. Bambaşka malzemeden imal edilmiş. Kılsız, tüysüz, hormonsuz, kokusuz, berrak, süt dök yala yani. Cesetleri de gömme, al ciğerini as duvara gözün gönlün açılsın. Vay be nasıl bi saplantıymış bu. Hepsinin hammaddesi birdir. Bu da bir ayettir ama görene. Darwin’i geç, materyalizmi geç, madem beğenmiyorsun. Ama evrim bir hakikattir. Milyonlarca yıldan beri mutasyon geçiren bütün canlılar şekil de karakter de değiştirmiştir.”

      Maymunlardan genetik olarak miras aldığımız ilkel hormonlarla tepki göstereceğimize, aşağıdaki ayetler üzerinde düşünüp akledelim. Hormonlarla akledilmez. Cahili olduğumuz konulara hormonlarla veya taklidi normlarla tepki göstererek de akledilmez. Bu tür tepkiler olsa olsa maymunlaşmaya doğru gerileşmemize sebep olur:

      15:26 İnsanı, kurumuş, yıllanmış balçıktan yarattık.

      Yaratıcı’nın mikroskobik canlılarda başlattığı biyolojik evrelerin ilk belirtileri balçık katmanları arasında başladı. Balçık geosedik olarak sekizyüzlü ve dörtyüzlü dizilen bir atomlar şebekesinden oluşur. Sekizyüzlü ve dörtyüzlü birimler sıkıca paketlenmedikleri için birbirlerine göreli olarak kayma özelliğine sahiptirler. Moleküler yapısındaki bu esneklik, balçığın birçok kimyasal reaksiyona katalizör olmasını sağlar. İnsanlar balçık katmanları arasında milyonlarca yıl önce başlayan organik hayatın en gelişmiş meyvesidir.

      24:45 ALLAH bütün canlıları sudan yaratır. Onlardan kimi karnı üzerinde hareket eder, kimi iki ayakları üzerinde hareket eder, kimi de dört ayak üzerinde hareket eder.7 ALLAH dilediğini yaratır. ALLAH her şeye gücü yetendir.

      Milyonlarca yıl önce iki ayak üzerinde yürümeye başlayan memelinin iki ayak üzerinde yürümeye başlaması, beynin gelişmesi ve insan haline dönüşmesi için kritik bir nokta olarak değerlendirilir. İki ayak üzerinde yürümek ilk başta basit bir ayırım gibi gözükse de Homo Erektus’un alet kullanmasında ve beyninin gelişerek bilinç sahibi olmasında, yani Homo Sapien’in (Adem’in) yaratılmasında önemli bir role sahiptir.

      29:19 ALLAH’ın yaratılışı nasıl başlatıp, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbette ALLAH için kolaydır.

      29:20 De ki, “Yeryüzünü dolaşın ve yaratılışın nasıl başladığını görün.” Sonra, yine ALLAH (ahiretteki) son yaratılışı başlatacaktır. ALLAH’ın her şeye gücü yeter.

      Arkeolojik araştırmalar, yaratılışın mikroskobik organizmalardan başlayarak, genetik mutasyon ve doğal seleksiyon metotlarıyla evrimleştiğini gösteriyor.

      71:14 Oysa sizi evreler halinde yaratan O’dur.

      71:15 ALLAH’ın yedi göğü tabakalar halinde nasıl yarattığını görmez misiniz?

      71:16 Ayı bunların içinde bir ışık, güneşi de bir lamba yaptı.

      71:17 Ve ALLAH sizi topraktan bir bitki olarak bitirdi.

      Evrim, Tanrı’nın düzenlediği, bitkiden başlayıp insana kadar yükselen harika bir sistemdir. Nuh peygamberle birlikte biz insanların son bir evrim daha geçirdiği anlaşılabilir.

      7:69 “Sizi uyarmak amacıyla Rabbinizden bir mesajın aranızdan bir adama gelmesine mi şaştınız? Nuh’un halkından sonra sizi halifeler yaptığını ve yaratılışta sizi onlardan güçlü kıldığını hatırlayın. Başarmanız için ALLAH’ın nimetlerini düşünün.”

      Insanların Allah’ın halifesi olamıyacağını, halifenin Kuran’daki anlamının “izleyen” veya “daha sonra gelip egemen olan” olduğunu, meleklerin Adem’in yeryüzünde yaratılışından önce yeryüzünde kan döken vahşi bir cinsin varlığını bildiğini düşünürsek aşağıdaki ayet bu konuda ilginç ipuçları verir:

      2:30 Rabbin, meleklere şöyle demişti: “Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim.” Melekler de: “Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz,” dediler. “Bilmediğinizi Ben bilirim,” dedi.

