Rebiyülâhır Ayının Münasebetleri:
8. Gün:
* Ehlibeyt İmamları'nın sekizincisi İmam Hasan'ül-Askerî (a.s)'ın mübarek doğum günü (Hicrî 232). Bir rivayete göre de, bu ayın onuncu gününde dünyaya gelmiştir.
Cemaziyelevvel Ayının münasebetleri:
5. Gün:
Meşhur rivayete göre, Hz. Zeyneb-i Kübra’nın mübarek doğum günü (Hicrî 5).
10. Gün:
* Cemel Savaşı'nın başladığı gün (Hicrî 36).
13. Gün:
* Bir rivayete göre, Hz. Fatıma (s.a)'ın şehadet günü (Hicrî 11). Diğer bir rivayete göre ise, Cemaziyülâhırın 3. gününde vuku bulmuştur.
15. Gün:
*Bir rivayete göre, İmam Zeynülabidin (a.s)'ın mübarek doğum günü (Hicrî 36). Diğer bir rivayete göre ise, şaban ayının beşinde (Hicrî 38) dünyaya gelmiştir.
* Muhammed b. Ebî Bekr'in Hz. Emir'ül-Müminin Ali (a.s) tarafından Mısır'a vali tayin edilip görev yerine giderken yolda Amr b. As ve adamlarının saldırısına uğrayarak şehit düşmesi.
Sonuncu Gün:
* Hz. İmam Mehdi (a.s)'ın gaybet-i suğra (kuçük gaybet) dönemindeki ikinci naibi olan Ebu Cafer Muhammed b. Osman b. Said el-Amrî'nin vefatı (Hicrî 304 veya 305).
Cemaziyelâhır Ayının Münasebetleri:
3. Gün:
* Bir rivayete göre, Hz. Fatıma (s.a)'ın şehadet günü (Hicrî 11). Bir rivayete göre ise, cemaziyülevvel ayının 13. gününde vuku bulmuştur.
19. Gün:
* Hz. Amine bint-i Veheb'in Resulullah (s.a.a)'a hamile kalışı.
20. Gün:
* Hz. Fatıma (s.a)'ın mübarek doğum günü (Allah Resulü'nün bisetinin beşinci yılında).
* Dünya Müslüman Kadınlar ve Anneler Günü.
27. Gün:
* Bir rivayete göre İmam Ali Naki (a.s)'ın şehadeti günü (Hicrî 254). Bu konuda iki rivayet daha var; birisi, 26 cemaziyülâhırda; diğeri ise, recepte vuku bulduğunu söylüyor.
Hz. Fatıma’nın (s.a) Mübarek Doğum Günü ve Dünya Müslüman Kadınlar ve Anneler Günü
Bu ayların en önemli münasebeti, hiç kuşkusuz, Hz. Fatımet'üz-Zehra’nın (s.a) mübarek doğum günüdür. O ki, doğumu insanlık için sayısız rahmet ve bereketlere vesile oldu. Hak Tealâ’nın ona “Kevser” lakabını verip Resulü’ne en büyük hediyesi olarak onu lütfetmesi boşuna değildi. Evet, o Kevser’di, hayr-ı kesirin kaynağıydı; mübarek vücuduyla, hayatıyla, ilim ve irfanıyla, mücadelesiyle, yetiştirdiği eşsiz ve her biri güneş gibi parlayan ve insanlığa ışık tutan örnek evlâtlarıyla ve bereketli nesliyle. İşte bu yüzden lakaplarından birisi de “Mübareke”dir.
Allah-u Tealâ’nın methettiği ve Kur’ân’da taharetine imza koyduğu, meveddet ve muhabbetini, Resulü’nün risaletine karşılık olarak ümmete farz kıldığı Fatıma.
Aliyy'el-Murteza’nın makamını kimdir ki bilmesin? Âlem-i vücudun ikinci şahsiyeti, Kur’ân’ın şehadetiyle Resul’ün nefsi/özü/canı, ikiye bölünmüş bir nurun ikinci parçası, Emir'ül-Müminin, İmam'ül-Muttakin, Esedullah'il-Galip ve… Evet, böyle bir Ali’yi tasavvur edin; sonra da Resul-i Kibriya’nın şu muhteşem sözünü: “Eğer Ali olmasaydı, Adem’den alemin sonuna kadar Fatıma’ya denk bir eş bulunmazdı.” Ya Rab! Bu ne akıllara durgunluk veren bir makam! Bunun açık manası, Resul ve Ali’nin ardından Fatıma’nın âlem-i vücudun üçüncü şahsiyeti olduğu değil midir?!
Allah’ın Habibi’nin ona beslediği eşsiz sevgi ve muhabbet, Fatıma’nın ne olduğunu, kim olduğunu ve nasıl bir makama sahip olduğunu yeteri kadar ortaya koymuyor mu!
