Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kur'an ve Sünnet mi, Kur'an ve Ehlibeyt mi?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Kur'an ve Sünnet mi, Kur'an ve Ehlibeyt mi?

    Bir sünni sitede bir vesileyle aşağıdaki yazıyı yazdım, silinebilir endişesiyle korumak için buraya da alıyorum:

    Kur'an ve Ehlibeyt mi
    yoksa
    Kur'an ve Sünnet mi?

    şii ve sünnilerin ana ayrılık noktalarından birisi

    öyleyse bu çekişme noktasında işi ALLAH'ın kitabına götürmek gerektiği her iki kesim için de kabul edilen doğru bir yöntem. götürelim:

    Kur'an'da sünnet peygamber s.a.a.'in hadisleri anlamında kullanılmıyor. dolayısıyla Kur'an ve hadisler hatta Kur'an ve sünnet (resul s.a.a.'in uygulama söz ve takrirleri anlamında da) hakkında Kur'andan bir delil yok.
    diğerine bakalım: Ahzab suresi 33.. ayette ehlibeyt a.s.'ın tertemiz kılındığı açıkça geçmektedir. Öyleyse subut ve delalet bakımından tartışmasız olarak Kur'an ve Ehlibeyt kelimesi, diğerinden öne geçmiş bulunuyor..

    ancak burda duramayız çünkü bazıları için itiraz noktası kapanmış değildir devam edelim:

    aklen de Kur'an ve sünnet demenin bir mantığı yoktur. Çünkü sünnet, subut bakımından Kur'andan bir üstünlüğü ya da eşitliği olmadığı gibi ondan daha zannidir. öyleyse subutu zanni olanın, subutu kat'i olanla açıklanması aklen kabul edilemez. Çünkü zan, hakikate bir artı değer katamaz. diğer yandan, sünnet Kur'an kadar subut kati olan mütevatir halde bile bulunsa Kur'an'a bir şey katması mümkün değildir. Çünkü Kur'anda bir çok şey olmasına rağmen Kur'an'ı okuyan zihne rehber gerektiği, Kur'an gayri natık olduğu için, pasif durumdadır. kendini okuyanın anlama şekline boyun eğmiştir. Bu nedenle farklı bir sistem gerekecek ki bu nakıs durum giderilsin...

    işte Kur'an ve Ehlbeyt bu anlamdadır. Yani susan Kur'an ve Konuşan/yaşayan Kur'an..

    Peki Ehlibeyt'in kimler olduğu zanni değil midir?

    elbette gören göz için Peygamberlik ne kadar akli ve açık ise, ikna edici delillere sahip ise, her dönemde Ehlibeytten olup asla yanılmaz, ve Kur'an'ı doğru bir şekilde tefsir edecek masum birinin bulunacağı ve bunların kim olacağı da aynı şekilde delillere sahiptir.

    bunun mümkün ve yolunun gecerli olduğunu tüm fırkaların kabul edeceği şekilde örnek de vardır. Örneğin namaz rekatları Kur'an'da yazılı olmamasına rağmen bunların açıklandığı bilgilerin günümüze kadar geldiği ve kaynağının vahy olduğu konusunda hiç bir akıl sahibi delillerin yetersiz oldğunu iddia etmemektedir.

    aynı şekilde burdaki yöntem ve sağlıklı olma şekli Ehlibeyt a.s. için de gereklidir. İnsanlık Peygamber görmediği halde böyle bir peygambere inanmakta ve tek kişinin iddiasıyla peygamberlik kurumu aklın şaşmaz ölçüleriyle kabul görmektedir. (MUHAMMED s.a.a.'in peygamber olduğu sadece onun öyle demesiyle kabul edilmiştir. )

    Ehlibeytin kim olduğu konusu sünni ve şiilerce bellidir. itiraza mahal bırakmayacak şekilde. Ali Fatıma Hasan Hüseyn. bu konularda sünnilerde aykırı hadisler olsa da onların zayıf olduğu kabulle bu konudaki bilgiye kesin gözüyle bakılmaktadır..Ehlibeyti hiç sevmeyen annemiz Aişe bile ehlibeytin bu dört kişi olduğunu haber vermektedir.

    Ehlibeytin tüm zamanları kapsayacak şekilde çok sayıda veya yaygın kimselerden olması aklın zorunlu gördüğü bir durumdur. Çünkü artık nakli delillere göre bir daha peygamber gelmeyecektir. Öyleyse peygamber s.a.a.in koruması altına alınan vahyini doğru şekilde açıklayacak masuma ihtiyaç olması zorunludur aynı şekilde. Yoksa Peygamber s.a.a. zamanında olup sonraki dönemlerde bu nitelikte canlı bir kimsenin olmayışı adalet sorununa neden olur. yine aynı şekilde, vahyi yanılmaz şekilde açıklayan önceki peygamberlerin olduğunu biliyoruz.