      Bu arada, evrim teorisine yönelik eleştiriler yapan Hristiyan kaynaklarından aparılıp derlenen kitaplarla İslam’a en büyük ihanetlerden birisini işleyen cemaatlere de değinmek istiyorum. Bunların başında, varlıklı ailelerden genç yaşta kapılan müritleri iliklerine kadar sömürmekle tanınan ve masonlardan çok daha gizli çalışan bir tarikatın fiyakalı pozlar veren, bir zamanlar paranoyak raporu alarak askerlik görevini erteleyen ve mehdilik hayalleriyle yaşayan şeyhi Adnan Oktar’ın müritleri gelmektedir. Müritlerin gece gündüz çalışarak derlediği ve kozmetik yönleriyle, fıyakalı kapakları ve kâğıtlarıyla ilgi çeken kitaplardaki referansları anlayamıyacak ve hatta okuyamıyacak kadar yetersiz bir şeyhin uydurma ismine, Yahya Harun’a maledilen kitaplar bilime karşı cahili bir savaş açmışlardır. Evrim teorisini sadece o kitaplardan öğrenenlerin cahili refleksleri gıdıklanmakta ve konu hakkında yanlış bilgiler ve yorumlarla kandırılmaktalar.

      Umarım Kaan’ın bu çalışması, evrim teorisi ile Kuran’ın yaratılış modeli arasında çelişki olmadığı, aksine Kuran ayetlerinin evrimsel bir yaratılış modelini savunduğu gerçeğini tartışma gündemine getirecektir.

      Edip Yüksel

      Yorum


        #63
        Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

        Sayın Muttaki;

        siz yine anlamamışsınız
        bakın evrim demiyor mu insan yüzyıllar boyu maymundan evrimleşerek bu hale gelmiştir
        Hiç bir evrimcinin bu türden bir iddiası yoktur.Bunu defalarca söyledim.Demek ki sizler yazdıklarımı okumadan itiraz ediyorsunuz.
        İnsan (Homo spiens spiens) ile Şempanze 6 ila 7 milyon yıl önce ortak bir ataya sahiptir.Bilimin söylediği budur.
        Konuya ilişkin video veriyorum.Ordan izlerseniz sanırım konu anlaşılacaktır.

        Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı

        Yorum


          #64
          Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

          Harun Yahya'nın fosiller üzerinde yapmış olduğu sahtekarlıklara ilişkin olarak Prof.R.Dawkins'in bir videosunu buldum.Aynı zamanda ara geçiş formu nedir?Ara geçiş formlarına örnekler de verilmiştir.

          http://www.solvideo.org/video/503742...a-ge%C3%A7iyor

          Ara geçiş formuna verilen bir örnekte bu videoda bulunmaktadır.

          http://disturblog.com/genel/richard-...er-nerede.html

          Edip Yüksel evrimin varlığından haberdar.O nedenle günün birinde herkesin bu gerçeği kabul edeceğini görüyor.Bu nedenle şimdiden Kuranda bu konuyu destekleyecek ayetler araması normaldir.Ama bilmiyor ki bu mızrak bu çuvala sığmaz.Ama oda kendine göre haklı.Bu kadar cahil kitleye ne verirse yiyorlar.Harun Yahya'yı okuyan evrimi öğrendiğini sanıyor.Edip beyde 19 teorisine uymadığı için Kuran'dan iki ayetin çıkarılmasında hiç bir sakınca görmüyor.Kendileri ateistforuma arada bir katılıp yazıyorlar ama her seferinde açtığı konuya sahip çıkamadan kaçıp gitmektedir.Son örnek burada...

          http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=29863

          Yorum


            #65
            Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

            hacı arkadaşım merhaba.

            Edip Yüksel ile görüşlerimiz aynı doğrultuda değil, yazıyı çeşit olsun diye koydum. Bilmeyenler böyle bir görüşün varlığından da haberdar olsunlar istedim. Bunu söylüyorum çünkü edip yükseli savunduğumu zannetmeyin istiyorum.

            Bahsettiğiniz ve link verdiğiniz konudaki tartışmaya Edip Yüksel fazla bile yazmış. Tarihi bilimsellikten uzak bir tartışmayı sürdürmenin manası yoktur. Muhammed peygamber diye birisi yoktur gibi bir iddia tarih biliminden uzaklık demektir. Herkes tarih uzmanı gibi yazmış da yazmış. Ben ateistlerin bilimsel düşünen ve bilimsel olan şeylere inanan, araştırıcı insanlar olduklarını zannederdim. Ama sizden de safsata çıkarıp varsayımlarla hareket edenler varmış. Farklı görüşe saldırmak için bilimsellikten uzaklaşmanıza gerek yok.

