Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ayetullah Hamenei: 'İmamet, Gönüllerin Yönetimidir !'

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ayetullah Hamenei: 'İmamet, Gönüllerin Yönetimidir !'

    29/12/2007

    Bismillahirrahmanirrahim,

    Mübarek Gadir bayramı münasebetiyle tüm müminleri, İslam dünyasının her yerindeki müslümanları ve Emirül Müminin’in taşıdığı özellikler ve sıfatlara kalplerinin derinliklerinden vurulmuş tüm özgür insanları tebrik etmekteyim. Bu arada, bu kutlu bayram münasebetiyle, tüm İran halkını, bu samimi toplantıya katılan sizleri ve özellikle de aziz ve mümin Kaşan halkını ve bu şehre mensup yüksek ulemayı ve Dini İlimler Havzası mensuplarını tebrik etmekteyim.

    Değerli kardeşlerim ! Gadir meselesi bir kaç açıdan önemsenmeye ve incelenmeye değer bir konudur. Gadir bayramının, diğer bayramların benzeri olduğunu sanmamak gerekir. Her ne kadar İslami bayramların hepsinde çeşitli sembolik unsurlar ve anlamlar bulunsa da, Gadir bayramının taşıdığı anlamın çok daha farklı olduğunu unutmamalıyız.

    Meselenin bir boyutu, İslam’ın ve İslami hareketin istikametiyle ilgili olup, bizim itikadlarımız içerisindedir. Bu, velayet boyutudur; İmamet’e ve İmam’ın peygamber tarafından, daha doğrusu Allahu teala tarafından nasbolunduğuna inanmak. Bu, konunun yalnızca tek bir boyutu... Eğer müslümanlar bu hadiseye tahkiki bir bakış açısıyla baksalar, şu manayı tasdik edeceklerdir ki, peygamberimizin ömrünün son yılında haccdan dönüşü sırasında, hacc yolundaki çölün ortasında, konuşmasının başı ve sonundaki o ifadelerle Emirül Müminin’in ismini anması, onu ‘ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır’ şeklinde tanıtması, Resul-ü Ekrem’in rıhletinden sonra İslam’da velayet ve devlet çizigisini tayinden başka hiç bir anlam taşımamaktadır. Yalnızca bu anlam... İslam dünyasındaki araştırmacılar, tarih boyunca bu anlamı hissetti ve peygamberimizin ifadelerinden bu anlamı çıkarttılar. Anlaşılıyor ki, İslam açısından devlet meselesi, yalnızca bir gücün İslam toplumunun başına geçerek devletin ve insanların hayatının düzen içerisinde idare edilmesi için çalışması demek değildir. İslam açısından mesele bundan ibaret değildir ve İslam’a göre devlet, İmamet’le anlam kazanmaktadır.
    Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

    #2
    Ynt: Ayetullah Hamenei: 'İmamet, Gönüllerin Yönetimidir !'

    İmamet, gönül ve beden birliğidir; her ikisi birden... Yalnızca cisimleri yönetmek değildir. Dünyevi ve halkın alışılagelmiş günlük hayatının idaresi değildir; gönüllerin yönetimidir. İnsanların ruhunun tekamül ve yükselişi anlamına gelmektedir. Manevi unsurlar ve düşüncelerin yükselişidir. İmametin anlamı budur. İslam bunu istemektedir. Başka dinler de böyle idiler. Şu anda diğer dinlerden geriye ciddi bir belge kalmamıştır, ancak İslam açık belgeler sunmaktadır.

    İslam’ın hareketi, İslam’ın beşer hayatının idaresi için ortaya çıkması, konunun manevi anlamları açısından başka hareketlere göre tamamen farklıdır. Dünya ve ahireti idare etmek istemektedir. Halkın günlük hayatının idaresininin yanıbaşında insan hakikatinin tekamül ve yücelişi işini kendi uhdesine almak peşindedir. İşte bu, İmamet’i ifade etmektedir. Bu anlamda peygamberimizin bizzat kendisi de ‘imam’ idi. İmam Bakır (S)’in rivayetinde belirtildiği gibi... İmam, Mina’da kalabalık arasında sesini yükselterek şöyle buyurmuştu: ‘Muhakkak ki Allah resulü (SAV) imam idi.’

