Bismillah...
Allahu Teala şöyle buyuruyor: Hani o gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: «Rabbimiz, katından bize bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuluş yolu hazırla. (Kehf/10)
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor: Allah ömrünü ibadetle geçiren genci sever.
Bu hayata doğumla merhaba deyip hayatımızı belli zaman geçirdikten sonra ölümle karşı karşıya geliyoruz. Yaşadığımız dünya hayatına Yüce Rabbimizin koymuş olduğu kanun bu. Her canlı doğup, gençlik ve yaşlılık hayatını geçirdikten sonra dünyadan ayrılıyor. Bazen hayat yaşlılığa varmadan gençlikte de son bulabiliyor. Bu sebeple ne zaman ayrılacağımızı bilemediğimiz bu dünya hayatında sadece yaratanın razı olacağı davranış şekillerini yapmak suretiyle mutluluğu yakalamamız mümkün olacaktır.
İnsan hayatının en verimli çağı gençliğidir. Her şeyin tadının en güzel alındığı, her zorluğun üstesinden gelebilme gücünün en üst seviyede olduğu, hayatın her renginin insana en canlı geldiği zaman dilimidir gençlik. Gençliğini güzellikler içinde geçiren insanlar bahtiyar, gençliğini yanlışlıklar içinde geçirip gençliğinin kıymetini bilmeyenler ise hep üzüntü içerisine olmuşlardır.
İnsan ömrü içerisinde gençliğin ayrı bir değeri ve bir çok özelliği olduğundan dolayı, kıyamet günü adım atılmadan önce insandan sorulacak dört şeyden bir tanesi gençliğini nerede geçirdiği olacaktır.
Gençlik, insan hayatının ergenlikle orta yaş arasındaki dönemini ifade etmektedir. Tariflerden yola çıkarak gençlik hem maddi anlamda kişinin bedeninde tezahür eden bir zaman dilimi olarak karşımıza çıkmakta, hem de manevi anlamda ruhsal yapıyı teşkil eden duygularımızı ifade eden bir anlam olarak da ifade edilmektedir.
Gençlik dönemi ister kendisine sıkıntı getirmesi anlamında isterse kendine mutlu bir gelecek hazırlaması anlamında insanoğlunun en önemli dönemidir. Gençlik o kadar önemli bir dönemdir ki, yaratanın razı olacağı bir hayat içerisinde olunması halinde müjdelerin en büyüğü vardır. Bu müjdeyi sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. Yedi sınıf insan vardır ki, Yüce Allah hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde arşının gölgesinde gölgelendirecektir. Bu yedi sınıftan biri de Allah a ibadet ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen gençtir.
Gençlik dönemi kişinin buluğ çağına ermesiyle daha farklı bir boyut kazanır. Artık kişi kendisinin fizyolojik yapısını keşfetmeye başlamakta, biyolojik değişimlerini daha yakından takip edebilmektedir. Bu sebeple gençliğin başladığı dönem kişinin eğitim ve öğretim hayatının en yüksek seviyede devam ettiği, zihin melekelerinin daha iyi çalıştığı, enerjinin doruğa çıktığı bir dönemdir. Bu sebeple gençlik çağında bulunan evlatlarımızı kontrol altında tutabilmek çok kolay olmamaktadır.
