Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kadinin siyaset meydaninda bulunmasi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Kadinin siyaset meydaninda bulunmasi

    öyküsü, tarihin meshur ve saf öykülerinden biri olan Ammar b. el-Esk Hemedaninin kizi sevde, hem sosyal zekadan yararlaniyor, hem de siyaset meydanina katilmayi kendi görevi addediyordu.

    O, kesinlikle kendi basinin caresine bakma, kendi nefsi icin calisma düsüncesine sahip olmadigi gibi, emevilerin egemen zümresinden gönlünde bir korku olusturmadan kendi problemi cözülmüsse, bununla yetinme ve "ben amacima ulastim, yüküm baglandi, dolayisiyla yolda kalan diger kimselerle ne isim var, onlardan bana ne" deme düsüncesine de sahip olmamistir.

    Bu öykünün asli genis olarak tarih kitaplarinda nakledilmistir. fakat gerek sosyal ve gerekse siyasal alana katilmada, erkegin payi oldugu gibi kadinin da payi bulundugunun anlasilmasi icin biz burada öyküyü özet olarak vermekteyiz.

    sahislar etrafinda propaganda, cok etkilidir. Ebu Zerr'in, mücadele yönünden dünya capinda üne kavusmasinin sirrini, O'nun sözlü ve pratik mücadeleleriin, kitaplara gecirilmesi, konferanslarda gündeme getirilmesi, bircok kez film haline getirilmesi ve teblig olarak sunulmasinda aramak gerekir.

    Savas meydanina ilk olarak ve mükemmel bir sekilde cikan, savasci gücleri cesaretlendirmek icin kuran ayetlerinden ve Allah Resulunün hadislerinden yardim isteyen, Ebu Zerr benzeri kadinlar da vardi.

    onlarin davet ve kilavuzlugu kuran-i kerimin mihveri üzereydi. onlar, kuran ayetlerinden yeterli ölcüde haberdardirlar. ayetleri yerinde ve zamaninda okuyorlardi; onlardan bir delil olarak yararlaniyorlardi. yalnizca güclü olduklarinda degil, yanisira zayif olduklarinda da kuranla zihinsel birliktelikleri, ayetlerden yararlanabilmelerine neden oluyordu. cesaret söz konusu oldugunda da onlar, Malik Ester gibi avunma yapiyorlardi.

    sayet Ebu zervari kadinlarin, islamin siyasal meydanlari ve savaslarinda yaptiklari isler, defalarca söylenmis, propaganda -bildiri filmi haline getirilmis, defalarca kitaplarda islenmis ve kitap haline getirilmis olsaydi, o zaman kadinlarin sadr-i islamda askeri hususlarda Ebu Zerr ve Malik Ester gibi ön saflarda yer aldiklari belirginlesirdi.

    ilk dönem islam kadinlarinin bolluk ve darlikta yaptiklari bu tür faaliyetlerden hatirda kalanlar coktur. biz bu bölümde, kadinlarin düsünsel dehasini, siyasal meydanlarda bulunmalarini ve islami savunma calismalarini izah etmek bakimindan bazi örneklere isaret edecegiz.

    tarihte nakledildigine göre, kadinin biri nebiy-i ekremin huzuruna gelmis, söyleyeceklerini söylemis ve (istedigi) sonucu almistir. ayni sekilde bir kadinda peygamberin araliksiz halifesi olan ve O'nun cani konumunda bulunan (binlerce selam ve kerem o ikisinin üzerine olsun) Emirü'l-Mü'minin'in huzuruna gelmis ve o da sonuc almistir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: Kadinin siyaset meydaninda bulunmasi

    SEVDENIN MUAVIYENIN HUZURUNA CIKMASI OLAYI

    Ammar b. Esk hemadani'nin kizi sevde, Ali b. Ebi Talibin irtihalinden sonra hazin bir olayin -bisr b. irta olayidir- pesine düserek, sikayet azmiyle emevilerin sarayina gider ve Muaviye ile konusur.

    muaviye, bu hanimi taniyinca, "Ali b. Ebi Talibin, emevilere karsi giristigi savasta kardeslerini cesaretlendirmek ve tahrik etmek icin siir söyleyen kisi sen degilmiydin" dediginde sevde söyle cevap verir: "gecmisi birak! bizim basimiz öldü" yani bu grubun lideri öldü, öncüler öldü. onlarin pesinden gidenler de kesildi. artik onlardan hic bir eser yok.

    bunun üzerine Muaviye söyle der: "kardesinin olayi kücük bir olay degildi. o, alevi savasinin ünlü silahsörlerindendi. sen de onu siirlerinle tahrik ediyor, cesaretlendiriyordun" bu sözün ardindan sevde, savasta okudugu siirleri orada tekrar okur:

    "Ve'nsur Aliyyen ve'l-huseyn ve rahtahu
    ve'ksid liHind ve ibniha behvan"

    bundan sonra sevde tekrar gecmiste olanlari birak deyince muaviye "ne istiyorsun, neden geldin?" diye sorar.