    İmam, halkın hayatındaki din ve dünya egemenliğidir. Pekala, bu, meselenin bir boyutudur ve itikadidir. Şia, işbu parlak meşale ve güçlü mantığının ışığında tarih boyunca güçlenmiş ve arayış içindeki insaf sahiplerinin kalpleri için hakkaniyetini ispatlamıştır. Şianın tarih boyunca görülen baskılar ile çeşitli problemler ve engellere rağmen ayakta kalarak gelişme kaydetmesi, bu güçlü ve net mantığa dayanmasından kaynaklanmaktadır. Eğer bu güçlü mantık olmasaydı, Şia yokoluşa mahkumdu. Bu, gerçekten de çok güçlü bir mantıktır.
    Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

    Yorum


      #3
      Ynt: Ayetullah Hamenei: 'İmamet, Gönüllerin Yönetimidir !'

      Konunun bir başka boyutu ise bu hadisede peygamberin, kendisini belirleyerek tayin ettiği şahsiyetin manevi değeridir. Yani, Hz. Ali (S)’in... Böyle bir makam için yapılacak seçimde eğer sıradan insanların muhasebesiyle, bir insanın olgunlaşmasında etkili olan tüm unsurları da sayacak olsak, gerekli olan niteliklere ulaşamayız. Oysa, bu bir ilahi muhasebedir ve beşerin gücü üstündedir. İşte böyle bir hesaplama sonucunda Resul-ü Ekrem (SAV), müminlerin emiri Hz. Ali’yi bu konum ve bu makam için uygun görmüştür.

      Peki, İslam ebede kadar yönetimini sürdürecek ve çeşitli düzeylerde yetkilere sahip olan çok farklı insanlar yönetime getirileceklerdir. Bu durum, İslam’ın başlangıcında tahmin edilebilen bir durumdu. Ana kaynağın kendisine emanet edileceği ve böylelikle insanların tarih boyunca bu kaynaktan doyasıya feyizlenmelerini sağlayacak olan insanın Ali bin Ebu Talib yetkinliğinde birisi olması gerekmektedir. Bu insanın, sıradan biri olması düşünülemez. Ana kaynak onun elindedir. Bu yüzden, aynı makama gelmiş bulunan ve fakat kendilerine devlet yönetimi için gerekli fırsatlar tanınmayan imamlarımız (S), Hz. Ali’nin azametine bu açıdan dikkat etmişlerdir. İmamlar, onu İmamet semasının güneşi olarak görmekteydiler ve zaten imamlar da bu semanın parlak yıldızları mesabesinde idiler. Hz. Ali onların en faziletli olanı idi. Hz. Peygamber İmam Hasan ve İmam Huseyn’in sahip olduğu makamla ilgili beyanında, ‘onların babası, kendilerinden daha yüksek ve faziletlidir’ diye buyurmuştu. Hz. Ali’nin makamı işte budur.

      Bu yüzden, Allah’ın seçkin kullarında bulunması gereken tüm yüce sıfatlar Hz. Ali’de vardı ve böylelikle peygamberimiz, yaratıcının emriyle onu bu makama seçti. İşte bu da konunun ikinci boyutu olup, Hz. Ali (S)’in faziletlerine bakışı içermektedir.

