Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ateistlere bir soru

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    Ynt: Ateistlere bir soru

    Ne kadar ehli taassup olduğunu da görüyoruz işte.
    Nobel ödülü bilimin kriteri mi oluyor acaba? O, o dülü verenler kim? Hep evrimciler değil mi? Sadece tahmin ediyorum evrimin dışında bir şeye ödül vermeyecekleri için onları ölçüt kabul ediyorsun değil mi?
    İslam ehli bilimsel çalışmalar yaptıda bizmi itiraz ettik.
    İslam ehli buluşler yapan bilim adamlarına bu tür teşvikler verdide bizmi vermeyin dedik.

    Bilimin amacı din düşmanlığı yapmak değildir.Bilimin elde ettiği bulgular dinin doğmalarını yalanlıyorsa bilim ne yapsın.Siz bilimi tümden yadsıyorsunuz.Bunu yaparkende Nobeli ''Ateist-Darwinist insanların tekelindeymiş gibi yanlış bir kanıyla yapıyorsunuz.

    Yorum


      #62
      Ynt: Ateistlere bir soru

      evet İslam dini bilime inanır ve bilimi teşvik eder. Pozitif ilimlerin hepsi İslam alimleri tarafından geliştirilmiştir. Ayrıca günümüzde İran islam devletinde bilimsel çalışmalara verilen somut derstek İslam'ın bilime verdiği desteğin göstergesidir.
      nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
      noktayı koyacak olan sensin anlasana
      ...

      Yorum


        #63
        Ynt: Ateistlere bir soru

        evet İslam dini bilime inanır ve bilimi teşvik eder. Pozitif ilimlerin hepsi İslam alimleri tarafından geliştirilmiştir. Ayrıca günümüzde İran islam devletinde bilimsel çalışmalara verilen somut derstek İslam'ın bilime verdiği desteğin göstergesidir.
        İslam coğrafyasının şu anki bilimsel geriliğini neye bağlıyorsunuz?

        Yorum


          #64
          Ynt: Ateistlere bir soru

          > Evrimin en önemli açmazlarından biri evrimleşmenin hangi mekanizmalarla> gerçekleştiğini açıklayamamasıdır. Sözgelimi, Dixon bu çalışmasında,> yarasaların büyük bir değişim geçireceklerini, önce kanatlarını> yitireceklerini ve ardından su altında yaşamaya başlayacaklarını iddia> etmekte ve bu iddiasını da hayali bir çizimle desteklemektedir. Bu çizimde> görülen ise yarasaların kanatlarının yerini iki kolun aldığıdır. Dixon'ın > bu> iddiasının bilimsel bir nitelik kazanabilmesi için, yarasanın kanatlarının> nasıl olup da bir kola dönüşeceğini, uçan bir memeli olan yarasanın nasıl> olup da sualtında yaşayabilecek, nefes alabilecek, avlanabilecek > nitelikler> kazanacağını açıklaması gerekir.>> Dixon'ın bu iddiasına göre yarasanın birçok organında önemli değişiklikler> olacaktır ve bu değişiklikler son derece bilinçli ve amaca yönelik bir > sıra> izleyecektir. Tamamen ihtiyaçtan kaynaklanan bu değişimlerin mutlaka> bilinçli bir mekanizma tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. Öyle > bilinçli> bir mekanizma olmalıdır ki bu, havada yiyecek ihtiyacını karşılayamayan> yarasanın önce kanatlarını kol haline getirip onun karada avlanmasını> kolaylaştırmalıdır. Yarasanın karada da yeterli besin bulamadığını görünce> yarasaya solungaçlar ve diğer donanımla sağlamalı ve yarasayı suyun > altında> yaşatmalıdır.>> Peki ama doğadaki bu bilinçli, akıllı, yetenekli mekanizma nedir? > Evrimciler> 150 yıldır doğadaki bu "olması gereken" mekanizmayı tartışmaktadırlar. > Ancak> doğada var olan hiçbir mekanizmanın böyle bir dönüşümü > gerçekleştiremeyeceği> son derece açık ve kesindir. Evrimcilerin evrimleştirici iki mekanizma> olarak öne sürdükleri "doğal seleksiyon" ve "mutasyonlar"ın ise aslında> böyle bir süreci gerçekleştiremeyecekleri ortadadır ve bunu evrimciler > dahi> kabul etmektedirler. Doğal seleksiyon ve mutasyonların "yeni yaratıklar"> oluşturamayacakları bugün bilim çevreleri tarafından kabul görmüş bir> gerçektir.
          "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

