Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kadınların Bilmesi Gereken Güncel Konular

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Kadınların Bilmesi Gereken Güncel Konular

    BİSMİ TEALA
    HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
    RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

    Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!


    Süslenme, parfüm, krem, lens... Kadınların Bilmesi Gereken Güncel Konular (1)
    Elbiseyi güzel kokulu ve yumuşak yapan yumuşatıcıları, bayan elbiseleri için kullanmanın hükmü nedir? Acaba kadınlar bu şekilde dışarıya çıkabilirler mi?
    Bütün müçtehitler: Eğer namahrem erkeklerin dikkatini çekecek şekilde olursa caiz değildir. (2)

    Güneşten koruyucu ve yağlandırıcı kremlerin ellerin üstüne ve yüze sürülmesinin hükmü nedir?
    İmam Humeyni, Ayetullah Hameney ve Ayetullah Vahid Horasani: Eğer süslenme ve ziynet sayılmazsa ve onun güzel kokusu, namahrem erkekleri tahrik de etmezse, sakıncası yoktur. (3)

    Acaba kadının, süslemiş olduğu yüzünü namahrem erkeklere karşı örtmesi mi gerekmektedir?
    Bütün müçtehitler (Ayetullah Mekarim Şirazi hariç): Evet, namahrem erkekler karşısında örtmelidir. (4)
    Ayetullah Mekarim Şirazi: Farz ihtiyat gereği namahrem erkekler karşısında örtmelidir. (5)
    ************

    Bütün müçtehitler: Bu işin kendisinin onlar için bir sakıncası yoktur ancak, (her ne kadar ziynet olmasa da) yüzlerini namahremlerin karşısında örtmeleri gerekmektedir. (6)

    Mahrem olan kimseler için süslenmenin hükmü nedir?
    Bütün müçtehitler: Eğer fesada yol açmayacaksa, bir sakıncası yoktur. (7)

    Eğer kaşların alınması ziynet sayılıyorsa, bütün yüzün mü örtülmesi gerekmektedir?
    Ayetullah Hameney ve Ayetullah Vahid Horasani: Eğer ziynet sayılıyorsa, namahremler karşısında örtülmesi gerekmektedir. ( 8 )
    Not: Eğer kaş ve kirpiklerin düzeltilmesi, namahrem erkeklerin dikkatini çekiyorsa ve fasadın da oluşmasına neden oluyorsa, örtülmesi farzdır.
    **********

    İmam Humeyni, Ayetullah Hameney ve Ayetullah Vahid Horasani: Eğer ziynet sayılıyorsa, namahremler karşısında örtülmesi gerekmektedir. (9)
    ***********

    İmam Humeyni, Ayetullah Hameney ve Ayetullah Vahid Horasani: Eğer örfi açıdan ziynet sayılıyorsa, namahremler karşısında örtülmesi gerekmektedir. (10)

    Acaba kadınların kullandıkları kremler, süs eşyası mı sayılmaktadır ve namahremlere karşı örtülmesi mi gerekmektedir?
    Bütün müçtehitler (Ayetullah Mekarim Şirazi, Ayetullah Behçet ve Ayetullah Safi hariç): Eğer krem süs eşyası unvanı ile veya bayanların yüzlerinde değişiklik yapmak ve süslemek için olursa, namahremler karşısında örtülmesi gerekmektedir; ama eğer sadece yüzde değişiklik yapmak amacıyla olursa, örtülmesi farz değildir. (11)
    Not: Kadının yüzüne namahrem bir erkek tarafından krem sürülmesi caiz değildir.
    ********
    Acaba kadının yüzüne, filmde oyunculuk yapması için namahrem bir erkek tarafından krem sürülmesi caiz midir?
    Bütün müçtehitler: Hayır, kadının yüzüne namahrem bir erkek tarafından krem sürülmesi, filmde rol almak için dahi olsa caiz değildir. (12)
    ********

    Bütün müçtehitler: Hayır, örtülmesine gerek yoktur. (13)
    ********

    İmam Humeyni, Ayetullah Behçet, Ayetullah Safi ve Ayetullah Fazıl Lenkerani: Namahremler karşısında örtülmelidir. (14)
    Ayetullah Vahid Horasani: Farz ihtiyat gereği namahrem erkeklere karşı örtülmelidir. (15)
    ********

    Bütün müçtehitler (Ayetullah Mekarim Şirazi ve Ayetullah Nuri Hemedani hariç): Eğer örfi açıdan ziynet sayılmazsa, bir sakıncası yoktur. (16)

    ABNA.İR
    (1) Ayetullah Hameney, Soru ve Cevap, s. 667; Ayetullah Mekarim Şirazi, Fıkhi Sorular, c. 1, s. 797; Ayetullah Tebrizi, Fıkhi Sorular, s. 1616; Ayetullah Nuri Hemedani, Fıkhi Sorular, c. 1, s. 1033; Ayetullah Vahid Horasani, Ayetullah Safi, Ayetullah Behçet, İmam Humeyni ve Ayetullah Fazıl Lenkerani'nin Kalemleri.
    (2) A.g.e.
    (3) Ayetullah Fazıl Lenkerani, Camiu'l Mesail, c. 1, s. 1707 ve c. 2, 1328; Ayetullah Hameney, Soru ve Cevap, s. 662; Ayetullah Tebrizi, Sıratu'n Necat, c. 5, s. 1253; İmam Humeyni ve Ayetullah Vahid Horasani'nin Kalemleri.
    (4) Ayetullah Nuri Hemedani, Fıkhi Sorular, c. 1, s. 490; Ayetullah Fazıl Lenkerani, Camiu'l Mesail, c. 2, s. 1328; Ayetullah Safi, Camiu'l Ahkâm, c. 2, s. 1682; Ayetullah Hameney, Soru ve Cevap, s. 1220; Ayetullah Tebrizi, Fıkhi Sorular, s. 1586 ve 1590; Ayetullah Sistani, www.sistani.org, (Ziynet), s. 28; İmam Humeyni, Fıkhi Sorular, c. 2, (Hicap Hükümleri), s. 32; Ayetullah Behçet'in Kalemi.
    (5) Ayetullah Mekarim Şirazi, Fıkhi Sorular, c. 1, s. 801.
    (6) "Yüzün Süslenmesi" konusu hakkında zikredilen kaynaklardan faydalanılmıştır.
    (7) El Urvetu'l Vuska, c. 1, (Es Sitr -Örtünme-).
    ( 8 ) Ayetullah Hameney'in Resmi Sitesi, (Bakmak); Ayetullah Fazıl Lenkerani, Camiu'l Mesail, c. 1, s. 1707; Ayetullah Vahid Horasani'nin Kalemi.
    (9) Ayetullah Hameney'in Resmi Sitesi, (Bakmak); Ayetullah Fazıl Lenkerani, Camiu'l Mesail, c. 1, s. 1707; İmam Humeyni'nin Kalemi.
    (10) Ayetullah Hameney, Soru ve Cevap, s. 562; Ayetullah Fazıl Lenkerani, Camiu'l Mesail, c. 1, s. 1707; İmam Humeyni ve Ayetullah Vahid
    Horasani'nin Kalemleri.
    (11) Bütün Taklit Merceilerinin Kalemleri.
    (12) Bütün Taklit Merceilerinin Kalemleri.
    (13) Bütün Taklit Merceilerinin Kalemleri.
    (14) İmam Humeyni, Fıkhi Sorular, c. 3, (Hicap Hükümleri), s. 36; Ayetullah Behçet, Ayetullah Fazıl Lenkerani ve Ayetullah Safi'nin Kalemleri.
    (15) Ayetullah Vahid Horasani'nin Kalemi.
    (16) Bütün Taklit Merceilerinin Kalemleri.


