Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

"Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

    [quote author=imamhüseyin link=topic=21496.msg129828#msg129828 date=1313628982]

    selamunaleykum!

    sizlerin birbirinizle bu tarzda tartışmalarınız sizlerin bu konu ve meseleler hakkında yeterli derecede bilgili olmadığımız veya bu konular hakkında detaylı araştırmalara girmediğiniz anlamına geliyor...

    sorunu sorma şekli yanlış? imamlar gayb-ı bilmeleri meslekleri icabları alakalıdır. bu kuranda belirli yerlerde açıklanmıştır.

    gayb allahın bildiği bir yöntem ama bir kaydı şartı var. onun dilediği kulluna bildirmesi kaçınılmaz. çünkü yapılan mücadelelerin onun bilgisi dışında değil.

    sadece allah'ın kendisi gayb-ı bildiğini bildirirken diğer tarfatanda sana biz o haberleri vermedikmi? terimleri kullanılmıştır.

    bir örnek olarak hz. musa (a.s.)'la konuşurken musa allah'tan bir münazarada bulunması gibi yani kardeşinede görev verilmesi gibi...

    kuran'da da bildirildiği gibi velayet konusu imam ali (a.s.)'a verildiği gibi. elbette imamlar gayb-ı bilgisine sahiptirler ama şartlarınında olduğu bir gerçek!...

    bu konu ve meseleler hakkında kuran ve ehl-i beyt araştırma makaleler bölümünde gayb ve imamet makaleler altın ve ehl-i sünnet alimlerinin vermiş olduğu belgelerle kaleme alınmıştır...

    ayreten en büyük delillerinde furkan süresini son ayet ilkelerinden de konu edilmiş ve imametin gayb ilmiyle mukafaatlandığını net bir şekilde açıklanmıştır...

    bu meseleler hakkında araştırma yapmadan evel hak ve batı konusunda çok bilinçli olmak zorunluğu vardır... imam dikmen

    [/quote]

    iyi de kardeşim senin dediğin gibi o haliyle konu zaten konuşuldu. ama mesele sorunun cevabı değil yöntem ve hangi kaynakların kabul edileceği konusu..

    arkadaş ben sünnilik aşığı değilim diyor ama şii kaynakları kabul etmiyor, sünni kaynaklardan delil istiyor. bunlardan da göstersek bu kez bu hadisler uydurma diyecek ve ayetlere aykırı diyecek. ben de ayetlerle iddiasını ispatla soruyu yeniden sormasını istedim..

    başka türlü bu sorun çözülmez. arkadaşla arama biraz girmeyin de sorudaki iddiasını kendi sistemiyle çelişkiye düşmeden ispatla yeniden sorsun.. İmamların gaybı bilmeleri iddiasının şirk olduğunu çünkü Allah'ın sadece resullere gaybı açtığı ayetine dayandırarak söyledi. ben de kendisine Resulün ne demek olduğunu sordum.. Peygamber dedi.. ben de Peygamber Kur'an'i bir tabir mi dedim neden Kur'an dışı kavram kullanıyorsun dedim bu noktada kaldık..

    evet şimdi sorun şu madem Allah gaybı sadede resulleriyle paylaşır, bu resuller kimdir bunu açıklasın. peygamber demesin çünkü bu Kur'ani bir tabir değil..

    Resuller kimlerdir resullük ne zaman biter bunu şu an bitmiş midir bunu Kur'anla açıklamasını bekliyorum.. Peygamber kelimesinin Kur'anda hangi ayette geçtiğini de tabi.. geçiyor olmalı ki Kur'an dışında rivayet kabul etmeyen arkadaş bunu kullanmış olsun..

    Yorum


      #32
      Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

      Gayb değilde ilham desek daha yerinde olur.

      1-Mutahhari: ilham kapısı kapanmamıştır .Hatamiyet kitabına bakınız.