    Soruya sevdenin cevabi söyle olur: "toplum idaresinin sorumlulugunu üstlenen kimse, Allahin adalet sisteminde sorumludur. hic bir yaratilmisa zulmedilmemesi ve Allahin hakkinin zayi edilmemesi gerekir. sizin temsilciniz olan ve bizim diyarimiza gelen bisr b. irta, ne yaratilmisin hakkini, ne de Allahin hükmünü gözetiyor. onu azledersen biz sakinlesiriz, ama azletmezsen, sana karsi ayaklanabiliriz.

    salla el-llahu ala cismin tedammenehu
    kabrun fe esbeha fihil adlü medfuna

    yani Allahin salati, kabrin icindeki kimsenin üzerine olsun; aslinda kabir onu icine almakla adaleti almistir ve dolayisi ile adallettir defnolunan.

    Kad halef'el-hakka la yebgi bihi bedela
    Fesara bil hakki vel imani makruna

    Yani hakki satmamaya ve hakka karsi bir fiyat bicmemeye yemin etmistir. o, kendi ruhunda hak ve imani birlestirmistir.

    Muaviye, bu iki beyiti dinledikten sonra, " bu sözünü ettigin sahis kim" dedi. sevde, "müminlerin emiri ali b. ebitalip" diye cevap verdikten sonra muaviyeyi tekrar soru sormaya tahrik edinceye kadar Alinin faziletlerini saymaya basladi.

    Bunun üzerine muaviye, "sen Alinin ne isini gördün ki böyle övüp duruyorsun" dedi.
    Sevde söyle koonusarek cevap verdi: "bu sahnenin bir benzeri, Ali b. ebi talibin hilafeti zamaninda olusmustu: biz bir temsilciden sikayet icin Alinin merkezi gücüne basvurmustuk. ben, kavmimin temsilcisi olarak, söz konusu sahsi emirul müminin mahkemesine sikayete gitmistim. Alinin konagina girdigimde onu namaz ve Allaha ibadetle mesgul bir halde görmüstüm. namazini bitirdikten sonra, sefkatli bakislariyla bana "bir isinmi var" demis, bende arzetmis, evet, temsilciniz ekonomik konularda adaleti gözetmiyor ve bize zulmü reva görüyor" diye cevap vermistim. Ali, bu raporu, taniklarini dinledikten sonra dogrulamis ve bunun üzerine aglamis, ellerini göge kaldirarak "Allahim! kesinlikle ben onlara ne halkina zuulmü ve ne de hakkini terki emrettim" buyurduktan sonra cebinden bir deri parcasi cikarmis ve sunlari yazmisti:

    "Rahman ve Rahim olan Allahin adiyla;
    "...size Rabbinizden, apacik bir belge gelmistir. ölcüyü ve tartiyi adaleti gözeterek tam tutun, insanlarin esyasini degerinden düsürüp eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karisiklik cikarmayin. eger müminseniz Allahin biraktigi, sizin icin daha hayirlidir. ben sizin icin bir koruyucu degilim" (hud85-86)

    bu mektubu okudugun zaman, isimizden elinde olani (bir emin olarak) koru ki, onu senden devralacak olani sana gelsin"



    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: Kadinin siyaset meydaninda bulunmasi

      Bu, o temsilcinin azil fermanini veren bir mektuptu. mektubu hazret bana vermisti. mektubun baslangicinda Suayb Peygamberin kavmine buyurdugu ayet vardir: ilahi buyruklar, acik ve beyyin buyruklardir, dolayisi ile müphem degildir. vahyin anlami kapali degildir ki kimse bahane bulabilsin ve ben anlamadim veya görmedim diyebilsin. cünkü cok aciktir, ayet. beyyinedir o. bu acik beyyine yüce Allah tarafindan inmistir: ölcü, tarti ve antlasmaya uyun. ölcü ve tartiyi adaleti gözeterek tam tutun. elbette bu ayet, alis-veris ehli kimselere özgü degildir.

