Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Müçtehitleri Taklit Etmek Farz mıdır?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Müçtehitleri Taklit Etmek Farz mıdır?

    İlahi hükümleri öğrenmek ve amellerin doğruluğundan emin olmak için Fakih ve İslam müçtehitlere başvurma geleneği İslam’ın ilk yıllarına ve imamların dönemine kadar uzanmaktadır… Allah Resulü (s.a.a) bazı sahabeleri dini hükümlerin talim ve tebliği için bazı çevre yerlere göndermekteydi. Müftü ve fakihin fetva vermesi, halkın ise onları taklit ederek tabi olmaları konusu İslam Peygamberi’nin (s.a.a) zamanında da vardı. Fakih birine başvurmak Peygamber efendimizden sonra da aynı şekilde devam etti… fakih birine başvurmak İmam Mehdi’nin (a.s) büyük gaybet döneminde farklı bir boyut kazanarak “içtihat” ve “taklit” terimleri ortaya çıkmıştır. Tüm şartlara haiz fakih ve müçtehitler, fetva verme ve soruları yanıtlama görevini üstlenerek masum imamın yokluğundaki boşluğu doldurmuşlardır…

    “İçtihat” ve “Taklit” ne anlama geliyor?



    Sözlük anlamı olarak “İçtihat” imkanın son haddine kadar gayret ve çaba sarf etmek demektir. Öyle ki zorluk ve sıkıntıya tahammül etmekle iç içedir. Fıkıh terminolojisinde ise; “İslam fakihlerinin yanında amel edilen ve bilinen alışılmış yol ve kaynaklardanşer’i hükümleri elde etmek için tüm çaba ve enerjisini harcamak.” Netice olarak hükümleri delil ve kanıt yoluyla çıkarabilen ve kendi rey ve görüşüne göre amel edebilen kişiye “müçtehit” denir.
    “Taklit” sözlük açısından “takip” ve “peşi sıra gitmek” anlamındadır. Fıkıh terminolojisinde ise; “Müçtehidin şer’i konularda verdiği fetvalara amel etmek” anlamındadır.
    Gerçi “taklit” kelimesi, kayıtsız ve şartsız itaat anlamına geldiğinden hoş bir durum değildir, ancak İslam kültürü öğretilerinde mukallitmüçtehidin ilmi ve bilimsel çabalarından yararlandığından, hükümlerin doğruluk ve yanlışlık sorumluluğunu müçtehidin boynuna attığından şayet “taklit” kelimesi bu anlamda (gerdanlık anlamına gelen kaladet kelimesinden alınmış) olsun.

    #2
    Ynt: Müçtehitleri Taklit Etmek Farz mıdır?