İnançların, düşüncelerin aktarılmaya başlandığı en önemli dönem gençliktir. Manevi ve ahlaki değerler ışığında kişilerin kimliğinin, karakterlerinin ve kişiliklerinin oturması yine bu döneme rastlamaktadır. Ayrıca ister iyi alışkanlıklar isterse kötü alışkanlıklar olsun bu gençlik dönemi insanoğlunun hayatının bir çoğuna aktaracağı alışkanlıkları kazandığı bir çağdır. Arkadaşlık döneminin geliştiği, insanların belki de uzun yıllar hayatlarını ve fikirlerini paylaşacağı insanlarla dostlukların kurulduğu bir dönemdir gençlik. Yine aile yuvasının kurulması, bu yuvanın kurulması neticesinde aile hayatının mutluluk veya sıkıntılar içerisinde devam etmesini sağlayan temeller yine gençlik döneminde atılmaktadır. Daha birçok önemli sebeplerden dolayı gençlik hayatı, asla boş verilecek ve umursanmayacak bir dönem değildir. Bunun aksine ihmalin en minimum seviyeye indirilmesi gereken dönemlerin başında gençlik gelmektedir ki, bu dönemin ihmalinin telafisi hem bireylere hem de toplumlara çok yaralar açmakta ve çok zararlar getirmektedir.
İslam dini gençliğin güzel geçirilmesine çok önem vermiş, bu zaman diliminde insanlığın hayatını sıkıntıya sokacak davranışlar yasaklanmıştır. Bu dönemde yetişen bireylerin görev ve sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirebilme gücünü kazandırma vazifesi başta anne ve babalara, sonra da alimlere, öğretmenlere, kanaat önderlerine ve şuurlu dava erlerine düşmektedir.
Gençlerimize hem maddi alanda hem de manevi alanda vermemiz gereken birçok önemli hususlar mevcuttur. Manevi hayatlarının gelişmesinde ilk başta vermemiz gereken en önemli sorumlulukların başında inanç gelmektedir. Bu manada Allah ı, peygamberimizi, peygamberimizin ehlibeytini, kitabımızı ve dinimizi tanımanın kalbe yerleşeceği çağ gençlik çağıdır. İman alanında bireyin sağlam bir inançla donatılması gelecekte hatalara düşmesini engelleyecekken, inanç problemlerinin en çok yaşandığı gençlik döneminde bu problemler bitirilmezse hayatın kalan kısmında dünya ve ahiret açısından sıkıntılar getirecek bir hayat yaşanmaya başlanacaktır. Bu sebeple gençlerimize kazandıracağımız en önemli değerlerin başında iman ve inanç hususları gelmektedir. Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle, hiç bir doğan çocuk yoktur ki; (İslam) fıtratı üzere doğmuş olmasın! Sonra annesi; babası onu Yahûdileştirir, Hıristiyanlaştırır.Bu sebeple iman açısından ana-babalara çok görevler düşmektedir.
İman ilkelerinden sonra bir başka önemli husus ise, ibadetlerdir. Gençlerimize Allah‘ın razı olacağı bir ibadet hayatını kendilerine aktarmalı ve ibadet hayatlarının gelişmelerine yardımcı olmalıyız.
Yüce Rabbimizin bizlere emrettiği bütün ibadetlerin insanoğlunun hayatına aktarılmaya başlandığı en önemli zaman dilimi gençliktir. Bu sebeple gençlerimizin ibadet hayatlarını güzelleştirmek için onlara örnek olmalı ve ibadet yapmaları için güzel sözler ve güzel davranış modelleriyle teşvik etmeliyiz.
Gençlerimizin hayatına aktarmamız gereken bir başka önemli husus ise ahlaki ilkelerdir. Ahlaksızlık bir insan için en büyük yıkımdır. Bu yıkım hem maddi alanda, hem bedeni alanda, hem de manevi alanda gerçekleşmektedir. İslam Peygamberinin gönderilme amacı olarak ahlaki güzelliklerin tamamlanması ilkesinin ön planda tutulması, Peygamber efendimizin ahlaki yaşantısının “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin“ ayetiyle yüceltilmesi unutulmamalıdır. Ahlaki ilkelerin hayata aktarılacağı ve yaşantı haline dönüştürüleceği en önemli çağ gençliktir.