    Allah'a emanet olun...

    #2
    Ynt: Kadınların Bilmesi Gereken Güncel Konular



    Eğer kaşların alınması ziynet sayılıyorsa, bütün yüzün mü örtülmesi gerekmektedir?
    Ayetullah Hameney ve Ayetullah Vahid Horasani: Eğer ziynet sayılıyorsa, namahremler karşısında örtülmesi gerekmektedir. ( 8 )
    Not: Eğer kaş ve kirpiklerin düzeltilmesi, namahrem erkeklerin dikkatini çekiyorsa ve fasadın da oluşmasına neden oluyorsa, örtülmesi farzdır.
    **********

    İmam Humeyni, Ayetullah Hameney ve Ayetullah Vahid Horasani: Eğer ziynet sayılıyorsa, namahremler karşısında örtülmesi gerekmektedir. (9)
    ***********
    özelikle yukaridaki kisim kadinlar tarafindan pek bilinmediyinden ,yazini okuyanlarin dikkati cekmesi icin kopylaiyip büyütüm.
    Bu önemli konunu bizimle paylastigin icin Allah sizden razi olsun.

    Yorum


      #3
      Ynt: Kadınların Bilmesi Gereken Güncel Konular

      erkekler açısından hükmü nasıldır acaba?

      Yorum


        #4
        Ynt: Kadınların Bilmesi Gereken Güncel Konular

        BİSMİ TEALA
        HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
        RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

        Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!


        NAMAHREM KADINLA ŞAKA
        YAPMANIN HARAMLILIĞI
        Ebu Basir (r.a) şöyle diyor: “Kufe’de idim, kadınlardan birine Kur’ân okumayı öğretiyordum. Bir gün bir yeri okumak hususunda onunla şaka yaptım! Uzun bir zaman geçtikten sonra Medine’de İmam Bakır (a.s)’ın huzuruna vardım.
        İmam (a.s) beni kınayarak şöyle buyurdu:“Kim halvet bir yerde günah işlerse, Allah Teala lütfünü ondan esirger, o kadına dediğin söz ne biçim söz idi?”
        Ebu Basir diyor ki: “Utancığımdan başımı aşağı dikip tövbe ettim.” İmam Bakır (a.s) benim bu durumumu görünce;“Tekrarlamaman için dikkatli ol!” buyurdular. (Bihar’ul-Envar, c. 46, s. 247.)
        Allah'a emanet olun...

        Yorum


          #5
          Ynt: Kadınların Bilmesi Gereken Güncel Konular

          BİSMİHİ TEALA
          HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
          RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

          Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!
          Kocaya İtaat
          Ensardan birisi yolculuğa çıkmak istediğinde hanımına: “Ben yolculuktan dönmedikçe evden çıkmaya hakkın yoktur” dedi. Kadın, kocası yolculuğa çıktıktan sonra babasının hastalandığını duydu.

          Bunun üzerine bir kadın vasıtasıyla Peygamber (s.a.a)’e şöyle bir mesaj gönderdi: “Kocam yolculuğa çıkmıştır, yolculuğa çıktığında: “Ben eve dönmedikçe evden dışarı çıkma” diye emretti. Şimdi babamın ağır bir şekilde hastalandığını duydum. Müsaade edin onun ziyaretine gideyim.

          Peygamber (s.a.a) cevaben şöyle buyurdular:

          “Evinde otur ve kocana itaat et.”

          Böylece aradan birkaç gün geçti. Kadın babasının hastalığının ağırlaştığını duydu. İkinci kez yine peygamber (s.a.a)’e: “Ya Resulellah! İzin verin babamın ziyaretine gideyim” diye bir mesaj gönderdi.

          Peygamber (s.a.a): “Hayır, evinde oturarak kocanın sözüne itaat et” diye cevap verdiler.


          Kadın bir müddetten sonra babasının öldüğünü duydu. Üçüncü kez yine bir adam vasıtasıyla Resulullah’a şöyle bir mesaj gönderdi: “Ya Resulellah! İzin verin babamın ağıt merasimine katılayım, ona namaz kılayım!”

          Peygamber (s.a.a) bu defa yine izin vermeyerek: “Evinde otur, kocana itaat et!” buyurdular.

          Kadının babası defnedildikten sonra Peygamber (s.a.a) bir kimseyi o kadının yanına göndererek ona: “Kocana itaat ettiğinden dolayı, Allah Teala senin ve babanın günahlarını affetti” denilmesini buyurdular. (Bihar, C. 22, S. 145.)


          Allah'a emanet olun...

          Yorum


            #6
            Ynt: Kadınların Bilmesi Gereken Güncel Konular

            BİSMİHİ TEALA
            HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
            RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

            Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!

            Bilmesi Gereken Güncel Konular (2)

            **********

            Cevap: İmam Humeyni, Ayetullah Hameney ve Ayetullah Sistani: Eğer lezzet kastı ve günaha düşme korkusu ile birlikte olmazsa ona bakmanın bir sakıncası yoktur. Ancak müstahap ihtiyat gereği genellikle (baldır, karın ve göğüs gibi) örtülen yerlerine bakılmamalıdır.[3]
            *********

            Cevap: Bütün taklit mercilerine göre: Eğer lezzet kastı ve günaha düşme korkusu ile birlikte olmazsa onlara bakmanın bir sakıncası yoktur.[4]
            *********

            Ayetullah Hameney: Ona bakmak (fesada neden olmasa bile) farz ihtiyat gereği caiz değildir.

            İnternette chat yapmak, karşı cinsle konuşma veya yazışma şeklinde olursa – şer’i sınırlar geçilmezse (örneğin, görüş alışverişi) – hüküm nedir?
            Bütün müçtehitler: Eğer lezzet kastı ve günaha düşme korkusu olmadan olursa, sakıncası yoktur.[5]
            Not: Eğer karşı cins genç kız olursa – lezzet kastı olmasa dahi – onunla konuşmayı terk etmesi daha iyidir.

            İnternette karşı cinsle chat yapma ve sohbet etmenin hükmü nedir?
            Bütün müçtehitler: Fesat ve günaha düşme durumu olursa caiz değildir.[6]

            Cinsini tanımadığımız birisiyle chat yapmanın hükmü nedir?
            Bütün müçtehitler: Eğer günaha düşme korkusu olmazsa, bir sakıncası yoktur.[7]
            *********

            Bütün müçtehitler: Eğer lezzet kastı ve günaha düşme korkusu olmadan olursa ve fesada da yol açmayacaksa, bir sakıncası yoktur.[8]
            Not: Varsayılan konum, şahsın evlenmeye hazır olduğu durumlardır.
            *******

            Bütün müçtehitler: Haramdır.[9]
            [3]İmam Humeyni, Tevzihu'l Mesail-i Meraci, m. 2433 ve Tahriru'l Vesile, c. 2, (Nikâh) m. 25; Ayetullah Sistani, Minhacu’s Salihin, c. 3, (Nikâh), m. 23; Ayetullah Hameney, Soru ve Cevap, s. 620.
            [4]Tevzihu'l Mesail-i Meraci, m. 2433; Ayetullah Nuri Hemedani, Tevzihu'l Mesail, m. 2429; Ayetullah Vahid Horasani ve Ayetullah Hameney'in Kalemleri.
            [5]İmam Humeyni, Fıkhi Sorular, c. 3, (Bakmak), s. 52; Ayetullah Behçet, Tevzihu'l Mesail, m. 1936; Ayetullah Mekarim Şirazi, Fıkhi Sorular, c. 1, m. 819; Ayetullah Tebrizi, Fıkhi Sorular, s. 1622; Ayetullah Safi, Camiu'l Ahkâm, c. 2, s. 1673; Ayetullah Nuri Hemedani, Fıkhi Sorular, c. 2, s. 656; Ayetullah Fazıl Lenkerani, Camiu'l Mesail, c. 1, s. 1718; Ayetullah Hameney, Soru ve Cevap, s. 1145; El Urvetu'l Vuska, c. 2, (Nikâh), m. 3; Ayetullah Sistani, www.sistani.org, (İnternet), s. 19 ve 20; Ayetullah Vahid Horasani'nin Kalemi.
            [6]Ayetullah Sistani, www.sistani.org; Ayetullah Tebrizi'nin Resmi İnternet Sitesi; Bütün Taklit Merceilerinin Kalemleri.
            [7] Bütün Taklit Merceilerinin Kalemleri.
            [8]Bütün Taklit Merceilerinin Kalemleri.
            [9] Bütün Taklit Merceilerinin Kalemleri.