          Yorum


            #65
            Ynt: Ateistlere bir soru

            > Evrim teorisi, yaklaşık 150 yıldır dünyanın gündemindedir ve insanların> dünyaya bakış açılarını derinden etkilemektedir. Bu teori, yeryüzündeki> canlılığın tesadüfler ve doğal şartlar sonucunda, kendiliğinden meydana> geldiğini savunur. Ne var ki evrim, bilimsel kanıtları olan bir teori > değil,> bilimsellik>> kisvesi altında toplumlara empoze edilmeye çalışılan materyalist bir> dogmadır.>> Modern bilim tarafından her alanda yalanlanan bu dogmanın temel>> dayanakları; hile, sahtekarlık, çarpıtma ve göz boyamalardan>> oluşan telkin ve propaganda yöntemleridir.>> Evrim teorisi bilimsel bulgulara tamamen aykırı bir iddiadır. 19. yüzyılın> ilkel bilim düzeyi içinde doğan teori, 20. ve 21. yüzyılda ardı ardına > gelen> bilimsel bulgularla çürütülmüştür.>> Teoriye körü körüne bağlı kalan evrimciler ise, bilimsel dayanakları> kalmadığı için, çareyi demagojilerde bulurlar. En çok başvurdukları> demagojilerden biri ise, "yaratılış bir inançtır, bilimin alanına girmez"> şeklindeki basmakalıp slogandır. İddialarına göre, evrim bilimsel bir > teori,> yaratılış ise bir inançtan ibarettir.>> Oysa evrimcilerin yegane dayanakları olan bu "evrim bilimdir, yaratılış> inançtır" tekerlemesi tamamen yanlış bir bakış açısından kaynaklanır. Bu> tekerlemeyi tekrarlayanlar, bilim ile materyalist felsefeyi birbirine> karıştırmaktadırlar. Bilimin, mutlaka materyalizmin sınırları içinde > kalması> gerektiğini, materyalist olmayan hiçbir açıklama yapamayacağını> zannetmektedirler. Oysa bugün bilimin kendisi materyalizmi reddetmektedir.>> Maddeyi İncelemek materyalist olmak değildir>> Konuyu incelemek için önce materyalizmi kısaca tanımlayalım. Materyalizm> Eski Yunan'dan beri var olan bir felsefedir ve maddenin yegane varlık > olduğu> varsayımına dayanır. Materyalist felsefeye göre, madde sonsuzdan beri> vardır, sonsuza kadar da var olacaktır. Madde ötesinde başka hiçbir varlık> da yine bu felsefeye göre yoktur. Bu bilimsel bir iddia değildir, çünkü> deneye ve gözleme tabi tutulamaz. Sadece bir inançtır, bir dogmadır.>> Ancak 19. yüzyılda bu dogma bilime karıştırılmış ve hatta bilimin temeli> haline getirilmiştir. Oysa bilimin materyalizmi kabul etmek gibi bir> zorunluluğu yoktur. Bilim evreni ve doğayı inceler ve herhangi bir felsefi> sınırlandırma olmadan sonuçlar çıkarır.>> Bu gerçek karşısında bazı materyalistler sıklıkla basit bir kelime oyununa> sığınırlar. "Bilim sadece maddeyi inceleyebilir, demek ki maddeci, yani> materyalist olmak zorundadır" derler. Evet bilim sadece maddeyi inceler, > ama> "maddeyi incelemek" ile "materyalist olmak" çok farklı şeylerdir. Çünkü> maddeyi incelediğimizde, bu maddede, maddenin kendisi tarafından meydana> getirilemeyecek kadar büyük bir bilgi ve yaratılış olduğu sonucuna da> varabiliriz.>> Örneğin bizden önce bir insanın girip girmediğinden emin olmadığımız bir> mağara düşünelim. Bu mağaraya girdiğimizde eğer sadece toz, toprak, taşlar> vs. bulursak "bu mağarada sadece gelişigüzel dağılmış maddeler var" diye> düşünebiliriz. Ama eğer mağaranın duvarlarında çok büyük bir ustalıkla> çizilmiş, göz kamaştırıcı resimler varsa, o halde "bizden önce burada > akıllı> bir varlık bulunmuş, burada eserler meydana getirmiş" diye düşünürüz. O> akıllı varlığı hiç göremeyebiliriz, ama varlığını eserlerinden anlarız.>> Bilim materyalizmi çürütmüştür>> Bilim de işte bu örnekteki yöntemle doğayı incelemektedir. Eğer doğada> gerçekten sadece maddesel etkenlerle açıklanabilecek bir düzen olsaydı, o> zaman bilim materyalizmi onaylayabilirdi. Ama çağdaş bilim, doğada asla> maddesel etkenlerle açıklanamayacak bir düzen olduğunu, tüm maddeye hakim> bir Yaratıcının varettiği kusursuz bir yaratılışın hakim olduğunu ortaya> çıkarmıştır.