BİSMİLLAHİR RAHMANİR RAHİM
HAMD OLSUN ALEMLERİN RABBİNE
VE SELAM OLSUN MEVLAMIZ MUHAMMEDE VE TERTEMİZ EHLİ BEYTİNE
HAMD OLSUN ALEMLERİN RABBİNE
VE SELAM OLSUN MEVLAMIZ MUHAMMEDE VE TERTEMİZ EHLİ BEYTİNE
nasibiler kendi blog, site ve face sayfalarında "el-Kafi" kitabından bir rivayeti paylaşarak müslümanlara/şiilere tan etmeye çalışmaktadırlar. eşeklerden bile daha kıt anlayışlı olan nasibiler "el-Kafi" kitabındaki bir hadisin senedinin eşeklerden ibaret olduğunu söylüyorlar. nasibi bu konuda diyor ki:
"el-Kafi"de olan şu hadise dikkat edin:
Senedin arapçası: ... فَقَالَ بِأَبِي أَنْتَ وَ أُمِّي إِنَّ أَبِي حَدَّثَنِي عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ كَانَ مَعَ نُوحٍ ِ
iyi ki, Kuleyni bu hadisi sened ile rivayet etmiş, bu iyi bir durum. çünkü her bir hadisin senedi olmalıdır. ama üzücü bir durum ki, hadisin senedinde yer alan raviler eşeklerdir. hadis eşekler silsilesi ile rivayet edilmiştir. fakat ben bu hadisi kabulleme konusunda biraz tereddüd ediyorum. çünkü bu hadisi rivayet eden eşek raviler meçhuldürler. ben bu eşeklerin sika (güvenilir) mi yoksa yalancı mı olduklarını bilmiyorum. bu ravilerin biografisini bulmakta zorlanıyorum. ama belki de şiiler kedi rical kitaplarında bu eşek ravilerin biorafilerine rastlaıştırlar.
- [li]Peygamber s.a.a'in eşeği Ufeyr ona şöyle diyor: "Babam, anam sana feda olsun. Babam bana anlattı, o babasından, o dedesinden, o da babasından duymuş ki, babası, Nuh a.s ile birlikte gemideymiş. Nuh yerinden kalkmış, onun sağrısını sıvazlayarak şöyle demiştir: Bu eşeğin soyundan bir eşek gelecektir ki, peygamberlerin efendisi ve sonuncusu ona binecektir."
"el-Kafi", 1/237[/li]
Senedin arapçası: ... فَقَالَ بِأَبِي أَنْتَ وَ أُمِّي إِنَّ أَبِي حَدَّثَنِي عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ كَانَ مَعَ نُوحٍ ِ
iyi ki, Kuleyni bu hadisi sened ile rivayet etmiş, bu iyi bir durum. çünkü her bir hadisin senedi olmalıdır. ama üzücü bir durum ki, hadisin senedinde yer alan raviler eşeklerdir. hadis eşekler silsilesi ile rivayet edilmiştir. fakat ben bu hadisi kabulleme konusunda biraz tereddüd ediyorum. çünkü bu hadisi rivayet eden eşek raviler meçhuldürler. ben bu eşeklerin sika (güvenilir) mi yoksa yalancı mı olduklarını bilmiyorum. bu ravilerin biografisini bulmakta zorlanıyorum. ama belki de şiiler kedi rical kitaplarında bu eşek ravilerin biorafilerine rastlaıştırlar.
cevaba geçecek olursak, öncelikle hadisin senedi hadis kitabı yazan kişi (muhaddis/hadisçi) ile masum (Rasulullah s.a.a veya imam a.s) arasındaki rivayetçi kişilerin oluşturduğu halkaya denilmektedir. yani, kitap tasnif eden muhaddis masum ile aynı zamanda yaşamadığı için masum'un sözünü, raviler aracılığı ile elde eder, işte buna da hadisin senedi denilir. şimdi bu kısa açıklamadan sonra "el-Kafi"den hadisin aslına bakalım:
- [li] وروي أن أمير المؤمنين (عليه السلام) قال: إن ذلك الحمار كلم رسول الله (صلى الله عليه وآله) فقال: بأبي أنت وامي إن أبي حدثنى، عن أبيه، عن جده، عن أبيه أنه كان مع نوح في السفينة فقام إليه نوح فمسح على كفله ثم قال: يخرج من صلب هذا الحمار حمار يركبه سيد النبيين وخاتمهم، فالحمد لله الذي جعلني ذلك الحمار
ve rivayet edilir ki, Müminlerin Emiri (imam Ali a.s) şöyle demiştir: Bu eşek dile geldi, peygamberimizle konuştu ve dedi ki: «"Babam, anam sana feda olsun. Babam bana anlattı, o babasından, o dedesinden, o da babasından duymuş ki, babası, Nuh a.s ile birlikte gemideymiş. Nuh yerinden kalkmış, onun sağrısını sıvazlayarak şöyle demiştir: "Bu eşeğin soyundan bir eşek gelecektir ki, peygamberlerin efendisi ve sonuncusu ona binecektir." Bana son peygamberin eşeği olmayı nasip eden Allah'a hamd olsun.»