      2-Hz. Ali (a.s) halka yaptığı bazı konuşmalarında gelecekte meydana gelecek olan olaylardan haber veriyor ve: Bu müstakil bir gayb ilmi değildir [1] buyuruyorlardı.
      Yine o Hazret şöyle buyuruyorlardı: Hz. Resulullah, helal ve haramdan ve kıyamete kadar olacaklardan bana bin bab ilim öğretti ve her bir babdan da bin bab ayrılmaktadır. [2]
      İşte bu ilmin sahibi Hz. Ali idi ki, halka yaptığı konuşmasında: Beni kaybetmeden önce soracağınız ne varsa sorunuz. Ben göklerin yollarını yerin yollarından daha iyi bilirim buyuruyordu.
      Hz. Ali (a.s)'ın kendisinden sonra meydana geleceğini haber verdiği olaylardan biri de Meysem-i Temmar'ın başına gelecek olaylardan haber vermesidir. Bu olay özet olarak şöyledir:
      Hz.Ali(a.s) Aşığı Meysem-i Temmar
      Meysem Hz. Ali'nin kölelikten kurtardığı bir kişidir. O, Hz. Ali'nin mektebinde yetişip,o Hazret'e aşık olan, eti kanı Ali sevgisiyle dolu bir şahsiyet idi.
      Bir gün Hz. Ali (a.s) ona şöyle buyurdu: Benden sonra dar ağacına asılacaksın, kılıçla vücudunu yaralayacaklar, üçüncü gün sakalın, ağız ve burnunun kanıyla kırmızıya boyanacaktır. Seni Amr bin Harisin evinin yanında dokuz kişi ile birlikte asacaklar. Senin asılacağın ağaç hepsininkinden kısa olacak. Hadi gel dalına asılacağın o hurma ağacını sana göstereyim. Hz. Ali (a.s) o ağacı Meysem'e gösterir.
      İmam şehid olduktan sonra Emeviler halka musallat olurlar. Meysem şehid edileceği yıl Allah'ın evine müşerref olur ve Ümmü Seleme'yle görüşür. Ona Hz. İmam Hüseyin (a.s)'ı sorar. Meysem Hazret'in şehir dışına çıktığını öğrenince: İmam gelince selamımı kendine ilet ve çok geçmeden onunla öbür dünyada Allah'ın huzurunda buluşacağımızı söyle der.
      Ümmü Seleme, Meysem'in sakalının muattar edilmesi için güzel kokular getirilmesini emreder. Nihayet yakında Peygamber ve Ehl-i Beyt'i uğruna kana boyanacak Meysem Kufe'ye gelir. İbn-i Ziyad'ın askerleri onu yakalayıp, İbn-i Ziyad'ın yanına götürürler. Meysem ile İbn-i Ziyad arasında şu konuşma geçer:
      İbn-i Ziyad: Allah'ın nerededir?
      Meysem: Zalimlerin pususunda ve sen de onlardan birisisin.
      İbn-i Ziyad: Mevlan Ali benim sana yapacaklarımla ilgili ne demişti?
      Meysem: Asılacağımı ve asıldığım ağacın kısa olacağını haber vermiştir.
      İbn-i Ziyad: Ben mevlan ile muhalefet olsun diye seni başka şekilde öldüreceğim.
      Meysem: Nasıl bunu yapabilirsin? Halbuki mevlam Peygamber'den, o da Allah tarafından vermiş bu haberi, Allah ile muhalefet edebilir misin? Ben şehadet yerimi daha iyi biliyorum ve ağzına dizgin vurulacak ilk Müslüman benim.
      Bunun üzerine, İbn-i Ziyad çok öfkelenir ve Şimdilik onu zindana götürün der.
      Meysem zindanda, Muhtar Sakafi'nin kurtulacağı müjdesini ona verip: Sen Hz. İmam Hüseyin'in intikamı uğrunda İbn-i Ziyad'ı öldüreceksin der. (Meysem'in bu haberi onun bildirdiği gibi gerçekleşmiştir.)
      Nihayet Meysem'i zindandan çıkarıp, Amr bin Haris'in evinin yanındaki önceden tanıttığı ağaca asarlar. Halk etrafına toplanır. O asıldığı halde fırsatı münasip bilip mevlası Ali (a.s)'ın faziletlerini anlatmaya başlar.
      İbn-i Ziyad'a Meysem'in, onu rezil ettiğini söylenir. O da Meysem'i susturmak için ağzına dizgin takmalarını emreder. Böylece, Hz. Ali (a.s)'ın haber verdiği gibi o Ehl-i Beyt aşığı şehadete erişir. Allah'ın selamı ona olsun. [3]
      Netice olarak inanıyoruz ki, on iki imam bir şeyi bilmeyi irade ettikleri zaman, ilahi talim, ilham ve teyit yoluyla biliyorlardı ve gayb alemiyle olan irtibat Masum İmam vasıtasıyla devam edecektir.
      Sadr-ül Müteallihin (Molla Sadra) Gaybın Kilitleri adlı kitabında şöyle yazıyor: Gerçekte vahiy, yani meleğin görevi gereği hükümleri peygambere getirmek kastiyle inmesi kesilmiştir. Ama ilham ve işrak kapısı asla kapanmamıştır ve kapanmayacaktır. Bu kapının kapanması mümkün değildir.
      Ayrıca Masum İmamlar'ın vazife alanları toplumun zahir ve batınına dönük olduğundan, bir takım sırlara, hassas ve hayatî meselelere diğerleriyle mukayese olunmayacak derecede, alim ve arif olmaları, akıl ve mantık yoluyla ispat olunan konulardandır.
      1-Nehc-ül Belağa Hutbe: 128
      2- Bihar-ül Envar c. 40 s.130
      3- İrşad-ı Mufid, s.152-154
      " Söyledim... duydu anlamına gelmez
      Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
      Anladı... hak verdi anlamına gelmez
      Hak verdi... inandı anlamına gelmez
      İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
      Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”

      Yorum


        #33
        Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır


        Qom_u_aşk kardeş neden böyle saldırgan olduğunu anlamış değilim. sizin tartışmanızı inceledim, fakat sizin ona doğru bir cevap vermediğinizi görünce size yardımcı olmak için çalışmalarımdan belgeler verdim. eğer o makalelere müracaat etseydin cevabını görmüş olurdum.

