ABDULLAH ÖZGÜR |
|
| Allah'ın adıyla [/size]Bir çokları Başbakan Erdoğan’ı Suriye konusunda Batı emparyalizminin oyununa gelmekle suçluyor. Bazıları ise bunun da ötesinde başbakanı kukla olmakla suçluyor. Bu gerçekten mümkün mü? Erdoğan sağır sultanın dahi duyup bildiği bir konuyu nasıl farketmemiş olabilir? Suriye’ye muhalif diye transfer edilen teröristlerin, Siyonist işgalcilerin güvenliğini sağlamak ve bu rejime nefes aldırmak için Suriye Baas rejimini devirmeye çalıştıklarını anlamaması mümkün mü? Suriye halkının ayaklandığı yalanına kimsenin inamadığı bir zamanda Sayın Erdoğan’ın inandığı düşünülebilir mi? Yıllarını isyasete vermiş daha doğrusu ömrünü siyaset ve mücadeleye vermiş bir insanın böyle konulara cahil kalması düşünülemez. Böyle düşünenler yanlmakta ve çoğu defa da sırf muhalefet olsun diye karşı çıkmaktadırlar. Bazıları AKP hükümetinin dolayısıyla Erdoğan’ın ABD'nin BOP planının uygulayıcısı olduğunu düşünmekte ve açıkca yazmaktadırlar. Her seçimden sonra, her önemli olaydan sonra Amerika’ya gitmesi ve onlardan emir aldığı fısıltıları dolaşıyor ortalıkta. Veya baskı altında kaldığından; muhtemel ekonomik, siyasi ambargolardan korkutuğu için ve içte ve dıştaki Amerikan lobilerinin tehditlerinden korkarak onlara “evet” dediği dedikoduları da kulaktan kulağa fısıldanıyor ve sonuçta Erdoğan'ın samimi bir müslüman olduğu ama şartların onu böyle davranmaya sevkettiği iddia ediliyor.Şahsen bu görüşlere katılmıyorum. Erdoğan kukla olmayacak kadar dinine bağlı müslüman bir ailenin çocuğudur. Gençliğinde yıllarca anti emperyalist söylemler içinde bulunmuş ve bundan dolayı baskılara tahammül etmiş mücadeleci biridir. Erdoğan kendisini bir ekol ve bir idol olarak görüyorken neden başkasının kuklası olsun ki? Türkiyeli müslümanların dışında diğer müslüman ülkelerde de sevenlerinin sayısı az değildir. Erdoğan’ın bu toplama paralı ve bazen de gönüllü katillere Suriye’ye saldırı için Türkiye topraklarını kullandırması, onları eğiterek destek vermesi, cansiperane onları savunmasının başka bir manası olması gerekir? Özellikle de direniş cephesinin arkasında İran ve Hizbullahın olduğunu bilmesine rağmen.Evet! ister istemez insanın aklına Muaviye geliyor; Muaviye ve oğlu Yezid, saltanat ve cahiliye geleneklerini İslam kılıfında tekrar hakim kılmak için önlerinde engel olarak gördükleri Ehlibeyt’e karşı açacakları savaşın önce dini alt yapısını oluşturdular: - Ehlibeytin, peygamberle akrabalık bağını bahane ederek hilafeti/hükümeti istediğini yaydılar, halka devlet ve hükümet etme konusunda yeni dini kriterler sundular. Halkın elinde Ehlibeyt’e karşı savaşmak için dini kriterler oluştu. - İmam Hüseyni, hak halifeye karşı isyanından dolayı öldürmenin karşılığının cennet olacağı fetvasını verdiler, kapı kulu mollaları. Kerbela’ya gelen Yezid askerlerinde cennete girme aşkı oluşmuştu. -Hakim hükümeti korumanın ve onun yanında yer almanın Allah rızasını kazandıracağını empoze ettiler. Kufeliler Allah rızasının bu savaşta olduğuna kanmışlardı.-Bu savaşta ganimet peşinde olanlar da vardı tabi ki.Şimdi Suriye olayına bakalım; sayın başbakan da aynı siyaseti takip ediyor. Emevi müslümanlık anlayışını savunuyor, Emevilik kardeşlik anlayışını destekliyor. Dünyaya özellikle de Ortadoğu’ya hakim olmak isteyen siyonistlere karşı direnişin güçlenmesini istemiyor. Çünkü bu direnişin seyir ve stratejisini Türkiye belirleyemiyor. Bunun için tek yolun Emevi ve Osmanlı İslam anlayışının, imparatorluk gücünün tekrar Türklerin elinde olması olarak görüyor. Erdoğan bu imparatorluk ve gücün peşindeyken bazıları da Halep Türk toprağıdır diye ganimet peşine düşmüştür.Bunları da İslam adına, kardeşlik adına, oradaki müslümanların hakkını savunmak adına yapıyorlar.Erdoğan, Suriye’nin yanında -Rusya ve Çin’i bir kenara bırakalım-, İran’ın olduğunu biliyor, hem de direnişe her türlü yardımını Suriye üzerinden yaptığından da haberdardır. Siyonistlere karşı sürdürülen direnişin merkezlerinin Şam da olduğunu bilmemesi mümkün mü? Suriye’ye karşı yapılacak herhangi bir saldırıda bu direniş güçlerinin Suriye’ye destek vereceğini de çok iyi biliyor.