Her sefere çıktığında en son vedalaştığı, döndüğünde ise ilk ziyaretine gittiği Fatıma idi. Yanına geldiğinde ayağına kalkar; elini öper ve yerine oturtur; “Babası ona feda olsun!” buyururdu. “Fatıma, vücudumun bir parçasıdır; onu hoşnut eden, beni hoşnut etmiş olur ve onu inciten, beni incitmiş olur.” “Fatıma, vücudumdaki ruhumdur.” buyuran yine kâinatın en mükemmel şahsiyeti Allah’ın Resulü ve Habibi’ydi! O yüceler yücesi, bütün bunları sırf kızı olduğu için mi söylüyor veya bir mübalâğa mı yapıyordu? Hâşâ! Böyle düşünen, Allah’ın Habibi’ni hiç, ama hiç tanımamıştır. Bütün bunlar Zehra-yı Merziye’nin ulaştığı akıllar üstü İlâhî makamını göstermektedir. Bu makamı, yine yüce babası şu sözünde özetlemiştir: “Fatıma’nın rızası Allah’ın rızasıdır; onun gazabı, Allah’ın gazabıdır.” Bir insan için bundan daha büyük bir makam düşünülebilir mi hiç?!
“Evet, gelmiş geçmiş dünya kadınlarının efendisidir Fatıma.” “Cennete girecek ilk kadındır o.”
Ama acaba Allah ve Resulü’nün Fatıma’ya verdiği bu değeri ve makamı anlayabildiler mi? Gereğini yerine getirdiler mi? Resul vücudunun bu mübarek parçasını hoşnut ederek Resulü hoşnut mu ettiler, yoksa yegâne yadigârını akıl almaz bir şekilde inciterek Allah ve Resulü’nü mü incittiler? Bütün bunları bilmeyi arzulayanları, tarihin ibret dolu sayfalarına havale ediyoruz.
Ama hamd olsun ki asırlar sonra İslâm ümmeti, yavaş yavaş da olsa Fatıma’yı tanımaya ve kısmen de olsa hakkını eda etmeye başlamıştır.
Bunun bariz bir örneği, Hz. Fatıma’nın (s.a) mübarek doğum gününün, “Dünya Müslüman Kadınlar ve Anneler Günü” olarak İslam büyükleri tarafından ilân edilişidir. Evet; ne güzel, ne isabetli bir karar! Müslüman kadına örnek olması, önder olması için, ondan daha lâyık, daha mükemmel bir kadın ve anne kim olabilir ki?!
Mümin ve salih bacılarımız, bu güzel fırsattan istifade ederek, Zehra-yı Merziye’yi her zamankinden daha iyi tanımaya ve o yüce insanın maneviyatından feyiz almaya gayret etmelidirler.
Allah-u Tealâ, bizleri Fatıma’dan, babasından, kocasından ve evlâtlarından dünya ve ahirette bir an ayırmasın!
8. Gün:
* Ehlibeyt İmamları'nın sekizincisi İmam Hasan'ül-Askerî (a.s)'ın mübarek doğum günü (Hicrî 232). Bir rivayete göre de, bu ayın onuncu gününde dünyaya gelmiştir.
Cemaziyelevvel Ayının münasebetleri:
5. Gün:
Meşhur rivayete göre, Hz. Zeyneb-i Kübra’nın mübarek doğum günü (Hicrî 5).
10. Gün:
* Cemel Savaşı'nın başladığı gün (Hicrî 36).
13. Gün:
* Bir rivayete göre, Hz. Fatıma (s.a)'ın şehadet günü (Hicrî 11). Diğer bir rivayete göre ise, Cemaziyülâhırın 3. gününde vuku bulmuştur.
15. Gün:
*Bir rivayete göre, İmam Zeynülabidin (a.s)'ın mübarek doğum günü (Hicrî 36). Diğer bir rivayete göre ise, şaban ayının beşinde (Hicrî 38) dünyaya gelmiştir.
* Muhammed b. Ebî Bekr'in Hz. Emir'ül-Müminin Ali (a.s) tarafından Mısır'a vali tayin edilip görev yerine giderken yolda Amr b. As ve adamlarının saldırısına uğrayarak şehit düşmesi.
Sonuncu Gün:
* Hz. İmam Mehdi (a.s)'ın gaybet-i suğra (kuçük gaybet) dönemindeki ikinci naibi olan Ebu Cafer Muhammed b. Osman b. Said el-Amrî'nin vefatı (Hicrî 304 veya 305).
Cemaziyelâhır Ayının Münasebetleri:
3. Gün:
* Bir rivayete göre, Hz. Fatıma (s.a)'ın şehadet günü (Hicrî 11). Bir rivayete göre ise, cemaziyülevvel ayının 13. gününde vuku bulmuştur.
19. Gün:
* Hz. Amine bint-i Veheb'in Resulullah (s.a.a)'a hamile kalışı.
20. Gün:
* Hz. Fatıma (s.a)'ın mübarek doğum günü (Allah Resulü'nün bisetinin beşinci yılında).
* Dünya Müslüman Kadınlar ve Anneler Günü.
27. Gün:
* Bir rivayete göre İmam Ali Naki (a.s)'ın şehadeti günü (Hicrî 254). Bu konuda iki rivayet daha var; birisi, 26 cemaziyülâhırda; diğeri ise, recepte vuku bulduğunu söylüyor.
