Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Tevvabin Hareketi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Tevvabin Hareketi

    Bismillahirrahmanirrahim

    "Tevbeciler" Kufe'nin şu önderlerinden olup, aralarında Süley­man b. Sured-i Hazai gibi Hz. Ali'nin terbiye ettiği kimseler de vardı. İslam İnkılabı ve Kökleri/Abbas Ali Amid-i Zencani s. 124-125

    Tevvabin hareketinin üyeleri Ali (a.s)'ın döneminden kalmış ve onunla tüm savaş cephelerinde omuz omuza savaşmış kimselerdi. Bu hareketin önderi ise Süleyman b. Sured-i Hazai adlı sahabi idi.

    Küfe halkı arasında oldukça yüce bir makamı vardı. Süleyman bu hareketin başına geçince hemen taraftarlarına ateşli bir ko­nuşma yaparak, bir an önce silahlanmalarını emretti.

    Sonunda Yezid b. Muaviye'nin ölümüyle bu inkılabi kıyam da başlamış oldu. Kufe valisi Amr b. Haris Kufe'nin dışına çıktı. Ku­fe halkı ikiye ayrıldı. Kimisi Süleyman'a kimisi de Mekke'de hila­fet iddiasında bulunan Zübeyr'e bey'at etti. Süleyman'ın taraftar­ları silahlarını kuşanarak bey'at etmek üzere İmam Hüseyin (a.s)'ın mübarek türbesi başına koştular. Kıyam ettiğinde 88 yaşın­da olan Süleyman ordusunun 3300 ila 4000 civarında olduğu söy­leniyor.
    İmaman-i Şia ve Cunbeşha-i Mektebi s. 67

    Ama bu arada Süleyman ile bazı komutanlar arasında ihtilaf çıktı. Süleyman Şam'a gidip Ubeydullah b. Ziyad ile savaşılmasını istiyordu. Ama diğerleri İmam Hüseyin'in katillerinin Kufe'de olduğunu ve dolayısıyla Kufe ile de savaşılmasını söylü­yorlardı. Sonunda ne yazık ki Süleyman ve bir çok dostları "Ayn'ül verde denilen yerde öldürüldü ve böylece de tevvabin or­dusu yenik düşerek H. 65. yılında tarihe karıştı.

    Böylece anlıyoruz ki insanların bazı hataları o kadar büyük ve önemlidir ki sonradan bunu telafi edebilmek de oldukça zordur. imam Hüseyin (a.s) din düşmanı Yezid tarafından alçakça şehid edilirken sadece seyretmekle yetinenler bu günahlarını canları ve kanlarıyla ödediler. Ama ne fayda. Artık tren rayından çıkmıştı. Hz. Ali'nin Kufe ve Basra halkı için yaptığı öngörüler bir bir ger­çekleşmeye başladı. O gün bugündür mazlum halk rahat bir gün görmedi, yetimin gözyaşı dinmedi, dulların ahı bitmedi. Tüm İs­lam alemi bölük pörçük durumda. Afganistan, Filistin Bosna-Hersek Cezayir, Mısır vb. İslam ülkelerinde müslümanlar kan ağlıyor. Adeta bütün bir insanlık olarak cennet gençlerinin efen­disi Hz. Hüseyin (a.s)'ın hunharca şehid edilmesine seyirci kalan Tevvabin hareketinin günahını ödüyoruz. "Yeryüzü lanetlileri" kitabını yazan Fransız Fanon bizleri mi kasdediyordu yoksa? Ama bilinen tek gerçek şu ki İmam Hüseyin (a.s)'ın katledilişi insanlı­ğın katledilişiydi. O gün insanlık öldürülmüştü. Adalet, vicdan vefadarlık ve emanetdarlık katledilmişti. Bunun suçlusu ise o gün bu cinayete seyirci kalanlar ile bugün İmam Hüseyin (a.s)'ın yolundan gaflet edenlerdir. Zira hergün aşura ve heryer kerbeladır. imam Hüseyin'in "Bana yardım edecek kimse yok mu?" ferya­dı tarihin derinliklerinden yankılanarak kulaklarımıza kadar ge­liyor. Zamanın Hüseyin'i olan İmam Humeyni de tıpkı ceddi gibi "Ey müslümanlar kendinize gelin, uyanın, kıyam edin." diye feryad edip duruyordu. Ayetullah Hamenei de İmam'ı takib ederek bugün aynı feryatları yükseltmektedir. Müslümanları Hüseyni kıyam ve yeni bir dirilişe davet etmektedir. Bunu kesin olarak bilmemiz gerekir ki bugün de bu feryatlara kulak vermeyenler pişman olacaklardır. Daha sonra "Tevvabin" olarak ortaya çıksa­lar da Süleyman ve taraftarlarının akıbetine uğrayacaklardır.