    TAKLİDİN TARİHÇESİ

    İlahi hükümleri öğrenmek ve amellerin doğruluğundan emin olmak için Fakih ve İslam alimlerine başvurma geleneği İslam’ın ilk yıllarına ve imamların dönemine kadar uzanmaktadır. Bazılarınagöre bu konu hakkında iki ayet inmiştir. “ فَسْپَلُوا اَهْلَ الذِّكْرِ اِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ ”; “Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz.”
    Her ne kadar hadislerde “bilenlerden” maksadın (tam ve kamil mısdaklar olarak) imamlar (a.s) olduğu geçmişse de nüzul sebebi ve konu, ayetin genelini tahsis etmemekte ve onlarla sınırlamamaktadır. Dolayısıyla her bilgin kişiyi kapsamı altına almaktadır. Fakihlerde o bilgin kişilerdendir.
    Başka bir ayette ise şöyle geçmiştir:
    “ وَمَا كَانَ الْمُؤْمِنُونَ لِيَنْفِرُوا كاٰفَّةً فَلَوْلَا نَفَرَ مِنْ كُلِّ فِرْقَةٍ مِنْهُمْ طَائِفَةٌ لِيَتَفَقَّهُوا فِى الدّٖينِ وَلِيُنْذِرُوا قَوْمَهُمْ اِذَا رَجَعُوا اِلَيْهِمْ لَعَلَّهُمْ يَحْذَرُونَ "
    “Mü'minlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi (tafakkuh) sahibi olmak ve kavimleri kendilerine geri döndüğünde onları uyarmak için geride kalsınlar. Umulur ki onlar da kaçınıp sakınırlar.”
    Bu ayetteki “Tafakkuh” kelimesinin anlamının çok geniş olduğu ve İslami bilgi ve hükümleri de –usul-u din ve furu-u din- kapsamı altına aldığında hiçbir şüphe yoktur. Öte yandan halk, bu grubun –ki dinin kucağında eğitim alarak terbiye olmuşlardır- konuşmalarını kabul etmeye çağrılmıştır. İşte bunun kendisi fakih ve bilgin birine başvurmanın ta kendisidir.
    Allah Resulü (s.a.a) bazı sahabeleri dini hükümlerin talim ve tebliği için bazı çevre yerlere göndermekteydi. Musab b. Umeyr ve Muaz b. Cebel, bunun bariz örneklerindendir. Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bilgisiz ve ilimsiz fetva vermekten kaçının, zira meleklerin lanetini peşi sıra getirir.”Müftü ve fakihin fetva vermesi, halkın ise onları taklit ederek tabi olmaları konusu İslam Peygamberi’nin (s.a.a) zamanında olduğuna açık bir işarettir. Fakih birine başvurmak Peygamber efendimizden sonra da aynı şekilde devam etti. Bu durum öylece devam etti ta ki imam Muhammed Bakır ve İmam Cafer Sadık (a.s) döneminde artış kaydetti. Bu iki imamın mektebinden bir çok büyük fakih eğitim alarak yetişti.Bu kişiler, İslami hükümlerin eğitim ve ihya edilmesi için bir çok şehirlere göç ettiler. İlahi ahkâm ve marifete teşne olan uzak diyarlarda yaşayan halkın da büyük bir kısmı Ehlibeyt’e ulaşamadıklarından dini hükümlerini öğrenmek için onlara başvurmakta ve İmamların sonsuz ilimleriyle doymaktaydılar. Bunun kendisi taklidin ta kendisidir. Burada bunlardan bir kaçına değinilecektir.
    1- Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s), Aban b. Taglib’e şöyle buyurmuştur: “Medine camisinde otur ve halka fetva ver, zira Şialarımın arasında senin gibilerini görmeyi seviyorum.”
    2- Şuayb Akarkuni, İmam Cafer Sadık’a (a.s) “(Size uzak olduğumuzdan veya takiyeden… dolayı size ulaşamadığımız zamanlarda) bazen dini sıkıntı ve sorunlarımızı birilerine sorma gereği duyuyoruz; bu durumda kime başvurabilir ve sözlerini kabul edebiliriz?” diye sorduğunda imam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Siz, Esedi’ye, yani Ebu Basir’ebaşvurabilirsiniz.”
    Bu durum, imam Mehdi’nin küçük gaybetine kadar öteki imamların döneminde de aynı şekilde devam etmiştir.
    3- Hüseyin b. Ali b. Yaktin, İmam Rıza’ya (a.s) “Karşılaştığım her dini konuda size sorma imkanım olmadığından doğru ve güvenilir olan Yunus b. Abdurrahman’a bu tür dini konularda ihtiyaç duyduğumuz şeylerde başvurabilir miyiz?” diye sorduğunda, İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “evet.”
    4- Hz. Mehdi (a.s), İshak b. Yakup’a ünlü ve şerif “tevki”sinde–genel bir kaide olarak- şöyle buyurmuştur: “Karşılaştığınız olay ve hadiselerde bizim hadislerimizi rivayet eden ravilere (fakihlere) başvurunuz, zira onlar benim sizin üzerinize olan hüccetlerim ve ben de onlar üzerinde Allah’ın hüccetiyim.”
    Bu tevki ve başka hadisler gereği, fakih birine başvurmak İmam Mehdi’nin (a.s) büyük gaybet döneminde farklı bir boyut kazanarak “içtihat” ve “taklit” terimleri ortaya çıkmıştır. Ve tüm şartlara haiz fakih ve müçtehitler, fetva verme ve soruları yanıtlama görevini üstlenerek masum imamın yokluğundaki boşluğu sosyal alanda doldurmuşlardır. Bu durum şu anda da devam etmekte ve gelecekte de devam edecektir. Bu konu hakkında Şia’nın büyük alimlerinden Şeyh Tusi, şöyle yazmaktadır: “Ben, İmamiye Şia’sını Hz. Ali’den (a.s) şimdiye kadar (hicri beşinci yüzyıla kadar) her zaman ahkam ve ibadetlerini sormak ve öğrenmek için fakihlerinin yanına gittiklerini onların da sorulara cevap vererek fetvalarına amel etme yollarını gösterdiklerini gördüm.”