İslam dini en güzel ahlaki prensipleri ortaya koyan bir dindir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.a) tarafından bizlere miras bırakılan başlıca güzel ahlaki ilkeler şunlardır. Doğruluk, sözünde durmak, temizlik, cömertlik, sabır, tevazu, iffet ve haya, tevekkül, kanaat etmek, şükür, çalışma, şefkat, cesaret, nezaket, vefa, hoşgörülü olmak, güler yüzlü, güzel sözlü olmak, sadelik. Güzel ahlakın yanında bir de kötü huy ve davranışlar vardır. Bunlar; yalan, iftira, gıybet, kötü zan, alay etme, iki yüzlülük, sözünde durmama, gösteriş, haset, kin, düşmanlık, öfke, kibir, cimrilik, nemelazımcılık vb. Güzel huy ve davranışları gençlerimizin hayatlarına aktarmada elimizden gelen gayreti göstermeli, onların çirkin davranışlara düşmelerine engel olmalıyız. Nitekim Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır.Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.
Gençlerimizin özellikle günümüzde en çok içinde bulundukları tehlike zararlı alışkanlıklardır. Günümüzde alkol tüketimi, fuhuşun yaygınlaşması, esrar, eroin ve extazi gibi uyuşturucu maddelerin kullanımı ve kumar oynama gibi zararlı alışkanlıklara en çok müptela olanların başında gençler gelmektedir. Gençlerimizi bu tür mikroplardan uzak tutmak için seferber olmamız ve bu uğurda organlar ve sivil toplum kuruluşları oluşturmamaız ve bu uğurda oluşturulmuş olan sivil toplum kuruluşlarına destek olmamız gerekir. Aksine bir toplumda bulunan bazı gençler patlamaya hazır serseri bir mayın halini alacaklardır.
Diğer bir zararlı alışkanlık ise zamanın boşa geçirilmesine ve haksız şekilde paranın el değiştirmesine sebep olan kumardır. Oysaki kumar haksız bir kazançtır, hakız kazanç ise yüce dinimizde haram kılınmıştır. Kumar ve alkolün insanoğluna vereceği ortak zararlar mevcuttur. Hayatlarının baharında ve yaşam enerjisinin en üst seviyede olduğu gençlerimizi zamanı boş geçirmekten ve bir başkasının parasını haksız yere yemeğe sevk eden kumarın zararlarından korumalı, kendi yaşantımızla onlara örnek olmalı ve gençlere boş zamanlarında bu alanlardan uzak durmaları için proğramlar yapmalıyız.
Gençlik yıllarını güzellikler içinde geçiren insanlar bahtiyar, gençliğini yanlışlıklar içinde geçirip onun kıymetini bilmeyenler ise hep üzüntü içerisine olmuşlardır. Bu sebeple gençlik, Allah katında da kullar nazarında da ömür sermayesinin en kıymetli zaman dilimidir. Kuran-ı Kerim‘de bizlere verilen bütün nimetlerden sorguya çekileceğimiz ifade edilmiştir. Sevgili Peygamberimiz de bir hadislerinde gençliğin önemini bizlere şöyle bildirmektedir. „İnsanoğlu kıyamet gününde; gençliğini nerede ve nasıl harcadığından sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz.“
Gençler meyve vermeye hazırlanan bir ağaç gibidir. İlgi gösterilirse en güzel meyveleri alma imkanı vardır. Bu sebeple gözümüzün nuru, toplumumuzun geleceği olan gençlerimize sahip çıkmalı, onlara değer vermeli, görüş ve önerilerine saygı duymalı, dini, ahlaki ve manevi değerlere bağlı bir hayat tarzı benimsemeleri için gerekli tedbirleri almalıyız. Ana-baba olarak bizler ve kanaat önderleri, alimler ve aydın, duyarlı insanlar başta kendi çocuklarımız olmak üzere, bütün gençlerin ıslahı için çalışmalı, olgun davranış şekillerini kendilerine kazandırmalı, onların gelecekleri ve ahiretleri için faydalı birer insan olmalarına gayret göstermeliyiz. Bir toplumun geleceği, en büyük enerjisi gençliktir. Gençliğin başıboş bırakılması, dini ve manevi değerlerden yoksun olarak yetiştirilmesi toplumlar için büyük sıkıntılar doğuracaktır. Bu sebeple gözümüzün nuru olan gençlerimizi ilimle, imanla, güzel ahlakla yetiştirmek için elimizden gelen bütün gayretleri göstermeliyiz. Unutmayalım ki, zararlı alışkanlıklara müptela olmuş, çirkin ahlakla donatılmış, dini ve manevi değerlerden uzaklaşan gençlerin zararı hem kendisine hem ailesine hem de bütün topluma olacaktır.
