Pazartesi günü Avrupa Birliği formel olarak, Hizbullah'ı “terörist” bir grup olarak yaftaladı.
Neden?
Çünkü Hizbullah El Kaide ile savaşa girdi.
Ama bekleyin bir dakika: El Kaide'nin dünyadaki en kötü terörist grup olduğu düşünülmüyor muydu? Batı, ana hedefi El Kaide olacak şekilde “terörizmle küresel savaş” yürütmüyor mu? Batı'nın, bir numaralı küresel teröriste karşı çıktığı için Hizbullah'a teşekkür etmesi ve onu ödüllendirmesi gerekmez miydi?
Görünüşe bakılırsa hayır.
El Kaide şimdi Suriye'de Batı'nın sevgilisidir. Dolayısıyla El Kaide'ye direnen herkes – kısa süre önce bu yönde karar alan Hizbullah gibi – “terörist”tir.
Bundan büyük bir ironi olamaz.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, AB'nin bu adımını takdir etti. Kerry, Hizbullah'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a “desteğini derinleştirmesi” nedeniyle terör örgütü olduğunu savundu. Kerry'nin söylemediği şey, Esad'ın El Kaide'nin liderlik ettiği bir isyana karşı mücadele ettiğidir.
Bunların tercümesi: John Kerry El Kaide'yi destekliyor. Hatta El Kaide'ye karşı çıkan herkesin terörist olduğunu söylüyor.
Bu, bir aydan biraz zaman önce Cumhuriyetçi lider John McCain'in Suriye sınırını geçip El Kaide ile bir araya gelmesinden sonra gerçekleşti
Bugünün ABD'sinde öyle görünüyor ki El Kaide her iki partiden de destek görüyor.
Ben bir Amerikalı Müslümanım ve hükümetimin benim neye inanmamı ve söylememi istediği konusunda kafam karışık.
Ben her zaman El Kaide'ye karşı oldum. Bu benim terörist olduğum anlamına mı geliyor. İç Güvenlik memurları El Kaide'yi sevmediğim için beni tutuklayıp Guantanamo'ya gönderirler mi? Yakında Guantanamo hücreleri benim gibi El Kaide karşıtı Müslümanlarla mı dolacak? Bizi El Kaide destekçilerine dönüştürerek “reforme” etmek amacıyla üzerimizde işkence ve beyin yıkama tekniklerini deneyecekler mi?
İç Güvenlik memurları kapıma dayanmadan önce El Kaide hakkında iyi bir şeyler söylesem iyi olurdu.
O halde Ulusal Güvenlik Dairesi'nin telefon dinleyicileri, beni dinleyin: Ben El Kaide'ye O KADAR DA karşı değilim! Ben Bin Ladin'in zamanında harika konuşmalar yaptığını düşünüyorum! (Ben Aralık 2001'deki “itiraf videosu”nda konuşan şişman sahtekardan veya 2004'te Bush'un yeniden seçilmesine yardım eden kapkara sakallı kısa, cılız sahtekardan değil, Aralık 2001'de ölen gerçek Bin Ladin'den bahsediyorum).
El Kaide'nin ifade edilen, Siyonistleri ve Haçlıları İslam dünyasından çıkarma arzusunu bile paylaşıyorum. Eğer bana inanmazsanız size arabamın tamponunda yazanı gösterebilirim: “Haçlı seferlerini bitirin – Filistin'i geri verin!”
Ulusal Güvenlik Dairesi'nin telefon dinleyicileri, o yüzden eğer beni dinliyorsanız (eğer?!) lütfen benim fanatik bir El Kaide karşıtı veya radikal bir El Kaide karşıtı veya aşırıcı bir El Kaide karşıtı olmadığımı not edin.
Ben ılımlı bir El Kaide karşıtıyım.
Ben “iyi Müslümanlardan” biriyim – kafese tıkmanız, işkence etmeniz veya yargısız infaz etmeniz gerekmeyen türdenim.
Gerçekten!
Ama size karşı dürüst olmalıyım. El Kaide ile bazı sorunlarım var.
El Kaide ile olan bir sorunum, Müslümanlara “Amerikalıları ve onların müttefiklerini – sivil veya asker – öldürmek, bunu yapmanın mümkün olduğu herhangi bir ülkedeki bütün Müslümanlar için bireysel bir görevdir” dedikleri 1998 fetvasıdır.
Ben bir Müslümanım. Ben aynı zamanda Amerikalı bir sivilim. Bu, benim kendi kendimi öldürmek gibi bir “kişisel görevim” olduğu anlamına mı geliyor?
Benim bakış açımdan bu, fena halde aptalca bir fetvaydı.
El Kaide'nin sivilleri öldürmenin uygun olduğu yönündeki iddiası aptalca ve İslam dışı görünmektedir. Evet, Amerikalıların ve İsraillilerin devasa sayılarda sivilleri öldürdüğünü biliyorum. Fakat biz Müslümanlar, daha yüksek standartlara sahibiz.