        dediğim gibi hak ve batıl konusu çok önemlidir. eğer siz hak ve batılın ne anlama geldiğini anlamış ve kavramamışsanız elbetteki insanlara cevap veremezsiniz.

        nebi resul enbiya gibi isimlerin sonucu ine aynı kapıya çıkar. bunlar teblif görevleridir ki zamanına göre görevlendirilmiştir. ayrıca da imamet makamınında ibrahim (a.s.)'ın munazara sonucu soyuna teblif edilmiş imamlardır. yani bir peygamber aynı zaman zarfında da bir imam'dır...

        dediğim gibi insanları kandırmak veya paralarını alıpta kitaplarını basmamak şiilik veya müslümanlık değildir. umarım bu sefer konuyu anlamış ve kavramışsın...

        kuran ve ehl-i beyt araştırmaları ayrı bir çalışmadır...

        kuran ve ehl-i beyt araştırmaları aşura özel ayrı bir çalışmadır... ikisini biririne karıştırmayın. orda vermiş olduğum belgeler yüzde doksandokuz ehl-i sünnet ulemalarındandır. tüm kaynaklarında numaraları yazılıdır. eğer bunu da kabullenmiyorsa onun sünni olmadığı gerçeği ortaya çıkar...

        ilk önce kuran-ı muhatab alınmalıdır ki ayet ilke numaralarını verdim. ama yine de vereyim. bakara süresi. 124 ayet ilkeri imametle ilgilidir.

        maide süresi ululemr ile ilgilidir.

        yasin süresi. imametle ildilidir.

        furkan suresinin son ayeti sahib-i zaman ile ilgili ve hergün yazmaktadır olan her şeyi... inter inan ister inanma bu gerçektir...

        unutmayin ki allah insanların istediği adamı seçmez!... imam dikmen

        Yorum


          #34
          Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

          [quote author=imamhüseyin link=topic=21496.msg129850#msg129850 date=1313666507]


          dediğim gibi insanları kandırmak veya paralarını alıpta kitaplarını basmamak şiilik veya müslümanlık değildir. umarım bu sefer konuyu anlamış ve kavramışsın...

          kuran ve ehl-i beyt araştırmaları ayrı bir çalışmadır...


          [/quote]

          Ne oluyor anlayamadım.Ya herkese açık formda bunları konuşmayın ya da bu meseleyi açıklayın.
          " Söyledim... duydu anlamına gelmez
          Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
          Anladı... hak verdi anlamına gelmez
          Hak verdi... inandı anlamına gelmez
          İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
          Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”

          Yorum


            #35
            Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

            imamlar mutlak surette gaybı bilmezler ancak kendilerine Resulullahtan gelen bilgi ve semavi ilham hariç...

            Yorum


              #36
              Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

              bu iş neden bu kadar uzuyor hala anlamış değilim. mutlak surette gaybı kimse bilmez, nebi, rasul ve imamlar a.s-da dahil. nebi, rasul ve imamlar a.s ancak Allahın bildirmesi ile gaybı bilirler. ben defalarca link attım ama malesef okumak yerine hala aynı şeyler tekrar ediliyor. defalarca link atmama rağmen okunmayan Allame Tabatabi r.a-ın bu konudaki açıklamasını aktarıyorum:

              "O bütün gaybı (görülmeyenleri) bilir. Gayb'ına (sırlarına) kimseyi muttali kılmaz. An­cak dilediği Resul (peygamber) bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar. Ki böylece onların, Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. Onların nezdinde olup biteni çepeçevre kuşatmıştır ve her şeyi bir-bir saymıştır." (Cin, 26, 27, 28)

              "Gayb:" Görünmeyen demektir ve görünenin karşıtıdır. Dolayısıyla duyularla algılanmayan her şey, gaybın kapsamına girer. O da, yüce Allah ve O'nun duyularımız tarafından algılanamayan büyük ayetleridir. Vahiy de duyularca algılanıp kavranmayan büyük ayetlerden biridir. Nitekim "Sana indiri­lene ve senden önce indirilenlere iman ederler." (Bakara, 4) ifadesinde de vahiy gerçeğine işaret edilmiştir. Şu hâlde, vahye iman etme ve ahirete kesin inanma karşısında "gaybe iman etme" ifadesiyle Allah'a iman kastediliyor. Böylece dinin üç temel ilkesi tamamlanmış oluyor. Kur'ân burada sırf somut algılarla yetinilmemesini, aklıselime ve katıksız usa da uyulmasını teşvik ediyor. [el-Mîzan, c.1, s.73]

              "O bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz." İzharu'ş Şey'i ala'ş Şey' =Bir şeyi başka bir şeye göstermek, ona musallat kılmak demektir. "Bütün görülmeyenleri bilir." ifa­desi, mahzuf müptedanın haberidir. Takdiri açılımı da: O bütün görülmeyenleri bilir, şeklindedir. Keli­me, ayetin akışını da göz önünde bulundurduğumuz zaman, yüce Allah'ın bilgisinin bütün gaybı kapsa­dığı gibi, gaybı bilmenin de sırf Ona özgü olduğunu ifade etmektedir. Bu yüzden gayb kelimesini ikinci kez kendisine izafe etmiş ve "sırlarını (gaybını)" buyurmuştur. Burada özgülüğü ifade etmesi için zamir yerine zahir isim kullanmıştır. Eğer "ona kimseyi muttali kılmaz..." deseydi, bu anlamı vermeyecekti.