            Ben Müslüman olduğum için İsa'nın da yaşadığına inanıyorum. Fakat bazı insanların İsa'nın yaşamamış olabileceğine inanmamalarını anlayışla karşılıyorum. Sebebi ise ortada tarih bilimine ait çok fazla bilimsel veri olmaması. Yani İsa peygamberin yaşadığına dair en büyük kaynak 4 İncil ve Kuran. Bunun haricinde tarihsel kişiliğine dair bilimsel deliller ve hayatına dair bu kaynaklar haricinde yeterli detay yok. Bu yüzden kitaba inanmayan ve dini olmayan insanların İsa'ya inanmamalarını anlayışla karşılıyorum. Ayrıca İsa yok diyenler de İsa'nın tamamen olmadığını savunmuyorlar. Bilime göre tarihsel kişilikler olan Apollonius veya Eski Mısır tanrısı Horus gibi insanların hayatları ile benzerliklerini göz önüne alarak, o insanların hayatının hayali bir İsa'ya atfedildiği görüşündeler.

            Muhammed peygamberin tarihsel kişiliği hakkında bilimsel bir şüphe yoktur ve bu konuda (yaşadığı konusunda) yeterince OBJEKTİF kaynak vardır. Lütfen bu konuyu tarih bilimi ışığında yabancı ve farklı dinlerden kaynaklar dahil iyice araştırınız.

            Yorum


              #66
              Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

              Linkleri başka amaçla vermiştim.Amacım Peygamberin yaşamış olup-olmadığını tartışmak değildi.

              Muhammed peygamberin tarihsel kişiliği hakkında bilimsel bir şüphe yoktur ve bu konuda (yaşadığı konusunda) yeterince OBJEKTİF kaynak vardır. Lütfen bu konuyu tarih bilimi ışığında yabancı ve farklı dinlerden kaynaklar dahil iyice araştırınız.
              Tarih bilimi hikaye anlatır, bu bir.
              Tarihi kazananlar yazar,o yüzden de yanlıdır, bu iki.
              Tarih objektif belgelere dayanmazsa gerçekliği temsil ettiğinden şüphe duyulur, bu da üç.

              Peygamberin yaşadığına dair Peygamberin yaşadığı döneme ait herhangi bir belge yoktur.

              Var diyenlerin bu belgeyi ortaya koyması beklenir.

              Var mı böyle bir belge... ;D

              Yorum


                #67
                Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

                Böyle bir belge var ki bunu tarihçiler tartışmaya değer görmemiş. Sen, edip yüksel ve arkadaşlarınız tartışıyorsunuz Ben bu konuda bilimsel bir tartışma veya görüş ayrılığı görmedim.

                Bu arada teşekkür ederim. ;D Verdiğin videodaki zoka meselesine çok güldüm )))

                Yorum


                  #68
                  Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

                  Peygamberin yaşayıp yaşamadığına dair sorgulama geleneği daha çok yeni.Yurt dışında bir kaç yazarın(Çoğu Alman) Konuya ilişkin araştırma ve kitapları çıktı.Ama Türkçeye çevrilmediği sürece konu hakkında bilgi edinemeyiz.Öte yandan kişisel olarak Peygamberin yaşamış olduğuna dair kanaat taşıyorum.Ama Peygamberin yaşadığına dair doğru dürüst bir ipucuda görmüş değilim.Hayatıyla ilgili kitaplar ölümünden 130 yıl sonra yazılmaya başlanmış(İbn İshak'ın Siyeri).Peygamber döneminde harhangi bir para basımı,kitabe,anıt vs. yok.Dönemin krallarına yazıldığı söylenen mektupların üzerinde tarih tespiti yapılmamış.Üstelik Bizans iparatoruna yazıldığı söylenen mektup Bizans arşivinde yok.Nereden geldiği belli değil.Daha peygamber hayattayken Arap yarımadasının tamamı alınmış ama her ne hikmetse Böyle bir peygamberin gelişinden ne Bizans ne de İran(Pers) İmparatorluğu kaynaklarında bahsedilmemektedir.Kutsal emanetler denen şeylerin peygambere ait olmadığı hakkında Emekli olan Topkapı Sarayı Müdiresi bir hanımın açıklamaları basında yer aldı.Özellikle Yavuz Sultan Selim döneminde Bağdat,Şam ;kudüs ve Kahireden Peygambere ait olduğu iddia edilen bir sürü zerzavat yüksek fiyatlarla saraya satılmıştır deniyor bu röportajda.
                  Aslında konu vahim.Ama kaynaklar kıt.
                  Batıda Peygamber,İslamiyet ve islam tarihine ilişkin olarak yazılan kitapların tamamı yine İslam kaynaklarına dayanılarak yazılmıştır.O nedenle de konuya farklı bir perspektiften bakılamamıştır.Ama günümüzde Bu kaynaklar yerine ,arkeolojik kanıtlar esas alınarak İslam tarihi yeniden yazılmaya çalışılıyor.
                  Her zaman olduğu gibi bunu yapanlar yine Müslüman değil,Yine batıda yetişmiş oryantalistler yapıyor.