      Gadir’in, bugün bizim kendisine çok ihtiyaç duyduğumuz önemli bir boyutu da Hz. Ali’nin şahsiyeti ile onun ideali olan İslam toplumu ve İslam devletinin bir model olarak dikkate alınması zaruretidir. Bizim örneğimiz budur. Bu doğrultuda hareket etmeliyiz. Tarih boyunca gelip geçen seçkin şahsiyetler, büyük insanlar ve ulemadan bazılarının Hz. Ali düzeyinde ya da ondan bir derece aşağıda olduğu gibi bir yanılgıya düşmemeliyiz. Hayır, kesinlikle böyle değildir... Büyüklerimiz, ulemamız, seçkinlerimiz, şahsiyetlerimiz, onun ayağının tozu bile olamazlar. Bizim, birilerini böyle yüce bir şahsiyetle mukayese etmemiz mümkün değildir. Ancak, bizler tüm işlerimizi onu örnek alarak gerçekleştirmeliyiz.

      Bir öğrenciye ödev verildiğinde, alıştırma yapabilmesi için kendisine bir örnek veya model de gösterilir. Ancak, bu, öğrencinin ödevinde tamamen modeldeki gibi bir sonuç elde edebileceğini göstermez. Buradaki anlam, doğru istikametin gösterilmesidir. Hedef ve çabanın öğütlenmesidir. Bugün bizim İslami toplumumuz, bir zamanlar Hz. Ali’nin gerçekleştirmeye çalıştığı eylemler ve yönetim için sahip olduğu fırsatı nasıl değerlendirdiğini dikkate alarak hareket etmelidir. Sizler, onun kurmaya çalıştığı sistemin özellikleri ile ferdi özelliklerinin ne olduğunu kavramalısınız. Bizler, işte bu özellikleri dikkate alarak o istikamette hareket etmek zorundayız.
      Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

      Yorum


        #4
        Ynt: Ayetullah Hamenei: 'İmamet, Gönüllerin Yönetimidir !'

        Adalet, ahlak, tevhid, Allah için çalışma, toplum bireylerine karşı nezaket ve muhabbetle davranma gibi özellilkler. Müminlerin emiri, temsilcisine şu tavsiyede bulunmuştur: ‘İnsanlar ya seninle dinde kardeştir, ya da seninle türdeş...’ Bakınız, bu bakış açısı ne denli engindir. Beşeri özdeşlik... İnsanın birbirine olan muhabbetli bakışı... Hz. Ali’nin eğitilmesini umduğu insanların beşeriyetin diğer üyelerine bakışı, nezaket ve muhabbete dayanır.

        Daha sonra günahlar, hatalar ve ihanetler karşısında ciddi ve kararlı bir duruş sergilemek... Müminlerin emiri, hatta kendisine çok yakın akrabalarının hataları, ihanetleri ve Allah yolundan sapmalarını bile bağışlamamaktaydı. O muhabbetli davranış bir tarafta ve bu kesin, kararlı ve ilkeli tavır da bir tarafta... Hz. Ali’nin bakış açısı böyledir. Bütün bunlar bizim için modeldir. Bizlerin, bu hedefe yönelik hareketimiz sırasında yalnızca bir kaç adım ilerlememiz mümkündür; ancak her ne olursa olsun bu yola başkoymamız gerekmektedir. Örneğimiz bu olmalıdır. Gadir’in anlamı budur. Gadir’i canlı tutmamız, yalnızca onun itikadi boyutuyla ya da onun mukaddes varlığının konumuyla özetlenmemektedir. İşin bu yeni boyutu da çok önemlidir. Unutmayalım ki, toplumumuz, Ali’nin takipçisidir ve arzumuz da onun ideali olan toplum düzeyine ulaşmaktır. O halde bu kriterlere uymak zorundayız.

        Konunun bir başka boyutuna daha dikkatinizi çekmek isterim. Hz. Ali, arkasındaki ilahi seçime rağmen, bu hakkın talep edilmesinin İslam’a darbe vurarak ihtilaflara neden olabileceği ihtimalini gözeterek, böyle bir iddiada bulunmadığı gibi, aynı haklı konuma sahip olmayan ve fakat İslam toplumunu yöneten insanlarla işbirliğinde bulundu. Bu hedefle , kenarda oturmasını bildi. Zira İslam’ın o gün bu davranış ve vahdete ihtiyacı vardı ve bu yüzden Ali, fedakarlıktan kaçınmadı. Fedakarlık da önemli bir başka derstir bizim için. İşte bu da Gadir’in sunduğu derslerden bir diğeri...
        Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

        Yorum


          #5
          Ynt: Ayetullah Hamenei: 'İmamet, Gönüllerin Yönetimidir !'


