Selamunaleykum
"Muslumanin gunahlari" konusu, "gayrimuslumun hayirli ameli"-nin
karsit yuzunu afade ve "gayrimuslimin hayirli ameli" konusunu tamamlar.
sorun sudur: Acaba Muslumanlarin gunahlari; tipki gayrimuslimlerin gunahlari gibi mi cezalandirilir?
Yoksa boyle degil midir?
Onceki, "gayrimuslimlerin hayirli davranislari" konusu; sadece kurumsal (ilim ve nazari) bir konu
olarak olarak ele alinabilirdi. Ele alinmasinda da sadece nazari zorunluk vardir.
oysa "Muslumanin gunahlari" konusunun ele alinmasi kilgisal (pratik, ameli) bir zorunluluktur.
Cunku islam dunyasinin, cagimizda gozlemledigimiz Musluman topluluklarinin boylesine cokus ve geri kalislarinin bir sebebi de, islami'in baslangic doneminden sonraki caglarda, Muslumanlarin bir cogunun ve
ozelikle siilerin yersiz bir gurura saplanislaridir. bu gibi kisilere, "Sii olmayanlarin iyi amelleri Allah katinda kabul edilebilr mi?" diye sorulunca,
soyle cevap verirler: "Hayir!"
Ayni kimselere "sii nin kotu davranislari, gunahlarinin hukumu nedir?" diye soruldugunda, bu kez verecegi sudur: "Tumu bagislanmistir!"
Bu iki yargi bir arada ele alinirsa, bunlardan cikacak sonuc sudur:
Amelin hic mi hic degeri yoktur. Ne olumlu yonde, musibet degeri vardir ne olumsuz yonde, menfi degeri!
insanin edebi mutlulugu icin gerekli oldugu gibi yeterli olan sart, insanin kendisine "Sii" adini takmis
olmasidir, bu da yeterlidir! Baska birsey aranmaz da, gerekmez de.
Bu topluluk, cogunlukla soyle dusunur, akil yurutme bicimleri ve dayanaklari soyledir:
1)Gunahlarimiz ayni sekilde hesaba cekilecek, ayni sekilde degerlendirilecek ise, sii ile sii olmayan arasinda ne fark kalacaktir?
2)Bir de cok yaygin ve bilinen bir rivayet vardir:
Ebu Tlib oglu Ali sevgisi oylesine bir hasene, basli basina bir guzelik ve iyiliktir ki,bu guzellikle birlikte olan hicbir kotuluk
(Ali'yi sevenin hicbir kotu ameli)insana zarar vermez.
Bu iki delilden birincisi cevaplandirilirken soyle demek gerekir:
sii ile sii olmayan arasindaki fark, su noktadadir: sii olanin elinde,rehberlerinin ona vermis olduklari bir program vardir. sii olmayanin elinde de kendi programi vardir. Her ikisinin de kendi elindeki programa uymasi, amel etmesi gerekir ki, aradaki fark ortaya ciksin, siianin, dunyada ve ahirette, bu programi uyguladigi taktirde diger inanac sahiplerinden daha ileriye gececegi apacik belirsin. Sii ile Sii olmayan arasindaki farki; boylece musubet yonde arastirmak gerekir, menfi yonde arastirmanin anlami yoktur. su halde: Sii olan da,
olmayan da kendi ellerindeki programlarini ayaklar altina attiklari, uygulamadiklari, hatta aksini yaptiklari taktirde , "Sii olmayan arasinda ayricalik gozetilmemelidir" demenin anlami yoktur; bu sekilde dusunmemeli, "Sii korunmalidir" demenin anlami yoktur; bu sekilde dusunmemeli,"Sii korunmayacaksa, sii olmakla olmamanin ne farki kalir ki?" denmemelidir.
Bu suna benzer: iki hasta kimse birer hekime giderler, birisi usta ve bilgin bir hekime, digeri ise bu
nitelikte olmayan hekime gider, ikisi de birer recete alir, ne var ki hicbirisi bu receteye uymaz. sonra iyi hekime giden sizlamaya baslar: Benim iyi hekimden recete almamamin ne farki kaldi ki?"
ben nicin hasta kalayim, o da benim gibi hasta kalirken? ben iyi, o da beceriksiz hekime gitmedik miydi?
iste-ona selam olsun-Ali'nin farkliligini da onun soylediklerinin yapilmamasi halinde bizim zara gormeyisimiz, bizden baskalrinin ise ister kendi onderlerinin sozunu tutsunlar, ister tutmasinlar, ziyana ugramalarindan
ibaret gormek asla dogru degildir.
Imam sadik'in ona selam olsun- cevresinden birisi ona soyle demisti: "Sizi sevenlerden bir kismi yoldan
sapmislardir. Haramlari helal saymakta ve demektedirler ki: Din, imam'tanimaktan ibaretir, baska hic bir sey degil! Imami ni bilirsen, ne dilersen yap!