Amerikalı ve Avrupalı hükümetler, sivillerin öldürülmesine karşı çıktığım için beni terörist olarak yaftalayacak mı?
Bunu yapsalar şaşırmazdım. Orwell bu kişilerden ders alabilirdi.
Her durumda, AB'nin Hizbullah'ı kara listeye alması, Batı'nın ilk el Kaide yanlısı adımı değildir.
“(CIA) veritabanı” anlamına gelen El Kaide, CIA tarafından Suudi ve Pakistanlı maşalarının yardımıyla kurulmuştu. Başlangıçtaki amacı Afganistan'da ABD adına Ruslara karşı savaşmaktı. O tarihten itibaren, CIA için uyuşturucu kaçakçılığı yaparken, Rusları rahatsız etmeye devam etti.
2001'de, 11 Eylül'ün içeriden gelen bir iş olduğunu açıkça ve belirsizlikten uzak bir şekilde ifade etmeyerek, Siyonistler ve askeri-endüstriyel kompleks için öcülük yapma işlevini cömertçe yerine getirdi. Ardından El Kaide, mezhepçi bölünmeyi teşvik etme ve İslam dünyasını zayıflatma çabası içinde, giderek artan oranda Müslümanlara saldırmaya yöneldi.
Bütün bu faaliyetler Batılı – ve özellikle Siyonist” politika amaçlarını ilerletti.
Şüphe yok ki Batı El Kaide'yi seviyor. Şüphe yok ki El Kaide'ye karşı olan herkesin terörist olduğunu düşünüyorlar.
Batının terörizm konusundaki ikiyüzlülüğünün bundan daha aşağıya nasıl batabileceğini tahayyül etmek zor.
Batı, El Kaide savaşçılarını havaalanı güvenlik kontrol noktalarında görevlendirmeye başlayacak mı? Obama bir sonraki İç Güvenlik şefi olarak Eyman El Zevahiri'yi mi atayacak? ABD ordusu, 1980'lerde Tim Osman'a (namı diğer Usame Bin Ladin'e) yaptıkları gibi Suriye El Kaidesi'nin lideri Ebu Muhammed el Culani'ye ABD askeri üslerini gezdirip kendisine stinger füzeleri verecek mi?
El Culani'ye nükleer silah vermeyi kararlaştıracaklar mı?
Keşke bütün bunlar sadece hiciv olsaydı. Fakat Batı'nın “terörizmle savaş”ını hicvetmek imkansız. Gerçeklik her zaman, tahayyülün akla gelebilir ürünlerinden daha saçmadır.
Dr. Kevin Barrett/Press TV
Çev: Selim Sezer/medyasafak.com
Neden?
Çünkü Hizbullah El Kaide ile savaşa girdi.
Ama bekleyin bir dakika: El Kaide'nin dünyadaki en kötü terörist grup olduğu düşünülmüyor muydu? Batı, ana hedefi El Kaide olacak şekilde “terörizmle küresel savaş” yürütmüyor mu? Batı'nın, bir numaralı küresel teröriste karşı çıktığı için Hizbullah'a teşekkür etmesi ve onu ödüllendirmesi gerekmez miydi?
Görünüşe bakılırsa hayır.
El Kaide şimdi Suriye'de Batı'nın sevgilisidir. Dolayısıyla El Kaide'ye direnen herkes – kısa süre önce bu yönde karar alan Hizbullah gibi – “terörist”tir.
Bundan büyük bir ironi olamaz.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, AB'nin bu adımını takdir etti. Kerry, Hizbullah'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a “desteğini derinleştirmesi” nedeniyle terör örgütü olduğunu savundu. Kerry'nin söylemediği şey, Esad'ın El Kaide'nin liderlik ettiği bir isyana karşı mücadele ettiğidir.
Bunların tercümesi: John Kerry El Kaide'yi destekliyor. Hatta El Kaide'ye karşı çıkan herkesin terörist olduğunu söylüyor.
Bu, bir aydan biraz zaman önce Cumhuriyetçi lider John McCain'in Suriye sınırını geçip El Kaide ile bir araya gelmesinden sonra gerçekleşti
Bugünün ABD'sinde öyle görünüyor ki El Kaide her iki partiden de destek görüyor.
Ben bir Amerikalı Müslümanım ve hükümetimin benim neye inanmamı ve söylememi istediği konusunda kafam karışık.
Ben her zaman El Kaide'ye karşı oldum. Bu benim terörist olduğum anlamına mı geliyor. İç Güvenlik memurları El Kaide'yi sevmediğim için beni tutuklayıp Guantanamo'ya gönderirler mi? Yakında Guantanamo hücreleri benim gibi El Kaide karşıtı Müslümanlarla mı dolacak? Bizi El Kaide destekçilerine dönüştürerek “reforme” etmek amacıyla üzerimizde işkence ve beyin yıkama tekniklerini deneyecekler mi?
İç Güvenlik memurları kapıma dayanmadan önce El Kaide hakkında iyi bir şeyler söylesem iyi olurdu.
