Bunlar, yanlış örf ve gelenekler, taklit, ailedeki kötü eğitim etkisinde kalmamış ve fıtratı bozulmamış bir insanın kabul edebileceği gerçeklerdir. "Tevhit inancı, her insanın yaratılış ve fıtratının gereğidir." ifadesi de aynı manaya dönüktür. Eğer insan fıtrat yolundan sapıp şirk çıkmazına düşüyorsa bu, farklı nedenlere dayanmaktadır. Şimdi bu nedenlerin bazısına deyineceğiz:
1- Bazı putperestler şöyle diyorlardı: "Allah, akıl ve düşüncemizin kapsamı dışındadır ve belli bir yönü de yoktur ki o yöne durarak kulluk sunalım; bundan ötürü Allah katında değerli olan insan veya cisimlere tapıyoruz ki onları razı edelim ve onlar da Allah ile bizim aramızda aracı olmakla bizi Allah'a yakın kılsınlar."
Bu düşüncenin yanlış olan yanı şundan ibaret: Her ne kadar Allah belli bir yönde değil ise de, her yeri kuşatıcı olduğundan dolayı hangi tarafa yönelecek olsak aracısız olarak O'nun zat-ı pakıyla karşılaşacak ve huzurunda kulluk sunabileceğiz.
"Doğu da Allah'ındır, batı da. Nereye dönerseniz Allah'ın yönü o tarafa doğrudur. Şüphesiz, Allah'ın kudreti her şeyi kapsar, O her şeyi bilir."[1]
2- Bazen de bir kabile nezdinde itibar ve saygınlığı olan kabile reisinin ölümünden sonra, hatırlanması ve saygıyla anılması için heykeli yapılır ve Allah'a ibadet edilirken heykel de göz önünde bulundurulurdu. Bu durum, Allah'a yönelmesi gereken dikkatin heykele yönelmesine sebep oluyor ve böylece de heykele saygı, ibadet şekli alıyordu. Nihayette de bu saygı putperestliğe dönüşüyordu.
Kabil Oğulları, kendi büyüklerinin anısına ve hatta adına (Vedd) bir heykel yapmışlardı. Ne ilginçtir ki heykele saygı, artık heykelin karşısında durup ona tapmaya ve secdeye dönüşmüştü. Bu, tarihin tanıklık ettiği bir gerçektir.[2]
3- İnsan, kendisi için yarar sağlayan bazı varlıklara saygı gösteriyor ve Allah'ı bu varlıklarda tecelli etmiş sayıyordu. Bu saygı da zamanla ibadete dönüşüyordu. Aryaların (eski İran ve Hint topluluklarından) güneş ve ateşe tapmaları bu türden idi. Şirk ve putperestliğin dünyaya yayılmasının nedeni bu ve benzeri hususlardı. Sonraki nesiller de, atalarının düşünce ve inançlarında dikkat etmedikleri ve düşünmedikleri için tevhit fıtratından çıkıp şirk çıkmazına düştüler.
---------------------------------------------------
[1]- Bakara, 115
[2] - Bihar'ul-Envar, yeni baskı, c.3, s.250
1- Bazı putperestler şöyle diyorlardı: "Allah, akıl ve düşüncemizin kapsamı dışındadır ve belli bir yönü de yoktur ki o yöne durarak kulluk sunalım; bundan ötürü Allah katında değerli olan insan veya cisimlere tapıyoruz ki onları razı edelim ve onlar da Allah ile bizim aramızda aracı olmakla bizi Allah'a yakın kılsınlar."
Bu düşüncenin yanlış olan yanı şundan ibaret: Her ne kadar Allah belli bir yönde değil ise de, her yeri kuşatıcı olduğundan dolayı hangi tarafa yönelecek olsak aracısız olarak O'nun zat-ı pakıyla karşılaşacak ve huzurunda kulluk sunabileceğiz.
"Doğu da Allah'ındır, batı da. Nereye dönerseniz Allah'ın yönü o tarafa doğrudur. Şüphesiz, Allah'ın kudreti her şeyi kapsar, O her şeyi bilir."[1]
2- Bazen de bir kabile nezdinde itibar ve saygınlığı olan kabile reisinin ölümünden sonra, hatırlanması ve saygıyla anılması için heykeli yapılır ve Allah'a ibadet edilirken heykel de göz önünde bulundurulurdu. Bu durum, Allah'a yönelmesi gereken dikkatin heykele yönelmesine sebep oluyor ve böylece de heykele saygı, ibadet şekli alıyordu. Nihayette de bu saygı putperestliğe dönüşüyordu.
Kabil Oğulları, kendi büyüklerinin anısına ve hatta adına (Vedd) bir heykel yapmışlardı. Ne ilginçtir ki heykele saygı, artık heykelin karşısında durup ona tapmaya ve secdeye dönüşmüştü. Bu, tarihin tanıklık ettiği bir gerçektir.[2]
3- İnsan, kendisi için yarar sağlayan bazı varlıklara saygı gösteriyor ve Allah'ı bu varlıklarda tecelli etmiş sayıyordu. Bu saygı da zamanla ibadete dönüşüyordu. Aryaların (eski İran ve Hint topluluklarından) güneş ve ateşe tapmaları bu türden idi. Şirk ve putperestliğin dünyaya yayılmasının nedeni bu ve benzeri hususlardı. Sonraki nesiller de, atalarının düşünce ve inançlarında dikkat etmedikleri ve düşünmedikleri için tevhit fıtratından çıkıp şirk çıkmazına düştüler.
---------------------------------------------------
[1]- Bakara, 115
[2] - Bihar'ul-Envar, yeni baskı, c.3, s.250
Yorum