Hakan Albayrak çıfıtlık kiniyle o kadar şaşı oldu ki
Sizden gelenler köşemize gönderilen ve yine son derece çarpıcı ve sarsıcı tesbitlerin yer aldığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.Yazıda muhatap kabul edilen şahısların da cevaplarını yazma ve Sitemiz üzerinde yayınlama hakları vardır.(islamaktuel.com)
Hakan Albayrak cifitlik kiniyle o kadar şaşı oldu ki;
Vaktiyle Mekke de bizim şu pavyonu aratmayan gazete köşelerinde oturup da Kur’an yorumunu yapıp, Ümmet-i Muhammed olduğunu ispatlamak için koltuk altlarında havlu eksik etmeyen fakat nerelerini sildiklerini bile bilmediğimiz, membran makinesinde çıkmış gibi bütün uzuvları preslenmiş atar damarlarında akan kanın bile siyonizm siyonizm diyerek aktığını gösterecek kadar dar elbiselerle kendilerini kısırlaştıran ebter nesl-i siyonist yaratıklara benzer bir zevat-ı esfel varmış.
Saniyen ilim ve irfan namına herşey kilim ve pirfan olmuş, edep zir-u zeber olmuş, mal ve mülk Karunları -sağı da geride bırakıp- solda sıfır yapmış, Arabistan krallarının ülkeyi Suudi Arabistan yapıp adına zimmetledikleri gibi şirklerinin gelişimini ülkenin gelişimine eş değer tutup, cahillerin ülkeyi batırmaması için bütün ihaleleri alıp ülkeyi üzerlerine zimmetledikleri gibi bayrağını da şirket bayrağı gibi görüp onuda soyisimleriyle zimmetleyenlere benzer bir hilkati ucube varmış.
Komünizmi simgelediği için kırmızı çizgileri olmayan, çizgileri hep yeşil (bunlardaki ümmet-i Muhammed olmanın tek nişanesi). Herşeye, her türlü habasete adam kesme dahil, her melanete yeşil ışık. kerhaneye, Annesiyle zina yapma derecesinde olan faize yeşil ışık, içki -kumar-kerhane reklamlı gazete köşelerinde aldıkları ilhamlarla beslenip, kalbi seyahatlerle hem kendini hem okurlarını içinde olduğu pavyon havasında seyr-u süluku siyonizme ulaştıran, bütün çizgileri yeşil olan gönül erlerine benzer ebleh bir Mekkeli varmış.
Mavi Marmara’da kendilerine nöbet yazmayıp, alt tabakaya nöbet yazarak, onlara cennetin güzelliklerini anlatıp, kendilerini cehennemin dibinde ümmet-i Muhammed’in selameti için saklayan, ümmet-i Muhammed’i seferber edip kendi canları için Suriye’ye gitmemeyi kırmızı çizgi gören ve Adem Özköse’yi gönderip arkadan kıskıs gülüp mangalda kebap bırakmamayı yeşil çizgi kabul edenler gibi bir ehl-i keyf Mekkeli varmış.
Siyonizmin üflediği zurnadaki akan salyaları zemzem diyerek içip beslenen ve kuduzlanan, kırmızıyı protesto edip yeşil için dua eden siyah ruhlu, zemzem kuyusuna küçük abdestini ederek kendini meşhur eden bir Mekkeli varmış.
Bu Mekkeli daha sonra Mekke’de kendisi için gözünü yumup ağzını açan insanları duydukça meşhur olmanın verdiği hazla zevkten dört köşe olmuş zevat bozuntusunun, mustazaf-müstekbir muhabbeti yaparak ne kadar Kur’ani, Muhammedi bir şahıs olduğunu gazinoları andıran gazete köşelerinde başka fahşiyata şayet gözünüz takılmazsa görürsünüz.
Mini etek giymiş bir spikerle huşuyu konuşup kendinden geçenlerin, her türlü melanete yeşil ışık yakıp muttaki rollerine girenlerin, Koca bir İran’ı çarşafa büründürenlere kızmaları, orada huşularını artırıcı ortamları, gazete köşelerini bulamayacak olmalarının verdiği huzursuzlukla, sözüm ona takvadan kaynaklanan saldırganlıklarına yeşil ışık yakmalarını çok görmemek gerekir.