          Hiç bir şek ve şüpheye yer vermeksizin belirtmek gerekir ki, şu anda bizim İslam dünyasında dayandığımız mantık, en güçlü mantıktır. Şia’nın mantığı, imamet ve velayet mantığı tarihin tüm dönemlerinde böyle idi, bugün de böyledir. Mantık sistemlerinin en güçlü olanı... Ancak, kendi mantığımıza, kendi yöntemimize, kendi inançlarımıza tam bir güvenle sarılmış olmamıza ve hatta bugün İslam bayrağı İran halkının elinde olmasına rağmen, hangi mezhebden olurlarsa olsunlar İslam dünyasındaki tüm kardeşlerimizi dayanışma ve kardeşliğe çağırmaktayız. İhtilaf çıkmasını istemiyoruz. Başkalarını silerek kendimizi ispat gibi bir yaklaşımımız yok. Bu çok önemli bir noktadır. Bu, yılbaşında vurguladığımız İslami insicam ilkesinin ta kendisidir.

          Düşmanlarımız, İslam dünyasına işte bu noktadan sızmaya çalışmakta ve müslümanların bulunduğu konumdan daha da zayıf hale düşmesine çabalamaktalar. Yıllar boyu, İslam dünyasının ve müslüman ülkelerdeki yönetimlerin zaaflarından yararlandı ve İslam topraklarında istedikleri her şeyi yapmaya çalıştılar. Müslüman halkların uyandığı, İslam Ümmeti’nin bir bölümünü teşkil eden İran halkının azamete kavuştuğu, bu halkın güçlü duruşunun başka halkların uyanışını da tetiklediği şu dönemde, daimi düşmanlarımız olan emperyalistler, yine bu ihtilaf virüsünü büyük bir ihanet içerisinde İslam dünyasının bünyesine aktarmak ve ihtilafları körüklemek peşindedirler. Bu tehlikeye karşı koymak zorundayız. Bu da Gadir hadisesi ve Hz. Ali’nin bize verdiği derslerden biridir.

          O dönemde müminlerin emirinin yanına gelerek, ‘ey Ali, sen haklısın, biz seni destekliyoruz, sakın bunları kabul etme, gelip şu yardımlarda bulunacağız’ diyenleri reddetti Hz. Ali... O eğer kendi hakkını savunmak istese ve kıyam etseydi, başkalarına ihtiyacı yoktu. Ancak, İslam toplumunun böyle bir ihtilaf ve çekişmeye dayanamayacağı düşüncesiyle kenara çekildi. Bu tavır, bizim için bir derstir.
          Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

          Yorum


            #6
            Ynt: Ayetullah Hamenei: 'İmamet, Gönüllerin Yönetimidir !'

            Bugün, ihtilafları canlandırmamak gerekir. İhtilafları büyütmemek gerekir. İslam mezhepleri mensupları, duyarlı oldukları mukaddesleri konusunda karşılıklı hakaretlerde bulunmamalıdırlar. Duyarlı olunan konulara parmak basarak, baskı yapmak, kışkırtıcılık demektir. Bu eylem, İslam dünyasında ayrılıklara yol açar. Bu ayrılıklar olmamalıdır. Bizim sözümüz budur.

