İmamların (a.s) eşlerine karşı davranışları ve pratik sireti onların diğer davranışsal metotları ve tavırları gibi, tarihte oldukça dakik ve açık bir şekilde görülmemektedir. Bu siyasi ve toplumsal etkenlerin yanı sıra, olayın mahiyeti ile de yakından ilgilidir. Zira bu hususların çoğu, toplum ve halkın gözünden çok evin içinde meydana gelmektedir. Ama onlardan bize ulaşan siret ve metotları ile sözlerinden, bir yere kadar Ehl-i Beyt imamlarının davranış şeklini elde edebilmek mümkündür. Açıkça bilindiği gibi masum İmamlar (a.s) amellerini halis ve gerçek İslam’a uyarladıkları, bu açıdan onlar arasında hiç bir farklılık olmadığı ve de onların davranış veya sözlerinde herhangi bir farklılık görüldüğü taktirde bunun zamansal özel şartlarla ilgili olduğu sebebiyle, masum imamlardan birinin veya onlardan bir kaçının metodundan onların tümünün eşlerine karşı davranış biçimi hususunda tümel bir kanun elde etmek mümkündür. Mümkün olduğu kadar bu hususta metot olarak ortaya koyabileceğimiz bir takım örneklere işaret etmeye çalışacağız.
Eşine Yardım
Kadın ve erkeğin ortak hayatında söz konusu olan, başlangıçtan ömrün sonuna kadar devam eden ve de ailenin mutluluğu ve sevinci hususunda çok önemli bir rolü bulunan önemli konulardan biri de hayat ile ilgili işleri yapmak, ihtiyaçları temin etmek ve evin işlerini idare etmektir. Bu konu, adil ve sahih bir şekilde halledilirse ve eşlerinin her birisi bu konudaki görevlerini güzel bir şekilde yerine getirecek olursa, ileride doğması muhtemel bir çok sorunlar kendiliğinden hal olacaktır ve böylece de aile ortamına sefa ve samimiyet hakim hale gelecektir. Hz. Ali (a.s) ve Hz. Zehra (a.s) ortak hayata başladıktan sonra her birinin sorumluluk ve görevini tayin etmek için Allah Resulünün (s.a.a) huzuruna vardılar ve bu konuda kendileri hakkında hüküm vermesini istediler. İslam Peygamberi (s.a.a) evin içindeki işleri, Fatıma’ya (a.s) bıraktı ve evin dışındaki işleri ise Hz. Ali’ye (a.s) havale etti. Fatımat’uz- Zehra (a.s) şöyle buyurdular: “Evin iç işlerinin bana bırakılmasına ve evin dışındaki işler ile insanlarla muaşeretten muaf tutulduğuma ne kadar sevindiğimi Allah’tan başka hiç kimse bilemez.”[1]
Bu konuda İmam Bakır (a.s) ise şöyle buyurmuştur: “Fatıma (a.s) Ali’nin (a.s) evinde hamur yoğurma, ekmek pişirme ve evi temizleme görevini üstlendi. Hz. Ali (a.s) ise odun getirmek ve yiyecek maddeleri temin etmek gibi evin dışındaki işleri üstlendi.”[2]
Ali (a.s) , sadece evin dışındaki işleri yapmakla yetinmedi, aksine evin iç işlerini yapmak hususunda da yardımcı oldu. Dolayısıyla Hz. Ali (a.s) evin bütün işlerini eşine bırakmıyordu.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ali (a.s) her zaman odun getiriyor, evin su ihtiyacını temin ediyor, evini süpürüyordu. Hz. Zehra (a.s) ise un yapıyor, hamur yoğuruyor ve ekmek pişiriyordu.”[3]
Bu konuda nakledilen rivayetlerde yer aldığı üzere Hz. Ali (a.s) sürekli evi süpürme ve temizlik işlerinde Hz. Fatıma’ya (a.s) yardımcı oluyor ve bu işi bizzat üstleniyordu.
Bazı rivayetlerden de anlaşıldığı üzere Hz. Ali (a.s) bazen un temin etmek ve buğday öğütmek gibi hususlarda da eşi Hz. Zehra’ya (a.s) yardımcı oluyordu. Nakledildiği üzere bir gün Allah Resulü (s.a.a) Hz. Ali’nin (a.s) evine girdi, Hz. Ali ve Fatıma’nın (a.s) birbirine yardımcı olarak el değirmeniyle un temin etmeye çalıştığını gördü. Peygamber şöyle buyurdu: “Sizden hanginiz daha yorgunsunuz? “ Ali (a.s) şöyle arz etti: “Fatıma (a.s) daha yorgundur.” Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Kızım sen kalk.” Fatıma (a.s) kalktı ve Peygamber onun yerine oturdu ve Ali’ye un yapma hususunda yardımcı oldu.”[4]
Bu rivayetten de açıkça anlaşıldığı üzere Hz. Ali (a.s) sürekli olarak, ev işlerinde Hz. Fatıma’ya yardım etmeye çalışıyordu. Peygamber onların evine gelip onlara yardımcı olmak istediğinde Ali (a.s) , daha Fatıma (a.s) konuşmadan onun daha yorgun olduğunu bildiriyor ve bu vesileyle eşinin bir miktar daha istirahat etmesini istiyordu veya daha kolay işler yapmasını sağlıyor ve kendisi bizzat Peygamber (s.a.a) ile birlikte buğday öğütüyordu.