                  Yorum


                    #69
                    Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

                    Yok peygamberimizin hakkında islami kaynaklar haricinde kaynaklar da var. Ateşe tapanların ve yahudilerin de kaynakları var diye biliyorum. Ben bu yüzden itiraz etmiştim. Yoksa size inanmadığınız hadisle, ayetle ispata girecek değilim.

                    Söylediğiniz gibi İslami kaynaklara güven olmuyor ne yazık ki. Her kaynak siyasi sebeplerle kasıtlı olarak bozulmuş. Allah İslamı korumayı bize bırakmış. Bizler de bencillik ile para ve iktidar hırsı sahibi insanlar olarak dinimize sahip çıkamamış, bugünkü haline getirmişiz. Halen bir çok insan dinden ne ekmek yiyebilirim derdinde.

                    İşte bu sebeplerden dolayı çoğunluk olarak bir çok konuda çok cahiliz (ben de dahil). Sizin söylediğiniz bir şeyi sırf ateist olduğunuz için araştırmadan reddedebiliriz. Ateist ne dese yalandır, küfürdür bizim için. Sizin aranızda da böyle tipler var tabi.
                    Ben aktif olmasam da ateist ve agnostik forumlarında geziyorum, onlardan da bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.
                    Bir insan bizimle aynı görüşte değil diye her söylediği yalan/yanlış olacak değildir.

                    Konuya geri dönersek birisi evrim var diyor birisi yok diyor birisi var diyor birisi yok diyor bu şekilde yüzlerce sayfa devam edebilir. Yukarıda da yazdığım gibi bu açıdan bizim tarafta bu konuda ilmi bilgisi olan birisi ancak bu konuya açıklık getirebilir. Keşke ilmim olsaydı da bu konuya gerçek bilgi neyse onu yazabilseydim.

                    Fakat siz de mazur görün ki Kuranı her okuyan kafasına göre anlıyor. Kimisi sadece Kurandan anlam çıkarıyor, kimisi kendi mezhebinin olur verdiği hadisler ışığında yorumluyor, kimisi de diğer başka bir mezhebin olur verdiği hadisler ışığında yorumluyor. Buna göre bence "Evrimin diye bir şeyin olmadığı" tezi islami bir gerçek değil sadece bir yorumdur. Bunun tersi yorumlar da vardır İslamda. Size bunu anlatmak istemiştim. Yani bilimsel bir şey bulduğunuzda yaklaşımınız İslama saldırı yerine gerçek anlamda düzgün bilimsel bir tartışma olursa herkesin daha anlayışla dinleyeceğini düşünüyorum. Tabi arada iki taraftan da ilmi olarak yazacak bir şeyi olmadığı için saldıranlar olacaktır, bunları gözardı etmek lazım.

                    Örneğin dün gece agnostik.com da gördüğüm "Kertenkele öldürmek sevaptır???" hadisi ile ilgili sünni forumlarda bir yazı yazsanız herkes size saldırır ama burada sizi dinlerler. Alaycı bir üslupla yazmayıp mantıklı ve makul bir şekilde yazarsanız iki tarafta da dinlerler. Yine "Ateist diyorsa kesin yanlıştır, veya benim mezhep imamım diyorsa kesin doğrudur" diyenler de olacaktır tabi ama makul seviyede )))


                    Bu arada bu konuyla ilgili olarak bazı müslümanlar da bu konunun Kuranda eskilerden bir kavme verilmiş bir ceza olarak geçen "aşağılık maymunlara" dönüştürme ayeti ile bağlantısını kuruyorlar. Yani evrim teorisindeki maymundan insana evrimleşme şeklinde değil, bir ceza olarak insandan maymuna veya en azından maymun insan arası bir ara forma döndürülme gibi bir durum var. Bu da farklı bir görüş olarak burada dursun.

