Kulluk Şuuru
--------------------------------------------------------------------------------
bismillahirrahmanirrahim
elhamdu lillahi rabbil alemin,rabbi salli ala muhammed'in ve al-i muhammed.
''Kâf hâ yâ ayn sâd.Bu, kulu Zekeriyya'ya Rabbinin rahmetini anıştır.''(meryem;1-2) allah'ın rahmeti sonsuzdur sonsuz olmasına;ama bazı zamanlar uzaktır ve bunun tek nedenide kulun tâ kendisidir.hamd o allah'a ki tüm kusur ve noksan sıfatlardan münezzehtir.bakmasını bilen görmesinide bilir ama abdullah'ın nerden baktığı çok önemlidir.başımıza gelen her musibet kendi elimizle kazandıklarımızdır ve allah ise çoğunu affeder;ama bişey var:kul kurtuluşa erdiğinde sahibini unutur ve başına bir musibet gelmeyeceğinden emindir,tam bir yakiyne sahiptir.
hayatta herşey çoğu zaman olduğu gibi görünmeyebilir;sabır ve namazla yardım dileyen kul kurtulur ama o bile tehlikededir.nasıl mı?
-''Vay hallerine o namaz kılanların.Öylesine namaz kılanların ki namazlarını unuturlar.''(mâun;4-5) namazlarından -ibadetlerinden- gafil olan abdullahı kim kurtarabilir ki rabbinden başka?!o namaz kıldığı zman riya karıştırır ibadetine ve sahibini unutur,kimin huzurunda divan durduğunu...
-''Gerçekten de kurtulmuşlardır, muratlarına ermişlerdir inananlar.Öyle kişilerdir onlar ki namazlarını gönül alçaklığıyla kılarlar.''(mu'minun;1-2) ve hayatta muratlarına erenler ya da kulluk sırrına erenler bunlardır ve bunlara rabbleri katında pek büyük mükafat vardır ve bu mükafat acaba yeme-içme,bir kaç köşk ya da huri midir acaba?! nbunlarda vardır ama bunların ötesinde rabbinin senden razı olması değil midir en büyük ödül...rabbin senden razı ise başka ne istersin;eğer ki rabbin senden razı değilse alem sana dost olsun neye yarar ki!...
herşeyin bir zahiri ve batını vardır;ibadetin zahiri ruku ve secdeye varmaktır;bunu herkes yapıyor;ama kimin huzurunda olduğumuzun farkına vardığımızda ise kainat secdeye kapanır huzurunda...kulluk sırrına eren bir kul tek başına bir ümmet sayılır.
usul-u kâfi'de ''...Mansur b. Hazım, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet etmiştir: «Allah varlıkları yaratmadan önce saadeti ve şekaveti (mutluluk ve mutsuzluğu) yaratmıştır. Allah kimi mutlu yaratmışsa ebediyen ona buğz etmemiştir. Eğer bu insan kötü bir amel işlese amelinden buğz eder; ama ondan buğz etmez.
Kişi eğer mutsuz ise onu hiçbir zaman sevmez. Bu insan sâlih bir amel işlese amelini sever; ama onu, varacağı sonuçtan dolayı sevmez. Allah bir şeyi severse ebediyen ona buğz etmez ve bir şeyden de buğz etti mi ebediyyen onu sevmez.»
kişi neyi istediğini bildikçe bazı şeyler ona sır olmaktan çıkar; çünkü o kulu artık allah kendi haremine sokmuşur,kulluk sırrına eren abdullah'ı.ona o kadar lütufta bulunur ki allah,artık kul yeter der;çünkü birşey der abdullah:ya rabb! sen bana bunca lütufta bulundun ama ben bunlara layık olacak birşey yapmadım,seni layıkıyla övemedim...
allah,kula rahmet eder;çünkü ne kadar allah'ı tesbih edersek edelim yinede bir azâmızın şükrünü edâ edemeyiz.alemde ki perde kalkar artık,nebilerin,salihlerin,şehitlerin ve sıddıkların yoldaşı olur o abdullah,firdevste.