            Ben kısmen aldım faha fazlası için; http://abna.ir/data.asp?lang=10&id=363912

            Allah'a emanet olun...

            Yorum


              #7
              Ynt: Nâmahrem ile Halvet Eylemek

              BİSMİ TEALA
              HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
              RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

              Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!

              Nâmahrem ile Halvet Eylemek

              Hüseyin Akay




              Halvet: Birbirlerine nâmahrem olan iki kişinin -bir erkek ve bir kadının- bir yerde baş başa kalmasına halvet denilir. Yani kimsenin göremeyeceği ve kimsenin giremeyeceği ev, ya kapısı kilitli oda gibi kapalı veya kapalı sayılan bir yerde nâmahrem kadın ve erkeğin yalnız başlarına kalmasına halvet denilir.
              Nâmahrem ile halvet eylemenin olası sakıncalarını hakkıyla anlayabilmek için, öncelikli olarak kimlerin namahrem olduklarını ve onlardan niçin sakınılması gerektiğini Kur’an-ı Kerim’den öğrenmede büyük yarar bulunmaktadır. Buna göre Allah-u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir...” “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, ziynet (yer) lerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynetlerini, kocalarından yahut babalarından yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut erkek kardeşlerinden yahut erkek kardeşlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından yahut müslüman kadınlardan yahut sahip oldukları kölelerden yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri ziynetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar...” (Nur, 30,31)
              Nâmahrem olan kimseler: Bir erkeğin, kendisi ile evlenmesi haram olan ve yakın akraba sayılan kadına mahrem, evlenmesi haram olmayan ve yakın akraba sayılmayan kadına da nâmahrem denir. Yukarıda bahsi geçen ayetin de buyurduğu üzere mahrem olan kimseler şöyle sıralanmaktadır: Anneler, üvey anneler, halalar, teyzeler, kızlar, kız torunlar, kız kardeşler, anne-baba bir, anne bir veya baba bir olan kız kardeşler, erkek kardeşlerin kızları, kız kardeşlerin kızları, kız yeğenler, süt anneler, süt kız kardeşler, süt hala, süt teyze, süt yeğenler, kayın vâlideler, üvey kızlar ve öz oğullarının hanımları olan gelinlerdir ki, bunların tümüyle evlilik ebediyen haram kılınmıştır. (1)
              Nâmahrem ile halvet eylemenin doğuracağı muhtemel sakıncalar: Nâmahrem ile halvet eylemenin döğuracağı en önemli sakıncalarından biri, günah (zina) ortamını hazırlamak, bir diğeri ise, Hz. Yusuf’un (a.s) Züleyha ile halvet eylediği için dedikodulara konu olmasına ve Züleyhanın da iftirasına uğrayarak haksız yere yedi yıl zindan hayatı yaşamasına neden olduğu gibi, iftiralara zemin hazırlamaktır. “Evinde bulunduğu kadın (gönlünü Yusuf’a kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek, “Yusuf gelsene!” dedi. O ise, “Allah’a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı.” (Yusuf,23-24)
              Nâmahrem ile halvet eylemek Şeytan’la hemnişin olmaktır: “Biliniz ki; bir erkekle nâmehrem bir kadınla halvet eylerse eğer, Şeytan onların arasında üçüncü kişi olur.” (2)
              Nâmahrem ile (laubali) konuşmanın doğuracağı muhtemel hasar: Hz. Peygamber (s.a.a), Hz. Ali’ye (a.s) şöyle buyurdu: “Ey Ali! Üç taifeyle hemnişin ve hemsohbet olmak kalbin (nurunun) ölmesine neden olur: Cahillerle hemnişin olmak; (kibirli) zenginlerle hemnişin olmak; nâmehrem kadınlarla hemnişin ve (laubali) hemsohbet olmaktır ki, fesadın doğmasına neden olur.” (3)
              Nâmahremlere karşı örtünmenin zarureti: “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu, onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Ahzab, 59)
              Nâmahreme dokunmanın azabı: Hz. Peygamber (s.a.a) buyuruyor ki: “Her kim nâmahrem olan birine el verirse Allah’ın gazabına uğrar ve her kim haram olanın (nâmahremin) omzuna elini atarsa onu Şeytan’la birlikte zencirleyip, ikisini birden ateşe atarlar.” (4)
              Nâmahreme bakmaktan sakınmanın mükâfatı: Hz. Peygamber (s.a.a), nâmahremlerden sakınan kimselerin kıyamet günü hangi nimetlerle mükâfatlandırılacaklarını hadislerinde şöyle buyurmaktadır:
              a)- “Nâmahreme bakmak şeytanın zehirli oklarındandır, her kim Allah’tan korktuğu için sakınırsa Allah-u Teâlâ hayatın enfes tadını onun kalbine ihsanda bulunur.” (5)
              b)- “Altı ameli yapmayı taahhüt ettiğiniz takdirde, ben de size cenneti taahhüt ederim; doğru konuşmayı; verdiğiniz söze amel etmeyi; emanetlere karşı emin olmayı; nâmehremlere karşı gözünüzü kapamayı; iffetinizi kirletmemeyi; el ve dilinizi günahtan korumayı yaptığınız takdirde sizlere cenneti taahhüt ediyorum.” (6)
              c)- “Kıyamet günü üç gözün dışında tüm gözler ağlayacaktır: Dünyada Allah’ın azabından korkup ağlayan gözler; nâmahremlere bakmaktan sakınan gözler ve hakkı ihya etmek için cihad meydanında az uyuyan gözler.” (7)
              Nâmahreme bakmanın helal olan kısmı: Ravi diyor ki: “Hz. Cafer Sadık’a (a.s) sordum: ‘Bir erkeğin nâmahrem olan kadının hangi uzuvlarına bakması (aynı şekilde bir kadının da nâmahrem olan erkeğin uzuvlarına bakması) caizdir?’ Hazret: ‘Yüzüne, bilekten aşağı ellerine ve yine topuktan aşağı ayaklarına bakmak caizdir.’ buyurdu. (Elbetteki zaruret halinde ve şehvet kastıyla olmamak şartıyla bakmanın caiz olduğu buyrulmaktadır).” ( 8 )
              Hz. Musa (a.s) ile Şeytan’ın ibret dolu konuşması: Bir gün Şeytan, Hz. Musa’nın huzuruna geldi ve dedi: “Ey Musa! Sen Allah’ın Peygamberi, ben ise günahkâr bir mahlûkuyum ve ben tevbe etmek istiyorum, sen Allah’tan tevbemi kabul etmesini dile.” Hz. Musa da (a.s) kabul etti ve onun tevbesini kabul etmesi için Allah’a dua etti. Allah-u Teâlâ: “Ey Musa! Senin onun hakkındaki şefaatini kabul ettim. Ona söyle Hz. Âdem’in (a.s) kabrine secde etsin, ben de onun tevbesini kabul edeyim. Hz. Musa’da (a.s); Şeytanla görüştüğünde ona “Hz. Âdem’in (a.s) kabrine secde edersen tevben kabul edilecektir.” buyurdu. Şeytan: “Ben Hz. Âdem’e (a.s) O henüz hayattayken secde etmedim; O öldükten sonra O’nun kabrine nasıl secde etmemi istersin benden, asla böyle bir şey yapmayacağım.” dedi. Sonra devamında: “Ey Musa! Allah katında bana şefaatçi olduğun için, benim kötülüklerimden korunman için sana üç nasihatte bulunmayı kendime, senin hakkın olduğunu görmekteyim.” dedi. Gazap anında ruhum kalbinde ve gözüm ise gözünde olur; savaş zamanında savaş meydanına sırt dönüp kaçsın diye, senin kalbine çocuk, eş, aile, kavim ve aşiretin muhabbetini ekerim ve nâmahrem kadınla asla halvet eyleme ki, ben seninle onun arasında fesat yaratırım.” dedi.
              Yüce İslam dini tedbir dini olduğu için, tüm maddî, manevî ve sosyal meselelerde tedbirler öngörüp mümin kulları şeytanın ağına düşmekten koruduğu gibi, halvet etme meselesinde de bir dizi tedbirler öngörmektedir ki, onları da özetle kayda almakta yarar bulunmaktadır. Şüphesiz nâmahrem ile halvet eylemek günah (zina) ortamını hazırlamaktadır. İslam ise kendi hukukunda zinanın olmaması ve toplumun fesada bulaşmaması için, sosyal kurallar belirlemiş ve toplumların özellikle de Müslümanların o kurallara uymalarını farz kılmıştır.
              Buna göre İslam dini Müslümanlara, birbirlerine nâmahrem olan erkekle kadının halvet eylemelerini; nâmehrem olanların birbirleriyle laubali lakırdı yapmalarını; şehvet kastıyla birbirlerine bakmalarını; kadınların ziynetlerini nâmehremlere göstermelerini haram ve zina yapanları ise halk arasında cezalandırmalarının (9) farz olduğunu; evliliği kolaylaştırmalarının ve evlenerek aile kurmanın ise ibadet sayıldığını emir buyurmakta; hiç evlenmemeyi veya geç evlenmeyi de kınamamaktadır.
              (9): “Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer kırbaç vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini (nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun.” (Nur, 2)
              ------------------------------------------------------------------
              (1) Tam İlmihal, s.464) - (2) Nehcü-l Fesahe, s.246) - (3) El Hisal, s.126) - (4) Revzetu-l Muttakin, s.4)
              (5) Camiu-l Ehbar, s.170) - (6) El Hisal, s.321) - (7) El Hisal, s.98) - ( 8 ) El Hisal, s.302)