              Ayetin anlamına gelince: Allah bütün gaybi bilir ve bu sırf Ona özgü bir bilgidir. Kendisine öz­gü olan gayb bilgisine insanlardan hiç kimseyi muttali kılmaz. O halde burada bütünsel/külli olumsuz-lama söz konusudur. Ama bazıları, burada cüzi olumsuzlama olduğunu ısrarla söylemişlerdir. Onlara göre kast edilen anlam şudur: Hiç kimseyi gaybmın tümüne muttali kılmaz... Bundan sonra ele alacağı­mız ayetlerin zahiri bizim açıklamamızı destekler niteliktedir.

              "Ancak dilediği (resul) peygamber bunun dışındadır." İstisna "kimse" ifadesiyle ilintilidir. "Peygamber" sözü "dilediği" sözünün açıklaması konumundadır. Bundan da anlaşılıyor ki, Allah, pey­gamberlerine, kendisine özgü gaybtan dilediği şeyleri gösterir. Bu ayet, "Gaybın anahtarları Allah'ın elindedir; onları Ondan başkası bilmez." (Enam, 59) "Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir." (Nahl, 77) "De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez." (Nemi, 65) gibi gaybı bilmeyi sırf Allah'a özgü kılan ayetlerle birlikte ele alındığı zaman, buradan asıl olma ve tabi olma gibi bir anlam çıkar. Yani Allah gaybı bizzat bilir, Onun gaybı bilmesi asıldır, Ondan başkası da Allah'ın öğretmesi sayesinde bilir. Gayb ile ilgili bu ayetler, vefat ettirme ile ilgili ayetlere benzerler. Örneğin: "Allah... canlarını alır." (Zümer, 42) ayeti, can almayı sırf Allah'a özgü kılmaktadır. Konuyla ilgili di­ğer ayetlerde ise şöyle buyruluyor: "De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak." (Secde, 11) "Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz onun canını alırlar." (En’âm, 61) Buna göre can al­ma, aslı itibariyle yüce Allah'a aittir, meleklerse tabi olmak bakımından bu işlevi görürler. Çünkü melekler, Allah'ın emirlerine boyun eğen aracı sebepler konumundadırlar.

              "Ki böylece onların, Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin." "Bilsin" ifadesindeki zamir, Allah'a dönüktür, "tebliğ ettiklerini" ve "Rablerinin" ifadelerindeki zamirler ise "inin" edatına, anlamı itibariyle ya da peygambere, cinsi itibariyle dönüktür. Allah'ın, onların Rablerinin gönderdiklerini tebliğ ettiklerini bilmesi ile fiili bilme anlamındadır. Yani, tebliğ olgusunun objeler dün­yasında gerçekleşmesi. Bu açıdan aşağıdaki ayete benzer bir ifade söz konusudur: "Elbette Allah, doğ­ruları bilecek ve yalancıları da mutlaka bilecektir." (Ankebut, 3) Kur'ân'da bunun örnekleri çoktur.

              Ayetlerle ilgili olarak yaptığımız açıklamalardan şu üç sonuç çıkıyor:

              Birincisi: Gaybi bilmenin sırf Allah'a özgü olması, asıl bilginin, açıkladığımız üzere Ona ait ol­ması anlamındadır. O, gaybı bizzat bilir, başkaları ise Onun öğretmesiyle bilebilirler.

              Bu da gösteriyor ki, Kur'ân'da peygamberlerin gaybı bilmeyi kendileri açısından olumsuzladıklarına ilişkin olarak aktarılan sözlerde peygamberlerin asıl ve bağımsız bilgiye sahip olmaları kastediliyor, vahiy yoluyla kendilerine bildirilen şeyleri kapsamıyor. Buna örnek: "De ki: Ben size, Allah'ın hazi­neleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem." (En'âm, 50) "Eğer ben gaybı bilsey­dim elbette daha çok hayır yapmak isterdim." (A'râf, 188) "De ki: Ben peygamberlerin ilki deği­lim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım." (Ahkaf, 9)

              İkincisi: "Sırlarına kimseyi muttali kılmaz." ifadesinin genelliği "Ancak dilediği peygam­ber bunun dışındadır." ifadesiyle tahsis edildiği için, ifade tahsis edilmiş genel durumuna gelmiştir. Böyle olması başka bir tahsis edici unsurla tahsis edilmesini engellemez. Nebiler meselesinde olduğu gibi. Çünkü Kur'ân onlara vahiy indirildiğini ifade ediyor: "Biz Nuh'a ve ondan sonraki peygamber­lere (nebilere) vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik." (Nisa, 163)