    Yorum


      #3
      Ynt: Müçtehitleri Taklit Etmek Farz mıdır?

      TAKLİDİN ZORUNLULUĞU
      Her Müslüman'ın sorgulayan zihni, şer’i hükümlerin felsefe ve hikmetini araştırma peşindedir. Taklidin felsefesinin önemini bilmek öteki hükümlerden çok daha önemlidir. Zira hikmet sahibi Allah İslam şeriatında farzlar ve haramları dünya ve ahiret saadet ve mutluluğunu elde etmek için teşri etmiştir. Eğer insan onlara itaat etmezse ne istenilen saadeti elde edebilir ne de azaptan güvende kalabilir.
      Şer’i hükümleri öğrenmek için bir çok bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. –Ayet ve hadisleri anlamak, sahih hadisleri, zayıf hadislerden ayırt edebilmek, ayet ve rivayetlerin terkibini ve cem edilmesini bilmek… ve bunun gibi onlarca başka konudaki öğretileri bilmek gerekmektedir. Bunlar da yıllarca bir zahmet ve çabayı gerektirmektedir.
      Böyle bir durumda mükellef için üç yol ayrımı bulunmaktadır:
      İlk olarak bu (içtihat) ilmini elde etme yolunu seçmek. İkinci olarak tüm işlerde mevcut görüş ve reyleri araştırarak tüm görüşlerce sahih olan bir şekilde amel etmek. (ihtayat). Üçüncü olarak bu ilmi kamil bir şekilde öğrenmiş ve şer’i ahkamda uzman olan kişinin görüşüne göre amel etmek. (taklit)
      Hiç kuşkusuz eğer birinci yolda içtihada ererse şer’i ahkamların uzmanı olmuş ve diğer iki yola ihtiyacı kalmamıştır. Ancak içtihada erene kadar öteki iki yoldan birini seçmek zorundadır.
      İkinci yol, her konuda mevcut görüşlere ve ihtiyat yöntemlerine yeterli derecede bilgi sahibi olmayı gerektirmektedir. Bir çok yerde ihtiyatın zorluğundan insanın normal yaşantısı sekteye uğramaktadır. Dolayısıyla insanların geneli için “taklit” mecburiyet kazanmaktadır. Bu üç yol sadece insanların şer’i ahkamda izlemesi gereken bir yol değildir, bilakis uzmanlık isteyen her konuda da bu durum geçerlidir. Örneğin uzman bir mühendisin hastalandığını düşünün. Bu kişi kendi tedavisi için ya tıp öğrenecek, ya tüm doktorların görüşlerini öğrenecek ve sonradan pişman olmayacağı bir şekilde amel edecek veya uzman bir doktora başvuracak.
      Birinci yol, tedavisini çabuk bir şekilde iyileştirmeyecektir. İkinci yol da oldukça zorlu ve onu (mühendislik ve öteki) tüm şahsi işlerinden alı koyacaktır. Bundan dolayı hiç vakit kaybetmeden uzman bir doktora başvurarak onunun görüşlerinden yararlanacaktır.
      Uzman doktorun görüşlerine göre amel ettiğinden ne sadece gelecekteki pişmanlıktan, hatta dostlarının muhtemel kınamasından da kurtulacaktır. Çoğu zamanda tedavide olacaktır. Mükellefte aynen bu misalde olduğu gibi uzman müçtehidin görüşüne göre amel ettiğinden ne sadece ahiret ve ilahi azap pişmanlığından kendisini koruyacak, hatta yerine göre şer’i ahkamın güzelliklerinden de yararlanacaktır.