İslam dini gençlere ve gençlik dönemine çok önem vermiştir. Bu sebepden dolayı Hz.Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt imamları alimlere, öğretmenlere, kanaat önderlerine, anne, babalara ve topluma gençler hakkında önemli nasihatlerde bulunmuş ve bu hakikati kimi zaman da amelleri ile sergilemişlerdir. İmam Cafer Sadık (a.s) ders halkasında öğrencilerinden daha yüzünden tüy bitmemiş olan on sekiz yaşlarında Hişam b. Hikem‘in ayağına kalktığı zaman, ders halkasında bulunan bazı yaşlıların rahatsız olmalarına karşılık İmam, Hişam kalbiyle, eliyle ve diliyle bize yardım ediyor, açıklamasını yapmıştır. Dolayısıyla İmam Cafer Sadık‘ın (a.s) bu tutumundan ders alınmalı ve ilahi değerlere ve Ehlibeyt mektebine hizmet noktasında çırpınanlara değer verilmelidir. Bazı hadislerde Hz. Mehdi nin yardımcılarının çoğunluğunun genç oldukları nakledilmiştir. Hz. Peygamber‘in (s.a.a) ömrünün son senesinde ordunun başına Üsame b. Zeyd gibi genç birisini komutan etmesi o hazretin liyakatli gençlere verdiği önemin bir göstergesidir. Dolayısıyla liyakat yaşta gözetilmemeli, beceri ve kabiliyette aranmalıdır.
Toplumun her bir ferdi, özellikle kanaat önderleri, alimler, şuurlu insanlar, derdi olanlar çok iyi bilmelidirler ki, gençliği olmayan bir toplum adası olmayan göller ülkesine benzer. Zira genç nesiller bir toplumun dinamikleri ve nizamiyesi konumundadır. Elbette gençlerin bir takım konularda hata yapmalarını hoş karşılamak ve hata yaptıkları zaman tek kalemde onların üzerini çizmemek gerekir. Bu konuda insan ve İslam derdi olan şuurlular Allah‘ın sıfatı ile sıfatlanmalıdırlar. Zira Allah‘a karşı bizler yanlış ve günah yaptığımız zaman Allah tek kalemde bizlerin üzerini çizmez ve bizlere bir çok defa fırsatlar verir. Ama ne yazık ki, bazıları bunu göz ardı etmiş ve buna dikkat etmemişlerdir.
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor. „Sizlere gençler hakkında nasihatta bulunuyorum; Onların yumuşak ve faziletleri kabul etmeye müsait bir kalpleri vardır. Allah, beni insanları Allah ın rahmetine müjdelemem ve azabından korkutmam için meb us etti. Gençler benim davetime icabet ettiler ama yaşlılar davetimi redderek bana muhalefet ettiler“. Başka bir hadisinde şöyle buyurdular; „Ben bütün Müslümanlara gençlere karşı iyi davranlamarını ve onların şahsiyetlerini değerli bilmelerini tavsiye ederim“
Gençliğine sahip çıkan bir toplum olma, gençliğini doğru zeminlere yönlendirme ve şuurlu bir gençlik yetiştirme ümidi ile
selam ve dua ile.