                    Yorum


                      #70
                      Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

                      Bu arada İslamda yeri olmadığını düşündüğüm recm konusu ile ilgili araştırma yaparken denk geldiğim Sahihötesi Buhari'den bir rivayeti aktarmak istedim.

                      Amr İbn Meymûn şöyle demiştir: ben Câhiliyet devrinde zinâ etmiş olan maymunun üzerine birçok maymunların toplanmış olduklarını gördüm. Maymunlar o zina eden maymunu recm ettiler. Ben de maymunlar topluluğunun berâberinde zinâ eden maymuna taş attım. (Buhari, Kitâbu Menâkıbi’l-Ensâr H.68 C.8 S.3600-3601 Ötüken 1987. )

                      "Maymundan mı geldik?" konusunda değil de "nereye gidiyoruz?" konusunda bir tartışma yapmak daha faydalı olur bence ;D

                      Yorum


                        #71
                        Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

                        Einstein da başta bu teoriyi kabullenemedi. Çünkü O da Newton’un sonsuz, durağan evrenine yürekten inanıyordu. Bir gün üç seçkin kişi; Lemaitre, Einstein ve Hubble California Teknoloji Enstitüsü’nde bir araya geldiler. Lemaitre, burada Big Bang teorisini adım adım anlattı. Evrenin başlangıcının bir
                        “ilk atom” olduğunu, sonra bu teklilliğin parçalanarak birbirinden ayrıldığını, evrenin sürekli genişlediğini, bunu tersine sararsak da aynı sonucu kavrayacağımızı, evrenin öncesi olmayan bir günde yaratıldığını söyledi. Gerekli bütün matematik hesapları yapmıştı, dinleyicilerden olan Hubble’ın verilerini, diğer bir dinleyici Einstein’ın formülleriyle birleştiriyordu. Lemaitre, söyleyeceklerini bitirdiğinde kulaklarına inanamadı, Einstein ayağa kalkmış ve duyduklarının, o güne kadar dinlediği en güzel ve en tatmin edici anlatım olduğunu kabul etmişti.

                        sayın hacı ya siz? siz Einsteinin kabul ettiğini kabul ediyormusunuz?

                        Yorum


                          #72
                          Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

                          Sizce Einstein neyi kabul etmiş.Onu açıklarsanız üzerinde düşünebiliriz?
                          Evren yokluktan mı yaratıldı,yoksa ''bir ilk atomun'' genişlemesinden mi?
                          Otomdan önce bir şey var mı? Yok mu?

                          Yorum


                            #73
                            Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

                            sayın hacı beni Einsteinin neyi kabul ettiği değil evrenin genişlediği ve maddenin değişdiği ilgilendiriyor. eğer madde ezeli ise değişikliğe uğrayamaz. onun için madde yaranmıştır. benim dediğim bu. Hubble nin teleskopla nakavt ettiği "maddenin ezeli ve ebedi" olduğu fikri.

                            Yorum


                              #74
                              Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

                              benim dediğim şu: evren genişliyor ve madde değişikliğe uğruyor. şu halde madde ezeli olamaz, çünkü ezeli olan bir şeyin değişmesi söz konusu olamaz

                              Yorum


                                #75
                                Ynt: NEDEN BILIM YARADANIN VAR OLUSUNU (ALLAH u Tealayi) ANLATMAMYIOR ?

                                [quote author=Elmeddin link=topic=9459.msg65562#msg65562 date=1260978983]
                                benim dediğim şu: evren genişliyor ve madde değişikliğe uğruyor. şu halde madde ezeli olamaz, çünkü ezeli olan bir şeyin değişmesi söz konusu olamaz
                                [/quote]

                                Bu saçma fikre nerden vardınız anlamadım.Maddenin temel özelliklerinden biri değişmesi-dönüşmesidir.
                                Örneğin bir kg.kömürü yaktığınızda geriye 250 gr.kül kaldığını varsalım.Geriye kalan 750 gr.kömür nereye gitti.Bir kısmını ısı enerjisi olarak aldın.bir kısmı toz ve duman olarak göğe yükseldi.Sonuçta kömürü meydana getiren atomların 250 gramı kül olarak,250 gramı toz ve duman olarak,500 gramı da ısı enerjisi olarak dünyamıza yayıldı.Yani kömürü oluşturan atomlar çözünerek tekrar dünyaya dağıldılar.Asla yok olmadılar.
                                Madem bu atomlar yok edilemiyor,her halukarda varlıklarını sürdürüyorlar,o halde bu maddenin başlangıcı yoktur.

                                Bunu anlayabiliyor musun?

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X