              Yine Kur'ân, vahyin gaybi bir olgu olduğunu vurguluyor. O halde nebi, tıpkı resul gibi gaybi bil­gilere nail olur. Ama bu, ayette kullanılan resul kelimesinin nebinin alternatifi anlamında olması duru­munda geçerlidir. Şayet mutlak olarak yüce Allah'ın insanlara elçi gönderdiği peygamber anlamında kullanılmışsa, bu anlamda nebi de yüce Allah'ın insanlara gönderdiği biridir. Nitekim yüce Allah buna şöyle işaret etmiştir: "Biz, senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki..." (Hac, 52) "Biz hangi ülkeye bir nebi gönderdiysek..." (Araf, 94) Şu halde tefsirini sunduğumuz ayette, yeni bir tahsis edici ifadeye gerek kalmadan nebi de genel olumsuzluğun (gaybi bilmemenin) dışında tutulmuştur.

              Aynı durum, Kur'ân'da kullanıldığı anlamı ile imam için de geçerlidir. Çünkü yüce Allah imamı sabır ve kesin inanç sahibi olarak vasfeder: "Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandıkları za­man, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten imamlar tayin ettik." (Secde, 24) Bir yerde onların önündeki örtüyü kaldırdığını da ifade ediyor: "Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk." (Enam, 75) "Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız, mutlaka cehennem ateşini görürdünüz." (Tekasür, 5-6)

              Meleklere gelince; peygambere nüzulünden önce taşıdıkları vahiy ve gözlemledikleri melekût âlemi, bize göre gayb olsa da onlar açısından görülen olgulardır. Kaldı ki "Sırlarına kimseyi muttali kılmaz." ifadesi, sadece yeryüzünde yaşayan dünya ehlini kapsar. Aksi takdirde bu ayetle, Kur'ân nassıyla gaybın bir parçası olduğu vurgulanan ahiret olaylarını gözlemleyen ölülerin bu durumu çelişirdi. O halde ayetin olumsuzladığı kısmın kapsamında tek bir kişi kalmamış oluyor. Çünkü bütün insanların top­lanacağı ahiret gününde herkes dirilecektir ve o gün bu açıdan artık görülen bir gündür. Aynı şekilde ölü­lerin yaşadığı hayat dünya hayatından farklı olduğu gibi meleklerin hayatı da maddi hayattan farklıdır.

              Üçüncüsü: Ayette, resule gösterilen olarak istisna tutulan gayb, risaletin tebliğinin gerçekleşme­sinin esasını oluşturan olgudur ve bu olgu; "akidevi bilgiler, dini hükümler, kıssalar, ibret dersleri, hik­met ve öğütler gibi risaletin metninden ya da bazı peygamberlerle ilgili olarak aktarılan kimi gaybi ha­berlerde olduğu gibi resulün risalet iddiasında bulunurken doğru söylediğine delalet eden mucizeler­den" daha geneldir. Peygamberlerden bazılarının gaybi olarak verdiği haberlere şunları örnek gösterebi­liriz: Salih (a.s)'m kavmine hitaben söylediği: "Yurdunuzda üç gün daha yaşayın! Bu söz, yalanlanamayan bir tehdit idi." (Hud, 65) şeklindeki sözleri. İsa (a.s)'ın İsrailoğullarma hitaben söylediği şu sözler: "Evlerinizde ne yeyip biriktirdiğinizi size haber veririm. Bunda sizin için bir ibret vardır." (Al-i İmran, 49) Ayrıca buna peygamberlerin vaadleri, Kur'ân-ı Kerimde yer alan geleceğe dair işaret­ler, bunların tümü gaybın gösterilmesinin örnekleridir. [el-Mîzan, (Cin, 26-28) Tefsir.]

              De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. (Ahkaf, 9)

              Ayette geçen el-Bid'u, nitelikleri veya söz ve davranışları itibariyle daha önce bir benzeri bu­lunmayan şey demektir. Bu yüzden bazıları, bu ayeti tefsir ederken şu anlamı vermişler:

              Ben size gönderilen ve öncesinde hiçbir peygamber gelmeyen ilk peygamber değilim.

              Bazıları ise cümlenin anlamını şöyle olduğunu söylemişlerdir: Ben benden önce hiçbir peygam­berin söylemediği söz ve davranışları icat eden, uyduran bir kimse değilim.

              Birinci anlam, ayetin akışıyla bağdaşmadığı gibi, hemen öncesinde yer alan "O, bağışlayan, esirgeyendir." ifadesiyle de -bizim ortaya koyduğumuz anlamı itibariyle- bağdaşmamaktadır.

              Dolayısıyla ikinci anlam daha uygundur. Bu açıdan ayetin anlamı şöyledir: Ben şekil veya hare­ket tarzı, söz veya davranış olarak benden önceki peygamberlere aykırı bir tutum içinde değilim. Bila­kis ben, onlar gibi bir beşerim, onlar da bulunan beşeri özellikler bende de vardır. Onların hayat yön­temleri benim de hayat yöntemimdir.