>> Örneğin tüm gözlem ve deneyler, maddenin kendi kendine hayat > oluşturamadığı,> dolayısıyla hayatın metafizik bir yaratılıştan kaynaklandığını> ispatlamaktadır. Bu yöndeki tüm evrimci deneyler başarısızlıkla> sonuçlanmıştır. Asla cansız maddeden canlılık üretilememiştir. Amerikalı> evrimci bir biyolog olan Andrew Scott, ünlü New Scientist dergisinde bu> konuda şu itirafı yapar:>> Biraz madde alın, karıştırın, ısıtın ve bekleyin. Bu, hayatın kökeninin> modern versiyonudur. Yerçekimi, elekromanyetizma, zayıf ve güçlü nükleer> kuvvetler gibi "temel" güçler gerisini halledecektir... Peki ama bu kolay> hikayenin ne kadarı sağlam temellere oturmaktadır ve ne kadarı umuda > dayalı> spekülasyonlara bağlıdır? Gerçekte, ilk kimyasal maddelerden canlı > hücrelere> kadar giden aşamaların bütün mekanizmaları ya tartışma konusudur ya da> tamamen karanlık içindedir.65>> Hayatın kökeni spekülasyon ve tartışmaya dayalıdır, çünkü materyalist > dogma> hayatı maddenin bir ürünü saymaktadır. Oysa bilimsel veriler maddenin > böyle> bir yeteneği olmadığını göstermektedir. Bu konuda tanınmış bir isim, > bilime> olan katkıları nedeniyle İngiliz hükümetinden "Sir" ünvanı almış astronom > ve> matematikçi Prof. Fred Hoyle şu yorumu yapıyor:>> Eğer gerçekten maddenin içinde, onu yaşama doğru iten bir iç-prensip> olsaydı, bunun bir laboratuvarda kolaylıkla gösterilebilmesi gerekirdi.> Örneğin bir araştırmacı, ilkel çorbayı temsil eden bir yüzme havuzunu > deney> için kullanabilirdi. Böyle bir havuzu istediğiniz her türlü cansız> kimyasalla doldurun. Ona istediğiniz her türlü gazı pompalayın, ya da> üzerine istediğiniz her türlü radyasyonu verin. Bu deneyi bir yıl boyunca> sürdürün ve (hayat için gerekli olan) 2000 enzimden kaç tanesinin> sentezlendiğini kontrol edin. Ben size cevabı şimdiden vereyim ve böylece > bu> deneyle zamanınızı harcamayın: Kesinlikle hiçbir şey bulamazsınız, belki> oluşacak birkaç amino asit ve diğer basit kimyasal maddeler dışında.66>> Aslında materyalizmin çıkmazı daha da büyüktür. Madde, bırakın kendi > kendini> oluşturmayı, insan bilinciyle birleştiği zaman bile hayat> oluşturamamaktadır. Çünkü bugün insanlık, tüm bilgi ve teknoloji > birikimine> rağmen cansız maddeden hayat üretememektedir.>> Burada kısaca özetlediğimiz gerçek, maddenin kendi kendine hiçbir şekilde> yeni bir madde ve bilgi oluşturamayacağı gerçeğidir. Oysa evrende ve> canlılarda, olağanüstü derecede kompleks yaratılış delilleri ve olağanüstü> bir bilgi yer almaktadır. Bu da bize, evrendeki ve canlılıktaki bu> kusursuzluğun ve olağanüstü bilginin, tüm maddeye hakim olan, maddeden > önce> de var olan, sonsuz güç ve akıl sahibi olan Allah'ın eseri olduğunu> gösterir.>> Dikkat edilirse, bu tamamen bilimsel bir sonuçtur. Bir "inanç" değil,> evrenin ve canlıların gözlemlenmesiyle anlaşılan bir gerçektir. İşte bu> yüzden, evrim teorisi savunucularının ortaya attığı "evrim bilimseldir, > oysa> yaratılış bilimin alanına girmeyen bir inançtır" şeklindeki iddia, > yüzeysel> bir aldatmacadan ibarettir.>> 19. yüzyılda materyalizmin bilime bulaştırıldığı, bilimin materyalizmin> dogmalarına göre çarpıtıldığı doğrudur. Ama 20. ve 21. yüzyıldaki> gelişmeler, bu köhne felsefeyi yerle bir etmiş ve materyalizm tarafından> gizlenen yaratılış gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Ünlü Newsweek dergisinin > 27> Temmuz 1998 tarihli sayısında kullandığı Science Finds God (Bilim Allah'ı> Buluyor) başlığında ifade edildiği gibi, materyalist yanılgıların > ardından,> bilim, tüm evrenin ve canlıların yaratıcısı olan Allah'ı bulmuştur
            "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