    Üstad Muhammed Taki Müderrisi'nin de dediği gibi "Tevva­bin" hareketinin yenilgiye uğramasının başlıca üç nedeni vardı ki bunlardan biri Kufe'de yaşayan (İmam Hüseyin'in) katillerini öl­dürmeden Şam'a yönelmesiydi. İkincisi kıyamının büyük bir halk kitlesine dayanmaması ve üçüncüsü de tek hedefinin katilleri ce­zalandırmak olmasıydı. Hâlbuki önce Küfe'deki katillerden işe başlasa, Kufe halkının da desteğini alsa ve sonra da İslami eği­tim, ahlak ve öğretilere ağırlık verseydi şüphesiz ki durum oldu­ğundan çok daha farklı olurdu. Ama şu da bir gerçektir ki zamanında yapılmayan bir görev ve İmam Hüseyin (a.s) gibi bir şahsiyeti zamane cellâtlarının eline terketmek öyle hemencecik affedilecek türden bir günah değildi...

    Nitekim bunu derkeden Tevvabin ordusu da kerbela yoluna ilerlerken içler acısı şu duygusal marşı terennüm ediyordu,


    Allah’ım! Selam'ın, şehid Hüseyin'e olsun.

    Biz onun dinindeniz ve de katillerinin düşmanıyız.

    Allah’ım! Biz Hüseyin'i yalnız bıraktık, tövbemizi kabul et.

    Biz Peygamber'in Ehl-i Beytinin vefalı dostlarıyız.

    Bizleri bağışlamazsan ziyan edenlerden oluruz."
    İnkılab-ı İslami ve Rişeha-i An s. 128

    H. 61 yılından 71. yılına kadar tam 400.000 kişi İmam Hüseyn’în (a.s) intikamını alma uğruna öldürüldü. Dileriz ki Allah da onları bağışlamış ve bu günahları karşılığında verdikleri en değerli varlıkları olan hayatlarını o büyük günahlarının keffaresi karar kılmıştır. Ama gel gör ki her günahın olduğu gibi bu günahın da bir takım etkileri vardı ki bu etkileri günümüz insanının hayatını gözlemlemek de mümkündür. Küçük bir olay değildi ha. Allah'ın veli kulunu ve yetmiş iki günahsız insanı nefsani arzusu uğruna öldürenlerin bu affedilmez cinayetine seyirci kalmak... Şimdi de Bosna-Hersek'te, Cezayir'de, Mısır'da Lübnan'da, İran'da ve dünyanın diğer birçok beldesinde "Rabbimiz Allah'tır" demekten başka hiç bir suçları (!) olmayan binlerce insan acımasızca katlediliyor, öldürülüyor ve dünya olarak da buna seyirci kalıyoruz. Gerçekten de 'Yeryüzünün lanetlileri" rolünü oynuyoruz bütün bir insanlık olarak. Adalet sahibi Allah-u Teala bütün bu olanların hesabını mutlaka soracaktır. Herkes kendi payına düştüğü oranda bütün bu cinayetlerin bir bir hesabını verecektir. "Nasıl iseniz öyle idare edilirsiniz." hadisi gereğince de bunun ce­zasını bu dünyada bütün bir insanlık olarak çekeceğiz. Mazlu­mun ahi direkt Allah'a yükselir. Mazlumun ahi ile Allah arasında hiçbir engel yoktur. Dün İmam Hüseyin ve vefadar dostlarının insafsızca katledilişine seyirci kalan "Tevvabin" nasıl bu günahları­nı canlarıyla ödediyseler bizler de bütün bu cinayetler karşısında suskun kalmamızı canımızla ödeyeceğiz. Keşke bu dünyada öde­mek de hesabımız ahirete kalmasa. Zira ahiret hesabı çok çetin ve Allah'ın azabı da çok elimdir. Allah'ım sen adil olduğu gibi Latifsinde. Bizlere adaletinle değil lütfunla davran. Zira sen adaletin­le hesap görecek olursan hepimiz helak oluruz...


YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X