Hazreti sadik soyle buyurdu
"nna lillahi ve inna ileyhi raciun!(347)Bu kafirler, bilmedikleri bir seyi kendi kafalarina gore yorumlamislar! Bu
sozun asli boyle degil sudur:Marifet sahibi ol. ondan sonra ibadtlerden diledigini yerine getir! Bilgisiz, koru korune (imansiz) amel makbul olmaz. (once imanini duzelt, gercek iman kil, sonra amelini imanina gore duzenle!)
Ali sevgisi bir insanin gonlune gercekten yerlesirse, hic bir gunahin zarari insana erismez. bunun anlami sudur: Ali(a.s)insanlik icin Allaha kulluk icin, ahlak icin eksiksiz bir ornektir. su halde Ali sevgisi gercek olursa, bir insanin kuru iddasindan ibaret olmazsa, gunah islemeye de engel olur, su halde, mikroplarin asi olan kimseye zarar vermesinin onlenmesi orneginde oldugu gibi, Ali sevgisi de bir asi gibi gunahlari onler. Ali(a.s)gibi amel ve takvanin somutlasmis gorunumu demek olan bir onderi sevmek, insani Ali nin tutumunu benimsemeye iltir, gunah dusuncesini aklindan cikariri, elbete sevginin gercekten olmasi sartiyla!
Ali yi taniyan onun takvasini onun Allah sevgisini de tanir gece yarilari bu sevgi ile nasil Allaha yonelip dua ettigini bilr. boyle bir kisiye baglanan ve onu seven, onun tutumuna aykiri isler de yapmaz, her seven
sevdiginin dilegini yerine getirir, onun buyruguna saygi duyar, sevdiginin sozune deger vermek ve onun dileklerini yapmak gercek sevginin geregidir. Resul-i Ekrem'i(s.a.a)gercekten sevmek de ayni hukumdedir.
Su halde, "Ebu talib oglu Ali'nin sevgisi oylesine hasenedir ki, onunla hicbir seyiye zarar vermez,"
hadisinin anlami sudur: Ali sevgisi; gunahin zarar vermesine engel olmakta, demeki gunah, bu sevginin gonlunde yerlesmis oldugu kisiye yol bulmamaktadir, Anlami :"Ali sevgisi oyle bir seydir ki ; bu sevgi varsa, diledigin gunahi isleyebilirsin, ceza gormezsin" anlaminda degildir.
Bazi "dervis" gecinenler, bir yandan Allah sevgisi idasinda iken,
bir yandan da her gunaha batarlar, bunlar yalanci sevenlerdir,
gercek sevgiye sahip degildirler.
Murtaza Mutahhari
we selam
"Muslumanin gunahlari" konusu, "gayrimuslumun hayirli ameli"-nin
karsit yuzunu afade ve "gayrimuslimin hayirli ameli" konusunu tamamlar.
sorun sudur: Acaba Muslumanlarin gunahlari; tipki gayrimuslimlerin gunahlari gibi mi cezalandirilir?
Yoksa boyle degil midir?
Onceki, "gayrimuslimlerin hayirli davranislari" konusu; sadece kurumsal (ilim ve nazari) bir konu
olarak olarak ele alinabilirdi. Ele alinmasinda da sadece nazari zorunluk vardir.
oysa "Muslumanin gunahlari" konusunun ele alinmasi kilgisal (pratik, ameli) bir zorunluluktur.
Cunku islam dunyasinin, cagimizda gozlemledigimiz Musluman topluluklarinin boylesine cokus ve geri kalislarinin bir sebebi de, islami'in baslangic doneminden sonraki caglarda, Muslumanlarin bir cogunun ve
ozelikle siilerin yersiz bir gurura saplanislaridir. bu gibi kisilere, "Sii olmayanlarin iyi amelleri Allah katinda kabul edilebilr mi?" diye sorulunca,
soyle cevap verirler: "Hayir!"
Ayni kimselere "sii nin kotu davranislari, gunahlarinin hukumu nedir?" diye soruldugunda, bu kez verecegi sudur: "Tumu bagislanmistir!"
Bu iki yargi bir arada ele alinirsa, bunlardan cikacak sonuc sudur:
Amelin hic mi hic degeri yoktur. Ne olumlu yonde, musibet degeri vardir ne olumsuz yonde, menfi degeri!
insanin edebi mutlulugu icin gerekli oldugu gibi yeterli olan sart, insanin kendisine "Sii" adini takmis
olmasidir, bu da yeterlidir! Baska birsey aranmaz da, gerekmez de.
Bu topluluk, cogunlukla soyle dusunur, akil yurutme bicimleri ve dayanaklari soyledir:
1)Gunahlarimiz ayni sekilde hesaba cekilecek, ayni sekilde degerlendirilecek ise, sii ile sii olmayan arasinda ne fark kalacaktir?
2)Bir de cok yaygin ve bilinen bir rivayet vardir:
Ebu Tlib oglu Ali sevgisi oylesine bir hasene, basli basina bir guzelik ve iyiliktir ki,bu guzellikle birlikte olan hicbir kotuluk
(Ali'yi sevenin hicbir kotu ameli)insana zarar vermez.