O halde Ulusal Güvenlik Dairesi'nin telefon dinleyicileri, beni dinleyin: Ben El Kaide'ye O KADAR DA karşı değilim! Ben Bin Ladin'in zamanında harika konuşmalar yaptığını düşünüyorum! (Ben Aralık 2001'deki “itiraf videosu”nda konuşan şişman sahtekardan veya 2004'te Bush'un yeniden seçilmesine yardım eden kapkara sakallı kısa, cılız sahtekardan değil, Aralık 2001'de ölen gerçek Bin Ladin'den bahsediyorum).
El Kaide'nin ifade edilen, Siyonistleri ve Haçlıları İslam dünyasından çıkarma arzusunu bile paylaşıyorum. Eğer bana inanmazsanız size arabamın tamponunda yazanı gösterebilirim: “Haçlı seferlerini bitirin – Filistin'i geri verin!”
Ulusal Güvenlik Dairesi'nin telefon dinleyicileri, o yüzden eğer beni dinliyorsanız (eğer?!) lütfen benim fanatik bir El Kaide karşıtı veya radikal bir El Kaide karşıtı veya aşırıcı bir El Kaide karşıtı olmadığımı not edin.
Ben ılımlı bir El Kaide karşıtıyım.
Ben “iyi Müslümanlardan” biriyim – kafese tıkmanız, işkence etmeniz veya yargısız infaz etmeniz gerekmeyen türdenim.
Gerçekten!
Ama size karşı dürüst olmalıyım. El Kaide ile bazı sorunlarım var.
El Kaide ile olan bir sorunum, Müslümanlara “Amerikalıları ve onların müttefiklerini – sivil veya asker – öldürmek, bunu yapmanın mümkün olduğu herhangi bir ülkedeki bütün Müslümanlar için bireysel bir görevdir” dedikleri 1998 fetvasıdır.
Ben bir Müslümanım. Ben aynı zamanda Amerikalı bir sivilim. Bu, benim kendi kendimi öldürmek gibi bir “kişisel görevim” olduğu anlamına mı geliyor?
Benim bakış açımdan bu, fena halde aptalca bir fetvaydı.
El Kaide'nin sivilleri öldürmenin uygun olduğu yönündeki iddiası aptalca ve İslam dışı görünmektedir. Evet, Amerikalıların ve İsraillilerin devasa sayılarda sivilleri öldürdüğünü biliyorum. Fakat biz Müslümanlar, daha yüksek standartlara sahibiz.
Amerikalı ve Avrupalı hükümetler, sivillerin öldürülmesine karşı çıktığım için beni terörist olarak yaftalayacak mı?
Bunu yapsalar şaşırmazdım. Orwell bu kişilerden ders alabilirdi.
Her durumda, AB'nin Hizbullah'ı kara listeye alması, Batı'nın ilk el Kaide yanlısı adımı değildir.
“(CIA) veritabanı” anlamına gelen El Kaide, CIA tarafından Suudi ve Pakistanlı maşalarının yardımıyla kurulmuştu. Başlangıçtaki amacı Afganistan'da ABD adına Ruslara karşı savaşmaktı. O tarihten itibaren, CIA için uyuşturucu kaçakçılığı yaparken, Rusları rahatsız etmeye devam etti.
2001'de, 11 Eylül'ün içeriden gelen bir iş olduğunu açıkça ve belirsizlikten uzak bir şekilde ifade etmeyerek, Siyonistler ve askeri-endüstriyel kompleks için öcülük yapma işlevini cömertçe yerine getirdi. Ardından El Kaide, mezhepçi bölünmeyi teşvik etme ve İslam dünyasını zayıflatma çabası içinde, giderek artan oranda Müslümanlara saldırmaya yöneldi.
Bütün bu faaliyetler Batılı – ve özellikle Siyonist” politika amaçlarını ilerletti.
Şüphe yok ki Batı El Kaide'yi seviyor. Şüphe yok ki El Kaide'ye karşı olan herkesin terörist olduğunu düşünüyorlar.
Batının terörizm konusundaki ikiyüzlülüğünün bundan daha aşağıya nasıl batabileceğini tahayyül etmek zor.
Batı, El Kaide savaşçılarını havaalanı güvenlik kontrol noktalarında görevlendirmeye başlayacak mı? Obama bir sonraki İç Güvenlik şefi olarak Eyman El Zevahiri'yi mi atayacak? ABD ordusu, 1980'lerde Tim Osman'a (namı diğer Usame Bin Ladin'e) yaptıkları gibi Suriye El Kaidesi'nin lideri Ebu Muhammed el Culani'ye ABD askeri üslerini gezdirip kendisine stinger füzeleri verecek mi?
El Culani'ye nükleer silah vermeyi kararlaştıracaklar mı?
Keşke bütün bunlar sadece hiciv olsaydı. Fakat Batı'nın “terörizmle savaş”ını hicvetmek imkansız. Gerçeklik her zaman, tahayyülün akla gelebilir ürünlerinden daha saçmadır.
Dr. Kevin Barrett/Press TV
Çev: Selim Sezer/medyasafak.com