Asaletine hayran olduğun devrimci güçler, siyonizmin asaletine halel getirmeyecek gerçekçi adımlar attılar. Hayvan keser gibi, insanları Suriye’de yere yatırıp tekbirler eşliğinde kesilmelerine yeşil ışık yakıp, boğazı kesilenlerin kıvranmasına kahkaha atan, akan kanları kahve fincanlarına doldurup zevkle seyredip yudumlayanların, canavarları alkışlayan, mazlumun kesilirken ki hırıltısını müzik sanan vampir ruhlu mahlukatlar için her şey yeşil.Üzerlerine benzin dökülüp sonra salavatlar eşliğinde canlı canlı yakılmaları için gerekli ortamı hazırlayıp onlara yeşil ışık yakanların halet-i ruhiyelerinin siyonizmle ne kadar uyumlu olduğu izahtan varestedir.
Türk jetini düşüren radarların nerede olduğunu sorgulayacağına, Irak mazlum halkı için çalışmayan vicdan radarını sorgula. Irak sizin gibilerin gerçek çehresini gösteren önemli bir turnusol kağıdı. Suriye halkı için ağlama rolleri yapanların, Irak’ı hiç gündeme getirmemelerini neyle izah edecekler. Irak’ta da bombaları Beşar mı yoksa babası mı patlatıyor? Hergün gündelik işleriyle meşgul olan insanların arasına giren bomba yüklü kamyonun infilak ettirilerek, koca bir caddeyi yerle bir edip cesetlerin onlarca parçaya ayrılıp havada uçuşmalarına yeşil ışık yakıp zevkle seyredip sonra insanlıktan, vicdandan bahsetmeniz ,siyonizmin zurnasından çıkan sese göre şekil almanızdan başka ne ile izah edilebilir. Irak’taki patlayan bombalara summun olanların, siyonizmin çaldığı piyanoda uçuşan notalardaki natocuların, hangi vicdani, insani duygudan ötürü Suriye de mustaz’af-müstekbir edebiyatı yapıyorlar.
Bir zamanlar dokuma yapan, bir çırak varmış. Dokumacının çırağına:
-“Neden hep fil ve zürafa işliyorsun? Daha güzel resimler dokusan iyi olmaz mı?” diye sormuşlar.
O da cevaben :
-“Ben dokumacıyım ressam değil. Resimleri ustam yapıyor ben de sadece onları dokuyorum.” Siz siyonizmin çırağları olarak ancak size verilen şeyi dokursunuz. Sizden ne beklenir ki…
Neredeyse Suriye’den daha büyük olan İstanbul’un bütün kaymağını yiyen, sömüren, sömürgecilikte ABD’ye taş çıkaran Boğaz’daki güzide aşiretinizin, nazenin evladı olarak; diktiğiniz gökdelenlerin, binaların altında çalışan asgari ücretli, ezilen insanların sesini duymayıp kulak tıkayan İstanbul’un müstekbirlerinin Suriye’de mustaz’aflığa soyunması ne ile izah edilebilir.
[/size]Dalgalanmalı Ülkemin her fabrikasının bacasında tüten bir Albayrak
[/size]Utanma gururla dalgalan sende İstanbul şafakların da ey şanlı Albayrak
[/size]Suriye’de akan kan asla helal olmaz, eğer ihaleleri kaptırırsak
[/size]Ne güzel Şam teslim-i servet için sabırsızlıkla beklemekte seni ey kanlı Albayrak
[/size]Kalmasa da en ücra köşede bir ocak sen yine de dalgalan ey Albayrak
[/size]Kelle koltukta savaşır Bağdat’ta bombalarla parçalayarak genci Albayrak
[/size]Atanın ruhu şad olsun, havada uçuşan el, ayak, göz için ey Albayrak
[/size]Havada uçuşan insanlarla açılsın kapılar dolsun hazine-i Albayrak
[/size]Çatma kaşlarını, kurban olsun cesetlerin uçuştuğu Irak sana dikeriz oraya da bir Albayrak.
[/size]Kol kola olmaktan iftihar etmekte melik-i adud krallarla ey albayrak
[/size]Arabistan olur da mülk-ü suud Türkiye niye olmasın mülkü Albayrak
ABD’nin “bizim çocuklar darbe yaptı” dediği gibi, senin bahsettiğin “hürriyet ve adalet için ölmeye hazır çocuklar” da “hakim olursak israille hiçbir sorunumuz olmayacak” diyerek “bildiğim tek şey var o da devrim(!)den sonra israilin işi kolay olmayacak” dediğin sözünü de yalanlayarak, tek bildiğin şeyinde bağırsaklarından süzülmüş olduğunu ispatlamış oldular.
Hiçbir ilmi,Kur’ani,fikri derinliği olmadan, zemzem kuyusuna pisleyerek meşhur olanların katliam, kesip doğrama, kan ve gözyaşı üzerine oturtarak genişlettikleri yeşil çizgilerinin Allah Belasını versin!