              Allah'a emanet olun...


              Yorum


                #8
                Ynt: Kadınların Bilmesi Gereken Güncel Konular

                BİSMİHİ TEALA
                HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
                RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

                Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!

                Giyim ve Kuşam Hakkında Kırk Hadis



                Bismihi Teala

                Erkek ve kadının giyimi ve her iki cinsin giyim ve kuşamda uymaları gereken hususlar konusunda başka bir açıklama ve ayrıntıya girmeden topladığımız hadisleri masumların dilinden aynen aktarmayı daha uygun buldum. Faydalı olacağı ümidiyle konuyla ilgili 40 hadisi huzurunuza sunuyorum:

                [color=rgb(153, 51, 0)]1-Hz. Ali (a.s) buyurmuştur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Kadının giyimi ve korunması onun daha çok huzurlu, mutlu ve güzel olmasının devamına sebep olmaktadır.”[/color]

                [color=rgb(51, 51, 153)]2-Hz. İmam Caferi Sadık’tan (a.s) nakledilir: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Kadının örtüsü onun güzelliği ve canlılığı için daha faydalıdır.”[/color]

                [color=rgb(0, 128, 0)]3- Hz. Ali (a.s) oğlu İmam-ı Hasan Mücteba’ya buyurduğu vasiyetnamesinde şöyle demiştir: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Eşlerinin örtünmeleri için giymeleri gereken elbise onların gözlerini hava-heves ve haramdan alı koymakta olup, giydikleri örtü onlara daha çok sebat etmelerine armağan getirecektir. Kadınların ölçüsüz ve usulsüz açılmalarına engel ol. Nedeni ise bu tür hayat tarzı onların fesada düşmelerine sebep olur. Edebiliyorsan, eşlerin senden başkasını tanımamalarını ve erkeklerle gidiş gelişlerinin olmamasını sağla.”[/color]

                [color=rgb(0, 0, 255)]4-İmam-ı Musa Kazım (a.s) dedesi İmamı Ali’den (a.s) şöyle nakletmektedir: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Bir gün ama (kör) birisi eve girmek için müsaade almak isterken, Hz.Fatime (s.a) ayağa kalkarak çarşafını üzerine giydi.Peygamber (s.a.a) Hz.Fatime’ye,neden ondan yüzünü çeviriyorsun o seni göremiyor ki?. Hz.Fatime (s.a) Peygamber’e (s.a.a) şöyle buyurdu: O beni göremiyorsa ben onu görüyorum ve o benim kokumu hissedebiliyor ya.”[/color]

                [color=rgb(255, 0, 0)]5-Hz. Peygamber (s.a.a) Cebrail’den (a.s) şöyle bir sualde bulunur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Acaba melekler de gülüp ağlıyorlar mı?” Cebrail (a.s) şöyle buyurdu: “Evet.(Meleklerin güldüğü yerlerden biri)”Hicapsız” veya “kötü hicap giyen” kadınlardan biri ölürken, bedeninin görünmemesi için yakınları onu kabire koyarken onun üstünü toprakla örterken melekler gülüyorlar ve şöyle derler: “Gençlik döneminde herkesin ona bakmasıyla onları tahrik ederdi ve diğerlerinin günah işlemesine sebep olurdu. Bu dönemde eşi ve kardeşleri buna engel olmamaktaydılar onun örtü giymesi için uğraşı vermediler. Şimdi ise herkes ona bu durumda bakmamak için kaçınıyorlar.”[/color]
                6- Yağmurlu bir günde Hz. Ali (a.s) Peygamber (s.a.a) birlikte Bakiy Mezarlığında bulunurlarken merkebe binmiş bir kadın oradan geçerken aniden merkebin ayağı bir çukura geçti ve kadın o hayvanın üstünden yere düştü. Peygamber (s.a.a) aniden yüzünü ayrı tarafa çevirdi. Orada bulunanlardan biri İslam Peygamberi’ne (s.a.a) bu kadının pantolonu vardı, dedi.[color=rgb(51, 153, 102)]Peygamber (s.a.a) üç defa şöyle buyurdu:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Allahu taala pantolon giyeni(kadını) rahmet etsin.” Daha sonra O Hazret şöyle buyurdu: “Ey halk! Pantolonu bir giyim ve örtü olarak seçin ve tercih edinin. (pantolon)sizin için en örtücü elbiselerden biridir. Bu elbise sebebiyle kendi kadınlarınızı evlerinden dışarı çıkarken korunmalarını sağlamış olursunuz.(Bilinmelidir ki Peygamber (s.a.a) pantolondan maksadı hicap veya örtünün tamamlayıcı olarak zikretmiştir)”[/color]