Mehdi AKSU
Allahu Teala şöyle buyuruyor: Hani o gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: «Rabbimiz, katından bize bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuluş yolu hazırla. (Kehf/10)
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor: Allah ömrünü ibadetle geçiren genci sever.
Bu hayata doğumla merhaba deyip hayatımızı belli zaman geçirdikten sonra ölümle karşı karşıya geliyoruz. Yaşadığımız dünya hayatına Yüce Rabbimizin koymuş olduğu kanun bu. Her canlı doğup, gençlik ve yaşlılık hayatını geçirdikten sonra dünyadan ayrılıyor. Bazen hayat yaşlılığa varmadan gençlikte de son bulabiliyor. Bu sebeple ne zaman ayrılacağımızı bilemediğimiz bu dünya hayatında sadece yaratanın razı olacağı davranış şekillerini yapmak suretiyle mutluluğu yakalamamız mümkün olacaktır.
İnsan hayatının en verimli çağı gençliğidir. Her şeyin tadının en güzel alındığı, her zorluğun üstesinden gelebilme gücünün en üst seviyede olduğu, hayatın her renginin insana en canlı geldiği zaman dilimidir gençlik. Gençliğini güzellikler içinde geçiren insanlar bahtiyar, gençliğini yanlışlıklar içinde geçirip gençliğinin kıymetini bilmeyenler ise hep üzüntü içerisine olmuşlardır.
İnsan ömrü içerisinde gençliğin ayrı bir değeri ve bir çok özelliği olduğundan dolayı, kıyamet günü adım atılmadan önce insandan sorulacak dört şeyden bir tanesi gençliğini nerede geçirdiği olacaktır.
Gençlik, insan hayatının ergenlikle orta yaş arasındaki dönemini ifade etmektedir. Tariflerden yola çıkarak gençlik hem maddi anlamda kişinin bedeninde tezahür eden bir zaman dilimi olarak karşımıza çıkmakta, hem de manevi anlamda ruhsal yapıyı teşkil eden duygularımızı ifade eden bir anlam olarak da ifade edilmektedir.
Gençlik dönemi ister kendisine sıkıntı getirmesi anlamında isterse kendine mutlu bir gelecek hazırlaması anlamında insanoğlunun en önemli dönemidir. Gençlik o kadar önemli bir dönemdir ki, yaratanın razı olacağı bir hayat içerisinde olunması halinde müjdelerin en büyüğü vardır. Bu müjdeyi sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. Yedi sınıf insan vardır ki, Yüce Allah hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde arşının gölgesinde gölgelendirecektir. Bu yedi sınıftan biri de Allah a ibadet ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen gençtir.
Gençlik dönemi kişinin buluğ çağına ermesiyle daha farklı bir boyut kazanır. Artık kişi kendisinin fizyolojik yapısını keşfetmeye başlamakta, biyolojik değişimlerini daha yakından takip edebilmektedir. Bu sebeple gençliğin başladığı dönem kişinin eğitim ve öğretim hayatının en yüksek seviyede devam ettiği, zihin melekelerinin daha iyi çalıştığı, enerjinin doruğa çıktığı bir dönemdir. Bu sebeple gençlik çağında bulunan evlatlarımızı kontrol altında tutabilmek çok kolay olmamaktadır.