Kuleyni r.a, "el-Kafi", 1/237, Hüccet kitabı, bab 38, hadis 9[/li]
rivayetten görüldüğü gibi burada eşek ile Rasulullah s.a.a'in konuşması bir kıssadır ve bu kıssayı Kuleyni r.a mürsel olarak imam Ali a.s'dan rivayet etmektedir. yani hadisin senedi gerizekalı nasibilerin idda ettiği gibi eşekler değildir, hadisin senedi imam Ali a.s'a dayanıyor ve o a.s da bir kıssayı anlatıyor. aynı yüce Rabbimiz c.c'ın Hz. Süleyman ile Hüdhüd kıssasını bize haber vermesi gibi. Allah c.c bu konuda buyuruyor ki:
- [li]وَتَفَقَّدَ الطَّيْرَ فَقَالَ مَا لِيَ لَا أَرَى الْهُدْهُدَ أَمْ كَانَ مِنَ الْغَائِبِينَ
لَأُعَذِّبَنَّهُ عَذَابًا شَدِيدًا أَوْ لَأَذْبَحَنَّهُ أَوْ لَيَأْتِيَنِّي بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ
فَمَكَثَ غَيْرَ بَعِيدٍ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمْ تُحِطْ بِهِ وَجِئْتُكَ مِن سَبَإٍ بِنَبَإٍ يَقِينٍ
Süleyman, kuşlara göz atıp yokladı ve şöyle dedi: "Hüdhüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? Bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmedikçe kesinlikle onu ağır bir şekilde cezalandıracağım, ya da kafasını keseceğim." Derken Hüdhüd çok beklemedi, çıkageldi ve (Süleyman'a) şöyle dedi: "Senin bilmediğin bir şey öğrendim. Sebe’den sana sağlam bir haber getirdim."
Neml suresi 20-22-ci ayetler[/li]
ayetten açıkca görüldüğü gibi Hz. Süleyman a.s ile Hüdhüd adlı kuş arasında bir konuşma olmuştur ve Allah c.c yüce kitabımız Kur'an'da bu kıssayı bize haber vermektedir. "el-Kafi"de yer alan rivayette de durum bunun aynısıdır. daha kolay anlaşılsın diye sadeleştirelim: Hüdhüd ile Hz. Süleyman a.s'ın konuşması yaşanmış bir kıssadır ve bunu Allah c.c kendi resulü Hz. Muhammed s.a.a'e haber vermektedir. burada Rasulullah s.a.a'e kıssayı anlatan, haber veren Hüdhüd değil Allah c.c'dur. aynı şekilde (eşek) Ufeyr ile Rasulullah s.a.a arasında bir konuşma olmuştur. ve imam Ali a.s bu kıssayı bizlere rivayet etmiştir.
ikinci olarak, yukarıda da söyledik ki, Kuleyni r.a'ın bu hadisi imam Ali a.s'dan rivayet ettiği sened mürseldir. nitekim Şeyhul İslam "el-Kafi" kitabının şerhinde hadis hakkında diyor ki:
- [li]الحديث التاسع مرسل
dokuzuncu hadis: mürsel
II Meclisi r.a, "Miratul Ukul", 3/48[/li]
üçüncü olarak, bu hadis nasibilerin kendi kaynaklarında rivayet edilmiştir.
[img width=224 height=350]http://velayet.files.wordpress.com/2013/02/mubahele-beyhaki.jpg[/img][img width=224 height=350]http://velayet.files.wordpress.com/2013/11/esek-ravi-ebu-nuaym1.jpg[/img][img width=224 height=350]http://velayet.files.wordpress.com/2013/11/esek-ravi-ebu-nuaym2.jpg[/img]
resimde gördüğünüz ehli sünnet alimlerinden Ebu Nuaym’ın "Delailun Nübüvve" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
- [li]حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ مُوسَى الْعَنْبَرِيُّ قَالَ: ثنا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يُوسُفَ قَالَ: ثنا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سُوَيْدٍ الْجَدُوعِيُّ قَالَ: ثنا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أُذَيْنَةَ الطَّائِيُّ، عَنْ ثَوْرِ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ خَالِدِ بْنِ مَعْدَانَ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ: أَتَى النبي صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ بِخَيْبَرَ حِمَارٌ أَسْوَدُ فَوَقَفَ بَيْنَ يَدَيْهِ فَقَالَ: مَنْ أَنْتَ؟ . فَقَالَ: أَنَا عَمْرُو بْنُ فُلَانٍ كُنَّا سَبْعَةَ إِخْوَةٍ، كُلُّنَا رَكِبَنَا الْأَنْبِيَاءُ وَأَنَا أَصْغَرُهُمْ وَكُنْتُ لَكَ فَمَلَكَنِي رَجُلٌ مِنَ الْيَهُودِ فَكُنْتُ إِذَا ذَكَرْتُكَ كَبَأْتُ بِهِ فَيُوجِعُنِي ضَرْبًا فَقَالَ النبي صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: فَأَنْتَ يَعْفُورُ
Muaz b. Cebel dedi ki: Nebi s.a.a Hayber´de iken yanına siyah bir eşek gelip karşısında durdu. Nebi s.a.a ona dedi ki: "Sen kimsin?" eşek dedi ki: "Ben falan oğlu Amrım. Biz yedi kardeştik. Yedi kardeşe de peygamberler bindi. Ben onların en küçüğüyüm ve sana aidim. Yahudilerden bir adam bana sahip oldu. Ben seni hatırladıkça onu yere düşürürdüm. O da beni acıtmcaya kadar döverdi." Bunun üzerine Nebi s.a.a dedi ki: "Sen Yafur'sun."
Ebu Nuaym, "Delailun Nübüvve", 2/386-387[/li]
böylece bu kısa çalışmada Osma el-Habis başta olmakla "sahih hadis", "hadis ilmi", "ehli hadis" diye konuşan nasibilerin daha henüz hadisin senedi ile metni arasındaki farkı anlamayacak kadar eşek olduklarını görmüş olduk. demek ki, bunların "sahih hadis", "hadis ilmi" ve benzeri sözleri eşeklerin ağzını açıp anırmasından farksız bir şeymiş.
velhamdulillahi Rabbil alemin.