      "ölcü ve tartiyi adaleti gözeterek tam tutun, insanlarin esyasini degerinden düsürüp eksiltmeyin"

      Bu emir, sadece ölcü ve tartiyla esyayi alip satan kimselere hitap etmiyor. cünkü burada tümel ollumsuz olarak ortaya gelen tümel bir asil vardir. "insanlarin esyasini degerinden düsürüp-eksiltmeyin"

      hic bir asil, bu büyüklükte bir genislige sahip degildir, yani gerek mali ve gerekse hukuki alanlarda hic kimsenin hakkini eksiltmeyin. dolayisiyla bir kimse ders verecekse ögrencinin hakkini azaltmamali, bir kimse, imtihan yapacaksa, imtihan olacak kimsenin hakkini zayi etmemeli, bir kimse kitap yazmaya karar vermisse, okuyucularin hakkini eksiltmemeli veya bir kimse konusmaya karar vermisse, dinleyicilerin hakkini eksiltmemelidir. vb.

      bu, hukuka riayet konusunda en kusatici-kapsamli kurani asil olarak görülmüs olan tümel bir asildir, "insanlarine syasini degerinden düsürüp-eksiltmeyin" ister müslüman tarafi, isterse kafir tarafi olsun kimsenin hakkini eksiltmeyin. cünkü müminlerin veya müslümanlarin esyasini dgerinden düsürüp-eksiltmeyin buyurulmustur. ayetin anlami geneldir.

      islamda bir iman, islam ve bunlarin komsularina özgü hukuku var, bir de bunlarla sinirli kalmayan evrensel ve uluslararasi arenayla ilgili hukuku vardir.

      islam sunu buyurmustur: gerek müslüman ve gerekse gayr-i müslim olsun hic kimsenin hakkini eksiltmeyin. kuran bir taraftan bize "insanlara güzel söz söyleyin" (bakara 83), (yani bütün dünya halklarina güzel söz söyleyin) buyururken, diger taraftan da "insanlarin esyasini degerinden düsürüp eksiltmeyin. Allahin biraktigi (bakiyetullah) siin icin daha hayirlidir" buyurmaktadir.

      hakki zayi etme düsüncesinde, olanlar dünyazededirler. dünya ise bitmeye ve yok olmaya mahkumdur.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: Kadinin siyaset meydaninda bulunmasi

        "sizin yaninizda olan tükenir, Allahin katinda olan ise kalicidir" (nahl 96)

        Hakki eda etmek, baskalarinin haklarina saygi göstermektir. bu ise ilahi bir istir. her ilahi is, kalicidir ve Allah katindadir. dolayisiyla insanlarin hukukuna riayet etmek de kalicidir. bu kiyas, ayette tümel bir asil olarak zikrolunmustur. "Allahin bakiyyesi, sizin icin daha hayirlidir" Allahin bakiyyesi (bakiyetullah), Allahin baki biraktigi, korudugu sey demektir. Allah, kendisi icin, kendi vechi icin olan seyi kalici kilmaktadir:
        "O'nun vechinden baska her sey helak olucudur" (kasas 88)

        "celal ve ikram sahibi olan Rabbinin vechi baki kalacaktir" (Rahman 27)

        Bir isin, ilahi boyasi (sibga) yoksa, o iste Allahin vechi yok demektir. Allahin vechi yok ise yok olmaya mahkumdur. Allain vechi icin olan isin kaliciliktan bir payi vardir. bunun icin Suayb (as.), o konuyu buyurmus ve müminlerin emiri de ayni konuyu hain temsilcinin azli mektubunda dile getirmisti.

        "eger müminlerseniz, Allahin bakiyyesi, sizin icin daha hayirlidir" bu, bir cidal-i ahsendir.

        yani siz Allaha ve kiyamete ianiyorsaniz, Allah rizasi icin yaptiginiz sey, kalici, onun disindaki ise yok olucudur. "ben sizin icin bir koruyucu degilim" siin imaniniz ve rehberiniz olan ben, sizden bir seyi koruyamam. siz, iman ve salih amelle kendi kendinizi korumalisiniz. hz. ali bu mübarek ayeti o azil konusunun icinde yazmisti. sonra temsilcine hitaben söyle buyurmustur: Bu mektup eline gectiginde bundan sonra is (göre) hakkin yoktur. ancak bir emin olarak bir varligi korumalisin ki telbigi elinde tutan sonraki temsilci gelerek makami senden teslim alsin.

