Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

ÖZGÜRLÜK VE KENDİ KADERİNİ KENDİ BELİRLEME

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    ÖZGÜRLÜK VE KENDİ KADERİNİ KENDİ BELİRLEME

    ÖZGÜRLÜK VE KENDİ KADERİNİ KENDİ BELİRLEME
    Şayet biz bütün olguları, yani sebepleri, dolaylı değil de doğrudan İlahî takdire bağlarsak insanın özgür­lüğü, kendi kaderini belirleme özgürlüğünün olduğu sö­zünün hiçbir anlamı kalmaz. Diğer taraftan hem neden­sellik prensibini kabul edip hem de insanın özgür olduğu ve kendi kaderini belirleyebileceği düşünülebilir mi, ne­densellik prensibi insanın özgürlüğü ve kendi kaderini kendisinin belirlediği görüşüyle çelişmekte midir? soru­ları gündeme gelmektedir. İnsanın fiilleriyle haricî şart­lar arasında hiçbir ilişkinin olmadığına inanmak, sırala­dığımız üç görüşten ilkini kabul etmeyi gerektirir.

    Daha önceki ve çağımız düşünürlerinin çoğu hür ira­deyi ancak hiçbir kayda bağlı olmayan irade olarak algı­ladıklarında, nedensellik prensibiyle insanın özgürlüğü, kendi kaderini kendisinin tayin etme hakkıyla çeliştiğini kabul ederler.

    «Felsefenin Temelleri»nin üçüncü cildinde, dipnot­larda nedensellik prensibinin ne inkâr edilebileceğini ne de bir istisna olarak kabul edilebileceğini belirtmiştim. Bunun da ötesinde insan iradesiyle, insan iradesini aşan kayıtlar arasındaki ilişkiyi reddederek insan davranışları­nın kendisinin belirlemesi dışında olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştık. Bu şekilde insana böyle bir irade vererek, insanın iradesiyle sebep zinciri arasında bulunan alakayı keserek aslında iradesini kaybettirmiş olduk.

    İnsan özgür ve irade sahibi olarak yaratılmıştır. Ken­disine akıl, hikmet ve irade verilmiştir. Her ne kadar çe­kim kuvvetinin etkisi altındaysa da hareketleri yüksekten atılan bir taş gibi değerlendirilemez. Ne seçmek zorun­da olduğu tek bir yol önünde bulunan, belli büyüme şart­ları sağlandığında mineralleri emip büyümeye devam eden bitki, ne de her şeyi içgüdülerine göre yapan hay­van gibidir. İnsan her zaman kendisini belli kavşak nok­talarında bulur, yani tek bir yolu seçmek zorunda değil­dir, hiçbir yol kendisine kapalı değildir. Seçimini kendi şahsî fikri ve iradesi ile yapmaktadır.

    İnsanın şahsiyeti, manevî ahlakî hususiyetleri, eği­tim durumu ve insanın üzerinde yürümek istediği yolu seçmesinin insanın geleceğini belirlemede oynadığı rol, insanın geleceğini kendisinin belirlediğine iyi bir kanıttır.

    Yanan ateşten, boğan sudan, büyüyen bitkiden hatta yürüyen hayvandan farkı, bunların hiçbirisinin kendi fonksiyonlarını ve özelliklerini seçememesi, fakat insanın seçebilmesidir. İnsanın önünde yürüyüp gidebileceği bir­çok yol vardır ve insan bunlardan birini kendisi karar ve­rerek seçmektedir.

    kaynak;
    İNSAN VE KADER
    MURTAZA MUTAHHARÎ
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X