Read more: [/size][color=rgb(0, 51, 153)]http://www.islamaktuel.com/manset/ha...#ixzz2LrJK4StI[/color]
Sizden gelenler köşemize gönderilen ve yine son derece çarpıcı ve sarsıcı tesbitlerin yer aldığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.Yazıda muhatap kabul edilen şahısların da cevaplarını yazma ve Sitemiz üzerinde yayınlama hakları vardır.(islamaktuel.com)
Hakan Albayrak cifitlik kiniyle o kadar şaşı oldu ki;
Vaktiyle Mekke de bizim şu pavyonu aratmayan gazete köşelerinde oturup da Kur’an yorumunu yapıp, Ümmet-i Muhammed olduğunu ispatlamak için koltuk altlarında havlu eksik etmeyen fakat nerelerini sildiklerini bile bilmediğimiz, membran makinesinde çıkmış gibi bütün uzuvları preslenmiş atar damarlarında akan kanın bile siyonizm siyonizm diyerek aktığını gösterecek kadar dar elbiselerle kendilerini kısırlaştıran ebter nesl-i siyonist yaratıklara benzer bir zevat-ı esfel varmış.
Saniyen ilim ve irfan namına herşey kilim ve pirfan olmuş, edep zir-u zeber olmuş, mal ve mülk Karunları -sağı da geride bırakıp- solda sıfır yapmış, Arabistan krallarının ülkeyi Suudi Arabistan yapıp adına zimmetledikleri gibi şirklerinin gelişimini ülkenin gelişimine eş değer tutup, cahillerin ülkeyi batırmaması için bütün ihaleleri alıp ülkeyi üzerlerine zimmetledikleri gibi bayrağını da şirket bayrağı gibi görüp onuda soyisimleriyle zimmetleyenlere benzer bir hilkati ucube varmış.
Komünizmi simgelediği için kırmızı çizgileri olmayan, çizgileri hep yeşil (bunlardaki ümmet-i Muhammed olmanın tek nişanesi). Herşeye, her türlü habasete adam kesme dahil, her melanete yeşil ışık. kerhaneye, Annesiyle zina yapma derecesinde olan faize yeşil ışık, içki -kumar-kerhane reklamlı gazete köşelerinde aldıkları ilhamlarla beslenip, kalbi seyahatlerle hem kendini hem okurlarını içinde olduğu pavyon havasında seyr-u süluku siyonizme ulaştıran, bütün çizgileri yeşil olan gönül erlerine benzer ebleh bir Mekkeli varmış.
Mavi Marmara’da kendilerine nöbet yazmayıp, alt tabakaya nöbet yazarak, onlara cennetin güzelliklerini anlatıp, kendilerini cehennemin dibinde ümmet-i Muhammed’in selameti için saklayan, ümmet-i Muhammed’i seferber edip kendi canları için Suriye’ye gitmemeyi kırmızı çizgi gören ve Adem Özköse’yi gönderip arkadan kıskıs gülüp mangalda kebap bırakmamayı yeşil çizgi kabul edenler gibi bir ehl-i keyf Mekkeli varmış.
Siyonizmin üflediği zurnadaki akan salyaları zemzem diyerek içip beslenen ve kuduzlanan, kırmızıyı protesto edip yeşil için dua eden siyah ruhlu, zemzem kuyusuna küçük abdestini ederek kendini meşhur eden bir Mekkeli varmış.
Bu Mekkeli daha sonra Mekke’de kendisi için gözünü yumup ağzını açan insanları duydukça meşhur olmanın verdiği hazla zevkten dört köşe olmuş zevat bozuntusunun, mustazaf-müstekbir muhabbeti yaparak ne kadar Kur’ani, Muhammedi bir şahıs olduğunu gazinoları andıran gazete köşelerinde başka fahşiyata şayet gözünüz takılmazsa görürsünüz.
Mini etek giymiş bir spikerle huşuyu konuşup kendinden geçenlerin, her türlü melanete yeşil ışık yakıp muttaki rollerine girenlerin, Koca bir İran’ı çarşafa büründürenlere kızmaları, orada huşularını artırıcı ortamları, gazete köşelerini bulamayacak olmalarının verdiği huzursuzlukla, sözüm ona takvadan kaynaklanan saldırganlıklarına yeşil ışık yakmalarını çok görmemek gerekir.
Asaletine hayran olduğun devrimci güçler, siyonizmin asaletine halel getirmeyecek gerçekçi adımlar attılar. Hayvan keser gibi, insanları Suriye’de yere yatırıp tekbirler eşliğinde kesilmelerine yeşil ışık yakıp, boğazı kesilenlerin kıvranmasına kahkaha atan, akan kanları kahve fincanlarına doldurup zevkle seyredip yudumlayanların, canavarları alkışlayan, mazlumun kesilirken ki hırıltısını müzik sanan vampir ruhlu mahlukatlar için her şey yeşil.Üzerlerine benzin dökülüp sonra salavatlar eşliğinde canlı canlı yakılmaları için gerekli ortamı hazırlayıp onlara yeşil ışık yakanların halet-i ruhiyelerinin siyonizmle ne kadar uyumlu olduğu izahtan varestedir.