        Sevde sözlerini söyle sürdürmüstür: "Bu mektubu Ali b. Ebi Talib, bana vermistir. benim, Alinin kabri adaleti kucaklamistir dememin sirri da burada yatmaktadir: o, hainin azil mektubunu bana vermis ve benim problemim cözülmüstür. simdi de ben sana geldim, cünkü o olayin benzeri senin hükümetin zamaninda olmustur. bende bu yüzden geldim, sana rapor veriyorum. sen ise beni tehdit ediyorsun. "muaviye" su kadinin problemini giderin ve zayi olmus olan hakkini verin diye emrettiginde sevde söyle cevap vermistir:

        "ben sadece kendimi düsünürsem, bu fahsadir. Allah, fahsayi yasaklamistir. ben sadece kendi sahsi hakkimi ihya etmeye gelmedim. aksine toplu bir onuru saygin kilmak ve toplumun hakkini ihya etmek icin geldim. bunun üzerine muaviye ona hitaben "sizde sultana karsi cüretlenmeyi Ali b. Ebi Talib canli kildi" ali sizde öyle bir cesaret ve sehamet canlandirdi ki sadece kendi degil, aynizamanda kabile, asiret ve toplumu dda düsünmektesiniz" demistir.

        daha sonra muaviye, Ali b. ebi talibin siirlerini hatirladigi kadariyla okumus ve sunu söylemistir: Ali b. ebi talibin söyledigi siirlerde (cennetin kapicisi olsaydim hemedanlilari cennete sokardim), birey degil topluluk sözkonusuydu.

        nihayet muaviye, o zalim temsilcinin azledilmesini emretmistir.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #5
          Ynt: Kadinin siyaset meydaninda bulunmasi

          KONUNUN SONUCU

          yukaridaki örnekten yararlanarak sunlar cikarilabilir: ilkin, kadinin rasul-i ekremin huzurunda bulunmasinin pek cok semereleri oldugu gibi emirul müminin'in huzurunda bulunmasi da pek cok semereleri beraberinde getirmistir.

          ikinci olarak; kadinin sosyal ve siyasal meselelerde bulunmasi, erkek gibidir.

          ücüncü olarak; ne sadece ayaklar altina alinmis hakki elde etmek icin güc sahibi yöneticilerin mahkemesine basvurabilir ve ne de sadece baskalarinin hukukunu koruyucusu olabili. bunlairn yanisira o, baskalarinin haklarini korumayi iyilik (maruf) ve toplum hukukundan ziyade sahislarin hukukunu himaye etmeyi ise kötülük (münker) addetmekle görevlidir.

          "müminler o kimselerdir ki, Allaha ve resulüne iman ederler, onunla birlikte toplumsal bir is üzerinde iken,ondan izin alincaya kadar birakiip-gitmeyenlerdir" (nur 62)

          ayeti, bütün imanli erkeklerin meydanda bulunmalarini gerekli görmekle birlikte siyaki ve temel mantigiyla erkekle kadini bir hükme baglamakta ve bu hükmü her iki sinif icinde uygulanabilir addetmektedir.

          dolayisi ile birinci örnek kadinin sehadet sahnesinde bulunmasi, ikinci örnek kadinin siyaset ve fedakarlik sahnesinde var olmasaydi. her ne kadar semavi ehberlerden bir söz gelse de bu söz ne erkege özgü olarak sadir olmus, ne o sözün muvafakati, erkege özgü kilinmis ve ne de sadr-i islamda böyle meselelerde sadece erkeklerin öne ciktiklari vaki olmustur.

          islam devrimi icin ortaya cikan olaylar baglaminda ayni konu hakkindaki imamin ve diger sorumlularin sözleri hatirimizda: dinin mesaji sudur: siyasi ve sosyal meydanda bulunmak erkek ve kadinin ortak görevi olmalidir. bu düsünce ve bu görüsle artik kimse "imani az, akli kit oldugu icin kadinin, sorumlular arasina katilarak toplumun haklarini almamasi gerekir" diyemez.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #6
            Ynt: Kadinin siyaset meydaninda bulunmasi

            Bacim;
            Islam dinin de kadin erkeklerle bütün haklara sahiptir.

            Islam konferansinda Kadini sosyal hayattan soyutlayanlar kadinlarla aralarina bir perde cekmisler ve soruyorlardi:

            Islam alemi neden geri kaldi ?..

            Cevap perdenin arkasindaydi.

            Bunu göremedikleri sürecede hic bir sekilde ileriye gitmelerinin imkani yok..

            Kusuruma bakmayin.
            Hayat da en Hakiki Mürsit ilimdir ( Hz. Ali )

            Yorum


              #7
              Ynt: Kadinin siyaset meydaninda bulunmasi

              kadinin sosyal hayattan soyutlanmasi "perde" de degil abi, perdenin ötesindeki "mekan"dir...o mekanin sinirlari...ve o sinirlari belirleyenler...eger perdenin ötesi, berisindekilere tanidigi imkanlara sahipse sorun yok...ama perdenin ötesine uzanan hayat baglari koparilmis, alt tabaka mevkiine terkedilmis ve perdenin berisi her türlü imkan ve hakka sahipse durum degisir...

              bu arada aktardigim yazi yine "celal ve cemal aynasinda kadin, cevadi amuli"dendir...


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum

              YUKARI ÇIK
              Çalışıyor...
              X