                [color=rgb(51, 102, 255)]7- Hz. Peygamber (s.a.a) demiştir ki:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Allahu taala kendisini kadına benzeten erkeğe ve kendisini erkeğe benzeten kadına lanet etmiştir.”[/color]

                [color=rgb(128, 0, 128)]8- Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Üç grup hiçbir zaman cennete girmeyecekler: Kendisini giyim-kuşam ve diğer hareketlerde erkeklere benzeten kadın…”[/color]

                [color=rgb(153, 51, 0)]9- Hz. Ali (a.s) buyurmuştur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Elbiselerin en iyisi, o elbisedir ki seni Hak Teala’dan alıkoyup kendisiyle meşgul etmeyendir.”[/color]

                [color=rgb(51, 51, 153)]10-Bir “Hadisi Kudsü” de şöyle zikredilir:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Kullarıma söyleyin ki, düşmanlarımın elbisesini giymesinler. Kendilerini onlara benzetmesinler. Eğer böyle yaparlarsa bunlarda benim düşmanım sayılırlar.”[/color]

                [color=rgb(0, 128, 0)]11-İslam Peygamberi (s.a.a) şu şekilde buyurmuştur: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Allahu Taala sizlerin çıplak olmanızı nehiy etmiştir. Öyleyse sizinle birlikte olan meleklerden utanın O bekçi melekler sizin sadece ihtiyacınızı giderirken ve eşlerinizle beraber olmanın dışında sizlerle beraberdirler.”[/color]


                [color=rgb(0, 0, 255)]12- İslam Peygamberi’nden (s.a.a) şöyle bir soru sormuşlardır: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Yalnız olurken çıplak olabil irmiğiz?” Hazret şöyle cevap vermiştir: “Halktan daha çok Allahu Taaladan utanılmalıdır.”[/color]

                [color=rgb(0, 128, 128)]13- İslam Peygamberi (s.a.a) demiştir ki:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Allahu Teala sizlerin çıplak olmanızdan alı koymuştur. Buna göre çıplak olmaktan kaçının.”[/color]

                [color=rgb(255, 0, 0)]14- Hz. Ali (a.s) buyurmuştur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Birisi çıplak olduğunda şeytan ona bakar ve tamahlanır. Öyleyse kendinizi örtün[/color].”

                [color=rgb(51, 153, 102)]15- İslam Peygamberi (s.a.a) üç defa buyurmuştur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Ey Rabbim! Elbisesiyle giyim ve kuşamına riayet eden kadınları bağışla. Kadınlar evlerinden dışarıya çıkmak istediklerinde erkeklerin dikkatini çekmeyecek elbiseler giysinler.”[/color]

                [color=rgb(51, 102, 255)]16- İslam Peygamberi (s.a.a) demiştir:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Sıyanet (Korunmak) kadını daha çok temiz ve güzelliğini sağlam kılmaktadır.”[/color]

                [color=rgb(128, 0, 128)]17- İslam Peygamberi (s.a.a) buyurmuştur: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Kendin beğeneceğin yemeği ye. Elbise giyerken de müminlerin beğendiği elbiseyi giy.”[/color]

                [color=rgb(153, 51, 0)]18-Bir rivayette şöyle geçer:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] İslam Peygamberine (s.a.a) birkaç çeşit parça getiriler, Peygamber o parçalardan birini dostlarından birine verirken bu parçayı ikiye bölmesini istedi ve ona bu parçanın bir bölümünü kendine elbise dik diğer bir bölümünü de eşin kendisine başörtüsü olarak kullansın, dedi. Daha sonra o şâhısa şöyle buyurdu: “Eşine söyle ki, bu parçayla öyle bir elbise diksin ki giydiğinde bedeni bu elbisenin altında görünmemelidir.”[/color]

                [color=rgb(51, 51, 153)]19- İslam Peygamberi (s.a.a) buyurmuştur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Ümmetimin kadınlarının helak olmasının sebebi iki şeydedir: Altın ve ince elbise giymek.”[/color]

                [color=rgb(0, 128, 0)]20- Hz. Ali (a.s) buyurmuştur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Sizlere kalın elbise giymenizi tavsiye ederim. Herkim ince elbise giyerse, dinide incedir.”[/color]

                21-Halife Ebu Bekir’in kızı Esma üzerinde bedenin göründüğü ince elbise giymişti.[color=rgb(0, 0, 255)] Peygamber (s.a.a) yüzünü ondan çevirdi ve şöyle buyurdu:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Ey Esma! Buluğ çağına ulaşan bir kadının bileklerinden aşağısı ve yüzü dışındaki yerlerinin görünür şekilde ince giymesi caiz değildir.”[/color]

                [color=rgb(255, 0, 0)]22- İslam Peygamberi (s.a.a) bugünkü bizim dönemimizin durumunu önceden öngörerek şöyle buyurmuştur: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]Son dönemlerde yaşayan Ümmetimin erkekleri kendilerini kadınlara benzetecekler ve bindikleri arabalarıyla camilerin kapılarının yakınında inerler (ama camilere girmezler). Bu çeşit erkeklerin evli oldukları eşleri de giyinmelerine rağmen çıplaktırlar ve saçlarını ise dik birilerinin dikkatini çekecek şekilde açılırlar. Bu tür kadınlar lanet edilmişlerdir.”[/color]

                [color=rgb(51, 153, 102)]23- İslam Peygamberi (s.a.a) demiştir ki:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Bir kadının bileklerinin dışındaki bedenini namahremlere aşikâr etmesi caiz değildir. Eğer böyle bir günaha bulaşmışsa Allahu Taala ona her zaman lanet eder Hakk Taala’nın gazabına duçar olur. Allah’ın melekleri de ona lanet ederler. Kıyamet gününde de onun için ebedi azap hazırlanmıştır. Allahu Teala’ya ve kıyamet gününe inanan bir kadın ziynet süslerini sacını ve ayak bileklerinin dışındaki bedeninin yerlerini eşinden başkasına göstermemelidir. Eğer eşinin dışındakilere böyle yaparsa kendisi fesada atmış ve Allahu Taalayı kendisine öfkeli kılmıştır.[/color]

                [color=rgb(51, 102, 255)]24- Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Kendi ziynet eşyalarınızı eşlerinizin dışındakilerin görecekleri yerlerden koruyun. Eşlerinizin olmadıkları yerlerde kendinize koku vurmayın. Ayaklarınızı bileklerden aşağı bölümlerini aşikâr etmeyin ettiğiniz takdirde dininiz heba olur ve Allahu Taala’yı öfkelendirmiş olursunuz.”[/color]

                [color=rgb(128, 0, 128)]25- Hz. Peygamber’den (s.a.a) nakledilir ki: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Kadınlarınızın diğerlerini tahrik edecek elbise giymelerini engelleyin.”[/color]

                [color=rgb(153, 51, 0)]26-İmam-ı Sadık (a.s) ashabından biri olan Muhammed ibni Ebi Umeyrin kız kardeşlerinden birine şöyle buyurdu:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Kardeşinin ziyaretine gideceğin vakit diğerlerini tahrik edecek renkli elbiseler giyinme.”[/color]

                [color=rgb(51, 51, 153)]27- Hz. Peygamber (s.a.a) yakın akrabası olan kadınlardan birine şöyle buyurdu:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Diğerlerinin dikkatini çekecek başörtüsü takma. Böyle yaptığın takdirde dinini tahrip edersin ve Allahu Taala’yı da öfkelendirmiş olursun.”[/color]