              Bu cümle ile yüce Allah'ın bize aktardığı şu sözlerine de cevap verilmiş oluyor: "Bu ne biçim peygamber; yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı! Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yiyeceği bir bahçesi olmalıy­dı." (Furkan,7-8)

              "Bana ve size ne yapılacağını da bilmem." (Ahkaf, 9) Burada Peygamber kendisini gaybı bil­mediğini ifade ediyor. Dolayısıyla bu ifade, şu ayete benzemektedir: "Eğer ben gaybı bilseydim elbet­te daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı." (Araf, 188) Ancak bu iki ayet arasında bir fark vardır. "Eğer ben gaybı bilseydim." Ayetinde gaybı bilmeyi mutlak olarak olum­suzluyor ve buna tanık olarak da kendisine kötülüğün dokunmasını ve çok hayır yapamamasını gösteri­yor. "Bana ve size ne yapılacağını bilmem." ifadesinde ise, özel bir gaybi bilgiyi olumsuzluyor. Bu da hep birlikte karşı karşıya kaldıkları hadiseler bağlamında kendisine ve onlara ne yapılacağıdır.

              Çünkü putperestler şöyle sanıyorlardı: Eğer ortada bir peygamber varsa, peygamberlik vasfına sahip olan kimse, kendiliğinden gaybı bilmek durumundadır. Mutlak bir gaybi güce sahip olması gere­kir. Nitekim Kur'ân'da müşriklerin yaptıkları önerileri aktaran ayetlerden de bunu anlayabiliyoruz. Bu yüzden Resûlullah, açık bir şekilde, kendisine ve onlara ne yapılacağını bilmediğini itiraf etmesi ve gaybi bilme niteliğini kendisinden olumsuzlaması, dolayısıyla kendisinin ve onların başına gelen hadi­selerin kendisinin iradesinin ve seçme gücünün dışında olduğunu, bunlarda kendisinin hiçbir dahlinin olmadığını, bilakis kendisine ve onlara bunları yapanın yüce Allah olduğunu itiraf etmesi emrediliyor.

              "Bana ve size ne yapılacağını da bilmem." (Ahkaf, 9) İfadesi, Resûlullah (s.a.a) gaybi bilme­diğini vurguladığı gibi, gayb perdesinin arkasında olup kendisine veya onlara isabet edecek herhangi bir şeyi ortadan kaldırmaya da gücünün yetmediğini ortaya koymaktadır.

              Bu ayetin, Resûlullah'ın gaybi bilmediğini belirtmesi ile onun vahiy aracılığıyla gaybı bilmesi arasında bir çelişki yoktur. Nitekim Allah Kur'ân'ın çeşitli yerlerinde, Resûlullah'a vahiy yoluyla gaybi bilgiler verdiğini açıklamaktadır: "İşte bu gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz." (Yusuf, 102) "İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir." (Hud, 49) "O bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz; ancak dilediği peygamber bunun dışındadır." (Cin, 26-27) İsa (a.s)'ın şu sözü de buna örnektir: "Ayrıca evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm." (Al-i İmran, 49) Yusuf (a.s)'ın zindan arkadaşlarına söylediği şu söz de buna bir örnektir: "Size yedirilecek yemek gelmeden önce onun yorumunu mutlaka size haber veririm." (Yusuf, 37)

              Tefsirini sunduğumuz ayette Peygamberin gaybi bilmediğinin açıklanması ile başka ayetlerde, onun vahiy yoluyla gayb'a dair bilgiler aldığının açıklanması arasında çelişki olmadığını şöyle izah ede­biliriz: Resûlullah (s.a.a) ve diğer peygamberlerin gaybi bilmediklerini belirten ayetler, onların beşeri doğaları itibariyle gaybi bilmediklerini vurgulamaktadırlar. Onların beşeri bir tabiata sahipken veya be­şer üstü bir tabiata sahip olarak, kendiliklerinden gaybi bilme özelliğiyle belirginleşmeleri ve bu özellik lerini her türlü yararlı şeyi edinme ve kötü şeyleri de bertaraf etme hususunda kullanmaları olumsuzlan-maktadır. Tıpkı bizim, maddi sebepler aracılığıyla yaptığımız gibi, onların da öz doğalarından kaynak­lanan bu olağanüstü yeteneklerini kullanmaları olumsuzlanmaktadır. Bunun olumsuzlanması ile gayb'a dair bazı olguların vahiy yoluyla ve ilâhî öğretim sonucu önlerine açılması arasında herhangi bir çelişki yoktur. Nitekim peygamberlerin gösterdikleri mucizeler de onların kendi güçlerinden kaynaklanan bir gücü kullanmalarının sonucu değildir. Bilakis Allah'ın izni ve emriyle bu mucizeleri gösterebilmekte­dirler. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: "De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir elçi­yim." (İsra, 93) Bu, kendisinden mucize istendiği bir sırada Allah tarafından peygamberine öğretilen bir cevaptır. Başka yerde de şöyle buyruluyor: "De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındandır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım." (Ankebut, 50) "Hiçbir peygamber Allah'ın izni olmaksızın her­hangi bir ayeti kendiliğinden getiremez. Allah'ın emri gelince de hak uygulanır." (Mümin, 78)

              Aynı şekilde, tefsirini sunduğumuz ifadeden hemen sonra yer alan ve onunla bağlantılı bulunan şu cümle de bu anlama ilişkin bir tanık konumundadır: "Ben sadece bana vahyedilene uyarım." (Ahkaf, 9) Bu cümlenin kendisinden önceki cümle ile bağlantılı olması, onun bir örneklendirme mahiyetin­de olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla kast edilen anlam şudur: Ben şu gayb ile ilgili hadiseleri ken­diliğimden bilmem. Yalnızca bu hususta bana vahyedilen şeylere uyarım.