''Ey iyiden iyiye inanmış, şüpheden kurtulmuş can.Dön Rabbine, ondan râzı olarak ve rızâsını kazanmış bulunarak.Artık katıl kullarımın arasına.''(fecr;27-30)
salih kul ne demişti:''artık kim bana uyarsa o bendendir.'' o halde rabbimize karşı bizi aşırılığa sevk eden nedir?! hayat ve ölüm haktır,dirilik haktr,hesap-mizan haktır,sırat haktır,cennet ve cehennem haktır,allah bize soracak bazı şeyleri ve ben/biz ne cevap vereceğiz,eyvahlar olsun...çok çetin bir hesap var;ama bundan daha çetini allah'ın rahmetinden ümit kesmektir.allah bunun hakkında şöyle der:''... Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; çünkü kâfir olan topluluktan başka kimsecikler, Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.''(yusuf;87)
dünya dönüyor ve ilginç olanı ise pişman olacağımız şeyler yapıyoruz ve yüzümüz kızarmıyor.tevbenin şartlarından biriside 'pişmanlık'tır ;ama bende/bizde bunun eseri yok nerdeyse...akıllar hayret etmektedir allah'ın muazzam saltanatı karşısında.arş öğle bir makamdır ki ehl-i beyt imamları şöyle buyurur:
''...Fudayl b. Yesar şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a, "...Kürsüsü gökleri de kaplayıp kucaklamıştır, yeryüzünü de..."(Bakara, 255) ayetinin anlamını sordum.
Buyurdu ki: «Ey Fudayl! Her şey kürsünün içindedir. Gökler, yer ve her şey kürsünün içinde yer alır.»
gözler ve kalpler ve akıllar delili gördükçe 'subhaneke allahumme ve bi-hamdik,estağfiruke ve etûbu ileyk' diyor ve akıllar şaşkına uğramış halde rabbine dönüyor.o halde bizi rabbimize karşı aldatan nedir?!
Ve andolsun öğüt ve ibret için Kur'ân'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?''(kamer;17) diyorken ve allah'ın vâdi ise hakken bizi yolumuzdan alıkoyan ve şeytan ayağımızı kaydırmak için sıratel müstakimden,neden az düşünüyoruz ve neden ümmet bugün bu halde?!...secdeye varan kul,secde halinde "Subhane rabbiye'l ‘e'la ve bi-hamdih" derken acaba kimin huzurunda kimi tesbih ediyor? kulluk sırrına eren abdullah'a ne mutlu...
el-kâfi'de:''...Hamza b. Muhammed et-Tayyar, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhis-selâm)’dan "Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri apaçık bildirinceye dek tekrar onları sapıklığa terk etmez." (Tevbe, 115) ayetinin anlamını sordum.
Buyurdu ki: «Onlara razı olduğu ve öfkelendiği şeyleri bildirinceye kadar...
Bir ayette şöyle buyurmuştur: "İnsan nefsine sapmasını ve takvasını ilham etmişti." (Şems,8) Ona yapması gerekenleri ve yapmaması gerekenleri öğretti.
Bir ayette de şöyle buyurmuştur: "Biz insana yolu gösterdik. Artık o, ya şükreder veya nankörlük eder." (İnsan,3) Biz ona öğrettik. Artık ya öğrettiğimizi uygular veya uygulamaz.''
İmam'dan bir de şu ayetin anlamını sordum: "Biz, Semûd kavmine yolu göstermiştikdik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler." (Fussılet,17)
Buyurdu ki: «Biz onlara öğrettik. Onlar bilerek körlüğü hidayete yeğlediler. Bir rivayette: «Onlara açıkladık...» şeklinde bir ifadenin kullanıldığı belirtiliyor.»
allah'ın hücceti aşikârdır ve her kul bunları bilip ve amel etmelidir;şüpesiz rabbimiz doğru yol üzeredir ve hakkı söylemiştir;hakka iktida eden kula allah rahmet etsin.''Rabbimiz, bizi sana teslîm olmuş kullardan et, soyumuzdan da Müslüman bir ümmet izhar eyle. İbadet yerlerini, ibadetimizin yolunu yoradamını göster bize. Tövbe ettikçe tövbemizi kabul et. Şüphe yok ki sen, tövbeleri kabul eden rahîmsin.''(bakara,128)
''O kullarım ki sözü dinlerler de en güzeline uyarlar, onlar, öyle kişilerdir ki Allah, doğru yola sevk etmiştir onları ve onlardır aklı başında bulunanların ta kendileri.''(zümer,18)
alıntı....