                [color=rgb(0, 128, 0)]28-İmamı Rıza (a.s) buyuruyor:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Her kim elbise giyerken onunla övünüyor ve kendisini cilveli gösteriyorsa Allahu Teala ondan rahmetini alı koyacaktır.”[/color]

                [color=rgb(0, 128, 128)]29- Hz. Peygamber (s.a.a) buyurmuştur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Öyle bir elbise giyin ki insanların parmakla göstereceği birisi olmayasın, halkın saygı ve hürmet göstereceği olmalısınız.”[/color]

                [color=rgb(0, 0, 255)]30-Fuzeyl İbni Yesar der İmamı Sadık’tan (a.s) sordum: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Kadının bilekleri namahremden koruması gereken uzvumudur?” İmam buyurdu ki: “Evet. Başörtüsünün altında bulunan uzvu da kapatılmalıdır. El bileziğinin yukarı tarafındaki bölümde örtülmelidir.”[/color]

                [color=rgb(255, 0, 0)]31-[/color][color=rgb(0, 0, 0)]Kadının tüm bedenini eşi için aşikâr etmesinin bir sakıncası yoktur. Başını ve boynunu da kardeşine ve oğluna gösterebilir. Ama namahrem karşısında dört örtüden istifade etmelidir: “Gömlek, başörtüsü, başörtüsünden daha geniş olan göğüs üzerine örtülmesi gereken giysi ve çarşaf.”[/color]

                [color=rgb(51, 153, 102)]32-Peygamberin (s.a.a) eşi Ayşe der:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Benim anne tarafından kardeşim olan Abdullah Bin Tufeylin kızı süslü bir şekilde benim evime gelmişti, O esnada Hz. Peygamber (s.a.a) de evine girdi. Onu gördüğünde yüzünü ondan çevirdi.” Ayşe der Peygamber(s.a.a) dedim ki: “Bu yaşı küçük olan anne tarafından olan kardeşimin kızıdır.” Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Bir kadın adet göreceği yaş haddine gelmişse yüzü dışındaki diğer uzuvlarını göstermesi caiz değildir[/color].”

                [color=rgb(51, 102, 255)]33- İmamı Sadık (a.s) buyuruyor:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Müslüman bir kadının bedenini örtmeyecek bir elbise giymesi caiz değildir.”[/color]

                [color=rgb(128, 0, 128)]34- Hz. Ali’in (a.s) meşhur müfessir olan ve mümtaz talebesi olan İbn-i Abbas şöyle der:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] “Kadın saçını, göğsünü, boynunun etrafını ve boğazının altını örtmelidir.”[/color]

                [color=rgb(153, 51, 0)]35-İmamı Bakır’dan (a.s) şöyle nakledilir:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] Kadının mahremleri olan babası ve kardeşleri onun her yerine bakmaya hakları yoktur. Kadında gerdanlığın alt tarafını ve el bileğinin üst tarafını aşikâr etmemelidir. Kadının mahremleri yanında giyeceği elbiseye dikkat etmeli ve her istediği süsle dışarı çıkarak kendisini diğerlerine göstermemelidir.[/color]

                [color=rgb(51, 51, 153)]36-Peygamber’in (s.a.a) ashabından biri şöyle der: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Bir gün elbisemin bir kenara kayıp bacağımın göründüğü şekilde oturmuştum. O esnada Peygamber (s.a.a) oradan geçmekteydi. O Hazret bana şöyle buyurdu: Kendi bacağını ört çünkü o uzvun senin avret yerindir.”[/color]

                37-Hz. Musa (a.s) kendi giyimine o kadar dikkat ediyordu ki halk onun cismi bir hastalığının olduğunu zannediyorlardı. [color=rgb(0, 128, 0)]Peygamber (s.a.a) o Hazret hakkında şöyle buyurmuştur: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Hz. Musa (a.s) o kadar iffetli ve hayâlı idi ki, elbise giyerken bedeninin küçük bir bölümünün bile görünmesine razı değildi. Yıkanmak için bir suya girmek istediğinde bedeni suyun içine girmediği takdirde elbisesini çıkarmazdı. Hâlbuki kavmi Beni İsrail utanmadan birbirlerinin gözü önünde soyunuyorlar ve birbirlerine bakıyorlardı.”[/color]

                [color=rgb(0, 128, 128)]38- Peygamber (s.a.a) [/color][color=rgb(0, 0, 0)]gusül almak isterken birilerinin görmemesi için o yere perde çekerdi.[/color]

                [color=rgb(255, 102, 0)]39[/color][color=rgb(255, 102, 0)]-İmam-ı Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:[/color][color=rgb(0, 0, 0)] Hz. Lokman’ın (a.s) hekim olmasının sebebi giyim ve kuşamı hakkında çok dikkat ettiğinden oluşmuştur derler.(Sadece kadınların giyim ve kuşama dikkat etmesi gerekir diyenler için bu bir ibret kaynağıdır)[/color]

                [color=rgb(128, 0, 128)]40- Peygamber (s.a.a) bir gün amelelerden birinin açık alanda guslettiğini görür. Ona buyurdu ki: [/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Allahu Taala’dan utanmanı beklerdim. Ücretini al bundan sonra ihtiyacımız yoktur.”[/color]
                [color=rgb(255, 0, 0)]Derleyen:[/color][color=rgb(0, 0, 255)] Hacer AYYILDIZ [/color]


                http://www.ehli-beyt.org/ehlibeyt/gi...irk-hadis.html

                Allah'a emanet olun...

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Kadınların Bilmesi Gereken Güncel Konular

                  BİSMİHİ TEALA
                  HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
                  RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

                  Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar! Değerli Müminler!

                  Bir Bayan Okurumuzun “Namahremlerle Arkadaşlık” Hakkındaki Sorusuna Cevap


                  Bir bayan okurumuz dün bize, bir arkadaşının erkek arkadaşıyla başından geçen olayları anlatan bir mektup gönderdi. Bizler site olarak bu tür mektupları zaman zaman almaktayız. Bu mektuplara genellikle yazının yorum köşesinde cevap vermekteyiz, bazen de okuyucumuzun vermiş olduğu posta adresine göndererek okuyucumuzun sorusunu yanıtlamaya çalışmaktayız. Bize gelen dünkü mektubun içeriğine benzer şu ana kadar bir çok mektup aldığımızdan, okurumuza verdiğimiz cevaptan herkesin yararlanmasını uygun görerek burada yayınlamaya karar verdik. İnşallah hayırlara vesile olur…

                  [img width=362 height=264]http://g1212.hizliresim.com/14/v/hbl6u.jpg[/img]

                  Dün sitemize gelen mektup:

                  hocam bir kız arkadaşımın ciddi boyutta hayır diyememe hastalığı var onun adına ben soruyorum önceden bir erkek arkadaşı vardı. kız her ne kadar içten istemese de o çocuğun her dediğini yapıyordu. onu çocuktan uzak tutmaya çalıştım, ama olmadı eski sevgilisi arkadaşımla birlikte olmak istiyordu fakat arkadaşım Allah korkusu taşıdığı için her defasında bunu reddediyordu, ama çocuk yakasını bırakmadı, arkadaşım da hayır diyemediği için beraber olmuşlar. ama bunu istemeyerek ve ağlayarak yaptığını söylüyor. bunun zina mı yoksa tecavüz mü olduğunu merak ediyor hocam arkadaşım hep vicdan azabı çekiyor. hocam keşke hayır diyebilseydim diye...
                  ***