              "Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım." Bu cümle ayatte daha önce geçen "Ben..."ilk değilim." "Ben... bilmem" "Ben sadece... uyarım." ifadelerinin tümüne yönelik bir te'kid mahiyetindedir. [el-Mîzan, (Ahkaf, 9) Tefsir.]

              Yorum


                #37
                Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

                Evet Allame Tabatabi r.a-ın bu konudaki açıklamasını doğru ve yerinde bir tespittir.

                Ama dikkatinizi şuna çekerim ki yazı baştan sona peygamberlerin ancak vahiy ile gaybı bileceğini söylüyor.

                Acaba imamlar Allah(cc)'tan VAHİY mi alıyor?EĞER BUNA CEVABINIZ EVETSE iddia büyük ve temelsiz derim.Ama cevabınız hayırsa Biz bunun adını ilham olarak değiştirelim.
                " Söyledim... duydu anlamına gelmez
                Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
                Anladı... hak verdi anlamına gelmez
                Hak verdi... inandı anlamına gelmez
                İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
                Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”

                Yorum


                  #38
                  Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

                  [quote author=kevserizehra link=topic=21496.msg129898#msg129898 date=1313751313]
                  Evet Allame Tabatabi r.a-ın bu konudaki açıklamasını doğru ve yerinde bir tespittir.

                  Ama dikkatinizi şuna çekerim ki yazı baştan sona peygamberlerin ancak vahiy ile gaybı bileceğini söylüyor.

                  Acaba imamlar Allah(cc)'tan VAHİY mi alıyor?EĞER BUNA CEVABINIZ EVETSE iddia büyük ve temelsiz derim.Ama cevabınız hayırsa Biz bunun adını ilham olarak değiştirelim.[/quote]

                  evet, imamlar a.s vahiy alırlar, delili de bizzat imamlardan a.s gelen sahih hadislerdir. ama sen Tabatabi r.a-ın sözlerini bir daha oku, belki imamların a.s gaybı bilmesi ile ilgili bir şeyler anlarsın diye ümid ediyorum. bu arada bu ne biçim munazara anlamadım, ehli sünnet kaynaklarından sunduğum hadislere halen bir cevap alamadım?

                  Yorum


                    #39
                    Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

                    [quote author=Elmeddin link=topic=21496.msg129919#msg129919 date=1313770481]
                    [b]evet, imamlar a.s vahiy alırlar, delili de bizzat imamlardan a.s gelen sahih hadislerdir. ama sen Tabatabi r.a-ın sözlerini bir daha oku, belki imamların a.s gaybı bilmesi ile ilgili bir şeyler anlarsın diye ümid ediyorum. b]
                    [/quote]

                    1-İmam Humeyni Masumların Çehresi adlı kitapta 192.sayfa'da Cebrail'in Resul'un vefatından sonra 75 gün Hz.Fatııma'ya geldiğini ona gelecekte vuku bulacak bazı olaylardan haber verdiğini ve İmam'ın ise bunları yazdığından bahsediyor.

                    2-Cibril'in Hz.Fatımanın dışında hiçbir İmam'a nazil olduğuna dair bir rivayetle karşılaşmadığını belirtiyor.


                    3-193.sayfada da Sahife-i Fâtımanın Allah'ın Zehra-i Merziyye'ye ilhamı olduğunu belirtiyor.
                    " Söyledim... duydu anlamına gelmez
                    Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
                    Anladı... hak verdi anlamına gelmez
                    Hak verdi... inandı anlamına gelmez
                    İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
                    Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”

                    Yorum


                      #40
                      Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

                      [quote author=kevserizehra link=topic=21496.msg129963#msg129963 date=1313840718]
                      1-İmam Humeyni Masumların Çehresi adlı kitapta 192.sayfa'da Cebrail'in Resul'un vefatından sonra 75 gün Hz.Fatııma'ya geldiğini ona gelecekte vuku bulacak bazı olaylardan haber verdiğini ve İmam'ın ise bunları yazdığından bahsediyor.

                      2-Cibril'in Hz.Fatımanın dışında hiçbir İmam'a nazil olduğuna dair bir rivayetle karşılaşmadığını belirtiyor.