      Yorum


        #4
        Ynt: Müçtehitleri Taklit Etmek Farz mıdır?

        Bir müçtehidi taklit etmek için onun risalesinin tamamını mı okumamız gerekmektedir?


        Tüm taklit merciler: Hayır, tüm risalenin okunması gerekmemektedir. Ancak insanın genel olarak ihtiyaç duyduğu konuları öğrenmesi farzdır. [15]

        Taklit merciinin risalesi olmaması halinde onu taklit etmek caiz midir?


        Tüm taklit merciler: Eğer taklit mercilik şartlarını taşıyorsa, onu taklit etmek caizdir ve risalenin olması şart değildir. [16]

        Yorum


          #5
          Ynt: Müçtehitleri Taklit Etmek Farz mıdır?

          A’LEM MÜÇTEHİDİN TEŞHİS EDİLMESİ
          A’lem müçtehidin teşhis yolu nedir?
          Tüm taklit merciler: A’lem müçtehidi üç yoldan tanıyabiliriz:
          1. Kendisi yakin ederse; şöyle ki kendisi ilim sahibidir ve a’lem müçtehidi teşhis edebilir.
          2. –A’lem müçtehidi teşhis edebilecek- iki adil alimin a’lemiyetini (en bilgili müçtehit oluşunu) tasdik etmesiyle. (başka iki adil alimin sözleriyle çelişmemesi şartıyla)
          3. - A’lem müçtehidi teşhis edebilecek- bir grup ilim sahibi kişinin sözüne yakin etmesi veya itminan etmesiyle.
          Açıklama 1: Ayetullah Sisatani, Tebrizi ve Horasani: Eğer güvenilir uzman bir alim de tasdik ederse yeterlidir.
          Açıklama 2: Ayetullah Behçeti: müçtehidin a’lem olduğunu sağlayacak güven veren her ne yol olursa olsun yeterlidir.
          Eğer a’lem müçtehidi teşhis edemezsek, görevimiz nedir?
          Ayetullah İmam Humeyni, Ayetullah Hamaney, Mekarim Şirazi ve Nuri Hamedani, bilgili uzman kişilere başvurmanız gerekmektedir. Eğer onların şahitliklerinde bir çelişki olursa “farz ihtiyat” gereği a’lem olma ihtimali verdiğiniz müçtehidi taklit ediniz.
          Ayetullah Behçeti, Fazıl Lenkerani, Safi Gulpeygani ve Horasani: bilgili uzman kişilere başvurmanız gerekmektedir. Eğer onların şahitliklerinde bir çelişki olursa a’lem olma ihtimali verdiğiniz müçtehidi taklit etmeniz “farzdır.”
          Ayetullah Tebrizi ve Sistani: bilgili uzman kişilere başvurmanız gerekmektedir. Eğer onların şahitliklerinde bir çelişki olursa, uzmanlığı çok olan grubu öncelikli olarak kabul ediniz. Bu durum dışında a’lem olma ihtimali verdiğiniz müçtehidi taklit ediniz.
          Açıklama: Ayetullah Mekarim Şirazi, yukarıda geçen “a’lem olma ihtimali”nin açıklamasında a’lem olduğunu sanmak anlamında olduğunu söylemiştir.
          ABNA.İR

          Yorum


            #6
            Ynt: Müçtehitleri Taklit Etmek Farz mıdır?