                  Cevabımız:

                  Bismihi Teala

                  Selamun aleykum,

                  Sayın okuyucumuz, eğer haram ve günahların küçükken önlemi alınmazsa o haram büyür ve başka günah ve haramları da beraberinde getirir. Namahrem bir kızla erkeğin arkadaşlık yapması, (zaruret dışında) konuşması, gezmesi, oynaması, şakalaşması, telefonlaşması, çetleşmesi, mesajlaşması… vb. haramdır. Allah Teala namahrem kızla erkeğin tokalaşmasını bile yasaklamış ve haram ilan etmiştir. İsterse bu kız amcakızı olsun, teyze kızı olsun… bunun sebebi bir sonraki aşama gelir ve iş istenmeyen noktalara dayanabilir düşüncesiyledir. İslam’da içki içmek haramdır. İsterse bir yudum olsun, isterse bir fıçı olsun. Peki neden bir yudumuna bile izin verilmiyor? Nedeni açıktır. İnsanın nefsi doyumsuz ve bir sonrakini isteme özelliğine sahiptir. Azla kani olmaz daha fazlasını ister, bir adım gidilirse ikinci adımını ister… bir damla içki içtiği zaman ikinci adımını da, üçüncü adımını da… isteyeceği için Allah en başından çizgiyi çekmiş ve sınırı belirlemiştir. Hiçbir şekilde içki içemezsin demiş. Neden? çünkü bir sonraki adımı atmaması için. Burada da durum aynıdır. Namahrem biriyle tokalaşmaya başladığında ikinci adım da gelecektir… Allah namahremlere bakmanın göz zinası olduğunu buyurmuştur. Bunun nedeni de aynıdır. Çekici özellikte olan birisine birinci bakış kendisini kaptırma kapısını açar, ikinci bakışı onu derinlere çeker. Üçüncü, dördüncü derken gözünü alamaz… (sonra bu adet halini alır ve herkese aynı şekilde bakar ve en sonunda kendisini kaybeder ve) daha sonra imkanı varsa o veya başka namahremlere yakınlaşmaya başlar. Yakınlaştıkça bir sonraki adımını atmak ister. Daha sonra dokunmak, öpmek… derken zinaya bulaşır. Bu ister zorla olsun isterse karşı tarafın isteğiyle olsun fark etmez. Hatta bazen bu şiddet kazanır ve nefsini serbest bırakır ve kendisini tatmin edecek uygun bir ortam veya koşullar olmazsa nefsi onu çok daha kötü şeylere sürükleyebilir. Bu bazen (yabancı birisiyle yakınlaşma koşullarının olmamasından dolayı) çaresiz ve mazlum bir küçük kızla da olabilir, küçük bir erkekle de olabilir, yaşlı bir kadınla da olabilir, çaresiz bir hayvanla da olabilir, hatta iş bazen o kadar çığırından çıkar ki kendi mahremi olan anne, kız-erkek kardeşiyle… bile olabilir. Maalesef bunların hepsi Allah’ın sınırlarının aşılmasından kaynaklanmaktadır. Ve maalesef bunlar şu anda dünyada olan şeylerdir. Nefsin dizginlerini bırakmak demek çirkeflik demek, azgınlık demek, bataklık demek, kan demek, tecavüz demek… haram demektir. Ama eğer insan en başından kendisini kontrol etse ve Allah’ın yasaklarına riayet ederse bunların hiçbirisi yaşanmaz. Dolayısıyla günahın büyüğü küçüğü olmaz. Günah günahtır ve sakınılmalıdır. Günah küçüktür, bir kerecikten bir şey olmaz diye önemsemezlik etmek demek bataklığa düşmek demektir.

                  Arkadaşınızın başına gelenler, haramları göz ardı edip yaratanımız olan Allah’ın emirlerine uymamanın bir sonucudur. Bizler ne her ne zaman nefsimize yenik düşüp yaratanımızın emrinden dışarı çıkmışsak mutlaka o işin sonu hüsranla bitmiştir. Ama arkadaşınız işin başında olduğu için vicdan azabı duymakta, üzülmekte ve ağlamaktadır. Bundan emin olun ki eğer günahları artar ve bu minval üzere hareket etmeye devam ederse kısa bir süre sonra bu vicdanı da ölür ve artık karşı cinslerle ilişkiye girmek onun için sıradanlaşır… bu durum öteki günahlar içinde geçerlidir. İnsanların günah sonrası vicdanlarının sızlaması, üzüntü duyması Allah’ın o kişiye olan merhametidir. O kişiyi bu şekilde günahından döndürmek ve özüne gelmesi için Allah’tan bir rahmet ışığıdır. Ama her günahla bu vicdan biraz zayıflar ve kalpte kararma oluşur. Günahlarla birlikte bu kararma artar ve en sonunda Allah’a tek giden yol olan kalp kaskatı kasılarak kararır ve işte o an artık o kişinin kurtuluş yolu kapanır ve kalbine mühür vurulur. Arık bu kişinin hiçbir şekilde kurtuluşu söz konusu olmaz. Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de bu konuya şöyle işaret etmiştir: “Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır.”[1] “Hevâ ve hevesini ilah edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâla ibret almayacak mısınız?”[2]


                  Allah Teala kullarına karşı çok merhametlidir. İnsanların günahlarından dönmesi için bir çok şeyler yapar. Ama gaflet uykusuna daldığımızdan Allah’ın bize karşı olan lütuflarını görememekte ve O’na pişmanlık duyarak geri dönememekteyiz. Dolayısıyla her ne olursa olsun Allah’ın insanoğluna bahşetmiş olduğu en büyük hediyelerden biri olan vicdanımızı korumalıyız. Eğer onu da kaybedersek artık dünya ve ahretimizi kaybettik demektir. Bazıları dünyadan kastımızın maddi olduğunu sanabilir, ancak buradaki kasıt manevidir. Bir kişinin malı mülkü olabilir, ancak elinden huzur ve mutluluğu alındığında o mal ve mülk ona huzur ve mutluluk vermez. Hatta yediği yiyeceklerden, bindiği arabadan, oturduğu en lüks evden bile lezzet ve tat almaz. Çünkü tadı veren, huzuru veren, mutluluğu veren… Allah’tır. Eğer ona sırtımızı dönmüşsek, yani yasakladığı ve haram ettiği şeyleri yapmışsak, yapmamızı istediği ve farz kıldığı şeyleri yapmamışsak o zaman O’ndan uzaklaşmışız demektir. Ondan uzaklaşmak demekte cehennem ateşi demektir. Cehennem ateşi ise Ahirette başlamayacaktır. Dünyada cehennem ateşi kurulmuştur. Şu anda insanların büyük bir kısmı dünyada cehennem ateşinde yanmaktadır. Eğer insanlar streste ise, eğer insanlar bunalımda ise, eğer insanlar huzursuz ise, eğer insanlar mutsuz ise… bunun anlamı o kişinin ateşte olduğudur. Bu tür sıkıntı ve depresyonlar cehennem ateşidir. Cehennem demek sadece etimizin ve kemiğimizin yanması demek değildir. ondan daha kötüsü ruhumuzun yanmasıdır. Cehennemde de batını ve ruhi olarak yanmak zahiri olarak yanmaktan çok daha şiddetli olacaktır. Eğer insanlar paralar içinde yüzüyorsa ve yine de mutsuzluktan ve hayattan tat alamadıklarını söyleyerek intiharlara sürükleniyorlarsa, bunun sebebi günahlar içinde boğulduklarından dünyadaki cehennem azabının şiddetinden dolayı bir kurtuluş olarak intiharı umut olarak gördüklerindendir. Ama akılsız ve gafil olduğundan ahirette de yanmaya devam edeceğinden habersiz olarak bu işi yapmaktadır… kısacası her ne kadar günah ve haramlara müptela olursak mutsuzluk ve huzursuzluğumuzdan o oranda bir eksilme ve noksanlık başlar. Haram ve günah arttıkça huzur ve mutlulukta azalma olur… en sonunda onun zirveye çıkmasıyla burada kendisini bitirir ve artık kalbi mühürlenir. Burada da aslında kalbimizi kendimiz mühürlemekteyiz. Günahların çoğalması kalbin kararması demektir bu da yavaş yavaş mühürleniyor demektir. En sonunda günahlar tamamını kapladığından kalp[3] artık işlevini yitirir ve mühürlenerek damgalanır. İşte bu anda Allah’ta tüm uyarılarına rağmen (Peygamberler göndermiş, masum imamlar görevlendirmiş, Kur’an vermiş, vicdan ve pişmanlık gibi içsel güçler vermesine rağmen) o kişinin bunları yerine getirmediğinden artık o kişinin kalbini resmen mühürler. İşte o kişinin artık kurtulma şansı yoktur. gidecek bir yeri de yoktur. çünkü her yer Allah’ındır. Dünyada O’nundur, ahrette. Nereye gidebilir ki?! Ölmeyi kurtuluş görür, ama nafile ölüm yokluk olmadığı için orada da dünyada yaptıklarının cezasını çekmeye devam eder ve ebedi olarak maddi ve ruhi olarak yanar. Öyle bir noktaya gelir ki artık: «Keşke toprak olsaydım!» diyecektir.”[4] (tabi bu isteğin asıl ve doruk noktası kıyamette olacaktır) Artık iş işten geçmiştir. Yapılacak bir şey kalmamıştır. Artık insana dünyaya yeniden geri dönme izni de verilmeyecektir. “Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında: «Rabbim! der, beni geri gönder;» «Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.» Hayır! Bu onun ağzından çıkan (boş) bir laftan ibarettir.”[5]