            Bu yıl hacılara da işte bu mesajı ilettik ve dedik ki, İslam dünyası için gönülleri yanan insanların sözü de aynıdır ve çeşitli fırkaların hassas oldukları noktalara dokunmamak ve yeni düşmanlıklara yol açmamak gerekir. Bugün karşı karşıya olduğumuz düşman ne sünnidir ve ne de şii... İslami fırkaların herhangi birine küçücük bir eğilim bile taşımamaktadır. Ancak sünniye yaklaşıp bazı telkinlerde bulunmakta ve şiiye yaklaşıp başka türlü telkinlerde bulunmaktadır. Zira bunların aralarında ihtilaf, kavga ve savaş çıkmasını istemektedir. Düşmanın hareketlerine dikkat etmek gerekir.

            Allaha şükürler olsun ki, İran halkı şu 27-28 yıllık dönemde Allah’ın yardımıyla İslam bayrağını bu topraklarda yükseltme başarısını elde etmiş ve emperyalistlerin hileleri karşısında dikilerek, düşmanın oyunlarını akamete uğratmıştır. Eğer emperyalistlerin şu 27-28 yıl içerisinde İslam Cumhuriyeti aleyhindeki entrikaları ve hareketlerini bir fihrist halinde derleyecek olursak, istisnasız olarak bunların hemen hepsinde iddia ve tekebbür sahibi müstekbir güçlerin fiyaskoya uğradıklarını gözlemleriz. Bizim herhangi bir iddiamız da yoktu. Ancak, müslüman halkımız ve biz, iman ve tevekküle dayanarak, sahneyi boş bırakmamak yolundaki sorumluluk duygumuz ve düşman karşısında gaflete düşmememiz sayesinde emperyalistlerin bunca gürültü ve iddiaları ile tüm etkinlikleri karşısında zafer kazandık. Düşman çeşitli şekillerde ihtilaflar oluşturmaya çabaladı, ancak başarılı olamadı. Bizler, dikkatli olmak zorundayız.
            Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

            Yorum


              #7
              Ynt: Ayetullah Hamenei: 'İmamet, Gönüllerin Yönetimidir !'

              Değerli kardeşlerim, bu başarıların sürdürülebilmesi için düşmanı unutmamalıyız. Tüm meselelerde bizim gafletimizden yararlanabilecek ve bize darbe indirebilecek bir düşmanın var olduğunu unutmamalıyız. Bu, Kur’an’ın bize öğrettiği bir yöntemdir. Sizler Kur’an’ın bir çok yerinde şeytanın isminin ne kadar çok anıldığına bir bakınız. Bir kez şeytanın varolduğu zikredilebilirdi, ancak insanın hayatı boyunca çeşitli sorunlarla mücadele ettiği gözönüne alınarak, bu vurgu tekrarlandı ve kendisine darbe indirmeye çalışan bir düşmanın varolduğunu unutmaması öğütlendi. Bu yol şudur; düşmanı unutmamalıyız. Allah’ın bize yardım edeceğini de aklımızdan çıkartmamalıyız. Sahnede hazır bulunma sorumluluğumuzu da ihmal etmemeliyiz. Bu, çok önemli ve etkili bir faktördür.

              İran halkı şu anda yeni seçimlere yaklaşmaktadır. Allah’ın izniyle bu konuda İran halkına gerekli tavsiyelerde bulunacağım. Bu da, önemli alanlardan biridir. İran halkı dikkatli olmalıdır. Millet, seçimleri ilahi imtihanlardan ve sistemin işlevlilik alanlarından biri olarak görmeli ve uyanık olmalıdır. Zira, düşman karşısında gaflete düşmek, bu alanda büyük darbeler yenilmesine neden olabilir. Elbette Allahu teala şimdiye kadar siz aziz, cesur ve vefalı milletimizin yardımcısı idi ve bundan sonra da inşaallah O’nun tüm aşamalarda yine yardımcı olmasını ummaktayız.

              Bu bayram, İran halkına mübarek olsun ve Allahu teala inşaallah bu kutlu günü İran halkının, İslami ideallerine daha bir yakınlaşmasına vesile kılsın.

              Allah’ın selam, rahmet ve bereketi üzerinize olsun...
              Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

              Yorum

              YUKARI ÇIK
              Çalışıyor...
              X