“Halebin evlatları” dedikleri, el-Kaide militanlarının bu direniş askerleriyle de karşı karşıya geleceğini çok iyi biliyor. Kimdir bu Halep evlatları?Amerika kendi halkını kandırmak ve askerleri Afganistan’a saldırmak için ikna etme bahane ve gerekçesi peşindeyken 11 Eylül olayını gerçekleştirdi. Her askere beş bin dolar aylık verince askerler Afganistan’a gitmek için can atıyorlardı, neden mi, çünkü işsizlik, aylaklık ve parasızlıktan ortalıkta dolaşan avare insanlar için bir istihdam sahası oluşmuştu. Irak’a saldırmak için ise gerekçe zaten hazırdı, kimyasal, hatta nükleer silah. Bu defa insanlar anladılar; aylık beş bin dolara savaşa gidip canı tehlikeye atmaya değmez. Amerika bunun da yolunu buldu, Güney Amerika ülkelerinden Amerika’ya sığınıp vatandaşlık hakkı isteyenlere Irak’ta askerlik yapma şartını getirdi. Ayda beş bin dolar aylık ve vatandaşlık hakkını da peşin elde eden göçmenler hayatta kalırsa geri döndüğünde alacaktı bu hakkını.Bunları şunun için anlatıyorum, Amerika savaşa kendi evlatlarını göndermekte zorlanıyor, devşirme ve avare insanları oradan buradan toplayıp eğitim verip terörist yetiştirerek müslümanlarının canına salıyor.Türkiye’ye getirilen bu toplama maceracı katillere ne vaad edildi acaba? Az bir kısmı para için yollara düşse de kesinlikle para olamaz. Çünkü bu insanlar daha farklı yerlerden daha fazla para elde edebilirler. Vatandaşlık mı? Türkiye öyle Avrupa ülkelere gibi cazip bir ülke değil ki vatandaşlık için canı ortaya koymaya değsin. Öylese nedir vaad edilen? Cennet, Allah'ın rızası, cihad sevabı, şehadete erme derecesi... Evet! yanlış duymadınız, cennet vaadi, mazlumların derdiyle dertlenme yolunda şehid olmak. Haçlı savaşları döneminde kilisenin bir zamanlar cennet biletleri sattığı gibi... Şimdi Suriye’deki teröristleri aldatıp kendi hedeflerine ulaşmak, ama gerçekte ise siyonistlerin hedefine hizmet etmeye yöneltmenin en güzel yolu, mükeddasatı, ilahi hedefi onlara kabullendirmek, bunu kim yapabilir? Amerika mı? Hayır, Siyonist işgalciler mi? Hayır. Öyleyse kim yapabilir bunu? Malesef yıllardır gönüllerde taht kurdurulan Erdoğan’dan başkası yapamazdı bunu. Yani bu teröristler veya cennet vaad edilen kuklalar, gönüllü katillerdir. Onlara nerede cennet vaad edilse orada eylemlerini yaparlar; gözü karadırlar, hiç kimseden korkmazlar. Kimi öldürdüklerine bakmazlar, düşmanın kim olduğunu analiz etme kapasiteleri yoktur, uzaktan kumandalı robot katillerdir bunlar.Acaba yarın Türkiye askeri Suriye’ye girerse ne için girecek? Ordu hangi gerekçe ile komşu ülkeye girecek? Askerlerin tabutları ülkeye taşınınca insanlar sormayacak mı neyin bedelinde öldürüldüler? Çocukları öldürülecek ailelere ne denilecek? Oğlunuz vatan uğruna şehid mi oldu denilecek. Vatanımıza bir saldırı yoktu ki? Tek saldıran şimdi her gün bir kaç askerimizi şehid eden Emperyalist destekli teröristlerdir.Annelerin yürekleri buna dayanır mı? Babaların sabrı bunu kaldırabilir mi? Otuz yılı aşkın süredir teröre vatan aşkıyla sabredildi, bayrak aşkıyla yüreklere taş basıldı, ya şimdi hangi sebeple tahammül edilecek?Abdullah Özgür[size=8pt] |
Duyuru
Daraltma
Henüz duyuru yok.
Erdoğan Kukla Değildir!
Daraltma
X
-
Erdoğan Kukla Değildir!
Etiketler: Yok