                  (Ama eğer Allah’ın emirlerini yerine getirir ve günahlardan uzak durursak o zamanda bunun tersi baş gösterir. Her farz ameli yapıp günahtan kaçındıkça mutluluk ve huzurumuz o oranda artar, arttıkça dünyadaki cennetimiz başlar. Ne kadar sevap işlersek, ne kadar Allah’ın yasaklarından sakınırsak o kadar cennet, o kadar huzur bize bahşedilir. Çünkü cennet demek refah demek, huzur demek mutluluk demektir. Burada insanlar bunu yaptıkça huzuru ve mutluluğu artacaktır. Daha sonra amellerine göre dünyadaki cennet derecesi de değişerek artacaktır. En sonunda tüm dünyayı verseler bir dakikalık mutluluk ve huzurunu vermeyecektir. Bu yüzden irfan ve seyri suluk yolunda bu makamlara gelen insanlar ‘eğer dünyanın en zengin insanları, kralları, yöneticileri bizim dünyadan aldığımız tat ve lezzetin tadını bilselerdi, bu tadın sadece bir dakikalığını tatmak için tüm servetlerini verirlerdi’ diye buyurmaktadırlar. Çünkü cennetle cehennem mukayese edilemez. Bir insan cennetlik mi cehennemlik mi olduğunu bilmek istiyorsa bu noktalara dikkat etsin. Eğer burada denilmek istenenler anlaşılırsa herkes şu anda cehennemlik mi, yoksa cennetlik mi olduğunu anlar.)


                  Kısacası bu tür acılar ve huzursuzluklar yaşamak istemiyorsak Allah Teala’nın emirlerinin dışına çıkmamamız gerekmektedir. Her ne oranda O’nun emrinden dışarı çıkarsak o oran miktarınca kendimizi ateş ve huzursuzluğa yaklaştırmışız demektir. Zaten bu yüzden yüce yaratıcı Kur’an’da her defasında “Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.”[6] diye buyurmaktadır.

                  Sorunuza dönecek olursak eğer, arkadaşınız en başından itibaren Allah’ın emir ve yasaklarına tam olarak uymadığından kendisi için böyle bir ortam yaratmıştır. Dolayısıyla başına gelenlerden dolayı kendisinden başka kimseyi suçlamamalıdır. (bu işi yapan erkeğin suçu yerinde ve sabittir, o ayrıca Allah katında suçludur ve cezasını çekecektir). Arkadaşınız istemeyerek de olsa karşı tarafa bu fırsatı verdiği için tecavüz olması çok uzak bir ihtimaldir.(hatta imkansızdır, çünkü sorunuzda da açıkça belirttiğiniz gibi ‘keşke yok diyebilseydim’ demektedir. Demek ki zorlama ve ikrah yoktur. sadece kızlık masumiyetinden ve ileride yaşanabilecek şeyleri düşündüğünden bu şekilde bir birliktelik yaşamak istememiştir…) Eğer insan uçurumun kenarına gelmişse çaresiz olarak uçurumdan düşecektir. Eğer kendi isteğinizle bataklığa kadar gelmişseniz artık bataklığa düşersiniz. O sırada birisinin sizi itmesi bir şeyi değiştirmez, çünkü kendiniz kendi isteğinizle oraya gelmişsiniz. Hatta isterse o anda pişmanda olunsa bu pişmanlık bir şeyi değiştirmez...

                  Ancak merhamet ve şefkat kaynağı olan bağışlayan ve esirgen Allah, kullarına kendilerini düzeltmeleri için yeni fırsatlar ve bahaneler sunmaktadır. Kişi hata yaptı diye hemen kulunu atmaz. Ona kendisini ıslah etmesi ve hatalarını telafi etmesi için zemineler yaratır. Bu zeminelerden birincisi kişinin pişman olmasıdır. İlk yapılması gereken şey pişmanlık duymak ve Allah’a tövbe etmektir. Tövbeden maksat geri dönmektir. Yani yaptığım şeylerin yanlışlıklarını anlayıp sana geri dönüyorum ey rabbim! demektir. Tabi tövbenin şartları vardır. bu şartlara tam olarak uyulursa önceki günahlar silindiği gibi yerine göre önceki günahları sevaba bile dönüştürülebilir…

                  Kısacası yapmanız gereken şeyler şunlardan ibarettir:

                  Yaptığı haram ve günahlardan pişmanlık duymak, tövbe etmek, bir daha bu tür şeylere yaklaşmamak. O veya başka namahrem erkeklerle hiçbir surette görüşmemek (yaşadıkları bu tür şeyleri unutmak ve başkalarına hiçbir şekilde açmamak ve anlatmamak). Allah’ın tüm haram ve farzlarını öğrenerek farzları yerine getirmek, haramlardan sakınmak… eğer bu denilenlere riayet edilirse Allah böyle yapan kişiye yeni kapılar açar. Hem dünyada hem de ahrette huzura kavuşur inşallah…

                  ABNA.İR

                  [1] - Bakara, 7.
                  [2] - Casiye, 23.
                  [3] - Buradaki kalpten maksat hepsinin bir anlamda olduğu insanın ruhu, canı ve nefsidir. Bildiğimiz kalp değildir.
                  [4] - Nebe, 40.
                  [5] - Müminun, 99 – 100.
                  [6] - Yunus, 44.)


                  http://abna.ir/data.asp?s=y&lang=10&id=375880

                  Allah'a emanet olun...

                  Yorum

                  YUKARI ÇIK
                  Çalışıyor...
                  X