Soru: Masumiyet karşıtlarının sık sık dayandıkları hususlardan birisi de Hz. Yusuf (a.s) hakkında geçen iki ayettir. Bunlardan birisi Hz. Yusuf’la Melik’in karısı (Züleyha) arsında geçen olayla ilgilidir. Bu konudaki ayette şöyle geçiyor: “Andolsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı.” (Yusuf, 24) Diyorlar ki Yusuf (a.s) da Züleyha gibi onun istediği şeye (günaha) meyletti. Bu ise masumiyetle bağdaşmayan bir durumdur.
Cevap: Aslında ayetin muhtevasını azıcık dikkat edilirse, sorunun cevabı anlaşılmış olur ve bu ayet iddia edildiğinin aksine, aslında masumiyeti ispat eden bir delildir. Zira ayete dikkat edilirse, bir şarttan bahsedilmektedir. Şöyle ki “Eğer Yusuf (a.s) Rabbi’nin burhanını görmeseydi, o da Züleyha’ya meylederdi” buyuruyor. Demek ki Rabb’inin burhanını gördüğü için meyletmemiş ve bu vesileyle masumiyeti korunmuştur. Böylece bu ayet Hz. Yusuf’un masumiyetinin bir delilidir, masum olmadığının değil!
Acaba Hz. Yusuf’un gördüğü burhan neydi? Bu konuda tefsirlerde çeşitli ihtimaller üzerinde durulmuştur.
Bunların belki de en mantıklı olanı şudur ki Hz. Yusuf’u (a.s) koruyan, onun İlahi esma ve sıfata olan bilgisi ve ALLAH-u Teala’ın ilmine, kudretine ve onun her an Semi’ ve Basir olduğuna dair yakiniydi. Başka bir tabirle söz konusu “burhan”dan maksat, tehlike arzeden durumlarda ve kader anlarında mu’min ve muhles (halis kılınmış) kulların yararlandığı ve onları şeytani etkenlerden ve nefsanî vesveselerden koruyan İlahi imdatlar ve Rabbani teyitlerdir. Ayetin sonlarında geçen cümleler, bunun en güzel şahidi ve delilidir. Ayetin sonunda şöyle buyuruyor: “İşte böylece biz, bunu, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için yaptık. Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı.” Görüldüğü gibi ALLAH-u Teala, Hz. Yusuf’un bu bela ve kötülükten korunmasına gerekçe olarak, onun muhles kullardan olduğunu gösteriyor. Adeta bu İlahi koruma, halis imana ve temiz amellere sahip olanlara bir mükâfat olarak bahşedilmekledir.
Elbette birçok yerde olduğu gibi Hz. Yusuf’la ilgili bu olay hakkında da İsrailiyyat diyebileceğimiz birçok sahte rivayet nakledilmiştir ki birazcık dikkati olan ve yukarıda bahsettiğimiz Kur’ani gerçekleri dikkate alan her kes onların kasıtlı olarak uydurulduğunda şüphe etmez. Mesela deniliyor ki, Hz. Yusuf (a.s), Züleyha’ya meyledip tam günahı işleyecekti ki Hz. Cebrail (a.s) sinesine vurarak onu bu çirkin işten alıkoymuştur! Veya tam o sırada babasının timsalini parmağını ısırdığı halde ona uyarıda bulunduğunu görmesi, onu bu işen vazgeçirdi!!... Evet bizzat Kur’an’ın buradaki açıklamalarıyla çelişen ve hurafe ve uydurma oldu her yanından belli olan bu iddiaları kabullenmek mümkün değildir. Zaten bu ayetteki açıklamaya ilaveten, başka ayetlerde de şeytanın muhles kullara her hangi bir tasarrufunun söz konusu olamayacağını şeytanın bir itirafı olarak zikretmemiş midir?!
“(Yusuf) onların yükünü hazırladığı zaman maşrabayı kardeşinin yükü içine koydu! (Kafile hareket ettikten) sonra bir tellal: Ey kafile! Siz hırsızsınız! diye seslendi.” (Yusuf, 70)
Yorum