Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Allah'ı Zikretmek

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Allah'ı Zikretmek

    Allah'ın yüce adı ile...


    Hamd, âlemlerin Rabb'i Allah'a. salât ve selâm yaratıkların en üstünü Muhammed'e ve onun tertemiz Ehl-i Beyti'ne. Allah'ın lâneti de kıyamete kadar onların tüm düşmanlarına.





    Allah'ı zikretmek manevî hareketin ve Allah'a yakınlığa doğru seyr ve sülûk
    etmenin başlangıç noktası sayılabilir. Sülûk eden bir insan zikir
    vasıtasıyla tedricen madde ufuğundan daha yukarılara çıkar, sefa ve
    nuraniyet âlemine ayak basar ve Allahu Teâlâ'ya yakınlık makamına ulaşıncaya
    dek tedricen mükemmelleşir. Allah'ı anmak ibadetlerin ruhu ve onların meşru
    oluşunun en büyük hedefi menzilesindendir. Çünkü her ibadetin değeri insanın
    teveccüh miktarı kadardır. Ayet ve hadislerde Allah'ı zikretmek konusunda
    pek fazla tavsiyeler edilmiştir. İşte bir kaç örnek:
    Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: Ey iman edenler, Allah'ı
    çokça zikredin (anın). [1]
    Keza buyuruyor ki: Onlar (akıl sahipleri), ayakta iken, otururken, yan
    yatarken Allah'ı zikreder ve göklerin ve yerlerin yaratılışı hakkında
    düşünürler. (Ve derler ki Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen
    münezzehsin, bizi ateşin azabından koru. [2]
    Başka bir yerde de şöyle buyurmakta: Gerçekten de kendini
    temizleyip-arınan ve rabbinin adını anıp da namaz kılan kurtulur, murada
    erer. [3]
    Ve yine buyuruyor ki: Ve sabah, akşam rabbinin adını zikret [4]
    Diğer bir yerde de şöyle buyuruyor: Rabbini çokça zikret ve akşam, sabah
    O'nu tesbih et. [5]
    Allahu Teâlâ Nisa Suresi'nde buyuruyor ki: Namazı bitirdiğinde, Allah'ı
    ayaktayken de, otururken ve uzanırken de zikredin. [6]
    İmam Sadık'ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Her kim Allah'ı
    fazla zikrederse Allahu Teâlâ onu Cennet'te kendi lütfunun gölgesi altında
    tutar. [7]
    İmam Sadık (a.s) ashabına şöyle buyurmuşlardır: Mümkün olduğu kadar gece
    gündüz her saatte Allah'ı anın. Çünkü Allahu Teâlâ kendisini fazla
    zikretmenizi emretmiştir size; Allahu Teâlâ kendini anan bir mümini anar.
    Bilin ki, bir mümin Allah'ı anarsa Allah da onu anar. [8]
    Yine İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Allahu Teâlâ Hz. Musa'ya (a.s)
    şöyle buyurmuştur: Gece ve gündüz boyunca beni çokca zikret; zikredince huzu
    ve huşu içinde, belayla karşılaşınca sabırlı ve beni anınca huzurlu ve sakin
    ol. Bana ibadet et ve ortak koşma. Herkes bana dönecektir. Ey Musa! Beni
    kendine zahire edin; hazinen olan kalıcı salih amellerini benim yanıma
    bırak. [9]
    İmam Sadık (a.s) başka bir yerde de şöyle buyurmaktadır: Allah'ı
    zikretmekten başka her şeyin bir haddi ve sınırı vardır; ancak Allah'ı
    zikretmenin bir haddi ve sınırı yoktur. Allah'ın bir takım farizaları vardır
    ki her kim onları yaparsa sınırları odur. Her kim Ramazan ayının orucunu
    tutarsa onun sınırı odur. Hac da sınırlıdır, Her kim hac merasimlerini
    yerine getirirse onun sınırı da odur. Ancak Allah'ı zikretmenin bir sınırı
    yoktur. Allahu Teâlâ onun azına razı olmamıştır. Ona son bulacağı bir sınır
    da bırakmamıştır.
    Daha sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: Ey iman edenler, çokça Allah'ı