                      3-193.sayfada da Sahife-i Fâtımanın Allah'ın Zehra-i Merziyye'ye ilhamı olduğunu belirtiyor.[/quote]

                      bu kitap bende var, ve doğrudur, aktardığın sözler orada var. fakat;

                      1. bunun konumuz ile ne ilgisi var?
                      2. imam Humeyni r.a "Cibril a.s-ın imamlara nazil olduğu hakkında rivayetle karşılaşmadım" sözünün anlamı Hz. Cibril a.s-ın asli şeklinde Hz. Fatıma s.a dışında diğer imamlara a.s görünmediği ola bilir. zira Cibril a.s-ın imamlar a.s ile görştüğü, ilahm getirdiği gibi konular bilinen bir şeydir. "el-Kafi"de konu hakkında başlı-başına bablar bile var.

                      Yorum


                        #41
                        Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

                        [quote author=kevserizehra link=topic=21496.msg129898#msg129898 date=1313751313]
                        Evet Allame Tabatabi r.a-ın bu konudaki açıklamasını doğru ve yerinde bir tespittir.

                        Ama dikkatinizi şuna çekerim ki yazı baştan sona peygamberlerin ancak vahiy ile gaybı bileceğini söylüyor.

                        Acaba imamlar Allah(cc)'tan VAHİY mi alıyor?EĞER BUNA CEVABINIZ EVETSE iddia büyük ve temelsiz derim.Ama cevabınız hayırsa Biz bunun adını ilham olarak değiştirelim.
                        [/quote]

                        iddia ile ilgili midir bilemiyorum ama bir hadisi dikkatine sunuyorum hadisi bana açıklar mısın?

                        ..Peygamber buyurdu: Ali ile özel görüşen ben değildim Allah onunla özel konuştu...

                        bu sünni hadis kitaplarında geçen sahih bir hadis. hadisi nasıl anlıyorsun?

                        Yorum


                          #42
                          Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

                          “BEN ALİ İLE TENHADA KONUŞMADIM,LAKİN ALLAH ONUNLA KONUŞTU..!!(açıklama :Peygamber efendimiz Taif muhasarası esnasında hz.Ali’yi tenha bir yere alıp onunla uzun uzadıya konuştuktan sonra eshab bu durumdan dolayı konuşmuşlardı.Bunun üzerine peygamber efendimiz yukarıdaki hadis-i şerif-ini buyurdu…) “

                          Allah'ın peygamber aracılığıyla İmam'la konuşması doğaldır.Bu İmam için de bir fazilettir.Buna benzer fazilete Hz.Meryem ve Musa'nın annesi de nail olmuştur.

                          İmamet nedir?Ehli beyt kimdir?Faziletleri nedir?bunların iyi farkındayız.Biz Mutahhari'nin deyimiyle ya YA HEP YA HİÇ ilkesi ile hareket etmiyoruz.Ya da İmam Ali'nin faziletlerinin çok iyi farkındayız.
                          " Söyledim... duydu anlamına gelmez
                          Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
                          Anladı... hak verdi anlamına gelmez
                          Hak verdi... inandı anlamına gelmez
                          İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
                          Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”

                          Yorum


                            #43
                            Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

                            Tahribatta üzerinize yok!!!

                            Allah'ın Peygamber aracılığıyla Ali ile özel konuştuğu tam bir tahrifattır. Bana hadisin arapça cümlesini ve kelime kelime anlamını yazar mısınız buraya!!

                            bu sizin kendi kitaplarınızdaki bilgiler karşısında bile nasıl acze düştüğünüzü ve sisteminizi yanlış kurduğunuzun bir delilidir. eğer siz kelime kelime bu hadisin anlamını buraya yazmazsanız ben tahrifatınızı belirtmek için yazacağım..

                            bir hatırlatma:

                            Peygamber s.a.a. buyurdu: kim benim söylemediğim bir sözü bana iftira atarsa cehennemdeki yerine hazırlansın!!

                            Böyle net yorumsuz şekilde tahrifatınızı görünce bizim yanımızda adaletinizi (güvenilirliğinizi) yitirmektesiniz..

                            Yorum


                              #44
                              Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

                              Qom_u_aşk FARZEDELİM Kİ BU MESELE SENİN DEDİĞİN GİBİ. O ZAMAN KONUNUN BAŞLIĞINI SİL VE ŞÖYLE YAZ;

                              İMAMLAR VAHİY ALIR MI?
                              Eeee sen onu iddia ediyorsun.Vallahi tahrifte milat açmış olursun.

                              Yok bunu demeye getirmiyorsan,ne demek istiyorsun?
                              " Söyledim... duydu anlamına gelmez
                              Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
                              Anladı... hak verdi anlamına gelmez
                              Hak verdi... inandı anlamına gelmez
                              İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
                              Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”

                              Yorum


                                #45
                                Ynt: "Gayb İlmini İmamlara isnat eden(dayandıran) herkes kafirdir ve dinden çıkmıştır

                                sorumun cevabını bekliyorum. bir tahrifatta bulundunuz ya düzeltip özür dilemeniz ve tevbe etmeniz ya da bu iddianın tahrifat değil hakikat olduğunu ispatlarsınız..

                                ben bekliyorum.. cevaptan sonra başlık ve konuyla ilgili yazdığınıza cevap vereceğim..

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X