İnançların, düşüncelerin aktarılmaya başlandığı en önemli dönem gençliktir. Manevi ve ahlaki değerler ışığında kişilerin kimliğinin, karakterlerinin ve kişiliklerinin oturması yine bu döneme rastlamaktadır. Ayrıca ister iyi alışkanlıklar isterse kötü alışkanlıklar olsun bu gençlik dönemi insanoğlunun hayatının bir çoğuna aktaracağı alışkanlıkları kazandığı bir çağdır. Arkadaşlık döneminin geliştiği, insanların belki de uzun yıllar hayatlarını ve fikirlerini paylaşacağı insanlarla dostlukların kurulduğu bir dönemdir gençlik. Yine aile yuvasının kurulması, bu yuvanın kurulması neticesinde aile hayatının mutluluk veya sıkıntılar içerisinde devam etmesini sağlayan temeller yine gençlik döneminde atılmaktadır. Daha birçok önemli sebeplerden dolayı gençlik hayatı, asla boş verilecek ve umursanmayacak bir dönem değildir. Bunun aksine ihmalin en minimum seviyeye indirilmesi gereken dönemlerin başında gençlik gelmektedir ki, bu dönemin ihmalinin telafisi hem bireylere hem de toplumlara çok yaralar açmakta ve çok zararlar getirmektedir.
İslam dini gençliğin güzel geçirilmesine çok önem vermiş, bu zaman diliminde insanlığın hayatını sıkıntıya sokacak davranışlar yasaklanmıştır. Bu dönemde yetişen bireylerin görev ve sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirebilme gücünü kazandırma vazifesi başta anne ve babalara, sonra da alimlere, öğretmenlere, kanaat önderlerine ve şuurlu dava erlerine düşmektedir.
Gençlerimize hem maddi alanda hem de manevi alanda vermemiz gereken birçok önemli hususlar mevcuttur. Manevi hayatlarının gelişmesinde ilk başta vermemiz gereken en önemli sorumlulukların başında inanç gelmektedir. Bu manada Allah ı, peygamberimizi, peygamberimizin ehlibeytini, kitabımızı ve dinimizi tanımanın kalbe yerleşeceği çağ gençlik çağıdır. İman alanında bireyin sağlam bir inançla donatılması gelecekte hatalara düşmesini engelleyecekken, inanç problemlerinin en çok yaşandığı gençlik döneminde bu problemler bitirilmezse hayatın kalan kısmında dünya ve ahiret açısından sıkıntılar getirecek bir hayat yaşanmaya başlanacaktır. Bu sebeple gençlerimize kazandıracağımız en önemli değerlerin başında iman ve inanç hususları gelmektedir. Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle, hiç bir doğan çocuk yoktur ki; (İslam) fıtratı üzere doğmuş olmasın! Sonra annesi; babası onu Yahûdileştirir, Hıristiyanlaştırır.Bu sebeple iman açısından ana-babalara çok görevler düşmektedir.
İman ilkelerinden sonra bir başka önemli husus ise, ibadetlerdir. Gençlerimize Allah‘ın razı olacağı bir ibadet hayatını kendilerine aktarmalı ve ibadet hayatlarının gelişmelerine yardımcı olmalıyız.
Yüce Rabbimizin bizlere emrettiği bütün ibadetlerin insanoğlunun hayatına aktarılmaya başlandığı en önemli zaman dilimi gençliktir. Bu sebeple gençlerimizin ibadet hayatlarını güzelleştirmek için onlara örnek olmalı ve ibadet yapmaları için güzel sözler ve güzel davranış modelleriyle teşvik etmeliyiz.
Gençlerimizin hayatına aktarmamız gereken bir başka önemli husus ise ahlaki ilkelerdir. Ahlaksızlık bir insan için en büyük yıkımdır. Bu yıkım hem maddi alanda, hem bedeni alanda, hem de manevi alanda gerçekleşmektedir. İslam Peygamberinin gönderilme amacı olarak ahlaki güzelliklerin tamamlanması ilkesinin ön planda tutulması, Peygamber efendimizin ahlaki yaşantısının “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin“ ayetiyle yüceltilmesi unutulmamalıdır. Ahlaki ilkelerin hayata aktarılacağı ve yaşantı haline dönüştürüleceği en önemli çağ gençliktir.