    Peygamber s.a.a.'ten öceki dönemlere baktığımızda, 124bin peygamber geliyor. peş peşe peygamber, baba oğul, kardeş kardeş peygamber, bir coğrafyada bir peygamber varken başka yerde bir peygamber daha... ama MUHAMMED s.a.a. 'ten sonra ne oluyorsa birden yerle gök arasında bağlantı kopuyor...

    ne oldu? tanrının sıfatları mı değişti insanlık mı evrime ulaştı, yoksa Kur'an ihtilaflara fırsat vermeyecek şekilde olağanüstü (önceki kitaplarda bulunmayacak şekilde konuşkan veya yanlış yoruma müsade etmez) yapıya mı kavuşturuldu? Yok, hiç biri... sadece koruma altına alındı..

    Kur'an'ın koruma altına alınması, vahyi açıklayan canlı bir Peygamberin oluşuna karşılık gelmez. Sadece gökten vahy almaya karşılık gelir. Tamam vahyin kesilmesi konusu, önceki ümmetlerle eşitlenmiş oldu. Yani gelen Kur'an korunarak eskiden peygamber gelmesi ve ile eştir. Yani eski vahyler koruma altına alınmadığı için vahy tahrif edildiğinde yeni peygamberle düzeltiliyordu, ancak Kur'an koruma altına alındığından böyle bir ihtiyaç doğmuyor. Ama peygamberlerin işlevi sadece vahy almak mıydı hayır; insanları derleyip toplama, vahyi doğru yorumlama... Peygamberliğin bitimiyle bu ihtiyaç ne ile karşılanacak?

    işte bu noktada yaşayan masum bir insan dışında akıl başka hiç bir çözüm göremez.. Ve bunun dışında tüm yollar Tanrı'nın adaletsizliğine çıkar. Kur'anın korunmasının da anlamı kalmaz...

    Kur'an korunmuş lafızların anlamları istenildiği gibi yorumlanabilecekse bu korunmuşluk bir işe yaramayacaktır. ve bu farklı yorumlardan hiç biri diğerine daha üstün olacak delile sahip değildir. Yine Peygamerlerin bana itaat edin, sözünün karşılığı, canlı olmadıkları içi uygulanamayacaktır.

    bu ve buna benzer bir sürü akli zorunluluk ve delil gereği Kur'an ve Ehlibeyt şarttır. İşte tıpkı bir peygamberin sonraki Peygamberi müjdelemesi, bir sonraki peygamberin de hak oluşu bir öncekinin mücdesiyle ortaya konduğuna göre, gözlerimiz Peygamber s.a.a.'ten sonra ne olacağı konusunda ona dönmektedir, mecburen...

    Hem Kur'an'da hem de hadislerde bu konuda kat'i deliller mevcuttur. Kıyamete kadar tüm insanlığa yol gösterecek şaşmaz ölçü canlı Kur'an olan Ehlibeytten birinin olacağı konusunda şia mütevatir hadislere sahip olup sünnilik de inkar edilemeyecek nakillere sahiptir:

    "benden sonra 12 imam (bazı ibarelerde, emir, halife, hatta adam tabiri geçmektedir) gelecektir. Bunlar olduğu sürece bu dinin sırtı yere gelmeyecek bunlardan sonra da yaşamanın hükmü kalmayacaktır. ilki kardeşim Ali b. Ebi Talib sonuncusu adı benim adımda vasfı benim vasfımda olan MUHAMMED Mehdi'dir. "

    yine Mehdi a.s. ile ilgili sünni hadislere baktığımızda ezici çoğunlukla bu sonuca ulaştığımızı görmekteyiz...


    bu kadar akli ve nakli delillerden sonra doğruyu bulup inanmak isteyenler için deliller yeterli konuma ulaşmaktadır. Ama inanmayanlar tabi ki olacaktır. Sanki Peygamberleri görüp de herkes inandı mı!...

    ama öteki dünyada ALLAH her insana bunun hesabını soracaktır. Örneğin sünnilere şu şekilde sorular sorulması ve olası cevapların şöyle olması uzak değildir:

    -siz neye inanıyordunuz?
    -Kur'an ve sünnete
    -Kur'an ve sünnette Ehlibeyt yok muydu?
    - Kur'an'da vardı ama biz öyle anlamadık
    -Sünnet diye hadislere diyor ve 6 tane de sağlam dediğiniz hadis kitaplarının olduğunu sölüyor böyle inanmıyor muydunuz?
    -Evet
    -öyleyse bu kitaplarda 12 imam hadislerini, kim zamanın imamına uymadan cahiliye ölümüyle ölmüştür hadisini, Mehdi ile ilgili hadisleri, okumadınız mı?
    -okuduk ama bunların sahih olmadığını sandık
    -bunu için deliliniz ne idi? hem sahih kitap deyip hem de içindeki hadislere sahih dememek için deliliniz ne idi?
    - Çoğunluk ve atalarımızı böyle (bizim gibi) inanıyor bulduk
    -Bu konuda size atalar dinine uymayın, insanların çoğu dinden çıkmıştır demedim mi? Sen insanların çoğuna uyarsan seni gersin giri küfre götürürler, ben cehennemi insanların ve cinlerin çoğunluğuyla dolduracağım dememiş miydim?
    -Evet and olsun ki..
    ....
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X