--------------------------------------------------------------------------------
bismillahirrahmanirrahim
elhamdu lillahi rabbil alemin,rabbi salli ala muhammed'in ve al-i muhammed.
''Kâf hâ yâ ayn sâd.Bu, kulu Zekeriyya'ya Rabbinin rahmetini anıştır.''(meryem;1-2) allah'ın rahmeti sonsuzdur sonsuz olmasına;ama bazı zamanlar uzaktır ve bunun tek nedenide kulun tâ kendisidir.hamd o allah'a ki tüm kusur ve noksan sıfatlardan münezzehtir.bakmasını bilen görmesinide bilir ama abdullah'ın nerden baktığı çok önemlidir.başımıza gelen her musibet kendi elimizle kazandıklarımızdır ve allah ise çoğunu affeder;ama bişey var:kul kurtuluşa erdiğinde sahibini unutur ve başına bir musibet gelmeyeceğinden emindir,tam bir yakiyne sahiptir.
hayatta herşey çoğu zaman olduğu gibi görünmeyebilir;sabır ve namazla yardım dileyen kul kurtulur ama o bile tehlikededir.nasıl mı?
-''Vay hallerine o namaz kılanların.Öylesine namaz kılanların ki namazlarını unuturlar.''(mâun;4-5) namazlarından -ibadetlerinden- gafil olan abdullahı kim kurtarabilir ki rabbinden başka?!o namaz kıldığı zman riya karıştırır ibadetine ve sahibini unutur,kimin huzurunda divan durduğunu...
-''Gerçekten de kurtulmuşlardır, muratlarına ermişlerdir inananlar.Öyle kişilerdir onlar ki namazlarını gönül alçaklığıyla kılarlar.''(mu'minun;1-2) ve hayatta muratlarına erenler ya da kulluk sırrına erenler bunlardır ve bunlara rabbleri katında pek büyük mükafat vardır ve bu mükafat acaba yeme-içme,bir kaç köşk ya da huri midir acaba?! nbunlarda vardır ama bunların ötesinde rabbinin senden razı olması değil midir en büyük ödül...rabbin senden razı ise başka ne istersin;eğer ki rabbin senden razı değilse alem sana dost olsun neye yarar ki!...
herşeyin bir zahiri ve batını vardır;ibadetin zahiri ruku ve secdeye varmaktır;bunu herkes yapıyor;ama kimin huzurunda olduğumuzun farkına vardığımızda ise kainat secdeye kapanır huzurunda...kulluk sırrına eren bir kul tek başına bir ümmet sayılır.
usul-u kâfi'de ''...Mansur b. Hazım, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet etmiştir: «Allah varlıkları yaratmadan önce saadeti ve şekaveti (mutluluk ve mutsuzluğu) yaratmıştır. Allah kimi mutlu yaratmışsa ebediyen ona buğz etmemiştir. Eğer bu insan kötü bir amel işlese amelinden buğz eder; ama ondan buğz etmez.
Kişi eğer mutsuz ise onu hiçbir zaman sevmez. Bu insan sâlih bir amel işlese amelini sever; ama onu, varacağı sonuçtan dolayı sevmez. Allah bir şeyi severse ebediyen ona buğz etmez ve bir şeyden de buğz etti mi ebediyyen onu sevmez.»
kişi neyi istediğini bildikçe bazı şeyler ona sır olmaktan çıkar; çünkü o kulu artık allah kendi haremine sokmuşur,kulluk sırrına eren abdullah'ı.ona o kadar lütufta bulunur ki allah,artık kul yeter der;çünkü birşey der abdullah:ya rabb! sen bana bunca lütufta bulundun ama ben bunlara layık olacak birşey yapmadım,seni layıkıyla övemedim...
allah,kula rahmet eder;çünkü ne kadar allah'ı tesbih edersek edelim yinede bir azâmızın şükrünü edâ edemeyiz.alemde ki perde kalkar artık,nebilerin,salihlerin,şehitlerin ve sıddıkların yoldaşı olur o abdullah,firdevste.