İslam dini en güzel ahlaki prensipleri ortaya koyan bir dindir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.a) tarafından bizlere miras bırakılan başlıca güzel ahlaki ilkeler şunlardır. Doğruluk, sözünde durmak, temizlik, cömertlik, sabır, tevazu, iffet ve haya, tevekkül, kanaat etmek, şükür, çalışma, şefkat, cesaret, nezaket, vefa, hoşgörülü olmak, güler yüzlü, güzel sözlü olmak, sadelik. Güzel ahlakın yanında bir de kötü huy ve davranışlar vardır. Bunlar; yalan, iftira, gıybet, kötü zan, alay etme, iki yüzlülük, sözünde durmama, gösteriş, haset, kin, düşmanlık, öfke, kibir, cimrilik, nemelazımcılık vb. Güzel huy ve davranışları gençlerimizin hayatlarına aktarmada elimizden gelen gayreti göstermeli, onların çirkin davranışlara düşmelerine engel olmalıyız. Nitekim Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır.Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.
Gençlerimizin özellikle günümüzde en çok içinde bulundukları tehlike zararlı alışkanlıklardır. Günümüzde alkol tüketimi, fuhuşun yaygınlaşması, esrar, eroin ve extazi gibi uyuşturucu maddelerin kullanımı ve kumar oynama gibi zararlı alışkanlıklara en çok müptela olanların başında gençler gelmektedir. Gençlerimizi bu tür mikroplardan uzak tutmak için seferber olmamız ve bu uğurda organlar ve sivil toplum kuruluşları oluşturmamaız ve bu uğurda oluşturulmuş olan sivil toplum kuruluşlarına destek olmamız gerekir. Aksine bir toplumda bulunan bazı gençler patlamaya hazır serseri bir mayın halini alacaklardır.
Diğer bir zararlı alışkanlık ise zamanın boşa geçirilmesine ve haksız şekilde paranın el değiştirmesine sebep olan kumardır. Oysaki kumar haksız bir kazançtır, hakız kazanç ise yüce dinimizde haram kılınmıştır. Kumar ve alkolün insanoğluna vereceği ortak zararlar mevcuttur. Hayatlarının baharında ve yaşam enerjisinin en üst seviyede olduğu gençlerimizi zamanı boş geçirmekten ve bir başkasının parasını haksız yere yemeğe sevk eden kumarın zararlarından korumalı, kendi yaşantımızla onlara örnek olmalı ve gençlere boş zamanlarında bu alanlardan uzak durmaları için proğramlar yapmalıyız.
Gençlik yıllarını güzellikler içinde geçiren insanlar bahtiyar, gençliğini yanlışlıklar içinde geçirip onun kıymetini bilmeyenler ise hep üzüntü içerisine olmuşlardır. Bu sebeple gençlik, Allah katında da kullar nazarında da ömür sermayesinin en kıymetli zaman dilimidir. Kuran-ı Kerim‘de bizlere verilen bütün nimetlerden sorguya çekileceğimiz ifade edilmiştir. Sevgili Peygamberimiz de bir hadislerinde gençliğin önemini bizlere şöyle bildirmektedir. „İnsanoğlu kıyamet gününde; gençliğini nerede ve nasıl harcadığından sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz.“
Gençler meyve vermeye hazırlanan bir ağaç gibidir. İlgi gösterilirse en güzel meyveleri alma imkanı vardır. Bu sebeple gözümüzün nuru, toplumumuzun geleceği olan gençlerimize sahip çıkmalı, onlara değer vermeli, görüş ve önerilerine saygı duymalı, dini, ahlaki ve manevi değerlere bağlı bir hayat tarzı benimsemeleri için gerekli tedbirleri almalıyız. Ana-baba olarak bizler ve kanaat önderleri, alimler ve aydın, duyarlı insanlar başta kendi çocuklarımız olmak üzere, bütün gençlerin ıslahı için çalışmalı, olgun davranış şekillerini kendilerine kazandırmalı, onların gelecekleri ve ahiretleri için faydalı birer insan olmalarına gayret göstermeliyiz. Bir toplumun geleceği, en büyük enerjisi gençliktir. Gençliğin başıboş bırakılması, dini ve manevi değerlerden yoksun olarak yetiştirilmesi toplumlar için büyük sıkıntılar doğuracaktır. Bu sebeple gözümüzün nuru olan gençlerimizi ilimle, imanla, güzel ahlakla yetiştirmek için elimizden gelen bütün gayretleri göstermeliyiz. Unutmayalım ki, zararlı alışkanlıklara müptela olmuş, çirkin ahlakla donatılmış, dini ve manevi değerlerden uzaklaşan gençlerin zararı hem kendisine hem ailesine hem de bütün topluma olacaktır.