            Yorum


              #66
              Ynt: Ateistlere bir soru

              > Evrimin en önemli açmazlarından biri evrimleşmenin hangi mekanizmalarla> gerçekleştiğini açıklayamamasıdır.
              Bu sözünüz doğru değil.
              Evrim ve mekanizmaları biliniyor.Bilinmeyen evrimin ne yönde ilerleyeceği önceden bilinemez.Tahminde bulunabilirsin ama bu olacak anlamına gelmez.Lütfen daha fazla okuyunuz.

              http://tr.wikipedia.org/wiki/Evrim

              Yorum


                #67
                Ynt: Ateistlere bir soru

                [quote author=hacı link=topic=7933.msg54594#msg54594 date=1253915583]
                evet İslam dini bilime inanır ve bilimi teşvik eder. Pozitif ilimlerin hepsi İslam alimleri tarafından geliştirilmiştir. Ayrıca günümüzde İran islam devletinde bilimsel çalışmalara verilen somut derstek İslam'ın bilime verdiği desteğin göstergesidir.
                İslam coğrafyasının şu anki bilimsel geriliğini neye bağlıyorsunuz?
                [/quote]
                Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkelerdeki bilimsel gerilik müslümanların sorunudur İslamın değil. Onlar islamı doğru kaynaktan öğrenen İran gibi olsalardı İran gibi her açıdan ilerlemiş olurlardı. Her gün İran'da yapılan bilimsel çalışmaların buluşların haberlerini okuyoruz. Tabi siz sadece emperyalistlerin haber kaynaklarıyla ilgilendiğiniz için bu haberleri görmezsiniz.
                nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
                noktayı koyacak olan sensin anlasana
                ...

                Yorum


                  #68
                  Ynt: Ateistlere bir soru

                  Belki söyledikleriniz doğrudur.Bilemem.
                  İran'da okullarda evrim teorisinin öğretildiğini okudum.
                  Ama siz İran'ı överken bu konuda aksine bir tutum içindesiniz.
                  Diğer yandan İranın gelişmiş bir ülke olduğu konusunda bir takım çekincelerim var.Gelişmeden kastınız nedir ,önce onu anlamak isterim.
                  Emperyalistlerin haber kaynakları hangisidir?
                  Belirtirseniz memnun olurum.En azından kendimizi korumuş oluruz.Değil mi?

                  Yorum


                    #69
                    Ynt: Ateistlere bir soru

                    Gelişmiş ülke hee yönüyle gelişmiş olmalı. Eğer kemale ermiş bir gelişmişlikten bahsederseniz dünyada hiçbir üke gelişmiş olamaz. Dünya standarlarını ve diğer ülkelerin durumlarını göz önüne alacak olursanız İran'ın ne yönlerden gelişmiş olduğunu göreceksiniz.
                    Emperyalistlerin haber kaynaklarının isimlerini buraya yazmama gerek yok. Mesela son İran seçimlerinin ardından yaşanan olaylarda Nida isimli bir kızın öldürülmesi meselesini İran'ın aleyhine yansıtan tüm basın-yayın organları emperyalist amaçlara hizmet ederler.
                    Neden mi? Çünkü İran dünyadaki emperyalist ülkelerin hoşuan giştmeyen işler yapıyor. Gelişmek ve ilerlemek için, özgürlüğünü onların eline vermemek ve sömürülmemek için çalışıyor. Bu da emperyalistleri tedirgin ediyor. Doğal olarak da ellerindeki basın-yayın kuruluşlarını kullanarak İran'ı çağdışı, insan haklarının olmadığı yamyam bir ülke gibi göstermek namına her fırsatta çarpıtmalar yapıyorlar.
                    Sanırım anlaşılmıştır.
                    nokta koymuyoruz artık cümle sonlarına
                    noktayı koyacak olan sensin anlasana
                    ...

                    Yorum

                    YUKARI ÇIK
                    Çalışıyor...
                    X