            - Bu kaynaklar: Kitap, Sünnet, İcma ve Akıldır.
            - Lisanu’l Arap, cehd ( جهد ) maddesi, “Et-Tenkihu fi şerhi’l urveti’l vuska”, (el-İctihat ve et-Taklid), s. 20.
            - Taklit eden mükellef kişiye denir.
            - “Et-Tenkihu fi şerhi’l urveti’l vuska”, (el-İctihat ve et-Taklid), s. 85-88
            - Enbiya Suresi, 7. Ayet.
            - Tövbe Suresi, 122.
            - Vesailu’ş Şia, c. 27, 4. Ve 7. Bablar.
            - Tarihçilerin yazdıklarına göre İmam Cafer Sadık’ın (a.s) dünyanın dört bir yanından ondan eğitim almak için gelen dört bin öğrencisi varmış. “El-İmam Sadık ve’l Mezahibu’l Erbaa”, c. 1, s.69.
            - Müstedreku’l Vesail, c. 17, 11. Bab.
            - Ebu Basir, İmam Muhammed Bakır ve İmam Cafer Sadık’ın (a.s) yaranlarından ve öğrencilerindendi.
            - Vesailu’ş Şia, c. 27 11. Bab.
            - Aynı kaynak.
            - Aynı kaynak.
            - İdddetu’l Usul.
            - Ayetullah Hamaney, İstiftaat, soru: 6; Tavzihu’l Mesail Meracii, mesele: 11; Ayetullah Hamedani ve Horasani, Tavzihu’l Mesail, mesele: 11 ve Urvetu’l Vuska, c. 1, taklit: mesele: 62.
            - Ayetullah Hamaney, İstiftaat, soru: 9; Tavzihu’l Mesail Meracii, mesele: 2; Ayetullah Hamedani ve Horasani, Tavzihu’l Mesail, mesele: 2.
            - En iyi bilen, en bilgili.
            - Ayetullah Hamaney, İstiftaat, soru: 25; Tavzihu’l Mesail Meracii, mesele: 3; Ayetullah Hamedani ve Horasani, Tavzihu’l Mesail, mesele: 3.

            Yorum


              #7
              Ynt: Müçtehitleri Taklit Etmek Farz mıdır?

              [quote author=Murtazaali link=topic=23981.msg160891#msg160891 date=1347452782]
              Örneğin uzman bir mühendisin hastalandığını düşünün. Bu kişi kendi tedavisi için ya tıp öğrenecek, ya tüm doktorların görüşlerini öğrenecek ve sonradan pişman olmayacağı bir şekilde amel edecek veya uzman bir doktora başvuracak.
              Birinci yol, tedavisini çabuk bir şekilde iyileştirmeyecektir. İkinci yol da oldukça zorlu ve onu (mühendislik ve öteki) tüm şahsi işlerinden alı koyacaktır. Bundan dolayı hiç vakit kaybetmeden uzman bir doktora başvurarak onunun görüşlerinden yararlanacaktır.
              [/quote]
              Benim dişim çürümüştü bir keresinde. 1 tane doktor (dişçi) 'bu diş kurtulmaz çekilmesi lazım' dedi. Başka bir doktora gittik o da aynı şeyi söyledi. Başka bir doktora gittik 'ben bu dişi kurtarırım' dedi ve kanal tedavisi yaptı. Diş kurtuldu.

              Bu yüzden ihtayat'ı tercih ederim. Bir sakıncası yok anladığım kadarıyla?

              Birde bu yazının linkini verebilir misin? Güzel yazıymış linki kaydedeyim.
              O'na yönelin ve O'na karşı takva sahibi olun. Salatı ikame edin ve müşriklerden olmayın;onlar ki, dinlerini parçalayıp fırkalar haline geldiler. Her fırka kendi elindekiyle sevinir. (Rum,31-32)

              Yorum


                #8
                Ynt: Müçtehitleri Taklit Etmek Farz mıdır?

                http://www.abna.ir/data.asp?lang=10&Id=300923

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Müçtehitleri Taklit Etmek Farz mıdır?

                  [quote author=Murtazaali link=topic=23981.msg160897#msg160897 date=1347454394]
                  http://www.abna.ir/data.asp?lang=10&Id=300923
                  [/quote]
                  eyvallah saol.
                  O'na yönelin ve O'na karşı takva sahibi olun. Salatı ikame edin ve müşriklerden olmayın;onlar ki, dinlerini parçalayıp fırkalar haline geldiler. Her fırka kendi elindekiyle sevinir. (Rum,31-32)

                  Yorum

                  YUKARI ÇIK
                  Çalışıyor...
                  X