İslam dini gençlere ve gençlik dönemine çok önem vermiştir. Bu sebepden dolayı Hz.Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt imamları alimlere, öğretmenlere, kanaat önderlerine, anne, babalara ve topluma gençler hakkında önemli nasihatlerde bulunmuş ve bu hakikati kimi zaman da amelleri ile sergilemişlerdir. İmam Cafer Sadık (a.s) ders halkasında öğrencilerinden daha yüzünden tüy bitmemiş olan on sekiz yaşlarında Hişam b. Hikem‘in ayağına kalktığı zaman, ders halkasında bulunan bazı yaşlıların rahatsız olmalarına karşılık İmam, Hişam kalbiyle, eliyle ve diliyle bize yardım ediyor, açıklamasını yapmıştır. Dolayısıyla İmam Cafer Sadık‘ın (a.s) bu tutumundan ders alınmalı ve ilahi değerlere ve Ehlibeyt mektebine hizmet noktasında çırpınanlara değer verilmelidir. Bazı hadislerde Hz. Mehdi nin yardımcılarının çoğunluğunun genç oldukları nakledilmiştir. Hz. Peygamber‘in (s.a.a) ömrünün son senesinde ordunun başına Üsame b. Zeyd gibi genç birisini komutan etmesi o hazretin liyakatli gençlere verdiği önemin bir göstergesidir. Dolayısıyla liyakat yaşta gözetilmemeli, beceri ve kabiliyette aranmalıdır.
Toplumun her bir ferdi, özellikle kanaat önderleri, alimler, şuurlu insanlar, derdi olanlar çok iyi bilmelidirler ki, gençliği olmayan bir toplum adası olmayan göller ülkesine benzer. Zira genç nesiller bir toplumun dinamikleri ve nizamiyesi konumundadır. Elbette gençlerin bir takım konularda hata yapmalarını hoş karşılamak ve hata yaptıkları zaman tek kalemde onların üzerini çizmemek gerekir. Bu konuda insan ve İslam derdi olan şuurlular Allah‘ın sıfatı ile sıfatlanmalıdırlar. Zira Allah‘a karşı bizler yanlış ve günah yaptığımız zaman Allah tek kalemde bizlerin üzerini çizmez ve bizlere bir çok defa fırsatlar verir. Ama ne yazık ki, bazıları bunu göz ardı etmiş ve buna dikkat etmemişlerdir.
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor. „Sizlere gençler hakkında nasihatta bulunuyorum; Onların yumuşak ve faziletleri kabul etmeye müsait bir kalpleri vardır. Allah, beni insanları Allah ın rahmetine müjdelemem ve azabından korkutmam için meb us etti. Gençler benim davetime icabet ettiler ama yaşlılar davetimi redderek bana muhalefet ettiler“. Başka bir hadisinde şöyle buyurdular; „Ben bütün Müslümanlara gençlere karşı iyi davranlamarını ve onların şahsiyetlerini değerli bilmelerini tavsiye ederim“
Gençliğine sahip çıkan bir toplum olma, gençliğini doğru zeminlere yönlendirme ve şuurlu bir gençlik yetiştirme ümidi ile
selam ve dua ile.
Mehdi AKSU