Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

ÇOÇUKLARIMIZA, HER İSTEDİKLERİNDE BALIK VERMEK YERİNE BALIK TUTMAYI ÖĞRETMEK...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    ÇOÇUKLARIMIZA, HER İSTEDİKLERİNDE BALIK VERMEK YERİNE BALIK TUTMAYI ÖĞRETMEK...

    ÇOÇUKLARIMIZA, HER İSTEDİKLERİNDE BALIK VERMEK YERİNE BALIK TUTMAYI ÖĞRETMEK...



    MERHABA Gazetesi

    Uzun zaman oldu galiba Merhaba’lı günlerden bu yana? Temmuz-Ağustos 1991 sayısında yayınlandı Merhaba’da ilk yazım. Sonra bir süre birlikte süren bir çalışma; Merhaba Yayınları içerisinde yayınlanan Kuşaklar Arası Çatışma başlıklı kitabım. Bir süre sonra fazlasıyla yoğunlaşan çalışma temposu ve şimdi “Vaavv” diye bağırabilirim işte: Kısa bir özete sığdırılması istenen 18 yıl.
    Yine beraber olacağız bu sayfalarda. Çocuk ve gençlerin eğitimi ve aile içi sorunların teorik ve pratik alanlarda ortaya çıkabilen bütün ayrıntılarına ilişkin düşüncelerimizi paylaşacağız. 18 yıl önceki ilk yazımda söylediğim söze bugün de bağlı kalarak: “Benim için doğru olanın herkes için de doğru olması gerektiğini düşünmeden. Ve dostça.”

    ***
    “Çocuğun var mı derdin var” derlerdi geleneksel eğitimin içinden ana babalar. Elbette doğru değildi bu söz. Doğru olsa, çocuk yapmayı kim düşünürdü ki? Ama çocuk sahibi olmanın yüklediği sorumlulukları ve özellikle günümüzde eğitim zorluklarını dillendirmek için kullanılan bu söz, biraz da, keyifli bir iş için ödenen bedele işaret etmektedir sanırım.
    Ana babanın çocuğu için attığı her adımın iyi niyet taşıdığından kuşkumuz yok. Ama bu iyi niyete rağmen, onca zahmete katlanarak, alın teri göz nuru dökerek büyütmeye çalıştığımız çocuklarımızın, yaşamın önlerine koyduğu sorunları çözebilme ve çözümleri uygulayabilme gücüne sahip olduklarından emin miyiz? Eğitimimizin hedefi nedir o halde? Yaşamının her aşamasında önüne çıkabilecek sorunları kendi başına irdeleyebilen; sorunları uzaklaştırabilmek ya da çözebilmek için yöntemler üretebilen ve bunları kararlı, istikrarlı bir biçimde uygulayabilen çocuklar değil midir? Yani açlığını başkalarından aldığı balıkla gideren değil, kendisi balık tutarak giderebilen yetişkinler değil midir çocuğumuzun geleceğine ilişkin yatırımlarımızın hedefi?
    O halde çocuklarımıza, her istediklerinde balık vermek yerine, balık tutmayı öğretmek eğitim programımızın temel ilkesi olmalıdır.

    ***
    Bu sayfada, programatik bir çalışmayı birlikte yürüteceğiz okurlarla. Sayfa dolsun anlayışıyla değil, önceden hazırlanmış bir programı adım adım aktarmaya çalışacağım bu köşeden yazılarla. Modern eğitim yöntemlerini aktarmaya ve okurların aile içinde yaşanan sorunlu ilişkiler ve çocuğun eğitimine ilişkin soru ve sorunlarını aklımın yettiğince yanıtlamaya çalışacağım. Bunca soru ve sorunu yanıtlayabilmek için sadece bir aklın yeterli olabileceğine inanmayanlardanım. O halde, yetmediğim yerde sizden ya da uzmanlardan yardı isteyeceğim. Yani, deneyim ve bilgilerimizin karşılıklı değiş tokuşunun yapılabildiği, inter-aktif bir sayfa olsun istiyorum Merhaba’nın eğitim sayfası.

    ***
    “Politikanın pedagojisi olmamalıdır; ama elbette pedagojinin politikası olacaktır. Devletlerin, hükümetlerin gereksinimlerine göre insan eğitiminin içeriği değiştirilmemelidir. Ama insanlığın ulaştığı gelişim düzeyi, bu gelişime denk düşen eğitim anlayışlarını da birlikte üreterek sunar. 1500’lü yıllarda farkında bile olmadığımız, “insanların sırf insan olmak sıfatıyla doğuştan birtakım dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez haklara sahip oldukları” düşüncesi, yani “insan hakları” kavramının bugün insanın olmazsa olmaz varlık koşulu olması gibi. Dün bir eğitim enstrümanı olarak kabul edilen ve ceza dışı tutulan şiddetin bugün ana
    baba tarafından uygulanmasında bile suç olarak kabul edilerek cezai karşılığa sahip olması gibi.
    İnsanlık, bugün bile savaşların ortasında çocukluk yıllarını tamamlamaya çalışsa da, her adımda elde edilen evrensel kazanımlar, insan onuru tanımı içerisinde yer almaktadır. Sunacağım pedagojik yaklaşımın temel ilkeleri özgürlükçü, katılımcı, demokratik bir kimliğin inşasına yönelik olacaktır. Ama bu yöneliş, sorumluluklar ve haklar denkliği üzerinden kurgulanacaktır elbette. İnsan haklarına saygılı; ayrımcılığın her türünü ve eğitimde şiddet ve zor kullanımını reddeden; eşitlenerek büyüyen, her koşulda kendi ayakları üzerinde durabilen bir insan kimliğidir oluşturulmasından yana olduğumuz kimlik modeli.

    Güçlü çocuklar için güçlü ana babalara gereksinim olduğuna göre, sözümü ana babalaradır.

    Gelecek sayılarda buluşmak üzere, sevgiyle kalın.

    İ. Metin Ayçiçek
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X