Yüz yıl önce başlayan Ortadoğu’daki emperyalist paylaşım, beraberinde Filistin sorununu getirmiştir. Keşfedilen petrol ile başlayan emperyalist düzen, sömürüsünün devamı ve bekası amacıyla Filistin sorununu bölgeye adapte etmiştir.
Ortadoğu’nun yer altı hazinelerini sömüren “Küresel küfür” güçleri, Ortadoğu halklarının sömürüye başkaldırılarını engelleyecek bir yapıyı bu bölgede barındırma zaruretinden dolayı, bölge ile tarihi geçmişi olan Yahudilerin, Filistin topraklarında konuşlanmasına müsaade ve öncülük etmişlerdir.
Filistin sorunun kökleri 3–4 bin yıllık bir mazide yatmaktadır. Bu çok uzun sürecin ürünü olan mesele iyi anlaşılmadan Ortadoğu’daki akan kan, yanan ateş, çıkan duman, gerçekleşen kaos asla anlaşılamayacak; anlaşılamayan meselenin çözüm yollarının da ortaya konması mümkün olmayacaktır.
Filistin’de sorun, Siyonist İsrail devletinin “Arz-ı Mev’ud” inancından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden İsrail devletini oluşturan Yahudiler, altmış yıl önce dünyanın dört bir yanından Ortadoğu’ya gelip çöreklenmiş ve kurdukları Siyonist devletin konumunu sağlamlaştırmak için bölgeye gelmede kendilerine çanak tutan “Küresel küfür” güçlerinin uşaklığına soyunmuşlardır.
Her iki küfür ucunun menfaatinin buluştuğu özelde Filistin, genelde Ortadoğu; bu küfür güçlerinin iştihası sona erene kadar sömürüye açık bölge olmaya devam edecek gözükmektedir.
Bu bölgede, muharref Tevrat’taki, “Arz-ı Mev’ud” inancını gerçekleştirmek emelinde olan Siyonist İsrail; Fırat ve Nil arasındaki bölgeyi ele geçirmek, sonrasında buranın güvenliğini sağlamak için daha uç bölgelere de yönelerek; ön Asya, Anadolu, Arabistan yarımadası ve Mısır’ın bulundukları bölgeler üzerinde de hâkimiyet kurmak isteyecektir.
Siyonizm’in bu stratejik ve jeo stratejik hedefleri; Ortadoğu’da, Filistin’de ve yakın coğrafyalarını içine alan tüm bölgeleri tehdit etmeye devam edecektir. Ortadoğu ve yakın coğrafyalarına yönelen tehdidi bertaraf etmenin tek çaresi “Küresel küfür”ün uşağı ve işbirlikçisi, Siyonist’leri Ortadoğu’dan def etmektir.
(Devam edecek biiznillah)
Ortadoğu’nun yer altı hazinelerini sömüren “Küresel küfür” güçleri, Ortadoğu halklarının sömürüye başkaldırılarını engelleyecek bir yapıyı bu bölgede barındırma zaruretinden dolayı, bölge ile tarihi geçmişi olan Yahudilerin, Filistin topraklarında konuşlanmasına müsaade ve öncülük etmişlerdir.
Filistin sorunun kökleri 3–4 bin yıllık bir mazide yatmaktadır. Bu çok uzun sürecin ürünü olan mesele iyi anlaşılmadan Ortadoğu’daki akan kan, yanan ateş, çıkan duman, gerçekleşen kaos asla anlaşılamayacak; anlaşılamayan meselenin çözüm yollarının da ortaya konması mümkün olmayacaktır.
Filistin’de sorun, Siyonist İsrail devletinin “Arz-ı Mev’ud” inancından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden İsrail devletini oluşturan Yahudiler, altmış yıl önce dünyanın dört bir yanından Ortadoğu’ya gelip çöreklenmiş ve kurdukları Siyonist devletin konumunu sağlamlaştırmak için bölgeye gelmede kendilerine çanak tutan “Küresel küfür” güçlerinin uşaklığına soyunmuşlardır.
Her iki küfür ucunun menfaatinin buluştuğu özelde Filistin, genelde Ortadoğu; bu küfür güçlerinin iştihası sona erene kadar sömürüye açık bölge olmaya devam edecek gözükmektedir.
Bu bölgede, muharref Tevrat’taki, “Arz-ı Mev’ud” inancını gerçekleştirmek emelinde olan Siyonist İsrail; Fırat ve Nil arasındaki bölgeyi ele geçirmek, sonrasında buranın güvenliğini sağlamak için daha uç bölgelere de yönelerek; ön Asya, Anadolu, Arabistan yarımadası ve Mısır’ın bulundukları bölgeler üzerinde de hâkimiyet kurmak isteyecektir.
Siyonizm’in bu stratejik ve jeo stratejik hedefleri; Ortadoğu’da, Filistin’de ve yakın coğrafyalarını içine alan tüm bölgeleri tehdit etmeye devam edecektir. Ortadoğu ve yakın coğrafyalarına yönelen tehdidi bertaraf etmenin tek çaresi “Küresel küfür”ün uşağı ve işbirlikçisi, Siyonist’leri Ortadoğu’dan def etmektir.
(Devam edecek biiznillah)