Türk jetini düşüren radarların nerede olduğunu sorgulayacağına, Irak mazlum halkı için çalışmayan vicdan radarını sorgula. Irak sizin gibilerin gerçek çehresini gösteren önemli bir turnusol kağıdı. Suriye halkı için ağlama rolleri yapanların, Irak’ı hiç gündeme getirmemelerini neyle izah edecekler. Irak’ta da bombaları Beşar mı yoksa babası mı patlatıyor? Hergün gündelik işleriyle meşgul olan insanların arasına giren bomba yüklü kamyonun infilak ettirilerek, koca bir caddeyi yerle bir edip cesetlerin onlarca parçaya ayrılıp havada uçuşmalarına yeşil ışık yakıp zevkle seyredip sonra insanlıktan, vicdandan bahsetmeniz ,siyonizmin zurnasından çıkan sese göre şekil almanızdan başka ne ile izah edilebilir. Irak’taki patlayan bombalara summun olanların, siyonizmin çaldığı piyanoda uçuşan notalardaki natocuların, hangi vicdani, insani duygudan ötürü Suriye de mustaz’af-müstekbir edebiyatı yapıyorlar.
Bir zamanlar dokuma yapan, bir çırak varmış. Dokumacının çırağına:
-“Neden hep fil ve zürafa işliyorsun? Daha güzel resimler dokusan iyi olmaz mı?” diye sormuşlar.
O da cevaben :
-“Ben dokumacıyım ressam değil. Resimleri ustam yapıyor ben de sadece onları dokuyorum.” Siz siyonizmin çırağları olarak ancak size verilen şeyi dokursunuz. Sizden ne beklenir ki…
Neredeyse Suriye’den daha büyük olan İstanbul’un bütün kaymağını yiyen, sömüren, sömürgecilikte ABD’ye taş çıkaran Boğaz’daki güzide aşiretinizin, nazenin evladı olarak; diktiğiniz gökdelenlerin, binaların altında çalışan asgari ücretli, ezilen insanların sesini duymayıp kulak tıkayan İstanbul’un müstekbirlerinin Suriye’de mustaz’aflığa soyunması ne ile izah edilebilir.
[/size]Dalgalanmalı Ülkemin her fabrikasının bacasında tüten bir Albayrak
[/size]Utanma gururla dalgalan sende İstanbul şafakların da ey şanlı Albayrak
[/size]Suriye’de akan kan asla helal olmaz, eğer ihaleleri kaptırırsak
[/size]Ne güzel Şam teslim-i servet için sabırsızlıkla beklemekte seni ey kanlı Albayrak
[/size]Kalmasa da en ücra köşede bir ocak sen yine de dalgalan ey Albayrak
[/size]Kelle koltukta savaşır Bağdat’ta bombalarla parçalayarak genci Albayrak
[/size]Atanın ruhu şad olsun, havada uçuşan el, ayak, göz için ey Albayrak
[/size]Havada uçuşan insanlarla açılsın kapılar dolsun hazine-i Albayrak
[/size]Çatma kaşlarını, kurban olsun cesetlerin uçuştuğu Irak sana dikeriz oraya da bir Albayrak.
[/size]Kol kola olmaktan iftihar etmekte melik-i adud krallarla ey albayrak
[/size]Arabistan olur da mülk-ü suud Türkiye niye olmasın mülkü Albayrak
ABD’nin “bizim çocuklar darbe yaptı” dediği gibi, senin bahsettiğin “hürriyet ve adalet için ölmeye hazır çocuklar” da “hakim olursak israille hiçbir sorunumuz olmayacak” diyerek “bildiğim tek şey var o da devrim(!)den sonra israilin işi kolay olmayacak” dediğin sözünü de yalanlayarak, tek bildiğin şeyinde bağırsaklarından süzülmüş olduğunu ispatlamış oldular.
Hiçbir ilmi,Kur’ani,fikri derinliği olmadan, zemzem kuyusuna pisleyerek meşhur olanların katliam, kesip doğrama, kan ve gözyaşı üzerine oturtarak genişlettikleri yeşil çizgilerinin Allah Belasını versin!
Read more: [/size][color=rgb(0, 51, 153)]http://www.islamaktuel.com/manset/ha...#ixzz2LrJK4StI[/color]