Bu iki delilden birincisi cevaplandirilirken soyle demek gerekir:
sii ile sii olmayan arasindaki fark, su noktadadir: sii olanin elinde,rehberlerinin ona vermis olduklari bir program vardir. sii olmayanin elinde de kendi programi vardir. Her ikisinin de kendi elindeki programa uymasi, amel etmesi gerekir ki, aradaki fark ortaya ciksin, siianin, dunyada ve ahirette, bu programi uyguladigi taktirde diger inanac sahiplerinden daha ileriye gececegi apacik belirsin. Sii ile Sii olmayan arasindaki farki; boylece musubet yonde arastirmak gerekir, menfi yonde arastirmanin anlami yoktur. su halde: Sii olan da,
olmayan da kendi ellerindeki programlarini ayaklar altina attiklari, uygulamadiklari, hatta aksini yaptiklari taktirde , "Sii olmayan arasinda ayricalik gozetilmemelidir" demenin anlami yoktur; bu sekilde dusunmemeli, "Sii korunmalidir" demenin anlami yoktur; bu sekilde dusunmemeli,"Sii korunmayacaksa, sii olmakla olmamanin ne farki kalir ki?" denmemelidir.
Bu suna benzer: iki hasta kimse birer hekime giderler, birisi usta ve bilgin bir hekime, digeri ise bu
nitelikte olmayan hekime gider, ikisi de birer recete alir, ne var ki hicbirisi bu receteye uymaz. sonra iyi hekime giden sizlamaya baslar: Benim iyi hekimden recete almamamin ne farki kaldi ki?"
ben nicin hasta kalayim, o da benim gibi hasta kalirken? ben iyi, o da beceriksiz hekime gitmedik miydi?
iste-ona selam olsun-Ali'nin farkliligini da onun soylediklerinin yapilmamasi halinde bizim zara gormeyisimiz, bizden baskalrinin ise ister kendi onderlerinin sozunu tutsunlar, ister tutmasinlar, ziyana ugramalarindan
ibaret gormek asla dogru degildir.
Imam sadik'in ona selam olsun- cevresinden birisi ona soyle demisti: "Sizi sevenlerden bir kismi yoldan
sapmislardir. Haramlari helal saymakta ve demektedirler ki: Din, imam'tanimaktan ibaretir, baska hic bir sey degil! Imami ni bilirsen, ne dilersen yap!
Hazreti sadik soyle buyurdu
"nna lillahi ve inna ileyhi raciun!(347)Bu kafirler, bilmedikleri bir seyi kendi kafalarina gore yorumlamislar! Bu
sozun asli boyle degil sudur:Marifet sahibi ol. ondan sonra ibadtlerden diledigini yerine getir! Bilgisiz, koru korune (imansiz) amel makbul olmaz. (once imanini duzelt, gercek iman kil, sonra amelini imanina gore duzenle!)
Ali sevgisi bir insanin gonlune gercekten yerlesirse, hic bir gunahin zarari insana erismez. bunun anlami sudur: Ali(a.s)insanlik icin Allaha kulluk icin, ahlak icin eksiksiz bir ornektir. su halde Ali sevgisi gercek olursa, bir insanin kuru iddasindan ibaret olmazsa, gunah islemeye de engel olur, su halde, mikroplarin asi olan kimseye zarar vermesinin onlenmesi orneginde oldugu gibi, Ali sevgisi de bir asi gibi gunahlari onler. Ali(a.s)gibi amel ve takvanin somutlasmis gorunumu demek olan bir onderi sevmek, insani Ali nin tutumunu benimsemeye iltir, gunah dusuncesini aklindan cikariri, elbete sevginin gercekten olmasi sartiyla!
Ali yi taniyan onun takvasini onun Allah sevgisini de tanir gece yarilari bu sevgi ile nasil Allaha yonelip dua ettigini bilr. boyle bir kisiye baglanan ve onu seven, onun tutumuna aykiri isler de yapmaz, her seven
sevdiginin dilegini yerine getirir, onun buyruguna saygi duyar, sevdiginin sozune deger vermek ve onun dileklerini yapmak gercek sevginin geregidir. Resul-i Ekrem'i(s.a.a)gercekten sevmek de ayni hukumdedir.
Su halde, "Ebu talib oglu Ali'nin sevgisi oylesine hasenedir ki, onunla hicbir seyiye zarar vermez,"
hadisinin anlami sudur: Ali sevgisi; gunahin zarar vermesine engel olmakta, demeki gunah, bu sevginin gonlunde yerlesmis oldugu kisiye yol bulmamaktadir, Anlami :"Ali sevgisi oyle bir seydir ki ; bu sevgi varsa, diledigin gunahi isleyebilirsin, ceza gormezsin" anlaminda degildir.
Bazi "dervis" gecinenler, bir yandan Allah sevgisi idasinda iken,
bir yandan da her gunaha batarlar, bunlar yalanci sevenlerdir,
gercek sevgiye sahip degildirler.
Murtaza Mutahhari
we selam