''Ey iyiden iyiye inanmış, şüpheden kurtulmuş can.Dön Rabbine, ondan râzı olarak ve rızâsını kazanmış bulunarak.Artık katıl kullarımın arasına.''(fecr;27-30)
salih kul ne demişti:''artık kim bana uyarsa o bendendir.'' o halde rabbimize karşı bizi aşırılığa sevk eden nedir?! hayat ve ölüm haktır,dirilik haktr,hesap-mizan haktır,sırat haktır,cennet ve cehennem haktır,allah bize soracak bazı şeyleri ve ben/biz ne cevap vereceğiz,eyvahlar olsun...çok çetin bir hesap var;ama bundan daha çetini allah'ın rahmetinden ümit kesmektir.allah bunun hakkında şöyle der:''... Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; çünkü kâfir olan topluluktan başka kimsecikler, Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.''(yusuf;87)
dünya dönüyor ve ilginç olanı ise pişman olacağımız şeyler yapıyoruz ve yüzümüz kızarmıyor.tevbenin şartlarından biriside 'pişmanlık'tır ;ama bende/bizde bunun eseri yok nerdeyse...akıllar hayret etmektedir allah'ın muazzam saltanatı karşısında.arş öğle bir makamdır ki ehl-i beyt imamları şöyle buyurur:
''...Fudayl b. Yesar şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a, "...Kürsüsü gökleri de kaplayıp kucaklamıştır, yeryüzünü de..."(Bakara, 255) ayetinin anlamını sordum.
Buyurdu ki: «Ey Fudayl! Her şey kürsünün içindedir. Gökler, yer ve her şey kürsünün içinde yer alır.»
gözler ve kalpler ve akıllar delili gördükçe 'subhaneke allahumme ve bi-hamdik,estağfiruke ve etûbu ileyk' diyor ve akıllar şaşkına uğramış halde rabbine dönüyor.o halde bizi rabbimize karşı aldatan nedir?!
Ve andolsun öğüt ve ibret için Kur'ân'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?''(kamer;17) diyorken ve allah'ın vâdi ise hakken bizi yolumuzdan alıkoyan ve şeytan ayağımızı kaydırmak için sıratel müstakimden,neden az düşünüyoruz ve neden ümmet bugün bu halde?!...secdeye varan kul,secde halinde "Subhane rabbiye'l ‘e'la ve bi-hamdih" derken acaba kimin huzurunda kimi tesbih ediyor? kulluk sırrına eren abdullah'a ne mutlu...
el-kâfi'de:''...Hamza b. Muhammed et-Tayyar, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhis-selâm)’dan "Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri apaçık bildirinceye dek tekrar onları sapıklığa terk etmez." (Tevbe, 115) ayetinin anlamını sordum.
Buyurdu ki: «Onlara razı olduğu ve öfkelendiği şeyleri bildirinceye kadar...
Bir ayette şöyle buyurmuştur: "İnsan nefsine sapmasını ve takvasını ilham etmişti." (Şems,8) Ona yapması gerekenleri ve yapmaması gerekenleri öğretti.
Bir ayette de şöyle buyurmuştur: "Biz insana yolu gösterdik. Artık o, ya şükreder veya nankörlük eder." (İnsan,3) Biz ona öğrettik. Artık ya öğrettiğimizi uygular veya uygulamaz.''
İmam'dan bir de şu ayetin anlamını sordum: "Biz, Semûd kavmine yolu göstermiştikdik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler." (Fussılet,17)
Buyurdu ki: «Biz onlara öğrettik. Onlar bilerek körlüğü hidayete yeğlediler. Bir rivayette: «Onlara açıkladık...» şeklinde bir ifadenin kullanıldığı belirtiliyor.»
allah'ın hücceti aşikârdır ve her kul bunları bilip ve amel etmelidir;şüpesiz rabbimiz doğru yol üzeredir ve hakkı söylemiştir;hakka iktida eden kula allah rahmet etsin.''Rabbimiz, bizi sana teslîm olmuş kullardan et, soyumuzdan da Müslüman bir ümmet izhar eyle. İbadet yerlerini, ibadetimizin yolunu yoradamını göster bize. Tövbe ettikçe tövbemizi kabul et. Şüphe yok ki sen, tövbeleri kabul eden rahîmsin.''(bakara,128)
''O kullarım ki sözü dinlerler de en güzeline uyarlar, onlar, öyle kişilerdir ki Allah, doğru yola sevk etmiştir onları ve onlardır aklı başında bulunanların ta kendileri.''(zümer,18)
alıntı....