Eşine Yardım
Kadın ve erkeğin ortak hayatında söz konusu olan, başlangıçtan ömrün sonuna kadar devam eden ve de ailenin mutluluğu ve sevinci hususunda çok önemli bir rolü bulunan önemli konulardan biri de hayat ile ilgili işleri yapmak, ihtiyaçları temin etmek ve evin işlerini idare etmektir. Bu konu, adil ve sahih bir şekilde halledilirse ve eşlerinin her birisi bu konudaki görevlerini güzel bir şekilde yerine getirecek olursa, ileride doğması muhtemel bir çok sorunlar kendiliğinden hal olacaktır ve böylece de aile ortamına sefa ve samimiyet hakim hale gelecektir. Hz. Ali (a.s) ve Hz. Zehra (a.s) ortak hayata başladıktan sonra her birinin sorumluluk ve görevini tayin etmek için Allah Resulünün (s.a.a) huzuruna vardılar ve bu konuda kendileri hakkında hüküm vermesini istediler. İslam Peygamberi (s.a.a) evin içindeki işleri, Fatıma’ya (a.s) bıraktı ve evin dışındaki işleri ise Hz. Ali’ye (a.s) havale etti. Fatımat’uz- Zehra (a.s) şöyle buyurdular: “Evin iç işlerinin bana bırakılmasına ve evin dışındaki işler ile insanlarla muaşeretten muaf tutulduğuma ne kadar sevindiğimi Allah’tan başka hiç kimse bilemez.”[1]
Bu konuda İmam Bakır (a.s) ise şöyle buyurmuştur: “Fatıma (a.s) Ali’nin (a.s) evinde hamur yoğurma, ekmek pişirme ve evi temizleme görevini üstlendi. Hz. Ali (a.s) ise odun getirmek ve yiyecek maddeleri temin etmek gibi evin dışındaki işleri üstlendi.”[2]
Ali (a.s) , sadece evin dışındaki işleri yapmakla yetinmedi, aksine evin iç işlerini yapmak hususunda da yardımcı oldu. Dolayısıyla Hz. Ali (a.s) evin bütün işlerini eşine bırakmıyordu.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ali (a.s) her zaman odun getiriyor, evin su ihtiyacını temin ediyor, evini süpürüyordu. Hz. Zehra (a.s) ise un yapıyor, hamur yoğuruyor ve ekmek pişiriyordu.”[3]
Bu konuda nakledilen rivayetlerde yer aldığı üzere Hz. Ali (a.s) sürekli evi süpürme ve temizlik işlerinde Hz. Fatıma’ya (a.s) yardımcı oluyor ve bu işi bizzat üstleniyordu.
Bazı rivayetlerden de anlaşıldığı üzere Hz. Ali (a.s) bazen un temin etmek ve buğday öğütmek gibi hususlarda da eşi Hz. Zehra’ya (a.s) yardımcı oluyordu. Nakledildiği üzere bir gün Allah Resulü (s.a.a) Hz. Ali’nin (a.s) evine girdi, Hz. Ali ve Fatıma’nın (a.s) birbirine yardımcı olarak el değirmeniyle un temin etmeye çalıştığını gördü. Peygamber şöyle buyurdu: “Sizden hanginiz daha yorgunsunuz? “ Ali (a.s) şöyle arz etti: “Fatıma (a.s) daha yorgundur.” Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Kızım sen kalk.” Fatıma (a.s) kalktı ve Peygamber onun yerine oturdu ve Ali’ye un yapma hususunda yardımcı oldu.”[4]
Bu rivayetten de açıkça anlaşıldığı üzere Hz. Ali (a.s) sürekli olarak, ev işlerinde Hz. Fatıma’ya yardım etmeye çalışıyordu. Peygamber onların evine gelip onlara yardımcı olmak istediğinde Ali (a.s) , daha Fatıma (a.s) konuşmadan onun daha yorgun olduğunu bildiriyor ve bu vesileyle eşinin bir miktar daha istirahat etmesini istiyordu veya daha kolay işler yapmasını sağlıyor ve kendisi bizzat Peygamber (s.a.a) ile birlikte buğday öğütüyordu.
Yorum