    zikredin. Ve O'nu sabah ve akşam tesbih edin. (Ahzab / 41-42) ve Allahu
    Teâlâ bu ayette zikir için belli bir miktar tayin etmemiştir buyurdu.
    İmam (a.s) daha sonra şöyle devam etti: Babam İmam Muhammed Bâkır (a.s)
    çokça zikrederdi. Ben onunla birlikte yürürken o Allah'ı zikretmekteydi.
    Onunla yemek yerken o zikrederdi. Hatta halk ile konuştuğu zamanda bile
    Allah'ın zikrinden gafil değildi. Dili ağzına yapıştığı halde dahi lâ ilahe
    illallah dediğini görüyordum. Sabah namazından sonra bizi etrafına
    toplayarak güneş doğuncaya kadar zikretmemizi emrederdi.
    (Sonra da şöyle devam etti Resulullah (s.a.a) buyurdular ki: (Size her
    amelden daha fazla derecenizi yükseltecek, Allah yanında her şeyden daha
    temiz ve daha sevgili olan, sizin için dirhem ve dinardan daha iyi ve hatta
    Allah yolunda düşmanlarınızla cihad etmekten daha faziletli olan amellerin
    en iyisini haber vereyim mi?) Buyur ya Resulullah, diye arzedilince (Allah'ı
    çokca zikredin), diye buyurdu.
    İmam Sadık (a.s) daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: Adamın biri
    Resulullah'ın (s.a.v) huzuruna çıkarak: Mescid ehlinin en üstünü kimdir?
    diye arzetti. Resulullah (s.a.a): Allah'ı diğerlerinden daha fazla zikreden
    kimsedir, cevabını verdi. Resulullah buyurmuştur ki: Herkimin zikreden dili
    varsa dünya ve Ahiretin hayırı ona verilmiştir. [10]
    Resulullah (s.a.a) Ebuzer'e şöyle buyurmuştur: Kur'ân tilavet et ve
    Allah'ı çokça zikret; zira bu iş senin göklerde zikredilmene sebep ve
    yeryüzünde senin için nur olur. [11]
    İmam Hasan'ın (a.s) Resul-i Ekrem'den (s.a.a) şöyle rivayet ettiği
    nakledilmiştir: Cennet bahçelerine doğru yarışın. Ashab: Cennet bahçeleri
    nelerdir? diye sorunca, Hazret: Zikir halkalarıdır. cevabını verdiler. [12]
    İmam Sadık (a.s) Hz. Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakleder:
    Gafiller arasında Allah'ı zikreden kimse (savaştan) kaçanlar arasında bir
    mücahid gibidir ve Cennet böyle bir mücahide farzdır. [13]
    Resulullah'ın (s.a.a) ashabına şöyle buyurduğu nakledilmektedir: Cennet
    bahçelerinden yararlanın. Ya Resulullah! Cennet bahçeleri nelerdir? diye
    arzedilince Hazret: Zikir meclisleridir. Gece gündüz Allah'ı zikredin;
    herkim Allah yanında kendinin değer ve makamını bilmek istiyorsa Allah'ın
    kendisi yanında makamının ne olduğuna baksın. Çünkü Allahu Teâlâ kulunu,
    kulunun O'nun kendisi (Allah) için seçtiği makama ulaştırır. Bilin ki sizin
    derecenizi her amelden daha yukarı çıkaran ve sizin için güneşin ışıdığı
    şeylerden daha iyi olan amellerinizin en iyisi, Allah'ı zikretmektir. Zira
    Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: Ben, beni zikredenle birlikteyim. [14]


    ************************************************** ****************************
    [1]- Ahzab / ul.
    [2]- Âl-i İmran / 191.
    [3]- A'la / 14-15.
    [4]- İnsan / 25.
    [5]- Âl-i İmran / 41.
    [6]- Nisa / 103.
    [7]- Vesail-uş Şia, c.4, s.1182.
    [8]- Vesail-uş Şia, c.4, s.1183.
    [9]- Vesail-uş Şia, c.4, s.1182.
    [10]- Vesail-uş Şia, c.4, s.1181.
    [11]- Bihar-ul Envar, c.93, s.154.
    [12]- Bihar-ul Envar, c.93, s.156.
    [13]- Bihar-ul Envar, c.93, s.163.
    [14]- Bihar-ul Envar, c.93, s.163.

YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X