Hz. Fatıma’nın (s.a) Mübarek Doğum Günü ve Dünya Müslüman Kadınlar ve Anneler Günü
Bu ayların en önemli münasebeti, hiç kuşkusuz, Hz. Fatımet'üz-Zehra’nın (s.a) mübarek doğum günüdür. O ki, doğumu insanlık için sayısız rahmet ve bereketlere vesile oldu. Hak Tealâ’nın ona “Kevser” lakabını verip Resulü’ne en büyük hediyesi olarak onu lütfetmesi boşuna değildi. Evet, o Kevser’di, hayr-ı kesirin kaynağıydı; mübarek vücuduyla, hayatıyla, ilim ve irfanıyla, mücadelesiyle, yetiştirdiği eşsiz ve her biri güneş gibi parlayan ve insanlığa ışık tutan örnek evlâtlarıyla ve bereketli nesliyle. İşte bu yüzden lakaplarından birisi de “Mübareke”dir.
Allah-u Tealâ’nın methettiği ve Kur’ân’da taharetine imza koyduğu, meveddet ve muhabbetini, Resulü’nün risaletine karşılık olarak ümmete farz kıldığı Fatıma.
Aliyy'el-Murteza’nın makamını kimdir ki bilmesin? Âlem-i vücudun ikinci şahsiyeti, Kur’ân’ın şehadetiyle Resul’ün nefsi/özü/canı, ikiye bölünmüş bir nurun ikinci parçası, Emir'ül-Müminin, İmam'ül-Muttakin, Esedullah'il-Galip ve… Evet, böyle bir Ali’yi tasavvur edin; sonra da Resul-i Kibriya’nın şu muhteşem sözünü: “Eğer Ali olmasaydı, Adem’den alemin sonuna kadar Fatıma’ya denk bir eş bulunmazdı.” Ya Rab! Bu ne akıllara durgunluk veren bir makam! Bunun açık manası, Resul ve Ali’nin ardından Fatıma’nın âlem-i vücudun üçüncü şahsiyeti olduğu değil midir?!
Allah’ın Habibi’nin ona beslediği eşsiz sevgi ve muhabbet, Fatıma’nın ne olduğunu, kim olduğunu ve nasıl bir makama sahip olduğunu yeteri kadar ortaya koymuyor mu!
Her sefere çıktığında en son vedalaştığı, döndüğünde ise ilk ziyaretine gittiği Fatıma idi. Yanına geldiğinde ayağına kalkar; elini öper ve yerine oturtur; “Babası ona feda olsun!” buyururdu. “Fatıma, vücudumun bir parçasıdır; onu hoşnut eden, beni hoşnut etmiş olur ve onu inciten, beni incitmiş olur.” “Fatıma, vücudumdaki ruhumdur.” buyuran yine kâinatın en mükemmel şahsiyeti Allah’ın Resulü ve Habibi’ydi! O yüceler yücesi, bütün bunları sırf kızı olduğu için mi söylüyor veya bir mübalâğa mı yapıyordu? Hâşâ! Böyle düşünen, Allah’ın Habibi’ni hiç, ama hiç tanımamıştır. Bütün bunlar Zehra-yı Merziye’nin ulaştığı akıllar üstü İlâhî makamını göstermektedir. Bu makamı, yine yüce babası şu sözünde özetlemiştir: “Fatıma’nın rızası Allah’ın rızasıdır; onun gazabı, Allah’ın gazabıdır.” Bir insan için bundan daha büyük bir makam düşünülebilir mi hiç?!
“Evet, gelmiş geçmiş dünya kadınlarının efendisidir Fatıma.” “Cennete girecek ilk kadındır o.”
Ama acaba Allah ve Resulü’nün Fatıma’ya verdiği bu değeri ve makamı anlayabildiler mi? Gereğini yerine getirdiler mi? Resul vücudunun bu mübarek parçasını hoşnut ederek Resulü hoşnut mu ettiler, yoksa yegâne yadigârını akıl almaz bir şekilde inciterek Allah ve Resulü’nü mü incittiler? Bütün bunları bilmeyi arzulayanları, tarihin ibret dolu sayfalarına havale ediyoruz.
Ama hamd olsun ki asırlar sonra İslâm ümmeti, yavaş yavaş da olsa Fatıma’yı tanımaya ve kısmen de olsa hakkını eda etmeye başlamıştır.
Bunun bariz bir örneği, Hz. Fatıma’nın (s.a) mübarek doğum gününün, “Dünya Müslüman Kadınlar ve Anneler Günü” olarak İslam büyükleri tarafından ilân edilişidir. Evet; ne güzel, ne isabetli bir karar! Müslüman kadına örnek olması, önder olması için, ondan daha lâyık, daha mükemmel bir kadın ve anne kim olabilir ki?!
Mümin ve salih bacılarımız, bu güzel fırsattan istifade ederek, Zehra-yı Merziye’yi her zamankinden daha iyi tanımaya ve o yüce insanın maneviyatından feyiz almaya gayret etmelidirler.
Allah-u Tealâ, bizleri Fatıma’dan, babasından, kocasından ve evlâtlarından dünya ve ahirette bir an ayırmasın!