Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET
7- Bazılarının ise Gadir hadisi hakkında ileri sürdükleri bir diğer itiraz ise şudur ki bu hadisin Hz. Ali'nin hilafet ve imametine delalet ettiğini söylersek, o zaman Hz. Ali'nin daha Resulullah (s.a.a) hayatta olduğu zamandan beri imam olduğunu kabul etmemiz gerekir. Zira hadisin metninde "Ali benden sonra imam ve halifedir" diye bir kayıt ve açıklama yoktur. Dolayısıyla bu hadisten öyle bir manayı çıkartmamız gerekir ki Resulullah (s.a.a) hayatta olduğu zaman bile geçerli olmuş olsun; o da muhabbet yardım vb. manalardır.
Cevap:
Bu itirazın cevabı şudur ki aslında Hz. Ali'nin hilafeti Resulullah'ın hayatından itibaren başlamıştır. Ancak bunun fiilen tahakkuk etmesi Resulullah'ın vefatı şartına bağlıydı. Bu konu aynı vasiyet meselesine benzemektedir. Fakihlerin de fıkıhta beyan ettikleri gibi, bir insan bir mülkü birisi için vasiyet ederse, vasiyet edilen kimsenin mülkiyeti aslında vasiyet anından başlamış oluyor; ancak bunun amelen ve fiilen tahakkuk bulması ve vasiyet edilenin tasarruf imkanı, vasiyet edenin ölümüne bağlıdır. Bu, aslında örfen de insanlar tarafından bilinen ve makul karşılanan bir olaydır. Zira bir yönetici kendi yerine veliaht tayin ettiğinde, kimse veliahtın tayin ediliş anından itibaren yönetici olduğunu zannetmez; çünkü bunun tahakkuk şartının önceki yöneticinin ölümü olduğunu biliyor. Allah Resulü de bu olayın başında yakında vefat edeceğini beyan etmekle, bu hilafetin kendisinden sonra başlayacağını ve ümmetin geleceği için yapılan ilahi bir tasarruf ve durum belirlemesi olduğunu ortaya koymuştur.
7- Bazılarının ise Gadir hadisi hakkında ileri sürdükleri bir diğer itiraz ise şudur ki bu hadisin Hz. Ali'nin hilafet ve imametine delalet ettiğini söylersek, o zaman Hz. Ali'nin daha Resulullah (s.a.a) hayatta olduğu zamandan beri imam olduğunu kabul etmemiz gerekir. Zira hadisin metninde "Ali benden sonra imam ve halifedir" diye bir kayıt ve açıklama yoktur. Dolayısıyla bu hadisten öyle bir manayı çıkartmamız gerekir ki Resulullah (s.a.a) hayatta olduğu zaman bile geçerli olmuş olsun; o da muhabbet yardım vb. manalardır.
Cevap:
Bu itirazın cevabı şudur ki aslında Hz. Ali'nin hilafeti Resulullah'ın hayatından itibaren başlamıştır. Ancak bunun fiilen tahakkuk etmesi Resulullah'ın vefatı şartına bağlıydı. Bu konu aynı vasiyet meselesine benzemektedir. Fakihlerin de fıkıhta beyan ettikleri gibi, bir insan bir mülkü birisi için vasiyet ederse, vasiyet edilen kimsenin mülkiyeti aslında vasiyet anından başlamış oluyor; ancak bunun amelen ve fiilen tahakkuk bulması ve vasiyet edilenin tasarruf imkanı, vasiyet edenin ölümüne bağlıdır. Bu, aslında örfen de insanlar tarafından bilinen ve makul karşılanan bir olaydır. Zira bir yönetici kendi yerine veliaht tayin ettiğinde, kimse veliahtın tayin ediliş anından itibaren yönetici olduğunu zannetmez; çünkü bunun tahakkuk şartının önceki yöneticinin ölümü olduğunu biliyor. Allah Resulü de bu olayın başında yakında vefat edeceğini beyan etmekle, bu hilafetin kendisinden sonra başlayacağını ve ümmetin geleceği için yapılan ilahi bir tasarruf ve durum belirlemesi olduğunu ortaya koymuştur.
Yorum